Baytar Hanım
"Aşkın en bordo haliydi bizimkisi..."
Mutluluğun peşinden koşarken ayağım takılıp dizlerimin üstüne düştüğümde küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Tam o sırada beyaz atlı olmasa da yeşil kamuflajlı bir adam çıktı karşıma.
İlk başta siyah botları takılmıştı gözüme. Başımı kaldırıp masallardaki gibi yüzüne baktığımda ne de uzun gelmişti boyu. Güneşi tam arkasına alan prensimin yüzüne düşen gölge, ondaki güzelliği saklasa da, o ela gözlerini görmemek için kör olmak gerekirdi. Kaşları çatık uzattığı eliyle, sert çehresi merhametini saklamak istese de, ben çoktan görmüştüm göreceğimi. Büzülen dudaklarımla, dolan gözlerimi kırpıştırarak baktım gözlerine. Tereddütle eline uzattığım elimi sıkıca kavradığı anda hiç pişman olmadım tuttuğum için ve hep iyi ki dedim...
|
KURŞUN İZİ
Terörler tarafından kaçırılan genç doktor, kendini hiç beklemediği bir anda mermilerin içinde bulur.
Terör örgütü liderinin yaralanması ve göğsüne saplı kurşunu çıkartmaları için kaçırılan doktor, ve doktorun orada olduğunu bilmedikleri için operasyona geçen Atmaca timi.
Peki üsteğmen Ömer Asaf, depoda gördüğü yeşil gözlere tutulup kalırsa, yahut Genç doktor İkra ona bakan o güzel ela gözlerin nefesini kestiğini hissederse.
Temiz, masum ve bir o kadar aşk dolu bir kitap sizleri bekliyor. Bakmadan geçmeyin :)
|
Güz Yarası
Bir bahar esintisiyle birleşen kaderler,bir güz rüzgarıyla ayrılıyordu.
Bu nasıl yanılgıydı?
`Nefesimdin,nefesimi kestin komutan!`
Rengarenk hayaller karanlığa hapsolmuştu.
Verilen sözler,denizin dalgasına kapılmış gidiyordu.
`Herkes gider mi dedim,sana sordum!`
Gök gürledi feryadına.
Sert bir rüzgar vurdu yaşla kaplı yüzüne.
`Gitmez dedin,ben hiç gitmem dedin!`
|
İNFAZ / AKREBİN DÖNÜŞÜ
Küflenmiş bir zihin felakete gebedir ve elbet bir gün felaketi doğurur...
|
Orijinal Ailem
Kopyalanması halinde adli işlem başlatılır.
klasik abilerim ve aile kurgusudur.
Avşar, sabahın ilk ışıklarında hamile olan karısının suyu geldiği için hastaneye getirmişti. O gün Ayla` nın son çocuğu olan Elfida doğacaktı.
Her ikisinde de büyük bir heyecan vardı.
Doğacak kardeşlerini sevinçle bekleyen abiler büyük bir hüsranla karşılacağını bilmeden hastane kapısının önünde bekliyorlardı.
Aradan geçen iki saatin ardından doğumhane kapısı açılmıştı. Doktorun yüz ifadesi iyi şeyler söyleyemeyecek gibi duruyordu.
"Doktor bey, karım ve çocuğumun durumu nasıl şu anda? İkisi de sağlıklı dimi?"
Doktor, Avşarın suratına hüzünle baktı. Durumu nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. İlk defa başına böyle bir olay geliyordu.
"Karınızın durumu şu an stabil. Her şey yolunda. Doğumda hiçbir sıkıntı çıkmadı. Ancak bebeği hemşireye verdim ve bebek şu anda yok. Hastane kayıtlarına baktığımızda öyle bir hemşirenin bizim hastanede çalışmadığı tespit edildi. Yani anlayacağınız bebeğinizin kaçırılma olasılığı çok yüksek."
Avşar derin bir sessizliğe büründü. Bu fırtına öncesi sessizlikti. Asker olduğundan ayakları yere sağlam basıyordu ve kızını bulamamaktan değilde karısına "kızım nerde?" dediğinde ne cevap vereceğini bilememekten korkuyordu.
Tek temennisi bir an önce kızını bulup ona kavuşmalı ve kokusunu içine çekmeliydi.
O gece gökyüzünden bir yıldız kaydı ve o yıldız bir kızın hayatını darmadağın etti.
