Günün birinde değişir hayatlar..
Habersiz dahil edilir yitirilmiş umutlar..
Bu savaşın kazanını yoktur.
Belki umut yeşertir kalplere
Her zaman iyi olmasak da..
~
Üvey annesi tarafından son isteği öz ailesini bulmasıydı Güneş’in. Umutsuzca çıktı yola. Nasıl evlat olacağını bilemeden buldu onları. Herkesin bir beklentisi vardı, geçmişini bilmeden kızın..
~
Ben Güneş. Doğan bu güneşten farklı gölgesiyim herkesin. Isıtıp umut vermek yerine üşütür intikam almak için yaşarım dünyada. Bu benim haytım ve sen bu hayatın bir parçası olayı ister misin?
….
Kitap ilk başta gerçek ailem olarak başlayıp sonrasında değişmektedir.
Şiddet içeriği, dövüş sahneleri, argo ve küfür bulunmaktadır.
Hafızasını kaybedip kendi oğlundan geç haberi olan bir doktor anne ,
Esir düştüğü kazada eşini kaybetti sanıp oğlundan haberi olmayan bir baba..
Kaderin bi çift için oyunuu..
Ateş:benim bi oğlum var yani teklifimi kabul ediceksen haberin olsun
Deniz:Nasıl yani çocuğun mu var?
Ateş:evet
Deniz:kaç yaşında peki ismi ne?
Ateş:2 buçuk yaşında daha, ismi alp
Deniz:çok küçük daha
Ateş:evet
Deniz:kabul, kabul eriyorum asker bey Alp`e anne sevgisini eksik hissetirmeyeceğim, kendi çocuğum gibi severim onu :))
Ateş:tamam o zaman doktor hanım ikinizede canım pahasına çok iyi bakacağım :)) güveniyorum sana
anne sevgisinden mahrum kalmış küçük çocuğa Deniz kendi çocuğu gibi bakar
hayatın Deniz Altuğ, Ateş Demir ve alp ile ilgili gerçeği
Deniz ve Ateş`in anlaşmalı olan evliliğinin gerçeğe dönüşmesi gelin hep beraber birlikte bakalım
bi şans verin lütfen kitabıma eminim beğeneceksiniz.
0542**: Baktıkça içim gidiyor.
0542**: Kalbim, yerinden çıkacak gibi oluyor.
0542**:Böyle bazen bakmaya bile kıyamıyorum sana.
0542**: Dokunsam, kül olacakmışsın gibi oluyor ama dokunamıyorum bile.
0542**: Ne denir buna biliyor musun?
0542**: Buna sırılsıklam aşık olmak denir.
Ayçıl: Tıch,
Ayçıl: İmkansız bir aşk denir.
Babasının işi yüzünden sürekli şehir değiştiren Gece gittiği her yere alışmak zorunda kalmıştır. Son olarak gittiği şehire yabancı kalmıştır. Buraya alışmak o kadar kolay olamayacaktır. Okulda yapılan zorbalıklarla başa çıkması için birkaç dosta ihtiyacı olacaktır. Acaba o dostları bulup bu zorbalıklarla mücadele edebilecek mi?
Asker kurgusudur.
•••
Mina, Doğuda çalışan bir hemşiredir. Bir gün nöbet esnasında çalıştığı hastaneye köylüler tarafından yaralı bir asker getirilir.
Ve bu asker, üniversite yıllarının başında Mina`yı terk ederek hayatını içinden çıkmakta zorlandığı bir uçuruma iten o adamdır.
Kader bu ikiliyi yıllar sonra, küçük bir ilin devlet hastanesinde bir araya getirdi. Peki ya bundan sonra ne olacak?
Kadem: Uğur, Şans
İlerleyen Bölümlerde...
-------
“beni seviyor musun?” dedi.
“tam anlamıyla değil.”
“o zaman evleneceğimizin de bir garantisi yok.” Dediğinde şoka girmiştim.
“sen beni sadece tanımak istiyorsun anladığım kadarıyla, sana göre uygunsam da evlenmek.”
“pazardan meyve seçmiyoruz, ben bunu demedim.”
-------
“o zaman burada bitirelim, çok da istekli değilsin anladığım kadarıyla.”
“olur.” dedim. “cesaretimle senin korkaklığının gölgesinde kalamam.”
-------
“e bana da liste yaparsın artık.” Dedi Umut.
“önce karar ver, sonra yaparım. Beni boşu boşuna yorma.” Dedim.
“bakarız.” Dediğinde tekrar kıkırdadık.
“iradene hastayım.” Dedi Can.
