Kitap Tür Kategorileri

Amaris 6. yaşına geldiğinde kaldığı yetimhanedeki diğer çocukların türlerinin ortaya çıktığını görmüş ve 7. yaşına kadar bir türe sahip olmanın hayaliyle yaşamıştır. 1 sene sonra hayallerinin boşa gitmesiyle boşluğa düşen Amaris, o boşluktan kurtulmuş ve yaşı gelince türünü bulmak için bilge ejderhaların ev sahipliği yaptığı Flammons Dağlarına gitmek için kendine söz vermiştir. Bu kitapta birden fazla ırk vardır. Her şey sadece kurgu ve hayal ürününden ibarettir. O yüzden lütfen aklınızı kaybetmeyin!!!

Her krallıktan on öğrenci diğer krallıklarda eğitilmek için dağıtılır. Fakat halk buna karşı çıkar. Krallıklara gönderilen öğrencileri istemezler. Ana karakterlerimiz kendilerini bir izdiham ve kan göllerinin ortasında bulurlar. Buna bir çözüm bulmak için yeni hayatlarına ilk ve kocaman bütün evreni bile sarsacak bir adım atarlar. Ancak evren bunu karşılıksız bırakmaz. Ağır ve katı kurallar herkesi derinden sarsar. Ana ve başrol karakterlerden birinci sırada bulunan Winter yirmi yaşında bu krallıklardan birine gönderilir. Hiç bilinmeyen bir krallıkta bilinmeyen bir oda da da abisi ile gözlerini açar. Dışarıdan gelen izdiham sesleri ve kan kokusu her şeyi özetler. Her şey o gün orada uyanmaları ve ailelerinin onları terk etmesi ile başladı. Fakat ta ki Ln Ars`ın ortaya çıkmasıyla bırakın krallıkları bütün gezegenler bir savaşa davetiye gönderdiler. Yeni hayatlarında bulunan aşklar, savaşlar ve zararlı etkenler onları sarsar.

Hayatın bütün kötülüklerine maruz kalmış Azura,babasının eski kulübesinde en yakın arkadaşı Etril ile bir parşomen bulur ve her şeyin mükemmel olduğu ama bir o kadarda en acımasızının olduğu bir diyara geçiş yapar. 🩸KAN🩸 ⚔️SAVAŞ⚔️ 🔪İHANET 🔪 🗡️İNTİKAM🗡️ HAZIR MISINIZ ? O HALDE BAŞLIYORUZ...

Bundan 7 yıl önce trafik kazasında hayatlarını kaybeden ailelerinin ardından birbirlerine tutunarak yaşayan Ceyda, Ayna ve Deniz, yaz tatilini değerlendirmek için köylerine dönmüşlerdi. Üç yıl önce; köylerindeki `lanetli` olarak adlandırılan malikaneye giren gezginin kaybolmasının merakını Deniz üzerinden atamamış ve malikaneye girmişti. Deniz`i bulmak için malikaneye giren Ceyda ve Ayna, onu bulamadıkları gibi birbirlerini de kaybetmişlerdi. Malikane aslında kim olduklarını acı bir gerçekle yüzlerine vurmuş, paslı demir kapısı hayatlarını; karmaşa, savaş, ızdırap ve acıyla doldurmuştu. Olduğu kişiyi kabul etmek istemeyen Ayna`nın önünde iki seçeneği vardı; ya evrenden tüm varlığını silip yok olacak, ya da varlığını sürdürmek için evreni yok edecekti.

İnsanlığın iki yarısı olan iyiliği ve kötülüğü, aydınlığı ve karanlığı temsil eden, koruyan Cennet ve Cehennem Krallıkları, karanlığın ötesindeki; Cenneti ve hatta Cehennemi yok etmek, hükmü altına alıp kendi adaletini sağlamak isteyen bir güçle tehdit altında. Fakat; Krallıklar asla dost olamaz, anlaşma yapamaz, birlikte savaşamazlar. Bu iki Krallığı birbirine bağlayabilecek tek şey yasak bir aşkın meyvesi; Cennet ve Cehennemin utancı. Cehennemin karanlık kapılarının ardında gizlenmiş; Cehennem Ateşinin sahibi, yüz bin yıllık zincirlerinden kurtuldu ve hak ettiği tacı giymeye, hak ettiği tahta oturmaya, yönetmeye geldi. Yüz bin yıl önce onu yenilgiye uğratan Cennet Kralı, geçmişteki gibi Varisini korumalı; Cennetin Işığının sönmesini engellemeli. Karanlığın ötesinin başlattığı bu kanlı savaş ancak fedakarlık ve acımasızlıkla, iyilik ve kötülükle, ışık ve ateşle sona erebilir.

