Genç bir bordo bereli olan Armin, mesleğe ilk girdiğinde tanışmış olduğu timini anlamsız bir şekilde kaybetmesiyle gözlerini aralar. Zihninde dönen yardım çığlıkları, ihanetlerin hançer darbeleri ve daha nicesine cevap ararken gelen emir ile Hakkâri`ye gider. Yeni hayatının ilk adımını, tanımadığı bir şehir ve yabancı simalar ile karşılarken her şeyin normale döneceğini umut ederek kendini yeni timine adar. Peki Armin gerçeklerle yüzleşmeye ve güvendiği insanlardan alacağı darbeleri taşımaya hazır mıdır?
Yeni şehir, yabancı yüzler ve sersem adımlar...
"Arkamdan vurması değil, gözlerimin içine bakarak vuracaksın!"
Yazılan tüm bölümlerde geçerli olmak üzere;
Bölümlerde adı geçen kurum ve kuruluşlar, gerçek hayattan esinlenme olup, kalan yerlerin tamamı yazarın hayal dünyasına dayanmaktadır. Kitabın gerçek kurum ve kuruluşlarla ilgi-alakası yoktur, tamamı kurmacadır.
Ölümle Baş Başa adına yazılan bir kurgu olarak, kitap içeriği, alıntılar ve bölümlerin tamamı Duru Taşkulak`a aittir. Uyarlanma veya kurgunun alıntılanması sonucu, adli işlem başlatılacaktır.
17 yıl sonra gerçek ailesinin kendisini bulmasıyla ailesinden ayrılan Eylül`ün serüvenine hoş geldinizzz.
Eylül bir emekli asker ve Antep aşiret torunu iken bir anda Mardin aşiretinin ve Karadeniz`in en soylu ailelerinin torunu çıkarsa ne olur?
Peki Eylülün ailesi Eylül`ü vermek istemezse ne olur?
Buyrun görelim:)
Bu hikayede yer ,zaman ,kurgu ve karakterler birer hayal ürünüdür. Lütfen ciddiye almayınız🎀
" Beni bu masaldan uyandırdığın için teşekkür ederim Ali. " Dedi ve gözlerinin içine bakarak söylemişti. " Bitti. "
İşte o zaman her şey başlamıştı. Tehlikenin için de doğan bir aşkın imkansıza bürünen bir hikayesiydi. Ağır adımlarla döndü sırtını. Yüzünden süzülen yaşlarıyla beraber öylece uzaklaşmaya başlamıştı. Kendini sabahı boyayan karanlığın ardına bırakmış kaybolmasını sağlamıştı.
Asker fetişli: Çiçeği sana ayarlarım yemin ederim
Sancak4(kerem): 0536*
Sancak4(kerem): Dünyalar güzeli arkadaşım istediğin numara olsun al
Sancak4(kerem): Komutan Mert Erdem Baltalı
📣Eğlence amaçlı yazılmış bir kurgudur tamamiyle hayal ürünüdür konu eksikleri yazım yanlışları olabilir
📣Kurgu tamamiyle şahsıma aittir çalınma taklit edilme durumunda adli işlem başlatılacaktır
En büyük hataymış seni hayallerime yakıştırmak. O hayallere dalıp kendini koca yalanların içinde bulmak. Hayat! daha kaç kere ders vereceksin bana ?
Kaç kere daha en sevdiklerimle sınanacağım?
Küçük yaşta büyük acılar yaşayan Bade, ara verdiği eğitim hayatına geri döner. Ama beklenmedik biri girer hayatına.Öğretmenine duyduğu Bu imkansız aşk onu hiç ummadığı kadar mutlu ve hiç olmadığı kadar kederli günlere götürecektir…
Sarılan yaralar tekrar açılmış, kapanan yaralar tekrar kanamaya başlamıştı.
Her şey aslında soy ismimle alakalıydı, soy ismim. Lanetlenmişti, ailem dediğim her kes ölüyordu. Beni korumak için bir den fazla kişinin hayatını karaktıyorlardı. Ben bir kez daha ölmek istiyordum.
