Senden Bahsetti̇
Ünlü bir oyuncunun yanlış anlaşılmaya sebebiyet verebilecek bir instagram hikayesi atması ile telefonunun bildirim sesine uyanan Aslı, olayların çözülmesini istediği için konunun muhatabına mesaj atar.
Beklediği saygılı tavrı göremeyen genç kız, sorun çözülmesine rağmen onu böyle bir yanlış anlaşılmaya sokan ünlü oyuncuyla konuşmaya devam eder ve tüm bunların üzerine o da karşısındaki adamı zor durumlarda bırakmaya karar verir.
:
:
aslilarakara: Ne demek senden bahsetti?
aslilarakara: O ben değilim Kerem abi, sen neden bahsediyorsun benden
aslilarakara: Ayrıca sen kimsin de benden bahsediyorsun acaba?
|
İNTİKAMIN FISILTISI
Gözler kalbin aynasıdır derler...
Kalbimde yanan ateşi, kalbimin kırıklarını, iyileşmeyen yaraları yansıtmaya yetermiydi göz?
Yeter mi anlatmaya? Yetmez...
İçimdeki intikam ateşi her geçen gün büyüyordu ama söndürecektim elbet. İntikam alınacaktı. Alınmak zorundaydı. Ölmüş çocukluğumun, kırılmış kalbimin, tükenmiş ruhumun anısına...
|
Vasi̇yet
Amcanızın vasiyetini öğrenmek için İstanbul`a giderken başınıza ne gelebilir ki? Eğer söz konusu olan Eda ise savaşa katılabilir, mafyalar ve entrikalarla dolu bir bataklığa çekilebilir, yıllanmış aile sırlarını gün ışığına çıkartır ve bunlar olurken gamsız bir şekilde ojelerinizi tazeleyip topuklularınızın ayağınızı vurduğundan şikayet edebilirsiniz.
****
Kızlar aslında Wattpad kitaplarini Sezin Karameşe kıvamında trollemek için iki arkadaş ortak beraber yazdığımız bir kitap bu. Öylesine eğlenmek için okuyabileceğiniz tadında kitap diyelim biz. Hepinize iyi okumalar. (Okurken biz de dalga geçmek amacıyla yaziyoruz)
|
BAŞLANGIÇ/yeniden
Dünyanın sonu gelmişti. Çöken ekonomi, savaşlar, açlık ve ülkeler arası kavgalar insanları bezdirmişti. Her gün bir ekmek için yaşadıkları tehlikeler ve içecek su bulmak için girdikleri durumlar hayatlarından bezdirmişti. Mutluluğu ve mutlu olmayı unutmuş, kendilerini hayatta kalmaya zorlar hale gelmişlerdi.
Bu yaşananları kaldıramayan bir grup insan içinse duygular hala önemliydi. Yaşadıkları dünyada hala bir umut olduklarını düşünüyorlardı. Yapmaları gereken tek şey ise baştan başlamaktı. Yeniden.
Kendileri gibi bir grup insanı bir aray toplamaya başladılar. İsyancı durumuna düşmeden gizliden gizliye kendilerine yoldaş topladılar. Ve günü geldiğinde yanına gerekli olan her şeyi alıp şehirlerini terk ettiler.
Gerekli olan şeylerde gelişmiş teknoloji yoktu. Telefon, araba vb. bütün teknolojik aletleri bıraktı. Onların yerine daha eskilerde kalmış eşyaları kullanmaya başladılar. Telefon yerine telgraf, araba yerine at arabaları gibi.
Belli bir süre saklanmaya karar veriler. En azından ülkeler çöküp şu anki düzen bozulana kadar.
Kendi başlarına işlerini halletmeye, kendi düzenlerini kurmaya başladılar. Tarım ve hayvancılık yapmaya başladılar, kendilerine şifalı buldukları otlardan ilaç vb. yapmaya çalıştılar.
