Başlangıç Mahkemesi
Buse Aksel,İstanbul`da yaşayan bir hukuk öğrencisidir.Okulu bitirdikten sonra memleketi İzmir`e tayin olmuştur.Fakat orada olacaklardan habersizdir.
|
Yillar Geçmi̇ş Üstümüzden
Gözden ırak olunca gönülden de ırak olur sanıyorsun ya, aslında öyle de oluyor. "O çok eski bi` sevdaydı bitti" diyorsun, "Varla yok arası hatırlamıyorum bile" diyorsun. Unuttum sanıyorsun ama biri yanından geçerken onun gibi yürüyor, onun gibi bakıyor, onun gibi gülüyor bütün unuttukların boşa gidiyor...
Demiş Cemil Meriç.
Kadının hislerine en güzel açıklamayı bu sözler getiriyordu belki de ......
Adamsa , onun açılmamış kapıları vardı henüz, yıkılması gereken duvarları.......
|
Hüzün Kovan Kuşu ( Mahalle Kurgusu)
Kaderi birdi onların. Daha ilkokul çağında vuruldu Kaya Saygıner o yanağında iki koca çukur taşıyan ela gözlü kız çocuğuna.
İki inatçı keçiydi onlar ne birbirlerinden vazgeçer ne de bir araya gelirlerdi.
Büyüdüler, birbirlerinin en büyük zaafları oldular. Hatalar yaptılar. Yalanlar söylediler.
Birbirlerine hasret kaldılar. Aşklarından yanıp tutuştular.
Ama kaderleri birdi işte onların. Eninde sonunda dönüp varacakları liman yine aynıydı.
Ya kabullenecekler ya da yüreklerini kavuran ateşte kül olup sonsuzluğa ereceklerdi.
|
Vals
Başlangıç: 27.06.24
Yüksek tavanlı salonun ortasında, rengarenk süslemelerle donatılmış masaların arasında dolaşan genç bir kadın vardı. Etrafındaki konuklarla içtenlikle sohbet ediyor, gülüşü neredeyse ışık saçıyordu. Güzel gözleri vardı, o yaşına kadar herkes ona böyle söylemişti. Kırmızı elbisesi, kırmızının en güzel tonuydu, saçları, siyah renginin en koyusuydu. Tam o sırada, salonun diğer ucunda, kravatı gevşemiş ve gülümseyen bir adam belirdi. Yeterince uzun boyluydu, esmerdi. Adam, çevresinde tanıdık bir yüze bakınırken kadının elbisesi dikkatini fazlasıyla çektiğini fark etti ve istemeden de olsa kadına odaklandı.
``Bu kim?`` diye geçirdi içinden. Kadını kendisinin tanımamasına rağmen, birçok kişinin kadını tanıdığını fark ettiğinde kadının gözleri, salonda dans eden gelin ve damattan, o adama kaydı.
|
Sınırdaki Aşk
Staj için sınıra giden Efsa abisinin yanına askeriye
ye taşınmayı planlar işte olaylar böyle başlar.
|
Mafyanın Avukatı
Başarılı bir avukat olan Lotus birgün aldığı dava için cezaevine gider.Müvekkiliyle konuşup davayı halledeceğini söyler.Ama geldiginden belli onu pürdikkat izleyenden habersizdir.
Sarp bu zamana kadar hep çocukluk aşkını aramış ama bulamamıştır.Yetimhaneden bir mafya babası tarafından evlatlık edinmiş mafya olup çıkmıştır.Bir saldırıda polislere yakalanıp hapise atılmıştır.
Çocukluk aşkını hapise girdiginde adamları tarafindan bulunmuştur.
Peki Lotus nerden bilebilirki bi mafyanin zorla avukatlığını yapıcağını?
|
Kendi Adaletini Yarat
Orada yaralı bir adam vardı. Kalbinin durmasına, kan kaybından ölmesine bir kaç dakika vardı ama o son nefesiyle elindeki telefonundan tuşlara basmaya çalışıyordu.
