Benim Gizli Mayfam
Hayatıma bir anda giren adamın benim şansım olacağını nerden tahmin edebilirdim ki...
|
BADE'M - EFSANE AŞIKLAR SERİSİ III
Tek bir gece...
Yapılan tek bir hata ve arkası gelen tutkulu bir aşk...
Ele avuca sığmayan bir adam, naif, büyük bir aşkın kucağında büyüyen bir kız ve hiç olmayacak tesadüflerle karşılaşan bu iki zıt kutup...
Aşkın efsane serisinin en çok sevilen ikilisi geliyor...
BURAK ŞİMŞEK VE BADE ERNEZ...
|
Yayın Abim
*16 yaşında ki bir kız baskıcı Ailesi onu evde beklerken eve geç kalmıştı. Kaldırımda gördüğü kediyi severken dalmıştı bu yüzden Yaşanacakları bilmiyordu. Kız eve vardıgında kapıda onu karşılıyan yüzü kıpkırmızı sınırlı bir baba beklemiyordu.. kız babasından dayak yedikten sonra sokağa atılması ile gece nin soğuğunda Patlak kaşı, kanayan dudağı ve bir kaç kızarık, Morluk izi ile karanlık sokakta yürüyordu... Peşine takılan bir adamla korkan kız koşmaya başlar.. evleri şehirden uzaktaydı. Koşarken bir eve rastlayan kız hızlıca kapıyı çaldı. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu...*
*Bu eve gelmesinin hayatını değiştireceğini bilmiyordu. Kapıyı Yirmi altılarında bir adam açmıştı...*
Selam, Kitabımda her hangi bir sorun yada rahatsız edici bir durum olursa bana bildirmeniz yeterlidir.
Her hangi bir kötü yorum yada zorbalama istemiyorum. Sevmediyseniz lütfen kitabı okumayın.
(Not: bu Kitapta: Argo kelimeler, şiddet, ön yargı ve yaş farkı vardır...)
•°•* Sevgilerle Naz*•°•
|
Evrenlerin Ötesinde
İki farklı evren, aynı şekilde gerçekleşen iki farklı olay... Kız intikam istedi, katil oldu. Oğlan intikam istedi, polis oldu. Peki o iki evren birleşirse ne olur? İkisi kendi evrenlerindeki ile birbirlerine aşk ile bakar mı yoksa ikisi düşman mı olurlar?
|
KIRMIZI KUŞ
"Bu dağlar, kayalar, yer ve gök şahidim olsun; Şahidim olsun ki seni yaşatacağım Alçin!"
|
AŞKA DÜŞÜŞ
"Biliyor musun?" dedi gözlerimin içine bakarak. Eş zamanlı olarak bana doğru bir adım daha attı, aramızdaki mesafeyi iyice kapattı. Gözlerimi ondan kaçırıp geri çekilmek yerine korkmadan, tüm cesaretimle ben de konuştum.⠀
⠀
"Neyi?" Yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. İlk defa yüzüne bu kadar dikkatli bakıyordum. Bu yüzdendir ki günlerdir beraber olmamıza rağmen sol yanağındaki küçük gamzeyi şimdi fark etmiştim.
⠀
"Seninle..." dedi ve sustu. Bu sefer yüzündeki gülümsemeyi daha da büyüterek devam etti. ⠀
⠀
"Başka bir zamanda ve başka bir yerde tanışmış olsaydık..." diyerek bir adım daha attı. Ela gözleri gözlerime odaklıydı, anlamlı bakışları vardı.
⠀
"Ve sen o adamın kızı olmasaydın." diye ekledi ve ilk kez gözlerini benden kaçırdı. Aynı zamanda kaşlarını çattı. Ne zaman babamdan bahsetse yüz ifadesi sertleşiyordu. ⠀
⠀
"Ne olurdu o zaman?" diye sordum merakla. Öfkeyle yanan ela gözleri beni bulduğunda bakışları yumuşadı ve iç çekerek cümlesini tamamladı.
⠀
"Muhtemelen sana aşık olurdum."
Kapak tasarımı @hestianinkalemi`ne aittir.
|
STAJYER
"Senden yapmanı istediğim küçük ve basit bir şey daha var Stajyer." Sakin kalmak için derin bir nefes aldım.