Ve bekledikleri o gün geldi çattı. Büyük ülkeler kendi kendini dağıttılar. Ülkelerindeki insanlar ile haritadan silindiler ve geriye sadece saklananlar kaldı.
Ancak o saklananlarda işler istedikleri gibi gitmemeye başladı. İçinde yaşattıkları duyguların temeli farklıydı. Bir grup iyiliği savunurken diğer grup kötülüğün de devlette olmasını savunuyordu. Dostluk ve barışın hakim olmasını istedikleri yerde insanlar tekrardan kavga etmeye başlamışlardı. Birbirlerine sürekli kendi haklı olduğu konuyu savunarak diğerinden üstün hale gelmeye çalışıyordu.
En sonunda iki farklı fikre sahip halk ayrılmaya karar verdi. İyiliği savunanlar ve kötülüğü savunanlar kendilerine birer lider seçip saklandıkları yerden çıktı ve eski büyük devletlerden kalan topraklara yerleşti. Ancak iki tarafında istemediği bir yer vardı. Toprağı zamanında yapılan radyoaktif deneyler sonucu verimsizleşmiş, yaşaması tehlikeli olan kocaman bir bölgeydi. En sonunda iki tarafta o bölgeyi suçluların kalacağı bir açık hapishane yapmaya karar verdi.
Bütün sorunları çözdüklerini düşünerek kendi devletlerini geliştirmeye çalıştılar. Her iki şehrinde kralı kendi ülkesini geliştirme derdindeydi.
Durum bu şekilde yıllarca devam etti. İki şehir adeta birbirine düşman olmuştu. İki ülkenin sınırları karşı ülkeden biri gelmesin diye çok iyi korunuyordu.
Tam o dönemde bir kız çocuğu Kimsenin istemediği ve araf olarak adlandırılan bölgeye, daha birkaç günlük iken kimsesiz bir kadının kucağına bırakıldı. Onun hakkında bilinen tek şey adı ve çok özel biri olduğuydu.
Astra Reina.
____________________________________________________________________
Umarım kitabı beğenirsinizz<33
|
SENSİZLİĞİN KOR NOKTASI
Hayat kim`inin karşısına iyiyi, kim`inin karşısına kötüyü çıkartır, ama önemli olan kötünün içinden iyiyi bulup çıkartmak.
|
Kumpas
"Benim için bu çatıdan aşağı atlamanı istiyorum."
Bir plan, bir kumpas...
Yolları birbirlerine karıştı.
Çıkmaz sokaklar oldular. Duvarlar örüldü.
Maskeler takıldı. Bu bir maskeli balodan fazlasıydı.
Bir kumpasın gölgesiydi. Yüzlerine düştü.
Görünmez etti.
Adam öldü. Kadın yendi. Ama
yenildi.
Adam gitti kadın değişti.
Adam değişti. Kadın unuttu.
Tarih tekerrür etti. Issız bir sokakta
yolları denk düştü.
İntikamın acı zehri adamın aşkına
sızdı.
Adam artık intikam alacak kadar acımasızdı.
|
KIŞ ÇİÇEĞİ
tüm sokağı kaplayan akıl hastanesinin karşılıklı iki binasının iki uzun duvarı da siyaha boyalı. arkalarında sakladıkları insanları iyileştirmekten en uzak olan yer de kendileri kadar siyah... iki binanın arasında ki yola bile siyah zift dökülü...
Güneş bile aydınlatamıyor burayı o iki bina o kadar uzun ve geniş ki devasa gölgeleri siyah sokağı daha da karanlığa çekerken içinde ki herkes de bu karanlık bataklığa daha çok saplanıyordu...
Siyah sokağa tek rengi veren benim güzel kış çiçeğim di... Onun için her şeye değerdi... Kendimden vazgeçmeye bile. Onun benden vazgeçmesine bile
|
Zambak
İlk defa birisinin yanında ağladım. İlk defa birisinin omzunda ağladım.
