@morkurdeleli_mayis : Öncelikle günaydınnn @ozeanblau_ kitap tanıtımı yapıyor arkidişler haberiniz olsun
Okuma 4
Oy 2
Yorum 0
Tarih 10dk önce
@morkurdeleli_mayis : Öncelikle günaydınnn @ozeanblau_ kitap tanıtımı yapıyor arkidişler haberiniz olsun
Okuma 4
Oy 2
Yorum 0
Tarih 10dk önce
@zeze_n_u : Ajan kurgusu severleri ŞAH ve MAT adlı kitabıma beklerim🤍🤍
Okuma 1
Oy 0
Yorum 0
Tarih 11dk önce
@yakamozdaki_kediyy : Futbol kurgusu okumak isteyenler devamını okuyabilir mii??
Okuma 5
Oy 2
Yorum 2
Tarih 24dk önce
@zemheria97 : Günaydın bayramdan sonra yeni bölümler gelcek canlarimmm
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 24dk önce
@kendine.okur : Şöyle gizemi gerilimi olan ama aynı zamandabunlara boğulmayan eğlenceli birlise kurgusu arıyorsan...
Okuma 4
Oy 0
Yorum 0
Tarih 25dk önce
@elif_sinem : Sabah şarkısı dinlersiniz🎶🎉
Okuma 1
Oy 0
Yorum 0
Tarih 27dk önce
@ozgusel : Tüm öğrenci halkına GÜNAYDIINN
Okuma 8
Oy 4
Yorum 5
Tarih 29dk önce
@nursedin : "Beklemek lazım; gönlü hoş tutanı, gönülde yer bulanı, başka gönülde gözü olmayanı.." -C. Zarifoğlu-
Okuma 1
Oy 0
Yorum 0
Tarih 31dk önce
@aselwqz : İSIMSİZ 2 SPOİ
OKUMAYANLARA
Okuma 4
Oy 1
Yorum 2
Tarih 32dk önce
@luzdelamuerte : Güno gencolarrr
Okuma 3
Oy 1
Yorum 1
Tarih 47dk önce
@zeyneo_o : Bir şey sorucam 👇
Okuma 10
Oy 2
Yorum 22
Tarih 48dk önce
@yakamozdaki_kediyy : Bu gün Son Forvet`e bölüm gelecek saat kaçta gelsin istersiniz?
Okuma 7
Oy 0
Yorum 0
Tarih 60dk önce
@kralice7 : Sagopa-Bilinmezlik🕊 Final`i böyle kapatmak en çok bize yakışırdı🚬🚬
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@baharkayaci : Kalp yarası adlı kitabıma yeni bölüm geldi. Rica etsem bakabilirmisiniz?
Okuma 8
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@lalachaers : Hem romantik hem romantiklikten dram fışkıran hem polisli işlere giren komedi kitabı istersen buyur.
Okuma 4
Oy 1
Yorum 1
Tarih 1s önce
Tamamlanmış Kitaplar
Keyifle okuyacağınız kitaplara gözatın
AİLE BAŞINA YARI TEXTİNG
Okuma 906
Oy 131
Bölüm 15
Yorum 82
Tamamlandı
İlk texting romanım.
Yarı texting de olabilir
Kitap fotoğrafı pinteresten alınmıştır.
Kitabımız 4 aile çocuğunu anlatır. Kitabın daha içine girersekse 2 kişi olur. Bakalım nasıl bir texting romanımız ortaya çıkacak??!
İlk texting romanım.
Yarı texting de olabilir
Kitap fotoğrafı pinteresten alınmıştır.
Kitabımız 4 aile çocuğunu anlatır. Kitabın daha içine girersekse 2 kişi olur. Bakalım nasıl bir texting romanımız ortaya çıkacak??!
Okuma 906
Oy 131
Bölüm 15
Yorum 82
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
Okuma 59
Oy 6
Bölüm 21
Yorum 0
Zaman su misali akar önünde durulamaz...
Okuma 103
Oy 42
Bölüm 11
Yorum 4
HER GÜN BİR KISIM YAYINDA...
Jenny Hale, ailesinin yeniden taşınmak istemesiyle kendisini Kantoga Kasabası`nda bulmuştu. Bu kasabaya taşınana kadar Kurt Adamlar ile ilgili efsanelere inanmıyordu ve kendisine her defasında bu varlıkların yaşadığını söyleyen arkadaşlarıyla dalga geçmişti. Her zaman dolunay geldiğinde değiştiği söylenen ve insanlar ile beslenen bu varlıkların geçmişte yaşadığına dair bir kanıt olmadığını söyler dururdu.
