@wisteria_asigi : Yeni bir kitap yeni bir evren bir deneyin derim Ay ve Güneş`in Kaderi hemen hemen her gün yeni bölüm
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 2dk önce
@wisteria_asigi : Yeni bir kitap yeni bir evren bir deneyin derim Ay ve Güneş`in Kaderi hemen hemen her gün yeni bölüm
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 2dk önce
@hayalharfleri : "Kırıldığın yerden güçlenirsin ; çünkü en sağlam yer , en çok acıyan yerdir."
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 2dk önce
@zeynepofficial : Akıl oyunlarının döndüğü bir macera
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 4dk önce
@sudeyldrm : Kitap arıyorsanız sizleri Cevher adlı kitabıma davet ediyorum 🫶🏻 (Aşk/ Gizem/ Zamanda yolculuk)
Okuma 5
Oy 0
Yorum 0
Tarih 12dk önce
@yucufer : Eğer bir şeye sahipsek, eninde sonunda kaybederiz…
Okuma 14
Oy 2
Yorum 3
Tarih 16dk önce
@pambikprenses : Bi bakar mısınn
Okuma 11
Oy 3
Yorum 16
Tarih 19dk önce
@prenses_geceq : Ay Hintli mafya bizi kaçırıyor düşünsenize ben bunu yazarım djdndn
Okuma 7
Oy 1
Yorum 3
Tarih 26dk önce
@strawberry.qx0 : Acil bak bişi sorucam sizce hangisini aliyim
Okuma 18
Oy 3
Yorum 14
Tarih 27dk önce
@esmacayim : oturdum karakterlerimin burçları kendilerine uyuyor mu diye bir şeyler okuyorum
Okuma 3
Oy 1
Yorum 4
Tarih 27dk önce
@elifkyci21 : Kitaplarıma destek bekliyorumm:)
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 33dk önce
@juliyetda : 8. Bölümü attım okursanız ses edin
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 36dk önce
@izmiristee : Ya bu panonun benimle olan derdi ne kitabımın ismini ve alıntıyı da yazamıyorum🥹
Okuma 15
Oy 3
Yorum 16
Tarih 44dk önce
@nadire_3412 : kadınlar
Okuma 14
Oy 5
Yorum 6
Tarih 48dk önce
@beyzasi__ : ne kadar güzel bir gün ya hava mis gibiii
Okuma 9
Oy 3
Yorum 6
Tarih 50dk önce
@okurdayazarda : ❄️❄️❄️Merhaba❄️❄️❄️
Okuma 10
Oy 2
Yorum 5
Tarih 54dk önce
Tamamlanmış Kitaplar
Keyifle okuyacağınız kitaplara gözatın
Doğu Ekspresi
Okuma 256
Oy 130
Bölüm 12
Yorum 1
Tamamlandı
Kimi zamanlar, geçen bir katarın puslu camından yol kenarında oynayan çocuklara yorgun bir el sallanır. Bazen ise körpe kuzuları ürküten bir ses ile irkilir herkes... Ve ardından sessiz çığlıkların kuşattığı derin bir karanlığa gömülür bu kasaba...
Günde birkaç kez şimendifer klaksonu ve ardından akıp giden demir tekerleklerin çıkardığı gürültü ile hareketlenen bir Anadolu kasabasında; Mercan`da başlayan bir ayrılışın hikâyesi...
Kimi zamanlar, geçen bir katarın puslu camından yol kenarında oynayan çocuklara yorgun bir el sallanır. Bazen ise körpe kuzuları ürküten bir ses ile irkilir herkes... Ve ardından sessiz çığlıkların kuşattığı derin bir karanlığa gömülür bu kasaba...
Günde birkaç kez şimendifer klaksonu ve ardından akıp giden demir tekerleklerin çıkardığı gürültü ile hareketlenen bir Anadolu kasabasında; Mercan`da başlayan bir ayrılışın hikâyesi...
Okuma 256
Oy 130
Bölüm 12
Yorum 1
"Bu bir son mu ? " Hayır binbaşım bu bir başlangıç...
Okuma 103.99k
Oy 4.92k
Bölüm 60
Yorum 1.18k
Bir kadın düşün…
Küçük bir köyde ailesi ve nişanlısıyla huzurlu bir hayat yaşarken, karanlık bir gecede tüm geleceği elinden alınan, hayallerinin yıkıldığı paramparça bir kadın.
Bir kadın düşün…
Doğup büyüdüğü yerde dedikodu ve baskılara maruz kalıp nişanlısı tarafından terkedilen, suçsuz bir kadın.
O kadının tek suçu yardıma ihtiyacı olan arkadaşına el uzatmaktı ama nereden bilebilirdi ki en yakın arkadaşının ona kötü bir tuzak kurduğunu.
O gece Suna oraya hiç gitmemiş olsaydı bu korkunç olayların hiç biri başına gelmeyecekti.
Peki Suna köyde ki dedikodular, ailesinin baskısı ve nişanlısının onu terketmesi üzerine neler yaşayacak ve o karanlık gecenin izlerinden kurtulmayı nasıl başaracak?
Okuma 4.1k
Oy 430
Bölüm 18
Yorum 54
Umutları tükendiği zaman küllerinden yeniden doğup yeşermisti.
Okuma 24k
Oy 2.6k
Bölüm 52
Yorum 740
Bir İntikamın Can Yakan Hikayesi...
Okuma 15.33k
Oy 1.04k
Bölüm 51
Yorum 16
Bu bir Düğüm hikayesi...
Güneşin, denizin, kuşların aşka düğümlenişinin hikayesi...
Kaç gün, kaç ay, kaç yıl geçti. Beni bir çift yeşil göze tutsak edip, ruhunu kalbime düğümleyip gideli?
Çocuk kalbimin vermiş olduğu hevesle bir şey yaptım.
ASLA yapmam dediğim bir şey!
Ona ulaşabileceğim en saçma yolu seçtim. Ya da seçtirildim!
Aşk insana neler neler yaptırırmış? Aklını alır, sallar, çarpar, acıtır aynı zamanda kahkaha attırır, hüzne bulanmış sevinçler yaşatırmış...
Bana ise yurt odamda, canım kadar sevdiğim iki yarenimle ilk mesajı atmayı uygun gördü.
✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨
"Yeter lan yeter! Buramıza kadar geldi ! Başlarım senin aşkının ızdırabına!"
"Ama Meyra!"
Poşetten çıkardığı telefona alık gözlerle baktık. Ama onun hinlik dolu gözleri kendinden çok emindi. Nazenin elimi tutunca korkusunu anladım. O da benim gibi yaklaşan fırtınanın farkındaydı.
"O... O ne?"
"Ben oturur bunun gelmişini geçmişini anlatırım da yeri değil. Babannemim üstüne hat aldım. Kaçakçılar çarşısından aldım lan ben bunu! Tipi kayık adamlardan mal isteyen müptezeller gibi kaçak telefon sordum! Kaç günlük yemek paramı Imeal atsınlar diye verdim! Ne diyorsam yapacaksın!!! Şimdi şu senin ünüformalı bıldırcını ava çıkıyoruz!
Bağırtısı hiç kimsenin karşısında düşmeyen burnumu eğiyordu. Hızlı hızlı gezen parmaklarına dehşetle baktım. O ise keyifle bana telefonu uzattı.
"İlk mesajı attık. Hayırlı olsun gaziler."
O gülüş bizi bitirecekti... Ya da yep yeni bir kapıdan geçmem için güç verecekti. Uzattığı telefonu alıp ekrana baktığımda beynimden vurulmuşa döndüm. Canım dediğim kızın bana yaptığını düşman yapmazdı.
"Beni bitirdin Meyra! Sen beni bitirdin..."
Okuma 120.15k
Oy 13.63k
Bölüm 55
Yorum 2.24k
Ölü biri sevilir miydi?
O adamı hayatımın merkezi yaptığımda ölü birinin hatırlarına konmuştum.
O bendim, ben ise o. Biz birbirimize bezeyen iki kadındık. Tek fark o nefes almıyor ben ise alıyor, her gün onun aşık olduğu adamı sevmeye devam ediyordum.
Ona tutulduğum ân hayatımda verdiğim en acımasız karar Samar`ı terk etmek olmuştu. İnsan, kalbini söküp atabilir miydi? Atmıştım, en azından bunu denemiştim.
Samar`ı unutmak için ne var ne yoksa bir çukurun içine attığım gün, dönüm noktam o gün olmuştu. Elimden yine o tutmuştu. İki aşığın en uzak varış noktasıydık biz. Ne var ki oraya varmak dikenli tellerin üzerinde yürüyormuş gibiydi. Hazırdım ben, onunla yürümeye hep hazırdım.
