Kitap Tür Kategorileri

O gece, kuru soğuğun bedenimi yaktığı o anda terk etti çocukluğum bedenimi. Cıvıl cıvıl renkleri olan o küçük kız öldü, gecenin karanlığına boyanan kadın doğdu küllerinden. Ve dudaklarımdan tek bir mırıltı döküldü benim bile kulağıma ilişmeyen: "Affet sevdiğim. İnci çiçeğinin dallarını kırdılar..." Beni yazanın elleri taştan, kalemi katrandı. Bahtıma düşen iki tutam ah`da beni yakmıştı. Bir mucize olmamış, bir ihtimal doğmamış ve bir ışık yanmamıştı geceden. Bahtımın karasına derman bulunamadı. Olmadı. Kalem tutan eller bana acımadı. 🖤 İnci Çiçeği kitabının şarkısı: Gülşen-Emrin Olur Yukarıdaki sahne kitabın alıntısıdır. Eğer sizler de bu macerada benimle olmak istiyorsanız satırlarda buluşalım🦋

İlk yayımlanma

Gülüşü her yerde duyulan Agatha kardeşini kaybettikten sonra hayatta küsmesi üzerine kral ünlü bir soytarı çağırır ve soytarıdan kızını güldürmesin ister fakat güldüremesse ceza alıcağını dile getirir bu isteğin üzerine soytarı kızı güldürebilmek için çalışmalara başlar Acaba soytarı Agatha yı güldürmeyi başarabilecek mi? Acaba Agatha geri gülümsemesini kazabilecekmi ? Eğer soytarı Agatha yı güldüremesse ne ceza alıcak?

Hazan mahallesinde, savcı ve bir katilin aşkı mahkumlarda aşka dahildir...

"Bu ev senin küçük krallığın, sakın ateşinin sönmesine izin verme!" demişti annem. Sözümü tutamadım anne. Küçük krallığımı karanlığa mahkum etmeseydim, büyüğü için ateş yakamayacaktım.

Gece ve gölge? İkisinin yan yana olması çok zor dimi bir ışık kaynağı olmadığı sürece fakat bizim gece ve golgemizin yan yana olması kadar imkânsız değil bir ışık olsa bile

Hayatımda kaç kez kurşunlarla dipdibe geldiğimi saymadım. Hep ne zaman öleceğimi, daha doğrusu şehit olacağımı görev başında dakikalarca bekledim. Ama hiç öyle bir şey olmadı. Ama bu olmayacak anlamına gelmiyordu. Bir gün birini gördüm. Onu gördükten sonra içimde nedense kelebekler uçuşmaya başladı. Ben kesin biriydim. Ondan etkilendiğimi, hoşlandığımı anlamıştım. Sonuçta bende insandım, ben de aşık olabilir, sevebilir, hoşlanabilirdim, değil mi? Beni hep görmesini istedim. Ama bilmediğim bir şey vardı. O kusurluydu. Ve bu onu sevmemi hiç bir şekilde engellemezdi.

12.10.24 Bir ateş çemberinin içerisinde birbirimizi kovalayıp duruyorduk.

Kurallar kurallar ve kurallar.. Peki nedir bu kurallar? Toplum içinde kulaktan kulağa konuşmamak.. yaşlılara saygı göstermek.. küçükleri sevmek bağırmadan konuşmak.. ve daha nicesi... evet daha nicesi! Joud krallığı kuralları acımasız ve çoktu. 20.000 bin kuralı olan troya okulu tüm krallıklardan ögrenci kabul eder ve eğitirdi. Joud krallığı, minos Krallığı`ndan 1000 kilometre uzaklıkta bulunan en eski krallıktı.. son dinazorları gören yok oluşlarına sebep krallık olarak bilinirdi. lanetli olarak bilinen bu krallık yok olmanın eşiğindeydi fakat en güçlü kurtlarda burda yetişirdi. Zalim ve acımasız kurtlar!

Yazıcak bişey bulamadım çaktırmayın🏍;)

4 yıl önce terk edilmiş çocuklu bir anne.

☾- "Sokaklar benim kurtuluşumdu, ve sen beni onlar kadar koruyamadın" Evim bildiğim sokaklarda, sen bul diye kayboldum ben...

Bir Adım Ötesi Ötüken-1. Kitap Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor; Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Mehmet Akif ERSOY- ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE Hayatım üzerime düşen bombalarla, gözümün önünde can veren askerlerle, sivillerle geçti. Dimdik karşısında durduğum insanlar bacaklarımı kırarken de babamın kızıydım, Türkiye`ye ilk geldiğimde de. Ben babamın kızıydım. Ve babamın intikamını alacaktım. "Binlerce kalp tek bir gülüşün için. Tek bir cihan binlerce saç telin için."