Bir kez daha kendi nefesimi kesmek, bileklerime çizikler atmak istiyordum.
Yaralı geçmişini 24 yaşında sarmayı başarmış genç bir kız ve o yaraların tekrar açılmasına neden olan hayatı.
``Söyle kaç kez?`` Eldivenlerimi çıkardım, işte o çok merak ettiği bileklerim artık gözler önündeydi.
``Anlamıyorum?`` Gözlerinin içine baktım.
``Bileklerimdeki kesik sayısı kadar.`` Saymaya kalkışsada sayamazdı, çünkü yer kalmadığında aynı yere birden fazla kez kesik atmıştım.
Herkes nefes almak için başını kaldırdığında bir gökyüzü ile karşılaşırdı değil mi ve bu gökyüzü hep mavi olurdu, bazen siyah bazense gri ama herkesle aynı olurdu lakin benim değildi. Ben Gökyüzü`me baktığımda aydınlığı görüyordum. Işığı görüyordum işte. Hayatımın tek ışık kaynağı oydu resmen. Ben bazen onda bir anne şefkatini görürdüm, belki bazen bir baba ya da var olan ablamın hissettirmediği bir abla, abi şefkati veya bir arkadaş ve çokça da bir sevgili. Benim için her şekle bürünen bir adamdı benim Koca Gökyüzü`m. Tüm acılarımı omuzlarına yüklemiş bir Gökyüzü. Her kızın arkasından en çok babası olurdu değil mi? Her hatasını affeden, her şeyiyle kabul eden. Benim babamdan çok Gökyüzü`m vardı. Sağımda, solumda, önümde ve arkamda... Acım acısı olmuştu. Acısı ise acım. Mutluluğu mutluluğum, mutsuzluğum mutsuzluğuydu. Özlemim özlemi, özlemi özlemimdi. Peki ya bir gün, Koca Gökyüzü giderse, bu Uzay Kızı ne yapardı? Bir daha bu acılara göğüs gerebilir miydi? Korkularına sağlam bir adım atabilir miydi? Ardına baktığında, her dediği şeyi onaylayan birini ya da ona güven verircesine gülümseyen birisini görecek miydi? Belki de Uzay Kızı, bu bahane ile Uzay`ın Kızı olmaktan vazgeçerdi ve kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmiş güçlü bir kadın olabilirdi.
Gökyüzü`m benim güzel sevgilim, bana mutsuzluğumda geldin. Mutsuzluğunda geldin. Bazen yaralarımızı beraber sardık, bazen o yaraları tekrar deştik. Lakin tekrar saran ikimizden başkası olmadı. Yalvarırım, yalvarırım beni mutsuzluğumla, umutsuzluğumla, ihanetlerimle, şefkatsizliğinle ve senin yok olmanın bıraktığı acıyla bir başıma bırakma.
Ve unutma, Uzay Kızı Koca Gökyüzü`nü hâlâ ilk gün ki gibi delicesine seviyor ve sevmeye de devam edecek...
parsyilmaz: Eğer ikimiz bir ilerleme kaydetmezsek bizi evlendirecekler.
parsyilmaz: İki ailenin de güçlerini birleştirme istediğini gözlerinden gördüğünü varsayıyorum.
parsyilmaz: Benimle var mısın, Erva?
parsyilmaz: Yapabileceğimiz sevgili rolünde benimle misin?
"O Doğu`ysa ben Batı`ym."
"O siyahsa ben beyazım."
Diye haykırdı genç kız. Fakat bu cümleleri kurarken bu hikâyenin aslında Doğu`yla Batı`nın kavuşmasını, siyahın beyaza karışmasını anlattığını bilmiyordu. Öğrendiğinde ise hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Çünkü çoktan kendi hikâyesinde hem kazanmış hem de kaybetmiş olacaktı.
Kaybetmek de kazanmak da daha önce onun için hiç bu kadar zevkli olmamıştı.