Okuma 1.5k
Oy 1.33k
Bölüm 21
Yorum 21
Okula yeni gelen kötü ve çok güzel olan o kız herkesin dikkatini çekmişti.Nede olsa şeytanın torunuydu.
Okuma 2.45k
Oy 137
Bölüm 17
Yorum 126
Texting bir kurgu.
Not: Acemi bir dille yazılmıştır.
Okuma 1.05k
Oy 263
Bölüm 13
Yorum 6
ÖNSÖZ
Nar; dünyadaki birçok kültürde yer edinmiş, her coğrafyada ayrı bir anlamın habercisi olmuştur. Yunanistan’da ve Orta Doğu’da yüzyıllarca şifanın sembolü olan Nar, içinde barındırdığı mistik öykülerin de başkahramanı olmayı başarmıştır. Farsça ’da “ateş” anlamına gelen nar, ateşle ve kalple özdeşleşen tutkulu aşkın sembolüne dönüşmekten kurtulamamıştır. Nitekim bunun en güzel örneği, Yunan Mitolojisi’nin en büyük aşklarından biri olan Hades ve Persephone’nin hikâyesinde başrol oynamasıdır.
Hades, nergis çiçekleri ile dolu bir tarlada Persephone’yi görür görmez âşık olur ve onu kendiyle birlikte yeraltının karanlık zindanlarına götürür. Asıl adı Kore olan Persephone’nin annesi Demeter; kızının kaçırılmasına çok üzülür ve yeryüzündeki hasadı kurutma kararı alır. Yeryüzünde bereket namına bir şey kalmadığında; Zeus, kardeşiyle anlaşma yapıp Kore’yi yeniden yeryüzüne getirmek için öne çıkar. Fakat artık çok geçtir. Kore, çoktan Hades’in ona ikram ettiği narı yemiş ve Hades tarafından Persephone adını almıştır. O artık yeraltının karanlık kraliçesidir. Çünkü ölüler ülkesinde bir şey yiyenlerin, yeryüzüne çıkma hakları yoktur.
Okuma 408
Oy 74
Bölüm 15
Yorum 265
İki arkadaşın hikayesi
Okuma 2.2k
Oy 204
Bölüm 15
Yorum 36
" Komşu kızı, ben sana nereden tutuldum?"
ALPASLAN&FİRUZE
Okuma 52.41k
Oy 2.15k
Bölüm 30
Yorum 102
Uhra ve Baran
Aynı mahallede yakın komşu çocukları olan ve beraber büyüyen gençlerin aşk hikayesi. Biraz mahalle, biraz asker ve çokça aşk içeren kurgu. Yeri geldiğinde sevdiği için korkak olan yeri geldiğinde sevdiği için cesur olan gençlerin hikayesi.
Okuma 75.9k
Oy 2.98k
Bölüm 63
Yorum 170
O gece çıkan yangında ki alevlerin ruhuma işleneceği, beni yakıp küle çevireceği, amansız bir dildâde`ye dönüştüreceğini bilemedim..
" Dur!"
Bariton sesi soğuktan uyuşan kulaklarıma aktı, içimi titretti. Sol elinden kanlar sızıyordu.
" Kimsin sen?!"
" B-ben!"
Kekelemiştim, lanet olsun! Beni şuracıkta öldürebilir, pekmezimi akıtabilirdi. Halbuki ben sadece yoldan geçen bir yabancıydım. İçimi okumuş gibi belinde ki silahını kavradı.
" Dur yabancı! Yoksa seni parçalara ayırırım!"
O gün o yangında durmasaydım, arkamı dönüp gitseydim, hiç varolmasaydım neler oldu`yu bir ömür merak etmiştim. Kaderimin kapısını aralayıp yabancıyı içeriye davet etmiştim....
Bir komando sevdasıdır...
Asya&Aybars
Kitap Kapağı için @writerladyy( Selin Özgen`e) teşekkürler :)
Okuma 13.28k
Oy 838
Bölüm 20
Yorum 28
Rüzgarın Esiri
Bir borç, bir bedel, bir hayatı değiştiren karşılaşma… Mafya dünyasının acımasız lideri Rüzgar, borcunu ödeyemeyen bir adamın kızını alır. Tüm hayatı, geçmişin izleri ve karanlık düşüncelerle dolu olan Serra, kendini istemediği bir dünyada bulur. Ancak zamanla, en acımasız adam bile içindeki duyguları bastıramaz.
Rüzgar, başlangıçta sadece işini yapmak isteyen bir adamdır. Ama Serra’nın varlığı, ona duygularını hatırlatır. Serra, Rüzgar’a sadece bir yük gibi görünse de, birbirlerinin en karanlık taraflarını keşfettikçe, bir bağ kurarlar. İki zıt dünyadan gelen bu iki insan, karşılarına çıkan her zorluğu birlikte aşmaya çalışırken, aralarındaki çekim büyür.
Bir yanda geçmişin acıları, diğer yanda aşkın gücü… Sadece bir kızın hayatta kalmak için verdiği savaş değil, aynı zamanda sevginin en güçlü kalıplarını kırmaya çalışan iki yüreğin savaşıdır.
Rüzgar ve Serra’nın hikayesi, sadece bir aşk değil, aynı zamanda iki ruhun birbirine kavuşmasının öyküsüdür. Gerçekten de aşkla her şeyin üstesinden gelebilir miyiz? Sonsuza kadar mutlu olabilirler mi? Hepsi, “Rüzgarın Esiri”nde sizi bekliyor.
Okuma 652
Oy 10
Bölüm 26
Yorum 4
“Bir bakış, bütün hayatı değiştirebilir. Ama bazen, en derin izler yalnızca gözlerde kalır.”
Dudaklarında Bir Yudum kitabının devamı olan Gözlerinden Bir Bakış, Duru ve Rıza’nın derinleşen ilişkisini ve aralarındaki çatışmalarla dolu zorlu yolu keşfetmeye devam ediyor. Aşk, pişmanlıklar ve gizli sırlar arasında sıkışan iki ruh, birbirlerine sadece bir bakışla yeniden bağlanıyor. Ancak bu bakış, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda gelecekteki tehlikeleri de gözler önüne seriyor.
Duru ve Rıza, birbirlerine olan tutkularıyla mücadele ederken, hayatlarının en zor seçimlerini yapmak zorunda kalacaklar. İkisi de kırık ve yaralı, ama aşkları ne kadar güçlü olursa olsun, gerçekler ve ihanetlerle yüzleşmek onları bekliyor.
Okuma 256
Oy 31
Bölüm 21
Yorum 2
Elisa, arkadaşından eski sevgilisinin numarası yerine yanlış numara alıyor ve bu yanlış numara sayesinde geçmişin sırları ortaya çıkıyor.
Elisa: Sen bizi harcadın!
Elisa: Bitirdin sen bizi.
Elisa: Peki ben seni nasıl unutacağım?
Elisa: Ne halin varsa gör!
Elisa: Hiç mutlu olma, Allah belanı versin!
0551***: Yanlış numara .
0551***: Ben sandığın kişi değilim.
Elisa: Ne!?
Okuma 5.13k
Oy 647
Bölüm 25
Yorum 337
Herkese merhaba, yeni hikayemde bana eşlik etmenizi dilerim. Biraz nostaljik biraz toplumsal konulara da değinen biraz dramatik mücadelesi olan bir aşk hikayesi yazmak istedim umarım başarılı olmuşumdur.
Bebeleri pistten alalım yanlız onlara pek uygun değil 😄
yazımlar, küfür, argo söylemler, her türlü şiddet içerir.
Bitmiş bir hikayeyi fırsat buldukça düzenleyip paylaşacağım hızlı gidecek umarım 😬
İmla hatalarım olursa affola. Hadi bismillah! 😄
Başlama tarihinizi buraya bırakır mısınız?
Yorum ve puanlarla beni destekleyin lütfen ❤️
Keyifli okumalar.
Okuma 3.11k
Oy 134
Bölüm 26
Yorum 24
Hollanda’dan Malatya’ya uzanan gerçek bir hikaye.
Okuma 3.44k
Oy 230
Bölüm 48
Yorum 4
Özge onu döven çalıştıran ve satmaya kalkan ailesinden başka kimsesi olmayan bir kız...
Korkmaz ailesi tek kızları tarafından parçalanmış bir aile...
