Kitap Tür Kategorileri

"Kaos yaklaşıyor savaşçı." Elimi birden aynanın üzerinde beliren yazının üstünde gezdirdim. O gece Kutsal Droken Omy diyarından çıkıp Dorian`a düştüğünde, bütün canlı neslinin kaderi belirlenmişti. Ortaya çıkan kitapla beraber içerisinde beliren kehanet, geleceğe dair kötü bir kaosu barındırırken ileriki zamanda gelecek olan felaketten kaçmak kesinlikle imkansızsdı. Ona karşı savaşmak ise açık bir intihardı. "Üç dolunay gecesinde ölümsüz bir iblis doğacak." ~Droken

Hayatımda yaptığım sadece bir hata 4 yılıma mââl olacağını bilemezdim. Hayatı doya doya yaşamak isterken ölmek için gün sayacağımı bilemezdim. Artık geri dönüşü yoktu. Taki seninle karşılaşana dek.

Aden Soykamer Türkiye`nin en sosyetik dört ailesinden birinin tek kızı aynı zamanda tek varisiydi. Babası tutuklanıncaya kadar çok güzel bir hayatı vardı, gerçek bir prenses gibiydi. Babası tutuklanınca ve Soykamer ailesinin tüm mal varlığına devlet tarafından el koyulunca beraber büyüdüğü çocukluk arkadaşlarının ona olan kıskançlıkları dolayısıyla ondan nefret ettiklerini öğrenen Aden Soykamer tüm bunların ağırlığını kaldıramayıp aslında gerçek düşmanı olan adama sığındığının farkında değildir.

“Bir çocuk sadece çocuktur, kadin değildir.” Defne Deniz Göktaş 11 yaşında küçük bir kız çocuğudur. Bir gün ailesinin onu yaşlı bir adamla evlendirmesinin ardından korkuyla evden kaçar ve hiç bilmediği sokaklara girerek hiç tanımadığı yabancı bir aileyle karşılaşır. Ancak bu sefer bu yabancı aile bir yabancı olmayacak, küçük kızın gerçek ailesi olacaktı. … Tüm hakları şahsıma aittir, çalıntı esinlenme yapılamaz! 05.09.24

Geçmiş tam orada acılarıyla karşımda, gelecek ise parlak ama ben geçmişin tam ortasında hapsoldum, çıkamıyorum ne ileriye bir adım atabiliyorum ne de geriye. Sonra o geliyo beni alıyo ve geleceğin en ilerisine koyuyo kendimi bu huzurlu yaşama kaptırmışken hayat beni en acılı yaramdan vuruyo ve o bile beni artık kurtaramıyo çünkü artık o da eskisi gibi değil o da yaralandı o da acı çekti ve ben gittikçe geçmişin en bataklık kuyularına çekiliyorum... Ve kimse buna engel olamıyo ya da olmak istemiyo... ... Sena`nın hayatı tıpkı bizler gibi sıradan sıkıcı ve tıpkı biz wattpad okuyucuları gibi kitap manyağı Sena kitaplarla kafayı bozduğu için hayatında birileri olsun istemiyo sadece kitaplar olsun hayatı kitaplardan ibaret olmasını istiyo çünkü insanlar acıtıyo, kırıyo ama kitaplar ne olursa olsun hep yanımızda oluyo Sena insanların veremediği huzuru kitaplar da buluyo ve o dünyayı çok seviyo Ama bilmediği bir şey var O da Atlas`ın onun hikayesi olucağı ve bu hikayeyi onun sayesinde başdan kuracağı yeni bir hayat ... Atlaslar kitabım: Sanırım senin o kafandaki minik Dünya`ya çekiliyorum Ben: Galiba sen bana aşık oluyosun ama sana baştan söyliyeyim ben kitap karakterlerine açığım Atlaslar kitabım: O zaman hazır ol ve kitabını yazmaya başla çünkü ben senin baş karakter erkeğin olucam ... Başlama tarihi; 05.09.2024

