On dokuz yaşında bir kızın hikayesi

O ne zaman bu kadar büyümüştü? Neredeyse bebekliğinden beri tanıdığı kız şimdi kocaman olmuş fikirleriyle hayatlarına yön verirken bir yandan da nasıl kalbini çalabilirdi ki?

17 yılı heba olan genç bir kızın hikayesi

Bu kitap bir genç kızın içine atıpta dışarı yansıtamadıklarıdır aslında

Farah kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir genç kızdır. Aile yapısının karmaşık ve dram dolu zamanlarını güçlükle atlatma gayretiyle, dede evinde yaşamanın zorluğuna rağmen kendine has bir hayat geçirmeye çalışır. Sessiz, mülayim, kendi halindelik dolu kişiliği ile öylesine bir genç kız iken dedesinin yaptığı bir konuşma ile hayatını kendisinden habersiz tek kişilik yaşamadığını öğrenir. Peşinde dolaşan biri vardır. O biri Farah`ın hayatına devinim katar. Hep aynı rotada ilerleyen hayatını bir anda farklı bir yörüngeye çeker. Ve Farah için yeni bir hayat sınavının kağıdı hazırlanır önüne süresiz konur. "Biliyorum ki, bu dünya yaşamak sancısı, Yaşanamayan hayatların efkarı, Bu dünya yüreklere vurulan darbelerin acı sarsıntısı, Bu dünya hem umutsuzluk hem de ansızın şifa gibi gelen umudun yuvası."

aynı evin içinde iki kardeş o eve hizmetçi olarak giren masum evra buglem o eve girdikten sonraki hayatı aynı olmayacaktır

Yaşadıklarım tesadüf `den mi ibaretti , yoksa kadermi

Bir aşk hikayesi.

Aşk bu dünyaya salınmış en ölümcül zehirdi. Panzehiri yoktu. Ucunda ya ölüm vardı ya da ondan farksız yaşamak. Aklı başında kimse bu yolu seçmez sanıyor insan. Fakat günün birinde, birini sırf güneş doğduğu için bile sevesiniz geliyor. Zehiri gözünüz kapalı içmiş oluyorsunuz. Yaşadığı zorlu hayatının pençelerinden kurtulmuş olan Lara, tüm bu kıyamet yetmemiş gibi bir de kapısını çalan aşkı içeri buyur etmeden duramıyordu. Kalbinin kapıları çalınmıştı. Belki de çalınıp kaçmıştı. Yine de çalan elde bir huzur aradı. Yanıldı. Kız çocuklarına huzur haramdı. Nefes al, ardına bakma. Kimse sana nefes olmayacak, senden başka. Ölümün namlusu ensende, anımsa. Bu dünya sen sevildiğinde dönmeyi bırakacak, korkma.

Ruhlar Akademisi, yaklaşık bir asırdır eğitim veren, ruhani güçleri olan insanların sadece yirmi yaşında girebildiği ve beş yıl eğitim aldığı bir okuldur. Okulda verilen eğitimler, normal insan dünyasında verilen eğitimle aynı değildir, okul farklı bir boyutta yer almaktadır. Dünyada yaşayanlar arasında okul hakkında bilgi sahibi olanlar ise sadece akademi mezunları ve aileleridir. Minik Zehir, altıncı yaş gününde her yıl yaptığı gibi ablasının akademiden dönmesini bekler. Ablası, akademideki en güçlü öğrenciler listesinde baş sıraları çekmektedir ve tam da bu yüzden herkes ablasının güçlerini istemektedir. Ablası, her yıl olduğu gibi Minik Zehir`in yanına gidecekken görülür, takip edilir ve Minik Zehir`in yanına travmatik bir olay daha yerleşir ve bu yapıtın mimarı, aynı kişidir. "Ben de artık oradaydım ve burası onun izleriyle doluydu."

