TUTKU VE DANS: VERA (KARANLIK DANS SERİSİ 1. KİTABI)
RUS MAFYA LİDERİ VIKTOR VOLKOV İLE BALERİN VERA VASILIEV...
BU KİTAP KARANLIK DANS SERİSİ BİRİNCİ KİTABIDIR.
Bu hikaye yalnızca kalbinizi değil, ruhunuzu da ısıtacak.
Romantik. Tutkulu. Baş Döndürücü.
Eğer tutkulu aşkların ve zorlu mücadelelerin hikayelerinden hoşlanıyorsanız bu kitap daha fazlasını vadediyor: Bir adamın, sevdiği kadını karanlığın içinden çekip çıkarmak için neleri feda edebileceğini gösteriyor.
Viktor Volkov, sadece bir mafya lideri değil, o Vera`sının karanlık dünyadaki tek ışığı. Vera da onun güneşi.
Buzla kalpli bir kalp, güneşin ışığına dayanamaz. Peki buz eridiğinde, geriye ne kalır?
"Sen hayatımda eksik olan her şeyi tamamlıyorsun, Vera." — Viktor Volkov
|
Aşk Ortağı'
iki farklı dünyanın iki farklı başarılı ismi. Geçmişleri beraberdi ancak gelecekleri için durum aynı olamamıştı. yapılan bir kaç hata ve kazılan kuyular kaderin silesini bir çırpıda silmişti. Ancak ipin iki ucu hala sımsıkı tutuluyor ve ümitle besleniyordu. Gelecek pek uzak değildi veya da çoktan yaşanmıştı.
|
ACININ KANATLI KAFESİ
"Neden siyah?"
"Siyah güzeldir, insanların beyazı görmesini de engeller."
Çünkü beyaz zaafları temsil eder. Zaafların varsa sen bir hiçsindir ve onları gizlemek için bürünmen gereken ziftliğe sahipsindir.
Bürün katran karasına; siyahı beyaz, beyazı siyaha bula.
***
Yin ve Yang gibiydik biz, birbirimizin etrafında dönüyor ve birbirimizden çok büyük bir parça taşıyorduk ama asla bir bütün olamıyorduk. İki yarım, bir tam eder.
O bana, ben ona.
Çünkü sen benimsin. Ne senden âlâ avcı var, ne de benden başka av.
Bilinmeyen gerçekler açığa çıktığında döner devran tersine, gücü tutmak istiyorsan elinde, elveda diyeceksin geçmişine.
Kız kardeşi için yaşama tutunan Mirel, bir gecede vazgeçebileceği her şeyden vazgeçerek Rus Mayfa`nın teklifini kabul ederek Rusya`ya gider.
"Hiçbir şey bilmiyordum, hiçbir şey. Ama buradayım işte, onların arasında ve onlardan daha yüksekte. Sol elimdeki safir yüzüğe, sağ elimdeki yakut yüzüğe baktım. Göğsümün arasındaki his parladı, elmas ortaya çıktığında benim için her şey yeniydi ama onlar için bir devrimdi."
***
(Kurgu; yetişkin içerik barındırır. Bunu bilerek başlamanızı öneririm.)
|
YAN DÜNYA
Her yanış bir çizik, her çizik bir gizleniş...
Hiç bitmeyecekmiş gibi yanan bir mum gibiydim. Etrafı aydınlatıyordum ama hiç bir zaman sonsuz bir ömrüm yoktu.
🕯
Gözlerimi tekrar aralarken bu sefer elalarıyla göz göze geldiğimde genzimi yakan acı ve boğazımdaki yumru kayboldu. Dudaklarımda hazır bulunan gülümseme kendini belli ederken "Hala her şey sensin" dedim.
Ama o bunun tersini kanıtlamak istermiş gibi başını iki yana salladı. "Her şey ben değilim, her şey sensin" dedi. Onun dudaklarında da bir gülümseme belirdiğinde içimde oluşan heyecanla ona doğru biraz daha yaklaşacakken söyledikleriyle durdum.
"Her şey sensin, yakan da yıkan da sensin!" gözlerindeki alev beni içine almışken durmadı. Yakmaya devam etti.
