Mat Soluk
"Son nefesimi verdiğim ana kadar şu aciz kalbim senin için deli divane olmazsa, ben ölmeyi hak etmiş bir adam olurum. Ve nefesimi kesecek olan o son hamleyi yapman için eline silahı vermekten asla çekinmem. Senden bu konuda sadece bir ricam var. Silahı tam kalbime doğrultmanı istiyorum. "
"Neden?"
"Çünkü, senin için atmaktan vazgeçmiş bir kalple yaşamak istemiyorum."
|
Gidiyorum
Herkese merhabalar.
Yeni bir kurgu yeni karakterler yeni bir dünya.
Başlama tarihlerinizi buraya alayım lütfen...
|
Ölmeden Bir Dakika Önce
Dino Buzzati demis ki; "Senin kendi içinde kilitlenen kapıların var mı?" Belki de bu cümle aldı beni çoğu yerden ve gönderdi çoğu yere. Çünkü içimde kilitli olan kapıların ardında hep bir hikaye yattığına inandım.
Şimdi de sizlere bütün kapıların kilitlerini kırmak adına bir balta bıraktım.
Mecazen bakacak olursak, olay yerini erken terk edenin ilk şüpheli olduğu,
Asıl katil hala olay mahallindeyken başkasının kaçak ilan edildiği,
Birileri ruh devrini yaşarken tüm dünya varlığını da ardında bırakmak zorunda kaldığı,
Sıfırdan başlamak isterken yaralı bir hayvan gibi acı çektiği yere geldik hep beraber...
Burası dünyaydı, yani yarım kalmışlıkların yeri...
Çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten geldim sizlere. Adım Belgi Deran ve soyadım İmerler. Adım kısa bir gelecek olacak, soyadım ise uzun bir geçmiş. Kısa gelecekler heyecan verirken, uzun geçmişler can alacak kadar acıtıcı olabiliyormuş sizinle anlayacağım. Kabuslarım kabuslarınız olacak, gözyaşlarım da hepimizin boğazında takılı kalacak eminim ki. Çünkü karşımda duran adam bana güvenilir bir durak, sonu bilinmez bir de acı bıraktı.
`Ben yıkımım.` dediğinde anlamalıydım aslında onu. O cümleyi ilk duyduğumda zihnim kavramalıydı. Bir doğal afet nasıl ki dünyaya ait olmayanı sürükleyip götürüyordu, o da öyleydi. Ben çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten gelmiştim fakat o tamamen savaşın kendisiydi. Geçmiş veya gelecek değil, ismiyle soyismiyle, kanıyla kemiğiyle, Noyan Cenker Visam olarak, savaşmanın kendisiydi.
Ve savaşlar insanlara her daim çok şey öğretirdi.
O da bana öğretmişti.
Savaşlar, gözyaşlarının ev sahibiydi.
O da benim ev sahibim...
Peki ya inceldiği yer, burası. Kopsun mu?
|
Kafesteki Kuş
Sare kendisine güveni olmayan ama mükemmel bir ailede yetişen kendindeki bu eksikliğin sebebini arayan ürkek bir kuş. Kafesin içerisinden onu özgürlüğe kavuşturacak olan yanı başındaki küçüklüğümden beri abisinden sonra hayran olduğu Ömer abisi. İkisi de birbirini yeniden fark ettiği anda hayatları yeniden şekillenecek.
|
BUTİMAR
Hayatımız boyunca sürekli ismi anılan güçlü kadınlar vardı. Dile asla güçlü kadın olarak gelmez, öyle telaffuz edilmezdi ancak anlatılanlar, hakkındaki söylenenler hissettirirdi bize. Belki de onlara hitap edebilme için iki kelime yeterdi. Güçlü kadın...
