Mavi, yıllarını sevgisizliğin, baskının ve şiddetin gölgesinde geçirmiştir. Ev dediği yer, onun için yalnızca acıların birikim noktası olmuştur. Fakat bir gün, hayatını kökten değiştirecek gerçeği öğrenir: Ona eziyet eden insanlar, aslında öz ailesi değildir. Köklerini ararken hem geçmişin yaralarıyla hem de kim olduğunu bilmenin ağırlığıyla yüzleşmek zorundadır. Mavi’nin yolculuğu; güveni, sevgiyi ve özgürlüğü yeniden keşfetme hikâyesidir.

‘ Seni, sizi….’ Bir hıçkırık koptu ağzımdan devamını getiremedim. Derin bir nefes alıp devam ettim. ‘ Hiçbirinizi affetmeyeceğim. Beni bir ömür tutsak bıraktınız. Bütün hayallerimi bütün geleceğimi çaldınız. Bir ömür affetmeyeceğim sizi.’

Ve bir gün, artık sormamayı öğrendim. Sevilmemeyi kabullenmek en büyük yenilgiydi belki de. Ama başka çarem yoktu. Benim için babamın sevgisi, hiç açılmamış bir kapının ardında kalmış bir masaldı.

"Biliyor musun Vladimir, ben hiç inanmadım zaten. Ne de olsa babanın oğlusun sen, bilmezsin kırmadan sevmeyi." 14.07.2025

Gece yalnızca karanlığı değil, istekleri de getirir. Bir anonim mesajla başlayan oyun, zamanla onu dönüştürdü: İtaatkâr bir sevgiliye, bağımlı bir kadına... Kimliği bilinmeyen bir adamla girilen erotik metinleşmeler, Duru`nun hayatını altüst ediyor. Ruhunu teslim ettiği bu adamın yüzünü hiç görmedi ama bedenine her gece sahip oluyor. Ve artık bu karanlık bağımlılıktan geri dönüş yok. Gece: Diz çöktüm... Ellerim dizlerimde, gözlerim ekranında... Senin için hazırım. Ekrandaki mesajı yazdıktan sonra bir süre bekledi. Kalbi hızla atıyor, ekrandaki üç nokta belirip kayboldukça nefesi sıklaşıyordu. Anonim: Aferin küçük oyuncağım. İtaat etmek sana yakışıyor. Şimdi... parmaklarınla en çok nerene dokunmak istiyorsun?

Barın: merak ettiğim bir şey var Barın: bunu daha önce sana hiç sormadım ama Barın: şimdi sormak istiyorum Barın: neden yüzüme bakmıyorsun (23.37) Barın: sadece sınıfa ilk girdiğim an uzun bir süre yüzüme baktın Barın: zaten ondan sonra hiç bakmadın Barın: saydım (23.40) Barın: bana üç saniyeden fazla bakmıyorsun Barın: bilseydim ilk gün sayardım bana ne kadar süre baktığını Barın: ama sonra farkettim ki (23.45) Barın: sadece bana böylesin Barın: diğerlerine istediğin kadar bakıyorsun Barın: ama bana gelince en fazla üç saniye sürüyor bakışların Barın: bugün Canere altı saniye baktın mesela (23.50) Barın: saydım Barın: Neden bana üç saniye? (23.52) Barın: merak ediyorum Beren (23.55) Barın: Neden bana bakmıyorsun (23.58) Barın: ya da bakamıyorsun? (00.00)

Gerçek ailem kurgusu. Çocukluğumun anısına.

Sizin`in her şeyden uzaklaşırken yaşadığı olaylar ve güzellikler...

Merhaba fırtınanın o derin sessizliğine burunmuş bir kızın hikayesi umarım ki beğenirsiniz yada beğenmeyin çokta problem değil

Kod adı:eğitim Operasyon birlik

Gün Güzeli. Sabahın ilk ışıklarıyla doğan güzellik, Efsun Tanseli. * Bugünün tarihi yok. Bugün 4 Mart. Durun lütfen bu öylesine bir tarih değil, bugün ölüm demek, bugün kayıp demek. 4 Mart. Kayıp ve ölüm. Afra ve Efsun demek." Öylesine değildi bu konuşmalar yazılmalıydı tarihte kalmalı unutulmamalıydı. 20 yıl. Onca yıl. Kayıplar. "Efsun Tanseli, hayır. Berfu Ergün. Çizin altını, Efsun değil artık Berfu. Karalayın Tanseli`yi yazın üstüne Ergün. Yok edin Efsun Tanseli`yi, ben Berfu Ergün."