"Benden daha ne isteyebilirsiniz ki? Tüm gün yapmadığım şey kalmadı. Sizce de artık bu kadarı fazla olmuyor mu?" Sonunda bir tepki vermiş olmamdan memnun olduğunu belli edecek bir ifadeye büründü.
Bu sinirlerimi bozarken gözleri üzerimde geziyordu.
"Hayır Stajyer bu kadarı yetmez. Yapman gereken bir şey daha var."
"Neymiş o?" Bakışları üzerimde gezinmeye devam ederken bir adım yaklaştı. Ondan uzaklaşmak istedim fakat belimden tutup kendine çekerek buna engel oldu. Şaşkınca olduğum yerde kalırken dudaklarıma baktığını fark ettim.
Yutkundum. Bir şey söylemek için cesaretimi toplayıp dudaklarımı araladım ama o daha önce davranarak beni şok edecek o cümleyi kurdu.
"Çok güzel olmuşsun bugün, bir daha bu kadar güzel olma. Aklım sende kalıyor ve işime odaklanamıyorum, senin yüzünden bugün tüm işlerim aksadı."
|
ESİR
"Öldürün o zaman." Duyduğum sert ve soğuk sesle irkildim. Sanki normal bir şeymiş söylüyormuş gibi bir çırpıda söylemişti. Bunların bana yardım etmelerini beklerken daha tehlikeli çıkmışlardı. Ölüm emri verilen adama bakıp vicdanımın sesine engel olarak usulca geldiğim yoldan geri döndüm.
Yanlarından birkaç metre uzaklaşmışken bir silah sesi duydum. Bağırmamak için kendimi tutarak korku dolu gözlerimi adamlara çevirdim. Az önce ölüm emri verilen adam başından akan kanla yerde cansız bir şekilde yatıyordu. Diğerleri de başında hâlâ bir şeyler konuşmaya devam ediyorlardı. Yerdeki ölü adama bakıp kaldım. Hiç acımadan, bir saniye bile düşünmeden öldürmüşlerdi adamı.
"Sen de kimsin?" Birinin beni fark etmesiyle hepsi bir anda bana döndü ama ben sadece az önce ölüm emrini veren adamın soğuk gözlerine baktım.
"Ben şey..." Sustum. Söyleyecek bir şey bulamadım. Karanlıktan dolayı yüzlerini net olarak göremedim.
"Sen ne?" dedi, bana doğru bir adım attı. Eş zamanlı olarak geri gittim. Bir saniye olsun bakışlarını benden çekmezken yutkundum.
"Ben hiçbir şey görmedim." Tek kaşı kalktı.
"Bizi mi izliyordun?" Korkuyla birkaç adım daha geri gittim.
"Öyle bir amacım yoktu." Yine bana doğru bir adım attı. Korkudan tüm bedenim titremeye başladı.
"Ne amacın vardı?" Cevap vermek istedim ama söyleyecek bir şey bulamadım. Tek istediğim şey şu an buradan kaçıp gitmek.
Gözlerim adamın elindeki silaha kaydı. Bu daha çok korkmama neden olurken daha fazla durmanın bana bir faydası olmayacağına kanaat getirdim ve koşarak yanlarından uzaklaştım.
"Yakalayın şunu!" Arkamdan bağırdı. Bunu duymak daha hırslı bir şekilde koşmama neden oldu.
Resmen başımdaki bela birken iki olmuştu. Koskoca ormanda bir mafyadan kaçarken bir başkasının kucağına düşmüştüm.
|
KARANLIK
"Bade Karahanlı." Duyduğum tok sesle eş zamanlı olarak derin bir nefes aldım, ağır hareketlerle sesin geldiği yöne döndüm. Kapıyı yavaşça kapattı, gözleri beni buldu.
"İsmimi bile öğrenmişsin." Dudakları yana kıvrıldı, bana doğru geldi.
"Öğrenmek zorunda kaldım diyelim." Gülümsedim, biraz daha yaklaştı, birkaç adım geri gittim ama sırtım soğuk duvara temas edince durmak zorunda kaldım. Fakat o durmadan üzerime gelmeye devam etti. Kaçmak için sağ tarafa doğru geçecekken kolunu önüme kalkan etti. Boş bir anında sol taraftan kacayım dedim ama bu sefer de diğer koluyla önümü kapattı. Tamamen onunla duvar arasında kalmıştım, kaçmama izin vermiyordu. Sırtımı duvara yasladım, yemyeşil gözlerinin içine baktım.