Korkmaz ailesinin kapısına aynı zamanda 10 hayatın ortasına bırakılan bir mektup...
Nasıl bir hayatları olacak, alışabilecekler mi, peki sonradan ortaya çıkan gerçekler...
Okuma 45.17k
Oy 1.68k
Bölüm 44
Yorum 160
Yaz yaz bu bizim hikayemiz bitmez biliyorum vardı bir kaçış oda sana tıpkı bedenim gibi ruhumda artık senin
Okuma 115.31k
Oy 3.56k
Bölüm 48
Yorum 859
Seri bir katil ve onu alt üst etmeye çalışan bir ajan.
Kim kimi sırtından vuracacaktı ilk ihanet kimden gelecekti? İlk kimin canı yanacaktı? Kalbi kırılacaktı? Zaman herşeyin habercisiydi herşeyin farkına vararak kendilerini bir yalan inandırarak nasıl yaşayacaklardı? İlk yalan ne zaman gerçeğe dönüşecekti? İkiside içinden zaman diye geçirdi zaman onların hem ilacı hemde hastalığıydı.
Kimse umrunda değilmiş gibi davranan ama dünyanın yükünü taşıyan bir adamdı araf adının hakkını veriyordu.
"Cennet ile cehennem arasında olan yer."
O kadar oydu ki kötülük ile iyilik arasında kalmış bir adam ne kötüydü ne de iyiydi. Belki kötüydü belki de iyi bunu kimse çözsün istemiyordu eminim ki o da bunu çözemediği içindir. Gizlenmek için...
Okuma 4.31k
Oy 596
Bölüm 37
Yorum 30
Ege Akdemir`in O Kadın serisinin 2. Kitabı.
Okuma 1.32k
Oy 60
Bölüm 78
Yorum 4
❗️❗️❗️
Kitapta bir kuma sorunu var evet ama ilk eşin kötü çıktığı adamın ikinciye aşık olduğu tarzda bir kitap değil. Öyle bir şey de yazmam zaten.
(...)"Berzan`ın çocuğu olmuyormuş o yüzden seni kuma alıyorlar."
"Ne?"
Abim pat diye söyleyince ani bir şok etkisi yarattı.
"Doğru mu bu anne?"
Annem ise sadece kafasını salladı.
"Hangi yıldayız anne? Tedavi olsunlar ne bileyim tüp bebek denesinler. Hiçbiri de olmuyorsa evlat edinsinler. Çocuk olmuyor diye kuma mı alınır?" (...)
Okuma 22.47k
Oy 898
Bölüm 20
Yorum 151
Dünya dışı bir macera...
"Bilinmeyen bir gezegende sıradan bir keşif görevi, karanlık bir kâbusa dönüşüyor. İki keşifci, hayatta kalmak için gezegenin tehlikelerini ve gizemlerini çözmek zorunda. Ancak asıl soru şu: Onlar mı gezegeni keşfediyor, yoksa gezegen mi onları?"
Okuma 335
Oy 37
Bölüm 15
Yorum 3
Yüzbaşı Aras Demir, sınır ötesinde mahsur kalan sivilleri kurtarmaya çalışırken, cesur öğretmen Elif Yalçın`la yolları kesişir. Çocukları koruma mücadelesi sırasında, korku ve kaosun ortasında doğan umut dolu bir bağ, onları bir araya getirir. Hayatta kalma savaşı, sadece düşmanla değil, aynı zamanda kendi içlerindeki duygularla da gerçekleşir.
*Yazılanlar tamamen hayal ürünü olup, kurgusal karakterlerden oluşmaktadır.*
Okuma 43.92k
Oy 3.11k
Bölüm 41
Yorum 545
Wattpadde yayınlanmış ama kitappadde yeniden yayınlicaz
Okuma 1.81k
Oy 146
Bölüm 25
Yorum 9
Buz Çağı olan Rebu gezegeninde geçen fantastik ve aşk barındıran bir kurgu. Buz Tanrıçası Belen ve Rüzgâr Tanrısı Zada.Lanetlenmiş bir tanrı ve kutsal kana sahip Buz kraliçesi. Buzdan kadehin her yeri görebilmesi ve kraliçenin hâkimiyeti.
Okuma 1k
Oy 216
Bölüm 51
Yorum 19
Eskiden deliler gibi aşık olan amber pusata yani sevdiği çocuğa açılır ve red yer, pusat amberi onun bıraktığı yerde bulacağını düşünür. Geri gelir, ama amber çok farklı bir kişi olmuştur.
Okuma 2.92k
Oy 239
Bölüm 14
Yorum 8
Velmora’nın sessizliği artık yalnızca bir fısıltıdan ibaret.
Taçlar birer birer düşerken, krallıklar entrikanın, ihaneti dostluktan ayırmanın mümkün olmadığı bir girdaba sürükleniyor.
Sireva Noctharn, kaderin yüklediği lanetle savaşırken, sadece kendi hayatını değil, tüm Velmora’nın dengesini ellerinde tutar. Düşmanlar artık gölgelerin ardına saklanmıyor; maskeler düşüyor, sırlar kanla yazılıyor. Thandorel’in saraylarında yankılanan adımlar, geçmişin ayak sesleriyle birleşiyor.
Güç arayışında dostluk kırılır, aşk yanar, sadakat sınanır.
Ve bazen, yıkılması gereken ilk şey bir tahttır.
Kırık bir krallığın küllerinden doğacak olan, yalnızca en karanlık olan olabilir.
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Bir zamanlar bilinmeyen, bir zamanlar kaybolan… Geçmiş, her şeyin başlangıcıdır.
Halkın sırları, kadim düşmanlıklar ve unutulmuş aşklar… Mor Dümen, geçmişin derinliklerine inmeyi, kaybolmuş bağlantıları ve bir zamanlar unutturulmuş hikâyeleri keşfetmeyi vaat ediyor.
Bu novella, Mor Kader evreninin çok öncesine, kadim güçlerin ve içsel çatışmaların şekillendirdiği bir döneme ışık tutuyor. Mortis ve Ronan arasındaki nefretin kökenlerinden, Alex ve Isabella’nın gizemli geçmişine kadar her karakter, kaybolan parçaları bulmak için çaba harcıyor.
Dört bölümlük bu yolculukta, birbirinden farklı bakış açıları, kaybolan hatıraların yeniden ortaya çıkmasını sağlayacak. Ama ne kadar geçmişi keşfedersek, o kadar karanlık bir geleceğin kapılarını aralıyoruz.
Geçmiş ne kadar derinse, geleceğin karanlığı da bir o kadar derindir.
" Bu şehirde cinayetler bitmez başkomiserim."
İstanbul Galata Emniyet Müdürlüğünün, Cinayet Büro Amirliğinde görev yapan üç polisin hikâyesi. Başkomiser Yavuz ve ekibi, kadim İstanbul şehrinde işlenen cinayetleri çözmeye çalışıyor. Serinin ilk kitabı.
Kader
Bir zamanlar, sıradan bir kasabada, sıradışı bir aile yaşardı. Ailenin iki çocuğu vardı: Kader ve Yağmur. Kader, 16 yaşında, beyaz tenli ve mordan pembeye geçişli uzun saçlarıyla dikkat çeken bir kızdı. Yağmur ise 8 yaşında, açık kahverengi tenli , tekerlekli sandalyesiyle etrafındaki dünyayı keşfetme çalışan ve kum rengi saçlarıyla sevimli bir çocuktu. Ancak, onların hayatındaki en ilginç şey, cadı ailesinden gelmeleriydi. Ne anneleri ne de babaları cadıydı ama ailelerinde cadılıkla ilgili bir geçmiş vardı. Bu yüzden Kader ve Yağmur, diğer çocuklardan farklıydılar. Onlar cadıları biliyorlardı ve onları kıskanıyorlardı. Neyse ki, cadı ya da peri olmamalarına rağmen, cadı-peri ortak okuluna gidiyorlardı.
4 liselinin okulda zombi salgını patlak vermesi sonucu hem hayata hemde bir birine aşık 4 çift için hayat hem Zorlu hemde güçlü kalması gereken bi kitap okumanızı öneririm hikâye direk içine çekiyor insanı
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Velmora’nın sessizliği artık yalnızca bir fısıltıdan ibaret.
Taçlar birer birer düşerken, krallıklar entrikanın, ihaneti dostluktan ayırmanın mümkün olmadığı bir girdaba sürükleniyor.