İki hayatın mahvoluşu ve geç edilen itiraflar. Önceden tanışmış iki hayatın uzun zaman sonra birbirlerini bulması. Geçmisini hatırlamayan Aysima Korkmaz ve hatırladığı halde bir şeyleri kabullenemeyen Doruk Turanoğlu`nun hikayesi.

Bir grup arkadaş ve karmaşık ilişkiler... Herkes doğru seçim yapamaz bazıları yanlış seçim yapar ve sonucuna katlanır Sonu ya güzeldir ya da felaket!!!

Kalabalık bir arkadaş grubu ile tatile gitmeye karar veren Layla çok heyecanlıydı. Okulun son haftasında tatil yapmak isteyen Layla arkadaşlarına söyler,arkadaşlarıda ona katılabileceğini söyleyince tanıdıkları bir kaç kişiyi daha çağırıp yola koyulmuşlar.Bol sörflü,bol arkadaşlık olan bir hikaye. Rakipler,yarışmalar,arkadaşlık,biraz aşk....

Elif Karataş, ailesinin ağır borç yükü altında ezilen, tek amacı büyük bir şirkette tutunmak olan genç bir asistan. Omuzlarındaki yük, onu kırılgan değil, aksine daha öfkeli ve daha keskin biri yapıyor. Hayatı, bir efsane gibi yönetilen, genç ve zengin CEO Demir Aksoy ile sıradan bir iş gününde, üstelik şirketin en alt katında çarpışmasıyla tamamen değişir. Elif`in dürüstlüğü ve küstahlığı, Demir`in buz gibi profesyonel cephesini parçalar. Sonuç: Unutulmaz bir söz düellosu. Ancak Demir Aksoy, bu meydan okumayı kovulmayla değil, beklenmedik bir terfi ile cezalandırmaya karar verir. Artık Elif, şirket hiyerarşisinin en tepesinde, 49. kattaki patronunun özel asistanıdır. Patronunun amacı basittir: Elif`i göz hapsinde tutmak, ona haddini bildirmek ve disiplini iliklerine kadar öğretmek. Fakat Demir, bu "Asi Asistan"ın sadece dürüst değil, aynı zamanda hayatındaki en büyük kırılganlığın taşıyıcısı olduğunu fark eder. Elif`in ailesine dair sırları ve borçları öğrendiğinde, ceza oyunu tehlikeli bir güç savaşına dönüşür. Patron, onu terbiye etmeye çalışırken, asi asistan patronun kurallarını yıkabilecek mi? TeknoVizyon`un cam duvarları ardında başlayan bu nefes kesici güç mücadelesi, nefrete mi, yoksa tamamen beklenmedik bir çekime mi dönüşecek?

Kitaplara, çizimlere, sanata aşık olan naif Jeon Jeongguk ve ona aşık olan Taehyung. Jeon Jeongguk`un dışarıya yansıttığı sert ve korkusuz bir o kadar da naif tavırlarının ardında yatan yavru kediyi gören Taehyung, ufak hoşlantısının içinde cehennem alevi gibi yanacak onu kasıp kavuracak aşka döneceğinden bir haber Jeonggukla uğraşmaya başlamıştı. Taehyung` un cilvelerine, arsız hareketlerine ve cezbedici tavırlarına, vücuduna, bakışlarına,sözcüklerine kendini kaptırıp içinde bir yerlerde zincirlere vurulmuş arzu dolu isteklerinin bir anda dışarıya çıkması ve Taehyunga diz çökmesi Jeon Jeongguka da süpriz olacaktı.

