Westminster
Satranç bittiği an, sadece tek bir şah kalır ve hayat onlar için krem, kahve bir satranç tahtasından başka bir şey değil.
♟🎲
Dünyanın adım atılmamış topraklarında kurulu bir teşkilata bağlı lider olma savaşında olan iki özel ruh, iki gizli tetikçi ve özel amaçlar uğruna kurulmuş bir acımasız bir dünya.
Plan için oluşturulmuş bir kadın, acımasız katil, intikam alınması gereken karanlık geçmişi ile karşılaşmaya çok hazır. Bu zamana kadar görevi için savaşmış olan adam şimdi onun karanlık dünyasına girmek zorunda kalıyor.
Tehlike ise daha yeni başlıyor...
(Soğuk Nefes Serisi 1)
|
Karanlıkta Yazılar
Nedenleri ve niçinleri sorgulamıyorum artık, biliyorum bu yolun sonunda üzüntü var, ayrılık. Ddüşünsene koskoca bir ömür ve bu ömrün içinde yaptığın her şey “ölmek için”
|
GÖNÜL YARAM
Edebiyat öğretmeni olan Reva , hayatın belki de kendine verdiği en güzel hediyeye (Efran `a) aşık olur, hep sadık kalırlar birbirlerine ama ta ki o kötü kader onları birbirinden koparana kadar...
|
Evarni̇anin Gölgesi̇
Kara Hartilerin Gölgesinde
Evarnia Bölgesi’nin karanlık ve acımasız topraklarında, Kara Hartiler olarak bilinen bir savaşçı kabilesi hüküm sürmektedir. Güç ve hırsla yoğrulmuş bu topraklarda, barışın neredeyse imkânsız olduğu bir dünya yaratılmıştır. Ancak içlerinden biri, zamanında casus olarak giren Miya, Kara Hartilerin güvenini kazanarak Fimano adını alır ve karanlık bir kraliçeye dönüşür. Geçmişine dair her şeyi unutmuş, yalnızca Kara Hartiler’in geleceğini inşa etmeye odaklanmıştır. Ancak Fimano’nun içindeki savaş, yalnızca dış dünyadaki düşmanlarla sınırlı değildir; kendi halkının içinde de güç ve entrikalarla dolu bir mücadele vermektedir.
Fimano, kanla beslenen bu düzeni değiştirmek ve halkını barışa yönlendirmek için cesur bir plan yapar. Fakat Kara Hartilerin karanlık Lordu Gusion, Fimano’nun güç ve kararlılığını tehlike olarak görür. Gusion, Fimano’ya karşı hem derin bir arzu hem de şüphe besler. Fimano, hem içindeki savaşı hem de dışarıdaki tehlikeleri göğüsleyerek, halkını korumak ve barışı sağlamak için destansı bir yolculuğa çıkar.
Bu hikaye, güç ve hırsın, ihanet ve aşkın, savaş ve barışın iç içe geçtiği epik bir maceraya davet ediyor. Fimano’nun kaderi, yalnızca kendi geleceğini değil, Kara Hartiler’in de geleceğini şekillendirecek. Ancak bu yolculukta, onu bekleyen tehlikelerle nasıl başa çıkacak? Ve sonunda kim galip gelecek? Kara Hartilerin gölgesinde, kaderin yazgısı yeniden yazılacak.
|
Bu Yağmurlar Yüzünden
"Böylesine severken..." Güçlükle nefes aldım. "Nasıl sileceğim seni içimden?"
Yumruk yaptığım ellerimi hırsla göğsüne indirdim. Ona doğru sendelerken artık hiçbir şeye gücümün yetmediğini anlamıştım. Bedenimi bile artık zor taşıyordum, onun yere göğe sığmayan aşkını nasıl taşıyacaktım ki zaten?
Ellerini belimin iki yanında hissettim. Düşmeyeyim diyeydi bu. Acıyla gülümsedim. Beni yıkan o değil miydi? Şimdi tutsa ne fark ederdi?