Mesela zirve sadece Fatma ŞAHİN`e, Ümit BOYNER`e, Aslı ÇAKIR ALPTEKİN`e, Sezen AKSU`ya, Nazlı ILICAK`a mı aitti? Evini toparlayan bir kadın da güçlü değil miydi? Veya içindeki acılarını layıkıyla taşıyabilen? Düştüğü yerden kalkabilen veyahut orada öylece oturup acısının geçmesini bekleyen de güçlü kadın tabirine uymaz mıydı?
Belki de o tabirlerin arasına sıkışıp kalmış kelimelerden firar edip özgürlüğüne kavuşabilecek onlarca güçlü kadın vardı. Güçlü kadın olabilmek, kendini görebilmekti belki de...Yorgun, kırık yanlarını sonuna kadar yaşayıp daha sonra da dimdik ayağa kalkabilmekti. Bazen aynaya bakınca görmekten korktuğun şeytani kişi olup, zaman zaman pamuk şekere saldıran kız çocuğu olabilmekti. Ama kadın olmak çoğu zaman yanında, yörende, yörüngende olan insanlara anne olmamışken bile anne olabilmekti. Saç okşayan, dert dinleyen, gözyaşı silen ve her an ile gurur duyabilen.
Gözünü kapattığı zaman kuş kadar özgür hissedebilmeliydi mesela güçlü kadın tabirine uyanlar. Veya kendini kalıplara sokmamalı ancak akla gelen ilk kişi olmalıydı. Belki de kenarda köşede kalmalıydı. Ya korkan, kenara sinmiş diğer kadınlar da aslında güçlü kadınlarsa o zaman ne yapacaktık? Belki de bir kadına güçlü denilmesi için illa ki göğsünü gere gere ortada dolaşması şart değildi. Koca koca şirketleri yönetmesi, istediği arabaya binip, istediği kadar alışveriş yapmak güçlü kadın tabirine uymaya yetmezdi bazen. Çünkü bir kadın güçlüyse eğer bir şirketin yönetim koltuğunda oturması, hatta göze sokulması gerekmiyordu.
Peki güçlü kadın, hayatı yöneten?
|
Zaman Treni̇
2082 yılında suçluları taşıyan, onları tarihin en kötü zamanlarına terk eden bir trende kaderleri görünmez bir iple bağlanmış iki mahkumun hikayesi.
|
ATMACA’NIN KIRIK KANADI
Bazı gidişler yürek kanatır..ben onu gönül tahtıma oturtmuşken o beni hiç ummadığım zamanda terk etti.
Evet bazı gidişler yürek kanatır.. o gitti giderken de beni cehennemin ortasına terk etti.
Zeynep Akay iki erkek tarafından büyük bir cehennemin içinde kalmış masum bir kadın. Birini çok sevdi en kötü şekilde terk edildi.
Diğeri tarafından saplantılı bi şekilde sevildi..ama her gün bedelini ağır ödedi.
KOD ADI AVŞİN`den tanıdığımız Zeynep Korkmaz şimdi ki soyadıyla Zeynep Akay`ın hayatını okuyacağız. Keyifli okumalar kır çiçeklerim🌼🌼
|
bu bir rüyaydı, mektuplar ve anılar
Sadece rüyaydı ama kim için?
+
Aralarından sadece biri sonsuzluğa karışmıştı ama neden hepsi sonsuzluğun yalnızca azap getirdiğini düşünüyordu? Kadın gitti ve geride yarım kalmış bir aile bıraktı. Parçası olduğu bir aile. Kendisinden geriye yalnızca bir sandık dolusu mektup kalan kadın arkasında bırakacağı enkazın en başından beri farkındaydı. Bunu istememişti, istemiyordu da ama zorundaydı. Gerçekten zorundaydı. Bu somut zincirlerin bedeninde oluşundan kaynaklı bir zorunluluktu. Bu zorunluluğu kendisi seçmemişti ya da uzun uzun düşünüp çoğunluğun iyiliği için yapmak zorundayım gibi bir kanıya da varmamıştı. Silahlar vardı, zincirler vardı ve silahlar alnında yaslıyken zincirler bileklerindeydi. En kötüsü ise zincirler kalbini ele geçirmişti, kalbi de ağzı da zincirliydi.