Bütün kitaplarda erkeklerin çapkın olacağını kim söylemiş? Bu hikayede ise sarışın,yeşil gözlü ve çorap değiştirir gibi erkek değiştiren çapkın Yağmur
Çekingen ve çalışkan olan Umut.Bu kitap da böyle bir hikaye lise sonda yaşadıkları o iyi de kötü de olan aşklarını anlatıyor.Yaşadıkları entirikalar,kaoslar,aşklar,özlemler.Bakalım bu hikayenin sonu iyi mi bitecek kötü mü? Bunu okuyarak öğrenebilirsiniz ;) İyi okumalar 💐☘️🥀
“İnsanın en güzel tesadüfleri başka bir kalpte kendi kalbinin benzerine rastladığı an başlar”
Kim Tahmin ederdi. Aynı anne karnını paylaşan kardeşleri hain bir kurşun ayıracak.
Asker olma hayali olan kardeşlerden birini Kara toprak alacak digeri ise ikizinin kalbini alacak..
*Kitabın ismi konusu tamamen bana aittir çalıntı durumunda gereken işlemleri yapmaktan çekinmem.
Bir kadın düşün…
Küçük bir köyde ailesi ve nişanlısıyla huzurlu bir hayat yaşarken, karanlık bir gecede tüm geleceği elinden alınan, hayallerinin yıkıldığı paramparça bir kadın.
Bir kadın düşün…
Doğup büyüdüğü yerde dedikodu ve baskılara maruz kalıp nişanlısı tarafından terkedilen, suçsuz bir kadın.
O kadının tek suçu yardıma ihtiyacı olan arkadaşına el uzatmaktı ama nereden bilebilirdi ki en yakın arkadaşının ona kötü bir tuzak kurduğunu.
O gece Suna oraya hiç gitmemiş olsaydı bu korkunç olayların hiç biri başına gelmeyecekti.
Peki Suna köyde ki dedikodular, ailesinin baskısı ve nişanlısının onu terketmesi üzerine neler yaşayacak ve o karanlık gecenin izlerinden kurtulmayı nasıl başaracak?
"Sen bunu yapmış olamazsın. Yapmadın dimi?"diye sordum elimdeki silahı üzerine doğru tutarken.
"Yaptım. Ben yaptım."dedi gözlerimin içine bakarken. Yaptın mı? Gerçekten mi? Gözler yalan söylemezdi hani? Gözleri ben yapmadım diyordu ama dudakları aynı şeyi demiyordu.
Elimdeki üzerine doğru tuttuğum silaha baktım. Onu vuracak miydim? Hayır. Yapamazdim. Vurmasam-
"Ne düşünüyorsun? Vursana beni. Öldürsene beni. Neyi bekliyorsun?"dedi bağırarak. Burda bağırması gerek biri varsa o bendim. Sen değilsin Atlas. Gözlerimi silahtan aldım ve tekrar Atlasa kitlendim. Vuracaktım.
Diye düşünürken bir silah sesi geldi. Biri vuruldu. Ben mi yapmıştım? Ben katil mi olmuştum diye düşünürken Atlas "Parla!" diye bağırırken ona döndüm. Ardından vücudum yere yığıldı. Son gördüğüm şey Atlasın koşarak yanıma gelemesiydi. Gözlerim kapandıktan sonra gördüğüm tek şey mumun eriyip yok oluşuydu.
Boş oda da yankılanan sesler mi, yoksa o oda da yalnız kalmak mı?
Bu duruma nasıl geldim ben?
Nasıl bu denli umursamaz olabildim? Neden herkes hayatımı normalmiş gibi gördü?
Neden ben cehenneme koşarak giderken etrafımdakiler sadece seyirci kaldı?
"ve anlarsın;Allahtan başka sığınacak kimse bulamazsın" (kehf s.27) Ne güzel buyurmuş Rabbim.
Ben ondan başka sığınak bulamadım.
Ve Rabbim bu hayAttaki en güzel mucizemi verdi bana. Lakin ne ben ona layık biriyim nede bu kalbim bunu anlayacak kadar mantıklı....
Soluk soluğa okuyacağınız bir hikayenin garantisini veriyorum... Bakalım kendini kaybeden Merve`ye Furkan`ın ne gibi bir yardımı olacak... Okuyalım ve görelim...