İlk defa birisine böyle sığındım.
Omzunda ağlamam daha da şiddetlendi. O ise hiçbir şey söylemeden sadece sustu. Sakinleştirmek için arada sırtımı sıvazladı.
~
Bu hikaye her şeyini kaybettiği zaman her şeyini bulan bir kızın hikayesi.
Bu hikaye babası hayatta olmasına rağmen baba şefkatini ve sevgisini hissedemeyen bir kızın hikayesi.
~
Annesini çok küçük yaşta kaybetmiş olmasına ve babasının ona yaptıklarına rağmen hayattan ümidini kesmeyen Efnan babasının onu kendi canını kurtarmak için tefeciye satmasından sonra hayata olan ümidini kesmişti. Ama onun ümitlerini tekrar yeşertecek birisi vardı…
‼️Bu hikayeyi daha öncesinde wattpad de yayınlıyordum. Ama wattpad e hiçbir şekilde giremediğim için buradan devam ediyorum‼️
|
Aşkın Sesi
Nereden bilebilirdik hayatın bir sesle beni sana bağlayıp, seni benden kaçıracağını... Bir tarafta korkan acıların çığlıkları, bir tarafta kendisini suçlu sananın çığlıkları...
|
Eftalya-gerçek ailem
Hissetmek yaşamak istiyorum. Benim için ne kadar imkansız olursa olsun. Ben Eftalya Kırmaz gerçek ne olursa olsun hep de öyle kalacağım. Gizemli Adam, seni bulana kadar durmayacağım. Ne kadar uzakta olursan ol.
|
KIZIL GERDAN
Zeynep Efil Bozok.
Baran Soykan.
“Ben onun için ölüm müydüm, yaşam mı? İşte bunu hiç bilmiyorum…”
|
Katelia Varisi
Yıllardır huzur ve barış içinde yaşayan Katelia ,Drazotis ve Sisronia krallıkları. Sebepsiz ve ani saldırılarla savaşın eşiğinde bir araya geldiler. Katelia Krallığının prensesi Krallığı için kaderinden mi vazgeçecekti yoksa kaderi krallıkta çoktan yazılmış mıydı.
|
Asker mi ?. Hazal Sansar |
Asker mi ?.
tesadüflere şansa ve aşka inanır mısın ?" Diye sordum . Dudaklarını ıslatıp konuştu " hayır inanmam " dedi ve sonra devam etti " tesadüf , aşk ve şans diye birşey yoktur . Hepsi hayatın bize bir oyunudur " dedi .
" Ben inandım , senin sayende " dedim . Dudaklarından histerik bir gülüş belirdi . " inanma , inanmak bağlanmaktır . Bağlanmak ise can yakar " dedi , eli ile kalbini gösterip " şuradan birşeyi kendi ile beraber alıp götürür ." Dedi . Arkasını dönüp eline bavulu alıp gitti , arkasında yıkılan bir ben ve enkaz altında kalmış hayallerimizi bırakarak .
Ben Selin Soydan , henüz on sekiz yaşımda hem hayatımın cennetini hem de cehennemini yaşadım salladığım numara yüzünden .
Benim hikayeme hoş geldiniz .
|
Yakın mesafe: yeni bağlantı
25 yaşında başarılı bir mimari tasarımcı olan Parla bir gün yeni evinde çalışırken bir bağlantı hatası yüzünden çalışmaları ve verileri başka bir cihaza aktarılmiştır Parla verilerinin kime gittiğini bilmiyordur , kendisine gizemli bir e-posta gelmiştir ve hayatına Gizem dolmaya başlamıştır
|
Hiç İyi Değilim
Zaafımsın.
"Ben sadece senin zaafın olmanı sevdim!"
Seni çok seviyorum.
"Senin sevgini kullandım!"
Seni asla bırakmayacağım.
