Bir gece. Bir çatışma. Bir yanlış kurşun. Ve iki yabancı, aynı savaşın içine düşer. Ne isimlerini bilirler, ne yüzlerini. Ama artık hayatta kalmak istiyorlarsa ya birbirlerine güvenecekler… …ya da birbirlerini öldürecekler.

Alya çok tatlı güzel bir kız. Ama okulda Doruk isimli bir düşmanı var. Aynı sınıftalar ve devamlı birbirleriyle uğraşıyolar.

metrodan inme vakti gelmişti son duraktaydık ama inersek hayatızımızın son durağına gelmiş olurmuyduk burda mahsur kalmak hayatımızın son durağından bile kötüydü ama ne yazık ki burada mahsur kalmıştım

Kendince normal bi hayatı olan ışık`ın, babasının anlaşma yaptığı adamla çalışmak zorunda kalır ve o günden sonra hiç bişey aynı olmaz. gerçekler ve yalanlar tüm karanlığıyla ortaya çıkar. Işık- benim hayatım çok karanlık. Nasıl ışığım olsun ki? Atlas- ben o kocaman karanlığındaki küçük ışık olmak isterim ışık. İsmini sana yeniden vermek.. lütfen benden uzaklaşma.

Londra`nın puslu sabahında bir malikâneye adım atan gençler, aşkın, ihanetin ve karanlık sırların içine çekilir. Göz kamaştırıcı İlda’nın geçmişi, ölümle sonlanan bir sırla bağlıdır: Dadı Emily’nin laneti hâlâ bu evin duvarlarında fısıldanmaktadır. İlda geçmişiyle yüzleşmeye hazırlanırken üç farklı erkek—Blade, Utku ve Tuna—ona sahip olmak ister. Ama İlda sadece kalbini değil, karanlık bir gücü de saklamaktadır. Yasak aşkların, kıskançlıkların ve gömülü sırların iç içe geçtiği bu hikâyede, bir lanet yeniden uyanıyor. Aşk mı kazanacak, yoksa geçmişin günahları mı? 🔥Hepinizi kitabımıza bekliyorummm, iyi okumalarr ✨️Kitabımızdaki bazı bölümler küçük yaştaki okurlara uygun değildir, küçük yaştaki kişilerin okumasını tavsiye etmiyoruz...

Annesini yüzünden lanetli olduğunu düşündüğü için küçük Ken sevdiği kıza dokunamaz. Bu düşünce yüzünden duygularında gizlemek zorunda kalır. Takı kız gidene kadar. Tırafik kazası sonucunda aylesini kaybeden küçük kız mahalleden ayrırlak zorunda kalır. Aradan yıllar geçtikten sonra bir sebepten dolayı eski mahallesine döner.

Alexandre Maria olmadığını kanıtlamıştı ama hayatı daha kötüye gidiyordu. Yeni mesleği ve yeni sahibine alışıp oturacak mıydı yoksa burdan kaçacak mıydı

Ben iklimay AKYAZ. Benim hayatım yalanlar,kanlar ve yalnızlıkla geçti. Hayat ile henüz 6 yaşımdayken tanıştım. Benim hiçbir zaman tatlı bir hayatım Gözlerimi açtım ve kendimi kocaman bir kabusun içinde buldum. Biz lanetlenmiştik. Bizim hayatımız kocaman bir yalan ve bu yalan üzerine kurulmuş bir kan davasıydı. Bizim Urazla kaderlerimiz kanla bağlanmıştı

Gizlenen gerçekler, en karanlık gecelerde bile ışık arar. İki kalp, düşmanlık ve tutkunun keskin sınırlarında dans ederken, her an her şey yıkılabilir. Alina, babasının zalim dünyasında sıkışmış genç bir kadın; Arel ise geçmişinin küllerinden doğan intikam ateşiyle yanıyor. Birbirlerine dokunmadan önce, birbirlerinin en büyük tehdidi olduklarını bilmiyorlar. Ama kader, onları saklı düşmanlar olmaktan öteye taşıyacak ya kurtuluş ya da yok oluş için. Bu hikâye, sırların fısıldadığı ve kalplerin savaştığı yerde başlıyor. Hazır olun; çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil.

