Kitap Tür Kategorileri

Beyzanur ve Berkcan aynı mahallenin iki en iyi çocukluk arkadaşı olmak için verdikleri yılların ardından çok samimi olmuşlardı.Ama kısa bir zaman sonra beyzanur`un kapısını çalan büyğk bşr avı yüzünden ayrılmak zorundaydılar Yıllar sonra Beyzanur ve Berkcan`ın yolları yeniden kesişmişti.Fakat bu keşisme yeniden mutlu arkadaşlar olarak hayata devam etmek için değilde daha çok,Kaderşn onlar için yazdığı korkunç felaketi yaşamak ve bunu çözüme ulaştırmak için gibiydi.(Yada tam olarak öyleydi) Korkunç bir doğal afet,getirdiğini felaket sonuçlar ve hayatta kalma mücadelesi.Tüm bunların arasında kalmış ve bu savaşı kazanmak için verdikleri iki arkadaşın öyküsü...

❕❗UYARI❗❕ 1 📌 Bu kitap; +18 şiddet, argo, küfür ve benzeri şeyler içermektedir. Yaşı küçük olanların ve okuduklarından etkileneceklerin okumaması rica olunur. 📌Kitaptaki kişi, kurum ve olaylar hayal ürünü olmakla beraber benzerlikler tamamiyle tesadüfidir. 📌Kitabın konusu aksiyon ağırlıklı macera, polisiye, gizem - gerilimdir. Kitapta herhangi bir dini veya dini olmayan unsur (ayinlik, satanistlik, pagnatistlik ve adını bile bilmediğim vs. tasvir) bulunmamaktadır. Kitabımı saçma ve olmayan şeylere yargılamamanız önemle rica olunur. ❕❗UYARI BİTTİ ❗❕ 📞📲 İhanetin bedeli ödenemeyecek kadar ağırdır. Tarih yazacak olanlar; korkup kaçanlar değil, ölüme bile kafa tutanlardır. 🗝️ "Geliyorlar!" dedi adam. "Geliyorlar!" "Kimler geliyor?" dedi bir başkası. "ŞEYTANLAR!" "Peki bize onların kim olduklarını da söylemek ister misin?" "Açıklamak isterdim," dedi adam... "Fakat bunu kendileri daha çok isteyecektir...Bilmeniz gereken en önemli şey, bu saatten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı..." 🎭 Yıllar önce bittiği düşünülen bir savaş... Yok edildiği düşünülen bir örgüt... Kötülerin güçlü ve özgür geçirdiği yıllar... Fakat artık son bulacak. Çünkü onlar geri geliyor: ŞEYTANLAR! Ve istedikleri tek bir şey var: ADALET! 💥O HALDE SAVAŞ BAŞLASIN!💥 🌟 "Bize şeytan dediniz ama asıl şeytan sizdiniz..." 🌟 © Tüm hakları saklıdır.

"Bazılarımız ait olmaya zaman bulamadık çünkü güçlü olmakla çok meşguldük. İncinmişler en güçlü olanlardır. Sen de en güçlülerden birisin. Dünyanda aradığını bulmak için hala umudun var mı? Ancak umut yaşamayanlar için bir kötülüktür. Eğer çoktan kaybetmişsen zaten ölmüşsün demektir. Yok olma isteğiyle kalbin taştığı zaman bana gel." Herksin hakettiği ikinci şansa...

Şehirde Olan Örgütler Artmış,Suçsuz İnsanları Katletmeye Başlamıştı. Küçükken Bir Ajan Olarak Yetiştirilen Başak İse Adalet İçin Gözü Dönmüş Durumdaydı. Sürekli Gözleri Erkeklerin Üzerindeydi. Ona Göre Dünyadaki Tüm Kötülükler Erkeklerden Gelenlerdi.

Bir savaş ve iki kurban Senter ve Lenter ülkeleri asırlardır barış içinde yaşıyordu. Lenter Prensesi Dove ve Senter Prensesi Nicholas nişanlılardı. Ancak düğün günlerinde iki Krallık düşman olur ve Dove bir anda kendini Nicholas`ın ikiz kardeşi Nick ile evli bulur. Savaş bitmişti ama asıl savaş yeni başlıyordur. Savaşın Kurbanlarında aşk, savaş, ihanet ve sırlar dolu bir dünyaya yolculuk yapacaksınız.