"A-a-alo." Güçlükle nefes alıp verdiğinde karşı taraftan gelen kadın sesi fazlasıyla korkmuş ve tedirgindi.
"Alo? Sesimi duyuyor musun? Beni duyuyor musun? Neyin var? Neredesin? Neden soluk alış-verişin çok yavaş geliyor?"
"Be-beni dinle." Karnından ve sırtından vurulmuştu. Artık yarayı hissetmiyordu. Bedeni soğumuştu da. "Be-ben k-k-endi adaletimi ya-yarat-tım." Uzunca bir nefesini verdi adam.
"Bu ne demek?" Kadın korkuyla bağırdığı sırada adam güldü.
"Ölüyorum." Derin nefes aldı ve ekledi. "Ama bunca yıldır beni görmediğin için." Ve adamın gözleri kapandı, kadının kalbi yerinden oynadı.
|
ZÜMRÜDÜANKA'NIN ATEŞİ
Zeliha bloom`un kaderi o daha doğmadan yazılmıştı kaderinde zümrüdüanka kuşu gibiydi küllerinden hep yeniden doğacaktı...
|
KÖREBE
"SENİN HAYALLERİNİN ÖLDÜĞÜ YERE BEN RUHUMU GÖMDÜM!"
Asrın Başer:
Parmaklarının arasında sıkıca tuttuğu kömür parçası usulca düşerken geride duvara çizili bir fotoğraf karesi bir de kömürün kara lekeleri vardı ellerinde. İşte zaten sorun da buydu ya; ona kalanlar artık yaralı zihninde tutmakta zorlandığı anılar ve elinden hiç düşürmediği kömür parçasının tozlarıydı, başka da bir şeyi kalmamıştı artık.
Yalnızdı.
Yıkıktı.
Paramparçaydı.
Ve her şeyden önemlisi artık bir başınaydı; kimsesizdi.
Yankı Demirkan:
Elinde tuttuğu fotoğraf karesi usulca parmaklarının arasından düşerken aynadaki yansımasını gözünü bile kırpmadan izliyordu. Sanki bir ölüye bakar gibi bakıyordu kendine. İşte zaten sorun da buydu ya; o artık bir ölüydü! Kardeşinin kaybolduğu günden beri bir saniye olsun yaşadığını hissetmiyordu. Hiçbir şeyi kalmamıştı artık;
Yalnızdı.
Yıkıktı.
Paramparçaydı.
Ve her şeyden önemlisi artık bir intikamın peşindeydi.
İkisi bir araya geldiğinde ise seçtikleri intikam yolunda birbirlerinin gözlerini bağlayacak, birlikte KÖREBE oynayacak ve içlerinden biri uçurumdan düşerek kaybedecek!
|
Hayatta Kal
O gece rahat bir uyku çekerken içimdeki o korkak yalnız ve yaralı kızın saçını okşadım ve teşekkür ettim
Tüm bu acılara rağmen ayakta dimdik durabildiği hayatta kaldığı için teşekkürler
|
BERİL - GERÇEK AİLEM
Anne
ve babasının katilini bulmak için avukat olan bir kız aslında yıllardır acısını çektiği insanların gerçek anne babası olmadığını öğrenir
|
AYIN DİĞER YARISI
Duyduğum sesle korkuyla irkildim. Yatak odasından çıkıp merdivenlerin ortasında durdum. Evin girişinde tam 6 tane silahlı adam vardı. Gözlerim adamlardan birinde takılı kaldı. Bir yerden tanıdık geliyordu. Dur bir dakika... Bu... Magazin programı... Bertan Egemen! Bu adam mafya mıydı?! Burada ne işi var?! Benimle ne alakası var?! Benim kafamda binlerce senaryo dolanırken o konuşmaya başladı.
"Evin her yerini arayın. Artık bu gece o kızı bulmadan kimse karşıma gelmesin!"