Mera Çağlayan, 21 yaşına girdiğinde arkadaşları ile kamp kurmaya gitmişti, o günden sonra hayatı ve bildiği her şey tamamen değişti. Ormanda karşısına çıkan bir adam onu bilmediği bir dünyaya getirmiş ve ne yaparsa yapsın geri dönememişti... Sandığı dünyayı bilmezken bu dünyaya nasıl alışacaktı? Aşk mı? Nefret mi? İntikam mı? Hangisini hissetmeliydi? Bu kız o kadar güçlü müydü? Hayır! Her kadın güçlüdür, hem de öyle ki Evreni yönetecek kadar...

Kralın emri yedi denizde kayıp kara bir inciyi bulmaktı. "Ah tanrı aşkına, tanrılarınız size yardım etsin, ben devlete veya herhangi bir sisteme karşıyım. Size boyun eğmeyeceğim, eğmeyeceğiz." kral gür bir kahkaha patlattı, koskocaman sarayın kocaman odasında sesi yankılanırken gülmeyi bırakıp ciddileşti. "Senin veya yelkenlindeki piç arkadaşlarının canını düşünüyorsan yola koyul ahmak".

Müslüman bir kadının hayat heybesi.

Ahsen, onu aldatan sevgilisine yazmak yerine numara hatası yapıp tanımadığı birine yazarsa ne olur? Ortada ki bu yanlış bir doğruyu ortaya çıkarabilir miydi?

"Kırmızı lanetimdi benim. Belki de bu yüzden ondan kaçtıkça ona çekildim. Belki de bundandı kabuslarımın ana karakteri olması. Belki de bundandı tüm hayatımın kırmızıya boyanması." Melez krallığına insanlar tarafından düzenlenen saldırı sonrasında hayatta kalan prens ve prenses krallıklarından çok uzakta kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışmaktadırlar. Fakat bu girişimleri yaşanan olaylar yüzünden yakında son bulacaktır. Çünkü prenses intikam ateşiyle yanıp tutuşmaktadır. Kalbindeki bu ateşi söndürebilecek tek şey ise insan kralının kellesi olacaktır.

Kabileler arasındaki savaşları anlatan Yok olduğu sanılan düşman kabile türünün son örneği beyaz dağlılar.

Mutlu bir kraliyet ailesinin ardındaki gerçekleri biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz... Peki öğrenmek ister misiniz? Teknolojinin en üst seviyede olduğu Loreya ülkesinin varisi Laren Balty, ailesi tarafından iki kuzeniyle bir akademiye gönderilir. Herşey düzeninde ilerlemeye çalışırken akademiye karşı gizli bir suikast düzenlenir. Laren farkında olmadan bütün olayların kalbi haline gelmiştir. Arttık seçenekler kısıtlıdır. Öl yada öl...

Tarih 7 Temmuz 2023 ve gelecekteki kaynaklara göre bugün Türkiye`nin "Görünmez Savaş" adlı kara günü ilan edildi. Bugün Türkiye yok olacak ve yıllarca savaşın sebebi ve kimler tarafından başlatıldığı ortaya çıkmayacak. Hayatta kalmayı başaran Türkler farklı ülkelere kaçacak. Bunların ötesinde o gün annesinin karnında henüz beş aylık olan Ömer, 2050 yılında sonunda yakın dostu Jack`in de yardımlarıyla geçmişe dönebilecek. Defalarca kez o gün ne olduğunu, o günün de öncesini öğrenmeye çalışacak. Her seferindeyse Cumhurbaşkanı Mehmet Soylu`nun kızıyla arkadaş olup kendini güvendirecek ve böylelikle Beyaz Saray`a girebilecek. Peki ya Umay Ömer`in öncekini gelişini, yaşananları ve savaşı unutmayıp her şeyi hatırlarsa?

