Kitap Tür Kategorileri

İşte geldim... Bana zindan olacak olan o yere. Fakat o izin vermedi zindan olmasına O kral oldu bende kraliçe...

Babasının isteğiyle bir ülkesine sınır bir şefiyle evlenmek üzere zorla gönderilen kira Yolda askerleri atlatarak kaçar ormanda onunla karşılaşan adam ise en güçlü olan şefidir. Şefin kurdunu kurtararak şeyden bir dilek hakkı kazanır. Dileği kendisini koruması için kullanır.

Yağmur:Yarvaracan. Yağmur:Ama seni hiç affetmeyecem Yağmur:Yüzüne bile bakmayacam. 0505:Ne saçmalıyon. 0505:Ayrıca kimsin sen.

En şanssız şansilının hikayesi

Yıllar izler bırakmıştı her birimizde . Birbirimize bakarken dudaklarımız kıvrılmıyor gözlerimiz gülmüyordu artık. Biz 13 yetişkin,13 uğursuz,13 çocuk; birbirimizin yıkımı olmuştuk.

İntikam için bekleyenler.. Onlara inanmayanlar.. Ölüm isteyenler.. Bir prenses, tek görevi halkını korumak olan bir prenses. Beklenen kehanetler sonunda gerçekleşmeye başladığında, evrenler birbirine karıştığında ve vampir, gelinini bulduğunda.. İşte her şey o zaman başlayacak. "Kehanetlere karşı geliyorum güzel prensesim. Yüz yıllar önce yazılanlara uymayı reddediyorum."

Yeşilin en güzel yakıştığı adam... Ay yüzüne vurulmuştu onun.

Bir efsanenin gerçek olduğunu ve son element ustasi olduğunuzu öğrendiniz... Hayat elementi, yıldırım elementi, ateş elementi, toprak elementi ve buz elementi

Bugün o gündü... Doğum günümdü... Herkez gibi doğum günüm olduğu için sevinmem gerekirken, ben içimden Keşke doğmasaydım diyordum. Ailem bana birazcık sevgiyi bile çok görmüştüler. 18 yaşıma kadar onların her İşlerini yapmama rağmen yine benden nefret ettiklerini yüzüme vurdular. Ben onlara ne yapmıştım, ben neden kimse tarafından sevilmiyorum. Saat tam 23.59`du yani 1 dakika sonra benim doğum günümdü. Ama ben o bir dakikanın hiç geçmesini istemiyordum. Ama zamanı durduramazdınız. saat tam 00.00`da beklenmedik şekilde kapı çaldı, benim arkadaşım yoktu onlar olamazdı. Ailem de olmadığına göre bu saatte kimdi ? kapıyı çalan. Korkuyla kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda yere bırakılmış bir buket pembe lale buldum, ama bunu kim bırakmıştı? Buketi biraz daha karıştırdığımda bir not farkettim. Notta "Kimse sevmese bile ben seviyorum yetmez mi? Su perisi." yazıyordu. Su perisi mi ? ne alakaydı ? ve benim pembe laleleri sevdiğimi nerden biliyordu? Sümeyra Güneş / @booksgirl_330

"Son nefesimi verdiğim ana kadar şu aciz kalbim senin için deli divane olmazsa, ben ölmeyi hak etmiş bir adam olurum. Ve nefesimi kesecek olan o son hamleyi yapman için eline silahı vermekten asla çekinmem. Senden bu konuda sadece bir ricam var. Silahı tam kalbime doğrultmanı istiyorum. " "Neden?" "Çünkü, senin için atmaktan vazgeçmiş bir kalple yaşamak istemiyorum."

Kadim zamanlarda, büyük bir aşkın efsunlu gücü dünyayı sarsar ve kıskançlıkların karanlık gölgesi her şeyi tehdit eder. Geçmişin yıkıcı etkisiyle yok olan bir dünyadan geriye kalan yalnızca aşklarının yankısıdır. Ancak kaderin oyunu, bu efsunlu aşkı yeniden yazmak üzere sahneyi hazırlamıştır. Yüzyıllar sonra, eski zamanların ruhu yeniden doğar. Kız, yeni bir yaşamda geçmişin derin izlerini taşıyan ama geçmişi unutan bir genç kadındır. Erkek, onun yeniden doğduğunu hisseder ve sadece rüyalarda buluşarak, onun kalbine ulaşmaya çalışır. Ancak, rüyalarının fısıldadığı aşk, gerçek dünyada unutulmuş ve gizlenmiştir. Kızın hatırlamadığı bu rüyalar, eski aşkın derinliklerinden gelen bir çağrıdır. Geçmişin karanlık sırları ve kıskançlığın engelleri arasından, iki ruhun yeniden birleşmesi gerekmektedir. "Sonsuzun Fısıltısı", geçmişin ve geleceğin harmanlandığı, tutkulu bir aşk hikayesinin büyüleyici yolculuğunu sunuyor. İçsel mücadeleler, mistik rüyalar ve ebedi bir aşkın yankısı, sizi derin bir keşfe çıkaracak. Gerçek ve hayal arasındaki sınırda, sonsuz aşkın izlerini takip edin ve kalbinizin derinliklerine dokunan bu öyküyü keşfedin.

