Death of the Soul
Hayatın size ne getireceğini bilemezsiniz. İleride nasıl bir iş yapacağınıza siz değil hayat karar verir.
Ya o karar bizim tüm hayatımızı değiştirirse?
°°
|
Veloids
"Dünyanın kaderinin kötü karakterlerin parmaklarının ucunda olması ne kadar komik değil mi?"
Slucia Krallığı’nın kraliyet ailesi Tanrı tarafından güneş gibi parlayan platin sarısı saçlarla, okyanusu andıran mavi gözlerle kutsanmıştı ancak asıl kutsanmış olan şey, bu soydan doğan her çocuğun kutsal büyüyle doğmasıydı. Yüzyıllardır, bu kutsal büyü, her doğan çocukta ortaya çıkıyordu.
Ancak, bir gün beklenmedik bir şekilde kraliyet ailesinin yeni doğan çocuğu farklı bir şekilde dünyaya geldi. Güneş gibi parlayan sarı saçların aksine kömür karası saçlar, cehennem alevlerini andıran kırmızı gözlerle doğdu. Fiziksel olarak farklı olduğu yetmezmiş gibi Tanrı`nın kutsamalarına isyan edercesine kara büyüyle doğmuştu.
Terk edildi, eziyet gördü, canavar ilan edildi. Yıllar sonra gücünün ardında yatan sırları öğrendi.
Peki intikam alabilecek miydi yoksa içinde biriken alevle birlikte yanıp kül mü olacaktı?
|
Zoraki Aşk
Hayatımın en büyük sınavı, hiç beklemediğim bir anda karşıma çıktı. Yabancı bir adamla bir araya getirildim; soğuk, mesafeli ve çözülmesi imkânsız görünen bir bilmecenin içine hapsolmuş gibi. İlk başta her şey karanlık ve boğucuydu, sanki bir çıkmazdaydım. Hiçbir şey ifade etmeyen bir yüz, soğuk bir el sıkışması. Ve sonra… derin bir sessizlik.
Bu yeni dünyanın içinde, her şey yerli yerindeydi, ama aynı zamanda hiç de göründüğü gibi değildi. Zamanla fark ettim ki, bu birliktelik sadece bir rastlantı ya da basit bir anlaşmadan ibaret değildi. Daha derinlerde, çok daha karmaşık bir oyun vardı; duygularımızın labirentlerinde kaybolduğumuz, yolumuzu bulmaya çalıştığımız bir oyun.
Bu meçhul yolculukta, birbirimize attığımız her adım, bilinmeyen bir gerçeği ortaya çıkarıyordu. Hayatım hiç beklemediğim bir yöne sürükleniyordu. Ve bu yolculuğun sonunda neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Sadece hissediyordum… Onunla aramızda gelişen bu şey, ne ise, beni değiştiriyordu.
Bu bir başlangıçtı, belki de hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir sonun başlangıcı...
|
Üşümüş Kalbe Ceket
“İmtihansın,” dedi sıktığı dişlerinin arasından.
Kim kimin imtihanıydı tartışılırdı ama ben ondan daha canı burnunda bir haldeydim. Görev icabı da olsa böyle bir adama katlanmak en son istediğim şey olurdu. Ozan Demiralp..
|
Abis’in Mahkûmu
"Her masum aslında bir suçludur."
Sıradan bir hayatı olan üniversite 3. sınıf Yazılım Mühendisliği öğrencisi Deren Vural, bir gecede birden fazla aileyi katletme suçuyla yargılanır. Hakkında idam kararı çıkan Deren, avukatları tarafından çıkarılan akıl hastası raporuyla Abis Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi`ne sevk edilir. Abis Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi -toplum içinde bilinen adıyla Abis Akıl Hastanesi- diğer akıl hastaneleri gibi normal bir ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesidir. Tek farkı, Abis`te müebbet yemekten veya idamdan kaçan mahkûmların bulunmasıdır.
Deren, 2 senenin sonunda 21 yaşında girdiği bu ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinden kaçar ve özgürlüğüne kavuşmaya çalışır. Ancak işler istediği gibi gitmemiş, Deren`in karşılaştığı zorluklar artmıştır. Suçsuzluğunu kanıtlamak ve mahkûmiyetinden sonsuza dek kurtulmak için, elinden geleni yapacaktır.
Başlangıç: 27.08.2023
Bitiş:
|
Vahşi Zambak
"Biz ölüyoruz ama onlar da kazanamıyorlar."
-Aliya İzzetbegoviç
***
Kadın, gözlerini kendine doğru gelen üniformalı adamın yüzüne dikti. İçindeki çocuk gözü yaşlı bir şekilde geçmişteki varlığına tutunurken kadın bunun artık olmadığına ikna olmuştu. Yeşil gözleri, içinde karmaşık duygular barındırıyordu. Adamın yaklaşmasını istemiyordu, ama beklemekten başka bir şey yapamıyordu ve bildiği şey iç güdüsel olarak, artık ona güvenmediğiydi.
Nikola Vedran`ın gözleri kadına doğru kaymıştı, Hena`nın kıvırcık saçları rüzgarda savruluyordu, yüzü eskisi gibi yumuşak değildi oldukça sert bir ifade oluşmuştu yaşananların etkisiyle. Vedran sertçe yutkunup başını daha da havaya kaldırdı. Bir kaç adım kalmıştı aralarında o zaman durdu. İçi ikiye bölünmüştü bir yandan sarılmak istiyordu diğer yandan ise silahı bırakamıyordu. Fakat bildiği tek bir şey vardı, kalbi hala onun için atıyordu.
-Şeyma Daldallı
|
0% |