O ne kadar ışıklar altında olmalıysa ben o kadar gölgelerde gezmeliydim. Ruhum, bedenim ve hatta işim bile olmaz derken kalbim alev alev onunla yanıyordu. Her şey yolunda gitmeye o kadar müsaitti ki buna tutunup tüm itirazlara rağmen kalbimin istediği yolu takip ettim. Fakat dünya başka bir hikaye yazmama izin vermedi. Yolun sonu ikiye ayrılıyordu, onunla gidecek ve ışığını söndürecektim ya da bildiğim yalnızlıkta boğulacak kendimden vazgeçecektim.
**
"Ben gitmek istedim tamam mı oldu mu?"
"Daha fazla acıtmaktan başka bir işe yaramıyor"
"Ne istiyorsun benden"
"Sadece seni, sadece sen"
"Olmaz diyorum niye ısrar ediyorsun, neden pes etmiyorsun?"
"Bu lanet yerde ne dönüyorsa bana anlatacaksın. Benden uzak kalmana ne sebep olduysa tek tek anlatacaksın"
"Git, Kerem git lütfen" Artık yalvarıyordum. Öfkem onu uzaklaştırmaya yetmiyordu.
"Sen olmadan buradan gitmeyeceğim. Tüm dünyayı yakmam gerekse bile seni almadan hiçbir yere gitmeyeceğim" Tüylerimi diken diken edecek kadar sakin konuşmuştu. Cümleleri ortalığı yaksa da sesi içimi ürpertmişti.
"Anlamıyorsun, gelirsem benim tüm dünyam yanacak!"
"Benim yanımda olmak bu kadar mı kötü?"
"Sandığından daha fazla"
"Leyla..." Devam etmemem gerektiğini vurgulayan bir seslenişti.
"Sana olan saygımı yitirmeden git buradan" Bu hikayenin kötüsü ben olmak zorundaydım. Hepimizi korumak için bunu yapmak zorundaydım. İkna olmamıştı fakat ben onun gitmesini sağlayacak kadar kalbini kırmıştım.
"Hep seni aradım. Karşımda bu kadını bulacağımı bilseydim aklımdakiyle ölmene müsaade ederdim"
Oysaki Çok severdim hayal kurmayı, inat etmeyi fakat elimden alınmıştı. Çekmek istediğim "mavi dolunay" gördüğüm son şey olmuştu. Ben en sevdiğim insan tarafından terk edilmiştim...
Boş oda da yankılanan sesler mi, yoksa o oda da yalnız kalmak mı?
Bu duruma nasıl geldim ben?
Nasıl bu denli umursamaz olabildim? Neden herkes hayatımı normalmiş gibi gördü?
Neden ben cehenneme koşarak giderken etrafımdakiler sadece seyirci kaldı?
"ve anlarsın;Allahtan başka sığınacak kimse bulamazsın" (kehf s.27) Ne güzel buyurmuş Rabbim.
Ben ondan başka sığınak bulamadım.
Ve Rabbim bu hayAttaki en güzel mucizemi verdi bana. Lakin ne ben ona layık biriyim nede bu kalbim bunu anlayacak kadar mantıklı....
Soluk soluğa okuyacağınız bir hikayenin garantisini veriyorum... Bakalım kendini kaybeden Merve`ye Furkan`ın ne gibi bir yardımı olacak... Okuyalım ve görelim...
Geçmişte yaşanan her bir şey geleceği etkilerdi. En acı şekilde deneyimlemişti bunu Gökçe. Yaşamak için değişmeliydi. Kendini değiştirebilecek miydi peki?
“Sana kızmıyorum da kırılmıyorum da artık… ve ne zaman bu hisler benden gitse anlıyorum ki sende çoktan gitmişsin.”
Capella siela ve Draco Malfoyun hikayesi
Bir varmış bir yokmuş hikaye böyle başlamış...
Bu davada asıl suçlu kim?
Düzelteyim
Bu davada asıl masum kim?
Yılın son gecesi en fazla olabilirdi ki?
Bu hikaye kimsesiz kimseler için, bu hikaye öldürülmek zorunda kalmış, zincirlerle göklere asılmış kimseler için...
~Yeni yıl yeni umut ve dilekler vadediyordu ancak artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...
Karakola düşen asılsız bir suç onlarca hayatın yok oluşun eşiğine gelmesine sebep olabilir mi?
Evet.
YIKILMASI BEKLENEN LUNAPARKTA ZİNCİRLERLE ASILMIŞ ON DÖRT ÇOCUK!
Davada masum kimse var mı?
Bir tarikat kuruldu, katliamlara başladı masumlara zarar verdi. Bir örgüt kuruldu, umut vadetti...
Bir polis bir savcı ve onlarca masum!
Alphan ve Akal ailelerinin veliahtları vahim bir olay ile birleşir. Bu hem geçmişten gelen sırları hem de geçmişten gelen bağları ortaya çıkarmaktadır.
"Aşk mıdır beni,sana bu kadar bağlayan?" Diye sorduğumda derin bir iç çekti.