"Ne yapıyorsun?"
"Konuşmamız gereken şeyler var."
"Evet var ama bunu aramızda mesafe varken de yapabiliriz."
"Yapamayız, böyle konuşmak istiyorum." Cevap verecekken gördüğüm şeyle sol gözünün altına düşen kirpiğini nazik bir şekilde aldım.
"Kirpiklerin dökülüyor." Dudaklarındaki tebessüm büyüdü, sessiz kaldı. Sağ yanağında küçük bir gamzesi vardı, yakın olduğumuz için fark edebilmiştim. Kirpiğe usulca üfleyerek gözlerimi yeşillerine çevirdim.
"Badem yağı sürebilirsin, çok iyi geliyor." Tek kaşı kalktı, söylediğim şeye şaşırmış gibiydi. Fakat bu şaşkınlığı üzerinden çabucak atıp kaçmamı engellemek için önüme kalkan ettiği elini duvardan çekti, cebine attı. Merakla ona bakarken elini cebinden çıkardı, badem şekerlerini uzattı.
"Yer misin?" Elinden bademleri alarak birini ağzıma attım.
"Çok severim." Biraz daha yaklaştı, derin bir nefes aldı.
"Badem şekeri gibi kokuyorsun." Badem şekeri mi demişti o? Şaşkınca bakarak elimdeki bademleri kokladım.
"Güzel kokuyorlar yalnız." Başını salladı.
"Biliyorum." Gülümsedim, kendisi de bir şeker yedi ve ekledi. "O yüzden söyledim zaten."
|
MASKELİ KIZ
Kendi geliştirdiği bir uygulama sayesinde insanlara ulaşıp para karşılığında her türlü işi yapan, bu sayede şehir efsanesine dönüşen MK`nın yeni işi ünlü iş insanı Alaz Demiray`ın iş dünyasında yaptığı tüm yolsuzlukları ortaya çıkarmaktır.
|
GİZEMLİ AY IŞIĞINDA
Sevdiği adam tarafından ihanete uğradıktan sonra ormana kaçar ve aslında bilmediği bir şey vardı. Ormanda gerçek aşkı ile karşılacağını bilmiyordu.
Gerçek aşkının yanında kendini güvende his ediceğini ve ona bu kadar çok bağlanacağını bilemezdi
|
YAKAMOZ
Yakamoz nasıl oluşur bilir misiniz?
Denizde yolunu kaybetmiş, yalnız kalmış ve ışık saçan canlıların bir araya gelmesiyle, onların birbirlerine dokunmasıyla oluşur.
Bu da bizim bir araya gelme, birbirimizin hayatına dokunma hikâyemizdi.
Bu, beş kişinin yakamoz oluşunun hikâyesiydi.
Farklı yerlerde ışık saçan beş kişiydik. Bir araya geldik, birbirimizin hayatına dokunduk, ışığımız parladı, yakamoz olduk.
Birimiz sönsek yakamoz kaybolurdu. Karanlıkta kalır, yolumuzu kaybederdik.
Fakat biz ne söndük ne de kaybolduk.
Biz, dünyanın en güzel yakamozu olduk.
|
Kanlı Aşk (+18)
Sigarasından bir yudum daha çekti ciğerlerine ve kafasını bana çevirdi. "Beni o piç kurusu ile karıştırma kadın!" dedi tehdit içeren ses tonu ile.
"Bu zamana kadar bir yalana bağlı yaşadım ben ve sende karşıma geçmiş babamı kötülüyorsun. Git kendi babanı kötüle." diye çıkıştım sözlerine karşı. Bu zamana kadar babamdan nefret etmiştim. Ki hala ediyordum ama onu bu kadar kötülemek haksızlıktı.
Elindeki sigarasının ucunu izmarite söndürdü ve adımları bana doğru yavaş ama ürkütücü bir şekilde gelmeye başladı. "Ben sana yalan söyleseydim bunu annen üzerinden yapardım. Ama sana bu zamana kadar ben değil o savunduğun piç kurusu yalan söyledi." dedi tam karşımda dururken. Kafasını eğdi ve yüzüme baktı. "Seni sevmeseydim o çocuk aklımla seni korumazdım." dedi bir elini yanağıma koyarken. "Sen de biliyorsun kaderi değiştiremeyiz," kafasını biraz daha eğdi ve kafasını yüzümle aynı hizaya getirdi. "gitsen de benimsin kalsan da bu yüzden o adamdan uzak duracaksın!" dedi ses tonunu yükselterek.
