Yeni Üyelik
[ tarihikurgu ] - Etiketin'de Kitap Listesi
Obaya Dönüş / Gerçek Ailem
Mehpare`nin küçük yaşta yanlışlıkla geçitten geçip günümüze gelmesi ile bugün ki dünyada geçer. Yıllar sonra farkında olmadan tekrar geçidi kullanarak obasına, ailesine döner.
Derd-I Dünya / Mahalle Kurgusu
70`li yıllar da aynı mahallede ülkücü Yiğit ve devrimci Yağız`ın dostluğunu anlatır. Sağcı-solcu konulu bir kitaptır. Devrimci çocuk - muhafazakar kız aşkı vardır.
SENDEN UZAKTA
İsabella Mercier mükemmel zevki, ondan da mükemmel moda anlayışıyla sadece Londra`nın değil Avrupa`nın da en beğenilen terzisiydi. Üstelik eşsiz bir güzelliğe sahipti. Sebastian St. James`le tanışıncaya kadar aldığı tüm övgülere ve hatırı sayılır müşterilere rağmen son derece sakin ve mütevazı bir yaşam sürüyordu. Sebastian St. James, Warwall Dükü, İsabella`nın hayatına bir fırtına gibi girmişti. Onunla saygın bir geleceğe sahip olması mümkün değildi ama yine de bu güçlü ve soylu erkeğe derinden bağlandığını hissediyordu. Sebastian St. James; bir dük olarak topraklarına, o toprakların insanlarına karşı görevlerinin ne olduğunu bilerek yaşıyordu. Henüz çok gençken yaptığı evlilikten geriye sadece hayatındaki en değerli varlık olan kızı Elizabeth kalmıştı. Onun için yapamayacağı fedakarlık yoktu. Bir daha asla evlenmemeye dair ettiği yemini sırf Elizabeth`in geleceğini düşünerek bozmaya kararlıydı. Karşılaştıkları ilk andan itibaren fazlasıyla ilgisini çeken İsabella Mercier, Warwall Dükü için uygun bir evlilik adayı asla olamazdı. Soylu değildi ve evlilik çağını geride bırakalı yıllar olmuştu, üstelik hayatını üst düzey aristokrat kadınların elbiselerini dikerek kazanıyordu. Kadınlarla ilişkilerinde hep kontrollü olan Sebastian, İsabella`nın sakin tavırları, gizemli kişiliği ve akıl almaz güzelliği karşısında mantıklı düşünmekte zorlanıyor; onunla bir gelecekleri olabileceğine inanmak istiyordu. Ne var ki henüz İsabella`nın geçmişini bilmiyordu.
3g önce
  Yazar@majdafan
KRALIN KIZLARI
- Gorg Kralı Harold`ın birbirinden güzel dört kızı; Alberta, Diana, Emilia ve Artemis`in hikâyesi. Prensesler birbirinden farklı karakterleri ve aşk hikayeleriyle okuyucuyla buluşuyor. Her karakter, karşılaştığı bir soruyu cevaplamaya çalışırken aynı zamanda kendi duvarlarını da yıkma fırsatı buluyor. Alberta bilgeliği, Diana masumiyeti, Emilia özgüveni ve Artemis`te çocuksu bir cesareti temsil ediyor. Hangi prensesin favoriniz olduğuna siz karar verin. Kitaptan yapılan bir alıntı: Tanrı kaderimizi yazmıştı ve bu yazgı değiştirilemezdi, insan yaptığı seçimlerde özgürdü ama bu seçimlerin sonuçları her zaman istenildiği gibi olmayabilirdi. İnsanın kalbi nasılsa kaderi de öyle olur derlerdi, güzeller güzeli dört prensesin kaderinin de kalpleri gibi olacağı aşikârdı ama onların kalplerinde ne olduğunu kendilerinden başka hiç kimsenin bilmesine de imkân yoktu. - Konu, karakterler, kitap kapağı içinde geçen sözler ve şiirler, harita tasarımı tamamen bana aittir! Lütfen çalmayınız!
