HAYALET/ASKERİ KURGU
`` Bazen kaybolmuş gibi hissediyorum``
dedi çocuk.
`` Ben de``
dedi köstebek.
``Ama biz seni seviyoruz, sevgi insana yuvasını buldurur.``
Yaman&Bükra
YETİŞKİN İÇERİK
|
KUPA KIZI - SEREİN SERİSİ #1
Öldüm ve yeniden doğdum.
Yaşadık ve gördüm, bana biçilen kader, biçildiğim kaftan zamanın herhangi bir yerinde herhangi bir dünya da değişmiyordu.
Eğer kaderim cennet, cehennem, delilik ve günah etrafında şekillendiyse yapılacak tek bir şey vardı...
Ben değişecektim.
|
NO/69-96
`` Sana ait olan seni bulur``
Meyra&Arel
|
Soytarı
Gülüşü her yerde duyulan Agatha kardeşini kaybettikten sonra hayatta küsmesi üzerine kral ünlü bir soytarı çağırır ve soytarıdan kızını güldürmesin ister fakat güldüremesse ceza alıcağını dile getirir bu isteğin üzerine soytarı kızı güldürebilmek için çalışmalara başlar
Acaba soytarı Agatha yı güldürmeyi başarabilecek mi?
Acaba Agatha geri gülümsemesini kazabilecekmi ?
Eğer soytarı Agatha yı güldüremesse ne ceza alıcak?
|
RENKARNASYON
YETİŞKİN İÇERİK.
|
KALANCHOE
Her çiçek, doğası gereği güzel kokar. Fakat papatyalar koparıldıktan sonra güzel kokusunu yayar. Garip şey: Bir ölüm, bu kadar güzel kokabilir mi?
Sana attığım her adımda kendimden bir parça kopardım. Kendimle girdiğim savaşta kalbim sana yenildi.
Bu ne güzel mağlubiyet Papatyam...
🌼🍀
•
•
•
•
•
Kapak tasarımı bana aittir. @ppastèque2
©Tüm Hakları saklıdır
|
İki Adım Ötede
Üniversiteye hazırlanan Deniz’i ailesinin aldığı karar bütün hayatını altüst edicektir.Peki bu altüst olmuş hayatta filizlenen küçük çiçek hayatta kalabilir mi?
|
Gönül Yükü
Evin en kıymetlisi aynı zamanda mahalleninde bıcır bıcır gezen genç kızı yine mahallesinin kıymetlisi binbaşı komşusunun çocukluğundan beri ona aşık olduğundan habersiz…
Binbaşının sabrı bir yere kadar ve kızımızın kafası çok karışık. Peki duygular sonunda karşılık bulacak mı?
Yapılan hataların geri dönüşü var mı?
Buz tutturduğun bir kalp geri yumuşar mı?
|
ANTKAYZON
Şimdiye kadar Tuğrul Atalay için hiçbir görev bu kadar zor olmamıştı.
Tarihi eser kaçakçılarının peşindeki bir ajanla, sırların peşinde bir araştırma görevlisinin yolları aynı fakültede kesişiyor. Bir basın toplantısıyla attığı adım, Arkeoloji Bölümü`nde Araştırma Görevlisi olan Zeynep Karyel`i asla hayal edemeyeceği olayların içine çekiyor.
Çağlara meydan okuyan bereketli topraklar, binlerce yılın tozunu üzerinden atıp, çekildiği inzivadan ayrılıyor. Etkisi altına aldığı şehir devletlerinin üzerinde, Likya`da başkaldırının en büyük temsilcisi... Kanlı savaşların, özgürlük ateşini söndüremediği, halkının topraklarını savunmaktan hiç vazgeçmediği, kahramanlarının öldükten yıllar sonra bile isimlerinin unutulmadığı, şanlı zaferlerinin yüzlerce anıta yazdırılıp şehrin dört bir yanını donattığı güçlü bir uygarlık...
Antkayzon
Zafer sonrası yapılan şenliklerde ona zaferi getirdiği iddia edilen tacıyla tasvir edilen ve bu tacı elinde bulundurduğu sürece ömrünün sonuna kadar Antkayzon`un bölgedeki hâkimiyetini sürdüreceği rivayet edilen güçlü bir kral... II.Klemenos
Ulusal ve uluslararası basın tarafından takip edilen kazı çalışmaları...Kazıyı destekleyen bir üniversite. Alman bir kazı başkanı... Karanlık bir grubun peşine düştüğü bir taç. Sırların peşinde bir araştırma görevlisi. Üniversiteye sızmış bir ajan. İntikam peşinde bir iş adamı. Gizlenen bir kimlikle, tehlikeli görevlerle, gerçek bir aşkı yaşamak ve imkansızı mümkün kılmak...
