Kitap Tür Kategorileri

Erdi aslında her genç kızın hayallerini süsleyecek kadar yakışıklı değildi. Onun Müjganın hayallerine girmesine sebep olan şey zaten çok farklıydı. Müjgan bir adama baktığında onun güzel yüzünü görmenin dışına geçmek istiyordu. Ve Erdi`ye her baktığında içinde yaşadığı felaketin hangi duyguya ait olduğunu bulmuştu. Aşktı. Karşılığı olamayacak kadar mükemmel bir aşk yaşıyordu içinde. Erdi ise onu hayata bağlamak için elinden geleni yapıyordu. Oysa bir kere gözleri buluşsa. Erdi o zaman ne yaptığını anlardı. Ama onun iyi niyeti Müjgan için iyilik değildi. O mutlu etmek isterken öldürecek kadar kördü.

Yedi yaşında büyülü bir okula adım atan yakın arkadaşlar Anastasia ve Irene`nin yolları, on yıl sonra yapılan güç sınavında ayrıldı. Anastasia, Ateş gücünü keşfederken, Irene`nin yetenekleri gizemini korudu. Ateş Kralı`nın gözdesi haline gelen Anastasia, Irene`nin hayatında bir tehdit unsuru mu olacaktı? Irene için okul hayatı hiç de sıradan değildi; güçsüzlüğü, onu krallıklar arasında belirsiz bir geleceğe sürüklüyordu. Hangi krallık Irene`yi kabul edecekti? Yoksa hiçbir krallık onu istemeyecek miydi? Bu sürükleyici hikayede, iki arkadaşın arasındaki dostluk, güç ve sadakat sınavını geçebilecek mi? Irene`nin gizemli kaderini keşfetmeye hazır olun.

Ablasının ihanetini kabullenemeyen Kader, kendini eve kapatmıştır. İhanetin üzerinden altı yıl geçmesine rağmen geçmiş, Kader`in peşini bir türlü bırakmıyordur. Kader, acılarla dolu geçmişiyle savaşırken birde geçmişin tozlu sayfalarının arasından gelen gizemli adamla hayatı altüst olacaktır.

Camide ikindi namazını kılıyorsunuz. Tam namazın farzını kılacakken ansızın tanıdığınız aynı zamanda öğrenciniz olan çocuk sizi caminin avlusunda birisinin beklediğini söylüyor. Avluya çıkınca koyu kahverengi gözlü bir adamla karşılaşıyorsunuz ve size eliyle `sus` işareti yapıp bir köşeye çağırıyor. Ne söylemesini beklersiniz bir yabancıdan? Asker kimliğini gösterip namaz kıldığınız camide bombalar olduğunu ve sizden ona yardım etmenizi istediğini söylemesini beklemezsiniz değil mi? Peki inanır mısınız camide bomba olduğuna? Az önce namaz kıldığınız bir cami hem de... İçeride bir sürü insan,çocuk... Bombanın biraz daha vakti olmasaydı öleceğinizi bilebilir miydiniz? Bombaların olduğunu bir camidesiniz. Canınız tehlikede. Peki o camide gördüğünüz adamın daha sonra sizin için her şey olacağını bilebilir miydiniz? İlk baş camide birbirini görüp daha sonra Halk İstihbarat Teşkilatı`nda operasyondan operasyona koşulurken helal daireyi aşmadan ,dokunmadan, el ele tutuşmadan ,temas etmeden birbirlerini Allah için seven, sevdiğini kendinden bile sakınan, sevdiği için ölümü göze alan Aden Şüheda ve Yavuz Asım`ın hikayesi... "Sen şafak say ben sensizliği sayayım Sen düşmana kurşun sık ben sensizliği kurşuna dizeyim Sen beni düşün ben senin için öleyim." Aden Şüheda Ulusoy/Yılmazer Bu ilk kitabım olduğu için biraz klişe bir kitap ve yazım yanlışları olabilir. Kusura bakmayın. Silmek istedim fakat benim için özel bir anlamı olduğu için silmedim. Kitap düzenleniyor olup devam edecektir. Kitap aynı zamanda Watpadd adlı uygulamada da mevcuttur.

Bir sır iki bedeni bir birine nasıl bağlardım? Ve bu sır bir annenin çaresizliğine neden sessiz kalırdı? Daha küçücük bir bebekken annesinin yaptığı hata yüzünden hayatını şekillendiren bir sırla, karşı karşıya kalan Asena`yı sizce neler bekliyor? Sizce Asena bu sırra maruz kalmayı gerçekten de hak ediyormuydu? Peki ya içinde büyüyüp yeşeren bu sır ona daha neler yaptırırdı? Bütün bu soruların cevabı Asena`nın hikayesinde gizli. ✨✨✨ "Sen nasıl bir annesin! Ben senin yüzünden her gün cehennemi yaşıyorum. Nasıl böyle bir hata yapabilirsin? Neden beni hiç düşünmedin? Ben bu kadar mı değersizim senin gözünde anne!" Asena annesine sitemlerini soluksuz bir şekilde sıralıyordu. Annesinin ise ona verebilecek hiç bir cevabı yoktu. Evet korkunç bir hata yapmıştı ama bu hatayı düzeltmek için elinden hiç bir şey gelmiyordu. "Ben böyle olmasını istemezdim kızım. Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Seni bu canavardan kurtarmak için herşeyimi feda ederim ama olmuyor". "Anne sen hep zaten birilerini bir şeyler yüzünden feda ediyorsun. Bu yüzden ben bu haldeyim. Senin bu bir şeyleri feda etme sevdan yüzünden. Artık benden gizlemeyi bırak ve söyle anne . Ben neyin kefaretini ödüyorum?" Tüm hakları saklıdır!!!