3g önce
  Yazar@withmeral
CADILAR KRALLIĞI
Dünyanın derinliklerinde, gölgelerin arasında saklanan bir gerçek var: Cadılar, yalnızca efsanelerdeki varlıklar değil, aynı zamanda iktidar ve korkunun sırlarını taşıyan karanlık varlıklardır. Bu dünya, büyüyle şekillenmiş, karmaşık ve tehlikeli bir labirenttir; her köşesinde ölüm ve ihanetin fısıldadığı karanlık bir sessizlik bulunur. Dört grup cadı, kendi benzersiz güçleri ve karanlık sırlarıyla aralarında ayrılır. Gümüş Cadıları, geceyi ve ay ışığını kontrol ederken; Zümrüt Cadıları, doğanın derinliklerinden gelen güçleriyle doğayı şekillendirir. Alev Safirleri, ateşin kudretini ellerinde tutar, sarsıcı güçleriyle etrafı yok ederken; Gölgeli Obsidyenler, karanlığın en derin köşelerinde saklanır, zihinleri manipüle eder ve korkuyu besler. Her grup, kendi zayıf noktalarına sahiptir ve yalnızca belirli materyallerle yok edilebilir. Bu materyaller, kadim ve lanetli sırların taşıyıcılarıdır. Ancak bu dünyada her şeyin bir bedeli vardır ve her güç, kendi içinde bir lanet taşır. Karanlık bir gecede, masum bir kız çocuğunun hayatı, bu korkunç oyunların ortasında paramparça olur. Babasının cesediyle baş başa kalan küçük kız, bir avcı tarafından kurtarılır ve gizli bir sığınağa götürülür. Burada, onun yetenekleri ve kaderi, büyüyle şekillenen bu karanlık dünyada bir ışık arayışına dönüşür. Ancak bu dünyada hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Cadıların arasında sızmış bir ajan, gruplar arasındaki dengeyi altüst etmek için beklemektedir. İhanet ve kargaşanın, karanlık güçlerin gölgelerinde nasıl yankılandığını keşfedin. Bir savaşın kapıları aralanırken, korku ve gizemin birleştiği bu dünyada hayatta kalmak için mücadele edecekler.
4g önce
  Yazar@turuncuaseton
DİĞER YARIM
Serinin ikinci kitabı Diğer Yarım ile devam edeceğiz. Karakterlerimiz sosyeteye dahil olup ellerinden geleni yapmaya çabalarken "Görgüsüzler" Olarak tanımlanmaktan kurtulamayacaklar. Ryanın yeni hayatlarına karşın oldukça istekli oluşu ve konumlarını korumaya çalışırken aşırıya kaçması ve Violetin eski huzurlu ve bir arada oluşlarına duyduğu özlem ve sosyeteyi reddedişi, senelerce aldıkları nefes dışında her şeyi birlikte yapan ikili arasında uçurumlara yol açacak.
5g önce
  Yazar@gizemmgurbuzz
GEL BENİMLE
Bambaşka yerlere götürecek tarihi bir rüya... Bitti dediğin yerden başlar hayat... Yeter ki sen yaşamak iste. Kapanan kapılara ağlamak yerine yepyeni başlangıçlara adım attığını hissettiğin an düştüğünü sandığın yerden kalkacak, çok daha güçleneceksin... Bu hikaye artık sona geldiklerini düşünen hayatların bir araya gelerek güçlenecekleri. Bir başına kuru dal gibi kaldığını düşünen yitirmişlerin, birlikte yıkılmaz bir gövde oluşturmayı öğrenişlerini anlatacak. Kimsesizler Kimse olacak adını yitirenler ad bulacak... İmkansız kelimesi anlamını yitirecek. Hayata tutunmak yeniden anlam kazanacak. Bambaşka hayatlar, birbirinden uyumsuz 9 farklı karakter. Acısıyla tatlısıyla dramıyla komedisiyle en önemlisi aşk ile kurulacak çok güçlü bir aile... Merak mı ettin? Öyleyse, GEL BENİMLE...
5g önce
  Yazar@gizemmgurbuzz
FATİH'İN MÜNECCİMİ
Biraz daha yaşasaydı Hz Fatih Ne Venedik kalacaktı ne Floransa Ya sonra... Fatih hayranı genç bir tarih öğrencisi kendini 2. Mehmet`in devrinde bulur. Sahip olduğu bilgileri kullanarak bu durumu avantaja çevirmeye kararlıdır.