Sireva Noctharn, kaderin yüklediği lanetle savaşırken, sadece kendi hayatını değil, tüm Velmora’nın dengesini ellerinde tutar. Düşmanlar artık gölgelerin ardına saklanmıyor; maskeler düşüyor, sırlar kanla yazılıyor. Thandorel’in saraylarında yankılanan adımlar, geçmişin ayak sesleriyle birleşiyor.
Güç arayışında dostluk kırılır, aşk yanar, sadakat sınanır.
Ve bazen, yıkılması gereken ilk şey bir tahttır.
Kırık bir krallığın küllerinden doğacak olan, yalnızca en karanlık olan olabilir.
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Bir zamanlar huzur vardı. Bir zamanlar denge… Ama şimdi, her şey değişiyor.
Malven, içindeki karanlıkla yıllarca savaştı. Şimdi, bu karanlık onun en büyük düşmanı olacak. Kendisinin ve dünyasının kaderini değiştirecek bir yolculuğa çıkmak zorunda.
Fakat yolculuk yalnızca bir kişinin değil, birkaç hayatın kesiştiği bir an. Malven, dostlarıyla birlikte, kaybolan krallıkları, kaybolan zamanları, kaybolan insanları bulmak için yola koyulacak. Her adımda, her yeni keşifte daha derin bir boşlukta olduklarını hissedecekler. Arkasında gölgeler, etrafında sessizlik… Her şeyin ardında, her şeyin ötesinde bekleyen bir felaket var. Ve bu felaketten kaçış yok.
Başkomiser Yavuz` un maceraları kaldığı yerden devam ediyor. Serinin ikinci kitabı. Başkomiser Yavuz, bir intikam uğruna öldürülen genç bir kızın cinayetini çözmeye çalışıyor.
Sessiz bir günde, genç bir kadının cansız bedeniyle bulundu. Kalbine saplanan bıçak, ucunda eski kağıt banknotlarla birlikte, ardında çözülmesi gereken karanlık bir sır bırakıyordu. İlk bakışta kişisel bir intikam cinayeti gibi görünen bu korkunç olay, Başkomiser Yavuz’un sezgilerini harekete geçirdi.
Olayın derinliklerine indikçe, geçmişin gölgelerinden çıkan sırlar, birbirine bağlı karanlık ilişkiler ve hesaplaşmalar gün yüzüne çıkmaya başladı. Yavuz ve ekibi, ipuçlarını birleştirirken, her taşın altından yeni bir tehdit, her tanığın ağzından yeni bir yalan çıkıyordu. Gerçek, kanla yazılmış bir intikam hikâyesinde saklıydı ve herkesin bir sırrı vardı.
Geçmişin izlerini takip eden Yavuz, bu cinayetin sıradan bir adli vaka olmadığını fark ettiğinde artık geri dönüş yoktu. Kimin dost, kimin düşman olduğu belli olmayan bu labirentte, adaletin peşindeki yolculuk her adımda daha da tehlikeli bir hal alıyordu.
Kanla yazılan bir intikam, adaletin terazisinde hangi tarafa ağır basacaktı?
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
Ve bir gün…
Kraliçe, halkının arasında yürürken bir çocuk sordu:
“Kraliçem, en büyük savaşınız neydi?”
Elisa gülümsedi.
Başını göğe kaldırdı.
“Sevdiğim adamı düşman sanmaktı.”
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Herkese merhaba. Ben Sümeyra Akkılıç. Namı diğer Papatya. Kitaplara, onların dünyalarına aşığım. Böyle bir dünya kurmak istedim. Zihnimdekileri ve kalbimdekileri aktardığım bu öyküde biri aşka aşık, biri aşka kırgın iki kişinin hikâyesine tanıklık edeceksiniz.
Papatya aşkı aşık, aşk kitaplarına bayılan, romantik bir kızdır. Toprak ise geçmişte yaşadığı sıkıntıların izini taşıyordur kalbinde. Aşk defteri onun için çoktan kapanmıştır. Ve kader bu iki insanı bir araya getirir.
İTİBAR
Sınırların ötesinde sadece silahlar değil, kalpler de savaşır…
Çağatay, gücün ve karizmanın sembolü; Zeynep, kaderin ona sunduğu beklenmedik misafir.
Bir savaşın ortasında, imkânsız gibi görünen bir aşk yeşerir.
Güvenin kurşunlarla sınandığı, duyguların susturulmaya çalışıldığı bir dünyada,
onlar hem hayatta kalmaya hem de birbirlerine tutunmaya çalışıyor.
İtibar, sadece bir ailenin mirası değil, aynı zamanda kalbin sınavı…
Bu hikâyede aşk, sadakat ve onur aynı safta savaşıyor.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
GÖKYÜZÜ VE YERYÜZÜNÜN HASRETİ İKİ BEDENDE CAN BULMUŞTU ARTIK, ONLAR BİRBİRİNE ÇOK YAKIN AMA ASLA KAVUŞAMAYACAK İKİ KALPTİ.
İntikam ateşiyle dört kişinin yolları hiç ayrılmamak üzere kesişir.
Bundan sonrası onlar için daha zordur çünkü hayatlarının en büyük parçaları yok olmuştur.
Ateş ve su ikinci perde ile devam...
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Bir zamanlar bilinmeyen, bir zamanlar kaybolan… Geçmiş, her şeyin başlangıcıdır.
Halkın sırları, kadim düşmanlıklar ve unutulmuş aşklar… Mor Dümen, geçmişin derinliklerine inmeyi, kaybolmuş bağlantıları ve bir zamanlar unutturulmuş hikâyeleri keşfetmeyi vaat ediyor.
Bu novella, Mor Kader evreninin çok öncesine, kadim güçlerin ve içsel çatışmaların şekillendirdiği bir döneme ışık tutuyor. Mortis ve Ronan arasındaki nefretin kökenlerinden, Alex ve Isabella’nın gizemli geçmişine kadar her karakter, kaybolan parçaları bulmak için çaba harcıyor.
Dört bölümlük bu yolculukta, birbirinden farklı bakış açıları, kaybolan hatıraların yeniden ortaya çıkmasını sağlayacak. Ama ne kadar geçmişi keşfedersek, o kadar karanlık bir geleceğin kapılarını aralıyoruz.
Geçmiş ne kadar derinse, geleceğin karanlığı da bir o kadar derindir.
" Bu şehirde cinayetler bitmez başkomiserim."
İstanbul Galata Emniyet Müdürlüğünün, Cinayet Büro Amirliğinde görev yapan üç polisin hikâyesi. Başkomiser Yavuz ve ekibi, kadim İstanbul şehrinde işlenen cinayetleri çözmeye çalışıyor. Serinin ilk kitabı.
Kader
Bir zamanlar, sıradan bir kasabada, sıradışı bir aile yaşardı. Ailenin iki çocuğu vardı: Kader ve Yağmur. Kader, 16 yaşında, beyaz tenli ve mordan pembeye geçişli uzun saçlarıyla dikkat çeken bir kızdı. Yağmur ise 8 yaşında, açık kahverengi tenli , tekerlekli sandalyesiyle etrafındaki dünyayı keşfetme çalışan ve kum rengi saçlarıyla sevimli bir çocuktu. Ancak, onların hayatındaki en ilginç şey, cadı ailesinden gelmeleriydi. Ne anneleri ne de babaları cadıydı ama ailelerinde cadılıkla ilgili bir geçmiş vardı. Bu yüzden Kader ve Yağmur, diğer çocuklardan farklıydılar. Onlar cadıları biliyorlardı ve onları kıskanıyorlardı. Neyse ki, cadı ya da peri olmamalarına rağmen, cadı-peri ortak okuluna gidiyorlardı.
4 liselinin okulda zombi salgını patlak vermesi sonucu hem hayata hemde bir birine aşık 4 çift için hayat hem Zorlu hemde güçlü kalması gereken bi kitap okumanızı öneririm hikâye direk içine çekiyor insanı
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Velmora’nın sessizliği artık yalnızca bir fısıltıdan ibaret.
Taçlar birer birer düşerken, krallıklar entrikanın, ihaneti dostluktan ayırmanın mümkün olmadığı bir girdaba sürükleniyor.
Sireva Noctharn, kaderin yüklediği lanetle savaşırken, sadece kendi hayatını değil, tüm Velmora’nın dengesini ellerinde tutar. Düşmanlar artık gölgelerin ardına saklanmıyor; maskeler düşüyor, sırlar kanla yazılıyor. Thandorel’in saraylarında yankılanan adımlar, geçmişin ayak sesleriyle birleşiyor.
Güç arayışında dostluk kırılır, aşk yanar, sadakat sınanır.
Ve bazen, yıkılması gereken ilk şey bir tahttır.