Doğa Yücel, yirmi bir yaşında hayattan solmuş bir kızdı. Yücel ailesinin tek torunuydu. Tekerlekli sandalyeye mahkûm olan Doğa, malikane’de bir parti düzenlenmişti ve tabi ki Doğa her zaman ki gibi odasında kalmıştı. Bir suikast’a uğramışlardı.

Shakespeare ne demişti? "Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı." Bu kitabımızda acı, abisini kaybeden Mevsim`in her zaman dertlerini bıraktığı denize kendisini bırakışıdır. "Deniz havasında soluyan bir kız, denizin suyunda soluyamamak ister miydi?"

Umutsuzluktu içimdeki his. Bu deli Hastanesi`nde 3. yılımdı. Beni şizofren olmadığım halde buraya kapatan insanlardan intikam alacaktım. 3 yıllık intikam planı. Mükemmel dostlar, mükemmel arkadaşlıklar...

Şimdiye kadar Tuğrul Atalay için hiçbir görev bu kadar zor olmamıştı. Tarihi eser kaçakçılarının peşindeki bir ajanla, sırların peşinde bir araştırma görevlisinin yolları aynı fakültede kesişiyor. Bir basın toplantısıyla attığı adım, Arkeoloji Bölümü`nde Araştırma Görevlisi olan Zeynep Karyel`i asla hayal edemeyeceği olayların içine çekiyor. Çağlara meydan okuyan bereketli topraklar, binlerce yılın tozunu üzerinden atıp, çekildiği inzivadan ayrılıyor. Etkisi altına aldığı şehir devletlerinin üzerinde, Likya`da başkaldırının en büyük temsilcisi... Kanlı savaşların, özgürlük ateşini söndüremediği, halkının topraklarını savunmaktan hiç vazgeçmediği, kahramanlarının öldükten yıllar sonra bile isimlerinin unutulmadığı, şanlı zaferlerinin yüzlerce anıta yazdırılıp şehrin dört bir yanını donattığı güçlü bir uygarlık... Antkayzon Zafer sonrası yapılan şenliklerde ona zaferi getirdiği iddia edilen tacıyla tasvir edilen ve bu tacı elinde bulundurduğu sürece ömrünün sonuna kadar Antkayzon`un bölgedeki hâkimiyetini sürdüreceği rivayet edilen güçlü bir kral... II.Klemenos Ulusal ve uluslararası basın tarafından takip edilen kazı çalışmaları...Kazıyı destekleyen bir üniversite. Alman bir kazı başkanı... Karanlık bir grubun peşine düştüğü bir taç. Sırların peşinde bir araştırma görevlisi. Üniversiteye sızmış bir ajan. İntikam peşinde bir iş adamı. Gizlenen bir kimlikle, tehlikeli görevlerle, gerçek bir aşkı yaşamak ve imkansızı mümkün kılmak... Antkayzon, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan, entrikalar ve gizemlerle dolu bir macerayı okuyuculara sunuyor. Antkayzon`da süren kazılar, sadece tarihin tozlu sayfalarının değil, tarihi eser kaçakçılarının ölümcül komplolarının da gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. Akademi, istihbarat, arkeoloji ve yer altı dünyasının iç içe geçtiği hikaye, okuyucuları geçmişle geleceğin ötesine taşıyor. Geçmişin karanlık sayfalarında aydınlanan sırlar, binlerce yıl sonra bile iktidar oyunları üzerinde etkisini sürdürürken, gizemli bir tacın ve gerçek aşkın peşinde verilen mücadele, bu kitapta hayat buluyor.

Sen benim denizime vuran ay ışığı kadar parlak ve güzelsin... Denize vuran ay ışığı gibisin kalbime vuran ışık gibi büyüleyicisin

İntikam kamera karşısında soğuk bir gülüştür.

Bizi o kadar tanimamaniza rağmen atıp tutmayı çok iyi biliyorsunuz.