Yetimhanede kalan genç bir kız eğer gerçek ailesi onu almaya gelse ve gerçek ailesi insan değil de kurt adam olsa ve şuan bütün sürülerden daha üstün olsalar nolurdu? Genç kız ailesini kabullenebilirmi? Peki ya kurt adam olduklarını öğrendiğin de napar? Birlikte öğrenmeye ne dersin? UYARI!!! -Öncelikle kitap biraz saçma olabilir çünkü ilk kitabım. -+18öğeler olacağını pek sanmıyorum ama oladabilir emin değilim. Umarım beğenirsiniz:-)

Trenin geçeceği raylar vardı ama tren yoktu. Upuzun vagonları yoktu. O vagondan el sallayan birileri yoktu. Sadece raylar vardı. Bitkiler ve otlarla kaplanmış yok olmak üzere raylar.

Yol, hayatın ta kendisidir. Her adım, bir seçimdir ve bu seçimler bizi farklı yönlere götürür. Yol, keşiflerin, deneyimlerin ve büyümenin simgesidir. İlerlediğin yolda bilgi ve deneyim kazanma sürecinin içindesindir. Her hata, bir ders olabilir. Ders almak, hayatın anlamını derinleştirir. Hayat, bize sunulan en değerli hediye. Yolculuğumuz boyunca yaşadığımız her an, hayatın bir parçasıdır. İyi veya kötü, her anı değerlidir . Hayatımızı biz mi şekillendiririz yoksa hayatımıza girenler mi şekillendirir? Hayatta her yaptığımızın bir bedeli vardır bu bedelleri biz mi belirleriz yoksa hayat mı bize sıralar? Aşk işte en can alıcı yer olabilir , kalbin ritmidir. İki insanın birbirine dokunduğu, anıların paylaşıldığı bir duygusal yolculuktur, hayatın en güzel ve karmaşık yönlerinden biridir. Dostluk, yoldaşlık ve destektir. Dostlar, hayatın zor anlarında yanımızda olan ışıklardır. Onlarla yürümek, yolculuğu daha anlamlı kılar.

Size bir marketde kasanın önünde bir aşk yaşanıcak desem bana ne derdiniz? Filiz; kendi halinde takılan,iş bulamadığı için marketde çalışan bir kadın.. Yağız;Doktorluk yapan, beyfendi,işine odaklanmış bir adam.. Bakalım karakterlerimizi neler bekliyor?

Özel bir görev alan Gülce Simay, sahte adı Kübra Yıldırım, dokusunda şifreler bulunan özel bir kurdeleyi hedefine götürmelidir. Başarısızlığı sonucu ölümle sonuçlanacak bu görev Gülce için oldukça zordur. İstanbul`dan Güney Kore`den Seul`a olan bu yolculuk tabiki beraberinde tehlikede barındırır. Ancak onu asıl zorlayan evinde kapadığı gözleri başka bir evde açmasıdır....

Küçüklüklerini babaları olmadan yaşayıp, annelerinin sıcacık kollarında büyüyen Deniz, Yıldız ve Kumsal Amasra`nın en güzel kızlarındandılar. Beş parmağın beşi birbirinin aynı olmadığı gibi kız kardeşlerinde aynı olduğu pek söylenemezdi. Ancak en küçükleri olan Kumsal, sakin hayatından ziyade daha büyük bir şehir, daha çılgın insanlar ve daha eğlenceli insanlar ile vakit geçirmek istediğini sık sık dile getirirdi. Annesi ve ablaları onun bu merakına fazla kapılmaması için sürekli uyarsa da Kumsal`ın aklında hep babasının yanına gitmek vardı. Kumsal çok inatçı ve ne istediğini bilen bir kızdı. Hayatını asla riske atmak istemez ve geçmişinde kaybedeceği çok şey olduğunu bile bile büyük şehir yolculuğuna çıkmaya karar verir. Bu kararın arkasına annelerinin üzülmesine dayanamayan Deniz ve Yıldız onun kaçtığı şehir, İstanbul`a giderek onu geri getirmeye karar verirler. Ancak bu göründükleri kadar olmayacaktır. Tabii ailenin yanı sıra Kumsal geride bıraktığı aşkını, çocukluğunu, sevdiği adamı, Ali`yi de bırakmıştır. Kırılmış bir kalbin öfkesi neler yaptırmazdı ki insana? Üç kız kardeş, hiç bilmedikleri bu koca şehirde geçmişi hatırlatacak ve geleceği yeniden yazacaklardı.

