Vampirin Gelini
Vampir ve kurt adamlar …
İki düşman klan …
Amansız bir mücadelenin öyküsü…
Ve bu kargaşadan doğan aşk…
|
Kötü Prens
Öldüm, hayatımın bittiğini düşünmüştüm ama okuduğum bir romana reenkarne olacağımı hiç düşünmemiştim...
|
GÜNEŞİN ÖTESİNDE
Bir yıldız kaydı o gece gökyüzünden… Nasılda parlamıştı o saniye gözlerinin içindeki o beyaz sima. Umay’ın zihnini düşünceleri ele geçirmek üzereydi. O yıldızın acaba başka bir evi mi vardı gökyüzü haricinde? Böyle başıboş dolaştığına göre şu uçsuz bucaksız alemde…Umay bir an gözlerini hafifçe kapattı. Yüzüne değen kirpiklerini hissetti. Elini kalbine götürdü sonra gözlerini bir anda açtı...
|
UNUTULMAYAN ANLAR
Hayatı yaşama sebebindir aslında hayat.
Senin hayata tutunma sebebin, öğrendiyin hayattır aslında.
ALLAH`tan istediğindir.
Dua`nda kalbinde, ruhunda.
Olanı dilemek, istemektir aslında.
Kendine belirlediğin yol üzerinde, engellerin zorluğuna göğüs gererek.
Rabbinden sabır dileyerek, sevdiklerine bütün kalbinle güvenerek.
Hayat aslında, herkesten, herşeyden bıkarken, seccade`ne sarılıp, Rabbine yalvarışına duana, isteğine seni yaratanın dua kapısını çalmandandır, aslında hayat.
Senin geçmez dediğin günlerin ardından gelen yeni günler.
Senin artık ölmek istiyorum dediğin anlarında, o güzel yüreğine, kalbine Rabbinin bir sabır göndermesinde.
Herkes seni eleştirirken, Rabbinin seni dinlemesin de sana istediğini vermesin de ve her seferinde dönüp dolaşıp ALLAH`IN kapısını çalmandandır aslında hayat...
|
BAŞLANGIÇ/yeniden
Dünyanın sonu gelmişti. Çöken ekonomi, savaşlar, açlık ve ülkeler arası kavgalar insanları bezdirmişti. Her gün bir ekmek için yaşadıkları tehlikeler ve içecek su bulmak için girdikleri durumlar hayatlarından bezdirmişti. Mutluluğu ve mutlu olmayı unutmuş, kendilerini hayatta kalmaya zorlar hale gelmişlerdi.
Bu yaşananları kaldıramayan bir grup insan içinse duygular hala önemliydi. Yaşadıkları dünyada hala bir umut olduklarını düşünüyorlardı. Yapmaları gereken tek şey ise baştan başlamaktı. Yeniden.
Kendileri gibi bir grup insanı bir aray toplamaya başladılar. İsyancı durumuna düşmeden gizliden gizliye kendilerine yoldaş topladılar. Ve günü geldiğinde yanına gerekli olan her şeyi alıp şehirlerini terk ettiler.
Gerekli olan şeylerde gelişmiş teknoloji yoktu. Telefon, araba vb. bütün teknolojik aletleri bıraktı. Onların yerine daha eskilerde kalmış eşyaları kullanmaya başladılar. Telefon yerine telgraf, araba yerine at arabaları gibi.
Belli bir süre saklanmaya karar veriler. En azından ülkeler çöküp şu anki düzen bozulana kadar.
Kendi başlarına işlerini halletmeye, kendi düzenlerini kurmaya başladılar. Tarım ve hayvancılık yapmaya başladılar, kendilerine şifalı buldukları otlardan ilaç vb. yapmaya çalıştılar.
Ve bekledikleri o gün geldi çattı. Büyük ülkeler kendi kendini dağıttılar. Ülkelerindeki insanlar ile haritadan silindiler ve geriye sadece saklananlar kaldı.