Herkesin hayatında `` BEKLENEN `` biri mutlaka vardır. Koruyup kollayacak, her koşulda desteğini esirgemeyecek, hayatını baştan aşağıya değiştirecek biri. Öyle bir anda karşına çıkacak ki ne olup bittiğini anlamayacaksın... Piyade Komando Yüzbaşı Berkin ALTAY ile Uzman Psikolog Miray DEMİREL`in Doktor - Hasta ilişkisinden kaçınılmaz bir aşka dönüşen bu hikayenin sonu onları derin bir çıkmazın içine sokacaktır...

Bir taht, iki kardeşi hatta dört kardeşi birbirine düşürebilir mi? Bir taht, sonsuz bir aşkı bitirebilir mi? Bir taht, iki masum insanı dönüştürebilir mi? Bir taht yüzünden masum insanlar ölebilir mi? Temizkire tahtı bunları yaptırabiliyordu, nankör insanoğluna! Büyük abla, küçük kız kardeşini öldürüyordu. Baba, oğluna kıyıyordu. Kraliçeler, oğullarını gözden çıkarabiliyordu, kızlarını satabiliyordu, mesela. Ve bunların hepsini bir taht için yapıyorlardı. Prenslerin ve mazlumların kanıyla bulanmış, uğruna göz yaşları akıtılmış Temizkire tahtı için. Yelena zeki, iyi kalpli ve güzeldi. Tabi en güzel olan değildi ama kendine has bir güzelliği vardı. Ejderhası ile tüm gün göklerde süzülüyor, yeni yerler keşfediyordu. Hiç bir derdi yoktu ya da daha zamanı gelmemişti. Yelena, Kraliçe Diana`nın kızlarından birisiydi. Taht sırasında sadece üçüncü sıradaydı. Ondan önce büyük ablası Veliaht Prenses Amaris ve halk tarafından "Savaşçının kızı Elodie" lakabını almış olan Prenses Elodie vardı. Halk Elodie`yi, annesi ise Veliaht Prenses Amaris`in tahta çıkmasını istiyordu. O yüzden Yelena bir seçenek dahi değildi. Lakin kader ağılarını çoktan örmüştü. Bir seçenek dahi olmayan Prenses Yelena, kendini taht savaşlarının içinde bulacaktı. Peki temiz kalabilecek miydi?

Kimsenin sağ çıkamayacağını düşündüren bir ses, son umut kırıntılarını bile acımasızca tüketen o patlama ve milyonlarca yüreğe düşen tarifsiz acı... Dört can, dört aile, dört ana-baba, dört eş, çoluk çocuk, koca bir ülke... Dört şehit, dört kahraman... Kıdemli Üsteğmen Ayaz Kara Üsteğmen Berk Batur Teğmen Mert Can Teğmen Çınar Yiğit Ve küllerinden muazzam bir intikam hırsıyla doğacak olan Yüzbaşı Anka. Bu vatan aşkının intikam hırsıyla birleşmesinin hikâyesi, bu yeniden doğuşun hikayesi. Bu bütün kayıplarına rağmen "Vatan sağolsun." diyenlerin, "Her şey vatan için!" diye haykıranların ve Türk`ün bir ölüp bin dirileceğini herkese gösterenlerin hikâyesi. Bu pelerinsiz kahramanların hikâyesi ve bu Yüzbaşı Anka`nın hikâyesi.. •••• Çakal rüya gördü diye kurdun nesli tükendi sananların göreceği son şey muhakkak ki bir Türk askerdir.

"Bize geç kaldın... Sen... Sana olan yollarımı- kapattın... " son sözleriydi. Kollarında bilincini yitiren kadına baktı. Sanki yeri sarsacak güçte çığlık atmamış gibi sessizliğe büründü her yer yağmurun şifa damlaları dışında. Yanında büyükçe yaprağa sarılı cansız gözüken küçük bedenleri gördü. Birden kalbi ağrımaya başladı. bu ağrı giderek daha dayanılmaz hale geliyordu. Adam mühür iplerini gördü. kadının kalbinden çıkan kızıl ip kendi kalbinden çıkan siyah ipin birbirine tamamen bağlanmasını şaşkınlıkla seyretti. Bunu sadece kendisi görüyordu. Ama ipler dayanıksızdı. Zayıflamış bir şekilde görünmez hale geldi. Adam`ın kalbinde yayılan acıyla yüzünü buruşturdu. Kadının acısını aynı şekilde hissediyordu. Onun mührü kollarındaki kadındı ya malikanede ki kadın kimdi Aylardır ayakta uyutulduğunu fark etmişti. Buna o kadar sinirlendi ki onlara geç kalmıştı. Son pişmanlık ne fayda ederdi ki... Kadının bedeni ve çevresi kan gölüne dönmüştü. Doğum o kadar zorluydu ki yaralı halde doğum yapması ve kimsenin olmayışı çocuklarının cansız bedeni çıkmıştı. Yağmur doğa ananın isteğiyle daha da hızla saldı damlalarını. kadının bedeni temizlenirken her şey ıslanıyordu. Adam parmağını cansız duran küçük bedenlere uzattığında titreyen elini kontrol edemedi. Tenine temas eden soğuklukla tüm vücudu sızladı. Kendi kanından çocukları ölüme gitmişti bir hiç uğruna. Gözleri kızardı vücuduna yüklenen acıyla bir kurt edasıyla haykırdı. Etrafındakiler liderlerin çöküşünü korkuyla seyrediyorlardı. ... Sofia Doğa Ananın katillerini bulup masumiyetini kanıtlayabilecek miydi... Yazılma tarihi: 08.09.2024