Ve işin acısı, gerçekten öleceğini düşünüyordu; ta ki bambaşka bir gerçeklik onu ızdırap veren kollarına alana kadar.
Ne yapacağını bilmiyordu.
Kusursuz bir planın içine düşmüştü, bir yandan perişan olan ailesinin yaşadıklarını düşünüyor bir yandan da sahte cenazesinde olanları izlediği anlar gözünün önünde gitmiyor ona krizler geçirtiyordu.
Her şey o kadar gerçekti ki, neyin sahte olduğunu neyin rüya olduğunu anlayamıyordu. Gerçekten bir rüyanın içinde olmalıydı.
+
"Baba," dedi on dokuzuna böyle bir günde basmış genç çocuk içindeki öfkeyle baş etmeye çalışarak. "Annem ölmedi."
"Biliyorum babam," dedi otuzlarındaki adam, biliyordu ama bunu öğrenene kadar çektiği azap hâlâ yerli yerindeydi. Oğlunun sahip olduğu öfkeye kıyasla çok daha fazlası vardı içinde ve büyük bir kinle, kucağında tuttuğu on beş aylık minik kızını uyandırmamaya çalışarak kısık sesle konuştu. "Biliyorum oğlum."
Devam etti. "Ve onu geri alacağız."
|
UNUTMA
Eski bir şarkının melodisi, fütursuzca asfaltı ağlatıyordu. Geçip gidilen yollarda ,süslü kelimelerin izi yoktu. Etrafı saran melodinin içinde, sıkışıp kalmış bir kaybediş vardı. O gün sokağın başındaki bir restorantta , eski bir şarkının melodisi kol geziyordu. Ve o gün , şarkı gökyüzündeki biri için açılmış gibiydi. O şarkı ve o sokak... bir zamanların en büyük aşkına şahitlik etti. Seksen üç yaşındaki Alicia Clark tam da o gün hayata gözlerini kapattı. Alzheimer hastası bu kadının gökyüzüne gitmeden önce son sözü " Unutma!" oldu. Kim bilebilirdi ki bu hasta ve yaşlı kadın için, bu kelimenin ağırlığını. Bir söz vardır. Birinin sesini, kokusunu, adını unutabilirsiniz. Ancak onun size ne hissettirdiğini unutamazsınız, diye. Ne kadar doğru söylenmiş bir söz!
Alicia Clark`ın sessiz sedasız gidişinin ardından, torunu büyükannesinin evine yerleşir. Ve orada büyükannesinin sır gibi tuttuğu geçmişinin kapılarını açar. Evin arkasındaki ağacın altında gömülü bir defter bulur. Ve defterin adı "UNUTMA" `dır. Defter Alicia`nın 20`li yaşlarındaki unutulmaz aşkını ve onunla geçirdiği anlarına ev sahipliği yapmaktadır. Gabriel adındaki genç bir adamla çok büyük bir aşk yaşamış olan Alicia , hayatının büyüleyici anlarını yaşamış ve sevdiği adamı bir kaza sonucu kaybetmiştir.
Gabriel ve Alicia`nın birlikteliğinde , Gabriel`in sevdiği kadından istediği tek söz " Lütfen Beni Unutma ! " dır. Bu sebeple Alicia, Gabriel`le geçirdiği her anı günlüğüne yazmıştır. Fakat zaman içerisinde Alzheimer hastası olan kadın, her şeyi unutmuştur. Tek bir şey dışında! Unutma kelimesinin kalbinde bıraktığı yakıcı hissi…
Alicia`nın ölümüyle birlikte , Alicia ve Gabriel` den geriye sadece " UNUTMA" kalır. Ve bu günlüğü bulan Alicia`nın torunu ,büyükannesinin bir zamanlar yaşadığı büyük aşkını, onun satırlarından dinleme şansını yakalar.
|
Kiraz Çiçeği ~ Yarı Texting
Her şey eski sevgilimi ararken numarayı yanlış tuşlamamla başladı.
