Kitap Tür Kategorileri

En sevdiğiniz kitabı okurken uyu kalırsınız ve uyandığınızda o kitabın başrolü olarak siz olursunuz

Alp Atlas DEMİR, Ahmet DEMİR`in oğludur. Aras DEMİR bir padişahtır, Asena KILIÇ ise halk içerisinde normal bir insandır. Ailevi sorunları yüzünden sürekli olarak şiddet görmüştür. Babası onun padişah için çalışmasını ister, çünkü oradan gelen tüm altınlar fazla olacağı için daha çok içecektir. Fakat Asena, kılıçları çok seviyor onlarla ilgileniyordu babası Halil KILIÇ`tan gizli kılıç kurslarına gidiyordur. Halil, Asena`nın çalışmaya gittiğini sanıyor ve içki içmek için evden eşi Ahsen KILIÇ ile çıkıyor. Asena, kılıç kursundan sonra ormana gidip birkaç mantar ve meyve toplayıp satmak için çarşıya iner ve başarıyla satardı. Oradan kazandığı altınlar ile eve gidince babası alırdı ve sonraki gün sabaha kadar içerdi.

Kış prenseslerinin soyu tükeneli uzun yıllar olmuştu. Diyar, hastalık ve kıtlık içindeydi. Kehanete göre o zamandan beri son kış prensesi derin sularda uykudaydı. Gezgin ruh onun ruhunu bulunca uykusundan uyanacaktı. Kaldı geriye bir kristal tanesi Öldüğünü sandılar derin sularda Fakat korundu ruhu her bir damlasında Ve doğacaktı yeniden Gezgin bir ruh dokununca ruhuna *** Bir şövalye ile kış prensesinin birbirine mühürlenmiş ruhlarının hikayesi.

Mutlu sonlar bekleyenler boşuna hevesiniz. Yarım kalmışlık, umutsuzluk ve Küçük Kara Köpek ruhunuza fısıldarken ne kadar aydınlık olduğunuz bizim umurumuzda değil. Dibe hoş geldiniz.

İki veliaht, İmparatorluk için savaşırken, Lidena`nın babası Guan pes etmiş ve kardeşine tahtı vermiştir. Ancak İmparator Zeord`un oğlu veliaht Gablin büyük savaşta ölmüştür ve veliahtsız kalan İmparator yeğeni Lidena`nın sürgünden gelmesini emretmiştir. Ancak Lidena her ırktan çok daha güçlü, çok daha duygusuz ve çok daha cani bir kızdır. Üstelik kendisini çağıran İmparator babasının katiliyken nasıl onun askeri olarak çalışabilir? Bu hikaye içerisinde şiddet, küfür, savaş, fantastik gibi içerikler mevcuttur.

Bu kitabın ve kapak tasarımının tüm hakları tarafıma aittir. Zamansız Ruhlar Serisi`nin ilk kitabı olan Kayıp Ruhların Dönüşü ile karşınızdayım. Hakaret boyutuna ulaşmayan her tür eleştiriye açığım. Keyifli okumalar!

Wiinter aldığı büyük yaradan sonra kendisini bir intikam savaşı ile baş başa bulur. Bekledikleri onun geleceğinin tersidir. Geri dönüşünün üzerine bir galaya davet edilir. Fakat galanın olacağı yer gezegenin diğer ucundadır. Uzun, zorlu ve birazda sorunlu bir yolculuk sonunda her şeyin başlangıç anı kulaklarımızı doldurur. Kaçışı olmayan savaşlar, büyük intikam duygusu ve alınacak canlar bizleri bekliyor. Ayrıca bütün bu olaylar oluşurken Winter`ın güvendiği ve yakın erkek arkadaşı ona olan sevgisini dile getirmek için büyük bir çaba sarf ediyordur. Krallıktaki arkadaşları ise büyük bir şok ve hazırlık içindedirler. Savaş borusu en önce başlamıştı. İçlerinde inikamdan başka dygu saklamayan ana karakter bizi sisli bir ormana çeker. Buradak labirenti çözmeye ve bütün intikamı içinize çekmeye hazır mınız? O zaman başlıyoruz. Perdenin arkasındakiler kostümlei ile birazdan karşımızda olcak. İyi okumalar!!!