O gün kaçırılan bebeğim bir daha hayatı yüzune hiçbir zaman gülmedi.
Kaçıran kişinin amacı belliydi. Geçmişte yaşanan olaylardan ötürü Avşardan intikam almaktı.
Küçücük bedene büyük acılar yükleyen teröristi asker Avşar bulup kemiklerini lime lime edecek miydi?
Hadi gelin birlikte okuyalım.
Selamlar yeni kurguyla geldim. Tanıtımı nasıl
buldunuzz?
Selamlar, yeni kurguyla yine ben geldim. Klişe bir kurgu olsa da dedim benim diğerlerinden ne eksiğim var? Bende yazayım ve bir anlık hevesle başladım.
İlk iki üç bölüm üçüncü kişi ağzından olacak. Sonrasında kızın ağzından okuyacağız.
Karakter fotoğraflarını da koyacağım bu bölümden sonra. Keyifli okumalar diliyorum.
Umarım beğenirsiniz. Birde bir oturuşta çok uzun bölümler yazamadığım için bölümler maksimum 1500 kelime olacak. Baştan söyleyeyim de ona göre okuyun. Bana sövmeyin.
Kitapla ilgili düşüncelerinizi de yorumlarda belirtebilirsiniz.
|
BAL BÖCEĞİ
"Birinin hayal bildiği öbürünün tek gerçeğiydi."
|
Bir Umut Işığı
Şehit olmak aslında bu dünyadan göçüp gitmek değil, şehit olmak adını tarihe altın harflerle kazımaktı. Hem ne demişler sonuçta:" Şehitler ölmez vatan bölünmez." biz askerler de yaşayan ya da şehit olan hepimiz bu vatanı bağlayan düğümlerdik.
|
KURT KAPANI
Asu babası gibi asker olmak isteyen bir kızdır. Arkadaşı Derya ile bu yola çıkan Asu, bu yolu arkadaşıyla bitirebilecek mi? Asu`yu beklenmedik olaylar karşılayacak. Yeni timinin ismi Börü Timi. Onlar kılıç kadar keskin, çiçek kadar zarif ve korkusuz yiğitler. Onlar Börü timi. ülkenin dört bir yanından bayraklarını ve vatananı, yanındaki arkadaşlarını sonu ne olursa olsun korumaya ant içmiş yiğitler.
|
YASEMEN (Askerî Kurgu)
Bazen hayat, yan yana olmanın ötesinde, çok uzak hissettirebilir... Bir şehrin, belki de sıradan görünen bir aşk hikâyesi. Ama bu hikâyede, sevda, uzaklardan gönderilen mektuplara, geceleri yanan lambalara ve beklenen dönüşlere sızmış, her anı kaybolan bir umudu içinde taşır.
Bu kitapta, vatanına kavuşmak için yürekten direnen bir askerin kalbine ve onun yarîne misafir oluyoruz. Savaşın içinde, her şeye rağmen dimdik ayakta durmaya çalışan; toprağa gömülen hatıralarla, eski siperlerde yankı bulan bir sevda bu. Bir bakışta kaybolan umut, gizli bir tebessümle birleşen eller… Ama her adımda, aralarına giren mesafeler, yıpranan düşler, imkânsızlıklar ve belirsizlikler de var.
Kadın ise, sevdiği askerle çocukluk yıllarındaki masumiyetin kalıntılarını taşıyor. Her gün, belki de sabırla, ama her an yüreğinde bir eksiklik hissederek, o günün gelmesini bekliyor. Bir zamanlar birlikte oynadıkları sokaklarda, yıllar sonra yeniden karşılaşacakları anın hayalini kuruyor. Geceleri yıldızsız gökyüzüne bakarak, o gidişin acısını kalbinde taşıyor.
Bir şehrin sessizliğinde, kelimeler olmadan bile birbirine bağlanan iki yürek… Okurken belki kalbiniz sıkışacak ama bu hikâye size sevdanın sabrını, direncini ve bekleyişin gücünü anlatacak. Ve belki de, sevda beklemeyi öğrenmek, kaybolan zamanları geri almak ve bir gün yeniden kavuşmak demek.
|
Acıma Sız
"Kimsiniz?" diye sordu. Verebilecek çok cevap varken ona verebileceğim tek şey bu oldu.
"Güzel soru, biz kimiz? Biz Tertiadecima Generatione sizin deyiminizle TG`yiz.