****
"Sana âşık olmak istiyorum."
"Bana âşık olmanı bekleyelim o halde..."
...
"Bekleyemiyorum Ahu, seni özlüyorum ben..."
|
Deja vu?
Aliee sevgilisinden yaklaşık 1 yıl önce ayrılmış ve ondan kopamamış bir kızdır. Aliee ve eski sevgilisi Mark, Mark`ın isteği üzerine ayrılmış ve bütün bağlarını koparmışlardır. Aliee sevgilisiyle ayrılıklarının 1. yılına yakın, arkadaşının ısrarıyla tatile gitmeye karar verir (Bu gideceği yer Aliee`nin Mark ile gittiği bir yerdir ama bunu daha sonradan farkeder.) ve orada hiç beklemediği bir şey olur.
"Deja vu oluyormusun? O kız ile birlikteyken."
|
Küçük Yeşil Bulut
Masal hayatın kötü yüzüyle çok kez karşılaşmasına rağmen renklerini ve umutlarını kaybetmemiştir.
Mezun olmanın mutluluğunu yaşayamadan babası tarafından Norveçte yaşayan Dayısının yanına postalanmasıyla hayatı aniden değişir.
Yaşantısı yeşil gözlü devi görmesi ile değişecek Hayatında kaçan yıldızın ardındaki bulutu görecektir.
" Bazen kayan bir yıldıza yetişememek seni her zaman bekleyen bulutu fark etmeni sağlar."
Kitap Wattpad`de yaklaşık kırk beş bölüm kadar yayında. Buraya düzenledikçe atacağım.
|
Son Radika
Sahile inip taş toplayan Ailliea, hayatında ilk defa gördüğü büyüleyici bir taşa rastlar.
Fakat bulduğu taşın başka bir evrenin kalbi olduğu gerçeğini henüz bilmez...
Taş artık yeni sahibini bulmuştur. Her geçen gün Ailliea ile taşın arasındaki o güçlü bağa bir yenisi daha eklenir.
Tüm bunlar yaşanırken taşı ele geçirmeye çalışanların sayısı her geçen gün artar...
Aynı zamanda soyları bir bir yok edilen Radikalar için intikam vakti gelmiştir. Radikalar yanmıştı, şimdi sıra diğer elementlerdeydi.
|
Adı Bahar
Bahar neredeyse çocuk gibi olduğu yerde tepinip, çığlık atacaktı. Zaten heyecandan ölüyordu, bir de adamla o yolu yan yana nasıl gidecekti? Sinan`ın aracın sürücü tarafına doğru yürüdüğünü görünce el mecbur, geçip ön koltuğa oturdu ve hırsla kemerini bağladı. Aslında kızgınlığı kızlara değil kendineydi. Kalbi maraton koşusuna çıkmış gibi atmasaydı şu koltuğa oturmak elbette kolay olurdu ama alçak kalbi her şeyi mahvediyordu.
Sinan da arabaya geçtiğinde kemerini bağlayıp kontağı çalıştırdı ve vitesi attı, Bahar ise o tarafa bakmamaya yemin etmiş gibi kafasını cama çevirmişti. Arkadan gelen kızların kıkırtısıyla iyice sinirlenen Bahar, piknik yerine vardıklarında ikisinde canına okuyacaktı. Araba hareket ettiğinde kafasını çevirdiği camdan adamın yansımasını görünce, ılık bir heyecan bedenini bir an için sersemletti, farkında olmadan ister istemez göz ucuyla bakışları adama bulmuştu bile. Adamın üzerine giydiği buz mavisi gömlek ona o kadar yakışmıştı ki, bir an için onu izlerken resmen nefes almayı unuttu. Kızların sesiyle, girdiği transtan çıkan Bahar onların isteği üzerine radyonun sesinin açmak için elini uzattığın da, adamla aynı hamle yapmanın şokunu yaşıyordu, çünkü şuan elinin üzerinde duran el Sinan`a aitti.