Gözlerine baktım. "Sensizliği öğrettin..." Titreyen alt dudağıma dişlerimi geçirdim. "Ama seni nasıl ruhumdan söküp atacağımı öğretmedin ki," dedim isyanın umutsuzluğunun rengine bulanmış sesimle.
« Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
Sevgim acıyor...
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar... »
Turgut Uyar
|
Karanlıktaki Işık
-Belki de birbirimizi bir daha hiç göremeyeceğiz hatıra kalsın.
Diyip kolyeyi tekrar ona uzattım bu sefer aldı ve boynuna taktı
*
Annemle beraber eve doru yürürken bana verdiği kolyeye baktım üstünde ki yazı dikkatimi çekti"Karanlıktaki Işık" ne anlama geliyordu ki...
***
Onu bir daha göremeyeceğini düşünmüştü.
Taki o güne kadar ormanın karanlığında etrafı silahlarla çevrili olan o adamın Affan olabileceği aklının ucundan geçmezdi.
O günden sonra hiç bişey aynı olamayacaktı.
Ya Affan`ın karanlığında boğulacak yada onu kendi aydınlığına çıkaracaktı.
Bir yanda güzelliğiyle ,dik başlığıyla ,temiz kalpliliğiyle ve imanıyla Hafsa Akar , diğer yanda yakışıklılığıyla , kararlılığıyla ,sinirliliğiyle ve karanlığıyla Affan Maraz .
Sizce bunun sonu nasıl bitecek ???
|
Yukarısı Bin Gök
Liseler arası müzik yarışması için kurulan bir grup...
Genç yıldızlar onları neyin beklediğinden bir haberlerdi. Aşk, tutku, öfke ve bir sürü tecrübe edilecek olay yaşayacaklardı. Grup olmanın yükü her geçen saniye artacaktı.
|
Hiakyelerim
Kendime ait hikayelerden oluşan bir kitap
|
Vav
Gazel, babasının ölümünün tek sorumlusu olarak avukatları olan Zeyd Hazar`ı görür ve ondan nefret eder. Lakin kimse Gazel gibi düşünmüyordur.
Zeyd Hazar, başarılı bir avukattır ve en büyük isteği içinde bulunduğu düzeni kuran insanların gerçek adalet ile yargılanmasıdır. Bunun için ise elinden geleni yapmaktadır.
Hanif Şems`in ölümünden sonra bıraktığı vasiyetnamesini avukatı olarak Zeyd ailesine iletir. İçinde yazılanlar arasında ise bir isteği vardır; Gazel, Zeyd ile evlenecektir. Bir şekilde ikisi de bu evliliği kabul eder. Yalnız Gazel`in bir şartı vardır; Zeyd`e gerçekten güvenene dek yüzünü ona göstermeyecektir.
|
Mim
Sıradan bir hayatı olan Feza, üniversitede öğrencisidir aynı zamanda bir hastanede de danışman olarak çalışmaktadır. Tek gayesi kendisinden beklenildiği gibi bir an önce okulunu bitirip abisinin yanına yurtdışına yerleşmektir. Ama staj yaptığı doktorun hasta kayıtlarının ifşa edilmesi ile suçlanır ve okuldan uzaklaştırma cezası alır. Bu bir yıllık kayıp planlarını ertelemesine neden olur. Bir de üstüne okuldan bir arkadaşının hastane masraflarını ödemesi gereken bir fatura ortaya çıkmıştır ve paraya ihtiyacı vardır.