"Peşimi bırak artık!"
Sana aşığım.
"Senden nefret ediyorum!"
Bu son sözden sonra gözlerinin içine bir hayal kırıklığı yerleşti. Artık o da dayanamıyordu.
Gitti.
Kapıdan çıkıp gitti.
Bense peşinden bakakaldım.
§
"Özür dilerim, sevgilim... Bunu sen ve bebeğimiz için yaptım... Çok özür dilerim..."
|
Ateş ve Su
Kilometrelerce ötelerden birine inanıp güvenebilir misiniz?
Peki hiç tanımadığınız, yüzünü dahi canlı canlı görmediğiniz birine kalbinizi emanet eder miydiniz?
|
ÖLÜMÜN İNTİHARIM ( GERÇEK BİR HİKAYEDEN KURGULANMIŞTIR.)
Ben Ekin Atahan. İlk acısını, ilk kalp kırıklığını daha on bir yaşında yaşamış gencecik bir kız. Büyük acılar görmüş hayatında hep bir gün: “Acaba artık ben de mutlu olabilir miyim?” Diye dualar eden bir kız. Hiç doğru düzgün arkadaşı olmamış, asosyal bir kız düşünün, işte o benim.
Benim hayatım dümdüz bir yolda; hiç tümsek olmadan, bir taşa dahi değmeden giden bir araba gibi normal bir şekilde kazasız belasız gidiyordu. Derken on yedi yaşında hayat bana bir bedel ödetti. Bu bedel zamanla katlanarak arttı. Hatta bir gün tam bitti derken başka bir bedelle yeniden filizlendi o kurumaya yüz tutmuş yaram.
|
Asırlık Sokaklar
İstanbul’un bir ucunda, yokuşlarla dolu, zamanın biraz yavaş aktığı bir mahalle vardı. Günün ilk ışıkları, Boğaz’dan esen serin rüzgarlarla birlikte, asırlık çınarların gölgelerine karışarak mahalleyi uyandırırdı. Eski, cumbalı evlerin sıralandığı dar sokaklar, gün boyu hareketli ama bir o kadar da dingin bir yaşamın sahnesiydi.
Bu mahallede, Tunus ve Büge’nin aşkı, cumbalı evlerin gölgesinde sessizce büyürdü. İkisinin arasında söze dökülmeyen ama derinden hissedilen bir bağ vardı; bazen bir bakış, bazen bir sessizlik tüm duyguları anlatmaya yetiyordu. Tunus, sakin ve derin düşünceli yapısıyla Büge’nin kalbinde derin izler bırakırken, Büge’nin neşeli ve hayat dolu kişiliği, Tunus’un karanlık taraflarına ışık olurdu. İlişkileri, İstanbul’un hem kadim hem de modern ruhunu soluyan bu mahallede, deniz kokusu kadar doğal, ama bir o kadar da fırtınalıydı.
Öte yandan, Büge’nin arkadaş çevresi bambaşka dinamiklerle doluydu. Cihan’ın Büge’ye karşı olan gizli ve saplantılı ilgisi, zamanla huzurlu görünen bu ilişkiye gölge düşürmeye başlamıştı. Cihan’ın Büge`yi izleyen gözleri, her an bir kıvılcım çıkarmaya hazır bir tehlike taşıyordu.
Bulut ve Kumsal’ın arasındaki sorunlu ilişki ise, mahallenin dedikodularında sıkça yer bulurdu. Herkes onların dışarıdan güçlü görünen, ama içinde sürekli çalkantılar yaşayan bir çift olduklarını bilirdi. Onların arasındaki gelgitler, mahalledeki diğer ilişkileri de etkiler, bazen bir fırtına gibi herkesi savururdu.