Ancak o saklananlarda işler istedikleri gibi gitmemeye başladı. İçinde yaşattıkları duyguların temeli farklıydı. Bir grup iyiliği savunurken diğer grup kötülüğün de devlette olmasını savunuyordu. Dostluk ve barışın hakim olmasını istedikleri yerde insanlar tekrardan kavga etmeye başlamışlardı. Birbirlerine sürekli kendi haklı olduğu konuyu savunarak diğerinden üstün hale gelmeye çalışıyordu.
En sonunda iki farklı fikre sahip halk ayrılmaya karar verdi. İyiliği savunanlar ve kötülüğü savunanlar kendilerine birer lider seçip saklandıkları yerden çıktı ve eski büyük devletlerden kalan topraklara yerleşti. Ancak iki tarafında istemediği bir yer vardı. Toprağı zamanında yapılan radyoaktif deneyler sonucu verimsizleşmiş, yaşaması tehlikeli olan kocaman bir bölgeydi. En sonunda iki tarafta o bölgeyi suçluların kalacağı bir açık hapishane yapmaya karar verdi.
Bütün sorunları çözdüklerini düşünerek kendi devletlerini geliştirmeye çalıştılar. Her iki şehrinde kralı kendi ülkesini geliştirme derdindeydi.
Durum bu şekilde yıllarca devam etti. İki şehir adeta birbirine düşman olmuştu. İki ülkenin sınırları karşı ülkeden biri gelmesin diye çok iyi korunuyordu.
Tam o dönemde bir kız çocuğu Kimsenin istemediği ve araf olarak adlandırılan bölgeye, daha birkaç günlük iken kimsesiz bir kadının kucağına bırakıldı. Onun hakkında bilinen tek şey adı ve çok özel biri olduğuydu.
Astra Reina.
____________________________________________________________________
Umarım kitabı beğenirsinizz<33
|
Hüzme
Karanlık odanın köşesinde tek başına ağlayan kız çocuğu büyümüş ve artık genç bir kadın olmuştu. Diğer çocuklar gibi bez bebek tutamayan o elleri şimdi ise silah kavrıyordu. Kimse ondan kaçmıyor, hatta yardım dilenmek için ayağına kapanıyordu. Çünkü artık büyümüştü.
Karanlıktan korkan o kız çocuğu yalnızca geceleri nefes alabiliyordu artık. Yalnızca geceleri kendi olabiliyordu. Çünkü artık karanlıkta bir başına değildi, çünkü artık kalbine üflenen nefesin sahibi ellerini tutuyor, onu bırakmıyordu.
Regina...
Hükmettiği geceye mühürlediği sözünü tutma zamanı geldiğinde silahındaki tek kurşunun hedefi de onu karanlığa hapseden babası olacaktı.
Çünkü artık Regina`nın korkacak hiçbir şeyi kalmamıştı.
|
Siluet
Bir hayatın değişimi ne kadar kolay olabilir? Değişen sadece hayatın değilse?
Jessica’nın kendi benliğinde kaybolmasının verdiği rahatsızlık duygusu ve alışamamasının korkusunu yaşıyordu.
Her şey yolunda giderken sevdiğinin ortadan kaybolması ve onunda bunun bir parçası olmasıyla beraber ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğrenmenin verdiği şaşkınlıkla etrafını sarmış olan kötülükle savaşacak kadar güçlü mü? Peki ya Jessica insan değilse?
Var olan güçlerini keşfederek tüm kötülüklerle baş edebilmek zor olsa gerek. Kötülüğün tam ortasında olduğunu bilmeden...
Kaderin karşına ne çıkaracağını asla bilemezsin ve hatta yaşadığın her şeyin bir yalandan olduğunu öğrenip kendine yeni bir hayat çizmesi gerektiğini öğrenince tüm benliğini buna hazır edebilecek mi?
Önümüzdeki macerada tüm bu sorulara ve yanıtlarına tanıklık edeceğiz.
|
Ben; Sen: Ben.
Ben, senim ama sen, bensin...
|
0% |