NE! Ne saçmalıyor bu?! Beni mi arıyorlardı? Ama neden? Yoksa annemin "Peşimde bir mafya var." diye bahsettiği o muydu? Eğer öyleyse Allah kahretsin ne diyeyim. Ben neyin içine düşmüştüm böyle yaa off. Sakin olmalıydım. Sonra dertlenirdim buna. Polise haber vermeliydim. Dur bir dakika. Kimi kandırıyordum ben. Bunlara polis işlemezdi ki. Hatta tüm emniyet teşkilatının bunlara çalıştığına bile yemin edebilirdim. Yok yok bu işi kendim halledecektim.
Sessizce merdivenlerden indim. Bertan olduğu yerde durmuş, sağa sola bakıyordu. Boyum neredeyse yakındı ona. Sadece benden 4-5 santim kadar uzundu. Bunun avantajıyla ve zamanında gittiğim karate kursundan öğrendiklerimle onu arkadan yaptığım bir hamleyle tutup saniyesinde duvara yapıştırdım. Silah tutan kolunu tutmuş, diğer kolunu da duvarda tutmuştum. Bertan bana şaşkınlıkla bakıyordu. Bense öfkeli bir şekilde ona bakıyordum. Adamların hepsi başımıza toplanmış, bana silahlarını doğrultmuşlardı. Bertan alayla, "Kayıp kız bulundu sonunda." dedi ben hâlâ aynı ifadeyle bakarken. "Kayıp avukatı gökte ararken bir anda bir evin salonunda dibimde bitti." diye devam etti.
|
Ölü Güllerin Kokusu
ölü güllerin kokusu | haziran 2024
Özel bir görev için askerlikten men edilmek zorunda kalan eski bir yüzbaşı; avukat olan eski sevgilisi ile tekrar karşılaşınca olaylar onlar için bir anda değişiyor...
Paralı asker örgütünün ele başı olan Acar Karan`ın içine sızmak, taktığı maskeyi düşürüp onu devlete teslim etmek için her şeyinden vazgeçmek zorunda olan Çağan için Işık Ertekin, en büyük zaafıydı...
!! Kitapta geçen kişi, kurum, kuruluş ve olayların gerçekle bir bağlantısı yoktur. Hepsi tamamen kendi hayal ürünümdür.!!!
|
Okyanustaki YANGIN
Yumruk yaptığım elimi sıkarken elimin içine batan plastik obje ile aklım başıma gelmişti.
Benim aslında buraya gelme sebebim elimin içinde tuttuğum gebelik testiydi.
Dinen gözyaşlarım şiddetli bir şekilde akmaya başladı.
Ne kadar güzel bir hayatı olacaktı sözde bebeğimin.
Anne ve babasıyla gurur duyacaktı böyle bir aileye sahip olduğu için sevinecekti.
Avukat olduğum için haklarını bilerek büyütecektim, asker babası gibi vatan sevgisiyle büyüyecekti.
Ama babası yoktu ki...
Terk etmişti şimdiden bizi.
Gözyaşlarımı silerek başımı dik duruma getirdim. Ben bebeğimi doğuracaktım. Babası olmasa bile annesi var onun.
Ben okyanustum eskiden, ama o giderek beni okyanustaki bir yangın gibi bıraktı.
|
SENSİZ BEN
Lara küçüklüğünden beri babasız büyümüş ve aynı zamanda annesi tarafından nefret edilen istenmeyen bir kızdır. Sahip olduğu güvendiği ve küçüklük tek arkadaşı Murattır. Sonra bir gün birini görüp ona aşık olur işte hikaye tam o zaman başlar. Amma laranın gördüğü kişiye aşık oldugundan haberi yoktur.....
|
ALEV
Güç...
Güç; silahla, sinirle, zorbalıkla, zorla azalan bir şey değildi. Güç bir savaştı, güç başarı, kazanmaktı.
Güç Alevdi...
Güç Alevdeydi...
Zorla kaçırılan bir avukat olan Alev Köse hapse attığı zanlı yüzünden bir hapishanede tıkılıp kalır.
Kendi ürettiği mükemmel bir icadı onu burdan çıkarmayı kolayca sağlar fakat bir şey öğrenir ailesinin katilinin bu hapishanede olmasını öğrenir. Ve burada kalmak zorunda kalır. Bu hapishanede büyük bir örgüt vardır. Örgüt lideri Dağra onu büyük bir oyunun içine sokar. İki inanılmaz güç savaşır ve ortaya aşk çıkar.