.
.
.
"Bu arada." diyerek giriş yaptı tekrar cümleye. "Zaaflarını fazla belli ediyorsun dikkat et düşman en çok oradan vurur."
"Sen gibi mi?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Beni karşı tarafına mı koydun?" diye sordu Marcena.
"Nereye koymalıyım?" diye soruya soruyla cevap verdi Berk.
"İnsan kendi kararının sonuçlarını çevresiyle öder. İyi düşün... bana yetersen ve ben istersem karşında olurum. Ama benden sana tavsiye kazanamayacağın kumara girme çünkü bu karşındaki kadın kumarda senin masaya koyduğun miktarla yetinmez senden fazlasını alır. Kanını, canını, çevreni, yolda selam verdiğini bile. Pis oynarım ben söylemiş miydim bu arada? Tıpkı büyüdüğüm yer gibi... Pis oynarım ve sonrada ellerimi silip hiç pislenmemiş gibi temiz temiz güle oynaya ayrılırım yanından. Şimdi tekrar düşün beni karşına alabilecek misin?"
"Sen!" dedi hiddetle. "Gerçekten de göze alınamayacak bir tehdit ama aynı zamanda göz önünde bulundurulması gerekilen bir kadınsın. Karşıma alsam ve seni yensem kaybedecek olan yine ben olacakmışım gibi geliyor. Yanlış mıyım?" diye kendince bir çıkarımda bulundu.
"Doğru." Kafasını salladı ağırca aşağı doğru. "Doğru lakin eksik."
"Sen beni karşına alamazsın, ben istersem senin karşına geçerim ve sen bunu bir lütuf olarak sayarsın." dedi gülerek.
.
.
.
|
Kaybolan Yıllar|Asker & Savcı
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu?
Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi?
Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, beklemeye devam eder miydi?
Aşk gerçekten bütün engelleri aşar mıydı?
Asker & Savcı kurgusudur.
Kapak ve içerik şahsıma aittir.
|
Vatanaşk (Askerî Kurgu)
Öylece trafiğe karışan aracın arkasından bakarken bacaklarımın beni taşımayacağını anlamıştım. Taşımasındı. Önemi yoktu. Kendimi dizlerimin üzerinde yere bırakırken de , alnımı soğuk asfalt zemine dayarken de , dişlerimi kırarcasına sıkarken de, aman kimse duymasın aman kimse Hazan güçsüz demesin diye soğuk havaya karışmasına izin vermediğim hıçkırıklarım bedenimi amansız bir sıtma krizine girmişim gibi titretirken de , gözyaşlarım kirpiklerimi ıslatırken de , sevdiğim adam " Yapma Hazan! Öldürme beni yavrum" diye feryat ederken de hiçbir şeyin bir önemi yoktu. Hiçlik bu olmalıydı.
Yine de "vatan sağolsun" du.
Terörle Mücadele Savcısı Hazan Hilal Türkoğlu
Yüzbaşı Fırat Demir Korkmaz
"Mevzu bahis vatan olduğunda her Türk bir askerdir."
"Kitaptaki olayların gerçek kurum ve kuruluşlarla hiçbir ilişkisi yoktur. Herşey tamamen hayal ürünüdür."
|
Bir Deniz Kabuğu Masalı
"ama anlamadım o an ne demek babam o al bayrağa sarılı tabutun içinde , neden orada olsun ki babam . her zamanki gibi saklambaç mı oynuyoruz acaba ama benim babam oraya sığmazdı ki çok uzun ve yapılı bir adam benim babam"
nereden bilebilirdi ki daha 5 yaşındaki duru uzun ve yapılı babasının bedeninin yakınına atılan füze yüzünden paramparça o tabuta sığdığını...
|
Kod adı;Saye
Çok az abi-kardeş bölümleri vardır.Onun dışında normal Askeri kurgu. İlk 3-4 bölümü klasik ilerliyor ama hikayenin ana konusu hayal gücümden esinlenilmiştir....
Lütfen oylama yapmadan geçmeyiniz....
Tiktok_@burcin286
YouTube _@Kitaplar_Ruhum604
|
Lav-yarı texting
Masal Ladin, günlük tutmaktan hoşlanmayan bir kızdır.
Yeni aldığı hattan sürekli kendine gününü anlatan Masal, aynı numaranın başkasına da satıldığından bir haberdi...
