KIŞ PRENSESİ
Kış prenseslerinin soyu tükeneli uzun yıllar olmuştu. Diyar, hastalık ve kıtlık içindeydi. Kehanete göre o zamandan beri son kış prensesi derin sularda uykudaydı. Gezgin ruh onun ruhunu bulunca uykusundan uyanacaktı.
Kaldı geriye bir kristal tanesi
Öldüğünü sandılar derin sularda
Fakat korundu ruhu her bir damlasında
Ve doğacaktı yeniden
Gezgin bir ruh dokununca ruhuna
***
Bir şövalye ile kış prensesinin birbirine mühürlenmiş ruhlarının hikayesi.
|
Siyaha Sürgün
Sevgi ölümün bekçisi miydi sahiden?
Aşkın tohumları her zaman iyiliğin topraklarına mı ekilirdi yoksa kötülüğün topraklarına ekildiğinde herşeyi silip atarmıydı tek bir kalemde...
Kötülüğe körü körüne inanılan bu dünyada
aşka yer varmıydı ...
Böylesine saf bir duygunun adını kirletebilir miydiniz sonunuz olduğunu bildiğiniz halde?
Ben aşkı hissetmedim , ben aşkı onun gözlerinde gördüm ilk defa...
Ben aşkı kalbimden değil ,bir çift okyanus
bakışlardan öğrendim...
Ama imkansızdı...
Ben bir katildim .
O benim yanıma yakışmayacak kadar masum.
Ben vazgeçilendim.
O vazgeçilemeyen.
Ben hep o aşkı kirletendim.
O ise bu aşkı yaşatacak olan topraktı.
.
.
.
Biz imkansızın imkan bulmuş hâli gibiydik
|
ERYNDOR'UN MİRASI
Luna Claire`nin Eryndor Akademisine adım atışı ile başlayan yeni serüveni.
Henüz 17 yaşında öğrendiği sırları ile daha nasıl başa çıkabileceğini bile bilmezken şimdi de bu çıkmıştı başına.
Yeni dönemde 5 yıllık öğrenim göreceği Eryndor akademisinde yatılı öğrenci olmak!
Luna Claire! Eryndor mirasına sahip çıkabilecek miydi? Edindiği arkadaşlıklar sözde mi kalacaktı yoksa birbirleriyle bağ mı kuracaktı?
Luna Claire`nin bir yandan okuldaki sorunlarla uğraştığı ve bir diğer yandan doğaüstü güçlerine hakim olmaya çalıştığı bu uzun soluklu maceraya sen de ortak ol, eğlencenin keyfini yaşa!
Gizem, korku, macera, fantastik, aşk ve en önemlisi de komiklik unsuru bir arada olan kitabıma herkes davetlidir, sen de öyle.
Sen sevgili okuyucu, iyi okumalar!
|
Düşünceler Cehennemi
Kendi dünyasında her şeyin yolunda gittiğini sanan Eliz, bir gece öğrendiği gerçeklerle sarsılır ve tüm hayatını geride bırakır. Yaşadığı korkunç olayın ortasında bir adamla tanışır ve kendini onun peşinde bulur. Ona güvenmemesi gerektiğinin farkındadır ama ne yapacağını bilemez halde onu takip ederken kendisini bir anda şehrin Yasak Bölgesi TİAZZA`nın önünde bulur. Buraya girdiğinde bir daha çıkamayacağını bilir. Gidecek başka bir yeri olmayan genç kız, kendisini kurtaran adamın sözlerine inanarak yasak bölgeye adım atar. Ardında kalan oyunlardan ve düşmanlardan habersiz olan Eliz`i Tiazza da yeni bir hayat bekler. Her şeyin bir nebze düzeleceğini sanan Eliz, tüm gerçeklerle daha da sarsılacaktır.
"Burası..." derken sesimin titrediğinin farkındaydım. Nefes almak zorlaştı ve bir anlığına gözlerim karardı. Kötü insanlardan kaçmama yardım eden adam aslında kötünün ta kendisiydi ve o an ben bir şeytanla anlaşma yapmıştım.