Alevi kurtarmaya gelen Katmer adlı şahıs kimdir nedir necidir bilinmez
Ama bu hikayede bilinen tek şey iyi ve kötü güçlerin birleşmesi sonucu ortaya çıkan inanılmaz bir aşktır...
|
Son durak
efulim...
Birbirine bağlı üç hayat, birbirinden kopmuş iki hayat, sonu bilinmeyen bir kişi.
Hikayemiz aslında defneyle başlıyor o masum kızla, hayatın kısacık döneminde yaptığı en güzel hatayla, bu hata onun kaderini fazlasıyla etkilemişti, sadece onun değil asaf`ın da aslında bu iki farklı hayat birbirlerinde buldukları anlık bir şeyle hayatlarını değiştirdiler, belki de daha değişik şeyler olucakı...
Asafla defne birlikte oldukları geceden sonra hayatları değişir, 10 yıl sürer bu aşk ve birinin ölümü diğerinin geçmişini hatırlamamasiyla bitter, orta da annesiyle babasını kaybeden bir çocuk kalır, asil hikayemiz tam olarak orda başlar Asaf hafızasını kalıcı olarak kaybetikten sonra yeni hayatına nasıl devam edecekti....
|
ÖLÜM UÇURUMU 1
Sıra Size De Gelecek
"Bütün yargılayanların gözünden bir cellat bakar"
-Nietzsehe
|
Sevginin İntiharı Anormal yazar. |
Sevginin İntiharı
Kadın, yanlışlıkla ölmüş babasının numarasına yazıcakken bir sayıyı yanlış yazdığı için bilmediği bir adama yazar.
Aslında olay liyan Mehru`nun babasının ölümüyle başladı. Babası öldükten sonra zaten babasıyla ayrı olan annesi başka bir adamla evlendi, annesi ile arası kötü olsa bile annesi çağırdığı için zorla giden Liyan üvey babasından tacize uğradı.
Liyan ilk başlarda bu acıya karşı sadece sussada artık dayanamıyordu, ve ölümüne adım atmak için sessiz adımlarla ilerledi.
Her şey hazırdı son olarak sadece tatlı bir ölüm gerekiyordu, Liyan etrafına bakındı telefonu koltuğun üzerindeydi. Sessizce telefonu eline aldı, ve yıllar sonra babasının numarasına mesaj yazmaya başladı.
Zaten intihar edicekti, dikkatsizdi. Tek düşündüğü babası ve ölümdü. Babasının numarasını silmişti fakat ölmeden önce son kez onun ölü olduğunu bile bile yalnız kalmamak için yazıcaktı.
Telefonu tutan eli titriyordu, herkes gibi korkuyordu. Ölüm onu korkutuyordu.
Telefonunu eline aldığından beridir değişik hissediyordu. Babasının yüzünü özlemişti, babasının kokusunu özlemişti.
O çok güzel kokuyordu, babası sevgi kokuyordu.
Sevgi... Babasının ölümünden sonra görmediği bir şeydi, ne bir arkadaş çevresi olmuştu ne de bir sevgilisi.
Son kez gülümsedi, babasına gülümsüyormuş gibi düşündü. Yazmaya başladı, elinin değdiği her harf ölüme bir adımdı ona göre, hızlı hızlı yazıyordu o yüzden. Babasına hızlıca kavuşmak istiyordu belki de.
Her harf, her kelime, her cümle bir ölümdü, bir sevgiydi. Liyan Mehru ölümü istiyor, seviyordu.
Sevdiği birinden korkabilir mi insan? Oluyormuş demekki. Diye düşündü.
Ve mesajları yazdıktan sonra telefonu kapattı, yukarıdaki avizeye baktı masasının üzerindekileri haplara baktı. İki seçenek sunmuştu kendine, kesin ölüm hangisindeyse onu seçicekti.
Baktı, düşündü. Haplar mı daha hızlı öldürür yoksa kendini asması mı?
