GERÇEĞİN PEŞİNDE
Hiç bilmediği bir olayın içinde kendini başkarakter olarak bulup kendi adaletini sağlamak için tüm benliğinden vazgeçen öğretmen Leyla Yılmaz
Adalet için doğru adımlar atan ,olayların karmaşasında doğru olanı bulmak için gölgesine bile güvenmeyen Komiser Asaf Kayaalp
Tek bir gerçek...
İki farklı görüş...
İki ortak düşünce...
Birbirinden habersiz doğrular...
Tek amaç gerçeğin peşinde...
|
YER VE GÖK ARASINDA
Gecenin geç saatlerinde evden kaçan hazel, yaşadığı travmatik olaydan sonra hafızasını kaybeder ve o geceye dair herşeyi unutur. Ama bir şey vardı. Her şeye rağmen unutamadığı biri. Hazar Poda. Onunla tekrar karşılaşması hayatının değişmesi demekti ve o karşılaşma o geceden olmuştu. Karanlık yollardan geçen bu hikaye, gerçek dünyada insanların yaşadığı duyguları ele alıyor.
|
Bilinmiyor İrem civelek |
Bilinmiyor
bilinm,yor
bilinmiyr
|
NÂLE Elif yıldız |
NÂLE
Yıllardır esir olduğu evden bir gece kaçmayı başarmış kız ve bir dağ evinde tek başına yaşayan, geçmişi pekte temiz olmayan eski bir mafyayla yolları denk düşer…
|
Psikolog Hanım
Anne olmayı hiç istemedim.
Ama bu hayatta en çok anne olmayı sevdim.
|
-Örtülü Niyetler-𓍯𓂃
-Gece uyurken sabah olacağını, güneşin doğacağını bilerek gözlerimi kapatıyordum. Ama o sabah uyandığımda odam kapkaranlıktı. Bir daha güneş doğmadı, odamın ışığı hiç açılmadı, kapım hiç çalınmadı...-
|
Lavin
Bir şeçim yapmam gerekiyordu
“Kalmak yada gitmek”...
|
BİR KALP MESELESİ
Sıradan bir dolmuş macerasının iki hayatı değiştirebileceği kimin aklına gelirdi ki?
|
KIR PAPATYASI BÜŞRANUR |
KIR PAPATYASI
" Seni de çocuğumuzu da seviyorum Duru" dedi dolu gözleriyle Gökhan.
"Hayır sen sadece beni geri istiyorsun"
|
GÖZYAŞIMA SAKLAN!
09.11.24 tarihinde yazılmaya başlanmıştır.
Tüm Hakları saklıdır.
|
Geç Kalınmış Mühür
"Bize geç kaldın... Sen... Sana olan yollarımı- kapattın... " son sözleriydi. Kollarında bilincini yitiren kadına baktı. Sanki yeri sarsacak güçte çığlık atmamış gibi sessizliğe büründü her yer yağmurun şifa damlaları dışında. Yanında büyükçe yaprağa sarılı cansız gözüken küçük bedenleri gördü.
Birden kalbi ağrımaya başladı. bu ağrı giderek daha dayanılmaz hale geliyordu. Adam mühür iplerini gördü. kadının kalbinden çıkan kızıl ip kendi kalbinden çıkan siyah ipin birbirine tamamen bağlanmasını şaşkınlıkla seyretti. Bunu sadece kendisi görüyordu.
Ama ipler dayanıksızdı. Zayıflamış bir şekilde görünmez hale geldi. Adam`ın kalbinde yayılan acıyla yüzünü buruşturdu. Kadının acısını aynı şekilde hissediyordu. Onun mührü kollarındaki kadındı ya malikanede ki kadın kimdi
Aylardır ayakta uyutulduğunu fark etmişti. Buna o kadar sinirlendi ki onlara geç kalmıştı. Son pişmanlık ne fayda ederdi ki...
Kadının bedeni ve çevresi kan gölüne dönmüştü. Doğum o kadar zorluydu ki yaralı halde doğum yapması ve kimsenin olmayışı çocuklarının cansız bedeni çıkmıştı.
Yağmur doğa ananın isteğiyle daha da hızla saldı damlalarını. kadının bedeni temizlenirken her şey ıslanıyordu.
Adam parmağını cansız duran küçük bedenlere uzattığında titreyen elini kontrol edemedi. Tenine temas eden soğuklukla tüm vücudu sızladı. Kendi kanından çocukları ölüme gitmişti bir hiç uğruna.