Soruma cevap vermesini beklerken beni yanıltmış o da bana soru sormuştu. "Sevda mıdır sana tutuklu kalmamı sağlayan?"
(...)
Yayınlanma tarihi: 26/04/2023
Üniversite okuyan son sınıf, ailesinden ve derslerinden başka hiçbir şeyi önemsemeyen genç kızın, birden hayatına dahil olan sürükleyici ama bir o kadar tehlikeli bir aşk.
Annesi ve babası vefat eden bir kız ile anne-babası şehit olan bir Türk askerinin hayatının birleştiği bir hikaye. Aynı yaralar.. ayrı hayatlar fakat aynı rûyalar...
Saygılar.
"Sen benim sadece bir parçam değil, sen benim her zerremsin. Her hücrem sensin. Ben tamamen senden ibaretim. Seninleyken adım gibiyim, yanıyorum. İçimde bir sen var... beni ısıtıyor hatta yakıyor. Ama seni de yakıyor."
Yalanların yaşadığı doğruların ölmeye yüz tuttuğu bir hikaye... Her şey ortaya çıkacak! Ateş`ten bu çember hepimizi yakıp yıkacak. Bizler küllerimizden doğacak olanlarız!
Hayatım bir korku filminden farksızdı zaten. Ruhum cinayete kurban gitmişti. Ama bir cinayete benden nefret eden biriyle beraber tanık olmak! İşte bu her şeyin tamamen bittiği noktaydı o anda. Ama ne derler bilirsiniz `Her son bir başlangıçtır`
Küçük bir not: Her şey 9. Bölümden sonra başlıyor, yani oraya kadar biraz sıkıcı ilerliyor. Baştan söyleyeyim🪐
"Bir insan daha kaç yerden kırılabilir? Bir ruh daha ne kadar parçalanabilir? Ölü bir ruhu bile nasıl hala öldürmeye çalışabilirler!? Daha ne kadar sürecek bu eziyet, daha ne kadar çekeceğim ben bu hayatı. Dönüyor, durmuyor. Sanki beni her defasında daha da sert düşürmek için çabalıyor" diyebildim gözyaşlarımın arasında.
"Düşmek bir yana dursun, ben olduğum sürece bir daha asla üzemeyecekler seni. İzin vermem buna. Parçalanmış kalbini iyileştiremem ama senin için kendi kalbimi söker takarım sana. Sen benim hem gündüzüm hem gecemsin. Ancak kalbim sende atarken ben nefes alabilirim. Sen benim her şeyimsin lan" diyerek kendine çekti beni. Sıkı sıkı sarıldı sanki bir daha hiç bırakmayacak gibi. Ona tutundum sadece. Yaşamak için aşık olduğum adama tutundum sadece. Nefes alabilmek için ona tutundum...
Tüm hakları saklıdır, bana aittir.
Hayatımın hiçbir evresinde işlerin kolay olacağını düşünmemiştim ama bu kadar karmaşık olmasını da beklemiyordum.
Mesleğimi seviyordum, uğraşmam gereken bir tabur asker olsa bile elimden geleni yapmaya hazırdım.
En azından böyle olmasını umuyordum.
Şimdi yeniden düşününce askeriyede hemşire olmak gerçekten istediğin bir meslek mi diye iki kez düşünür ama yine de aynı şeyi söylerdim.
İş tamam, para tamam derken gelelim asıl meseleye dediğinizi duyar gibiyim.
Peki, ya aşk?
İşte orada kalbime atılan çelmeyle derin sulara takılı kalıyorum.
Kalbimin kapattığım kapıları yeniden açılır mıydı yoksa zaten hep aralık mıydı?
Bu sorunun cevabını ben de kendi yolumda ilerlerken bulacaktım. Belki de Küçük Bir Aşk Masalı`na denk gelirdim.
Kim bilir?
"Gözün üstünde kaş altında yaş,
Omzuna çarpanla savaş.
Ölüm gelmeden evvel sesini göğsünde duyarsın.
Yalnız çarpışmakla olmaz,
Gerektiğinde kaç."
|
"Farklı olan ne? O da yaşadığı yeri korumak istediği için talihsiz bir karar vermek zorunda kaldı, o da bunun yüzünden senin karşında göz yaşlarına boğuldu ve o da ne kadar pişman olursa olsun aynı şeyi yeniden yapabileceğini biliyor çünkü doğrunun bu olduğuna inanacak kadar çaresiz. Aramızdaki tek fark o kızın odana girmeye bile izni yokken benim burada olmam için can atıyor olan sensin."
"Aranızdaki tek fark Nimfea," diye başladı yanağının içindeki kas nabız gibi atarken. "Sen bana zarar vermeye çalıştın ama o sana. Bana karşı işlenen suçu cezasız bırakabilirim ama sana karşı olanı asla."
|
Gerçek kurum ve kuruluşlarla hiçbir alakası yoktur, tümüyle zihnim ve ruhumla şekillenmiş bir hayatın hikayesidir
☆ Bazı şeyler tesadüf değildir olması gerekir ve olur senin başıma gelmen gibi....