Kırık bir krallığın küllerinden doğacak olan, yalnızca en karanlık olan olabilir.
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Bir zamanlar huzur vardı. Bir zamanlar denge… Ama şimdi, her şey değişiyor.
Malven, içindeki karanlıkla yıllarca savaştı. Şimdi, bu karanlık onun en büyük düşmanı olacak. Kendisinin ve dünyasının kaderini değiştirecek bir yolculuğa çıkmak zorunda.
Fakat yolculuk yalnızca bir kişinin değil, birkaç hayatın kesiştiği bir an. Malven, dostlarıyla birlikte, kaybolan krallıkları, kaybolan zamanları, kaybolan insanları bulmak için yola koyulacak. Her adımda, her yeni keşifte daha derin bir boşlukta olduklarını hissedecekler. Arkasında gölgeler, etrafında sessizlik… Her şeyin ardında, her şeyin ötesinde bekleyen bir felaket var. Ve bu felaketten kaçış yok.
Başkomiser Yavuz` un maceraları kaldığı yerden devam ediyor. Serinin ikinci kitabı. Başkomiser Yavuz, bir intikam uğruna öldürülen genç bir kızın cinayetini çözmeye çalışıyor.
Sessiz bir günde, genç bir kadının cansız bedeniyle bulundu. Kalbine saplanan bıçak, ucunda eski kağıt banknotlarla birlikte, ardında çözülmesi gereken karanlık bir sır bırakıyordu. İlk bakışta kişisel bir intikam cinayeti gibi görünen bu korkunç olay, Başkomiser Yavuz’un sezgilerini harekete geçirdi.
Olayın derinliklerine indikçe, geçmişin gölgelerinden çıkan sırlar, birbirine bağlı karanlık ilişkiler ve hesaplaşmalar gün yüzüne çıkmaya başladı. Yavuz ve ekibi, ipuçlarını birleştirirken, her taşın altından yeni bir tehdit, her tanığın ağzından yeni bir yalan çıkıyordu. Gerçek, kanla yazılmış bir intikam hikâyesinde saklıydı ve herkesin bir sırrı vardı.
Geçmişin izlerini takip eden Yavuz, bu cinayetin sıradan bir adli vaka olmadığını fark ettiğinde artık geri dönüş yoktu. Kimin dost, kimin düşman olduğu belli olmayan bu labirentte, adaletin peşindeki yolculuk her adımda daha da tehlikeli bir hal alıyordu.
Kanla yazılan bir intikam, adaletin terazisinde hangi tarafa ağır basacaktı?
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
Ve bir gün…
Kraliçe, halkının arasında yürürken bir çocuk sordu:
“Kraliçem, en büyük savaşınız neydi?”
Elisa gülümsedi.
Başını göğe kaldırdı.
“Sevdiğim adamı düşman sanmaktı.”
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Herkese merhaba. Ben Sümeyra Akkılıç. Namı diğer Papatya. Kitaplara, onların dünyalarına aşığım. Böyle bir dünya kurmak istedim. Zihnimdekileri ve kalbimdekileri aktardığım bu öyküde biri aşka aşık, biri aşka kırgın iki kişinin hikâyesine tanıklık edeceksiniz.
Papatya aşkı aşık, aşk kitaplarına bayılan, romantik bir kızdır. Toprak ise geçmişte yaşadığı sıkıntıların izini taşıyordur kalbinde. Aşk defteri onun için çoktan kapanmıştır. Ve kader bu iki insanı bir araya getirir.
İTİBAR
Sınırların ötesinde sadece silahlar değil, kalpler de savaşır…
Çağatay, gücün ve karizmanın sembolü; Zeynep, kaderin ona sunduğu beklenmedik misafir.
Bir savaşın ortasında, imkânsız gibi görünen bir aşk yeşerir.
Güvenin kurşunlarla sınandığı, duyguların susturulmaya çalışıldığı bir dünyada,
onlar hem hayatta kalmaya hem de birbirlerine tutunmaya çalışıyor.
İtibar, sadece bir ailenin mirası değil, aynı zamanda kalbin sınavı…
Bu hikâyede aşk, sadakat ve onur aynı safta savaşıyor.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
GÖKYÜZÜ VE YERYÜZÜNÜN HASRETİ İKİ BEDENDE CAN BULMUŞTU ARTIK, ONLAR BİRBİRİNE ÇOK YAKIN AMA ASLA KAVUŞAMAYACAK İKİ KALPTİ.
İntikam ateşiyle dört kişinin yolları hiç ayrılmamak üzere kesişir.
Bundan sonrası onlar için daha zordur çünkü hayatlarının en büyük parçaları yok olmuştur.
Ateş ve su ikinci perde ile devam...
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Serinin ilk hikayesi bir çöl fırtınası gibi sürükleyici ve büyüleyicidir. Bu fantastik evrende, sıradan bir kızın (pek de sıradan olmayabilir) olağanüstü bir maceraya atılmasıyla başlayan yolculuğu, kendisini zaman ve mekanın ötesine taşır. Çölün sınırsız ve acımasız yüzeyi, gizemli ve tehlikelidir de. Kaybettiği ailesine geri dönmek isteyen sahte bir prensle birlikte savaşan kız, sadece fiziksel güçlerle değil, aynı zamanda kader ve aşkın getirdiği bağlarla da sınanır. Dört tulpardan, Kızıl Kurt`a; diğerlerinden tüm hayvanlara, burada hayvanlar da insanlar da ya iyidir ya kötüdür. Bir elmasla başlayan yolculukta kazandığı güçler ona bu fantastik evrenin derinliklerini keşfetme fırsatı sunar.
Romantik Komedi | Dram içeren bir kurgudur.
Annesi ve babası ayrı olan Cennet ve Çağan farklı şehirlerde yaşamaktadırlar. İki kardeşin görüntülü konuşma sırasında kardeşine yapılan zorbalığı fark eden Cennet, babasını ikna ederek kardeşi ve annesinin yanına gider.
Kardeşinin okuluna kaydolan Cennet, zorbaların hakkından gelmeye hazırdır.
Onlar yoktu.
Hiçbir kayıtta isimleri geçmezdi.
Öldüklerinde mezar taşı bile olmayacaktı.
Ama savaşıyorlardı.
Ve kazanmaktan başka seçenekleri yoktu.
Devletin en karanlık köşelerinde yetiştirilen, varlığı inkâr edilen özel bir tim… Gölge Timi
Emir aldıkları sürece nefes alabiliyor, görev tamamlandığında ise yeniden yok oluyorlardı.
Ne madalyaları vardı ne de anıları.
Ancak bu kez karşılarında sıradan bir düşman yoktu.
Bir oyun oynanıyordu.
Bilinmeyen bir güç , devletin bile ötesinde bir el, sahneyi kontrol ediyordu.
Ve Gölge Timi , bu kez av değil , avcı olmak zorundaydı.
Gerçek kimin elindeydi ?
Kim dost , kim düşman bilinmezken, görünmeyen savaşın en ölümcül askerleri , var olmayan bir sırrı ortaya çıkarmaya hazırlanıyordu.
Ama asıl soru şuydu…
Eğer hiç var olmadılarsa , onları kim öldürmeye çalışıyordu ?
BERDEL
Aklına gelen şeyle Amed Ağaya, Ferzan Ağa. "Elinde kız yok öyle mi?" Dedi.
"Yok derim, anlamaz mısın?" Dedi Amed Ağa.
"Ya o nedir?" Dedi Ferzan Ağa ağlayan bebeği göstererek.
Zerya bebek henüz bir buçuk yaşında Amed Ağa`nın son çocuğu ve tek kızıydı.
Kızın üzerine titriyen Amed Ağa bu sözleri başta idrak edemedi. Bir buçuk yaşındaki bir bebekten berdel mi yapmak istiyorlardı?
"Ağzından çıkanı kulağın duysun, Allah korkun da mı yoktur? El kadar bebeğe berdel mi yapacaksın?" Dedi Amed Ağa.
"Allah korkum vardır Allah`a şükür, şimdi berdel yapacak halim yok. Senin kızın artık benim kızımdır. Zamanı gelince de bir torunumla evlenir." Dedi Ferzan Ağa.
055********: Bir gün beraber rap dinleyeceğiz.
055********: Aklıma seni getiren cümleleri bu sefer sen yanımdayken dinleyeceğim.
055********: Ve sana bakacağım o cümlelerde.
055********: Gülümseyerek...
Alkım: Güzel hayal.
Alkım: Gerçekleşeceğinden nasıl bu kadar eminsin?