"Hadi ya nereden senin oluyormuşum ben?" diye sordum ağzımdaki alaylı gülüşle.
Kafasını boynuma doğru eğdi ve nefesini kulağımda hissettim. Kulağıma doğru fısıldayarak, "İstersen sana benim olduğunu bu gece her şeyine sahip olarak kanıtlayabilirim manolya kokulu kadın..."
Kitap kapağı bana aittir.
Hikaye tamamen aklımdan geçen bir hikayedir.
|
İhanetin gölgesinde
+18 içerir!!!
Fırat Alkanlı, babasının mafya imparatorluğuna bir varis verme baskısıyla boğuşan bir adamdır. Karanlık geçmişinin gölgesinde, aşkı bulmak ve kaybetmek arasında kalmıştır. Zara Akın ise, hasta büyükannesinin masraflarını ödemek için çaresizce mücadele eden genç bir kadındır. İkisi, zoraki bir ilişki içinde karşılaştıklarında, hayatlarının gidişatı değişecektir.
Ancak, ikisi de karanlık sırların ve ihanetin pençesinde sıkışıp kalacak; aşk ve sadakatin sınandığı bir yolculuğa adım atacaklardır.
İhanetin Gölgesinde, tutku, ihanet ve hayatta kalma mücadelesinin iç içe geçtiği bir hikaye. Geçmişin izleri ve geleceğin belirsizliği arasında, birbirlerinin ruhlarına dokunacaklar
Peki ya Fırat`ın gerçek yüzü farklıysa?
|
Pazin +18
"Sakın!" diye bağırdı duygu duvarını kırarak. "Eğer o silahla kendini vurursan bunun dönüşü olmaz Efil!" Acıyla kahkaha atmaya başladım. Herkes benim bunu yapacağımdan o kadar emindi ki, korkuyorlardı.
Haklılardı da.
Yapacaktım.
"Niye?" diye fısıldadım gülümsemem yüzümden yavaş yavaş silinirken. "Bu silahı bana yıllar önce doğrultan sen değil miydin? Bu silah benim sonum olacaktı zaten şu an seni korkutan şey ne Karan!"
Cevap vermedi.
Veremedi.
Dudakları lâl oldu bu gece.
Korkuyordu.
Beni kaybedecek olmaktan korkuyordu. O korkmazdı, onun istisnaları olmazdı. Ben hariçtim. "Nefretten aşk doğamaz demiştin." dedim tüm uzuvlarım acıyla sızlarken. "Haklıydın. Biz nerede başlarsak orada biteriz. Nefretin benim sonum olmasına izin vermeden ben kendi sonumu yazıyorum."
"Yapma Savcı." dedi ben silahla ateş etmeden hemen önce. "İnsanlar yanılır ama ben yanılmaz demiştim ya sana, ilk defa haklı çıktın. Yanıldım. Nefret aşka dönüşürse şayet, o adamı kimse tutamaz. Aşk gerçekten her şeyi yenebilecek olan tek duyguymuş çünkü."
"Duygulara yeri olmayan sen mi söylüyorsun bunu? Aşk nedir bilmiyorsun bile!"
"Evet!" dedi bağırarak. "Aşk nedir bilmiyorum, tek bildiğim senin yanında kendimi kaybettiğim. Kalbimin hızlanmasını sağlayan, tek bir gülüşünle bana tüm dünyayı yaktırabilecek güce sahip olan tek kadın sensen ve buna aşk denmiyorsa ben hastayım Savcı. Ben yenildim."
Bu cümlenin devamını duymaya hazır değildim.
Söyleyemezdi.
"Ben senin yenilmeni beklerken, ben sana yenildi-"
Başımı ağır ağır sallarken cümlenin devam etmesine izin vermeyerek, acımadan iki el silah sesinin duyulmasını sağladım.
Bedenim yere kapaklandı.