Buz gibi gözlerini gözlerime dikti. Endişemi görüyor ve bu onu güçlendiriyor gibi görünüyordu. Dudakları aralanırken ortaya attığı sözler aramızda bomba etkisi yarattı.
"Tiazza`ya hoş geldin kaçak!"
|
Ölüme Bir Bilet Yok Mu
Gözlerimi hafifçe aralayıp "Nasıl ya?" "Ben ölmedim mi ?" diye sordum.
"Hanımefendi ne diyorsunuz anlamıyorum!"diyince yattığım koltuktan kalktım ayağa önümde duran kişinin otobüs şoförü olduğunu gördüm "Ölüme Bir bilet yok mu?"dedim.
Adam hiçbir şey anlamamış gibi yüzüme baktı ben de otobüsten inince kendi kendime söylendim "Ölüme bir bilet almayı unutmuşum herhalde"dedim.
|
Ölü Düşler
Demir dedikleri adam,tam karşımda bütün göz alıcılığı ile duruyordu...
``Yeni evine,ailene ve hayatına hoş geldin Duru Saraca.``
Gelen cesaret ile olduğum yerde doğruldum ve bulunduğu masaya doğru ilerledim.Masanın önüne geldiğimde ,ellerimi iki yana yasladım ve ona doğru eğildim,
``Demir dedikleri adam sen olmalısın...Ayrıca açık konuşmak gerekirse ben pek hoş bulmadım.``
-Merhaba sevgili okurlarım! Yeni hikayem ile karşınızdayım,bir hatam olursa yorumlarda belirtmenizi isterim. Hepinizi çok seviyorum,iyi okumalar dilerim.-
|
MARSEL
Her insan küçükken kırılmıştır illaki, insan kırıldıktan sonra ya sürekli kırılıp üzülür ya da bir defa kırıldıktan sonra onu kıran kişiye taş kesilir dediklerini duymaz kısacası artık o onun gözünde bitmiştir. Küçüklüğünde kalbi kırılmış ve büyüdüğünde taş kesilmiş bir kız duruyor karşınızda bu kişi Farah gülce Ulusoy’du, onun bir kalbi yoktu artık onun kalbi taş kesmişti.
Küçüklüğü onun için bir imtihandı, kişi dünyaya imtihan olmaya gelirdi yaşadığı hayat boyunca geçirdiği zaman imtihandır ona yıllar sonra Türkiye’den ayrılarak Rusya’ya gelmişti çünkü Farah artık dünyaca ünlü bir balerin ve dansçıydı. Farah Ulusoy dans ve baleyi aynı anda yapıyordu ve bu işte çok başarılıydı binlerce kişi onu dinlemek için geliyordu.
Pekâlâ o mutlu muydu hayır pek sayılmaz o mutluluk nedir bilmiyordu artık o duygusuz birisine dönüşmüştü, artık üzülmüyor ağlamıyordu.
Farah artık büyümüş ve olgunlaşmıştı o 20 yaşındaydı, duyguları ve yaşamındaki zorlukları onu zorlasa bile dünyalarca ünlü bir balerin olmuştu.
Aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil vermeye başladım, saçlarımın çok fazla yıpranmaması için sadece gösterim olduğu zamanlarda saçlarımı şekillendirip ısı kullanıyordum. Çoğu zaman asık suratlıydım çok soğuk olduğum söyleniyordu ama hayranlarıma daha doğrusu buralarda olamam onların sayesinde olduğu için aileme gülümsüyordum gülümsemeyi sevmiyordum gülümserken çok fazla yoruluyordum somurtmak bir insana bu kadar mı yakışır diyorlardı hepsi yalancıydı.
Hepsinin gözlerine baktığım zaman gerçekleri görebiliyordum bu özel bir güç değildi sadece 6.hissim kuvvetliydi, giyinme odama girerek dolabımın içinden siyah tüllü elbisemi alarak aynanın karşısına geçtim, üzerimde nasıl duracağını düşündüm. Sevgili annem Monozza her güne bir video kaseti bırakmıştı ,annemin ismi Arap kökenliydi kendisi de Arap olduğu için monozza ismi onlar için gayet normaldi.