Gözleri kızardı vücuduna yüklenen acıyla bir kurt edasıyla haykırdı. Etrafındakiler liderlerin çöküşünü korkuyla seyrediyorlardı.
...
Sofia Doğa Ananın katillerini bulup masumiyetini kanıtlayabilecek miydi...
Yazılma tarihi: 08.09.2024
|
Ateş Kıvılcımları
Alaca annesiz bir şekilde büyümüştü. Babası ise afyonun Kenan Ağasıdıydı. Kenan Ağa Alacaya hiç sevgi göstermemiş sürekli şiddet uygulamıştı. Alacaya tek sahip çıkan teyzesi ve annanesidiydi. Alaca yaşını doldurduğunda babası onu zorla bi adamla evlendirmek için yemeğe çıkartır ve olaylar başlar..
|
Tek Şansım
Bir yazar ve yazarın yazdığı bir kitap? Sizce birazda farklı değil mi? Bu yolculukta söze eşlik eden bir yazar kız ve kitap yazma yolculuğu.
|
ZEHİRLİ SARMAŞIK
Didem her şeyi arkasında bırakıp gittiği yerde acılarını dindiremediği için geri döner. Didem eve gelişiyle sır gibi saklanan ihanet açığa çıkma tehlisiyle karşı karşıya kalır. Çektiği acıların sorumlularıyla yüzleşmek için hazırdır ama hayat onu kardeşinin ölümüyle sınar.
|
ALBA
❝Şafak geceyi sonlandırıp güneşi doğurduğunda, kötülüğün hükmü biter, iyiliğe baş eğmek zorunda kalır, Alba. Sen kötülüğü bitiren o şafaksın.❞
Herkes masum doğardı. Peki ya kötüler? Onlar masum doğduklarının farkında değiller miydi? İyiyi görmedikleri için mi kötülerdi? Yoksa kötü olmak mıydı seçimleri? Her ne olursa olsun, iyinin güzelliği karşısında kötülüğü unutmak isteyecekleri kesindi.
Lotte Martin, 21 yaşında İngiliz bir ailenin tek çocuğudur. Ailesinin, yıllar önce evlerinde çalıştıkları İtalyan aile Perottiler`in gayrimeşru oğlu Diego`yu evlat edinmesiyle başlayan hikayesi, Lotte`nin hayatında büyük değişikliklere sebep olur. Mateo Perotti`nin, abisi Diego`nun eve dönmesi için Londra`ya gelmesiyle başlayan olaylar, dağdan yuvarlanan küçük bir kartopunun giderek büyük bir çığa dönüşmesi gibi büyür.
|
Nefretin Gölgesinde
Büge, Tekirdağ’dan İstanbul’a üniversite eğitimi için taşınan genç bir kızdır. İstanbul’un kalabalığı ve gürültüsü arasında, hayalini kurduğu edebiyat bölümünde okumanın heyecanını yaşar. Ancak, yeni bir şehirde ve okulda olmanın getirdiği zorluklarla başa çıkmak zorundadır. İlk gününde, yeni arkadaşlar edinir ve dikkatini çeken Atlas ile tanışır. Atlas’ın gizemli tavırları ve Büge’nin ona karşı hissettikleri, hikayenin merkezinde yer alır. Büge’nin içsel yolculuğu, yeni başlangıçlar ve karşılaştığı zorluklarla dolu bu hikaye, okuyucuyu İstanbul’un büyülü atmosferinde bir serüvene davet ediyor.
|
Ruhların Sesi
Hayat çoğu insana göründüğünden daha beter, daha lanettir. Kimisi bu lanetten kurtulamazken kimisi de lanetin varlığından bir haber yaşar. Onlar için hayat sadece bu dünyanın tadını çıkarabileceğimiz bir yerdir. Yemek, içmek , uyumak, balolara gitmek, dans etmek ve daha nicesini normal bir aktivite gibi yaparlar. Onlardan olmayı yıllarca dilemiştim ve her seferinde gerçek bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Ben hiçbir zaman hayatı lütuf gibi yaşayanlardan olmamıştım. Doğduğum günden beri hayatın lanet kısmında kapana kısılmıştım. Şimdi yaşadıklarım ise belki gelecekte rahata erebileceğime dair düşüncelerimi, hayallerimi, yok ediyordu.
|
KREŞENDO
Bir cinayet işlemiştim.
Öldürdüğüm kişi babamdı.
***
O günden sonra, yaşayamadığım çocukluğum tamamen elimden alındı. Akrep ve yelkovan arasındanki o kısır döngüde sıkışıp kaldım. Bedenim büyüdü ama ruhum hep çocuk kaldı.