Tüm feryat dolu sesler umurumda olmadı ama diz çökmem için bana emreden Karan Kızıltuğ`un gözyaşları içinde yerde diz çöktüğünü görmek bu gece için en kötü ikinci şeydi.
|
GÜMÜŞTEN AY
Kafenin önüne gelmiş, motordan inmiştim.
İçeriye girdiğimde duvar kenarındaki masada oturmuş beni bekleyen Mirzayı görüp yanına gittim. "Evet, ne konuşacakmışsın benimle?"
diye sordu. "Baban parayı kabul etmemiş, gerçekten kardeşinin ölümünü kabul edecek bir abi misin?" Bunu sorduğumda direkt "Sizin paranıza mı kaldık biz" diye çıkıştı ve " Para teklifi yerine kendini evlilik fikrine alıştır" dedi.
Onların evi benim ölümüm olurdu ama ben kendimi güvenceye alacaktım. "İstenmeyen bir evlilik mantıklı mı sence?" Diye sormamla gözlerimin içine bakarak " Ben evliliği istiyorum sen diretiyorsun" dedi. O evlilik öyle onun kafasındaki gibi işlemeyecekti, bir evlilik olacaktı ama benim kurallarımla.
"Madem benimle evlenmeye bu kadar meraklısın evleniriz ama bu evlilik asla gerçek olmayacak" dedim. Bana baktı "Nasıl olacakmış o?" Diye sordu. "4 ay sürecek 4 ayın sonunda anlaşamıyoruz diyeceksin ve beni evden yollayıp sevdiğin bir kız ile evleneceksin. Herkes beni size ait herhangi bir yerde bilecek ben okuluma devam edeceğim" dedim.
|
Rakkas
Bu kitap kötü karakter ve rahatsız edici içerikler barındırmaktadır. (Küfür ve şiddet) (Yetişkin içerik)
Okurken buna dikkat etmenizi rica ediyorum.
İnsanlar tanıdım ben;
Sessiz, sesli, gür kahkahalı, acı çığlıklı insanlar tanıdım ben.
Kadınlar tanıdım ben;
Kimi uzun kimisi kısa fakat kaderleri farklı tarzda.
Adamlar tanıdım ben;
Kimisi iri kimisi cılız fakat meşakkatleri aynı oranda.
Saçları ağarmış kadınlar gördüm ben; acılarını bağırlarına basmış kadınlardı onlar.
Suskun adamlar gördüm ben; yorgunluklarını saklamış adamlardı onlar.
Sevdalanmış hayatlar tanıdım ben kimisi kavuşmuş, kimisi ayrı düşmüştü yarinden.
Küsmüş bedenler tanıdım ben; aynı yerden yara almış özür bekleyen insanlardı onlar.
Ağıt yakan kadınlar tanıdım ben; Kimi yaşlıydı kimisi baharında almıştı yarasını tek şeyleri aynıydı: yüreğindeki acı!
İntikamının ardına sığınmış küçük bedenler tanıdım ben; Yalanlarla kandırılmıştı ya da doğrusunu bildiği yalanlara inanmıştı içi yana yana!
Düşman kardeşler tanıdım ben; ana aynı ana, ağıt farklı tonda!
Kolu kopmuş adamlar tanıdım ben; vatan diyordu vatan! Vatana canım feda!
Yara almış adamlar tanıdım ben; Acısı farklı boyutta: Öksüz yetimmiş oysa!
Alev alev yanan bedenler tanıdım ben; Evlat acısı yaşamıştı yanardı kan ağlaya ağlaya.
Hepsi aynı dünyada yaşayan anadan doğma bedenlerdi oysa!
Kiminin gözleri renkli kiminin alev alev yanan kahveydi irisleri.
Birileri vardı köz gibi bakan simsiyahtı gözbebekleri.
Kimi tombuldu, Kimi zayıf ince belliydi aynada.
Kimi iriydi devirir geçerdi her bedeni, bir söz bakardı yıkılmasına!
Dinleri farklıydı, ırkları farklıydı lakin değişen adamlar tanıdım ben.
Vatan, vatan diye diye eksilen bedenler tanıdım ben; Adları şehitti, şehit oğlu şehit!
Birde bu Vatana kalleşlik yapan çürüyen etler tanıdım ben; leşti adları leş!
Yalan, dolan, sevda, intikam bendini ben yapan sıfatlardı bunlar.