Kaseti yerleştirerek ekrandan annemi izlemeye başladım, vaktim kısıtlıydı ama her gün yaptığım gibi makyaj yaparken onu izleyebilirdim. Gözlerime koyu renklerle vurgulayarak kırmızı bir ruj sürdükten sonra yerimden kalkarak aynaya karşı “harikasın Farah” Rusya’da kendime ait bir evim vardı kapımı kilitleyerek arabama doğru ilerledim.
İstikamet ruhlarını kaybetmişler müzesiydi.
Yarım saatlik bir mesafem vardı, kendiliğinden açılan radyomu kapatarak arabamın içine hakimlik sağlayan sessizlik ile yoluma devam ettim. Düz yolda ilerliyordum müzeye yakın bir yere oturmayı tercih etmiştim ışıklarda durduğum zaman karşıdan karşıya geçmeye çalışan teyzeye dikkat kesilmiştim, sol bacağı ilk adım attığında aksarken ikincisinde sağ bacağı aksıyordu bir adam geldiği zaman yanına yardım etmek için teklif etmişti kadın anladığım kadarı ile teklifini kabul etmiş karşıya geçtikleri zaman da adam kadına acıdığı için para vermişti.
Yalancıydı.
Yola devam edip müzenin önünde park edip arka koltuktan siyah uzun kabanımı aldım, üzerime giydikten sonra arabadan inip dışı gösterişli olan binaya girdiğimde çalışanlar sıra halindeydi ,rastgele bir çalışan “merhabalar Farah hanım, lütfen bu yandan” arkasından ilerleyerek perdenin arkasında beklemeye başladım çok fazla gürültü ve çocuk sesi vardı arkadan el işareti yaparak “çocukları dışarıya çıkartın” adam “ama” itiraz ederek” çıkarın dedim” kabanımı çıkartarak karşımdaki boydan aynalara bakarak “az kaldı.” Gözlerimi kapatarak `umiy tatamanaa li altawfiq” ışıklar kapandığında opera müziği başladığında perde de açılmıştı gözlerimi yumarak etrafımda tur atarak seyircilere doğru ilerledim gözlerimi açıp sağ ayağımı yukarıya kaldırıp tekrar döndüm.
Dans hareketlerini yapıp bir andan da bale ye uyarlamaya çalışıyordum, aynı zaman da kendimi dansa kaptırmamaya uğraşıyordum, kaptırdığım an süre yi unutup dansa devam ediyordum. Şarkı bittiği zaman seyircilerin önünde eğilerek” Spasibo za prosmotr.” seyirciler alkışladığı zaman bakışları tanıdık gelen birisini gördüm evet fazlası ile değişmişti benim gösterimde benim hayatımı yerle bir eden birisinin ne işi vardı.
Kalbimin sıkışması ile dayanmaya çalıştım, içeriye girip haplarımı atmam gerekiyordu ama ben içeriye giremiyordum beynim komut vermeyi durdurmuş ve karşımdaki adamdan gözlerini alamıyordu o ise yanındaki kadınla konuşmaktan beni fark etmemişti bile
Yıllarımın katili Atilla vasilievaydı.
“İki insan da yıllarca birbirlerini görmek istediler, aynı yerlere gitmek istediler bilmiyormuşçasına karşılaşmak istediler evren onları karşılaştırdı ama onlar birbirlerini fark edemediler.”
|
Anlaşmalı Koruma
İki hayat tek hikaye...
Koruyanlar neden hep erkek olur?
Bu sefer koruma bir KADIN(!)
.
.
.
Havucu bana uzattı.
"İster misin?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Havuç sevmem."
Bir ısırık aldı havuçtan. Söylediğimi umursuyor gibi değildi.
"Hadi gidelim." Dedim.
Kaşları havalanırken karşımda havuç yiyen kızı izliyordum.