Sinan kızın kendisini izlediğini fark etmesiyle zaten mest olmuşken, şuan ki durumdan bir hayli memnundu. Bu kızlar bugün gerçekten onun lehine çalışıyorlardı. Bahar ateşe değmiş gibi elini çekince, yaşadığı o boşluk hissi ona bir an için tuhaf hissettirse de şimdilik bunu görmezden gelebilirdi. Ne de olsa beraber yaşayacak çok daha güzel anları olacaktı. Radyoya ses verdiğinde, keyifle şarkıya eşlik etmeye başladı aynı zamanda kızı gözleriyle süzmeyi de ihmal etmiyordu ama nazlı yari kafasını yine cama çevirmiş o güzel yüzünü ondan saklıyordu. Kurban olurdu be!
|
GÖNÜL YARAM
Edebiyat öğretmeni olan Reva , hayatın belki de kendine verdiği en güzel hediyeye (Efran `a) aşık olur, hep sadık kalırlar birbirlerine ama ta ki o kötü kader onları birbirinden koparana kadar...
|
Bir zorbayı sevmek?
Sana zorbalık yapıp sana kötü davranan adam sana aşık oluyor sen ise onun kötü niyetli olduğundan dolayı istemiyorsun ama o seni bırakıcakmı?
|
Ellerim Ellerinde
(Yeni)
" Abi ya! Ben demedim mi size gelmiyelim diye? En güzel anı bozduk!"
" Oğlum ne bileyim ben bizim kardeşimizin bu kadar çapkın olduğunu ve hemen yengeyi ayartacağını?"
Alaz sinirine hakim olmadığını belli edercesine konuşmaya başladı;
" Oğlum, canlarım, bir tanelerim, canım kardeşlerim... Ben size gelmeyin demedim mi lan!?"
" Biz ne bilelim sizi böyle şey, yılış yılış bulacağımızı?"
.
.
.
` Ben bir gün bırakma korkusuyla tuttum bu elleri.`
He aşk bitmez. Bazıları bitmişken bile bitmemiştir aslında.
( Kitap wattpad de yayınlanıp büyük bir kitleye ulaşmıştır.)
|
Mevsim Olmayan Şehirler
Şehirler eski. Çürük hisler ile daha da yıpranıyor duvarlar. Düşünceler ölmüş. Tek bir satır kalmış geriye, hüzün... Sözler bitiyor. Ruhsuz bedenlerin orkestrası sessizleşti. Sessizlik ile ses buluyor artık dünya. İkilemlerle dolu. Lanetlerle dolu. Kimse kimsenin umurunda değil. Olmayacak!
Beni benden başka kimse kurtaramaz ; o yüzden benimle savaşma, kaybedersen kaybederim. kazanırsan kaybedersin...
Bir kadın, cesetlerle kaplı bir hastane odasında uyandığında en fazla ne olabilirdi? Yok olmuş hafızasının derinlerinde yatan vahşilik ne derece ileri gidebilirdi?
Pusuya yatmış ruhsuzluk, damarlarında akan kanda dolaşıyordu. Henüz hatırlamıyor olsa da masum değildi. Masum değildik!
****
İçindeki hükümdara sesini geçiremediğinde, kendi ruhunun kölesi olursun. Ruhun bir enstrüman olur, onu ise başkası çalar. Senin ise sadece canın yanar.
"O geri geldiğinde beni koruyacağına söz ver!"
Hüda - içimizdeki gerçek hükümdarın öyküsü
|
Haşhaşlı Revani -Yarı texting-
Elisa&Yunus
...
"Evvelimde ahiretimde sen olur musun?"
...