055********: Umudumu yitirmiyorum sadece.
055********: Umudumun kırıldığı zamanlar oluyor elbette ama,
055********: Kırıldığı yerden toplamaya çalışıyorum.
(Savaş ve kan ögeleri içerdiği için “+18” etiketi koydum)
Hikayemiz, yıllar süren Kurt Adamlar vs. Muhafızlar savaşının 2024 yılında Türkiye’deki bölümüyle başlıyor. Binlerce yıldır dünyanın her yerinde Kurt Adamları öldürmeyi ve dünyayı kendilerince daha yaşanabilir hale getirmeye amaçlayan Muhafızların Türkiye’deki liderleri yıllar sonra Erman’ın önderliğinde savaşı tekrar alevlendirdiler.
Türkiye’deki Kurt Adamlar Hüseyin’in büyük güçlükle aldığı önderliği altında birleşmiş ve insanlarla huzur içinde yaşamayı kabul etmişlerdi. İnsanlardan kimliklerini gizleyecek ve kimseye zarar vermeyeceklerdi.
Kurt Adamlara karşı ayrı bir kin ve intikam duygusu besleyen Erman için, zararsız olmaları önem teşkil etmiyordu. Zayıf gördüğü Tomris’in sürüsünden başlayarak tüm Kurt Adamları öldürme hedefine başladı ama işler istediği gibi gitmedi. Bunun üzerine aldığı bir akılla direkt liderleri Hüseyin’i öldürecek ve Kurt Adam sürüsünü başsız bırakarak kaos ortamında kafası karışık sürüyü kolayca ortadan kaldıracaktı.
Nitekim Kurt Adamların Türkiye’deki Lideri Hüseyin’i ve ailesini öldürdü, biri hariç: Yusuf…
Şehir dışında üniversite okuyan Yusuf, Hüseyin’in ilk çocuğudur ve Hüseyin’in eski, bilinmeyen hayatının izlerini taşıyordur. Ailesinin öldürüldüğü gün ona da suikast düzenlendi ama bir şekilde hayatta kalarak İstanbul’a geldi.
Ailesiz kalmıştı, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan gözü pek olan Yusuf intikam almaya yemin etmişti. Bu uğurda ilk aşkı Canan’dan bile ayrıldı. Gözünü kan bürüyen Yusuf hepsinin hesabını sormak için kendine ve ölen ailesine söz vermişti.
Ben Bahar 24 yaşındayım özel bi şirkette yönetici asistanıyım
Herşey ev sahibim ile kavga etmemle başladı aslında iş yerime yakın diye tuttuğum evden beni çıkarmak isteyince bende mecbur başka ev bakmaya başladım tam istediğim semtte çok tatlı müstakil bi ev tuttum tek bahçe içinde yan yana iki ev vardı ama sorun etmedim .
Ta ki onunla tanışıncaya kadar
KAPAK TASARIMI ŞAHSIMA AİTTİR ALINMASI DURUMDA OLAY ÇIKARIRIM
Önsöz
Bazı mücadeleler sessizce verilir. Bir kadının kendini ispat etmek zorunda bırakıldığı bir dünyada, bazen en büyük savaş, en yakınlarımıza karşı verilir. Bu hikâye, güçlü bir kadının, Asu Nur Demirci`nin hikâyesidir.
Bluewaves gibi büyük bir şirketin başında olmak kolay değildir; hele ki bir kadının adının gölgesinde bile sorgulandığı bir dünyada. Asu, başarılarıyla parlayan, ama ailesinin gözünde hâlâ “yeterli” olamayan bir kadındır. Babasının karanlık hesapları yüzünden, istemediği bir anlaşmanın içine sürüklenir. Bu anlaşma yalnızca bir imzadan ibaret değildir; bir hayatı, bir kalbi, bir kadının geleceğini değiştirecek kadar derindir.
Anlaşmalı bir evlilik… İki yabancının kaderlerini ortak bir çıkar uğruna birleştirmesiyle başlayan bu yolculukta, Asu hem kendi iç dünyasında hem de çevresine karşı kıran kırana bir savaş verecektir. Onun mücadelesi; suskun kalmayan, kabullenmeyen, kendini arayan her kadın içindir.
Bu roman, yalnızca bir aşkın, bir işin ya da bir ailenin hikâyesi değil; bir kadının kendi benliğini bulma, hak ettiği saygıyı kazanma ve kendi kaderinin iplerini eline alma hikâyesidir.
Okurken belki kendinizi bulacak, belki de bir başkasının mücadelesini hissedeceksiniz. Ama en çok da, bir kadının yeniden doğuşuna tanıklık edeceksiniz.
❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗
Not= kitabımın her hakkı bana aittir. Kopyalayan veya benzerlerini görürsem işlem yaptıracağım bilginize.
Not= bu kadar alçalan olmaz umarım.
Yıllar önce çocukluk aşkıyla yolları ayrılan Ayliz hayatına devam etmenin yollarını kendi çapında bulmuştur. Ancak bir gün hiç beklemediği bir anda karşısına `o` çıktığında ne yapacağını bilemez.
Tıpkı onunla eskisi gibi olup olmayacağını bilmediği gibi...
"Tutuklusunuz hanımefendi."
"Niye polis bey? Kalbinizi mi çaldım?"
Hayatımızı mahveden tek şey maskelerini takıp, bize gülümseyen insanlara öylece kanmamızdan başka bir şey değildi.
Ailesi yüzünden peşine takılan karanlık adamlardan kurtulmaya çalışan Yalnız Kuştu o. Kaçarken asıl karanlığın kollarına sığındığından haberi yoktu.
Karanlıktan korkan bir kadının karanlık bir adamla yollarının karşılaşmasının masalıydı bu. Yalnız Kuş`un masalıydı...
⚜️
Yeni bölümler salı ve perşembe günleri⚜️🥀
yetimhanede büyüyen Liyanın gittiği törende onu gören Albay tarafından evlatlık olarak alınmasını konu alıyor
Kitabımda şiddet çok az var onun dışında yok şimdiden beğenip okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️
Mahalleye yeni taşınan Anna yeni lisesinde popüler gruba dahil olur. Anna bir başka grubun popüler kızının sevgilisi ile arasında değişik bir kimya olduğunu fark eder. Anna o günden beridir çocuğu her ne kadar kendinden uzak tutmak istese de çocuk onu takıntı haline getirmiştir.
Bir tesadüf, bir bakış… Ağrı’da ilahiyat fakültesinde başlayan bir gönül hikâyesi. İmanla yoğrulmuş kalplerin, aşk ile imtihanı…
~~~~~~
Melek" Tam ayağa kalktığım esnada bir çift çimen yeşili göze, takılı kaldı gözlerim."
Kerem" Bana, ders bahanesiyle mesaj attığında... Kalbimin sahibi olacağı hiç aklıma gelmemişti."
BİR ÖLÜM KAÇ SIR SAKLAR?
🕯️
“Alevsar.”
“Alev ve hasar kelimelerinin birleşimi.”
“Senin gibi. Senin yaktığın ateşle kalbime bıraktığın hasar gibi.”
🕯️
Yaman Çakır, ailesinin geçmişindeki sırları çözmeye çalışan, intikamı, hırsı ve vicdanı arasında sıkışıp kalmış bir suç çetesi lideridir. Karısının ölümünden sonra etrafındaki herkese karşı güvenini yitiren Yaman’ın, beklenmedik anda, çocuk doktoru olan Gökçe’yle yolları kesiştiğinde ikisi birbirlerinin hayatında bir denge unsuruna dönüşür.
Yaman’ın adalet arayışı ve içindeki çatışmalar, Gökçe ile arasındaki duygusal bağa zarar verecek midir? Peki, Gökçe, Yaman’ı anlamaya çalışırken, zaman zaman onun karanlığına kapılma riskiyle mücadele edebilecek midir?
🕯️
Gökçe, hayata karşı direnen, kendi yolunu bulmaya çalışan bir kadınken, Yaman otoriter ve kontrolcü yapısıyla onun karşısına çıkar. İlk başlarda birbirlerine meydan okuyan bu iki karakter, zamanla hem kendilerini hem de birbirlerini keşfetmeye başlarlar. Gökçe, tutsak olduğunu düşündüğü yerde aslında özgürleşirken, Yaman da kalbinin duvarlarını yavaş yavaş yıkar. Tutkulu bir mücadele, derin duygular ve kaçınılmaz bir çekim, onları geri dönüşü olmayan bir yola sürükler.