Cyrendorr Krallığı’nda her geçen gün krallığa başarılı bir hekim olarak ününü duyurmaya devam eden Maria, ansızın Kral Cyrendorr’dan aldığı teklifin onun hayatının dönüm noktası olacağından bihaberdir. Bununla birlikte hayatının merkezine koyduğu annesini evde bırakarak yeni iş imkanlarına kucak açmakla annesinin yanında mahalle doktoru olarak kalmak arasında seçim yapmak zorunda kalmıştır. Maria’nın seçimi ise bellidir, ama şatoda görevini yapmaya başlamasıyla Kral ve kendisi hakkındaki karanlık geçmişim perdelerini aralayacağından habersizdir. Bu öğrenmek üzere olduğu sırlarla birlikte sorumlulukları ise katlanarak artmaktayken kimliği gizli bir suikastçi ise Maria’nın ve tüm yakınlarının canını tehdit etmeye başlamıştır. Şimdi ise önünde iki seçenek vardır; ya seneler önceden planlanan kaderine göz yumacaktır, ya da karşı karşıya gelmemesi gereken tek kişiyle -kralla- ters düşerek sevdiklerini korurken kendini timsah kuyusuna atmaya göz yumacaktır.

- Evlat? - Neredeyim? - Cinlerin Kutusunda !!... Büyük yeminlerin dudaklarından döküldüğünde neyi feda edersin evlat. Dokumacı kırmızı iplikleri kimin için dokur. Kadere mi yaza durursun ezele mi? Kader Kitabı Günlükleri

MONDGAR sadece bir macera değil; ihanetin, fedakarlığın ve karanlık sırların dünyasında, bir adamın kendi kaderini şekillendirme mücadelesini anlatıyor. Eski efsanelerin yeniden uyandığı, kayıp kılıçların ve lanetlerin hüküm sürdüğü bu dünyada, kaderini seçmek mi, yoksa ona teslim olmak mı daha zor olacak?

Hiçbir savaş zor değildir. Savaşlar en kolayıdır. Peki zor olan nedir? Zor olan her daim barıştır. Barış zor olmasaydı, savaşlar olmazdı. Hayaller gerçek olmak ister miydi? Şüpheler hakikate döner miydi? Yalanlar doğruya ulaşır mıydı? Hançer yangın olup esmeden, cehenneme kucak açmadan aklını bulandıran kişi, cenneti, ona gelir miydi? Gelen cennet kapılarını cehennem olan kadına açar mıydı? Hançer başarılı bir veliaht olmak için kendini kanıtlamaya çabalayan bir çocuktu. Hırslı, hazırcevap, azimli ama yüreği yaralı bir çocuk... Kağan olan babasına ve saraya kendi varisliğini kanıtlamak isterken Veliaht töreninde kimsenin farkında olmadığı bir hata yapar ve hayatı tam da o anda tepetaklak olur. Veliaht olma hakkını amca oğlu Berk’e teslim ettiğinde hayatı bir anda sıfırdan başlamak zorunda olacağı bir dizi olaya şahit olur. Geçmişten gelecek olan düşmanları ve bir gecede yaptığı darbeyle tahtı eline alan acımasız amcası yüzünden hem devlet hem de Hançer’in yüreği paramparça oluverir. Hayatında sahip olduğu herkesi küçük yaşta kaybeden bir kız çocuğunun ilerleyen yaşlarda büründüğü acımasız kimliği ve savaşçı kadın olma serüvenine siz de şahit olacaksınız. Unutmayın, bazı aşklar en güçlü olduğunuzu sandığınız anda değil hiçbir şeyinizin olmadığı o anda karşınıza çıkar. Lakin, elinizin tersiyle itmek sizin bileceğiniz iştir.

Ulu göklerden yükselen ağıt bir yıldırım neticesinde yeryüzüne ulaşmıştı. Gökler ağlamıştı, okyanuslar taşmıştı, topraklar parçalanmıştı. Tartaros bölgesindeki büyük yıkımın ardından hayatta kalan insan sayısı oldukça azken bu insanların peşini bırakmayan sorunlar oldukça fazlaydı. Bunlardan bir tanesi Arden Araz`a ait, annesinden hatıra gelen büyük bir problemdi. Hayatta kalması gerekiyordu ama uğruna kendini bile feda etmesi gereken bir durumla karşı karşıyaydı. "Ben hiçbir şeyden korkmam." diyerek nereye kadar devam edebilecekti? Onu diri tutan nefreti mi olacaktı yoksa intikam hırsı mı?