Kendini asmayı seçti, yıllara inat kendini idam ettiricekti. Yapmadığı şeyler için idam ediyordu kendisini, sevgisizliğine idam cezası verdi.
İpleri önceden ayarlamıştı babasının kocaman evinde, bir avizeye asıcaktı kendisini. Ne acınası... Diye düşündü. Haklıydı, ne acınası..
Bir tabure vardı çıktı üstüne, yavaş adımlarla gidiyordu çünkü babası en güzel işler yavaş yavaş olur demişti.
Kafasını o çemberin içine doğru soktu, aynı normal idamlarda olduğu gibi ipe en sevdiği kokuyu sıkmıştı, annesinin ve babasının birlikteyken ortak kullandıkları parfüm.
"Kokusu hiç değişmemiş hâlâ aile kokuyor..." diye güçsüzce mırıldandı. Şimdi ise vakti gelmişti, son olarak konuştu,
"Rabbim affet, dayanamıyorum. Emanetine sahip çıkamadım, kendimden utandım sen benden utanma.." diye mırıldandı uykulu sesiyle.
Sonsuz uyku için uyumamıştı, rahat uyuyacağım artık. Diye düşündü ve parmak uçlarına kalktı tabureyi yavaşca istiyordu. Ölümle oynuyordu, ve bunu sevmişti.
Tabure tam düşecekken bildirim sesi geldi, bu ses ne alaka? diye düşündü. Kimsesi yoktu sadece üniversitesindeki birkaç kızlar sınav haftası ondan notlarını almak için yalvarırlar o yüzden mesaj atarlardı. Fakat sınav haftası daha gelmemişti.
Merakına yenik düşmek istemedi, fakat dayanamayıp ölümünden vazgeçti. Kafasını sıkan ipten yavaşca kurtuldu, tabureden indi.
Telefonu eline aldığında ise babam diye kaydettş numardan mesaj geldiğini gördüğünde gözleri kocaman açıldı.
Ölümü sadece kolay bir bıkkınlıktan ibaret değildi. Yaşadıkları ve gizemli hatırlamadığı geçmişi vardı. Bu geçmişine inat yaşamaya çalışsa bile ölüm onu ele geçirmişti ve ölüme sevdalanıp sonunu kendi yazmak istemişti.
"Tövbe... Tövbe estağfurullah."
|
Yanlış Liman
Avukat olan Derya bir cinayetin peşindedir. Bir gün stajer doktor olan ve bı o kadar da gizemli Deniz ile tanışır. Biryandan geçmişin bıraktığı yaraları sarmaya çalışırken biryandan da davanın peşinde koşmaktadır.
Altı üstü bir cinayet vakası diyerek aldığı davanın onun kabuk bağlamış yaralarını kanatacağından ve kendini bir trajedinin içinde bulacağından habersizdir.
|
Görücü usulü aşk
Küçüklüğünden beri sevilmemiş bir kızı kim sever?
|
Kızıl Çember
Lakabı Kızıl Çember olan bir seri katilin hikayesi. Asıl mesleği Avukatlık olan Vera`nın kendiyle ve çevresindekilere verdiği savaş.
|
Lotus Çiçeği
Ben Süveyda bir kalp ağrısı Bir lotus çiçeği gibi çamurda bile çiçek açmak için çabalayan "yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir Çoğu insan sadece var olur ve ben sadece var olmak istemedim
Ben herkese adaletin var olduğunu göstermek istedim Aldığım davalarla da bunu göstermeye devam edeceğim" diyen güçlü kadınım ben
Ben Süveyda Devrim bu hayattaydım Ben bu hayatı yaşadım Sayısız savunma yaparken kalbimi yanlış bir adama kaptırdım Ama doğru kimin umurunda Doğru kime göre doğru ki
Ben Süveyda Devrim hayatımda hiç bir pişmanlığa yer vermedim Ben hatalarımı, yanlış kişiye atan kalbimi bile kabul ettim Sizde beni kabul edip sevin olur mu
Ben Alaz Kayalar Bu hayatta her savaşı kazandım Ama küçücük bir kalbe yenildim Bununla her zaman gurur duyacağım Sizde bir kalbe yenilmekten korkmayın olur mu
|
Mağlubiyet
Şimdi size bir savcıyla, bordo bereli bir askerin hikayesini okicaksınız.
|
Susarak Seviyorum
Çünkü susmaktır sevmek, izah edilemez.