Elenya da sıradan bir gündü. Laurel Leonard`nın yanına gidebilmek için yine gri şapkalı pelerinini giydi. Leonardı santag köprüsünde arkası dönük buldu. Yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Etrafına bakıp muhafızları kontrol etti. Hiç bir muhafız onlara bakmıyordu. Yavaş ve sakince elindeki gümüş hançeri onun sırtına doğru tuttu. Laurel tam hançeri saplayacakken hiç beklemediği bir şey oldu ve Leonard arkasına dönüp bir eliyle Laurel`in hançeri tutan elini ve bir eliylede Lauel`in sırtından kavrayıp kendine çekti. - Laurel cidden bu numaraya mı kanacağımı sandın ? Laurel gülümseyip: - Evet, Bay Leonard sizin işinizi böyle bitirecektim ama bitiremedim ve size yenildim. Bilirsiniz Elanya`nın kanunudur beni cezalandırmanız lazım, dedi sinsice. Leonard da gülümseyip: -Tabi kide zevkle, dedi ve kızı bileğinden çevirip kızın sırtını göğsüne yasladı. Kıza: - Bence sana ne ceza vereceğim ortada, dedi ve pelerinin şapkasını tuttuğu gibi indirdi. Bir muhafız fark edince: - Orada bir ment var yakalayın, diye bağırdı. Laurel Leonarda bakıp: -Bir gün ödeşeceğiz, dedi. Leonarda: - O günü iple çekiyorum , dedi ve Laurele el salladı. Laurel ise hiç arkasına bakmadan koşmaya başladı.

Acı çekiyorduk ama dayanıyorduk.Hayallerimizle yarı yolda kaldığımız oldu,dayandık.Dostlarımız sırtımızdan vurdu,dayandık.Oysa defalarca sormuşlardı büyüyünce ne olacaksın diye;``Mutlu``diyemedik çünkü çocuktuk;akıl edemedik...

İmparatorluğun sonu mu geliyordu, başarısız bir prenses uğruna?

İnş beyenirsiniz tamamen kendim yazdım

ödevi için gece yarısı dışarı çıkan Naz olağanüstü bir olaya şahitlik eder ve bir ejderha elçisinin dikkatini ve ilgisini üzerine çeker.

Tahta oturmak için soyadı dışında her şeye sahipti. Herkes onun Batı ve Kuzey bölgelerinin arasında istemeden kurulmuş bir köprü olduğunu biliyordu. Gayrimeşru bir prenses olduğu için halk ancak fısıldayarak adını anabiliyordu. O, Fısıltılar Prensesiydi ve hakkı olanı almak için insan ırkının düşmanı Peri soyu ile müttefik olmak zorundaydı. Peki tahtı öz babasını katlederek ele geçiren bir Peri kralına güvenebilir miydi?

Bu kitap ilk kitabım lütfen okumadan geçmeyin

Yeni bir güne vahşetle gözlerini açan Lasita yağmurdan kaçarken doluya tutulur. Hayatında adını dahi duymadığı çok farklı bir yerleşkede gözlerini açar. Büsbütün askeri reşimle yönetilen bu topraklarda doğru sandığı yanlışların peşine düşüp gerçeklere ulaşmak o kadarda kolay olmayacaktır.

" baban ,ondan nefret etmiyor musun" "Nefret bir duygudur Alp ben o adama karşı hiçbir duygu hissetmiyorum"

Bir sır iki bedeni bir birine nasıl bağlardım? Ve bu sır bir annenin çaresizliğine neden sessiz kalırdı? Daha küçücük bir bebekken annesinin yaptığı hata yüzünden hayatını şekillendiren bir sırla, karşı karşıya kalan Asena`yı sizce neler bekliyor? Sizce Asena bu sırra maruz kalmayı gerçekten de hak ediyormuydu? Peki ya içinde büyüyüp yeşeren bu sır ona daha neler yaptırırdı? Bütün bu soruların cevabı Asena`nın hikayesinde gizli. ✨✨✨ "Sen nasıl bir annesin! Ben senin yüzünden her gün cehennemi yaşıyorum. Nasıl böyle bir hata yapabilirsin? Neden beni hiç düşünmedin? Ben bu kadar mı değersizim senin gözünde anne!" Asena annesine sitemlerini soluksuz bir şekilde sıralıyordu. Annesinin ise ona verebilecek hiç bir cevabı yoktu. Evet korkunç bir hata yapmıştı ama bu hatayı düzeltmek için elinden hiç bir şey gelmiyordu. "Ben böyle olmasını istemezdim kızım. Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Seni bu canavardan kurtarmak için herşeyimi feda ederim ama olmuyor". "Anne sen hep zaten birilerini bir şeyler yüzünden feda ediyorsun. Bu yüzden ben bu haldeyim. Senin bu bir şeyleri feda etme sevdan yüzünden. Artık benden gizlemeyi bırak ve söyle anne . Ben neyin kefaretini ödüyorum?" Tüm hakları saklıdır!!!