6g önce
  Yazar@suu_bay
Kitap Ustası ve Yeniçağın Kralı
Göçmen bir kadın ve aristokrat adamın kızı, belki de dünyanın en şanslı insanıydı... Sıradan bir hayat sürmek yeterince iyiydi onun için. Fazlasını istemeden, elindekilerle mutluydu. Göçmen annesi ve kendisini terk eden babasına rağmen hayatı güzeldi. Hâlâ tatlı bir arkadaşa ve bilge bir anneye sahipti. Zamanla onları kaybettiğinde ise dünyayla arasına koca bir duvar inşa etmişti. O duvarın arkasında kalırsa iyi olacağına inanarak yaşadı. Ancak o duvar da Kral`dan gelen emirle yıkıldı. Cam Kubbeli Saray Kütüphanesi`nin geçici ustası olmak zorundaydı. Ve Melina, hayatının geri kalanında yüzünü dahi görmek istemediği babasıyla karşılaştı... Sarayın kanlı entrikaları ve etnik kökeninin yarattığı sorunlar arasında hayatta kalabilecek mi? *** Herkesin sırtını döndüğü Kral Hector`un ve Kraliçe Clarissa`nın oğlu Prens Richard... Hayatta kalması bile mucize olan, kraliyet ailesinin kanını taşıyan son kişi... Neredeyse herkes onu görmezden gelirken, aristokratların çoğu onu ciddiye almazken kendi kaderini yönetmek için genç yaşta saraydan dışarı çıkan dâhi prens... Hakkı olan taht için yirmi bir yaşında geri döndüğünde tüm aristokratları parmağında oynatan Kraliçe Clarissa bile ona karşı koyamadı. Ve Prens tahta çıktı. En sadık astları olan Lord William ve Lord Narsia`nın yardımıyla Regnum Krallığının yıllarca sürdüğü sefaleti, yolsuzluğu ve iktidar karmaşasından kurtulmak için çabalıyordu. Çocukluğunu çekilebilir kılan ve uzun zamandır bakımsız bırakılmış Saray Kütüphanesi`ne bir usta atayıp düzenlemek istediğinde karşısına çıkan isim Melina William olmuştu. Sadık Lordunun kızı, aynı zamanda Prens olduğu yıllarda tanıştığı bir kişi... Bu iki kişinin kaderi, bir ülke dolusu insandan daha fazlasını ilgilendirirken onları bekleyen kaderi bu kitaptan okuyacaksınız.
2h önce
  Yazar@cennetbahcesi_
Gerçek Güzellik
Rönesans Çağının İtalya`sında tesadüfler zincirinin bir araya getirdiği hırçın bir aşkın, sırlar, kayıplar ve ihanetler içerisinde sanatın mucizevi detaylarıyla yoğrulmuş hikayesi. Roma`nın soylu hanedanlarından birine mensup olan Maddalena De Benardi, doğduğu evde sevgisizlik ve yok sayılmakla cezalandırılmasına rağmen sevgiye küsmemiş, içindeki hayat dolu kızı hiç öldürmemiştir. On bir yaşında ruhu ve bedenine ağır gelen yaraları arasından uzanan halasının eliyle aile evinden ayrılıp Toskana bölgesinin zengin liman şehri Lucca`ya yerleşmiştir. Büyüdükçe resmin büyüsüne inanmaya başlayarak, Lucca`nın saygın ressamına yüzünü kullanıp var oluşunu ölümsüzleştirmesi için poz verirken, bir yandan da kendi yuvasını kurduğunda sahip olacağı mutlulukların hayalleriyla yaşayan genç kızın Roma`dan gelen bir mektupla hayatının ışıklarla bezeli yönü aniden kapanmıştır. Roma`ya evlilik için çağırıldığını öğrendiğinde ise büyük şaşkınlığa düşer. Hayatın keyifli yönlerinin tadını çıkartmak için yaratılmış, esprili ve çapkın olan İtalyan Asilzadesi Sandrino Panzio`nun etrafına yaydığı baş döndürücü ışık onu ürkütse de ışığına kapılmaktan kendini alamaz. Fakat çok değerli bekarlığını bir oyunla yitirmenin öfkesi içinde yanıp tutuşan Panzio Asilzadesinin aşağılama ve küstahlığının hedefi haline gelmesiyle Maddalena için elde etmeyi kafasına koyduğu sevgi için mücadele içindeki günler başlamıştır. ** Hikayelerimin çalınması, kopyalanması ve benzeri durumlarda Türk Ceza Kanunu ve Anayasamızda yer alan tüm fiili haklarımı talep edeceğim.