Antkayzon, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan, entrikalar ve gizemlerle dolu bir macerayı okuyuculara sunuyor. Antkayzon`da süren kazılar, sadece tarihin tozlu sayfalarının değil, tarihi eser kaçakçılarının ölümcül komplolarının da gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Akademi, istihbarat, arkeoloji ve yer altı dünyasının iç içe geçtiği hikaye, okuyucuları geçmişle geleceğin ötesine taşıyor. Geçmişin karanlık sayfalarında aydınlanan sırlar, binlerce yıl sonra bile iktidar oyunları üzerinde etkisini sürdürürken, gizemli bir tacın ve gerçek aşkın peşinde verilen mücadele, bu kitapta hayat buluyor.
|
AÇIK MEZAR
"Şu an mezarının başında kim varsa doğuş gününe kadar ona bağlı kalacaksın. Bu kişi kontrol için gezen bir güvenlik de olabilir, mezar taşlarını çalmaya gelen bir hırsız da. Bunu gerçekten istediğine emin misin? Dünyaya ikinci kez geldiğine pişman olabilirsin. İyi düşün. " düşünülecek bir şey yoktu. Mezarımın başında bekleyen kişi beni seven ve pişmanlığından emin olduğum nişanlımdı, buna emindim.
"Eminim. Bir an önce evime gitmek istiyorum. " başını onaylarcasına sallayıp elleriyle gözlerimi kapattı.
Ruhum yeryüzüne geri gönderilirken herhangi bir acı çekip çekmediğimi bilmiyordum. Doğrusu çakan şimşek seslerinden anlayamamıştım bile. Eğer bu sesin bir benzerini dünyada duymuş olsaydım kıyametin koptuğunu zannedebilirdim. Gökyüzü çatlıyordu sanki. Çatlayıp beni doğuruyordu.
Ayrılık sonunda bitiyordu bunun sevinci içerisindeydim. Sadece bir süre onun gölgesinde gizlenecektim. Sonra her şey eski haline geri dönecekti. Kollarının arasında olacaktım yine.
Kapalı gözlerimi açmadan ciğerlerime temiz hava doldurarak Utku`nun kokusunu da içime çekmek istedim. Ama nefeslendiğim koku Utku`ya ait değildi.
Bu başka bir kokuydu.
Başka bir erkeğe ait bir koku!
• Yetişkin içeriktir. Birtakım sahnelerden rahatsız olabilirsiniz.
|
Yarım Kalan Sevda
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay...
Şans verip, okumadan geçmee:)
Hikayedeki karakterler ve ismi geçen şehirdeki mekanlar, tamamen hayal ürünüdür. Gerçeklikle bir alakası yoktur.
°Başlama tarihi; 13/10/23°
|
Toprak Kokusu
Wattpade gelen yasaktan dolayı burda yazmaya başlayacağım umarım seversiniz..🫶🏼
#Wattpadacilsin
|
SİYAHIN SESSİZLİĞİ+18
O yaralı bir adamdı hayatı inişli çıkışlıydı,ben ise ona sığınmayı seçmiş sıradan bir insandım.
"Yıldızlar kadar uzaktım sana ama güneşin tenini ısıttığı kadarda yakındım oysaki.
|
Gümüş Hançer
"Düşmanlarının gözlerinin önünde acizliğini mi göstereceksin ?"
Ne diyordu bu sikik herif? Ölüyordum, oyuna gelmiştim. Zaten başından sonuna kadar acizdim.
"Sadece bu tiyatro oyununun romantik bir son sahnesini oynayalım." Konuşurken zorlanıyordu. Ilık nefesleri boynumda süzülüyordu. Sanki ona gümüş hançeri saplayan ben değilmişim gibi umursamaz davranıyordu.
"Peki." dedim. "Bu dramatik tiyatro oyunun adı ne?" Damarlarımda kol gezen acı yüzünden soluklanarak konuşmak zorunda kalmıştım.
Boşta kalan eliyle çenemi kavradı. Başımı göğsünden ayırarak gözlerimizin buluşmasını sağladı. Boynundan çenesine doğru belirginleşen damarları sanki siyah bir iplik gibiydi. Göz çevresi siyaha bezenmişti.
Verdiği nefesler yüzüme çarpıyordu. Nefesi kan kokuyordu.
"Kukla`nın Ölümü." dedi. Kukla bendim ve bunun da gayet farkındaydı. Sanki sadece ben ölecekmişim gibi konuşuyordu. Ölüme bile kaybedemez miydi?
"Hadi!" dedi. "Romantik sahneyi oynayalım." Gözlerindeki heyecan gerçek miydi? Aldığımız nefeslerden birini geri veremeyecektik. Biraz sonra yere yığılıp kalacaktık ve o... Gerçekten de deliydi.
Rahat bir ölüm yok muydu? Belki Andrew`in kollarında sahte de olsa huzurlu bir ölümüm olabilirdi.
Yüzümün önüne düşen saç tutumlarını kulağımın arkasına doğru itti. Yüzü ya gerçekten yaklaşıyordu ya da bilincimi gerçekten kaybediyordum.
"Sadece." dedi. Nefesi yüzümü yalayıp geçti. "Ölene kadar öpüşelim."
Ve dediği gibi de oldu. Ölene kadar öpüştük.
|
0% |