İlk kitabımdır hatalar olabilir. Çakalın aşk olsun şarkısından ilham alınarak yazılmıştır kelimeler biraz değiştirmiş olabilir. iyi okumalar Kitabın telif hakkı bana aittir

Bu kitapta iki genç kızın lisede tanışmaları sonrasında yaşanılan olaylar anlatılmaktadır (Telif hakkı benimdir . Kopyalanma vb. gibi durumlarda dava açarım)

Hayat dolu genç bir kız ve her şeyi dalgaya vuran çocuk kurgusu

Kim ve Park aileleri, sağladıkları anlaşmanın göstergesi olarak küçük çocuklarını evlendirmeye karar verirler. Ancak bu iki genç, birbirlerinden bihaberdir.

Adım Deniz Mil. Yaşım on yedi. Suvar lanetine kurban gitmiştim. Son zamanlarda psikolojisi bozulan Yaşıtlarımın en çok yaptığı şey, kendini Suvar denizine atmak, veya bıçak alıp kalbine saplamak. Yeşil denize giden yoldan zor ayırmıştım adımlarımı. On yedi yaş burada hep sıkıntılı geçmiştir. Mesela şuan kaldığımız eve taşındığımız ilk gün kulağıma gelen ilk şey on yedi yaş döneminin buhranlı olduğuydu. Efsane demek isterdim, keşke diyebilseydim. Okulun ilk haftası önümde oturan kıx atmıştı kendini o suya. Suvar lanetliydi. On yedi yaş laneti. Ve ben on yedi yaşımdaydım.

evlat edinilen bir kızın yaşadıkları

Üvey olduğum yüzüme her fırsatta çarpılmış susturulmuşdum. Şimdiyse biri gelip gerçek ailen biziz diyordu.

Blake`in bulunduğu bölgeye uyum sağlamak zorundaydı mecburdur oysa rahat bir hayat süren Tynan`nın böyle bir sorunu yoktu.Blake ve Tynan bir kavga da karşılaşırlar ve onları uzun bir hikâye bekler...

21 yaşındaki kızın geçmişte yaşadığı can verici olayları ve mafya olan iki düşman ailenin olayları 17 yaşında yapılmış bir çocuk. Ve bulunamaz o imkansızlık.

26 temmuz... Alpinin doğum günüydü bu gün ve çok mutluydu,o gün eve koşarak gitti okuldaki yorgunluğunu eş geçti,eve vardığında kapıyı büyük bir hevesle çaldı,kapı açıldı.Açan annesiydi ,annesi kızının bu heyecanına anlam verememişti...bir süre düşündü Bu gün onun doğum günüydü,bunu nasıl unuturdu o onun tek evladıydı. Hemen eğilerek kızının yüzünü açuvları arasına aldı"kızım güzelim şimdi bizim babanla bir işimiz çıktı ama sana geldiğimde çok büyük bir süprizim olacak"dedi Alpin zaten biliyordu süprizi çünkü o artık büyümüştü koskoca dünyada on yılını devirmişti, yinede ayak uydurdu bu oyuna "tamam anne,bende siz gelene kadar ödevlerimi yaparım ozaman"dedi annesi başıyla onayladı ve evden çıkıp gittiler bir daha gelmemek üzere.......

Zorla evlendirilen bir kız onu tanımadığı halde kurtaran bir yabancı. “Gün batar diğer gün doğardı. Benim hayatım battı geri doğabilecekmiydim?”

Ben Beste. Doğduğumuzdan beri kardeş gibi olduğum arkadaşlarımla beraberdik. Aramıza hiç kimse girememişti. Bir gün okulda o mavi gözlerin sahibine rastlayana kadar ise kalbimin attığını bilmiyordum...

Ayça Ailesinin işinden dolayı yeni bir şehire taşınmak zorundaydı.Gitmeyi hiç istemedi çünkü çocukluğunu geçirdiği yerden uzaklaşıyoru.Gerçekten çok zorlu günler onu bekliyodu…

Eğlenirmisiniz üzülürmüsünüz bilemem ben dayı

Tek istediğim hayallerime kavuşmaktı.

Bebektik, çocuktuk, gençtik ve büyümüştük. Her insan gibi bir dölden meydana gelmiştik. Ancak herkesin döleni farklıydı. Kahrolası dölleri bir sanat eseri gibi kullanıyorlardı. Amaçları hiçbir zaman normal insanlar gibi olmamıştı. Bir mirasçıya, bir kurbana ihtiyaçları vardı ve bu yüzden o kahrolası döllerin bedenlerine yuva yapmasına izin vermişlerdi. Ne acı ki anne ve babalarımız, çocuk sahibi olmanın heyecanıyla "anne" kelimesini işitmek ya da "baba" kelimesi uğruna dünyayı yakacak bir tutku için bizi var etmemişlerdi. Yaşamımız, yaşantımız hiçbir zaman insanlar gibi olmamıştı. Bir kurbanı avuçlarında tutan kurbanlar olmuştuk. Biz seri katillerin çocukları, seri katillerdik...