Estelle çocukken şizofreni teşhisi konulan 17 yaşında bir genç kızdır. Herjes tarafından dışlanırken hastalığı ile mücadele etmektedir. Artık her şeyin sonuna geldiğini düşündüğü bir anda aslında sonun sadece bir başlangıç olduğunu fark eder. Öğrendiği gerçeklerle tüm dünyası paramparça olan genç kız artık daha zor bir mücadele ile karşı karşıyadır.

Geri mi döneyim aşksız hayatıma O sıkıcı günlere ve iç bunaltıcı yalnızlığa Karanlık yeniden kaplasın her yeri Yiyip bitirsin beni... Bunu istemiyorum, Sophie Görüyorsun aslında, Korkup gözlerini kaçırma Aşk korkutmasın seni Korkunç bir şey olsa hiç Sevinçle attırır mıydı kalbimi? || `Eski Bir Hikaye` bir mektup romandır. Hikaye karakterlerin birbirlerine gönderdikleri mektuplar üzerinden kurgulanmıştır.

Koşarsın. Kimi zaman bir hedefe, kimi zaman güvenli kollara, kimi zamanda güvensiz hissettiğin yerlerden kaçmak için. Koşarsın. Sonu ne olduğunu bilmediğin sokaklarda belki de neler olacağını asla bilemeyeceğin duyguların içinde. İnsansın ve koşarsın. Belki geç kaldığın bir işe belki de geç kaldığın bir insana. Her zaman sonu yokmuş gibi koşarsın. Yorulduğunda bitti sanma. Her şey bittiğinde başlar çünkü bir ölümlünün hayatında. Ben Yasmin, Rohonsoz Krallığının kovulmuş ruhu. Koşuyordum ama nereye veya kime bilmiyordum. Koşuyordum ama kimden kaçıyordum onu dahi bilmiyordum. Ben sadece canım pahasına koşuyor, kaçıyor, saklanıyor ve hatta öldürüyordum. Çünkü Beritten Krallığında öldürmezsen ölürdün. Önünde durduğum simsiyah şatonun içinde yaşayanlardı bunun sebebi. Yıkılmış, düzeni değiştirilmiş bir evrenin içinde sıkıştırdıkları ve birer oyuncak gibi oynadıkları bizlerdik. Ancak bilmedikleri bir şey vardı. Her şeyini kaybetmiş bir halk, korkmaz savaşırdı. Korkuyorlarsa bile tek ihtiyaçları önden gidecek biriydi

Kemikten kanatlarıma baktım, Gelişememişlerdi. Beyazlığını boyayan yalnızca kızıllıklar vardı. Fısıldadı, içimdeki kötülük; Melek, kanatlarını neden kızıla boyadın? Kanatlarımı günahkarların günahlarıyla boyadım. Onlar bunu haketmişlerdi. Ben, onlardan nefret ediyorum. Benimle birlikte olduğunu söylemen ne hoş melek. Fakat ikimiz de biliyoruz ki, sen beyazsın, ben siyah. Sen iyiliksin, ben kötülük. İkimiz zıt olan her şey olarak, asla benzer olamayız. Sahi, eğer ben beyazsam. Madem ben, aydınlık ve iyiliksem. Neden ellerim karanlığa bulanmıştı ki!?

Kanatya; Erkek egemenliği altında yaşayan ezilip hor görülen kadınların, sessiz çığlıklarının, kuru göz yaşlarının imzalarını havasında, suyunda ve taşında taşıyan bir ülkedir. Tüm pis işlerin yuvası olan bu ülke de kadınlar alınıp satılır, akıla gelebilecek her pisliğe sürüklenir. Hayatın tüm kötülüklerini bizzat kendi gözleri ile gören Lidya, babası tarafından kardeşleri ile birlikte genelev`e satılır. Çaresizce babalarına boğun eğen kızlarımız annelerinin cesareti ve azmi sayesinde satıldıklarını düşündüğü adam tarafından kurtarılıp bir takım eğitimlerden geçirilir. "Kanatya halkının kırgın kadınları! Yıllarca eziyet gördük, satıldık, hor görüldük. Ama artık bu sondur. Kadının erkeğe olan bu savaşın da tüm kadınların sesi olun ve savaşın! Ve unutmayın biz kadınlar güneşiz ve güneş batarsa karanlık gökyüzüne yuva yapar. Sizden karanlık olmanızı istiyorum... Karanlık olun ve yenin onları!"