Masal: Bugün alt komşunun kızı balkonda dedikodu yaparken kafasına kedim düştü...
Masal: Çok şükür kedime birşey olmadı
Masal: Ama kız dengesini kaybedip düştü.
Tek arkadaşım: Yanlış numaraya mesaj attınız herhalde diyeceğim ama kendi kendime mesaj göndermişim gibi gözüküyor?
¢
Asker kurgusudur...
|
İSİMSİZ KAHRAMANLAR
“Ah benim yapışkan kızım, evvela insanı yadırgarsın, kaçarsın; sonra çam sakızı gibi öyle bir yapışırsın ki,” gözlerim otobüsün camından dışarıya kayarken aklımda babamın bana bu satırları söylediği an canlanıyordu.
“Yağ satarım bal satarım. Ustam ölmüş ben satarım,” diye arkadaşlarımın etrafında dönüyorum. Lojmanda en sevdiğimiz oyun buydu. Zambak zumbak… en çok bu oyunda eğlenirdik. Tabi bu oyun dışında oynadığımız birçok oyun vardı: saklambaç, körebe, mendil kapmaca, ebelemece, beştaş, misket…
Elimdeki mendili yüzünü unutmaya başladığım en yakın arkadaşım Sevil’in arkasına bırakıp tekrar koşuyorum. Sevil ile yeni tanışmışız. Ama ilk yadırgamıştım, sevmem demiştim. Yaşım sekiz aklım on sekizdi mübarek.
Arkadaşlarımın Sevil’e bakıp güldüğünü görüyorum. Sevil arkasına bakıyor ve ayağa kalkıyor. Aklımda tek kalan simsiyah saçları ve gözlerinin olmasıydı. Uzun mu kısa mı, gülüşü nasıl, sesi nasıl, gözleri nasıl hatırlamıyordum. Tek bildiğim gözlerinin ve saçının rengi.
Sevil beni kovalıyor. Bende ondan kaçıyorum. Ve beklenen son geliyor. Açılan bağcığıma takılıp yere yapışıyorum. Küçükken ,küçük dediğim on bir yaşıma kadar, bağcıklarımı bağlayamazdım. Ve kaçınılmaz son olmuştu. Yere sülük gibi yapışmıştım işte.
Sevil yanıma geliyor hemen. Ellerimden tutup kaldırıyor beni. Üstümü düzeltiyor, tozları siliyor. Yüzünde sinirli bir ifade var gibi. Ama eğlenen bir ifade gibide duruyor. Gözleri bağcıklarımı buluyor. Eğilip bağlıyor. “Şunları da bir bağlayamadın gitti!” diye çıkışıyor bana. Kaşlarımı çatıyorum.
|
Gözlerinde Saklı
Zalim bir babayla,sınırlı sayıda görebildiği annesiyle,hayatlarının mahvoluşundan onu sorumlu tutan abiyle büyüyen Yarbay Afgan Alakurt hem aile ilişkilerini,hem işini hemde babasını onu zorla evlendirdiği yürüme engelli olan Barlas Yaman`la ilişkisini yürütebilicek mi?
|
YILDIZI YÜZÜK
Herkes bir ev olur ama kimse "Latibule"olamaz...
|
Kapan
Gökçe Hançer babasına inat asker olmuş vatanı için kendi canını feda etmeye razıydı.4 Sene boyunca kanca timini yöneten Gökçe bir hayal kırıklığına uğrar. Başlarına bir yüzbaşı geçer ama birbirlerinin kaderini kendileri belirler.
|
AROKNE
Bitmiş bir hayattı benimkisi, heves etmeye hakkı olmayan, mutlu olunca peşinden geleni ezberleyen, kimse tarafından sevilip önemsenmeyen biriydim ben.
Herşey bittiğinde kendimi hayatın akışından bir nebze soluklanmak için Rize’de bulmuştum kendimi.
İşte bitti dediğim anda başladı benim hikayem…
“Araf’taki okyanusun netliğiydi bizimkisi…”
|
KOF
Bugün tam bir ay oldu buraya geleli. Dört duvarın arasındayım. Küf kokuyor burası, biraz da is. Derin bir koku çekiyorum içime, işte diyorum kendime; İşte benim yaşama sebebim bu.