Yarım kalmış bir aşk hikayesini tamamlamak için tanrı tarafından seçildi onların ikisi. Hamurları aşkla yoğuruldu , ayrılğın keskin acısı ile de kutsandılar.

Her şey bir ihanetle başlamıştı. O kocaman aile bir gece ansızın mahvolmuştu ve yıllar geçse de ne kan artık akmayı bırakmıştı ne de yaralar iyileşmişti.

Doğduğu gün hastaneden kaçırılan EFNAN, 8 yıl boyunca abisi sandığı adamla yıllar sonra bir araya gelir fakat onlar için oynanılan bir oyundan habersizdirler... "Unutmayın! Eğer suçlunun ifade dosyasında hilal damgası varsa Gece suçluyu deliller ile birlikte adaletin eline teslim etmiş demektir. Eğer yarım ay varsa büyük bir suçtur ve Gece suçluyu kendi hapishanesine kapatmıştır. Ama eğer dolunay damgası varsa işte o zaman çok büyük bir suçtur ve Gece Azrail olmuş demektir..." Kitap yazarı:Hasret Azun

Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen şehirdeki mekanlar, tamamen hayal ürünüdür. Gerçeklikle bir alakası yoktur. °Başlama tarihi; 13/10/23°

Yağmur Alakuş, sıradan bir ailenin kızı gibi görünen ama aslında derin bir aile düşmanlığının içinde büyümüş bir genç kızdır. Alakuş ve bilinmeyen soy isimli düşman aileleri arasındaki yıllar süren gizli bir çatışma, Yağmur`un hayatını kökten değiştirecek bir olayla doruğa ulaşır. İntikam hırsıyla yanıp tutuşan düşman ailenin lideri, kendi kızıyla doğum sırasında Yağmur Alakuş`un yerine geçirilmesine karar verir. Böylece, Alakuş ailesinin varisi olan Yağmur`un hayatı, bir anda düşmanları tarafından şekillendirilir. Şimşek ailesi, intikam almak için Yağmur ile kendi kızlarını doğumda değiştirir. Yağmur, aslında Alakuş ailesinin gerçek kızı olmasına rağmen, 17 yıl boyunca Şimşek ailesinin yanında büyümüştür. Ancak bir gün, Alakuş ailesi gerçeği öğrenir ve DNA testleriyle Yağmur`un gerçek kimliğini ortaya çıkarır. Şimdi Yağmur, kimliğini ve ailesinin gerçek geçmişini keşfetmek için bir mücadele içine girer. Bu süreçte, intikamla beslenen düşmanlarının entrikalarıyla, aile bağlarının ne kadar derin olduğunu keşfedecektir. Ancak Yağmur, sadece intikam değil, aynı zamanda aşk, dostluk ve kendi kimliğiyle barışma arayışı içindedir

Çöl sıcağıyla sınanan sefalet içindeki ve Sınıflandırmanın bile altına düşmüş bir toplum. öc almak için kurulmuş bir çete. Ve çeteyi kuran lider. Amaç sınıflandırmayı yok etmekti bunu için adam en güçlü 5 kişiyi bulmak için arayışa çıkmıştı . Bulduğu 5 kişiyle bu ülkenin yüksek rütbeli kişilerini yok ederek yeni bir sistem kurmayı amaçlıyordu. Ve buldu da bu kalbi intikamla atan 6 kişi acaba ne yapacaklardı.

Regina Liona prensesidir. Ailesi onun tahta geçmemesi gerektiğini söyler genellikle. Ama Regina pes eden birisi değildi. Çok ihanete uğrayacaktı ama hiç birinde üzülmeyecekti. İşte bu da Regina’nın tahta geçme çabaları…

Issız ve telefonun çekmediği bir ormanda birkaç gün kalma düşüncesi kulağa ne kadar ürkütücü gelse de sevdikleriyle vakit geçirmeyi iple çeker. Ancak şiddetle yağan kar geri dönüş yollarını tıkadığında ve birbirlerini çok seven bu insanların arasında ihanet kol gezmeye başladığında işler içinden çıkılmaz bir hâl alır.