Bazı insanlara göre "Ölüm" hayatın son bulmasıdır. Diğerlerine göre ise asıl hayatın ölümden sonra başladığıdır. Peki sizce ölmemek mümkün müdür? Veya bir şekilde ölümden kaçabilmek, Hatta daha da ilerleyerek ölümle mücadele etmek ve onun görevi alabilmek. Hayatını sıradan ve rutin işleri içerisinde yaşayan genç bir filozofun birdenbire karşısına çıkan olağanüstü bir olaydan sonra dünyası altüst olmuştu. Bu büyük gizemi çözmek için ömrünün geri kalanını tek bir amaç uğruna adayacaktı. ~Ölümü Yenmek~ Ve bu amacın gerçekleşmesinin tek yolu da "Ölümün Yolu`ndan" geçmekti.

Merhaba, ilk defa kitap yazmıyorum watpad de yazmıştım tutulmuş tu ama çok fazla değil. Umarım beğenirsiniz.

Gelecek, Parla Soykan`ın yeniden doğuşu şerefine kadeh kaldırmasıyla başlamak üzere. Bu eşsiz ana şahitlik edecek olan sevgili okur, kaybettiklerine veda ederken kendini kazandığını simgeleyen o kadeh artık sana ait. Hikâyenin bir diğer başrol oyuncusu sensin. Unutma, her cümle bir silah her kelime bir mermi. Bu nedenle herkese hikâyedeki katilin kim olduğunu söylemekten çekinme. Yalnızca onu hangi bölümde yarattığını belirtmeyi unutma. Tıpkı gelecekteki Parla Soykan`ın yapacağı gibi. !!! Bu kitapta geçen kişiler, kurum ve olay örgüsü tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

Yıldızlar birer birer kaybolurken, karanlık gökyüzü yaklaşan dehşetin habercisi olur.

Kız bir ormanda kaybolmuş ve kaçırılıyor daha sonra tacize şiddete... uğruyor ve en sonunda kaçıyo

Ölüm anlık ve geri dönüşü olmayan bir kaçıştı. İşte ölümü cazip kılan şey bir daha geri dönüşü olmamasıydı. Garip ya ölümü korkunç kılan şey de buydu. Ve ben artık geri dönmek istemiyordum.

Arkadaşlarıyla gece dışarı çıkan Umay herşeyden habersizdi,hayatı bu gece den sonra değişecekti....

Asker kurgusu...

O çok soğuktu.

Gittiği her yere ölüm getiren bir adam bir gün komşusunun kapısını çalar ve kaos başlar.

"Seni çok seviyorum Çavê Şîn. Seninle gözlerimi açıp kapatacak kadar. Seninle doğup ölecek kadar. En çokta o mavi gözlerine aşık oldum."

Bizi o kadar tanimamaniza rağmen atıp tutmayı çok iyi biliyorsunuz.

Çaresiz Çehre | Şehadet Şerbeti Serisi II Kaderleri doğdukları gün yazılan iki çocuk, iki yetişkin, iki çaresiz yaşam ve birbirlerinden haberleri olmadığı halde yan yana olan iki mühürlü beden. Senin mesleğinden gocunmam, biliyorum yoksun yanımda ve yine biliyorum ki her zaman benimlesin. Herkes beni senden uzaklaştırmaya çalışıyor ama her ne yapıyorlarsa tersliyorum onları. Ben senden uzaklaşır mıyım? Asla. Kabrine geldiğimde bana gülümsediğini hissediyorum, toprağını kokladığımda kokun doluyor ciğerlerime, toprağını okşadığımda sakalların batıyor avuç içime, mezar taşında adını gördüğümde sesin doluyor kulaklarıma. Bana sesleniyorsun ve en önemlisi sevgilim her ezan okunduğunda kalp atışını hissediyorum. Yaşanılanlar aslında hiç yaşanmamıştı. Herşey bir oyundu fakat oyunun yazarı yoktu. Bu kitapta geçen karakterlerin, olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur! Tamamen hayal ürünüdür! Çaresiz Çehre adlı tek kitaptır!