Zar zor sığdığım yatak bu gece bana dar olmakta kararlı, uyku denen o lanet şey girmiyor gözüme. Bedenim bir külçeden farksız, dört gündür uyumamışım. Yine girmiyor. Gözümü her kapattığımda cesetler beliriyor o karanlıkta. Ceset denmez ona, olsa olsa leştir o. Derdi amcam yanımda olsaydı. Haklı, leşti her biri.
`İlk günler kusarsın sürekli, uyuyamazsın, rüyana girer kabus ederler.` Demişti amcam, şimdi söylediği her şeyi yaşıyorum. Apansız bir ürperti geliyor engel olamadığım, rüyalarımı kabus ediyorlar epey bir vakittir.
Bunların hepsi birkaç aya mazi olacak, biliyorum. Ne artık rüyama girecekler, ne de leşlerini görünce kusacağım. Ben artık öldürmek için yaşayacağım.
Ben kim miyim?
Ben Dinçer, Dinçer Demirsoy. Başka da hiçbir şey değilim zaten. Hayatta bir şey olmak için işte şimdi tam da buradayım. Tek bir kelimeyle anlatamadığım bu şehirdeyim. Ölü kentteyim, ölü zırhlarının içindeyim, leşlerin her gün daha da arttığı bir mezarlıktayım.
|
Milyon Dolarlık Gelin
Olmadık yerde olmadık zamanda kapını çalıyorsa aşk onu içeri buyur etmekten başka çaren yoktur.
|
YILDIZLARIN ALTINDA
İleride evleneceğiniz kişiyle nasıl tanışmayı hayal ettiniz?
Bir kafede, lisede, iş yerinde veya klasik olarak çarpışarak olabilir değil mi?
Ama kesinlikle dağ başında, gecenin zifiri karanlığında, bir mayının üstüne basmış halde karşılaşmayı hayal etmemişsinizdir değil mi? Neredeyse imkansız bir tanışma hikayesi...
İşte o imkansız tanışma hikayesini gecenin karanlığında, sadece yıldızların ve ayın aydınlattığı gecede, arkamda duyduğum tok, kalın sesiyle imkansız olmadığını anladım. İlk olarak zifiri karanlıkta bile belli olan yeşil gözleri dikkatimi çekti. Elindeki silahı bana doğrultmuş, bu zifiri karanlıkta bile belli olan keskin yüz kartlarıyla, sinirli yüzüyle bana bakıyordu.
Sol elini temkinli bir şekilde havaya kaldırdı, kafasındaki askeri kaskına götürdü, kasktaki el fenerine dokunup açtı, bu sayede beni daha net görmeye başladı. Bir süre bana baktı, hareket eden adem elmasından yutkunduğunu anladım.
Bizim hikayemiz bir dağ başında yıldızların altında başlamıştı.
Hayalet ve Ateş Parçası`nın hikayesi...
|
KOMŞU KIZI/ASKER SERİSİ-1
" Seviyorsan seviyorum dersin komutan! Böyle belirsizliklere gelemem ben! Tutarsın elimden sevdana sahip çıkarsın!"
Kendimi karargahtan nasıl attığımı şaşırmıştım. Öfke tüm bedenim de diri iken kolumdan tuttuğu gibi çekti beni kendine. Etrafta ki askerleri önemsemeden kahveliklerini elalarıma fitilledi.
" Yürü gidiyoruz!"
" Nereye be!"
" Yürü komşu kızı, basacağım nikahı, sevdama sahip çıkacağım! Seni karım yapmaya gidiyoruz!"
...
Firuze&Alpaslan
|
Sevgili Asker
"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir."
Küçükken babaannesi yüzünden annesini kaybetmiş, teröristler yüzünden babasını kaybetmiş bir kız çocuğu. Kim bilebilirdi ki büyüyünce asker olacağını ve onların soyunu kurutmaya ant içeceğini. Yeni hayatı ona eski anılarını ve sevdiklerini verdi. Peki ya geri alacak mı?
Ben yazmak için hazırım peki ya siz Şeyma ve Yavuz`un hikayesini okumak için hazır mısınız?
|
HAYVANLAR ALEMİ
"Ne yapacaksın bana? Öldürecek misin? Ya da işkence? Ya da sizin kadın pazarlarınız vardır oralarda satarsın? Ya da..."
"Beni iyileştir istiyorum." Dedi Pars sözünü keserek. "Hastayım ben."
Azra dalga geçercesine güldü. "Doğru, beyninden hasar vardır senin."