“ben de diyetlere. Alerji yapıyorlar.” Dedi Umut.
“o zaman neden kızı yoruyorsun oğlum?” dedi Seyit.
“e hepinizin diyetisyeni vardı, benim olmasın mı?”
-------
“beyaz atlı prensini bulmuşsun.” Dedi Bora göz kırparken.
“beyaz atlı olduğunu sanmıyorum, önce güvenliği aramaya kalktı.” Dediğimde herkes kahkaha attı.
“bu Can’ın başına birkaç kere daha gelmişti, onlardan birisi sanmıştır seni, o yüzden.” Dedi Seyit.
“evlen de kurtul şu muhabbetlerden be kardeşim.” Dedi Bora.
“iyice sardın sen de benim evliliğime, gören de emekli oldum hala evlenmedim zanneder.” Dedi Can.
-------
“yanında ben varken hesap ödetmeyeceğimi bilmiyor musun?” dedi Umut.
“bilmiyorum.” Dedim. “ayrıca yeni komşularıma da bir jest yapmak istedim.” dedim.
“şimdi nemlendirici rujumu çıkartıp sürmem mi gerekecek?” diye sordu Bora.
“ne yani şimdi prenses mi oldum?” dedi Can.
“hesap kavgası yapmayacak mıyız?” dedi Seyit.
-------
“ne kadar süre?”
“bilmiyorum, neden bu kadar çok soru soruyorsun?” diye sordum. Terslememiştim. Sadece merak etmiştim.
“merak ettiğimden. Peki o adam da orada olacak mı?”
Sessiz kaldım. Kuzey’den bahsediyordu. “muhtemelen.” Dedim yutkunurken.
“o zaman birlikte gideriz, benim de olmam işleri hızlandırır.” Dedi gözlerimin içine bakarken.
-Beyin ölünce yedi dakika boyunca en güzel anıları hatırlarmış işte sende benim o son yedi dakikamsın gece....
Telif hakkı
-kitabımın hiç bir yerde yayınlanmasını istemiyorum (kitabı tamamen bitirip açıklama yapana dek)
-kitap (gece ateşleri)bizzat benim tarafımdan yazılmıştır.
-her türlü eleştiriye açıgım ama saygı çerçevesinde.
Bilgilendirme 1
-kitabın taslağını yazmaya 4 Aralık çarşamba 2024 tarihinde başladım.
Benim onu bulmam bir başlangıç, onun beni bulması ise bir sondu.
Başlangıcım ile sonum birbirine çok yakındı.
Biri yaşama diğeri ölüme çağırıyordu. Biri elimi tutarken diğeri çelme takıyordu.
Ben ise hep o kısa olan yaşamla ölüm arasında ki ince çizgideydim. Düşmekle kalkmak arasında ki küçük zaman dilimindeydim.
Yaşamaya karar verdiğim gün ölüm büyük bir darbe atmıştı. O zaman anlamıştım;
Benim yaşamam için önce ölmem gerekiyordu.
Bir üniversite öğrencisi olan Ahueda `nın geçmişten gelen bir gölgenin esaretinde aksiyon ve macera dolu yaşam mücadelesinı okuyacaksınız. Sıcak bir aile kurgusu okumak isterseniz hepinizi ailemize bekleriz:)
Şehit olmak aslında bu dünyadan göçüp gitmek değil, şehit olmak adını tarihe altın harflerle kazımaktı. Hem ne demişler sonuçta:" Şehitler ölmez vatan bölünmez." biz askerler de yaşayan ya da şehit olan hepimiz bu vatanı bağlayan düğümlerdik.
Sinem ailesi ile sıkıntılı günler geçirdiği için yeni bir yatılı okula başlayacaktır fakat okulu çok değişik bir okuldur yeni bir arkadaş grubuna girer ve gizemler onun peşini asla bırakmaz
🌵Zor bir hayatı olan bir kadın düşünün hayatına son verecekken bir insan sayesinde hayatının değiştiğini işte bu hayatı değişen kadının hikayesini yazıyorum vatanına bağlanan bi kadının
🌵kadına bağalan bi adam adama bağlanan bir kadın ve bu ikilinin sarsıntılı aşkı 🥹❣️🥰
ALINTI :
🌵🌵Kaktüs nasılsın diyen barışa baktım bana kaktüs diye lakap takmıştı niye kaktüs dediğini sorduğumda beni kaktüse benzetiyomuş ; "kaktüs dikanlerle kaplı kimse eliyemiyor ama çok ihtiycın olabilir düşün suzsuz kalsan o sana su verebilir sende aynı öylesin dışın dikenlerele kaplı sana dokunanın canı yanıyor kimse dokunmak istemiyor ama içindeki o saf suya ulaşmak çok da zor değil sen çok temiz kalpli bi kadısın kaktüs "çok çook ,duygulanmıştım kardeşim bunu bana açıkladı gerçekten de öyleydim...