Vatan-ı Kuzgun | Şehadet Şerbeti Serisi Bir cinayet başlangıç doğurmuştu. Bir katliam yeni bir yaşam yaratmıştı. Katliamın nedeni bilinmezliğe gebeydi fakat yaratılan yaşam bu bilinmezlikten kurtulacaktı. Ölüm bir ailenin sonuydu ancak başka bir ailenin başlangıcı olacaktı. Kuzgun; iki dünya arasında sembol kabul edilirdi. Yaşayanlar için ölüm, ölü ruhlar için ise hayatı temsil ederdi. Askerler için şehadeti, şehitler için ise al bayrak için yeniden savaşmayı temsil ederdi. Bir bitiş yeni bir başlangıçtı. Bu kitapta geçen karakterlerin, olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur! Tamamen hayal ürünüdür! Vatan-ı Kuzgun adlı tek kitaptır!

Ailesinden kaçıp,istanbula okumak için gelen genç kız ve hayatını değiştiren genç adam. #gençkurgu #bilimkurgu #gençkızedebiyatı #genelkurgu #romantizim

"Çok aşığım o da beni sevsin istiyorum." Büyü çok büyük bir günahtı bunu o da biliyordu. -Sen, sen bir cinsin! -Sen Allah`tan korkmaz mısın!? -Rabbim çok pişmanım affet beni! -Senin aşkından korkarım, seni ben istemedim, senin aşkını istemedim!