Pars güldü. "Nereden anladın? Gözlerinde röntgen cihazı mı var?"
"Yok da kalbim var. Sizin gibi ruhsuz kalpsiz insanların beyninde sıkıntı olması gerekiyor yoksa o kadar insanı öldüremezsiniz öldürmekten keyif alamazsınız.""Teşhis konusunda gayet iyisin. Anında çözdün hastalığımı."
Azra dosyaya baktı. Bu bi hastanın dosyası olmalıydı. İçini açtı. En önce bi beyin MR görüntüsü vardı.
"Senin mi bu?" Dedi Parsa bakarak.
"Evet."
Azra hızla dosyayı eline geri verdi. "Ne güzel o zaman. Dünya bi kötüden kurtulmak üzere. "
|
Yıldızlı Gecenin Karanlığı [Askerî Kurgu]
" Dikişlerinde sorun yok. "
Ulaş yarasına baktı. Leyla sırıtıp makasla gazlı bezi tuttu.
" Korkmuyor musun? "
Ulaş kafa salladı " Neden korkayım? "
" Ne bileyim sizin tim iğne görünce ayılıp bayılıyor da. "
Ulaş hafif sırıttı " O da bizimkilerin ayıbı. "
ASKERİ KURGUDUR
|
Abimin Arkadaşı Texting
Kitabın telif hakları bana aittir. Kopyalanması halinda dava açarım. Bilginize.
Baştan söyliyeyim. 40.bölüme kadar texting sonra düz yazı. Bunu bilerek okuyun. Sonrasında olumsuz inceleme bırakmayın lütfen.
Sıradan bir abi- kardeş ilişkisinden aşka ilerleyen bir tutku.
En fazla ne olabilir ki?
Sizi içeriye bekliyoruz.
Alaz Kara: Giymişsin kısacık elbiseyi.(00:07)
Baldırlar çırılçıplak meydanda.(00:08)
Göğüsler açıkta(00:08)
Sonra niye sinirlerin zıpladı diyorsun.(00:09)
Al işte sana asıl nedenlerini yukarıda sıraladım.(00:10)
Siz: Sen beni mi süzdün?(00:10)
Alaz Kara: Ben seni niye süzeyim kızım?(00:11)
Kendine gel.(00:11)
Kendin çırılçıplak giyiniyorsun.(00:11)
Sonra tüm suç Alazın oluyor.(00:12)
Yok öyle yağma.(00:13)
Böyle yaparak mahallelinin de ağzına laf verdiğinin farkında mısın?(00:14)
İster istemez insanın gözü kayıyor yani.(00:15)
Bilerek yaptığım bir durum değil.(00:16)
Siz: Giydiğim kıyafet gayet zevkliydi bir kere.(00:17)
Sen modadan ne anlarsın ki.(00:18)
Ayrıca mahalle ne düşünürse düşünsün.(00:19)
Alaz Kara: Dediğim dedik çaldığım düdük.(00:19)
Kendi bildiğimi okumaya devam edeceğim diyorsun yani.(00:20)
|
Ayrılsak Ölürüz Biz Texting
Yaren, Komutan Akın`ı mesleği yüzünden bırakır. Yaren bu duruma daha sonradan pişman olsa da geri dönmek ister. Ve Akın` a mesaj atar.
Devamını hadi gelin birlikte okuyalım.
Siz: Ayrılsak ölürüz biz.
Siz: Bir bedende bütünüz biz.
Siz: Ellerde ölürüz biz.
Siz: Yok dokunduğun her yerim acıyor şimdi.
Siz: Gidemezsin ki, gidemezsin ki.
Siz: Biliyorum deli gibi sevdin.
Siz: Ayrılalım artık diyemezsin ki, diyemezsin ki.
053**: Sen kendin gitmeyi tercih ettin.
053**: Ben her şeye rağmen sana kal dedim.
Siz: Hatırlar mısın?
Siz: Bu şarkı bizim şarkımızdı.
Siz: Senden sonra bir daha bu şarkıyı dinleyemedim.
Siz: Dinlemeyi geç.
Siz: Şarkıyı duyduğumda seni hatırlamamak için kuytu köşe bir yere geçip ağlıyordum.
053**: Sahi, söylesene.
053**: Ağlamak unutmak için çözüm niteliğinde mi?
053**: Eğer öyleyse gittiğinde benim senin için döktüğüm gözyaşları neydi?
|
0% |