***
“Hiç çok sevdiğin birini kaybettin mi, İgor?” diye sordum aniden.
“Kaybettim.” dedi. Yorgun bakışları beni bularak bir süre suratımda oyalanırken, “Hepimiz kaybettik.” diye tamamladı cümlesini.
***
Kreşendo; müzik parçasında, seslerin gittikçe en yüksek noktaya doğru güçleneceğini belirten bir müzik terimidir.
|
ANKA
Kod: Yeniden Doğuş
Kimsenin sağ çıkamayacağını düşündüren bir ses, son umut kırıntılarını bile acımasızca tüketen o patlama ve milyonlarca yüreğe düşen tarifsiz acı...
Dört can, dört aile, dört ana-baba, dört eş, çoluk çocuk, koca bir ülke... Dört şehit, dört kahraman...
Kıdemli Üsteğmen Ayaz Kara
Üsteğmen Berk Batur
Teğmen Mert Can
Teğmen Çınar Yiğit
Ve küllerinden muazzam bir intikam hırsıyla doğacak olan Yüzbaşı Anka.
Bu vatan aşkının intikam hırsıyla birleşmesinin hikâyesi, bu yeniden doğuşun hikayesi.
Bu bütün kayıplarına rağmen "Vatan sağolsun." diyenlerin, "Her şey vatan için!" diye haykıranların ve Türk`ün bir ölüp bin dirileceğini herkese gösterenlerin hikâyesi.
Bu pelerinsiz kahramanların hikâyesi ve bu Yüzbaşı Anka`nın hikâyesi..
••••
Çakal rüya gördü diye kurdun nesli tükendi sananların göreceği son şey muhakkak ki bir Türk askerdir.
|
EJDERHANIN KALBİ: AŞK VE SAVAŞ
Bir taht, iki kardeşi hatta dört kardeşi birbirine düşürebilir mi?
Bir taht, sonsuz bir aşkı bitirebilir mi?
Bir taht, iki masum insanı dönüştürebilir mi?
Bir taht yüzünden masum insanlar ölebilir mi?
Temizkire tahtı bunları yaptırabiliyordu, nankör insanoğluna! Büyük abla, küçük kız kardeşini öldürüyordu. Baba, oğluna kıyıyordu. Kraliçeler, oğullarını gözden çıkarabiliyordu, kızlarını satabiliyordu, mesela. Ve bunların hepsini bir taht için yapıyorlardı. Prenslerin ve mazlumların kanıyla bulanmış, uğruna göz yaşları akıtılmış Temizkire tahtı için.
Yelena zeki, iyi kalpli ve güzeldi. Tabi en güzel olan değildi ama kendine has bir güzelliği vardı. Ejderhası ile tüm gün göklerde süzülüyor, yeni yerler keşfediyordu. Hiç bir derdi yoktu ya da daha zamanı gelmemişti. Yelena, Kraliçe Diana`nın kızlarından birisiydi. Taht sırasında sadece üçüncü sıradaydı. Ondan önce büyük ablası Veliaht Prenses Amaris ve halk tarafından "Savaşçının kızı Elodie" lakabını almış olan Prenses Elodie vardı. Halk Elodie`yi, annesi ise Veliaht Prenses Amaris`in tahta çıkmasını istiyordu. O yüzden Yelena bir seçenek dahi değildi. Lakin kader ağılarını çoktan örmüştü. Bir seçenek dahi olmayan Prenses Yelena, kendini taht savaşlarının içinde bulacaktı.
Peki temiz kalabilecek miydi?
|
KIRIK CAN PARÇALARI
"Aysima olmuyor, anlamıyor musun? Bir heves uğruna evlendik ama yürütemiyoruz işte."
"Bir heves uğruna mı? Yaşadıklarımız bir heves miydi senin için?"
"Evet! Bir hevesti, çocuktuk anlayamadık sadece."
Sevdiği adamın tüm yaşadıklarını geçici bir heves olarak görmesi kalbini derinden yaraladı. Titreyen dizlerine inat dim dik durmak için zorladı kendini.
Hırkasının kolu ile gözünden akan yaşları hırçın bir şekilde kurulayarak kapıya doğru uzattı elini.
"Defol git o zaman! Madem senin için bir hevesti, evimden de hayatımdan da defol!"
Genç adamın kasılan çenesinden, duyduğu sözlerin ne kadar ağırına gittiği açıkca belli oluyordu. Koltuğun üzerine fırlattığı deri ceketini alarak hızla evden ayrıldı. Kapıyı çarpıp giderken bir kere bile olsun dönüp arkasında bıraktığı o enkaza bakmadı.