"Benim güzel ateşim... Sana yalan söyledim." Gözleri aralanmış kız, ona anlamak ister gibi bakıyordu. Siyah incilerinden yayılan ışıltı bir kulu kör edecek kadar büyüleyiciydi. "Senden bir şey değil bir çok şey bekliyorum Ahu Nar." "Korhan..." "Seni istiyorum Ahu Nar. Tenini, nefesini, kalbini, ruhunu deli gibi istiyorum. Benim olmanı her şeyden çok istiyorum. Beni kabul etmeni, beni istemeni deli gibi arzuluyorum. Nefesin olmak istiyorum Ahu Nar. Nefesim olan kadının her şeyi olmak istiyorum..." ***************************** Bir ateş yandı, arşa sıçrayan... Herkesi kör, iki kişiyi köz bırakan! Ahu Nar kaybıyla bitti sandı. Hayat artık bitti! Korhan karşısına çıkana kadar... Aynı acıda kavrulan iki kişi, iki mezarın başında can çekişti. İkisi de yaşatılanın karşılığını istedi. Onlar iki mezar kazdılar, yarılarını da içine kattılar. Kazılan mezar, gencecik iki canı yuttu. Yerine sır dolu bir hayat sundu! Cehennem dünyaya sıçradı. Biri `KOR` diğeri `NAR`dı. Acı bir ateş yaktı, onu dünyaya yaymak ikisine kaldı... ZİYAN oldular ama birbirlerini de böyle buldular... ********************************

Taşın ve Kanın Yazgısı Mardin`in kadim taşları arasında, modern dünyanın cesur nefesiyle kök salmış töreler çarpışıyor. Su, İstanbul`dan Mardin`e atanan genç ve idealist bir doktor. Beyaz önlüğüyle geldiği bu topraklarda, sadece hastalıkları değil, törelerin yazdığı acımasız kaderleri de iyileştirmeye kararlı. Ancak bu kararlılık, onu şehrin görünmeyen, sarsılmaz duvarlarıyla karşı karşıya getiriyor. Ve Boran, aşiretinin sarsılmaz lideri. Genç yaşına rağmen omuzlarında taşıdığı sorumluluk, kanının ve toprağının töreleriyle mühürlenmiş. Modernliğe sırt çevirmese de, aşiretinin onuru ve gelenekleri onun için her şeyden üstün. Bir tarafında şifaya adanmış, cesur bir kadın, diğer tarafında ise törelerin koruyucusu, güçlü bir adam. Mardin`in dar sokaklarında kesişen yolları, onları sadece zıtlıklarıyla değil, beklenmedik bir çekimle de birbirine bağlıyor. Peki, Su`nun vicdanı törenin acımasız yüzüyle tanıştığında, bu iki farklı dünya nasıl bir araya gelecek? Boran, kendi kurallarını çiğneyip Su`nun yanında durabilecek mi? Ve kanın lekelediği bir gömlek, bu imkansız aşkın sembolü mü olacak, yoksa bir dönüm noktası mı? "Taşın ve Kanın Yazgısı", Mardin`in mistik atmosferinde, aşkın, cesaretin ve kadim törelerin nefes kesen mücadelesini anlatan soluk soluğa bir roman. Bu hikaye, sadece iki kişinin kaderini değil, bir şehrin yüzyıllık yazgısını da yeniden yazacak.

Kahramanımız beliz yaşadığı sorunlardan dolayı sağırdır. Ailesinin durumu pek iyi olmadığından dolayı babasının patronunun çocuğuyla evlenmek zorunda kalır. Peki kahramanımız Altuğ Demirel onu bu haliyle kabul edip ona yardım edecekmiy di , onu bu haliyle bağırına basıcakmıydı…

kitap yazmaya yeni başladım umarım beğenirsiniz😘

Ateş adında bir adamla karşılaştım onunla en fazla ne yaşayabilirim ki?