2h önce
  Yazar@mirenamartinell
𝒟𝓊̈𝓈̧
“Seni seviyorum, seni seviyorum. Beni duyuyor musun? Alice Princeton, seni seviyorum.” Üzerine eğilen Robert kısık sesi ile dudaklarına sokularak aşkını ilk defa yüzüne karşı itiraf etmişti. Lakin bu yapılabilecek en kötü zamanı bulmuştu. Hala öfke dolu olan Alice elleri yüzünde dolaşan adamı göğsünü yumruklayarak kendinden uzağa itmişti. Hazır halde bekleyen at arabasının kabinine ilerleyip kapısını açmışken kalbinden geçeni sakınmadan, süslemeden öfkeyle mırıldanmıştı. “Benim seni sevmeme izin vermiyorsun.” * * * Victoria Dönemi İngilteresinde Londralı tüccar bir ailenin kızı olan genç Alice 20 yaşında neşeli bir genç kızdı. Hayatını kahkahalar ve pembe düşlerle bezemiş olan Alice birçok insanın ömür boyu aradığı aşkı küçük yaşlarda bulup kalbinde özenle muhafaza ettiği için kendini diğer insanlardan şanslı buluyordu. Utancından ve kabul görmeyeceği korkusundan açamadığı aşkını içinde bir tohum gibi filizlendirirken asla umutsuzluğa yenik düşmemişti. Onu adeta küçük kız kardeşi gibi gören Benjamin Avery’ in onu bir gün seveceğini adı gibi biliyordu. Bu düşe kutsal bir yeminmişçesine inanıyor ve herkesten saklıyordu. Lakin ailesi, bir davette onu görüp ilk görüşte âşık olan Yüzbaşı Doyle ile evlenmesine karar verdiği an, genç Alice’in tüm planları suya düşmüştü. İçinde büyüttüğü gizli aşk ve maruz kaldığı emrivaki, onu hayal gücünün ötesinde bir aşk üçgenine sürüklemiş ve aşka dair bildiği tüm gerçekleri unutturmuştu.
2h önce
  Yazar@ikiarkadas
Karanliğin Ardinda
Victor, babam ve ben yeni yaşamımıza alışmaya çalışıyor yarı başarıyor yarı başaramıyorduk. Annemden sonra bir kardeşim olması fikri git gide cazip gelmeye başlamıştı. Onunla ilgilenmek bildiklerimi paylaşmak sevdiğim şeylere kardeşimi de yönlendirmeye çalışmak hoşuma gidiyordu. Yaş almaya devam ettikçe eğitimlerim daha da sıkılaşmış bende kafamı dağıttığından iyiden iyiye asılmıştım. Babam bizi şefklendirmek adına kimsesiz çocuklar için hem barınma hem eğitim amacı güden bir mektep dahi kurdurmuştu. Çocukluk anılarımdan en tatlı olanını o mektebin soğuk taş koridorları arasında bıraktım. Hala anımsadığımda gülümsüyorum.
1a önce
  Yazar@gizemmgurbuzz
Kral Kelebeği̇
Bir kitap yazdığını düşün. İçindeki krallık; entrikası bol, kardeşlerin bile birbirine düşman olduğu, taht için birbirleriyle mücadele ettikleri bambaşka bir evrende. Her kitapta olduğu gibi bunda da bir baş karakter var elbette. Günü geldiğinde tahtı alıp tacı giyecek, yeni kral olacak bu prens için her şey yolunda. Peki ya kitabın kötü adamı olarak yazdığın başka bir prens, öleceği gün odanda belirir ve kaderini değiştirmen için seni kitabın içine çekerse?
1a önce
  Yazar@cceccilia
Başka Bir Dünya
Hansel ve Gretel bir cadı avında başarısız olur ve kendilerini bilmedikleri bir dünyada bulurlar.
1a önce
  Yazar@parumlucis
Avcının Kılıcı
Bundan bir asır önce, şimdilerde nadir insanların sahip olduğu bir güç -büyü-, sağlıklı her insanın içinde bulunan vazgeçilmez bir güçtü. Dünya tek bir kıta halinde ve tüm canlı ırkları barış içindeydi. İnsanlar, doğanın dengesini bozabilecek o karanlık güçten -kara büyüden- uzak duruyordu ki yüzyıllardır süren barış devam etsin. Sonra biri bardak kırar gibi kolayca bu barışa son verdi. Güç isteği gözünü kör etmiş bu insan kara büyü kullanmaktan çekinmemiş, kendi karanlık emelleri için yüzlerce insanın ölümüne neden olmuştu. Dengenin bozulması hızlı olmuştu. Dünya yavaş yavaş karanlığa sürüklenirken insanların asla yok olmayacağını düşündükleri büyüleri de solmaya başlamıştı. Artık dünya karmaşa içindeydi. Karanlık büyü hızla destekçiler elde ederken büyük bir savaşın patlak vermesi çok sürmemişti. Yetmiş yıl süren savaş sonunda kazanan yoktu ve üçe bölünen dünyada yaşamak artık o kadar kolay değildi. Yeni bir savaş kapıya dayanmışken karanlığı yok etmek için çabalayan azınlık bir kesim kazanmak için kumar oynamaya karar verdi. Kana susamış büyücüyü durdurabilecek tek kişiden yardım istediler. Hiçbir büyünün etki etmediği biri. Sayısız insanın kanını taşıyan bir avcı, acımasız bir katil. En önemlisi intikam arayan bir savaşçı.