Açtığın yarayı bir özür kapatmaz artık... Senin farkın yoktu, ben farklı görüyordum. Hemde aynı olduğunu bile bile... Açılan yarama merhem olmak varken, yara bandı olmayı bile bana çok gördün. Ama en çok ne acıttı biliyor musun? Aa pardon umrunda değil di demi?

Gene bana geleceğini ikimizde biliyoruz zorlamaya gerek yok. Şimdi siktir olup gidersen pişmanlıkla geldiğinde sana aynı hayatı veremeyeceğim küçük kız kararını iyi ver..

Siz: Kankaa Siz: *fotoğraf* Siz: *fotoğraf* Siz: Hangisi sence?? Siz: Ya çabuk baksan su mesaja olmaz mı Siz: He eğer bu kim diye şey ettiysen Siz: Çok sevgili ekimciğin ben Siz: Telefonumun şarjı bitti abimin eski hattından yazıyom Siz: Neysem Siz: Ya gizem hadi bak şu mesaja 0538**: Kimsin 0538**: Bu fotoğraflar ne? 0538**: Hem numaramı nerden buldun

Hikaye Konusu: Dünya, uzun bir süredir kaosun pençesi altında kalmış ve her geçen gün daha da yıkıma uğramaktadır. Kara büyü ve sürekli savaşlar, toprakları tahrip etmiş ve halkı umutsuzluğa sürüklemiştir. Tüm bu yıkımın arkasında, acımasız ve karanlık bir hükümdar olan Kral Morven`in eli vardır. Morven, krallığını, karanlık büyüler ve zalim politikalarla yönetmekte, güç ve kontrol arzusu uğruna her türlü zulmü göze almaktadır. Köyünde sıradan bir hayat süren 20 yaşındaki Eryon, Kral Morven’in karanlık yönetiminin etkilerini yavaş yavaş hissetmeye başlar. Bu sırada, asırlardır yaşayan ulu bir büyücü olan Thalios köyüne gelir ve dünyayı tehdit eden büyük bir tehlikeyi haber verir: Morven’in yönetimi altında, eski bir lanet ve karanlık büyücünün etkisi giderek büyümektedir. Thalios, Eryon’dan yardım ister, ancak Eryon başlangıçta bu hikayelere inanmaz ve köy yaşantısına devam eder. Ancak köyünde artan karanlık etkiler ve Morven’in zulmü karşısında Eryon, Thalios ile birlikte yola çıkmaya karar verir. Eryon’a, savaşçı ruhlu Lady Maris de yardım eder. Eryon, Thalios ve Maris ile birlikte, Kral Morven’in karanlık planlarını bozmak ve dünyayı eski huzuruna kavuşturmak için zorlu bir yolculuğa çıkar. Karakterler: 1. Eryon: Yaş: 20`li yaşlarının başı Açıklama: Sade bir köy yaşamı süren, yakışıklı ve ağır başlı bir gençtir. Köyün temel işlerini yaparak geçimini sağlar ve savaş veya büyü konularında fazla bilgiye sahip değildir. Gönül işlerinden pek anlamaz ve duygusal olarak kapalıdır. Ancak, içsel cesareti ve doğruluk duygusu, onu büyük bir kahramana dönüştüren unsurlardır. 2. Thalios: Yaş: Asırlardır yaşayan bir büyücü Açıklama: Büyük bir bilgi birikimine ve yüksek büyü gücüne sahip yaşlı bir büyücüdür. Karanlık bir tehdidin kaynağını bulmak için sürekli bir göçebe yaşamı sürmektedir. Eryon’un köyüne gelerek, dünyayı tehdit eden lanetin ve karanlık büyücünün varlığını bildirir. Bilgeliği ve deneyimi, Eryon’un dönüşümünde kritik bir rol oynar. 3. Lady Maris: Yaş: 20`li yaşlarının ortası Açıklama: Eryon’un köyüne göç etmiş bir savaşçı ruhlu kadındır. Savaş becerileri ve strateji bilgisi ile tanınır. Eryon’a, hem savaşta hem de kişisel olarak yardımcı olur. Maris’in cesareti ve zekası, Eryon’un macerasında önemli bir destek sağlar ve Eryon ile arasında bir duygusal bağ gelişir. 4. Kral Morven: Yaş: 50`li yaşlarının başı Açıklama: Yıkıcı ve acımasız bir liderdir. Kral Morven, krallığını kara büyüler ve zalim politikalarla yönetir. Güç ve kontrol arzusu, onu dünyadaki kötülüğün başlıca sebebi haline getirmiştir. Büyüyle manipülasyon yaparak, karanlık güçleri destekler ve bu güçlerin yayılmasını teşvik eder. Kendisini ilahi bir varlık olarak görür ve her türlü itirazı acımasızca bastırır.