***
Büyük bir aşkla yapılan ama yürütülemeyen bir evlilik.
Farklı yollara savrulmuş iki hayat.
Aradan geçen yıllar.
Kader, bir şekilde onları tekrar bir araya getirecekti ama hiçbir şey, yıllar önceki gibi olmayacaktı. Değişen çok şey vardı.
|
Siliostan'ın Laneti
Bir bilinçaltı evreni
|
PAPATYA ÇAYI Pearl |
PAPATYA ÇAYI
Papatya ve Zeytin
|
Nare
Hayatım ne zaman mahvoldu. Bir yıl öncemi yada yedi yıl önce miydi, ne zaman gülümsemeyi bıraktım. Hatırlamıyorum.
Hayatının beli bir dönümünü hatırlamayan Öykü, hiç tanımadığı bir yabancıyla yoları kesişir.
Bir yabancı, hayatını ne kadar değiştirir.
|
VİRAN
İşittiğim tek ses kargaların çığlıkları; tenime dokunan tek şey ise soğuk rüzgardı.
Burada ne işimin olduğunu bilmiyordum. Nasıl geldiğimi bilmiyordum. Dudaklarımda kocaman gülümseme yaratacak kadar güzel olan rüyam, kafamı duvarlara vurmama neden olacak kadar kötü bir kâbusa evrilmişti.
Ve bunun olmasına ben izin vermiştim.
İkimize de hayatlarımızı yok etme, tepe taklak etme izni vermiştim.
Hayır, belki de cam parçaları gibi tuzla buz olan bu hayat, sadece benimdi.
Farkında olmadan yapmıştım.
Hayır, farkında olarak yapmıştım.
Kulaklarımı kapatmış ve kafamın içinde durmam için yalvaran o sesleri susturmuştum.
Hayatımda iyi şeylere yol açan neden sonuçlara minnettar kalırken kötü şeylere yol açan neden sonuçları bir halının altına süpürmüştüm.
Ve o halı, her geçen gün güveler tarafından ele geçirilmişti. Gözle görülemeyen güveler.
|
NARE' ateşten gelen
Aselin Karev, karlı bir gecede kapısının önünde kanlar içinde yatan bir adam bulduğunda, zaten hiçbir zaman toparlamaya beceremediği hayatı iyice paramparça olur.
Karanlığın derinliklerinde, birbirine meydan okuyan motorların ve öfkeyle gecenin içine haykıran arabaların arasında ise o duruyordu... Ve onun acı kahveleri.
Işıga hamile kapkaranlık bir dünya; karanlık, kaos ve belki de biraz unutulmuş; burası dünyanın kör noktası, burası Layna.゚ ⋆ ゚ ☂︎ ⋆ ゚
🕷️
"Acı bazen şefkat gibi hissettirir." dediğinde bu düşünce zihnimde kök salmaya başlamıştı. "Bazen insan acı çekmeyi seçer, iyileşmek istemez çünkü içindeki acı sevdiğinden kalan son hatıradır." Ateşte kül, toprağa çamur olacaksın. ꧂
🕷️
Dizlerimi çeneme yaslamış şehrin boş caddelerinde dolanan kargaların sesini dinliyordum.
Şehirde sanki sabahın ilk saatleri yaşanıyordu; fırtına vurunca sokaklar boşalmıştı ve sokaklara asfaltı yutan bir sis inmişti. Ama saat akşama geliyordu, biliyordum.
Kafamı kollarımın arasına gömdüğümde biraz ısınmaya çalıştım. Üşüyordum. Hayır, yanıyordum. İçimde yuvarlanan duygu yumağı yokuş aşağı yuvarlandıkça büyüyordu ve ben ne hissettiğimi kestiremiyordum.
Kollarımı dizlerime sarıp gövdeme doğru biraz daha çektiğinde ayaklarımın altındaki su birikintisi haraketlendi.
Kucağımın içine, "Aptal." diye fısıldadım. "Ne umuyordun ki?"
Senin bir ailen yok.
Aşk mı kurtaracaktı seni?
|
BİR SON GEREK
Dünya`nın durumu iyiye gitmiyordu. Türlü felaketler yaşanıyor, özgürlük kısıtlanıyor, ölümler çoğalıyor, zihinler kontrol ediliyordu. Gelecek ise basit bir çizgi filmin işleyişine bağlıydı.
|
0% |