Başlangıç:12.07.2024
|
Aşeka ~ Kış Güneşi
(Gerçek aile de içerir)
Bu kitap hem eski bir asker ve kaçak bir kadının hikayesini konu alıyor.
hemde ailesinden koparılmış bir çalı kuşunun ailesini bulmasını konu alıyor.
************
Kanatlarımı kopardılar benim uçamayayım diye...
Oysa ben adım gibiydim bir çalı kuşuydum... Kızıl renkli bir çalı kuşu. Yanlız ve korkmuş bir şekilde hiç bilmediğim topraklarda bir yabancı gibiydim herşeye. Fakat o geldi...
O geldi ve yabancı olduğum bu şehri bana yuva yaptı...
******
Onun için dudaklarım aralandı ve sesim bir sis bulutu gibi etrafımızı sardı...
Ah, canım sevgilim, derin bir okyanustayım
Hiç kimse gelmiyor, bırak bеni, konuşayım
En azından bugün, bugün de sonbahardayım
Soracak olursan ben şimdi uzaklardayım
Mırıldandığım nakaratla birbirimize daha çok yaklaştık yağmur bizi ıslatıyordu fakat biz aşktan sırılsıklam olmuştuk zaten.
Ve ardından bu şarkının başka bir nakaratı döküldü dudaklarımdan
Saçların ıslanır, ellerin bana bağlanır
Utanır söylemez, diz çöküp sana yalvarır
Dudakların bana nasıl da yakınken öyle
Bu rüyadan biri, biri beni uyandırır...
Hiç uyanmak istemediğim bir rüyaydı bu. Ve bu rüya bir öpücükle taçlandı...
|
Bir çift kırık kalp|Texting
Kısa bir lise| texting kurgudur.
Yıllar önce gitmek zorunda kalan bir genç ve onu beklemeyi hiç bırakmayan o genç kız.
Aramızdaki mesafeyi sıfırlamıştı. Elleriyle belimi sıkıca sarıp beni kendi gövdesine doğru kaldırdı. ayaklarımı ayaklarının üstüne basmamı sağladı. Yüzüme doğru eğilip burunlarımızı birbirine sürttü. Az öncekine göre alçak bir sesle konuşmaya başladı. " Aşığım kızım sana, çok aşığım hem de." Yutkunduktan sonra gözlerime bakarak tekrar konuştu. "Bunu gözlerine bakıp söylemek muhteşem bir hismiş."
|
Platonik Aşk
Ortaokulda okuyan bir kız ve bir erkeğin aşk hikayesi
|
Orion’un sırrı
Athena beni omuzlarımdan sıkıca kavradı. Korktuğunu ellerinin titremesinden anlayabiliyordum.
“korkma Lyra, sorun olmayacak. Ben buradayım.”
Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım ve yanımdaki adamın güçlü bedenine biraz daha yaklaştım.
“Şimdi ne yapacağız Athena?”
Athena sessiz kaldı, gözlerimin içine bile bakamadı. Cevabı o da bilmiyordu, ben de… Karşımızdaki devasa büyüklükteki beden tekrardan bize doğru döndüğünde yanımdaki adama biraz daha yaklaştım. Her şey yeni başlıyordu ve bunun sonunun ne olacağını asla kestiremiyordum.
|
SİYAH YARALAR- (KATLİAM SERİSİ 1)
İntikam istiyordum.
Adalet istiyordum.
Geçen 10 yılımın hesabını istiyordum.
Ailemin kanını akıtan o katillerin yok olmasını istiyordum.
Hayatım ben daha 12 yaşındayken benden çalınmıştı. Bir gecede yok olan huzurlu yuvam içimde olmayacak bir yangın başlatmıştı. O yangın her gün daha çok harlanıyordu ve benimle beraber etrafımdaki herkesi yakıyordu.