Kum azalarak süzüle süzüle aşağı akıyordu ben neredeydim ne yapıyordum.
Geçmişini arayan Meltem bekleyişten vaz geçişe ardından kayboluşa arayışa ve bitişe gidecektir. Peki yolun sonunda gerçeklerle yüzleşebilecek midir? Yüzleştiği şeylerin ağırlığıyla başa çıkabilecek midir? Bir Kum saati hikayesi. Zaman daralıyordu...
📢BU HİKAYEDE GEÇEN KURUM, KURULUŞ VE OLAYLARIN GERÇEK HAYATLA BAĞLANTISI YOKTUR.
Almira bir asker kızıdır. En yakın arkadaşı Eslem`dir Almira ile eslem`in babaları aynı timi `de görev yapıyorlardır. bir gün Almira`nın babası şehit olur. Bunun üzerine Almira ve ailesi memleketlerine taşınırlar. Anılar peşlerine bırakmaz Almira babası gibi vatanı için canını feda edeceğini söz verir ve sözünü en iyi şekilde tutar. Hakkari`de çok iyi bir Üsteğmen olur o sırada Eslem `de çok iyi bir avukat olur ve görevi Hakkari`ye çıkar. Hakkari`de bir gün Eslem ile Almira karşılaşırlar ve arkadaşlıklarına devam ederler. O sırada bir takım zorluklarla karşılaşırlar.
"Almira"
"Eslem"
Papatya Aysal ; Toprak`ın kızıl papatyası
Toprak Akal; papatya`nın yaşam kaynağı.
Papatya köklerini toprağa sıkıca sardı,tutundu. Toprak papatyanın köklerini sımsıkı sardı, sevgiyle besledi, aşkla büyüttü.
Büyüttüğü papatya bembeyaz yapraklarıyla kıskandırdı herkesi sarısıyla güneş gibi aydınlattı etrafını...
Mutluydular çiçek bahçesinde sonra dikenler girdi araya. Koparmak istediler papatyayı toprağından.
Papatya kurusun toprak başka çiçekleri bağrına bassın istediler, bu sevdayı kıskandılar.
Ne toprak papatyasından vazgecmek istedi ne papatya toprağından... Durmadı dikenler gövdesinden sarmaya başladılar papatyanın, yaprakları dökülmeye başladı. Toprağın üstüne acı ektiler.
Ve kopardılar papatyayı toprağından soldu yaprakları döküldü birer birer yine de papatya vazgeçmek istemiyordu. Toprak kabul etmedi papatyadan başkasını.
Bekledi...Bekledi...Bekledi...
Kurudu Toprak üzerine düşen yaprakları gördükçe kuraklaştı papatya açsın diye vazgecmek istedi. Acı çekmesin canı yanmasın daha fazla diye bırakmak istedi.
Şimdi solmus papatya toprağına tutunabilecek mi ?
Toprak papatyaya can verebilecek mi?
Bu bir veda mı yoksa?
Bu sefer karışan tek bebek yok. Karışan üç bebek var...Berk , Ateş ve Nilsu..
17 yıl önce hemşirenin hatası yüzünden gerçek ailelerinden koparıldılar. Gerçekler 17 yıl sonra ortaya çıktı.
Ailelerinin sevgisizliği yüzünden erken yaşta olgunlaşıp birbirine aile olan üçüzler 17 yılın ardından gerçek ailesi ile birlikte Mardin`e gider.
Peki bundan sonra ne olacaktı?
Üçüzler ailesine alışabilecek mi ? Gelin hep birlikte öğrenelim.
*************************************
Ateş...acısını saklamak için güler.
Berk babasının sözleri yüzünden insanlara karşı duvar örer.
Nilsu ailesi ona inanmadığı için dertlerini birine anlatmaya korkar.
************************************
"Bugün hastaneden aradılar. Doğduğunuz gün bir ailenin daha üçüzleri olmuş ve..." biraz duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti.
"Ve hemşireler sizi karıştırmış. Yarın DNA testine gidiyoruz. " deyince şaşkınlıkla ona baktım.
Üçümüzün ağzından da tek bir kelime çıktı.
"Ne ?"