İyi okumalar dileriz🥳💝 Amanda Amerika`nın kalifornia ilçesinde 1962`de dünyaya geldi annesi amanda doğduktan tam 6 yıl sonra vefat etmiştir. Yıllar geçti amanda artık üniversiteye gitmesi gerekiyordu ve eyaletine yakın üniversiteyi kazanmıştı tam da istediği olmuştur Hayatı üniversiteye başladığı andan itibaren daha bir güzelleşmiştir. Hayatımın aşkına gittiği üniversitede bulmuştur. De o an Arthur ile tanışmıştır Amanda ve arthur`un tanışmasından tam 3 ay geçmiştir ve amanda`nın babası kalp krizinden vefat etmiştir bu acılara dayanamayan amanda Arthur ile geçirdiği ilişki iki ay ara vermiştir aradan yıllar geçmiştir artsur ile aman da evlenmiştir evlilikte bir kız çocuğu olmuştur Doktorlar kızın fazla yaşamayacağını söylemiştir kızının adını Olivia koymuştur zaman geçer Olivia artık 10 sınıf olmuştur kalbinden rahatsızdır kalbi rahatsız olmasına rağmen okulunu bırakmamıştır yıl 1984`ü göstermiştir öyle bir artık 18 yaşına basmıştır kalp rahatsızlıkları devam etmiştir Olivia artık ailesine taşınmak istediğini söylemiştir çünkü şehir ona kalabalık geldiğini çok gürültü olduğunu zamandır ailesine söylemek istediğini fakat okulu için ve okulunun yıkım olduğu için söyleyemediği yıkıldıktan sonra taşınma konusunu açtığını ailesine söylemiştir. Arthur ve ailesi taşınmıştır içi küçük olsa da dışı şatoya benzer bir eve taşınmışlardır. Aylin`in evleri kasabadan da uzaktır. Yanlarında daha kurumu tamamlanmamış bir şatoya benzer ev vardır diğer tarafta daha küçük bir ev daha vardır komşusu John vardır john 48 yaşındadır ailesi paranoyak davranışlarından 4 yıl önce taşınmışlardır Olivia büyüdükçe kalp rahatsızlıkları daha bir artmıştır Olivia daha kötüye gitmiştir Olivia malesef kalp krizinden ölmüştür amanda daha çok üzülmüştür annesini babasını kaybettikten sonra içine kapanık olmuştur ta ki kızı Olivia doğana kadar onu da kaybetmek istememiştir çünkü babası da kalp krizinden ölmüştür zaman geçer ama amandanın gece kızını gördü iddiası ve her gece kızının ona seslenip onu çağırmasını yardım etmesini ve haykırışlarını duymuştur John her sabah arthur`u kahve içmeye çağırır bu teklifi red etmeyen Arthur kahveye gider fakat John ev ve bir gariptir çünkü her şey eskimiş püskürmüştür Arthur eşine son zamanlarda yaşamış olduğu şeyleri John`a anlatır belki bir yardımı dokunur bu hikayeyi duyan John John: evet benim bir fikrim var der Arthur: anlat dinleyeyim der John: bana sadece boş bir ev lazım der Arthur ise : yan tarafımızdaki daha yapılmamış bir eve göz at derim der John Arthuru oyalar ki zaten inşaatı bitmemiş olan ev onundur. John ailesi paranoyak diye onu terk etmemiştir John ailesine kendisi öldürmüştür fakat karakterlerimizin bundan haberleri yoktur John arthur`u ikna etmeye çalışmıştır zaten Arthur kabul etmiştir fakat daha bir inandırıcı olması lazımdır amanda tırsmıştır ve kızını geri istiyordur her şeyi yapmaya hazırdır kısaca amanda de Arthur john`nun teklifini kabul eder John onlara karşı taraftaki yapımı daha bitmemiş olan eve götürmüştür eve adımlarını atar atmaz ev değişmiştir ev çok korkunç bir eve dönüşmüştür John onlara yukarı çıkarmıştır Amanda ve artık çok korkmuştur ve buradan çıkmak istemişlerdir fakat John izin vermemiştir aşağı taraf görünüyordur çünkü onlar köprü gibi bir yere çıkmışlardır alt tarafta iki çeşit havuz vardır birisi de Ateş diğerinde ise su vardır amanda kızını geri getirebilmek için köprünün üzerinde bulunan ipten tırmanıp geçmesi gerekiyordur ilk başta amanda tırmanıp geçmesi gerekiyordur amanda çok korkmuştur çünkü aşağı tarafta ateş ve su vardır Amanda karşı tarafa geçebilmesi için ipe tırmanıp karşı tarafa atlaması gerekir fakat amanda düşer Ateş tarafına art tur Çığlıklar atar sıra arthurdadır eğer Arthur geçerse karısını ve kızını hayata geri getirebilir artık ipe atlar fakat john onu itmek ister ateşe doğru çünkü John bu işte bir çıkarı vardır John ve arthur`un arasında bir kargaşa olur kavga etmeye başlarlar John arthuru ateşe atmaya çalışır ama arthur ayağıyla vurmaya çalışır John arthuru ayağından tutarak aşağı doğru atmaya çalışır arthur dayanmaya çalışır fakat kilosu ona engel olmuştur kendi yükünü taşımaya artık zorlanıyordur John arthur`un üzerine atlamaya çalışıyordur arthur artık dayanamaz ve kendini bırakır johnn ise arthur`un ayağına yapışmıştır ikisi de düşüyordur arthur köprünün demirliklerine tutunmuştur o sırada arthur burnunu demirliklere vurmuştur acıdan inliyordur burnu kanıyordur John arthur`un ayakkabısını çekerek ateşe düşmüştür arthur`un ayakkabısı John ile beraber gitmiştir Arthur artık hiçbir şeyi önemsemiyordur eşi ve kızından başka artık arthur karşıya geçmiştir karşısında çerçevesi kanlı olan bir ayna bulmuştur ayna john ile ilgili her şeyi anlatmıştır john`un ruhunu kötü ruhlu bir varlık ele geçirmiştir. Ve arthur kötü varlığı yok ettiği için aynı ona iki hak vermiştir arthur eşini ve kızını dilemiştir ve ve beyaz pürüzsüz patlayan ışık olmuştur ışığın arasından kızı ve eşi gelmiştir Arthur dayanamayıp gözyaşlarına boğulmuştur her yer eski haline dönmüştür ateşler inşaatta aynalar duvara köprüler merdivene dönmüştür ailemiz birbirlerine sarılarak binadan çıkmıştır ve aile şehire geri taşınmışlardır olivia`nın hastalığının tedavisi olduğunu öğrenmişlerdir artık Olivia hayatını yaşamıştır Amanda artık mutlu huzurlu yaşayacaktır amanda arthur hayatını borçludur Arthur ise hayatını Amanda ve eşinin ne borçludur olivia`nın ise ölmediği john`nun olivia`ya kötü bir büyü yaptığı inşaatın Bodrum katına saklamıştır olivia artık tedavi olmuştur ailemiz artık daha neşeli yaşamaya başlamışlardır•••••SON🥳 OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