Rüzgarın Şarkısı, kalbinizi etkisi altına alacak bir şiir yolculuğudur. Şiirler arasında gezinirken, rüzgarın gücünü, umudu ve aşkın nağmelerini hissedeceksiniz. Bu kitap, duyguların en ince ayrıntısına kadar işlendiği bir dansı sunuyor. Düşlerinizi uçuracak, umutları tazeleyecek ve hayatın zorlu yolculuğunda size rehberlik edecek bir el olacak.
“İntikam, sabır ister.”
Dünya bir satranç tahtasıydı ve insanların çoğu da birer satranç taşı…
Kimi piyondu, kimi vezir, kimi kaleydi, kimi fil… Kimi ise Şah’tı ve Şah yenilirse oyun biterdi.
Ben henüz Şah değildim. Vezir de… Piyon olamayacak kadar iyi biliyordum bu oyunu ancak kale gibi açık ve düz de sayılmazdım.
Satranç tahtasının gizli kahramanıydım ben. Asiye Bolat’tım. Kalender mahallesinin Asi’si…
♟️
Asiye Bolat, on yaşında ailesini trajik bir şekilde kaybettiğinde, hayatının geri kalanını, ailesinin ölümüne sebep olduğunu düşündüğü insandan intikam almaya adar. Acılarını kalbine gömüp yalnızca öfke ve hırsla doldurduğu ruhuyla, on üç yaşında, küçük bir kızken kapatır duygularını herkese. Şimdi yirmi üç yaşında genç bir kadın olan Asiye, kaybettiği ailesinin mirasını yeniden kazanmak ve onların ölümünden sorumlu tuttuğu Necati Soykan ve Soykan ailesini yok etmek için amcası Tarık`ın rehberliğinde yıllarca hazırlandığı bir yola adım atar. Doğduğundan beri yanında olan ve onun hikayesine benzer şekilde babasını yitiren İlhan’ın ve en yakın arkadaşı olan Sevilay’ın yardımıyla bir intikam yolu yürümeye başlar. Satranç tahtasında bir oyuncu gibi düşmanlarının hamlelerini dikkatle izleyen Asiye, hem psikolojik bir mücadeleye hem de fiziksel bir savaşa girmeye hazırdır. Ancak Soykan ailesine karşı oynayacağı oyun, onu tahmin etmediği duygusal ve stratejik sınavlarla karşı karşıya bırakacaktır.
Geçmişin sırları ortaya çıktıkça, Asiye`nin adalet arayışı ve geçmişin hayaletlerinden kurtulma isteği daha da güçlenir. Ancak intikamın ağırlığı, Asiye`nin kalbini ne kadar taşıyabileceği konusunda onu sınar. Oyunu kuran, oyunu bozan olabilir bazen.
Bu yalnızca bir intikam hikâyesi değil, aynı zamanda kaybolmuş iki kayıp ruhun kendini yeniden bulma mücadelesidir.
[Şiddet,kendine zarar verme gibi ögeler içermektedir!]
Çocuktum ve yaşadığımız şeylerin kaderimiz olduğunu düşündüm.
Büyüdüm ve anladım,bizim kader dediğimiz başkalarının tercihlerinin sonucuydu.
İlahi adaleti bekledim. Sandım ki zamanla herkes yaptığının bedelini ödeyecek.
Olmadı! Şans kötülükten taraf oldu!
Bir tarafta sevdiğim adam ve geleceğim.
Diğer tarafta geçmişim ve annem.
Aşk durdurmaya yetmedi beni.
Geçmişin beni yönetmesine izin verdim. Geçmişin kuklası olmayı kabul ettim.
Herşeyi kaybetmeyi göze alarak. Belki de en çok kendimi yok ederek.
İstanbul`un yeraltı dünyasının karanlık ve gizemli vârisi Kıvanç Bora, babasının kanla çizilmiş haritasını devralırken, hayatı hiç tahmin edemeyeceği bir arenada alt üst olur. Yasa dışı dövüşlerin vahşi ritmiyle yankılanan "Kan Kırmızısı Kafes"te, Kıvanç sadece acımasız rakipleriyle değil, kendi yazgısıyla da çetin bir sınav verir.
Bu kanlı arenanın tozlu zemini, Kıvanç için beklenmedik bir anlam kazanır. Dürüstlüğüyle nam salmış ünlü savcı Berkant Uluçay`ın idealist ve savaşçı ruhlu kızı Zeren Uluçay, abisinin trajik sonunun ardındaki sır perdesini aralamak ve yeraltı dünyasının karanlık yüzünü ifşa etmek için o kafese kendi iradesiyle adım atar. Kıvanç`ın karşısına meydan okuyan Zeren, sadece dövüş yetenekleriyle değil, çelikten iradesi ve sorgulayan bakışlarıyla da genç mafya babasının dengesini sarsar.
İlk başta düşmanlık ve çekişmeyle başlayan ilişkileri, zamanla tehlikeli bir cazibeye dönüşür. İki zıt dünyanın insanı, kanlı bir arenanın ortasında, yasak bir aşkın ateşiyle yanarken, dışarıdaki tehditler de giderek yoğunlaşır. Savcı Berkant Uluçay, kızının bu tehlikeli oyunun içine girdiğini öğrendiğinde dehşete kapılır. Yeraltı dünyasının labirentlerinde çaresizce kızını ararken, acımasız düşmanları onu Zeren`in gözleri önünde, korkunç bir araba patlamasıyla hayattan koparırlar.
Babalarının ölümüyle sarsılan Zeren ve Kıvanç, artık ortak bir acı ve intikam duygusuyla kenetlenirler. Aşk, nefret ve adalet arayışı arasında gidip gelirken, kendi ailelerinin karanlık geçmişi de yavaş yavaş aydınlanmaya başlar. Kıvanç, hem yeraltı dünyasının acımasız kurallarıyla hem de kalbini çalan kadının idealleriyle çatışmak zorunda kalır. Zeren ise babasının intikamını alırken, sevdiği adamın aslında kim olduğunu ve bu aşkın ne kadar tehlikeli bir bedeli olduğunu acı bir şekilde deneyimleyecektir.
"Kan Kırmızısı Kafes", yeraltı dünyasının amansızlığına, imkansız bir aşkın tutkulu mücadelesine ve yakıcı bir intikam arayışına sürükleyici bir yolculuk sunuyor. Kafesin demir parmaklıkları arasında filizlenen bu tehlikeli ilişki, onları ya sonsuza dek birbirine bağlayacak ya da kanlı bir sona sürükleyecektir.
Karısını yanına almak için plan kuran Çağan, başarılı olur.
Fakat herşeyden habersiz olan Naz, zamanla bazı gerçekleri kabullenir.
Ama Naz`ın öğrendiği asıl gerçekler Çağan ve Naz`ı çıkmaza sokacaktır.
Ben Kaan Akbay, Bozkurt timi Çelik pençe unsuru personeli Kaan Akbay...
Bir askerin, Mardin`in büyük aşiretlerinden birinin bir ferdi olduğunu öğrenmesi ile karışan hayatını yoluna koyma mücadelesi.
Rica üzerine yazılmış bir deneme kurgusudur...
Düzenleniyor...
Doğa, sahnelerin ışığında parlamak isteyen bir oyuncu adayı. Yalın ise kodların içinde kaybolmuş bir bilgisayar mühendisi. İkisi de bambaşka dünyaların insanı. Ama bir mesaj her şeyi değiştiriyor...
Bir gece, Doğa ve en yakın arkadaşı Beril, eğlenmek için dışarı çıktıklarında kendilerini beklenmedik bir durumun içinde bulurlar. Yaşanan olayların ardından Doğa, hayatını altüst edecek bir şantajla karşı karşıya kalır. Çaresiz kalan Beril, okulda "zorlukları çözme konusunda efsane" olan birinden bahseder: Yalın. Ve Doğa, belki de hayatının en garip mesajını atarak ondan yardım istemek zorunda kalır.
Yalın`ın dünyası kodlardan ibaretken, Doğa`nın gelişiyle her şey değişmeye başlar. Birbirine tamamen zıt iki insan, bir hatayla başlayan sohbet, istemeden dahil olunan bir plan ve bolca eğlence...
Bazen yanlış mesaj, doğru kişiye gider. Ve bazen en büyük kaos, en güzel hikâyeyi başlatır.
Tüm Bölümler 60 iken 120 olsun "Çile 110" 120 yapalım hadi "Karşıyım 57" de hadi bakalım beğenecek misiniz 60 olabilecekler mi?!