Başlama tarihi: 10/06/2024
*Nereden bilebilirdim ki sevdiğim adamın eski sevgilisine çok benzediğimi?*
Sedef Tunç, yaşadığı acılar ve sıkıntılar bir yana hayatını çalışmaya adamış genç kızdır. Hayatına girecek olan Serdar Koraklı ise onu şaşırtmakla kalmayıp yıkıma uğratacaktır.
İyi okumalar ✨
Bir gün sosyal medyada dolaşırken yanlışıkla birine istek atarım kız kabul eder çok yakın oluruz bianda aynı şehirde yaşadığımızı öğreniriz binlerece buluşurken abisini bulurum ve sahte ilişki kurarız ardından gerçek aşka dönüşür.
Adım atmak herşeyin başlangıcıdır.Attığımız adım bizi iyi bir yola da sürükleyebilir hiç istemediğimiz bir yere de ama biz adım atmaktan vazgeçemeyiz.Çünkü her adım bir hayalin başlangıcı hayatımızın da iyi veya kötü tecrübeleri deneyimleridir.
Bende bu kitabı yazarak başlıyorum.İnşallah hayallerin gerçeğe dönüştüğü bir yol olması dileğiyle 🦋✨
Levent: Aklıma eskiden lisede yaptığımız mallıklar geldi. Duygulandım.
Erdem: Mallıkların demek istedin herhalde.
Levent: Knk beni seviyor musun, nefret mi ediyorsun ben anlamadım?
Erdem: Sen karar ver.
Alya: Sen, böyle kırıcı olmak zorunda mısın?
Erdem: Sen, böyle olmak zorunda mısın peki?
Alya: Kimse sen olmak istemez.
Levent: Ver o mübarek elini öpeyim.
Alya: İstemez kalsın.
Levent: Öpmeyecektim zaten!
Küçük bir kasabada, hayatta kalma mücadelesi veren dört tuhaf arkadaşın maceralarını takip edin. İkisi işsiz, biri şımarık bir sosyal medya fenomeni, diğeri ise sürekli yanlış anlaşılmalarla dolu bir hayat süren bir dükkan sahibidir. Hepsi, kasabalarının en büyük etkinliği olan "Yılın En İyi Geliştiricisi" yarışmasına katılmaya karar verir. Ancak bu yolculuk, her türlü komik engelle ve absürt durumla doludur!
Bu bir Düğüm hikayesi...
Güneşin, denizin, kuşların aşka düğümlenişinin hikayesi...
Kaç gün, kaç ay, kaç yıl geçti. Beni bir çift yeşil göze tutsak edip, ruhunu kalbime düğümleyip gideli?
Çocuk kalbimin vermiş olduğu hevesle bir şey yaptım.
ASLA yapmam dediğim bir şey!
Ona ulaşabileceğim en saçma yolu seçtim. Ya da seçtirildim!
Aşk insana neler neler yaptırırmış? Aklını alır, sallar, çarpar, acıtır aynı zamanda kahkaha attırır, hüzne bulanmış sevinçler yaşatırmış...
Bana ise yurt odamda, canım kadar sevdiğim iki yarenimle ilk mesajı atmayı uygun gördü.
✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨
"Yeter lan yeter! Buramıza kadar geldi ! Başlarım senin aşkının ızdırabına!"
"Ama Meyra!"
Poşetten çıkardığı telefona alık gözlerle baktık. Ama onun hinlik dolu gözleri kendinden çok emindi. Nazenin elimi tutunca korkusunu anladım. O da benim gibi yaklaşan fırtınanın farkındaydı.
"O... O ne?"
"Ben oturur bunun gelmişini geçmişini anlatırım da yeri değil. Babannemim üstüne hat aldım. Kaçakçılar çarşısından aldım lan ben bunu! Tipi kayık adamlardan mal isteyen müptezeller gibi kaçak telefon sordum! Kaç günlük yemek paramı Imeal atsınlar diye verdim! Ne diyorsam yapacaksın!!! Şimdi şu senin ünüformalı bıldırcını ava çıkıyoruz!
Bağırtısı hiç kimsenin karşısında düşmeyen burnumu eğiyordu. Hızlı hızlı gezen parmaklarına dehşetle baktım. O ise keyifle bana telefonu uzattı.
"İlk mesajı attık. Hayırlı olsun gaziler."
O gülüş bizi bitirecekti... Ya da yep yeni bir kapıdan geçmem için güç verecekti. Uzattığı telefonu alıp ekrana baktığımda beynimden vurulmuşa döndüm. Canım dediğim kızın bana yaptığını düşman yapmazdı.
"Beni bitirdin Meyra! Sen beni bitirdin..."