Korumalar ve Saray`a girmeye çalışan düşmanların hikayesi...

Ilgazdim Ben selam nabder canisi iyi senden nabee cinisi

Her kız sever gece yarısı dışarılarda dolaşmayı. Mavinin ve siyahın en koyu tonlarıyla bütünleşmiş olan gökyüzünü izlemeyi... Fakat gün gelir; herkesin korktuğu şey başına bela olur. Belki de bazılarına ödül... Bugüne kadar tek hedefi ve isteği, mesleğini eline almış bir genç kız ve kendi ayakları üzerinde durabilmek olan Burçak; dersinden geç çıktığı bir günün akşamında evine geç dönmek zorunda kalır fakat evine gelinceye kadar tanımadığı bir yabancı tarafından takip edildiğini anlamaz. Korku; insana en istemediği anlarda, duyguları yaşatan histir. Burçak severdi korkuyu. Korku filmlerini, korkunun içinde yaşamayı... Ama bunları sadece dışarıdan bakarak severdi. Kendi hayatında hiç tanımadığı bir adam tarafından korkmayı istemezdi. İstememişti. Sırtını dayadığı ve son durağı olan duvar ile baştan aşağı simsiyah giyinimli olan adamın arasında kalmıştı. Korkuyordu. Endişe duyuyordu. "Lütfen bırak beni," diyebildi sadece çaresizliğin en koyu tonuyla. Zira adam kızı serbest bıraksa, arkasına dahi bakmadan kaçacaktı. Lakin durumlar pekte öyle değildi. Adam hastaydı. Kız ise korkuyordu. Siz, hayatınız boyunca hasta olan bir adam tarafından esir alınıp korktunuz mu? Ya da hasta olduğunuz hâlde hiç tanımadığınız bir genç kızı sokak köşelerinde sıkıştırdınız mı? Hangisi daha kötüydü? Bilinmezlik çoğu kişiye göre en kolay yoldur ama bazen, kolay dediğimiz yollar diken doludur. -Burçak Kayra

Kim bilirdi kayıp ruhunun düşüncelerden oluşan bir basit kafeste sıkıştığını. Sadece denese kaçabileceğini ama kafasındaki duvarlardan korkutuğu ve kendinden çok onu sevmeyen insanları düşündüğü için kendini öldürdüğünü.