Bu mahallede her aşk, her dostluk, kendi rüzgarını taşırdı. Tunus ve Büge’nin aşkı da, İstanbul’un bu tarihi sokaklarında kendi hikayesini yazıyordu; fırtınalar arasında bile sarsılmaz bir sevgiyle birbirlerine tutunarak.
|
Bilinmeyenden Mektuplar
İntihar etmek üzere olan genç kıza ansızın bir gün kapı aralığından bir mektup gelir. İsimsizdir ve sonrasında ona ulaşacak bilinmeyen kadar da gizemlidir.
|
Kuma -Senin seçimin-
kızdan sonra sonra Behram ağanın konağına bir bayram gibi doğan Cejn.
Babası tarafından bir aileyi sevgiyle büyütüp köklendirmesi için ismi Fidan konulan kadın
5 erkekten sonra doğan babasının biriciği
Hêja
Bu üç insanın hayatı Nezip ağanın torun özlemiyle kesişecek ve onların hayatlarını bir daha değişmemek üzere değiştirecekti
|
Kaybolmuş Ruhlar Zinciri
"Zincir birleşti, acı, çaresizlik ve cesaret birbirini buldu. Adam ve kadın birbirine yeniden mahkum oldu."
Yıllar geçse de içinde yanan yangın sönmezmiş Ferda Alaz`ı gördüğünde bir kez daha anlamıştı bunu.
Az önce ateşlediği silah düşmanı yerine ona küçük yaşta aile olan, yuva olan Alaz`ı vurmuştu.
İçinin yangınını söndürmek için çıktığı yolda büyük alevlerin içine düşmüş halde buldu kendini.
Gözüyle görmeden inanmamıştı Alaz`ın düşmanın sağ kolu olduğuna.
Ama artık emindi karşında Alaz değil Efran vardı. Bu demek oluyordu ki yüreğini sevgiyle yakan yangın artık nefretle yakacaktı.
|
Gizli Kalp
mafya aşkı ama biraz karmaşık
|
MUHAFIZ
Sürekli yeni bir hayata atılıp eski hayatlarımı da tarihe gömüyordum. Kişiler, yaşanmışlıklar, duygular, anılar... hepsi.Tüm bu olanlar bana işkence gibi geliyordu. Ve benim işkencem sonsuzdu. Belki bir gün beni rahat bırakacaktı ancak soyumda sürekli devam edecekti ve varlığımın sonuna kadar da bu göreve mahkum kalacaktım.
|
Pielos
Rinor gördüğü bir rüya üzerine bir Burip`e görünür acak gördüğü sadece bir rüya değildir. Aynı zamanda küçük bir çocuk kaderini değiştirir. Bu normal bir çocuk değildir. Dureterdor`da başlayan denizlerce süren bu hikaye size merakı, gizemi, aşkı, duygusallığı, gerilimi ve aksiyon gibi bir çok duyguyu yaşatacak fantastik bir kitap. İyi okumalar.
|
01'in cinayet notları
Kitabı okumadan hiç bir şey öğrenemezsiniz. Unutmayın! Cinayetler sırların içinde saklıdır. Ve katillerin sır dolu notları vardır.
|
Kimlik Mezarlığı
"Kimsin sen?"
Kimdim ben?
Ben, Lalin Enva`ydım.
Onu, sekiz yaşındayken sağanak yağışlı bir kış gecesi öldürdüm. O, yağmuru çok severdi ama o geceden sonra yağmurdan nefret etti.
Onu unutmadım.
Kimim ben?
Ben, Gece Kayadelen`im.
Sekiz yaşında bir trafik kazasında hayatını kaybeden Gece Kayadelen`e, Lalin Enva`nın yağmurdan nefret ettiği o yağmurlu gecede can verdim.
Onu yaşattım.