Emre Gür, İstanbul`un en prestijli avukatlık ofisinde zirveye tırmanmıştı. Şık takım elbiseleri ve pahalı saatleriyle tanınan bu adam, birçok davada adından söz ettirmişti. Emre`nin ismi, hukuk camiasında saygı ve biraz da korku ile anılıyordu. İnsanlar onun kibirli tavırlarına alışkındı; gülüşünün ardında sert bir gerçeklik ve titiz bir zekâ saklıydı. Ancak, çok az kişi onun yumuşak yönünü görebilme şansına erişmişti. Arada bir, kibarlığının işaretlerini gösterse de, bu yönünü özenle saklardı.
Elif Alemdar, Türkiye`nin en sevilen seslerinden biriydi. Popüler şarkıları her yerde çalınır, konser biletleri anında tükenirdi. Güzelliği ve sahne enerjisiyle dinleyicilerini büyülerdi. Ancak son zamanlarda, Elif`in hayatını alt üst eden bir gerçeklikle karşı karşıyaydı. Tiroit kanseri teşhisi konulmuştu ve doktorlar, tedavi sürecinin sesini kaybetmesine neden olabileceğini söylüyordu. Bu nedenle, Elif`in tek bir arzusu vardı: sesini kaybetmeden önce altı ay daha yaşamak.
Birbirinden tamamen farklı hayatlar süren bu iki insanın yolları nasıl kesişecekti? Emre`nin keskin zekâsı ve soğukkanlılığı, Elif`in sahne ışıkları altında parlayan enerjisiyle nasıl bir etkileşim içinde olacaktı?
|
Alin'in Sırları
``Bu nasıl bir kumardı böyle? İnsan burada aklını kaybederdi...``
Alin 24 yaşına kadar ailesiyle büyüyen mutlu bir genç kızdır. Hayallerini gerçekleştirip avukat olmuştur. Aynı yıl anne ve babasını aynı anda trafik kazasında kaybeder. Bu, onun için büyük bir yıkım olur. Ama annesiyle babasının kaybından tam bir yıl sonunda eline bir mektup gelir ve Alin hiçbir şeyin tesadüf olmadığını ve karşısında başka ama gerçek ailesinin olabileceği ihtimaliyle yüzleşir. Ve bu gizem dolu ailede onu hırs, intikam, sevgi, nefret ve aşk kucaklar.
|
Orenda
Lidya ve Aramın bir gece yarısı karşılaşması ve o gece Lidya`nın ailesini kaybetmesiyle başlar her şey. Bir süre sevgili olan Aram ve Lidya evlenme kararı alırlar. Ama evlendikten sonra yaşanacak bir kazadan ve tıpkı bir satranç gibi üzerinde oynanan hayatlarından haberleri yoktur.
Hikayemiz başlarda sakin ilerleyecektir.
Okuyarak destek olursanız çok mutlu olurum.
|
davacım | yarı texting
Dokuz yıllık kinin, nefretin bugün son olacağı gündü ama bundan o dahil benim haricinde kimsenin haberi yoktu.
|
Bardaki Tesadüf(Kitap yarıda bırakılmıştır)
Yıllar önce bir kız kaçırılır ve kaçıran mafyanın oğlu kıza aşık olur 6 yıl sonrada kız avukat olur ve abisini almak için gittiği bir barda kendisini kaçıran adamın oğluyla tekrar karşılaşır.
|
GECE'NİN GÖLGESİ
Vatan uğruna nice şehitler verilir bu topraklarda.Her şehit yeni bir intikam demektir ve bu intikamın gölgesinde yaşananlar asla unutulmayacaktır.
Gece çöktüğü vakit kurtların intikam vaktidir.
|
0% |