İki insan düşünün birbirinden metrelerce uzakta olmalarına rağmen aynı gökyüzünün altında karanlıklarını aydınlatan Ay`ın üzerinde buluşan iki genç aşık insan.
Hikayeme bir şans ver lütfen💕💖
"Yani biz birbirimizi iyileştirdiğimiz için bu mavilikler, soğukluk... Bu hissettiğim garip şey... Öyle mi?" Ilgaz da benim gibi ayağa kalkmış, hafifçe bana yaklaşmıştı. Gözleri hüzünle parlıyorlardı. "Sana bütün bunları kanıtlayabilirim." dedi adımları bana yaklaşmaya devam ederken. Kollarını iki yana açmış, kendini bana anlatmaya çalışıyordu. Gözlerindeki yaşlar ona inanmam için önümde diz çökmüşlerdi. "Bizim gibi onlarca insan var aurora."
"Efnan, gözlerini Alp`e dikti. `Sona mı geldik?` diye sordu, sesi yorgun ama kararlı.
Alp, derin bir nefes aldı ve sakin bir şekilde cevapladı: " Hayır bu sadece başlangıç."
Efnan’ın yüzünde bir umut ışığı belirdi, ama aynı zamanda bir korku da vardı. Bu yolculuk, hem iyileşme hem de duygusal keşif dolu bir süreçti. Bir doktor ve hastası arasındaki sınırların giderek silikleştiği, güvenin ve duyguların iyileştirici gücünün ön plana çıktığı bir yolculuk."
Kendi dünyasında her şeyin yolunda gittiğini sanan Eliz, bir gece öğrendiği gerçeklerle sarsılır ve tüm hayatını geride bırakır. Yaşadığı korkunç olayın ortasında bir adamla tanışır ve kendini onun peşinde bulur. Ona güvenmemesi gerektiğinin farkındadır ama ne yapacağını bilemez halde onu takip ederken kendisini bir anda şehrin Yasak Bölgesi TİAZZA`nın önünde bulur. Buraya girdiğinde bir daha çıkamayacağını bilir. Gidecek başka bir yeri olmayan genç kız, kendisini kurtaran adamın sözlerine inanarak yasak bölgeye adım atar. Ardında kalan oyunlardan ve düşmanlardan habersiz olan Eliz`i Tiazza da yeni bir hayat bekler. Her şeyin bir nebze düzeleceğini sanan Eliz, tüm gerçeklerle daha da sarsılacaktır.
"Burası..." derken sesimin titrediğinin farkındaydım. Nefes almak zorlaştı ve bir anlığına gözlerim karardı. Kötü insanlardan kaçmama yardım eden adam aslında kötünün ta kendisiydi ve o an ben bir şeytanla anlaşma yapmıştım.
Buz gibi gözlerini gözlerime dikti. Endişemi görüyor ve bu onu güçlendiriyor gibi görünüyordu. Dudakları aralanırken ortaya attığı sözler aramızda bomba etkisi yarattı.
"Tiazza`ya hoş geldin kaçak!"
Kıyamet; insanoğlunun korkulu rüyası gerçekleşir ve dünya ortadan ikiye ayrılır. Nihitalya demek hiçlikten doğan güç demekti. On sekiz yaşına gelen gençler yeni dünya olarak adlandırılan Nihitalya ya gitmek için bir hak kazanır, giden veya kalan olur mu?
.
Kıyamet sonrası hayatı konu alan Nihitalya, yeni dünya esiri altında kalmış herkes için.
Belki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez✓
Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir✓
Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir✓
Akın ve Mavi Kurt timi bir göreve giderler. Fakat Akın`ın nişanlısı Nida bir kızı kurtarmaya çalışırken vurulur ve komaya girer. Akın bu olay sonucunda çok üzülür fakat yapacak bir şey yoktur. Aradan biraz zaman geçmiştir ve time yeni bir görev verilir. Fakat onları görev yerine gittiklerinde onları şok edecek bir olayla karşı karşıya kalırlar.
Tehlikeli, hırslı, türk gençlere yönelik hedefi olan Sokur lakaplı teröristi yakalamak için kurulan Vatan Timi.
Timin komutanı olan Üsteğmen Arslan Öztürk dahil askerlerin tabura geldikleri gece kadın askerlere teröristler tarafından saldırı yapılması üzerine bir süreliğine yanlarında kalmak için taşınırlar.
Kadın askerlerin tim komutanı olan Üsteğmen Ahsen Yıldırım `a ilk görüşte hoşlanacağını tahmin etmemiştir.
Bir tarafta kurt gibi sarıp düşmanı çökerten "Kurt Timi" , diğer taraf da mantıkları ile şah mat eden "Turan Timi" birleşip birlikte bir terör örgütünün peşine düşüyorlar...
✅Askeri ve diğer olaylarda gerçeklik payı olmayıp tamamen HAYAL ürünüdür!✅