Kendi dünyasında her şeyin yolunda gittiğini sanan Eliz, bir gece öğrendiği gerçeklerle sarsılır ve tüm hayatını geride bırakır. Yaşadığı korkunç olayın ortasında bir adamla tanışır ve kendini onun peşinde bulur. Ona güvenmemesi gerektiğinin farkındadır ama ne yapacağını bilemez halde onu takip ederken kendisini bir anda şehrin Yasak Bölgesi TİAZZA`nın önünde bulur. Buraya girdiğinde bir daha çıkamayacağını bilir. Gidecek başka bir yeri olmayan genç kız, kendisini kurtaran adamın sözlerine inanarak yasak bölgeye adım atar. Ardında kalan oyunlardan ve düşmanlardan habersiz olan Eliz`i Tiazza da yeni bir hayat bekler. Her şeyin bir nebze düzeleceğini sanan Eliz, tüm gerçeklerle daha da sarsılacaktır.
"Burası..." derken sesimin titrediğinin farkındaydım. Nefes almak zorlaştı ve bir anlığına gözlerim karardı. Kötü insanlardan kaçmama yardım eden adam aslında kötünün ta kendisiydi ve o an ben bir şeytanla anlaşma yapmıştım.
Buz gibi gözlerini gözlerime dikti. Endişemi görüyor ve bu onu güçlendiriyor gibi görünüyordu. Dudakları aralanırken ortaya attığı sözler aramızda bomba etkisi yarattı.
"Tiazza`ya hoş geldin kaçak!"
25 yıl sonra gerçek ailemi bulursam nolurdu acımı yoksa sevinç mi peki ben hiç bişey hissetmesem "ben almira dolunay soylu şimdi ne yapacaktim onlara güvenmeli miydim ya yine ykılırsam bu sefer bunu kaldıra bileceğimden emin değildim ... "
Bir askerin sevdiği kızın ölümünden 14 yıl sonra karşılaşmasıyla mahvolan bir hayat bu hayatta kim suçluydu kendisini 14 yıl sonra gösteren kız mı yoksa ilk aşkını unutup hayatına devam eden asker mi
Hayatı yalan olan bir kız.
Hayatı, intikamdan ibaret olan bir kız. İntikam için kullanılan, intikam için ailesinden uzak tutun kız.
.
Gerçek ailem kurgusudur
Lise son sınıf öğrencisi Ayça kopya çekerken yeni gelen öğretmene yakalanırsa ne olur.Bu hoca biyolojik abisiyse ve kız bunu bilmiyorsa bebekken karıştığını öğrenirse...
Asker konulu bir kitaptır, kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.
Ruh, insanın dipsiz bir kuyusudur. Sen ruhunda dolaştığını sanırsın ama onun ne kadar derin olduğunun hiçbir zaman farkına varamazsın. Ta ki biri çıkıp orayı talan edene kadar.
"Yanacaksınız, yakacaklar. Canınızın acımasını önemsemeyecekler."
Parmaklarına sarılı urganı sertçe gerdi. Parmak boğumları giderek beyazlaşırken gözleri, alev topuna dönüşmüştü.
"Nefesinizi kesecekler."
İki farklı asker;
Asena Eyşan Boduroğlu ve Mete Mert Çakır.
Birbirlerinden haberi olmadan aynı göreve atanırsa en fazla ne olabilir ki?
"Bugün bir tehdit mektubu aldım MMÇ`den gelmiş."
*Tüm hakları saklıdır.*
İki kişinin gizemli hayatı.
" Ne düşünüyorsun? "
` Hayatı `
Eskiye dayanan tanışıklı acı özlem sevgi mutluluk çokca güvensizlik.
* " D mi C mi ? "
" D "
` Seni çok seviyorum demeden, sevdiğini nasıl söylersin? `
" Sol Anahtarımsın derim "
Başarılı bir kadın olan Aylin. İş teklifi aldığı bir şirkette patronu ona kafayı takınca zorlu bir iş dönemine girer.