Ben, Kayadelen ailesinin kabul gören tek varisinin bundan yaklaşık on iki yıl kadar önce geçirdiği trafik kazasının ardından, Lalin Enva adındaki asli kimliğimi terk ederek hayatımı mahveden o kazada hayatını kaybeden Gece Kayadelen`in yerini alan kadındım. Ben Gece Kayadelen`in bu hayattaki tam zamanlı dublörüydüm.
|
KÜÇÜK YALANCI - YAS
Koca sema, diz çöktü gözlerine. Ay bembeyaz parlak tenin yanında soluk kaldı, yıldızlar gökyüzü kadar karanlık olan saçlara meydan okudu. Bulutlar ağladı, yağmur selam verdi kanlı ellere. Kalplere sis çöktü, güller boyun büktü üzerinden çıkmayan kan kokusuna. Ve dinledi toprak sözlerini.
"Saçların kadar uzun ve güzel olsun ömrün Küçük Yalancı."
Dedi adam, ama kesti kadının saçlarını kendi elleriyle, kıydı sevdiğinin ömrüne.
"Hiçbir yere gitmeyeceğim sevgilim..."
Dedi kadın, ama tutmadı sözünü, kıydı sevdiğinin aşkına.
Sevdiği kadınları bir bir kaybeden acımasız katil,
Akın Korel.
Sevgiden yoksun kurak bir kalp ve o kalpte açan beyaz bir papatya. Kendi döktüğü göz yaşlarıyla büyüdü, getirdi baharı. Kimse fark etmedi onu. Güllere ulaşılmak isteyenlerce ezildi, yine döktü göz yaşlarını. Adam fark etti solan papatyayı, aldı ellerine. Ama öldü beyaz papatya. Muhteşem bir koku sardı etrafı. Ölü bir çiçek hiç böyle güzel kokar mıydı? Yaşadığını sandı, sevindi adam.
Ama bilmiyordu papatyaların ölünce koktuğunu.
Öğrendiğinde ise artık çok geçti...
|
Aynı Sonsuz
“Baba” dedim elimdeki oynadığım telefonu merak edercesine yanıma koyarak.
“Annemi seviyor musun?” sanırım bu soruyu sormamı beklemiyordu. Gözlerini televizyondan ayırarak usulca gözlerimle buluşturdu ama sesi çıkmadı. Sanırım sevmiyordu annemi. Anneme doğru dönüp attığım o meraklı bakış annemin “benim sevgim ikimize de yeter” demesiyle hayal kırıklığına dönüştü. “Benim sevgim ikimize de yeter. Hem baban sevgisini göstermeyi sevmiyor değil mi Asaf?”
“Tabii ki de öyle senin sevgin ikimize de yeter.” dedi babam sorumdan kurtulmuşçasına gülümseyerek. Babam hep böyleydi anneme sevgisini belli etmez ama sevgisini gösterince de umursamaz ve annemi yanından uzaklaştırırdı ama annemi seviyordu, gerçekten annemin babamı sevdiği kadar seviyor muydu?
|
Tuhaf Aşk
Düşüncelerimi okurmuş gibi bir anda kafasını kitaptan kaldırıp koyu kahve gözlerini benim açık kahve gözlerimle birleştirdi dudakları yukarı kıvrılırken sanki beni az önce görmemiş gibi kitaplığın arkasına saklandım.
"Seni hâlâ görüyorum"demesiyle kafamı hafifçe dışarı çıkartarak ona baktım şuan sadece gözlerimle burnumu görüyordu.
|
ZEVAHİR
Herkesin sandığı iyilik, bir gün yalan çıkarsa bunun adı hayal kırıklığı olur. Yıllar önce yaşanmış bir hayal kırıklığının sebep olacağı bir yıkımın tek bir kurbanı asla olmaz.
Asıl mesleği gizli bir dedektif olan Alara Elçin Kaya bir seri cinayeti araştırırken elinde ki tek şüpheli ülkenin en ünlü oyuncusu Aden Yıldırım`dır.
Alara`nın elinde tek bir ip vardır. Bu hikayenin sonunda o ip ya düğüm olacak ya da kopacaktır.
|
0% |