"Nereye gidiyormuşuz?"
Havucunun son kısmını da ısırdıktan sonra dibini camdan fırlattı.
"Nereye olacak anlaşma yapmaya."
|
SİYAH KUVARS
Kapıyı açmamla burnuma dolan koku ile günün gerginliği gitmişti çünkü bedeninde lavanta tarlası taşıyan kadını büyük yatağında yatıyordu . Hayır yatağı değil , yataklarıydı onu tanıdığından beri benim kelimesi bizim olmuştu . Buda ona büyük bir haz veriyordu daha fazla kapının eşiğinde durmak yerine kokunun sahibine gitti . Karanlık odanın içerisine normalden büyük camlar sayesinde ayın şavkı daha çok giriyordu . Oda bundan dolayı gece için bir aydınlatma istemiyordu . Birkaç büyük adımda mavi saten örtülü yatakta yatan kadınına ulaştı . Uzun gece karası saçlarının bazıları yüzüne gelmişti . Büyük elini kaldırıp , saç tellerini pamuk beyazı olan teninden nazikçe çekti . İşte tutulduğu kadının yüzü ortaya çıkmıştı . Kehribarlarının koyulaştığını hissediyordu . Onu izlerken hep böyle olurdu çünkü karşısında ki kadın onun tüm yaşamını oluşturuyordu . Ondan öncesi ölüm kokuyordu . Şimdi ise yaşam ev sahipliği yapıyordu . O var olduğu için yaşıyordu . Şimdi onun düşmanı olanların eceli olacaktı .
Yaşattıkları her saniyenin acısını bir can verecekti .
|
Ötanazi Nefesi
...hemen yan odanın kapı aralığından içeriye baktım. Kloms ve Dren yoktu. Sadece 15-16 yaşlarında kitap okuyan bir çocuk vardı. İçeri giren kadın elinde ki iğne ile yavaş yavaş çocuğa ilerledi. Gölgesi çocuğun üzerine düştüğünde çocuk bakışlarını kadına kaldırdı. Kadın iğneyi kavrayarak hızla çocuğun ağzını kapadı ve şah damarının hemen yanına iğneyi sapladı. Gözleri kayan çocuğa kocaman büyümüş gözlerimle bakarken görevli kadın çocuğu kucağına aldı ve kapıya doğru yöneldi. Hızlı adımlarla odaya döndüm.
Lanet olsun. Burada neler oluyor?
|
Topraklarımın tek fidanı
Topraklarımın tek fidanı
Başroller
DEFNE
BARTU
LEYLA
AZRA
SEREN
ALMİLA
İNANÇ
MUTLU
SELİM
Kimsesi kalmayan 9 çocuk
Birbirlerinin kimsesi olan 9 çocuk
Ve dünyaya mutluluğu yayan 9 çocuk
Merhaba defne bu benim yazdığım 13 kitap diğer platformlarda da yüksek kitlelere ( aileye) sahip olduğum gibi bu platform da da sizlerle beraberim umarım beni seversiniz ve benim topraklarımın onlarca fidanı olursunuz ilk bölüm en kısa zamanda sizlerle .
Binlerce fidanı şimdiden his ediyorum .
|
Veliaht Prenses
Gök gürledi. Yer sarsıldı.
Yer ve gök değişti.
Gün aydı. Gecenin bilançosu belirlendi. Yeni güne her şey değişmiş halde uyanıldı.
Yeni güne başka bir bedende tahmin etmeyeceği şekilde uyandı.
|
Gi̇tsek Mi̇ Buralardan?
Kaptan yıllarını verdiği denize açılırken pusulasını daima yanında taşır. Deniz evidir ancak limana yanaşıp dinlenmek de lazım gelir. Yolun başında limana ulaşmak hayali vardır çünkü. Uçsuz bucaksız deniz kaptan da olsa korkutur insanı. Peki, ya pusula olmasaydı?
Sığınak güvende hissettiğin yerdir. Kaybolmayacağını bildiğin her yer güvendir.