Yeter artık dedim sesim yüksek çıkmıştı. Ben bir mimarım sizin asistanınız yada köleniz değil. Ben sizin hiç bir şeyiniz değilim.
"Öyle mi?" dedi kaşlarını kaldırıp
"Evet öyle" dedim kesin ve net bir ses tonu ile
"Sen ben ne istersem o olcaksın minik. Bu ikimiz için hep böyle olcak ve ben benim olmanı istiyorum.
Ben artık herşeyi biliyordum ve galiba doğru aşkı bulmuştum.
Noksanın anlamı "EKSİKTİR!" Efnan`ın hayatı, hep yarım yamalak, noksan geçmişti.
Gencecik bir kızdı, aklı hep çocukluğunda kalmıştı.
Gerçi, yaşamak nedir bilmemiş, hayatın en büyük darbelerini, ailesinin "EKSİK" adı altında her defasında yüzüne vurulması ile yaşamış bir candan ibaretti.
Onun adı NOKSAN`dı. Lakin yenilgilerinin hayatına dahil ettiği gerçekleri de vardı.
`Geçmişin İzi!" Geçmişte yaşattığı gerçeği gün yüzüne çıkarmak isterken, EKSİK`le yolları kesişmişti.
Onunla hiç ummadığı bir yolda karşılaşmış ve beraber yolculuk etmeye başlamışlardı.
Bir kurşun, onaları birbirine bağlamıştı. Getirdiği gerçekler insanların yalanlarına tabi tutulmuştu.
Adım Efnan. Anlamı; Cennette ki güzel gözlü kız demek. Kaderin bana yaşattığı şey... `NOKSANLIK!" Ardımı hiç bırakmamıştı...
`Efnan Keleş
`Berzan ŞahinKara
@Tüm haklar şahsıma aittir. Çalıntı veyahut kopyalama işleminde. Yasal işleme başvurulacaktır.
Buse, yaşadığı son ilişkisinden aldığı yaralarla kalbini aşka kapatmış, hayatında sadece sınavına odaklanarak ilerlemeyi amaçlamaktadır. Ancak geçmişin gölgesinden kaçmak kolay olmayacaktır. Erim adında gizemli bir genç adam aniden hayatına girdiğinde, Buse`nin düzeni alt üst olur. Erim`in varlığı, Buse`nin kalbini yeniden keşfetmesini sağlarken, onunla ilgili gizli bir gerçeği de beraberinde getirir.
Erim`in gelişi, Buse`nin bilmediği karanlık geçmişleri ve tehlikeli sırları gün yüzüne çıkarır. Buse, hayatının en büyük sınavıyla karşı karşıya kalırken, etrafındaki her şeyin göründüğünden çok farklı olduğunu keşfeder. Sevdiği adamın gerçek amacı ne? Hayatına neden girdi? Ve asıl soru: Buse, bu tehlikeli oyunun içinde nasıl hayatta kalacak?
1872 yılının acımasız topraklarında, Railway Kasabası; kanunların değil emirlerin hüküm sürdüğü, itaatsizliğin idamla cezalandırıldığı bir yerdir. Gün batımından sonra sokaklara adım atmak yasakken ve herkes bu kurallara boyun eğmişken Valencia Pride, bir gün sokağa çıkma yasağına rağmen erkek kılığında dışarı çıkar. Ancak işler beklediği gibi gitmez ve askerler onu fark ettiğinde Valencia’nın küçük bir adımı, büyük bir felakete dönüşür.
Kasabanın yeni komutanı Devrim Gürkan Karel, kalabalıklar içinde Valencia’nın sırrını gören tek kişidir. Fakat onu serbest bırakmak yerine, kuralları baştan yazacak bir karar alır. Valencia, şimdi yalnızca hayatta kalma mücadelesi vermekle kalmayacak; kendi hayatını ve tüm kasabanın kaderini değiştirecek bir oyunun içinde yer almak zorunda kalacaktır ve bu, yalnızca bir direniş değil, özgürlüğün ateşini yakacak bir mücadele olacaktır.