Ama bir şeyi unuttular; bir gün toprağa girecek et parçalarıydı hepsi!
İşte özeti âlâ budur "RAKKAS"
Birer birer eksilen bedenlerin hikayesi...
|
Harmony
5 ulusun tarih boyunca çatışmalarından doğan bu topraklarda torunlarının başlarına gelen bir takım olaylar silsilesi , Merlin Magus geçmişte işlediği günahlardan kaçarken Violet ile amansız bir aşkın pençesine düşer. Peki ya asıl kötüler Victor ve Victoria kardeşler değil ise?
Peki ya..
Harley dokuz kuyruklu şeytanlardan sadece biri , Violet bu yeni dünyayı keşif ederken Harley`den kurtulabilecek mi? Yoksa Rein Orka`nın peşindekiler yeni bir tür mü klonlayacaklar? Aslında Heiliantlar bir çok kez bu dünyada yaşadı bir çok kez dilek dilendi ve bir çok kez Ejderhalar kaos yarattı ama bu sırrı bize kim söyledi dersiniz? Tilki...
|
YÜREK SEVDA
"Yolun, ay yıldızın ışığıyla aydınlansın, kızılcığım." Son sözleriydi bunlar. Gözlerim ellerime doğru indi. Kan içindeydiler.
Onların kanı...
Annem ve babamın kanı...
"Anne," kuru bir sesle mırıldandım. Babama döndüm. "Baba." Bu gerçek değildi. Olamazdı.
Keşke, dedim içimden. Keşke daha erken yetişseydim. "Beni bırakmayın."
Yalvardım, onlara yalvardım; beni bırakmasınlar diye.
Yalvardım, Allah`a yalvardım; onları benden almasın diye.
"Vatan için can feda, bu ölüm değildir kızılcığım. Bu, şereftir." O benim babamdı. Benin güçlü, yiğit babamdı. Başçavuş babamdı.
Nefret ettim.
Ölümden nefret ettim.
Ailemi katleden zalimlerden nefret ettim.
Beni kimsesiz bırakan o kansızlardan nefret ettim.
`sen kimsesiz değilsin,` diye fısıldadı içimden bir ses. `Ailen, bu vatan için şehit oldu. Al bayrak onların kanıyla yeniden yıkandı. Şehitler, kimsesiz değildir Asel.`
Şehitler, kimsesiz değildir.
Vatan, kimsesiz değildir.
Ben, kimsesiz değildim.
Şehitlerin kanıyla yıkanan al bayrağın ışığı benimleydi.
Anne babamın uğruna şehit olduğu vatan benimleydi.
|
Yalancılar ve Mumları
Yalanlar can alır mıydı?
Onlarınki almıştı.
Yıllar sonra bir araya gelen bir arkadaş grubunun eski günleri yad etmek için gitmeye karar verdikleri dağ evinde bir cinayet işlendi.
Atan dokuz kalpten birisi durdu, durduruldu.
Yanan dokuz mumdan birisi söndü, söndürüldü.
Onlar on dokuz Ocak sabahına bir ceset ve bir katil ile uyandılar.
Bu cinayeti kim, neden işlemişti?
Katili bulmak zordu, onlar önlerinde yanan bir mum olmadığı sürece kusursuz yalancılardı.
Ama her yalancı elbet bir gün mum ışığında yansıyan gölgesiyle yüzleşmek zorunda kalırdı.
Değil mi?
|
İŞGAL ÜSTÜ
"Farklı olan ne? O da yaşadığı yeri korumak istediği için talihsiz bir karar vermek zorunda kaldı, o da bunun yüzünden senin karşında göz yaşlarına boğuldu ve o da ne kadar pişman olursa olsun aynı şeyi yeniden yapabileceğini biliyor çünkü doğrunun bu olduğuna inanacak kadar çaresiz. Aramızdaki tek fark o kızın odana girmeye bile izni yokken benim burada olmam için can atıyor olan sensin."