Karanlık bir dünyada yetişmiş olan Talha Bahremoğlu, sıradan bir insan değildir ama mafya da değildir. Hayatta önem verdiği tek şey diyaliz hastası olan kız kardeşi Leyla`dır. Leyla`nın mutluluğu ve güvenliği için elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Bir gün Leyla, diyaliz için gittiği hastanede Feza`nın kaybettiği defterini bulur. İçinde, Leyla`nın solmakta olan kalbine ışık tutan satırlar yazmaktadır. Böylece Leyla, Talha`dan defterin sahibini bulmasını ister. Talha, Feza`yı bulur ve onu Leyla`nın yanında tutmak için elinden gelen her şeyi yapar.
|
Tanrı’nın Günahkar Nefesi
tir tir titriyordu beden, gözleri aşağıya bakmamak için kendini zor tutuyordu. buraya nasıl geldiğini, neden geldiğini biliyordu ama kendi isteyerek gelmemişti. uçurumun kıyısında, rüzgar eşliğinde öylece duran beden bir ses işitti. bu ses dışardan değildi, tam içindeydi. bu ruh`un sesiydi.
"atla aşağı artık!" diye kükredi ruh. beden, anlamayarak dudaklarını araladı.
"istemiyorum.." bunu dediğinde kalbinde büyük bir ağrı hissetti, ağrıyla kıvrandı.
"atla, bizi bu acıdan kurtar!"
...
"bazı deyişlere göre, tanrı bizi yaratırken nefesini burnumuza üflemiş ve bize hayat vermiştir. aslında bakarsanız ruhumuz tanrı`nın nefesidir. içimizde onun bir parçası bedenimize hayat olmuş.
belki de bu yüzdendir; ruhun bu çabucak kırılması , bu kadar sevgiye aç ve doyumsuz olması.. küçücük bir sevgiye muhtaç olan bu ruh tanrı`nın aslında sevgi ihtiyacıdır."
|
Kızıl Gerdan
Çevresi tarafından kaptan olarak tanınan Ali Cihan Gencer aslında kod adı Kavur olan bir Milli İstihbaratçıdır. Yedi yıldır Kod adı Çaykara olan Balca ile yazışmaktadır. Mesleklerinin gizlilik ilkesi yüzünden özel hayatlarına, fiziki görünüşlerine ya da yaşadıkları şehirlere dair en küçük ipucu vermeyen görev sohbetlerinde birbirlerinden etkilenmeye başlarlar. Aralarındaki çekim kaçınılmazdır ve bir gün karşılaşmayı ummaktadırlar. Fakat bilmedikleri bir şey vardır.
Balca, Ali Cihan`ın arkadaşının kardeşidir ve aileleri Çanakkale`de aynı mahallede yaşamaktadır. Aslında normal hayatlarında birbirlerini tanıyor olmalarına rağmen bundan habersizdirler.
İki farklı tanışma tek aşk.
Polisiye romantizm türünde yer alan bu kurgu yetişkin içeriklidir. Küfür, argo kelime ve şiddet öğeleri barındırdığını bilmelisiniz. Herkese keyifli okumalar dilerim :)
|
Nun
Hare, muhafazakâr biridir, anne ve babasının ölümünden sonra intikam arzusu içinde ki amcasının yanında kalmaktadır ve kendisine miras kalan mal varlığından dolayı öldürülmesi için verildiği yerde adım adım ölüme gittiğini düşünmektedir. Sonunda o an gelirde... Ölüme giderken, gözlerinin safir mavisi dışında, görmediği, tanımadığı bir cellada ölüm emri ile teslim edilir lakin bu emir yerine gelmez. Kader işlemeye devam eder ve böylece yolu bir başka yol ile kesişir.
Berzah, babasını öldüren adamdan intikam almak için bir plan kurar, planını uygulamaya başkalarının canını yaksa dahi devam eder. Bu yoldan dönmemeye de oldukça kararlıdır. Lakin hesaba katmadığı bir şey vardır ki o da; kardeşini kurtarmak için gittiği eski bir düşmanının evinde karşılaştığı kadına karşı tüm bildiğini tersyüz eden içinde beliren tuhaf duygudur. Ki o da aşktır. Berzah bu kadının bir şekilde hayatını kurtarır ve orada kader hayatına bir kördüğüm atar.
Hare, ölüme giderken ölümün rengine Berzah`ın gözlerini gördüğünde karar verir. Öldüm sanmıştır lakin ölmek için önce bir imtihana tabi tutulması ardından da bir lütfa layık olması gerekmektedir.
|
Ezheran
Ahir Zamanda Masallar 1
. . .