Zeynebin babası annesini zorla öldürdüğ zaman . Kendini dışarıya atıp başına gelen olaylar

Herşey çok guzelken birden bire o geldi,hayal miydi bu? Yoksa gerçeklerin bir yansıması mı

Aldığı haber ile bina içerisinde olan cinayeti araştırmak için giden Berfin orada hayatının aşkını bulduğunu düşünürken daha o çocuk yaştayken babasının nasıl biri olduğunu öğrenir.

Bazen insan başına gelecekleri bilir de bile bile yaşamak ister sonu ne olursa olsun kendini o yangının içine atar ya benim yangınımın kurtuluşu yoktu... Bir kitapta okumuştum ateşten yanan ateşe doymazmış ben bile bile o ateşe attım kendimi işte ateşten yananın ateşe doymadığının kanıtı

Ya hayatının mucizesi sandığın felaketinse...Başı sandığın mutlu hayatının sona giden trenine bindiysen gözlerin kapalı. Bu sona giden trenden zamanında inebilir miydi Büge? Sevdiği için ölüme gider miydi insan?

İsabel kendini iyi hissetmemeye başlar, o his o günden sonra onu bir hayli farklı bir ruh haline sürükler. Psikolojik açıdan kendini iyi hissetmeyen İsabel hayal gücünün ürettiği gerçek dışı bir varlığın ona eski bir kehanetten bahsetmesi ile kendini oldukça karmaşık bir görevin içinde bulur. Gerçek dünya ve hayal dünyası arasında oluşan boşlukta büyük bir karmaşa vardır. İsabel bu tuhaf görev için neden seçildiğini bilmemektedir,bunun gerçek mi yoksa bir zihin oyunu mu olduğunu bulması gerekecektir.

İki genç kız çocukluktan iz bırakan iki kardeş ile gizemli bir şekilde karşılaşır. Eysa Sarenin aniden ortadan kaybolması ile onu bulma çabasına girer. Hayatının hiçte bildiği gibi değil de başkalarının elinden yürüdüğünü öğrenen Eysayı trajik bir son beklemektedir. İki kardeş bu iki kızı kendilerine tutsak ederek esaret zincirine bağlamıştır.

Adıyla bilinen değil saygıyla anılan Baran Kılıçer geçmiş zamanda annesinin zoruyla bir evlilik yapmak zorunda kalmıştır. Baran Kılıçer geçmiş zamanda annesinin aşık olduğu adamın kızını sevmiştir birbirini tutkuyla seven iki genç aşklarını birbirlerinden saklamaktadırlar. Günün birinde kader onları bir hastane odasında tesadüfen tekrar buluşturmuştur. Ertuğrul ailesi ile husumetli olan Kılıçer`lerin en büyük varisi Ertuğrul ailesinin babasından intikam almak için büyük bir plan gerçekleştirecektir. Adamdan intikam alabilmek için hem de ailesine karşı koyabilmek için adamın kızını bedel olarak kendine alır.

Farazoğulları İzmir`de soylu bir ailedir. Büyük oğullarını evlendiren aileye düğün günü eski dostları Durusoy ailesi tarafından bir iyilik talep edilmektedir. Durusoy ailesi kayıp kızlarını bulmuş ancak onu geri alamamıştır. Durusoylar`ın kızı Afra küçükken onlardan koparılmış ve yıllardır izine rastlanılmamıştı. Aile yıllar sonra kızlarını bulmuş ve izini kaybetmek istememekteydi. Afrayı onlardan koparan aile Farazoğulları`nın eskiden kalma husumetli olduğu bir aileydi. Afraya onların gerçek yüzlerini göstermek isteyen Durusoy ailesi Farazoğulların`dan onu onlara geri getirmesini istemekteydi. Farazoğullarının bir diğer varisi Araf bu görevi üstlenmek için başka bir isim ile Afra`nın karşısına çıkacaktı. Afranın hayatı büyük bir kaza sonucu kökünden değişecekti. Hayatının hiç de bildiği gibi değil de bir düşten ibaret olduğunu öğrenen Afranın yaşamı tutku dolu bir aşkla yeniden şekillenecekti.