"Birine göre tesadüf olan diğerine göre tevafuk mu kalacak?"

Gerçek aile erkek versiyon kitabıdır. - Kalbimin tam ortasında kimsenin kapatamayacağı, kocaman bir yanık izi var.

Adı`nın artık diğer topraklara göre akıllarda silik olduğu Weraqer topraklarında ailesiyle yaşayan Siel`in başına aniden gelen kötü şeyler sonucu hizmetçi kılığında Drean Kraliyetine intikam almak için olan yolculu`a çıkmaya karar verir. Bakalım Siel,bu yolculuğu tamamlayıp Drean sarayına hizmetçi kılığında sızıp intikam alabilecek mi? Ya da beklenmedik olaylarla mı karşılaşacak? Hep beraber görelim!

HER SAVAŞTA DOĞAN BİR AŞK VARMIDIR ? . İNSAN KALBİNE SAHİP ÇIKABİLİRMİ ?. HAYATTA İSTEMEDİĞİMİZ ŞEYLERE KARŞI HAZIRLIKLI OLMALIYIZ AYNI HABERSİZ ÇIKAN SAVAŞLAR GİBİ

Aşk hiç bu kadar acıtmamıştı.

Var olduğu günden beri Kordona boyutu sayesinde hem krallıkların yönetimi ve korunması hem de diyarın dengesini korunması için eğitilen ve 4 krallıktan oluşan Milvara diyarı... Asırlar boyu belli bir düzen içinde yaşayan Milvara halkı birgün Kodavell krallığı yüzünden büyük bir yıkım yaşamıştı. Bu yıkımı durdurmak isteyen Elarvar krallığı tüm gücünü kullanmıştı. Başarılı olmuşlardı fakat bu başarı krallığa yıkım getirmişti. Düzen bozulmuş ve en güçlü krallık yok olmuştu... Yada herkes yok olduğunu düşünüyordu... NOT: Nidavell Krallığı=Cüce Krallığı Kodavell Krallığı=Cadı Krallığı Zurvan Krallığı=Kahin Krallığı Elarvar Krallığı=Elfin Krallığı(Yıkılmış krallık) Kordona Boyutu=Diyarıdaki herkesin yetiştirildiği boyut

"Biz ölüyoruz ama onlar da kazanamıyorlar." -Aliya İzzetbegoviç *** Kadın, gözlerini kendine doğru gelen üniformalı adamın yüzüne dikti. İçindeki çocuk gözü yaşlı bir şekilde geçmişteki varlığına tutunurken kadın bunun artık olmadığına ikna olmuştu. Yeşil gözleri, içinde karmaşık duygular barındırıyordu. Adamın yaklaşmasını istemiyordu, ama beklemekten başka bir şey yapamıyordu ve bildiği şey iç güdüsel olarak, artık ona güvenmediğiydi. Nikola Vedran`ın gözleri kadına doğru kaymıştı, Hena`nın kıvırcık saçları rüzgarda savruluyordu, yüzü eskisi gibi yumuşak değildi oldukça sert bir ifade oluşmuştu yaşananların etkisiyle. Vedran sertçe yutkunup başını daha da havaya kaldırdı. Bir kaç adım kalmıştı aralarında o zaman durdu. İçi ikiye bölünmüştü bir yandan sarılmak istiyordu diğer yandan ise silahı bırakamıyordu. Fakat bildiği tek bir şey vardı, kalbi hala onun için atıyordu. -Şeyma Daldallı