Dnanenckclmamdfklandjkanwjdllanwkfosheifkd

Yaşadığımız hayatlar aslında birer tercihtir .Bir şeylerden vazgeçebiliyorsanız size ait olanı daha bulamadığınızdan kaynaklanır. Aşk koşuları koşulsuz bırakır, En çok kaçtığımız yollar, asla dediklerimiz , yüzümüzü çevirdiğimiz koşulları yaşasaydık ne olurdu Yani aşık olmadığımız insanlarla olsaydık ,onlarla hayattı paylaşsaydık? Hepimiz istemeyiz değil mi ? İsteyip istememiz bile bir koşula dayanıyorsa Aşık olmamışsınızdır Siz Umudunuzu belki de Dalgaların getireceği Aşkınızı bulmamışsınızdır.........

İki genç kız atıldıkları okuldan sonra istanbula gider ve yeni bir okula aynı zamanda da yeni bir hayata başlarlar. Fakat istanbulda onları bekleyen çok şey vardır...Hayatlarını değiştiren iki genç adam da buna dahil...

Meğerse tüm hayatım yalan üzerine kuruluymuş, madem biz kadınlar aşkının peşinden giderken hep vurulan taraf oluyoruz biraz da erkekler vurulsun. Kocasından boşanmak için avukat olan eski sevgilisi Berk`i tutan Alev`i yakın arkadaşı İlayda ile ilgili şok edici bir gerçek bekliyordur. Bakalım bu aşk üçgeninde kimler hayatta kalacak? Alev Durmaz Yel`in heyecan dolu hikayesi başlıyor. Aşkı için çabalayan, güçlü kadınlara ithafen...

Hiddetle ayaklandı. "Anlamıyorsun! O kız benim her şeyimdi. Her zerremdi. İlk cemremdi. Bahar, o benimdi." Adam derin bir nefes aldı. Gözlerini kapadı. "O benim ilkbahar`ım oldu. Bende onun sonbaharı olacağım. O beni seviyor, bende onu seviyorum." Yanındaki yaşlı adama döndü. Gözlerinden birer damla yaş süzüldü. Annesinden sonra ilk defa bir kadın onun gözlerini dolduruyordu. İhtiyarın dizlerinin dibine çöktü. Bu adam belki de ilk defa böyle çaresizdi. Böylesine acınası... Aşk insana her şeyi yaptırırdı. Gururu yaktırır, ateşe taptırır, bütün dengeyi bozardı. Bahardı şimdi aşk. Herkes beş harf bilirdi lakin o adam için üç harfti. Şimdi zaman güz zamanıydı. Sonbahardı. Peki ilkbahar gelmez miydi? Elbet gelirdi. Lakin sert, hırçın ve buz gibi bir kıştan sonra... *･ﾟﾟ･*:.｡..｡.:*ﾟ:*:✼✿　　

Yıllar önce başarılı , zengin bir iş adamı tarafından kalbi kırılmış olan masum bir kız ne kadar başarılı ve tehlikeli olabilirdi ki ve adam ona nasıl olur da ulaşamazdı aşk her şeyi affeder miydi ?

Kurt adam kitabıdır. "Baba!" Diye haykırdım , koşarak boynuna sarıldım kokusunu içime çektim. Demek ki babalar böyle kokuyordu GÜVEN ve ŞEFKAT "Kızım..." Dedi ve daha sıkı sarıldı . Ancak kendime gelmem lazımdi . Babamdan ayrıldım, göz yaşlarimi sildim ve ona asıl soruyu sordum. "Beni neden bıraktın, baba?"

-hikayedeki kişiler,kurumlar,olaylar ve askeri terimler hayal ürünüdür. Gerçekle bağlantısı bulunmamakla beraber kurgudan ibarettir- Filmlerde izlediğimde asla yaşamayacağım şeyi ilk görüşte aşk olarak tasvir ederdim. Şimdi ise hayattan bir ders daha çıkarmıştım. Asla,asla deme. Çünkü nasip öyle bir şeydi ki ilki sonu yoktu. Eğer gönülleri bir muhabbete bağladıysa görmeden bile sevebilirdin. Sesini duymadan,gözlerine bakmadan,dokunmadan. Beklerdin. Ne pahasına olursa olsun beklerdin. Geleceği belli olmayanı beklemek hangi yürek dayanırdı ki? Gönlünü bir askere kaptırmış yürek dayanırdı. Çünkü hayatı ve sevgisi beklemekten ibaretti. Bekleyecektim. Ebedi bekleyiş olsa bile sadakatim sabrıma galip gelecekti. Döndüğüne gözlerine bakıp tek bir kelime kullanacaktım "sensedim"...