"Her şey sensin ama her şeyin içinde hiç bir şeysin Pera!"
Ve ben o gün kendime ait olan her şeyi hiç düşünmeden büründüğüm mumda yakmıştım.
|
MARSEL
Her insan küçükken kırılmıştır illaki, insan kırıldıktan sonra ya sürekli kırılıp üzülür ya da bir defa kırıldıktan sonra onu kıran kişiye taş kesilir dediklerini duymaz kısacası artık o onun gözünde bitmiştir. Küçüklüğünde kalbi kırılmış ve büyüdüğünde taş kesilmiş bir kız duruyor karşınızda bu kişi Farah gülce Ulusoy’du, onun bir kalbi yoktu artık onun kalbi taş kesmişti.
Küçüklüğü onun için bir imtihandı, kişi dünyaya imtihan olmaya gelirdi yaşadığı hayat boyunca geçirdiği zaman imtihandır ona yıllar sonra Türkiye’den ayrılarak Rusya’ya gelmişti çünkü Farah artık dünyaca ünlü bir balerin ve dansçıydı. Farah Ulusoy dans ve baleyi aynı anda yapıyordu ve bu işte çok başarılıydı binlerce kişi onu dinlemek için geliyordu.
Pekâlâ o mutlu muydu hayır pek sayılmaz o mutluluk nedir bilmiyordu artık o duygusuz birisine dönüşmüştü, artık üzülmüyor ağlamıyordu.
Farah artık büyümüş ve olgunlaşmıştı o 20 yaşındaydı, duyguları ve yaşamındaki zorlukları onu zorlasa bile dünyalarca ünlü bir balerin olmuştu.
Aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil vermeye başladım, saçlarımın çok fazla yıpranmaması için sadece gösterim olduğu zamanlarda saçlarımı şekillendirip ısı kullanıyordum. Çoğu zaman asık suratlıydım çok soğuk olduğum söyleniyordu ama hayranlarıma daha doğrusu buralarda olamam onların sayesinde olduğu için aileme gülümsüyordum gülümsemeyi sevmiyordum gülümserken çok fazla yoruluyordum somurtmak bir insana bu kadar mı yakışır diyorlardı hepsi yalancıydı.
Hepsinin gözlerine baktığım zaman gerçekleri görebiliyordum bu özel bir güç değildi sadece 6.hissim kuvvetliydi, giyinme odama girerek dolabımın içinden siyah tüllü elbisemi alarak aynanın karşısına geçtim, üzerimde nasıl duracağını düşündüm. Sevgili annem Monozza her güne bir video kaseti bırakmıştı ,annemin ismi Arap kökenliydi kendisi de Arap olduğu için monozza ismi onlar için gayet normaldi.
Kaseti yerleştirerek ekrandan annemi izlemeye başladım, vaktim kısıtlıydı ama her gün yaptığım gibi makyaj yaparken onu izleyebilirdim. Gözlerime koyu renklerle vurgulayarak kırmızı bir ruj sürdükten sonra yerimden kalkarak aynaya karşı “harikasın Farah” Rusya’da kendime ait bir evim vardı kapımı kilitleyerek arabama doğru ilerledim.
İstikamet ruhlarını kaybetmişler müzesiydi.
Yarım saatlik bir mesafem vardı, kendiliğinden açılan radyomu kapatarak arabamın içine hakimlik sağlayan sessizlik ile yoluma devam ettim. Düz yolda ilerliyordum müzeye yakın bir yere oturmayı tercih etmiştim ışıklarda durduğum zaman karşıdan karşıya geçmeye çalışan teyzeye dikkat kesilmiştim, sol bacağı ilk adım attığında aksarken ikincisinde sağ bacağı aksıyordu bir adam geldiği zaman yanına yardım etmek için teklif etmişti kadın anladığım kadarı ile teklifini kabul etmiş karşıya geçtikleri zaman da adam kadına acıdığı için para vermişti.
Yalancıydı.