Ben Rüya. Sustuğum her şey bu satırlarda saklı.” Aile baskısı, bir sevda, ve sessizce büyüyen bir çığlık. Aras, Rüya’yı duymaya çalıştı ama geç kaldı. Bu hikâye, tatlı gibi görünen ama içten içe yakan bir sessizliğin hikâyesi. Bazı cümleler acıtır. Bazı sessizlikler bağırır. Eğer okursan… belki sen duyarsın.

Bir deney olarak başladı sonra herşey değişti hopörlerden bir el silah sesiyle vampir köylü oyunu başladı. "Geceleri dikkatli olun köylülerim."

"Yalvarırım, beni kalbimin kesiklerindeki dikişleri senin attığına inandır."

Hiç tanımadığı birine aşık olur mu insan? Sadece sesini duyduğu ve gördüğü birine bu denli bağlanır mı? Ben ona aşık olduğumda adını bile bilmiyordum.

İstanbul`un gürültülü kalabalığında iki yalnız ruh… On dokuz yaşındaki Nazlı, kelimelerin ardına saklanan, dış dünyaya kapalı, iç sesleri birikmiş bir genç kız. Kaan ise başarı baskısı altında ezilen, kalabalık ailesi içinde yalnızlığı yaşayan bir genç. İkisi de bir çıkış yolu ararken, hiç tanımadıkları birine yazdıkları mektuplarla birbirlerine ulaşır. Kelimeler, Nazlı ve Kaan için bir köprü olur. Birlikte müziğin notalarında kaybolur, kitapların sayfalarında teselli bulur ve İstanbul`un gri sokaklarında kendi renklerini keşfederler. Mektuplar ilerledikçe, birbirlerinin kırılganlıklarına, hayallerine ve en derin sırlarına dokunurlar. Bu sanal dostluk, "ya bir gün karşılaşsak?" sorusuyla gerçek bir sınavdan geçecektir. "Satır Arası Sevda," yalnızlıkta yeşeren bir dostluğun, kalplerin mektuplarla örülen eşsiz hikayesi. Peki ya satır aralarında yeşeren bu sevda, yüz yüze geldiklerinde de aynı büyüyü koruyabilecek mi? Bu mektuplar, iki kalbi bir araya getirmeye yetecek mi? Kendini arayan herkesin içinde bir parça bulacağı bu hikaye, okuyucuyu duygusal ve sürükleyici bir yolculuğa çıkarıyor.

Aynı mahallede oturmalarına rağmen çocukluklarından beri yan yana durmaya bile tahammül edemiyorlardı. Fakat bir düğüne engel olmak için takım arkadaşı olacak kadar çaresizlerdi. --&-- Derya: Sen ve ben birlikte pek bir şeye benzemiyoruz ama fena suç ortağı olmayız bence Cihangir: Biz anca bir suçun ortasında bir araya geliriz zaten [yarı texting]

Gerçek ailemi Bulduğumda koruma aşık olcağımı nerden bilebilirdim ki

İnsanlar yanmaktan, kaybetmekten korkardı. Hiç düşmek istemez, hep ayakta durup devam etmek isterlerdi. Fakat bilmedikleri birşey vardı. Bir insan ne kadar yara alırsa, o kadar güçlendirdi. Ben yıllarca düştüm. Düştüm ama kalkmayı da bildim. Her kalktım da daha da güçlendim. Her düştüğüm de iste daha da tecrübe edindim. Pes etmek ,kelimesine benim kitabımda yer yoktu ve asla da olmayacaktı. Ben düştükçe büyüdüm, güçlendim. Ben düştüm ama her düştüğüm de daha da yenilmez oldum. Ben Alev Alçın. Yeri gelip düşmeyi, yeri gelip kalkmayı bilen kadın. Ben Alev Alçın. Canlı canlı yanıp o yangınların külleriyle güçlenen kadın. Ben Alev Alçın. Her ayağı takıldığında daha yenilmez bir şekilde kalkan kadın. Ben Kıdemli Üsteğmen Alev Alçın ve bu benim hikayem. Yangınlardan doğan kadının hikayesiydi bu hikaye...

Lise 2 ye başlayan Hilal Savaş taşınma sonucu başka bir koleje geçer Ve hayatına da yepyeni dostluklar eklenir Ve yıllar boyu var olan bir sırrı çözer.