Komutan Altay Uğur, yeni bir tim kurmak üzereydi. Önündeki askerlerin dosyalarını incelerken sıra ona gelmişti... Asena Bozkurt ismini gördü. Ardından dosyadaki resme baktı. Sarışın ve genç bir kadındı. Genç bir kadının asker olmasına şaşırmıştı. "Gerçekten mi?" Kendi kendine sordu. Dudaklarından alaylı bir ses çıktı, sesi alaylı bile olsa sert çıkıyordu. "Bir kadını, nasıl böylesine önemli bir time alabilirim?" Yine de bir şans vermek istedi. Dosyasında yazanları okuduğu her an daha da şaşırıyordu. Asena, daha önce açığa alınmış bir askerdi. Gözü kara ve vatanı için her şeyi göze alırdı. Altı ay önce bir teröristi tutuklamak yerine öldürdüğü için açığa alınmıştı. Altay bunları okuduktan sonra Timi hazır hale getirmişti. Şu an ise, önündeki askerlere bakıyordu. Cenan, Emre, Metehan, Özgür, Doğan, Emrah ve Asena... Hepsini sırayla inceledi. Gözleri Asena`da durmuştu, büyük bir ciddiyetle ona bakarken Asena da ona aynı bakışlarla bakıyordu...

Mavi gözlerinin denizinde boğuldum şimdi beni kim kurataracak?

İntihara teşebbüs eden aşikar aşan, arkadaşlarının ısrarları üzerine bir piskiyatriste başvurur. Bu tür bir vakayı Hazar gibi genç bir adamda gördüğünde şüphelenen genç psikiyatrist Hazar dağlı, bu adamın tüm geçmişini inceler ve yeni yol arkadaşları edinir. Ken di sorunlarını da hazar`ın çözdüğünü fark eden aşikar, bu acı dolu adamdan etkilenmeye başlar...

Yıllarca süren bir ilişkinin meyvesi verilmişti ve ortaya bir yıldız çıkmıştı. Fakat ayrılık bu ilişki içinde gelmişti. Taehyung ve Jungkook`un ilişkisi, Jungkook`un mafya olup bir operasyona katılması ve ölmesiyle bitmişti. Ya da Taehyung öyle sanmıştı...

Birbirini çok seviyorlar ama itiraf etmiyorlar (kıskanç aşklar)

İki prensin öyküsü. Biri güneşin altında parlayan bir altın parçası diğeri ise gece ay ışığının yarattığı bir gölge.

Evlat acısı ne kadar yakar bir anne ve babayı? Evin her yerinde onun hatırası varken ne kadar dayanılır bu acıya? Severek evlenip aile kurmuştu genç kadın. Ama kocasının düşmanları tarafından bebekleri kaçırılmış ve kucakları boş kalmıştır. "İçeriğinde kesinlikle cinsellik yoktur! "

Bu kitap size gerçek nefretten aşka duygusunu tattıracak

Umudu yitirilmiş en kötü şeyden başka bir şey yoktur bu hayatta. Umut yitirilmişse yaşama sevinci ve hayat da yitilmiştir. Umudu yitirilmiş bir kadın. Mavi denizi ölüm sandığı aslında başka bir başlangıçla başlayan bir hayat serüveni.

Bu şehir soğuktu ama geldiğim yerden daha sıcak hissettirdi.

Üzerimde beyaz bir gelinlik vardı aylar öncesinde. Karşımdaysa seviyorum dediğim adam. Ellerimin arasında onunla barabee topladığımız çiçekleri tutuyordum. Üzerinde benim seçtiğim damatlık vardı. Hayallerimi süsleyen adam gerçeğin en acı haliyle karşımda duruyordu. O gün bizim düğün, benimse ölüm günümdü. Yanında bir kadın vardı onun. Bu ben değildim. Kadın ona dokunuyor, ona gülümsüyordu. O gün bizim düğün günümüzdü. Yanında bir kadın vardı. Gözlerimin içine bakıp bu kadın benim karım diyordu... O gün sıcak tüm Mardin`i kavuruyordu. Bugünse Mardin onun ayıbını örtmek ister gibi beyaza bulanmıştı. Üzerimde siyah bir gelinlik vardı. Onun üzerindeyse karısının seçtiği damatlık. Karşımda duruyordu. Bugün bizim düğün günümüzdü. Bizim düğün günümüz, onlarınsa ölüm günüydü. Karşımda duruyor, gözlerimin içine bakıyordu.... Bugün benim günümdü...