Yola devam edip müzenin önünde park edip arka koltuktan siyah uzun kabanımı aldım, üzerime giydikten sonra arabadan inip dışı gösterişli olan binaya girdiğimde çalışanlar sıra halindeydi ,rastgele bir çalışan “merhabalar Farah hanım, lütfen bu yandan” arkasından ilerleyerek perdenin arkasında beklemeye başladım çok fazla gürültü ve çocuk sesi vardı arkadan el işareti yaparak “çocukları dışarıya çıkartın” adam “ama” itiraz ederek” çıkarın dedim” kabanımı çıkartarak karşımdaki boydan aynalara bakarak “az kaldı.” Gözlerimi kapatarak `umiy tatamanaa li altawfiq” ışıklar kapandığında opera müziği başladığında perde de açılmıştı gözlerimi yumarak etrafımda tur atarak seyircilere doğru ilerledim gözlerimi açıp sağ ayağımı yukarıya kaldırıp tekrar döndüm.
Dans hareketlerini yapıp bir andan da bale ye uyarlamaya çalışıyordum, aynı zaman da kendimi dansa kaptırmamaya uğraşıyordum, kaptırdığım an süre yi unutup dansa devam ediyordum. Şarkı bittiği zaman seyircilerin önünde eğilerek” Spasibo za prosmotr.” seyirciler alkışladığı zaman bakışları tanıdık gelen birisini gördüm evet fazlası ile değişmişti benim gösterimde benim hayatımı yerle bir eden birisinin ne işi vardı.
Kalbimin sıkışması ile dayanmaya çalıştım, içeriye girip haplarımı atmam gerekiyordu ama ben içeriye giremiyordum beynim komut vermeyi durdurmuş ve karşımdaki adamdan gözlerini alamıyordu o ise yanındaki kadınla konuşmaktan beni fark etmemişti bile
Yıllarımın katili Atilla vasilievaydı.
“İki insan da yıllarca birbirlerini görmek istediler, aynı yerlere gitmek istediler bilmiyormuşçasına karşılaşmak istediler evren onları karşılaştırdı ama onlar birbirlerini fark edemediler.”
|
Gri Asker
(Bölümler uzundur.)
Yıllar önce öldü diye gösterilen ve karanlık bir odada renklerin ne olduğunu bilmeden, ışığı görmeden büyüyen bir kızın hikayesi.
BU HİKAYENİN HİÇ BİR KURUM VEYA KURULUŞLA ALAKASI YOKTUR.
İÇİNDE OLAN HER ŞEY TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.
(Kitabın adı Gri Asker fakat asker ve askeriye, olayların içinde aman aman geçmiyor.)
|
Kayla (gerçek ailem)
16 yaşına kadar Rusya`da büyüyen Kayla Arina Andreev gezi için gittikleri Türkiye`de gerçek ailesini bulursa ? Abileri ona nasıl davranıcak ya da Kayla onlarla yaşamak isteyecek mi ?
|
Beni Hatırla
Keskin bir mızrak göğüs kafesime çarpıyordu, kalbimi delik deşik eden mızrak oluşturduğu yaranın kanamasına sebep oluyorken bu acının sadece ruhumda olduğunu hatırlatıyordu.
"5 Ay!" Diye bağırdım. Üst üste göğsüne vurdum. "Koskoca 5 ay boyunca beni kandırdın! Bana yalan söyledin! Neden!"
Bal köpüğü gözlerini kıstı, omuzları dimdikti yıkılmaz duruşundan taviz vermiyorken bakışları sadece eziyordu. "Sen Nico`nun kız kardeşisin değil mi?" Diye sordu sadece buğulu gözlerle baktım. Üstüme doğru yürüdüğünde irkildim, çevremdeki sayısını bilmediğim adamlara baktım. Arabalar etrafımızı kuşatmıştı silahlar bana doğrultulmuştu. "İşte benim intikam almak için can attığım o adamın kız kardeşi? Sence ben abinin arkadaşına benziyor muyum aptal? Seni sadece kandırdım, sen Sarp olduğumu sandın. Ama ben B.H`yim."
Gözyaşlarım süzülmek istiyordu. Nefesim kesiliyordu, ölmek istemeyen Sara şuan ölmek istiyordu. Yer gök Beni arasına alsın, kalbim toprağa teslim olsun.
*Başlangıç Tarihi:
|
0% |