(+18) Kılıçlar çekilecek, Aşk yeniden doğacaktı. Ülkesini yeniden yaratacaktı ama sorun şu ki, Tarih çoktan yazılmış, kurallar belirlenmişti.

Oyun ve yorumun kitabım için çok önemli. Keyifli okumalar "Ne yaparsın be kadın!"

Yıllardır huzur ve barış içinde yaşayan Katelia ,Drazotis ve Sisronia krallıkları. Sebepsiz ve ani saldırılarla savaşın eşiğinde bir araya geldiler. Katelia Krallığının prensesi Krallığı için kaderinden mi vazgeçecekti yoksa kaderi krallıkta çoktan yazılmış mıydı.

Gözlerimizle göremediğimiz bir dünyayı bazen bir aynanın puslu camında bulabilir ve kocaman bir yolculuğa çıkabilir, hem de hiç bilmediğimiz bir kişilikle...

Tanrı tarafından sadece ejderha kanına sahip olanların yönetebileceği evrende yıllar önce gerçekleşen ihanet nedeniyle taht bu kanı taşımayan gapsçıların eline geçer. Bundan sonra tahtı gerçekten hak ettiğini düşünen, intikam için savaşan kişiler ortaya çıkar. Bu tahtın gerçek sahibi sadece onu hak edenlerin olacaktır...

Diananın ejderha kanına sahip olması ve ailesinin onu güçlerle dolu bir okula götürmesi ile başladı.

Orta çağ hikayelerinden hoşlanır mısınız?Şovalyeler falan filan.Ğeki bir de büyücüler olsa daha da keyifli olmaz mı?İŞte bu kitapta bunu yapmaya çalıştım.Sevka krallığında başlıyıp diyarın kurtulmasına doğru yöenelen bir hikaye adım atmak üzeresiniz.Kahramanlarımızın yaşadığı zorluklara tanık olucaksınız.O zaman hadi okumaya başlayın. (Dip not:Kitabı yazdığımda yan harfler o sırada gerçekleşen olayları temsil edicekti.Örn:Burası çok huzurlu bir yer (yan harflerle) kuş cıvıltıları.Fakat buraya geçiriken malesef yan yazılar silindi.O yüzden sıkıntı olabilir.İyi okumalar)

Engin denizlerin, göklerin, silahların, savaşların ve büyülerin hakimi. Bilinmeyen bir evrende bilinmeyen bir zamanda...

Bundan bir asır önce, şimdilerde nadir insanların sahip olduğu bir güç -büyü-, sağlıklı her insanın içinde bulunan vazgeçilmez bir güçtü. Dünya tek bir kıta halinde ve tüm canlı ırkları barış içindeydi. İnsanlar, doğanın dengesini bozabilecek o karanlık güçten -kara büyüden- uzak duruyordu ki yüzyıllardır süren barış devam etsin. Sonra biri bardak kırar gibi kolayca bu barışa son verdi. Güç isteği gözünü kör etmiş bu insan kara büyü kullanmaktan çekinmemiş, kendi karanlık emelleri için yüzlerce insanın ölümüne neden olmuştu. Dengenin bozulması hızlı olmuştu. Dünya yavaş yavaş karanlığa sürüklenirken insanların asla yok olmayacağını düşündükleri büyüleri de solmaya başlamıştı. Artık dünya karmaşa içindeydi. Karanlık büyü hızla destekçiler elde ederken büyük bir savaşın patlak vermesi çok sürmemişti. Yetmiş yıl süren savaş sonunda kazanan yoktu ve üçe bölünen dünyada yaşamak artık o kadar kolay değildi. Yeni bir savaş kapıya dayanmışken karanlığı yok etmek için çabalayan azınlık bir kesim kazanmak için kumar oynamaya karar verdi. Kana susamış büyücüyü durdurabilecek tek kişiden yardım istediler. Hiçbir büyünün etki etmediği biri. Sayısız insanın kanını taşıyan bir avcı, acımasız bir katil. En önemlisi intikam arayan bir savaşçı.