Genç kız, kasabaya varmasının ardından bu efsanenin gerçekliği ile yüzleştiğinde gördüklerini kimseye söyleyemez. Zaten söylese de ona inanacak kimsenin olmadığını çok iyi bilmektedir.
Peki, kasaba halkı da onun gibi bu varlığın gerçekliğini biliyorsa ve bu zamana kadar onlarla mücadele etmişse? Aradan geçen zaman zarfında genç kıza karşı düşmanlıkları daha da artarken kendilerini tekrardan onunla savaşırken bulurlarsa ne olacaktı?
Kurtuluş kimin ellerindeydi? Jenny`nin kasabaya gelmesi mi laneti tekrar tetiklemişti yoksa lanet hep vardı da insanlar ortadan kalktığını mı sanmıştı? Bunu zaman ve yaşanan olaylar gösterecekti.
Okuma 9.12k
Oy 1.06k
Bölüm 36
Yorum 168
Çinde yaşayan yarı türk eliz ailesinin geleneği olan ejderha koruyuculuğunu alır birden fazla düşman ile karşılanca ne yapacaktır
Okuma 1.15k
Oy 165
Bölüm 22
Yorum 40
Abime mesaj atacakken yanlışlıkla okulda ki sevdiğe çocuğa mesaj atarsam en fazla ne olabilir ki
Okuma 26.65k
Oy 1.36k
Bölüm 47
Yorum 124
Açıklamayı siz kendiniz düşünün
Okuma 4.84k
Oy 327
Bölüm 16
Yorum 68
Arka Kapak Yazısı:
Bir hatıra defterine yazınca,
`O hatıra defterde benim adım anılacak...` diyecek kadar, güzel idi benim düşüncelerim.
Nerden bilirdim ama, adının bile kirlendiğini?
Nerden bilirdim, yırtılmış bir kağıt parçası gibi,
bir canın da parçalanıp atıldığını?
"Aynam düştü yere.
Kırıldı dağıldı aynam.
Eğildim topladım kırıkları.
Eğildim topladım kırıklarımı."
Okuma 300
Oy 39
Bölüm 11
Yorum 1
Küçük prenses olduğu zamanlarda teyzesinin kıskançlık yüzünden her şeyini kaybeden Alexxa( Aleksa). Kendini bir mağaranın içinde kanunsuz olarak bulur. Küçük bir hafıza kaybı sebebiyle anılarını kaybeder, kimliğini ve hakkı olan her şeyi elinden alınır.
Dikkat : Kan ve Vahşet içerir.
" Ben kimim ya da ailem kim?"
Şimdi elinden alınan ve kaybettiği şeylerin hesabını sormaya geliyor. Beyaz adayı Buz kraliçesinin izini silmeye geliyor.
Gölge serisinin ilk renginin ilk kitabı...
Okuma 2.13k
Oy 320
Bölüm 46
Yorum 11
Tesadüf mü yoksa Allah`ın hediyesi mi? Hiç tanımadığınız bir insan size ne kadar iyi gelebilir ki?
O zaman okumaya devam edin..
Okuma 7.83k
Oy 630
Bölüm 12
Yorum 110
YAŞAMIMIZ BOYUNCA AKLIMIZDA KALBİMİZDE İÇİMİZDE VE DIŞIMIZDA KOPAN TUFANLARI YAZDIM.
Okuma 362
Oy 157
Bölüm 71
Yorum 7
Aynı duygulardan yaralanmış iki insan bir araya gelirse sizce ne olur?
Leyla, geçmişten adeta balyoz darbesi almış bir kızdır. Yaşadıklarının arşivlerine gelmeyi, dövüş sanatları sayesinde yenmiştir. Amaç hem kendini korumak hem de daha iyi hissetmektir. Kızımızı diğer genç kızlardan ayırt özelliği ise, aykırı olmasıdır. Üniversitede tanıştığı üç arkadaş ile ortak bir eve çıkma kararı verdikten sonra, anlaşamadığı bir karakteri ile başlamayı zor da olsa öğrenmiştir.
Yaman, zaman zaman ondan çaldığı bütün güzel yanlarını hatırlamak istemeyen; içeride kapanık, kimse ile fazla muhatap olmayan, kılıç gibi bir duvar örmüş bir gençtir. Bu zorlu mizacını Leylaların karşı dairesine taşındıktan sonra, yavaş yavaş kaybetmeye başlayan gencimiz, Leyla`nın hikâyesini elinden aldığından sonra giderek yakınlaşır ve sonunda aşk kapılarını ardına kadar çiçekler bu ikili için.