Bu ilişki kördüğüm gibiydi herkes kördüğüme bir ilmek ekliyordu

Toprak Emir Barlas’ın kalbi de gözleri gibi acıydı…

Var olduğu günden beri Kordona boyutu sayesinde hem krallıkların yönetimi ve korunması hem de diyarın dengesini korunması için eğitilen ve 4 krallıktan oluşan Milvara diyarı... Asırlar boyu belli bir düzen içinde yaşayan Milvara halkı birgün Kodavell krallığı yüzünden büyük bir yıkım yaşamıştı. Bu yıkımı durdurmak isteyen Elarvar krallığı tüm gücünü kullanmıştı. Başarılı olmuşlardı fakat bu başarı krallığa yıkım getirmişti. Düzen bozulmuş ve en güçlü krallık yok olmuştu... Yada herkes yok olduğunu düşünüyordu... NOT: Nidavell Krallığı=Cüce Krallığı Kodavell Krallığı=Cadı Krallığı Zurvan Krallığı=Kahin Krallığı Elarvar Krallığı=Elfin Krallığı(Yıkılmış krallık) Kordona Boyutu=Diyarıdaki herkesin yetiştirildiği boyut

Annesini tanımayan ve babası tarafından beş yaşında terk edilen yetimhanede büyüyen Gaye Aksel`in 18 yaşında gerçek anlamda hikayesi başlamıştır. Varis olmanın zorluklarıyla beraber gerçek sevgiyle de yüzleşir. Aynı zamanda hayatının acımasız gerçekleri tam karşısındadır Bir mafya kurgusu...

“Çocuklar iyileştiremedikleri ruhlarını yaralar. İyileştiremediğin için mi ruhunu böylesine yaralama peşindesin?”

Yıllardır süren kanlı savaşı bitirmek için anlaşmalı bir evliliğe sürüklenen asi bir gencin hikayesi....

"Hadi saklanbaç oynayalım ama bu biraz farklı bir versiyon olsun. Bu yıl oyunu biraz değiştirmeye karar verdim." dedi rose Kimse bu dediğine anlam verememişti ama tamam diyerek geçiştirdiler. "Ebe benim 100 e kadar sayacağım ve bittiğinde iyi saklandığınızdan emin olun. Ebelenen ceza alır. " Dedi rose ve ardından onlara arkasını dönerek ağaca kafasını yasladı ve gözlerini kapattı yüzündeki küçük tebessümle saymaya başladı. 1 2 3 ... Ve işte saklanbaç oyunu böyle başladı. Hey!!! Sen, git ve saklan Ve ebenin seni bulamayacağından emin ol. Yoksa.... **** Bu hikaye avcı ve avlarının hikayesi ve tabi av ken bunu kabul etmeyip avcı olanların da hikayesi.. . İyi okumalar 💕💕💕

"Sana gülme demedim mi? Kız çocuğu" "Gülmek sana yasak" "Gülmeyeceksin" Yüzümdeki gülüş yavaşça soldu Babam ise bağırmaya devam etti

"Düşmanlarının gözlerinin önünde acizliğini mi göstereceksin ?" Ne diyordu bu sikik herif? Ölüyordum, oyuna gelmiştim. Zaten başından sonuna kadar acizdim. "Sadece bu tiyatro oyununun romantik bir son sahnesini oynayalım." Konuşurken zorlanıyordu. Ilık nefesleri boynumda süzülüyordu. Sanki ona gümüş hançeri saplayan ben değilmişim gibi umursamaz davranıyordu. "Peki." dedim. "Bu dramatik tiyatro oyunun adı ne?" Damarlarımda kol gezen acı yüzünden soluklanarak konuşmak zorunda kalmıştım. Boşta kalan eliyle çenemi kavradı. Başımı göğsünden ayırarak gözlerimizin buluşmasını sağladı. Boynundan çenesine doğru belirginleşen damarları sanki siyah bir iplik gibiydi. Göz çevresi siyaha bezenmişti. Verdiği nefesler yüzüme çarpıyordu. Nefesi kan kokuyordu. "Kukla`nın Ölümü." dedi. Kukla bendim ve bunun da gayet farkındaydı. Sanki sadece ben ölecekmişim gibi konuşuyordu. Ölüme bile kaybedemez miydi? "Hadi!" dedi. "Romantik sahneyi oynayalım." Gözlerindeki heyecan gerçek miydi? Aldığımız nefeslerden birini geri veremeyecektik. Biraz sonra yere yığılıp kalacaktık ve o... Gerçekten de deliydi. Rahat bir ölüm yok muydu? Belki Andrew`in kollarında sahte de olsa huzurlu bir ölümüm olabilirdi. Yüzümün önüne düşen saç tutumlarını kulağımın arkasına doğru itti. Yüzü ya gerçekten yaklaşıyordu ya da bilincimi gerçekten kaybediyordum. "Sadece." dedi. Nefesi yüzümü yalayıp geçti. "Ölene kadar öpüşelim." Ve dediği gibi de oldu. Ölene kadar öpüştük.