Merhaba ben rüya arkadaşlarım bazen rürü de diyo bu benim ilk kitabım inşallah begenirsiniz Konusu:bir kızın markette bir adamla karsilasması ve o adama asık olması ama bilmiyor ki o adamın üvey kardeşi olduğunu ve çete lideri olduğunu bir anda hayatı alt üst olan sena daha olayları anlayamamısken mafyaların ortasına duser

Rastgele çevirilen bir numaranın sonunun mafya çıkması.

İlke Demiray, geçmişinde yaşadığı büyük bir trajedinin ardından hayatını adalete adamış genç bir savcıdır. Karanlıkla örülü bir dünyada hem kendi içindeki acılarla hem de adaletin sınırlarında verdiği Zorlu mücadeleyle baş etmeye çalışır. Öte yandan Baran Tegin, mafya camiasında kuzgun olarak tanınan acımasız ve karanlık bir isimdir. İhaneti affetmeyen sert kuralları olan bu adam, İlke`nin hayatında hem bir düşman hem de Peşinden gitmek zorunda olduğu bir gölge olarak yer alır. İkili arasındaki karmaşık ilişki , geçmişin sırrı ve intikamın gölgesinde şekillenirken, adalet ve karanlık arasındaki ince çizgide dengeler bozulur . Güç , sadakat ve ihanetin sınandığı bu hikaye okuycuyu derin bir gerilim ve duygusal yolculuğa davet ediyor. ..

TUGAY DEMİR ÇEVİKER`İN SEVGİLİ AVUKATI...

Yıldız`ın normal bir hayatı vardı. Taki babasının geçirdiği bir kazada kalbinden ağır hasar alana kadar. Tek umudu babasına bir kalp bulup onu eskisi gibi sağlıklı ve mutlu görmek isteyen bir kızın hikayesi.

Babasının zoruyla evlenen nessa evleneceği adamı tanımdan ona karşı gelir ama bu işe yaramaz nessa aslında ünlü mafya lideri vugar valemdar ile evlenir aynı zamanda yazılım mühendisliği bölümü bitiren nessa vugara bazı konularda da yardım eder.

27 yaşındaki Parmira İlsu ALADAĞ Gündüzleri ceo olarak şirketinin işleriyle uğraşırken geceleri ise FBI ajanı olarak görevlere gitmektedir. Bu görevlerden biri ise seri bir katili tutuklamaktır. pamira bu görevden sağ çıkabilecek mi? Aradıkları seri katili bulup tutuklaya bilecek mi?

içerir!!!

Çılgın Deli aşk...

Hangisi iyidir kendi çıkarları için can alan mı, başkasının canı için can alan mı? Hangisini hak ediyorum? Tanrının bana sonsuz armağan edeceği cenneti mi, yoksa şeytanın bana hükmedeceği cehennemi mi? Ya da yaptıklarımın cezası olarak bana gönderilen mesaj mı?

İstanbul, 1926 Gülfem, Çamlıca`nın köşklerinden birinde büyümüş, kitaplarla dolu bir dünyaya saklanmıştı. Mektebe gitmek, yazılar yazmak istiyordu– oysa ailesi ona çeyiz sandığından başka bir gelecek görmüyordu. Demir Korhan ise Haydarpaşa Hastanesi`nin genç cerrahıydı. Elleri neşter kadar keskin,yüreği savaşın yaralarıyla doluydu. Ta ki Gülfem`in mürekkep lekeli parmaklarını görünceye kadar... Gülfem`in ailesi ona mürekkep değil, koca" dayatırken, Korhan hastane koridorlarında ölüme meydan okuyordu. Cumhuriyet’in ilk kadın öğrencilerinin mücadelesi. 1926 yılında Istanbul’da kadın bir doktor nasıl okunur?