Bakalım aynı duygulardan yara almış bu iki gencimizi neler bekliyor? Hayatlarına kalanları yerden devam edecekler mi, yoksa geçmişin tozlu rafları arasında gelgit yaşamaya devam mı edecekler?
Okuma 9.46k
Oy 630
Bölüm 56
Yorum 36
İlk defa birisinin yanında ağladım. İlk defa birisinin omzunda ağladım.
İlk defa birisine böyle sığındım.
Omzunda ağlamam daha da şiddetlendi. O ise hiçbir şey söylemeden sadece sustu. Sakinleştirmek için arada sırtımı sıvazladı.
~
Bu hikaye her şeyini kaybettiği zaman her şeyini bulan bir kızın hikayesi.
Bu hikaye babası hayatta olmasına rağmen baba şefkatini ve sevgisini hissedemeyen bir kızın hikayesi.
~
Annesini çok küçük yaşta kaybetmiş olmasına ve babasının ona yaptıklarına rağmen hayattan ümidini kesmeyen Efnan babasının onu kendi canını kurtarmak için tefeciye satmasından sonra hayata olan ümidini kesmişti. Ama onun ümitlerini tekrar yeşertecek birisi vardı…
‼️Bu hikayeyi daha öncesinde wattpad de yayınlıyordum. Ama wattpad e hiçbir şekilde giremediğim için buradan devam ediyorum‼️
Okuma 3.95k
Oy 225
Bölüm 12
Yorum 426
❤️🫀 TEXTİNG 🫀❤️
Okuma 43.7k
Oy 2.2k
Bölüm 25
Yorum 594
"Bir yanım Safa`da bekler, bir yanım Merve`de...
Gel sevdiğim,
Zemzem gibi aksın varlığın ömrüme."
***
Yetim oldukları halde Yüce Allah (C.C.)`ı aile edinen 4 genç kız...
Sırf koyu tenli, sıska ve güzel değil diye hor görülen Merve de bu genç yetimlerden biriydi. Hayatta tek gayesi Rabb`ine layık bir kul olmaktı.
Ne var ki onunla sürekli uğraşan ve kusurlarıyla alay eden genç bir adam hayatını iyice zorlaştırır.
Çağlayan, hayatına girdiğinden bir süre sonra Merve`den uzak duramamaya başlar. Nedenini kendisi de bilmemekte ve kalbine lanetler etmektedir. "Bu çirkin kızda ne buluyorsun?"diye.
Oysa bilseydi önemli olanın asıl iç güzellik olduğunu...
"Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece kalplerinize ve işlerinize bakar."
***
"İyi misiniz kardeşim?"
"Bana kardeşim deme! Ben senin kardeşin değilim çirkin ördek yavrusu!"
Örtüsünün altında beyaz ve güzel bir kuğu yatan çirkin ördek yavrusunun masalı...
Okuma 779
Oy 120
Bölüm 11
Yorum 11
Konusunu inanın ben bile bilmiyorum yazdım ve devamı geldi.
Tek bildiğim;
Hep başlarına kötü şeyler gelse bile sonunda aşkı bulacak o çift Masal ve Akın.
ALINTI:
"Nereye gidiyorsun domatesler güzeli?" dedi.
"Cehennemin dibine Akın gelicek misin?" dedim.
"Seninle ölüme bile gelirim güzelim!" dedi.
Tetikleyici unsur vardır!
Küfür ve +18 şeyler olabilir!
Yanlış yazılarda olabilir şimdiden kusura bakmayın.
Başlangıç: 23/01/2024
Final: 23/01/2025
Okuma 5.47k
Oy 155
Bölüm 40
Yorum 18
Bir gün Severus Snape`in Draco Malfoy`u odasına çağırıp Yn`i bulmasını istemesiyle başladı her şey...
Okuma 535
Oy 115
Bölüm 13
Yorum 13
Ben Şevval. Henüz on altı yaşındayım ama yaşadıklarım, omuzlarıma yaşımdan büyük yükler yüklemiş durumda. Annem öldüğünde, sadece on yaşındaydım. O gün bugündür, evimizde ne düzen kaldı ne de huzur. Annemin ardından, babamın üzerine kuma olarak gelen Hanife kadın, beni hiçbir zaman sevmedi. Bunu biliyorum, hissediyorum. Oysa annem... Annem bambaşkaydı.