Adar`ın kusursuz saydığı hayatı vücudunda tedavisi mümkün olmayan yaralar çıkınca tepe taklak olur. Sahip olduğu ne varsa yavaş yavaş kaybeder. En sonunda ise her şeyi geride bırakarak gözden ırak ıssız bir yerde yaşamaya mecbur kalır ve umutsuzca günlerini geçirmeye başlar.
Sakin hayatı bir gün yolunu kaybeden yabancı bir adamın arazisine girmesi ile son bulur. Yabancı izinsiz girdiği o evde oldukça iyi karşılanır lakin oradan ayrılırken bahçede ki ilginç güller dikkatini çeker ve kızına götürmek için içlerinde ki en güzel gülü koparır. Koparılan gülün elinde birden solup gitmesi ile adam bir hata yaptığını fark eder ve bu hatanın karşılığı olarak ev sahibi ondan bir ay yanında çalışmasını ister. Bir şekilde bu bir aylık bedel için yaşlı adamın yerine güzel kızı gelir.
. . .
2021
|
Kırlangıçlar Ardında
Asel; sorunlarından sorgulamadan, kaçarak kurtulabileceğini zanneden, sessizliğe alışmış kırılmaktan korkan narin bir kızdır. Bir gün, her zamanki gittiği kafenin karşısındaki mezarlıkta bir adamla tanışır. Mezarlıkta tanıştığı çaresiz adama karşı koyamadığı an, hayatında her şeyden çok değer verdiği kişilerle çeliştiğini fark eder. Hayatı tamamen değişen Asel, sorgulamaya başlar.
Aksa, Asel’in kuzeni ve onu her şeye rağmen destekleyen ışıktır. Geçmişin karanlığına karşı ne olursa olsun korkusuzca Asel’in yolunu aydınlatma kararı aldığında kaçınılmaz değişimin zehri aklına cevapsız bir soru bırakır.
Değişim her zaman mutluluk getirir mi?
-
“Öz geçmişime kitap muamelesi yapıyorsun, beni sadece kitabımın kapağına göre yargılıyorsun. Kitabımın kapağına kitap muamelesi yapman gururumu okşasa da beni işkillendiriyor.” Gözlerimi kıstım. “Yargıladığın kapakları neye göre seçtin?”
Yüzü ile yüzümün arasında bir karış mesafe vardı, gözlerine baktım. Gülümsedi.
“Kadere inanır mısın?”
|
Ben İstemedim Ki
Arka Kapak Yazısı:
Bak, her yer kırıldı.
Şurası da çok kirlenmiş.
Lekeler de çıkmıyor.
Oysa okşamaya kıyamazlardı.
Hata ile mi olmuş?
Görmemişler mi?
Görmek istememişler mi?
O kelimeyi de artık kullanma!
"Değerden" bahsetme bana!
"Değerli idi!" deme!
Görüyorsun sen de,
Bütün o "değerli" diyenlerin,
"Değeri" nereye düşürdüğünü.
|
Avucumun İçinde Saklıyorum
Arka Kapak Yazısı:
"Bilmem kendimi nasıl anlatsam? Biraz neşeli, biraz hüzünlü, biraz da hayallerle ve ümitlerle dolu bir insanım. Her duyguyu yaşamaya çalışıyorum ve her duygu beni "Ben" olarak gösteriyor. Duygu dolu bir insanım ve duygularla insanlığımı, özümü belirtiyorum. Bir gün pencereden bakarken, barışı ne kadar özlediğimi hissettim. "Biraz dağınık ve karışık bir dünyada yaşıyoruz." dedim kendime.
"Düşünmemek olur mu seni?
Belki sana şiirler yazarım?
Belki kitaplar uçar gökyüzünde?
Sonra boş bir duvarın önünde durur
Ve bir eser yaratırız.
Düşünmemek olur mu seni?