"Aranızdaki tek fark Nimfea," diye başladı yanağının içindeki kas nabız gibi atarken. "Sen bana zarar vermeye çalıştın ama o sana. Bana karşı işlenen suçu cezasız bırakabilirim ama sana karşı olanı asla."
|
Gerçek kurum ve kuruluşlarla hiçbir alakası yoktur, tümüyle zihnim ve ruhumla şekillenmiş bir hayatın hikayesidir
|
NARİN
Küçük yaşta annesinin yabancı bir adamla zorla evlendirilmesi üzerine çok acı çeken Narin, bir gün annesini kaybeder. Babasının baskısından ve şiddetlerinden kurtulamayan Narin yediği ağır dayaklar sonucunda evden kaçar. Mahallesinde tanıdığı yaşlı Hacer teyzenin evine sığındığında Umut Ali’yle karşılaşır.
Yaşadığı zorlu günlerde her zaman yanında olan Umut Ali’yle birbirlerine aşık olurlar. Bu iki karakterin yaşadığı zorluklara, güzelliklere, maceralara, aşk dolu günlere ortak olalım.
Şaşırtan olaylar, beklemediğiniz bölümlerle karşılaşacaksınız.
Kitabıma şans verirseniz çok sevinirim 🙏🏻🤍
|
Tutsak (Kader Borcu)
Leyal: Bunun suçlusu sensin! Aç gözünü de etrafına bak, asıl canavar olan sensin.
Kara batak bu sözlerin gerçek olma ihtimalini aklından silerek ona sert bir takat attı.
Kara batak: Ben cehennemin içinde büyüdüm cennet olmamı bekleme. Senin için zaten zaman verdim ama benim zamanım yoktu. Şimdi yarattığınız cehennemin tadına varın.
|
İhanetler Müzikali (YR serisi)
(+18) Özel Karay Müzik Koleji’nde resitalden önce bırakılan resitalden sonrakiyle aynı olmayacak. Herkes yalana bulaşacak. Yalanlar resitali kanla başladı; yalanla son bulacak.
Sanat Karay herkesin korktuğu, okulun istenmeyen kızıyken katılımın zorunlu olduğu piyano resitalinde kaderinin notalarını yalanların çaldığından habersizdi. Piyanonun tuşlarından akan yalan onunda parmaklarına bulaşmıştı. Artık gerçeği bulmaktan başka çaresi yok. Tabii onunda…
Onun adı Devrim. Devrim Dinçer Demiralp. Yalanlar resitalinin baş şüphelisiyken, deliller onun aleyhine işlerken yanında bir tek o vardı. Sanat.
Yalanlar resitali onları bir araya getirdi. Etraflarını saran engeller, karanlık sırlar ve ihanetlere rağmen gerçeği bulabilecekler mi? Üzerlerine bulaşan yalandan kurtulabilecekler mi? Bu hikayenin adı Yalanlar Resitali. Bu hikaye yalan söyleyen aptalların değil; yalanlar resitalinin kurbanlarının hikayesi.
|
Gülveren Mahallesi
Bir gün işe gitmek için hazırlanırken ayakkabımın içine gizlenmiş gizemli bir mektup zarfı buldum. Sonrasında ise her şey değişti.
|
ZAFER ÇANI (+18)
"Bu savaşı duygular bitirecek demiştim değil mi?" diye sorduğunda dumura uğramıştım.
"Evet öyle demiştin," dedim tiz bir sesle. "Duygular savaşı bitirmek yerine savaşa katılmayı tercih etti."
Çarpık bir gülüş sundu.
"Bu savaşı bitirmek için önce kazanmak gerekmez mi?"
"Ya kaybedilirse? Ya mağlup olursak?" diye sordum başımı dik tutmaya çalışırken.
İşaret parmağıyla kalbimi gösterdi.
"Duygular kaybeder mi Zelda?"
"Evet,"dedim meydan okur gibi. "Birbirine yenilebilirler."
"En güzel mağlubiyetde bu değil midir?" diye sorduğunda kafam allak bullak olmuştu.
"Sen kazanmak için mi geldin? Yoksa kaybetmeyi de göze alarak mı?"
Gülümsedi, beni baştan aşağı süzdüğünde gözlerini kısmıştı.
"Senin yanında kaybedilmez ki Zelda, ben kaybetsem sen kazanırsın ve bu durumda mağlup olacak taraf yalnızca yırtıcılar olur."
|
YILDIZLARA GÖÇ
-Gitarınla bir şey çalsana, ben de dans edeyim.
-Ne çalmamı istersin?
-Hangi şarkı beni, sana hatırlatıyorsa.
|
0% |