Annem ince uzun boylu, yüzünde her zaman bir bahar esintisi taşıyan, kocaman yürekli bir kadındı. Saçları koyu kestane, gözleri zümrüt gibi parlayan bir yeşildi. Abilerime düşkündü; başlarına bir şey gelecek diye gözüne uyku girmezdi. Bizimle güler, bizimle ağlardı. Annem, evimizin kalbiydi. Ama şimdi... O kalp durmuştu.
Hanife kadın bambaşkaydı. Soğuk, otoriter ve hep hesap kitap içinde biriydi. İşin doğrusu, bu evde kimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, ama babam sessiz. Belki annemin yokluğunun ağırlığı altında eziliyor, belki de buna boyun eğiyor. Ama benim, asla boyun eğesim yok!
Yine çağırdı beni. “Şevval! Gel ortalığı toparla!” diye seslendi salonun bir köşesinden. Sesindeki buğulu ton, her zamanki gibi mideme bir yumruk gibi oturdu. Oysa ortalığı kimin dağıttığı belli; kızlarıyla, gelinleriyle sabahtan akşama kadar oturup dedikodu yapar, her yanı karmakarışık ederler. Ama iş temizliğe, düzenlemeye gelince iş hep bana kalır. Neden onlara söylemez? Neden hep ben? Bilmiyorum. Ya da biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. Çünkü benimle uğraşmaktan, bana yük olmaktan keyif alıyor.
Ayağa kalktım. Hızlıca salona yöneldim. Yerlerde, halının üzerinde çay bardaklarının izleri, tabakların dökülen kırıntıları vardı. Pencereler, günlerdir silinmemiş gibi kir içindeydi. Derin bir nefes aldım. “Yapacağım,” dedim kendi kendime, “Ama bir gün bu evden çıkıp gideceğim ve hiçbir şey beni geri getiremeyecek.”
Bir köşede, yavaşça yere çömelip camları silmeye başladım. Ellerim çalışıyordu ama zihnim annemdeydi. Annem olsaydı... Şimdi yanıma oturur, belki de sessizce saçlarımı okşardı. Gözlerim doldu. Ama ağlamayacaktım. Hanife kadın gözyaşlarımı görse, bunu bile bir zafer sayardı.
Son camı sildiğimde bir nefeslik mola verdim. Salondaki sesler kulaklarımda uğulduyordu. Kendi aralarında konuşuyor, arada dönüp beni işaret ediyorlardı. Ama duymuyordum artık. Annem gibi olmayı hayal ettim bir an. Güçlü, sevgi dolu, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın... Belki bir gün... Ama o gün çok uzak gibi görünüyordu.
Okuma 66.85k
Oy 3.86k
Bölüm 46
Yorum 1.06k
tehlikeli bir mafya tarafından kaçırılan ve yavaş yavaş ona alışan bir kızın hikayesi...
Okuma 6.27k
Oy 258
Bölüm 17
Yorum 37
Hikayeyi umarım beğenirsiniz ilk hikayem bu eğer beğenilirse devam ederim.
Okuma 2.73k
Oy 1.39k
Bölüm 22
Yorum 53
Göksel`i son sınıfta bela peşini bırakmıyordu o günkü sarsıntıyla hayatı yerle bir oldu
Okuma 970
Oy 35
Bölüm 13
Yorum 7
05**: Selamın aleyküm Hamdi amca
05**: Hamdi amca bu suyu biz nasıl açacaktık?
apartmanyöneticisi: Ne suyu?
05**: çeşme suyu Hamdi amca
Okuma 60.66k
Oy 5.25k
Bölüm 77
Yorum 1.8k
Asr’a andolsun insan yanlıştadır.
Okuma 116
Oy 36
Bölüm 16
Yorum 4
Aşk yok olmak diyor biri, yar ben yokum bende zaten…
Siz; Balık esir bandırma boşver gitsin aldırma kaçan balık büyük olur kaçamayan ızgara 🐟
Okuma 7.5k
Oy 508
Bölüm 12
Yorum 489
Tehlikeli, hırslı, türk gençlere yönelik hedefi olan Sokur lakaplı teröristi yakalamak için kurulan Vatan Timi.
Timin komutanı olan Üsteğmen Arslan Öztürk dahil askerlerin tabura geldikleri gece kadın askerlere teröristler tarafından saldırı yapılması üzerine bir süreliğine yanlarında kalmak için taşınırlar.