Şiirlere, gökyüzüne,
Duvarlara yazarım belki seni."
|
Can Kırıkları
Arka Kapak Yazısı:
Başımı ona doğru çevirdim ve gülümsedim. Tek içimde, kırıklarla yaşamıyordum artık. Bakışlarım da insanlara kırık bakıyordu. Karşı karşıya otururken hiç fark edilmeyen bir insan olmuştum. Yıllar geçmişti ve benimle tanışma isteğini, şimdi açıklıyordu bu insan. Olup bitenleri anlamanın zorluğunu çekmeye başlamıştım. Ve hiç cevap vermeden, elimdeki kitaba sarılarak kaçar gibisine oradan ayrıldım. Artık bu tür insanlar beni boğuyordu. İçimde sakladığım ruhum, daralıyor ve nefes almak için çırpınıyordu.
"Hiçbir şeyden korkmadık.
Yaktık, yıktık,
böldük, parçaladık.
Hiçbir şeyden kaçmadık.
Güldük, eğlendik,
yedik, içtik.
Tek korkumuz olan,
tek ulaşamadığımız,
şu `insanlığa`,
bir türlü yakın olamadık."
|
Aynam Düştü Yere
Arka Kapak Yazısı:
Bir hatıra defterine yazınca,
`O hatıra defterde benim adım anılacak...` diyecek kadar, güzel idi benim düşüncelerim.
Nerden bilirdim ama, adının bile kirlendiğini?
Nerden bilirdim, yırtılmış bir kağıt parçası gibi,
bir canın da parçalanıp atıldığını?
"Aynam düştü yere.
Kırıldı dağıldı aynam.
Eğildim topladım kırıkları.
Eğildim topladım kırıklarımı."
|
Ah Benim İnce Sızım
Arka Kapak Yazısı:
Seni tanımanın mutluluğunu yaşayan, ne çok insan olacağını bilseydin, içinde taşıdığın o acılar hafiflemez miydi?
İnsanlara duyduğun bu kırıklık, bu güvensizlik,
duygularla üflense idi, bakışların değişir miydi acaba?
"Dilimin ucunda bir söz var.
Yüreğimin ta derininde bir acı var.
Sözü bulsam, acımı anlayan olmaz.
Acımı anlatsam, sözü duyan olmaz."
|
Adın İle Savaşıyor İnsanlar
Arka Kapak Yazısı:
Ve bir gün,
Susmak bilmeyenlerin, sesini duydum.
Acı verenlerin yumruğunu, boğazımda hissettim.
Beni görmek istemeyenlerin, bakışlarını yine gördüm. Bir de duymak istemeyenler vardı.
Onların da sesli kahkahalarını, arkamdan işittim.
Sonra da "Öyle olsun..." dedim.
"İstediğiniz savaş ise, o da olsun..." dedim.
"Eğildim, büküldüm.
Parçalandım, dağıldım.
Kırıkları sessizce topladım.
Sessizce içime her şeyi haykırdım.
Herkesi sessizce bir bir içime gömdüm.
İşte benim de savaşım...
İnsanlarla savaşım, böyle idi.
İnsanları içime göme göme,
Kocaman bir mezarlık
Oluşmuş içimde..."
|
Ben Büyümedim
Arka Kapak Yazısı:
Hani, kendinize güvenmediğiniz veya çekindiğiniz an, biri arkanızdan size, "Hadi yürü! Çekinme!" der ya? İşte öyle bir an, bir adım atmaya başladım. Kendi kendime, "Yürü!" dedim. Kendi elimi, kendim tuttum.
"Yazmasını biliyor muyum? Üzer miyim okuyanları? Kötü bir söz, duyar mıyım?" gibi soruları, hiç düşünmedim.
Aslında kendim için, kendimi düşünerek; yazmaya başladım. O nedenle, bir beklentim de yok. Seven olur veya seven olmaz. Beğenen olur veya beğenen olmaz. Belki de yazmaya başladığım an gibi olur? "Yalnız ve sevilmeyen" bir kitap olur.
Ama bir farkı olur yine de. Adım bir yerde yaşar.
