Kara Sızı
Yalan ve yanlış anlaşılmayla herşey karışmıştı. Nasıl toparlarım bilemedim işler dahada çıkılmaz hale geldi ama o benim bütün yanlışlarımın tek doğrusuydu. "Ne kadar zamansız da olsa, yanlış anlaşılma sonucuda meydana gelse " yine olsa yine onu tanımak için herşeyi başa sarardım.
Onun kara gözlerindeki sızı`ydı beni ona çeken ulaşılmaz oluşuydu belkide beni cezbeden...
|
Yarası Saklım
Mihrimah kitabında geçen yan karakterler olan Pınar ve Mahir için yazılmıştır.
Karısının ölümünden sonra yanlızlığa savrulan bir adam düşünün. Kucağında bebeğiyle bir başına. Diğer tarafta ise Mahir`e çocukluğundan beri sevdalı bir kadın. Pınar, her şeye rağmen birbirine muhtaç iki insan.
**
"Yeniden yaşamak değil. Sen hala ölmüş biriyle yaşayan birisin." derken gözyaşlarım yanaklarımın kenarından akıp gidiyordu. Onu böyle kabul etmiş olsa da dayanmak bana azap veriyordu. "Hayır" dediğin de başını kaldırdı ve havaya baktı. "Lanet olsun ki hayır" diyip gözlerini yumdu hemen. "Onunla değil seninle yaşıyorum." derken bile inanmak istedim lakin içim tutuyordu beni.
|
Kara ve deniz
Bir Karadeniz masalı
|
İBLİSLERE MASALLAR
Mutlu sonlar bekleyenler boşuna hevesiniz. Yarım kalmışlık, umutsuzluk ve Küçük Kara Köpek ruhunuza fısıldarken ne kadar aydınlık olduğunuz bizim umurumuzda değil.
Dibe hoş geldiniz.
|
AHSEF
Ağrı`da görev yapan Dilhan Hande, sınıf öğretmenidir. Öğrencisinin elinde gördüğü dergiyi inceleyip şüphelendiğinde polis olan babasına haber verir. Askerler dergiyi bulmak için okula geldiğinde, işler çok farklı yollara sapar.
"Bu benim künyem," dedi. "Sana bunu bırakıyorum, Hande çünkü sana her daim döneceğimin sözünü veriyorum. Bir asker künyesiz kaldığında kaybolmuş gibidir, ben sana her geldiğimde kendimi bulacağım ve kendimi bulmak için hep sana geleceğim."
|
1118-Kırık Kadeh
Kırık kadehten sızan kırmızı bir şarap aktı her yanıma. Şarap aktıkça kan içinde kaldım. Kadehin kırık parçalarından kesikler yedim bir bir. İçimde biriken ne varsa dışarı kustum. Yetemedim kendime ama çırpındım o boşlukta. Aldığım soluğun yerini keskin bir göz sardı; nefes alamadım, kan yuttum. Bazı gözler, keskin bir bıçaktan daha çok acıtırdı.
&
"Kaybettiklerimize kaldıralım bu gece kadehleri."dedim ilk başta.İkimizinde yüzünde belli bir acıyla gelen soluk bir gülüş belirdi,"Ben bu uğurda kaybettiklerime,sense bu uğurda oyunlarla kazandıklarına."
"Ben de kaybettim Mira."dedi acıyla,"Değil bu gece, bütün ömrümü harcasam ve kadeh kaldırsam bile yetmez."
"Bazen değer demiştin."dedim gözlerinin içine bakarak."Ne kaybettin ki? Bütün oyun senin, bütün galibiyetler yine senin."
"Seni."dedi elime uzanırken,"Oyunu kazandım ama seni kaybettim.Seni kaybetmek hiçbir şeye değmez.Ne oyuna,ne intikama, ne de yaşamaya."
Derin bir nefes aldı.Parmaklarımın hepsini tek tek sevdi, öptü.
Nefesimi tuttum.
"Bütün her şeyi kaybetseydim de seni kaybetmeseydim."dedi.
Gözlerimin içine baktı.
"Bir annem vardı,bir de sen."dedi acıyla."Annemi kaybettim seni de kaybettim."diye ekledi nefes verirken,"Annem öldü ama seni ben öldürdüm."gözlerinden bir damla yaş süzüldü yanaklarına."Herkesi kaybetmeye razıydım ama seni kaybetmeseydim."
Gözlerimde ki yaşlar biraz daha arttığında nefes aldım.
Güçlükle konuşmaya devam etti,"Şimdi sen söyle Mira,benim en değerlim annem ve sendin.İkinizi de kaybettim.Kaç yıl,kaç ömür kaç kadeh yeter kaybettiklerime?"
Paramparça oldum.
&
|
Eşref saati
Eşref saati dizisin hepimiz biliyoruz final sahnesi diziye hiç yakışmadı bazı yerleri değişecek tabi ki
|
Kara Destan
Tesadüf diye birşey yoktur nereye götürürse götürsün seni kaderin orda bir hikayen olduğu içindir
Nefes ve emre birbirlerine deli gibi aşık olan destanın talihsiz aşıkları tammutlu oldum derken hayatları çalınan aşıklar
Sizce emre nefesini bulabilecek midir?
Beraber okuyalım
|
HAZAN
Hazan Kara.
Lavanta kokulu Hazan Kara.
Cehennemin içindeki en günahsız mahlukat. Bir kukla. Ufak bir çocuk, Hazan Kara.