Bu kitabı açıklamama gerek yok sanırsam başlık gayet de yeterli. Ama ven yine de baştan uyarılarımı yapayım. UYARI: -Küfür, şiddet ve bazı uygunsuz sahneler içerebilir, -`Ergence` gelebilir, yazar bir `Ergen` olduğu için çok da takılmayın, -Ölüm sahneleri içerebilir, -HİÇBİR SAHNEDE SANSÜR OLMAYACAKTIR!

bir uşaklı sevdim.

Klasik mı bilmiyorum ama aile kitabı olduğu kesin

Kardeşim mvldşsiaaicöxnxısıamma

Annesi ve babası öldükten sonra babasının günlüğünü okumuya başlayan kızın hikayesi

Kızın lisesine yeni gelen dilsiz mafyayla aşkı

4 yaşında kaçırılan Alçin ve gerçek ailesini bulma hikayesi ............................... Arkadaşlar kitap gerçek ailem klişesidir beğenmeyen kitabı okumasın pliss💗💗

Bir aşk hikayesi

Fake hesaptan okulun popülerine yazan, Berfin hayatının aşkını bulacağını sanar, Fakat Abdullah her zaman korkar. Berfin`e bişey olmasından ölümüne korkar. Devaamını okuyuncaa öğreenirsiniiz ballarrıımm

Abisinin gerçek ailesini bulması üzerine hayatı değişen menekşe, aynı zamanda kalp kırıklıklarına maruz kalır. Hayatından bunalması onu gerçek aşkına götürür...

fgddgdd gfdf yok

Hayatım sanki bir kısır döngüden ibaretti. Ücra bir sokak kenarında başlayan hayatım kısa bir süreliğine yetimhane uğramış ve tekrar ruhsuz sokaklara dönmüştü. Hani derler ya "Şanslı olsam zaten anamdan erkek doğardım" yok öyle değil işte. Şanslı olsam sıcak bir yuvaya doğardım. Ben Asil Sena Güngör, hayatına güneş doğmayan güngörmeyen Asil... ************** Hayatım boyunca her zaman birileri için bir şeyleri, kendimi feda etmiştim. Şimdi yine kendi hayatımdan bir şeyleri feda etmemi bekliyorlardı ve vereceğim bu karar hiç kolay bir kara değildi. Benden yeğenimin canı için bir çocuk istiyorlardı ve ben annelik nedir bilmezken nasıl bir anne olacağımı hiç bilmiyordum. *Seçim senin Asil ama her şeye rağmen senden tek bir şey istiyorum Poyraz`ın canı için bir bebek* Oturduğum yerde başımı kaldırarak hemen önümde ayakta duran adama baktım. "Ben... bu alelade verebileceğim bir karar değil Selim" *Biliyorum farkındayım ama Poyraz`ın zamanı azalıyor* İki ucu b*klu değnek dedikleri tamda bu olsa gerekti. Yeğenimin canı elbette benim için çok değerliydi ona bir şey olmasını asla istemem ama bir yanda da böyle bir dünyaya bir çocuk getirme düşüncesinden korkuyordum. Benim hiç annem olmamıştı, bizi doğuran kadın birer çöp parçası gibi çöpün kenarına atıp gitmişti. Sokaklarda ise size annelik yapacak birisi olmuyordu. *Asil bak tedavin için ne gerekiyorsa yaparım hem kolun hem de bacağın için doktor bulurum.* Yüzündeki bakışlarım bir anlığına donup kalmıştı. Ne yani beni hiç mi tanıyamamıştı. "Sakın Selim sakın... bunu bir menfaat işine çevirme bahsettiğimiz çocuk ne kadar senin oğlunsa benim de yeğenim." *O zaman niye bu kadar tereddüt ediyorsun

İstanbul’da doktor olan bir kızın,yıllardır görüşmediği mardinli ailesi kızı Mardin’e çağırıyor ve abisinin kız kaçırması yüzünden Doğan ağa ile berdele gidiyor.

Kitaptaki kişiler tamamen hayal ürünüdür. Bir gün maça giden İnci`nin hayatı tamamen değişir ve hayatının aşkını bulur.

Kitaptaki kişiler tamamen hayal ürünüdür. Bir gün maça giden İnci`nin hayatı tamamen değişir ve hayatının aşkını bulur.