Bir adam aşkını kanıtlamak için lanetli bir çiçeğe dokunur ve herşey böyle başlar

Lady Shava’nın dediği gibi ejderhanın ona itaat etmesini sağlamak kolay olmadı. Ejderha onu tuzağa düşürmüştü. Üzerine doğru gelen tehlike karşısında hızla düşünerek omuzlarındaki yükün sandığından daha da ağır olduğunun farkına vardı. Ya burada balık yemi olacak ya da bu müşkül durumdan kurtulup yoluna devam edecekti. Son bir kuvvetle elindeki kılıca sıkıca sarılıp bağırmaya başladı. “Gloryaaa… El Nasrrrr….” Kılcın üzerinde ki elmas ışık saçmaya başladı. Getsun ejderahaya sıkıca tutunarak diğer elinde tuttuğu kılıcı savurup balığın bıyıklarından birini kesti. Bıyığı kesilince havadaki kontrolünü kaybeden balık yan dönerek tekrar göle dalıp kayboldu.

Orjinal evrende bir eksprimci olan Akabell`in tek bir düşmanı vardır. O da Raphel`dir. Ama paralel evrende her şey tam zıttıdır. Bir kaza sonucu paralel evrendeki kendisinin vücuduna giren Akabell`i zorlu bir aşk hikayesi bekliyordur. Akabell`e karşı aşk mı kazanacak yoksa nefret mi?

Belki bir gün o taça sahip olabilirim ama kim bilir, belki de o Tac benim sonumdur... _________________________________________ Her yer kan, her yer ceset. Kulağımda çınlayan kılıç sesleri ve çokça bağırış var. Kolumdan çekiliyordum; ağzımdaki el çenemi o kadar sıkıyordu ki, ısırmak bir yana, hareket ettiremiyordum. Bu taç benim sonumdu.

Babamın suikastçısını babama aldığım kılıçla öldürdüm. Uzun hikaye gibi duruyor değil mi? ... Gecenin sessizliği ile ormanı izliyordum. Evimiz niye bu kadar uzak ki saraya. "Babam ne zaman gelecek acaba?" Ormanın sesinden başka duyulan tek şey arada hareket ettirdiğim kılıcın yere sürtme sesiydi. Siyah canavar taşlarından oluşmuş bir kılıçtı. Erişilmesi zor olsa bile bir tanesini elde etmiştim. Burada canavar taşları madenler kadar değerlidir. Canavarları öldürdüğünüzde bir adet canavar taşınız olur. Satabilirsiniz veya işlenmesi için bir ustaya verebilirsiniz. Derin sessizliği bölen ormandan yükselen bağırışlardı. At koşturma sesleri ve kılıçların çarpışması... Cama yöneldim.

"Kılıç uzaklaş oradan. Orası tehlikeli!" Diye bağırdım peşimdeki adamlardan kaçarken.

Kemikten kanatlarıma baktım, Gelişememişlerdi. Beyazlığını boyayan yalnızca kızıllıklar vardı. Fısıldadı, içimdeki kötülük; Melek, kanatlarını neden kızıla boyadın? Kanatlarımı günahkarların günahlarıyla boyadım. Onlar bunu haketmişlerdi. Ben, onlardan nefret ediyorum. Benimle birlikte olduğunu söylemen ne hoş melek. Fakat ikimiz de biliyoruz ki, sen beyazsın, ben siyah. Sen iyiliksin, ben kötülük. İkimiz zıt olan her şey olarak, asla benzer olamayız. Sahi, eğer ben beyazsam. Madem ben, aydınlık ve iyiliksem. Neden ellerim karanlığa bulanmıştı ki!?