Ben Lalin. Ailesi için adalet arayan, küçüklüğü çalınmış ve erken büyümeye mahkum bırakılmış o çocuk. Eğlence adında yapılan bir katliamla kimsesiz bırakılmış binlerce çocuktan birisi. Hepimiz adalet arıyorduk ve ne olursa olsun o adaleti sağlayacaktık.
"İçini yakan o yangın bir gün sevdiğin herkesi de seninle beraber yakmaya başlayacak fötr şapkalı kız"
JOKER.
|
YENİDEN
Sevdiğiniz herkesin ölümüne tanık olsanız ve size son bir şans verilseydi ne yapardınız ?
Benim için cevap çok basit, aldığım her nefeste düşmanlarımı tek tek kor gibi yanan intikam ateşiyle yakacağım.
Ben Eva Türemen göklerde ki Tanrı şahidim olsun ki sizi öldürmem için bana yalvaracaksınız...
|
Döngü/ Lanetli Âşıklar
Birbirlerine düşman olarak başlayan bir Melez ve onu öldürmekle görevli Avcıyla bu serüvene Tanrı ve Tanrıçalar`ın katılmasıyla karışır.
Döngü`nün Tanrısı, yüzyıllar sonra gözlerini açmıştır ve kendi çocukları olması gereken Melezleri toplamak için yeryüzüne indiği an işler karışır.
Çünkü Döngü`nün Tanrısı, çocuğu olarak seçtiği Amari`nin tüm Melezleri katlettiğini yalnızca iki Melez`in yaşadığını öğrenmiştir. Tüm âlemlerden kovulan Melezlerin intikamını almak için uyanan Anastasia ve Alexis`in aslında yanlış Tanrıça tarafından yaratıldıklarını öğrendikleri an tüm güçleri ellerinden kayıp gider.
Bu cezanın sonucuysa Döngü`nün Tanrısı tarafından kutsanmalarıdır ancak Doğa Anne olarak bilinen Tanrıça`nın öfkesi hepsini gafil avlamıştır.
"Kime karşı, ne için savaştığımızı bilmiyordum ama bunun doğru olduğunu hissediyordum..."
"Ne yapacağız? Tanrılara savaş mı açacağız, bizim gücümüz ne ki?"
"Tanrıları ve Tanrıçaları toplayın, savaş başlayacak."
"Anastasia, bu savaş sizin için... Sizin gibiler için, artık kaçmadan korkmadan yaşamanız için."
Sonuçta tüm evrenlerde ve kitaplarda gücü fazla veya farklı olan herkes ötekileştirilirdi...
Karanlıkta kalan Melezler için...
*
"Ölme ve öldür Anastasia, melezlerin yaşamaya devam etmesi için öldür."
|
Kalbe Tutsak
İnsan Abi dediği adama yar olabilirmiydi?
Hele de sevdiği varken.
Evin yar olmuştu, abi dediği adama yar olmuş tüm hayatı o gün değişmişti bu topraklar onu kurban seçmişti.
Sevdiği Adamın Kuzenine yar olmuştu.
|
Bir Ben Var Benden İçeri
Dünyaya hükmeden büyük güçlerin somut olarak insanlarla iletişime geçmek için insan bedenlerine ihtiyaçları vardır. Peki bu durum bu tanrısal varlıkların eline düşmüş kişiler için bir lütuf mudur yoksa lanet mi?
|
Özledim (yarı texting)
" Benim işim insanları yaşatmak, öldürmek değil!`
"Bende bunun farkındayım doktor ama onu öldürmezsen ikimizde ölücez."dedi sakince. Bunun rahatlığı nerden geliyo ya bende istiyorum. "Lan bende sana diyorum ki yapamam lan yapamam. Ben senin gibi her gün adam öldürmüyorum korkuyorum işte neyini anlamıyosun!". Sesim biraz yüksek çıktı galiba çok mu bağırdım lan acaba. Yüzünü buruşturduğuna göre biraz fazla bağırdım. Neyse siktir et beter olsun.
|
0% |