devam ediyor 12s önce güncellendi
Töre
@wattapadmardinliki
Okuma
6
Oy
1
Takip
2
Yorum
0
Bölüm
1
Doğu Anadolu’nun sert coğrafyasında, törenin yazılı olmayan ama herkesin kaderini belirleyen kurallarıyla ayakta duran Harmanbeyli aşiretinde geçen bu hikâye; aşkın, suskunluğun ve kadere razı oluşun romanıdır.
Gönül, çocukluğundan beri bir ayağı topal olan, içine kapanık ama derin bir dünyaya sahip genç bir kadındır. Babası, Harmanbeyli aşiretinin ağasına yıllarca kahyalık yapmış, sadakatiyle bilinen bir adamdır. Bu sadakatin karşılığı olarak Gönül, ağanın oğlu Yusuf ile evlendirilir. Bu evlilik ne Gönül’ün ne de Yusuf’un rızasına dayanır; töre böyle emretmiştir.
Yusuf’un kalbi ise çoktan başkasına aittir. Züleyha’ya… Züleyha, Yusuf’un çocukluk aşkı, aynı toprağın kokusunu paylaşan kader ortağıdır. Ancak töre, Züleyha’yı Yusuf’tan koparır; onu üvey amcasıyla evlendirir. Bu evlilik Züleyha için bir mezara dönüşür ve genç kadın, ardında kapanmamış bir yara bırakarak acı bir şekilde hayatını kaybeder. Yusuf için Züleyha artık yaşayan bir anı değil, içinde taşınan ölü bir aşktır.
Gönül, kocasının kalbinin başka bir mezarda gömülü olduğunu bilerek Yusuf’a kadınlık etmeye çalışır. Sevginin yerini görev, aşkın yerini sabır alır. Yusuf ise Gönül’e hiçbir zaman koca olamaz; Züleyha’ya olan bağlılığı, yaşayan bir kadına dokunmasına engeldir. Aynı evde, aynı sofrada, ama iki ayrı yalnızlıkta yaşarlar.
Yıllar geçtikçe Yusuf, törenin ve geçmişin ağırlığını taşıyamaz hale gelir. Bir gün, hiçbir açıklama yapmadan Gönül’ü boşar ve çekip gider. Gönül için bu boşanma bir özgürlük değil, daha derin bir mahkûmiyettir. Baba evine dönmesi mümkün değildir; çünkü töre, boşanmış bir kadının geri dönüşünü kabul etmez.
Harmanbeyli aşiretinin kurulu bu kez yeniden toplanır. Gönül’ün kaderi yine onun dışında belirlenir. Yusuf’un kardeşi Miraç, Gönül’e eş olarak verilir. Miraç, iyi niyetli ama sessiz bir adamdır. Gönül ise artık bir insan değil, elden ele verilen bir emanet gibidir. Yeni evliliğinde ne itiraz eder ne umut besler. Bir çiçek gibi, yavaş yavaş solar; sesi kısılır, hayata tutunduğu dallar birer birer kırılır.
“Töre”, Harmanbeyli soyadının gölgesinde; erkeklerin karar verdiği, kadınların sustuğu bir dünyada, aşkın ve insanlığın nasıl öğütüldüğünü anlatır. Gönül’ün sessiz çığlığı, Yusuf’un ölü bir kadına sadakati ve Züleyha’nın mezardan bile süren varlığı; bu romanı sadece bir aşk hikâyesi değil, törenin insan ruhunda açtığı derin yaraların hikâyesi haline getirir.