Hikaye Konusu: Dünya, uzun bir süredir kaosun pençesi altında kalmış ve her geçen gün daha da yıkıma uğramaktadır. Kara büyü ve sürekli savaşlar, toprakları tahrip etmiş ve halkı umutsuzluğa sürüklemiştir. Tüm bu yıkımın arkasında, acımasız ve karanlık bir hükümdar olan Kral Morven`in eli vardır. Morven, krallığını, karanlık büyüler ve zalim politikalarla yönetmekte, güç ve kontrol arzusu uğruna her türlü zulmü göze almaktadır. Köyünde sıradan bir hayat süren 20 yaşındaki Eryon, Kral Morven’in karanlık yönetiminin etkilerini yavaş yavaş hissetmeye başlar. Bu sırada, asırlardır yaşayan ulu bir büyücü olan Thalios köyüne gelir ve dünyayı tehdit eden büyük bir tehlikeyi haber verir: Morven’in yönetimi altında, eski bir lanet ve karanlık büyücünün etkisi giderek büyümektedir. Thalios, Eryon’dan yardım ister, ancak Eryon başlangıçta bu hikayelere inanmaz ve köy yaşantısına devam eder. Ancak köyünde artan karanlık etkiler ve Morven’in zulmü karşısında Eryon, Thalios ile birlikte yola çıkmaya karar verir. Eryon’a, savaşçı ruhlu Lady Maris de yardım eder. Eryon, Thalios ve Maris ile birlikte, Kral Morven’in karanlık planlarını bozmak ve dünyayı eski huzuruna kavuşturmak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Karakterler: 1. Eryon: Yaş: 20`li yaşlarının başı Açıklama: Sade bir köy yaşamı süren, yakışıklı ve ağır başlı bir gençtir. Köyün temel işlerini yaparak geçimini sağlar ve savaş veya büyü konularında fazla bilgiye sahip değildir. Gönül işlerinden pek anlamaz ve duygusal olarak kapalıdır. Ancak, içsel cesareti ve doğruluk duygusu, onu büyük bir kahramana dönüştüren unsurlardır. 2. Thalios: Yaş: Asırlardır yaşayan bir büyücü Açıklama: Büyük bir bilgi birikimine ve yüksek büyü gücüne sahip yaşlı bir büyücüdür. Karanlık bir tehdidin kaynağını bulmak için sürekli bir göçebe yaşamı sürmektedir. Eryon’un köyüne gelerek, dünyayı tehdit eden lanetin ve karanlık büyücünün varlığını bildirir. Bilgeliği ve deneyimi, Eryon’un dönüşümünde kritik bir rol oynar. 3. Lady Maris: Yaş: 20`li yaşlarının ortası Açıklama: Eryon’un köyüne göç etmiş bir savaşçı ruhlu kadındır. Savaş becerileri ve strateji bilgisi ile tanınır. Eryon’a, hem savaşta hem de kişisel olarak yardımcı olur. Maris’in cesareti ve zekası, Eryon’un macerasında önemli bir destek sağlar ve Eryon ile arasında bir duygusal bağ gelişir. 4. Kral Morven: Yaş: 50`li yaşlarının başı Açıklama: Yıkıcı ve acımasız bir liderdir. Kral Morven, krallığını kara büyüler ve zalim politikalarla yönetir. Güç ve kontrol arzusu, onu dünyadaki kötülüğün başlıca sebebi haline getirmiştir. Büyüyle manipülasyon yaparak, karanlık güçleri destekler ve bu güçlerin yayılmasını teşvik eder. Kendisini ilahi bir varlık olarak görür ve her türlü itirazı acımasızca bastırır.

Her krallıktan on öğrenci diğer krallıklarda eğitilmek için dağıtılır. Fakat halk buna karşı çıkar. Krallıklara gönderilen öğrencileri istemezler. Ana karakterlerimiz kendilerini bir izdiham ve kan göllerinin ortasında bulurlar. Buna bir çözüm bulmak için yeni hayatlarına ilk ve kocaman bütün evreni bile sarsacak bir adım atarlar. Ancak evren bunu karşılıksız bırakmaz. Ağır ve katı kurallar herkesi derinden sarsar. Ana ve başrol karakterlerden birinci sırada bulunan Winter yirmi yaşında bu krallıklardan birine gönderilir. Hiç bilinmeyen bir krallıkta bilinmeyen bir oda da da abisi ile gözlerini açar. Dışarıdan gelen izdiham sesleri ve kan kokusu her şeyi özetler. Her şey o gün orada uyanmaları ve ailelerinin onları terk etmesi ile başladı. Fakat ta ki Ln Ars`ın ortaya çıkmasıyla bırakın krallıkları bütün gezegenler bir savaşa davetiye gönderdiler. Yeni hayatlarında bulunan aşklar, savaşlar ve zararlı etkenler onları sarsar.