IŞIĞIN ALEVİ SERİSİ 2. KİTAP Serinin devamına görkemli bir düğüne, Şehvetli bir aşka Txerrea Krallığı`na Ve yeni ırklara yolcuk edeceksiniz. Nixavis ve Zonan beklenen düğünün ardından vakit kaybetmeden krallıklarına doğru meşakkatli bir yolculuğa çıkar. Nix artık bir prenses değil; Avoria`nın en güçlü kralının ve krallığının kraliçesidir ve buna alışmak da en az yolculuklanı kadar zor olacaktır. Leydi Livivia, kardeşi olmadan imparatorluğun yönetimine bırakılır. imparator kızı için aradığı cevapları bulmaya gider. Bunların yanında aramıza yeni katılan karakter bir roiant şefi, gözlerden uzaktaki kabilesinde roiantları tek bir orduda toplayıp Tılsımın Sesi`ni dinler. Tilsımların ruhları harekete geçmiştir." *** "Sana dünyaları vaat edebilirim, Nixavis. Zihnimin, kalbimin, hayallerimin kavrayabildiği her şeyi sana verebilirim. Seni mutlu edebilirim. Yüzündeki gülümsemenin yegâne sebebi olabilirim. İstisnasız her anında yanında olur, istediğin her şeyi yapabilirim." Zonan`ın kaşları çatılır gibi oldu. Dudaklarının gerisindeki dişlerini oynatırken "Ölmemi istersen ölebilirim," diyerek devam etti. "Dudaklarından çıkacak kelimelere göre yaşayabilirim. Ama beni, seni sevdiğim kadar sevmeyeni sağlayamam. Bu yüzden şunu bilmeni istiyorum: senin için her an mücadele edeceğim. Kuracağımız aile için, krallığımız için, senin mutlu olduğun bir dünya için. Değer, hak edilir. Süslü kelimelerle, ezberlenmiş yeminlerle değil. Yaptıkların, düşüncelerin ve özünle. Bana vereceğin değeri hak etmek istiyorum." Yeni yolculuğa hazır mısınız? NOT: İçeriğinde yetişkin içerikli sahneler vardır.

Ana krallığın yalan söylediği ortaya çıkar ve işler karışır

Güzel, zarif ve kibirli bir genç kız olan Elizabeth Chester, İngiltere`nin Kuzeyindeki liman kenti`nde bir Kont olan Arthur Chester`ın tek kızıdır. Elizabeth, bir prenses gibi büyütülmüş, çocukluğundan itibaren farklı farklı dersler görmüş, arp çalmayı, nakış işlemeyi bile öğrenmiştir. Ailelerine ait kalede prenses gibi yaşarken Kral III. Edward`ın emri ile hayatı altüst olmuştur. Bu emir bir evlilik emriydi, kendi topraklarına saldıran barbar bir İskoç ile evlilik emriydi. Bakalım bu emirden sonra Elizabeth`in hayatı ne şekilde değişecekti.

Bu kitapta öncü rüya koruyucu şövalyeleri ile kabus gözcülerin tarihini okuyacaksınız. Savaşın patlak verdiği veya onların kim olduğu ile ilgili kısa bir kitap. 10.35 de feyyazın eline aldığı tarih kitabı

Gri irisleri etrafı tekrardan sürerken mırıldandım "hayır, bu bir savaş gemisi" Evet, bir savaş gemisinin içinde karaya vurmayı bekliyordum. Bu bir savaş gemisiydi bende savaşcı.