"Benim adım yaşamalı." dedim. "Bir emanet bırakmalıyım. Yürüdüğüm yollar, izlerim, kendi hislerim, yaşadıklarım silinemez. Hayatımı, sözlerimi ve düşüncelerimi, kimse belirleyemez. Kimse tanımasa da; çocuklarım, büyüyünce beni okumalı. Torunlarım beni tanımalı." dedim.
Şimdi bir yazar mıyım? Bilmiyorum.
Şair miyim? Bilmiyorum. Belki siz biliyorsunuz?
Benim bildiğim tek şey; hissettiğim, gördüğüm, duyduğum, kendimden, ondan, bundan, güzel doğamızdan veya da bir nesil hakkında yazmam.
Bir zamanı var mı ki yazmanın? Sonu geliyor mu veya bir "son" görünüyor mu? sorulara da, bir yanıt veremem.
Yazacağım kadar yazıyorum. Belki de yaşadığım kadar yazacağım? Yaşadıklarım kadar yazacağım...
Kim engelleyebilir?
- Feride Gerdelmann
|
Acı Benim Önümde Eğilecek
Arka Kapak Yazısı:
Doyasıya tada tada yaşamadıklarımın acısını çekiyorum. Sanki kırmızı rengi, az görmüş gibi, bütün kırmızılara sarılıyorum. Sanki bulutları izlerken, soluğumu özgürce serbest bırakmamış gibi, derin derin nefes alıp veriyorum.
"Acı Benim Önümde Eğilecek
Ve bir gün acı benim önünde eğilecek.
Benim boynumu büken o acı,
Benim önünde eğilecek iki gözüm."
|
Magnum Opus
Geçmişi hakkında bilgi sahibi olmayan Cüneyt`in kendini arayışını sizlerle paylaşıyorum. Aşk, aksiyon, macera dolu bilimkurgu hikayeme herkesi bekliyorum.
|
Tuz Ve Masal
Bir mutsuzluk ilkesi bu
Ölmezsen sevemezsin
Şairsen ölemezsin
Resimde vurduğum
Kırlangıç hala düşmedi
Yağmura tutunup
Trene binip gidesim var
Özgürlük kaotik bir yalnızlıkmış
Öğretilememiş kapital
Sürgüyü çektim
Annemin eşiğine mum gibi devrildim
Yağmura kalsa
İçimde bir gemi batar
Gerisi tuz ve masal
|
HİGANBANA
“Dişe diş, kana kan. Yaraya sebep olan aynı yarayı çekmeli.”
|
Bir Gece Vaktinde/YARI TEXTİNG
"9/A sınıf grubu’ndan 1 mesaj;"
"Edebiyatçı: İyi akşamlar çocuklar. Bugün sınıfta bazılarınızın yardımlaşma becerilerini inceledim. Ve bir karar verdim. Sınıfta üç kişilik gruplar kuruyoruz ve o grup ile tiyatro yazıcaksınız. Yarın okulda gruplarınızı öğrenebilirsiniz. İyi günler."
Herşey edebiyat hocasının gruba yazdığı bu ödev ile başlar...
|
Nefretin Gölgesinde
Büge, Tekirdağ’dan İstanbul’a üniversite eğitimi için taşınan genç bir kızdır. İstanbul’un kalabalığı ve gürültüsü arasında, hayalini kurduğu edebiyat bölümünde okumanın heyecanını yaşar. Ancak, yeni bir şehirde ve okulda olmanın getirdiği zorluklarla başa çıkmak zorundadır. İlk gününde, yeni arkadaşlar edinir ve dikkatini çeken Atlas ile tanışır. Atlas’ın gizemli tavırları ve Büge’nin ona karşı hissettikleri, hikayenin merkezinde yer alır. Büge’nin içsel yolculuğu, yeni başlangıçlar ve karşılaştığı zorluklarla dolu bu hikaye, okuyucuyu İstanbul’un büyülü atmosferinde bir serüvene davet ediyor.
|
0% |