1a önce
  Yazar@parumlucis
Caelum Paradisus
Caelum Paradisus - Cennet Bahçesi Herkesin dilinden düşmeyen, Hiç kimsenin varamadığı o yer. "Her günahın bir cezası vardı ve ben, her ne kadar hatırlamasam da günahlarımın cezasını çekiyordum." Dört kişinin yönettiği o dünya. Kendi dünyalarında yok oldular. Mutluluk onlar için de sonsuz olmadı. Beş farklı soy. Kıyamet sonrası ayrılan yolları. Kaybedilen onlarca savaş. Yıkım ve sadece pişmanlık. Düzen bozuldu, dünya krallıklara ayrıldı. Her bir krallık farklı amaçlar edindi kendine. Yaşamaya ve savaşmaya devam etti. "Bir dahaki sefere kalbimi hedef aldığında öldüğümden emin ol." Capere Krallığı`nın peşinde olduğu soy, geleceklerinin ışığıydı. Bulmaları imkansız hâle gelene kadar amaçlarının peşinde ilerlemeye devam ettiler. Ümitsizliğe düşmüşken onlar için Lilya yeni bir av hâline geldi. Krallığının prensesi ve geriye kalan tek vârisi olan Lilya Letitia, olanlardan bihaber yaşamaya devam etti. Bilmiyordu fakat hissedebiliyordu ki bu yolda evini, benliğini, ruhunu ve daha nicelerini kaybedecekti. Bilmiyordu, haberi dahi olmayan bu güçlerinin onun ölümü olacağını. "Gitmeden ne geriye bakmıştı ne de gitmeden önce ileriye..." "Ya beraber öleceğiz ya da sen özgürlüğe kavuşacak ve eksik ruhunu tamamlayacaksın." "Benim ruhumun eksik parçası sende olduğu sürece her zaman ruhumu tam hissedeceğim."
2a önce
  Yazar@benekl1mantar
Muhafız 1: Kaderin Kitabı
Ben bir muhafızdım ve tıpkı benden öncekiler gibi ben de Türk`ün kutsallarını canım pahasına korumalı, onları kötü emellerinden sonuna kadar muhafaza etmeliydim.
2h önce
  Yazar@gecekusud
Slavis'e Düşen Bir Zerre
Hislerini ve yaşamanın anlamını yitirmiş genç kadın, okuduğu tarihi romanın içinde uyandığında alıştığı hayat tepetaklak olur. Almila, Slavariet İmparatorluğu`nu çöküşe sürükleyen taht kavgasının seyrini değiştirmek veya geçmişi geride bırakıp yeni bir hayata başlamak arasından hangisini seçecektir?
2h önce
  Yazar@cennetbahcesi_
Vahşi Zambak
"Biz ölüyoruz ama onlar da kazanamıyorlar." -Aliya İzzetbegoviç *** Kadın, gözlerini kendine doğru gelen üniformalı adamın yüzüne dikti. İçindeki çocuk gözü yaşlı bir şekilde geçmişteki varlığına tutunurken kadın bunun artık olmadığına ikna olmuştu. Yeşil gözleri, içinde karmaşık duygular barındırıyordu. Adamın yaklaşmasını istemiyordu, ama beklemekten başka bir şey yapamıyordu ve bildiği şey iç güdüsel olarak, artık ona güvenmediğiydi. Nikola Vedran`ın gözleri kadına doğru kaymıştı, Hena`nın kıvırcık saçları rüzgarda savruluyordu, yüzü eskisi gibi yumuşak değildi oldukça sert bir ifade oluşmuştu yaşananların etkisiyle. Vedran sertçe yutkunup başını daha da havaya kaldırdı. Bir kaç adım kalmıştı aralarında o zaman durdu. İçi ikiye bölünmüştü bir yandan sarılmak istiyordu diğer yandan ise silahı bırakamıyordu. Fakat bildiği tek bir şey vardı, kalbi hala onun için atıyordu. -Şeyma Daldallı
1a önce
  Yazar@symdaldalli
Loading...
0%