Ölümsüzlerin kanıyla yazılan bir efsaneydi Detrokma. Evrenin oluşumu ve beraberinde gelen fedakarlıkları konu alan bu kutsal kitap, inananları eşliğinde bir din olarak yükselmiş ve yaratılışın kadim zamanlarını anlatmaktaydı... Sonsuz boşlukta Zaman tarafından yaratılmıştı Letra. Kendisine ilk yaratılan Tanrı denmesi ile beraber o düzenin, aydınlığı ve iyiliğin Tanrısıydı. Bir evren oluşturmak istiyordu ve bunu gerçekleştirmişti. Fakat işler yolunda gitmeyecekti. Bir nevi kendi yarattığı Kaos Tanrısı Zeq ona karşı çıkacak ve büyük savaşlar verilecekti. Bu savaşta ilk yaratıklar ve ilk tanrılar birbirleri arasında yıllarca dilegelen mücadeleler sürdürülecekti. Kaosun, kötülüğün ve karanlığın karşısında düzenin, iyiliğin ve aydınlığı orduları karşı karşıya gelecekti. Kadim ilk savaşın sonucunda ise... Devamı hikayede.

Üç krallık, altı varis krallar ve kraliçelerinin yaptığı hatalar yüzünden tanrıları Balkır tarafından tanrının malikanesine çağrılırlar, hepsi birbirine düşmandır. Balkır ise düşman varislere büyük bir sürpriz hazırlamıştır. Varisler ise sonlarından habersiz Balkır ne isterse onu yapmaya başlarlar.

Adin diyarının en büyük kuralı huzur ve barış içinde yaşamaktır, bunu bozanların karşısında durmak ise daha büyük ve gizli bir kuraldır. Bu gizli krala uyan prenseslerin ve arkadaşlarının hikayesine hoş geldiniz. "Hoş geldiniz." "Baha onlar nikbin değil seni duyamazlar." "Belki duyanlar olur." "Belki"

Kan ve göz yaşının son bulduğu gün hilalin gölgesinde huzur bulacak bu topraklar. Ömerin tek başına aldığı bu şehri ordular dolduracak zulüm son bulacak Osmanlı`dan beri unutulan Ömerin adaletine yeniden kavuşacak bu şehir. Çok kan akacak denizler yeniden kızıla boyanacak yeni bir kurtuluş yeni bir düzen doğacak.

Sıradan bir insan kesinlikle değildi ama sıradışı da değildi. Yaşadığı durumu anlayamayan Sakura’yı tehlikeli ve esrarengiz olaylar bekliyordu.

Yıl 1919.. İşgal kuvvetlerinin abluka altına aldığı o eşsiz şehir İzmir, namı-değer Smyrna.. Bir tarafta egemenliğini ilan eden işgal kuvvetleri, Diğer tarafta ay yıldız uğruna, bağımsızlık savaşı veren asil bir millet. Lakin kader.. İzmir semalarında bir çok insanın kaderini derinden etkileyecekti. Kim bilebilirdi ki.. ... "Hiç bir bayrak masum insanların ölmesini sağlayan bir işgali haklı çıkaramaz."

Birbirlerine düşman olan kardeşlerin birbiriyle savaşını ve bu savaşta onları yenecek tek şeyden habersiz mücadelesini savaşını anlatıyor

Elizabeth, kendini zamanda bir saat geri gideceği bir deneyin içinde bulur. Nitekim işler planlandığı gibi gitmez. O artık tarihin en güçlü büyücüsü Merlin`in henüz Mervin olarak tanındığı bir krallığın prensesi olarak yaşamaktadır. *Herşey hayal ürünümün bir eseri olup İrlanda isminin kullanılmasının tek nedeni efsanede Merlin`in İrlanda çevresinde yaşamış olmasıdır. İrlanda halkıyla ya da tarihiyle bir ilgisi yoktur.

Asi,acımasız , sert bı tim bu tim kızlardan oluşan ve özel bı tim yeni bı şehre tahin oluyor birbirlerine aile olan bu timin komutanı bu yeni şehirde gerçek ailesini buluyuyor (Bu kitap benim ilk kitabım lütfen desteklerinizi esirgemeyin yanlışlarımi mutlaka yorumlarda belirtin)

Gece, ardında büyük bir katliam ve acı bırakarak aydınlandığında genç bir kadın tamamen değişti. Kalbindeki merhamet ve saflık onu terk ettiğinde yaşadıklarının, kaybettiklerinin ve acılarının karşılığı olarak tahtı belirledi. Tahtı elde etmek için de büyük bir savaşın ateşini yaktı.

Ejderhanın tanrılardan üstün olduğu bir düyna da insan olmakta zor, tanrılara karşı olmakta zor. Ejderhanın gözyaşı ile doğan bir ırk, OD, insan kadar aciz ama ejderha kadar güçlü de olabilir tanrıların düşman olmak için karşılarına çıkamadığı bu soy yok olabilmeye ilk defa bu kadar yaklaşmıştı. tüm düşmanlar teker teker saldıracak kadar mert değil hepsi onları yok etmek için ellerinden gelen ne varsa yapmaya hazır bir şekilde bekliyor