Peki insan hiç evde kaybolur mu?
Sığınak sandıkları, asıl sığınağın orası olmadığını anlayacakları bir yolculuk var onlar için.
Biraz dalgalı, biraz durgun, biraz da alaboralı.
Hatice, Zehra ve Kamuran.
Üç kadın, üç farklı hayat.
Ne zaman gider buralardan?
|
Zehrin Içinden
``Benim zehrim damarlarımdaki kandır,zehri çok yanlış yerde arıyorsun``
``Bunu zaman gösterecek..``
|
Gümüş Tüyler
Karanlık sırlarla dolu bir dünyada, ay ışığının büyüsüyle dolu bir hikaye sizi bekliyor. "Gümüş Tüyler," doğanın, aşkın ve ruhsal bağların gücünü keşfetmek için bir yolculuğa çıkmanızı davet ediyor. Hikaye, efsanevi bir kurt tarafından yönlendirilen cesur bir kadının kendini bulma mücadelesini anlatıyor.
Ana karakterimiz, sıradan hayatından kaçış arayan Mira, gizemli bir ormanda kendini bulur. Burada, görünüşte sıradan bir kurtla karşılaşır; ancak bu kurt, göründüğünden çok daha fazlasıdır. Gümüş tüyleri ve derin bilgisi, doğanın gerçek gücünü ortaya çıkarır. Zamanla, aralarındaki ilişki derin bir ruhsal bağına dönüşerek, her ikisinin hayatını değiştirecek güçlü bir hikaye açığa çıkar.
Yolculukları, cesaretin, aşkın ve bağlılığın sınırlarını zorlayarak onları doğanın yasalarıyla yüzleşmeye zorlar. "Gümüş Tüyler," okuyucuları sevgi, arkadaşlık ve doğanın büyüsüyle dolu bir yolculuğa çıkarırken, kendini keşfetmenin ve gerçek özünü bulmanın güçlü bir mesajını sunuyor.
Ormanın gizemlerinin ay ışığı altında fısıldadığı bir dünyada, "Gümüş Tüyler" ile hayatın gerçek anlamını keşfedin. Bu hikaye, kalbinizi fethedecek ve ruhunuzu besleyecek. Sayfaları çevirirken, aşkın, cesaretin ve doğanın harikalarının büyüsüne kapılmaya hazırlanın!
|
Dağların Ardındaki Uğultu
Ulu vadinin ardındaki dağlarda ve dağların ardındaki ulu vadide hep bir uğultu vardı.
Ancak bu uğultuyu sadece onun parçasına sahip olanlar duyabilirdi.
Onu sadece onun çocukları duyabilirdi.
Ancak uğultu ona layık olana doğru cevapları verirdi.
Bir şamanın görüşü vardı.
Uğultuların yol gösterdiği bir kurtarıcı gelecek ve tüm katliamları ve esareti bitirecekti.
Dünyayı kurtaracak ve huzuru sağlayacaktı
Zayıf düşmüş insanların umudu olacaktı.
Uğultu dağları ve vadileri çepeçevre sarmış ve oradaki tehlikeleri haber veriyordu.
Ve tehlike kaçınılmaz bir hal aldığında, sevilmeyen kurtarıcı herkesi kurtardığın da, sadece kendisini kurtaramamış olacaktı.
|
Hasret Rüzgarı Nurcan Deniz |
Hasret Rüzgarı
On altı senedir yetimhanede olan bir kız...
On altı yıldır kızını arayan bir baba...
On altı senedir kardeş özlemi çeken abiler ve üçüzleri...
Bir araya geldiklerinde on altı senenin hasretini dindirecekler mi? Ya da kabuk bağlamayan yaraları tekrar kanamasına mı neden olacaklar?
Gelin hep beraber öğreneyim.
|
Kime Diyorum?
Seray: Bak aşk diyorum
Seray: Yavaş diyorum
Seray: Kime diyorum?
|
İncir Reçeli Laneti..
Hüzünlü bir aşk romanı...
|
0% |