@dunaydanmarsa355 kitap kapağını yapan canım kişi o Medine hanım hem de ücretsiz yaptı sağ olsun isterseniz sizde yaptırabilirsiniz
İlk bölümler Güliz Ayla sonra Metin Arolat sonra Kayahan ve Erol Evgin sonra Emre Aydın ardından Sezen Aksu ve Ferdi Tayfur şarkıları vardır sıralama buna göre
Benlik her zaman doğruyu tutturamaz bazen de Kusura Bakma seni yanlışa itekleye eğitim der o yüzden insan bir dur diyemez neden sorgulayamaz işte bu soruların cevapları akrostiş şiirlerle karainci Benlik Kusura Bakma kitabımın da
Galiba tutukluk yaptı benim hikaye 11000 oldu taslakları gidince 10000 kalıyor 6 6 gidiyor olacak mıyım yine aynı sayıda kaldı bakalım kaç gün gidecek bu şekilde / sayemde ay/ki 1 rakam fazla yazmışım
Şimdi eski bölümlerin akrostiş lerini paylaşıyorum 5 5 sonra 60 kişi görmüş olan bölümlere döneceğim
Wattpadte: karainci_50 idim; 9 yılda, 93.700 okuma almıştı hikayem!... Tabi 200 bölüm vardı...(Şuan kaç olduğunu bilmiyorum ama 16.07.2024`de öyleydi)
Ben takip ettiğim hikayeleri akrostiş yaparak tanıtım yapıyorum
Burada 607 1000 de olur ki olacak gibi çünkü hikayem okunmuyor ana sayfada olmadığı süreçte bölüm oldu hâlen dur demedi ama zaten yazmaya yaşamaya yaşatmaya devam ediyorum sonuçta kelimelerimi kişileri / geri döndüm 61 den devam bakalım onlar 120 olacak mı/ gerçi 607. bölüm olmadı ama 215 oldu İlk bölüm 120 olur mu
Herkes, benliğini arar ama bulabilir mi?! Nüfus ettirebilir mi bedenine bakalım görelim!?
0530 *** ** **: Bugün başına bir şey gelirse şaşırma.
0530 *** ** **: Sana nazar falan değmiş olabilir.
0530 *** ** **: Seni bir okulayım ya da kurşun döktürelim.
0530 *** ** **: Herkesin gözü sendeydi maşallah yani.
0530 *** ** **: Tabi benim de sendeydi de daha çok bakanlardaydı.
0530 *** ** **: Kesinlikle kötü bir şey düşündüğüm yok. Bunu da nereden çıkardın?
0530 *** ** **: Hiç öyle bir kız değilim yani kendimi övmek gibi olmasın.
Aslan: Ne saçmalıyorsun sen?
0530 *** ** **: Ne saçmalaması? (İletilemedi)
0530 *** ** **: Sen beni mi engelledin? (İletilemedi)
0530 *** ** **: Neyse ki çalışıyorum da yeni hat alabilirim. (İletilemedi.)
Ofisten çıkan Gökçe yolda ilerlerken kahve alıyor ve evde paketi açarken içinden bir not çıkıyor. Notta yazan yere gidince Gökçe için yeni bir hayat başlıyor.
-Kitaptan Alıntı-
"Ben uyuyorum."dedi
"Uyu."dedim
"Sen uyumicak mısın?"dedi
"Uyumicam."dedim
"Ben uyurken ne yapacaksın?"dedi
"Seni izlicem."dedim
İYİ OKUMALAR 💫
Meryem henüz on yaşındaydı ve hayatının en travmatik olayı gerçekleştiğinde ablasının düğününe bir demet lale götürüyordu. İlk suçunu işlediğinde onyedi yaşındaydı. Onsekiz yaşında ismi manşetlerin en ön sayfasında çıkınca ülkeyi kaçak yollarla terketmek zorunda kaldı. İsmi ülkenin arananlar listesinde kırmızı sıradaydı. Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan Meryem uluslar arası gizli bir örgütün eline düşmesiyle hayatı tepetaklak olacaktı. O çok istediği ölümle destansı bir karşılaşma yaşayacaktı.
"En başında da dediğimiz gibi bu hikaye doğuştan başlar.
Yeniden doğuştan..."
Kazananı belirlediğiniz bir savaş düşünün; Hangi tarafta yer alırdınız?
Oyunun tek bir şartı var seçtiğin tarafı bırakamazsın; Hangi safta yer alacaksın?
Gerçekleri öğrenmeye hazır mısın?
Savaş kapıda; Savaşmaya hazır mısın?
Mahi o gece takip ettiği Yıldırım sayesinde farklı bir evrenin varlığını öğrenir. Bu evdende kendi yerini ve aslında kim olduğunu ararken geride bıraktıklarının kaybını da en derinlerinde hisseder. Hangi dünyaya ait olduğunu öğrenmeye çalışırken gizemler ve öğrendiği gerçekler peşini bırakmaz. Bilmediği şey ise yeni tanıştığı bu dünyanın savaşın tam ortasında olduğu ve kaybeden tarafta bulunduğudur.
#fantastik #aşk #ihanet #savaş #büyücüler #cadılar #tanrılar #dostluk #kardeşlik #yaşam #ölüm
Seni arasam kaçıp giderdin Birce..." dedi ne yapacağımı adı gibi biliyordu.
Omzundan itip,
"Sen de Erhan Altun`un eline geçmem pahasına aramadın beni öyle mi? Hayatım da senin kadar bencil insan görmedim."
"Onların peşinde adamlarım vardı Birce, sen benimsin kimse bunu değiştiremez." diye tısladı yüzüme.
İşaret parmağımı kalbine bastırıp ittim tekrar,
"Ben senin değilim, kimsenin malı değilim. Değiştir bu kafayı artık."
Söylediklerim ile dişlerini sıktığında özenle kısaltılmış kirli sakallarının süslediği çene kemiği seyridi ama çabuk toparladı.
"Baba imam efendiyi arayın gelsin, Birce hanım da artık kime kafa tuttuğunu anlamış olur bu sayede." Dedi tüm özgüveniyle.
Bu kez benim kaşlarım çatıldı, annemle babamın sessiz kalışı onun duruşunu daha da dikleştirirken,
"Ne imamı Hâkim? Ne saçmalıyorsun sen?" diye sordum tüm hırsımla.
"Berdel olsun diye bekleyenleri nasıl boşa düşüreceğim sanıyorsun Birce, ancak evli olursan bu işten kurtulursun." dedi saklamadığı bir mutlulukla. "Sana demiştim hatırlıyor musun? Sen benim kaderimsin, hep bir Karademir olarak kalacaksın demiştim. İşte o gün geldi Birce ya benimle evlenirsin yada Berdel bedeli olursun ki ben buna asla müsade etmem."
Karşımda burnunu kibirle havaya diken adama sayılı dakika katlanamazken nikahlısı olmak ölüm gibiydi.
Amcamın sesini duydum peşi sıra,
"Kızım sen babanın tek varisisin, Karademirlerin bunca emeğini seninle beraber Altunlara sunamayız. Sen Karademir olarak kalacaksın, bunu bize borçlusun."
Derin bir nefesi ciğerlerime çektim,
"Ben kimseye borçlu değilim amca, oğlunla da iki Dünya bir araya gelse evlenmeyeceğim. Bunu hepiniz aklınıza sokun deyip kapıya yürüdüğüm sırada sessizce olan biteni dinleyen Sancar abi ile göz göze geldik.
"Beni bunun için mi getirdin? Yazıklar olsun."
Ağır suçlar işlemiş olan Karam Kaltakçı bir gün yakalanır. Bu onun ilk yakalanması değildir ancak bu sefer ceza çekeceği tek nokta hapishane köşelerinde çürümek olmayacaktır...
Abi dediğim kişiye aşıktım ama türlü itiraf edemiyordum abim ne derdi bu duruma onu da biliyordum çünkü hiç hoş karşılamıyordu şakasını bile....annem biliyordu sev diyordu ama babam istemezdi abin yaşında adam derdi mutluluğumu önemsemeden....
KARAKTERLER:
DEFNE YILMAZ(18 Yaşında)
EMİRHAN YILMAZ(22 Yaşında Defne`nin abisi)
EMİR KAYA(22 Yaşında Defne`nin sevdiği çocuk)
SEMA KAYA(20 Yaşında Emir`in kardeşi Defne`nin kankisi)
ASUMAN YILMAZ(Defne`nin annesi)
KASIM YILMAZ(Defne`nin babası)
SELDA KAYA(Emir`in annesi)
MEHMET KAYA(Emir`in babası)