"Ben neşeyle gülen küçük bir çocuktum aslında ama beni öldürdüler.* Hayallerimi, umutlarımı, gülüşlerimi toprağın altına canlı gömdüler. Ruhum sıkıştı, daraldı, patladım. Yeniden doğdum şimdiki ben olarak. O küçük, güzel, sihirli çocuk hep içimde ukte kaldı, kendi içindekilerle. Bütün sevinçlerim kursağımda kaldı. Bütün insanlara yabancılaştım. Ama en çok da kendi insanlığıma uzaklaştım. Bir şeytana evrildim zamanla.
Merhametimi, neşemi, gülüşlerimi çaldılar hali hazırda kurak olan bir topraktan çiçek yolar gibi. İlk usul usul yaklaştılar, sever gibi. Narince okşadılar. Yalnız hızla uzaklaşırlarken köklerimi gördüm ellerinde, gözlerinde belli bir gurur. Bir hayatı söndürmenin gururunu haykırıyordu gözleri yumrukları arasında ve ayakları altında renk renk açan çiçekleri ezerlerken çöp gibi. Tek bir tane de değillerdi. Onların ruhuma açtığı oyuklarına başkaları da nefret tohumları ekti çünkü. Kurak toprağımı suladılar. Ben iyilik için savaşırken bir damla suyu esirgeyenler yeşillendi etrafımda. Oradan biliyorum.
Hatta -çok gülünç aslında ama gülerken sızlıyor kalbim. Pek gülemiyorum insan içinde acıdığından canım, neyse- can oldular bana söylediklerine göre, canımı aldıklarından bir haber. İşte ben o zaman soldum. Zamanını doldurmuş bir zambak gibi boyun büktüm. Rengimi, kokumu beni ben eden varlığımı söktüler içimden hali hazırda. Şimdi bir köşede gözleri esasında akmaya hazır yaştan parıldayan ama sevinç ışıltıları sanılan kimsesiz bir çocuk var ve diğer bir kenarda da yabancı bir kadın. Kim acaba? Tanımıyorum pek. Bir tek kokularımız ortak. Zavallı. O da ölüm kokuyor. Aynı benim gibi. Nasıl da benziyoruz öyle. Neyse.
|
Bu Yağmurlar Yüzünden
"Böylesine severken..." Güçlükle nefes aldım. "Nasıl sileceğim seni içimden?"
Yumruk yaptığım ellerimi hırsla göğsüne indirdim. Ona doğru sendelerken artık hiçbir şeye gücümün yetmediğini anlamıştım. Bedenimi bile artık zor taşıyordum, onun yere göğe sığmayan aşkını nasıl taşıyacaktım ki zaten?
Ellerini belimin iki yanında hissettim. Düşmeyeyim diyeydi bu. Acıyla gülümsedim. Beni yıkan o değil miydi? Şimdi tutsa ne fark ederdi?
Gözlerine baktım. "Sensizliği öğrettin..." Titreyen alt dudağıma dişlerimi geçirdim. "Ama seni nasıl ruhumdan söküp atacağımı öğretmedin ki," dedim isyanın umutsuzluğunun rengine bulanmış sesimle.
« Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
Sevgim acıyor...
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar... »
Turgut Uyar
|
KARA
"Beni hiç sevme ihtimalini düşünmedim. Belki de hiç sahip olamayacağım güzellikte olan seni bok çukurunda olan kendime layık göremediğim için böyle düşünüyorumdur."
"Aşk bu kara. İmkansızlıkların bile olabilme ihtimalini sevdirir."
"Beni yine sev.. olmaz mı?"
Kara ve Şimay. Gece ve gündüz gibi kara için şimaysız bir hayat demek ölü bir beden demektir. Çocukluktan başlayan en temiz aşktı bu. Kim bilebilirdi ki? Aşkın iki yüzü olduğunu? Mutluluk ve hüzün nasıl aynı cümle de hayat bulabilirdi ki..
|
Çelik kalpler
Adamlarına ünlü bir hackeri getirmeleri için emir veren mafya lideri Çelik Alex Casetelli
Kaçırılanhacker yaptığı projelerle ünlenmiş genç yazılımcı eftalya Karaçay bilindik adıyla Kara
|
Kolejin Karanlık Yüzü
Yuna ailesi boşandığı içinTürkiye ` ye gelir ve yeni arkadaşlar edinir ama onu nelerin geleceğinden haberi yoktur…
|
KARA İNCİ
Bir gece ansızın iki düşman karşılaşırsa ne olabilir ki? Hem de sarhoş bir haldeyken?
İnci Şimşek ve Altuğhan Şimşek, ikiside bir gece hatası yapmıştı.
İki düşman aile artık birleşmek zorundaydı.
Ve bir varis iki aileninde kanını taşıyacaktı.
Artık evlenmek zorunda olan İnci ve Altuğhan ne yapacaktı?
_____
İyi Geceler Evren’in İkinci Serisidir.
|
Nefret ve Siyah Burcu |
Nefret ve Siyah
Ailesinden ayrılıp yıllarca bir asker gibi yetiştirilmiş bir kız. Etrafında ki herkesten nefret ediyor. Kimliğini gizlediği için kimse onu tanımıyor,sadece takma ismi ve maskesi var. Kendisinin ailesini bulması ve daha sonra onlara kimliğini açıklaması biraz zor olacak.
|
0% |