Mısır`a gitme planımın hasta olmamla suya düşeceğini bilemezdim. Uçağın kalkış saatinde hastanede olacağımı bilmediğim gibi . Vizem, otel rezervasyonum, tur biletim talihsiz hastalığımla altüst olmuştu. Hastalığın beşinci günü ve ben daha fazla kısıtlı yıllık iznimde evde durmayacağım. Mısır, benim için bir yıl daha ulaşılamaz olmuştu çoktan. Hayallerimin hep seneye ertelenmesi laneti liseden beri üstümden kalkmış değil. Daha fazla evde durmanın anlamsız olduğunu, eh biraz da inatçı yanımın şaha kalkmasıyla kamp çantamı hazırlamaya koyuldum. Mısır`a gidemeyecek olmamdan dolayı, lanet hastalığımın beni eve kapatmasına da müsade etmeyeceğim. Kısa bir kamp, zedelenmiş sinirlerime iyi geleceğini şimdiden benimsemiştim. Nerden bilebilirimdim ki, bu kampın benim için dönülmez son olacağını. ******* Korkma. korkma. korkma... Korkuyorum... Onları anlamıyorum belki ama beni öldüreceklerini biliyorum. Buraya ait değilim sadece şaşkınlar. Şaşkınlar ama tepki vermeleri uzun sürmeyecekti biliyorum. Ve yaşamak için önümdeki, ölümün pençesinde olan kadını kurtarmak zorunda olduğumu da biliyorum. Kurtarabilirsem belki yaşamama izin verirler. Sahi yaşasam bile eskisi gibi olabilecek miydim? ******* Zamanım az kalmıştı. Yeryüzünün kızıydım ben. onlara göre ışığın kızı... Karanlıkta bana ölüm olduğunu belki de bu kadar geç farketmemeliydim. Yaşamak için daha fazla zamanım olur muydu? Karanlığına girdiğim gün ölümüme doğru sayacın açıldığını bilsem, aşık olmana izin verir miydim? Benim savaşımı kaybettik, geç olmadan seninle verdiğimiz savaşı kazan. Belki o zaman huzur bulur başka evrende ruhum. ******* "Seni kaybedemem Marsel. Seni kaybedersem, herşeyimi kaybederim. Sen olmadan, savaşı kazanabilir miyim zannedersin. Benim savaşım sensin, sensiz yıkılsın herşey." Seni kaybedersem asıl o zaman karanlığı yaşatırım bu şehre. Sonra senin için gelirim Marsel.

Bir kaç kere gördüğüm çocuk niye beni yıllardır bulmaya çalıştı? Yoksa beni seviyor muydu? Çok sanmıyordum fakat neden olmasın?

Bu kitap içerisinde her türlü korku unsurunu barındıracaktır. Battaniyeler ve sıcak sütler hazırsa başlayalım.

Asaf , Şevket`in tek varisiydi. Babasının ve Annesinin katili olan Şevket. Kendisini bir canavar gibi yetiştiren ,duygularını aldıran ,ellerini kanla temizlemesine sebep olan Şevket`in bu dünyada ki en büyük ve korkunç eseriydi Asaf. Zamanında kendinin elinde olan güç ve para , şimdi öğrencisi Asaf`ın önüne serilmişti. Ve Asaf`ın bu gücü nasıl ve ne için kullanabileceğini düşünmek bile insanın içini ürpertirdi. Asaf`a göre iyilik veya kötülük yoktu. Vicdan denilen görünmez tanrı hiç bir zaman onun ruhuna uğramamıştı. Asaf`ın doğruları ve Asaf`ı yanlışları vardı sadece. Yaşıyordu yaşamasına fakat ne amaç uğruna bilmiyordu. Ruhunda ki salıncak koptu kopacaktı yakında. Külleri havaya savrulurken avuçlarını açacak fakat tek parçasını dahi tutumayacaktı. Hareket halinde ki arabadan dışarı çevirdi bakışlarını. Bu akşam büyük bir parti vardı. Eski bir arkadaşına düğün hediyesi vermeye gidiyordu. Hain arkadaşının hayatı boyunca unutamayacağı bir hediye olacaktı. Asaf bu düşünce ile gülümsedi. Bu geceden sonra hayatının ters yüz olacağını bilmeden , bir insan olduğunu hatırlayacağından ,vicdan denilen tanrının kapısında yatacağından habersiz gülümsedi.