Kadın askerlerin tim komutanı olan Üsteğmen Ahsen Yıldırım `a ilk görüşte hoşlanacağını tahmin etmemiştir.
Okuma 10.89k
Oy 434
Bölüm 33
Yorum 54
duru_trkmn:Merhaba öncelikle tartıştığı kişi benim ve tanımadığım biriyle yakıştırılmak hoş değil.
Ayrıca benden habersiz bu videoyu neden sosyal medyada paylaştınız?
Eray_karatass:İzin almam mı gerekli?
Okuma 1.75k
Oy 135
Bölüm 13
Yorum 88
İki liseli kız arkadaş ailelerinden uzak bir liseye gidecektir,burs sınavlarına katılırlar .....:)
Okuma 22.26k
Oy 1.88k
Bölüm 56
Yorum 1.02k
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
Okuma 239
Oy 99
Bölüm 15
Yorum 107
WATTPAD DE 7,91M OKUNMA!
Manevi ailesini kaybeden ve bundan dolayı manevi kardeşiyle arası açılan Berra Derin duyduğu hakaretlere, gördüğü dışlanmaya daha fazla dayanamayıp soluğu İstanbul`da alır. Kendine yeni bir yol çizmeye karar verirken hesapta olmadığı bir şey olur. Kaan Erdinç ile yolları kesişir.
Kaan Erdinç`in geçmişi açığa çıkmasıyla beraber Berra kendini siyah beyaz dünyasında bulur. Bu dünyadan kendini uzaklaştırmak isterken Kaan`ın eli Berra`nın hep üstünde olur.
ALINTI
"Gideceksin dedim!" Dudağının arasından tısladı. Sinirli hali beni korkutuyordu. Fakat gitmemi istiyordu. Burasının benim için tehlikeli olduğunu söylüyordu. Beni mi düşünüyordu? Sanırım bu son soruyu bin defada tekrarlasam usanmayacaktım. Çünkü söz konusu bendim.
"Benim hakkımda hiç bir şeye karar veremezsin anladın mı?" Yüzüne avazım çıktığı kadar bağırdım. İki ellerimle omzuna bastırdım. "Hiç bir yere gitmiyorum, bunu o taş kafana sok!" Kaan`ı omzundan iterek odadan koşar adımlarla çıktım. Arkamdan "Berra!" Diye kükredi.
Asansörün kapısı açılınca `0` düğmesine bastım. Kapının hızlı kapanması için düğmeyi zorladım. Kapı yavaş yavaş kapanırken gözlerimi kapattım. Rahat bir nefes verip gözlerimi açtım. Asansör kapısının arasında el görünce çığlık attım. Tek eliyle asansörü durdurdu! "Sen manyaksın!"
Yüz ifadesi beni çok ürkütüyordu. Üstüme doğru gelince kendimi kapana sıkışmış gibi hissettim. Hızlı bir hareketle herhangi bir asansör düğmesine bastı. Asansör ani bir çekimle durdu. Işıkların sönmesiyle gözlerimi kapattım.
"Kes şunu!" Soğuk ve güçlü elini çenemde hissettim. Çenemi sıktığında acıyla inledim. Refleks olarak iki elimle, çenemi sıktığı elini tuttum. İtmeye çalışıyordum fakat gücüne karşı gelemiyordum. Ne yaptığını idrak etmeye çalışırken nefesini tenimde hissettim.
Okuma 5.25k
Oy 303
Bölüm 14
Yorum 30
Bu kitapta gerçek hayat hikayesinden biraz esinlenmiştir unutmayın bu kitap korku kitabı bir kaç yani 4 arkadaş vardır 2 kız 2 erkek şekilde
Adları ise
Alya ve abisi Kaan
Su ve abisi sarp
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Giriş: "Karanlık Katil: Omega"
Albert, küçük yaşlardan itibaren dünyadan yabancılaşmıştı. Her şeyin başladığı o evde, sevgi ve sıcaklık hiçbir zaman yer bulmamıştı. Annesi ve babası, ona sadece soğuk ve terk edilmişlik vermişti. Bir gün, her şeyin bittiğini hissettiğinde, kendi yolunu çizdi; fakat bu yol, yalnızca ölüm ve intikamla dolu olacaktı.
Çocukken yaşadığı zorluklar, Albert’i öylesine şekillendirmişti ki, duygularının ve bağlılıklarının yerini sadece hesaplaşmalar ve stratejiler aldı. Ailesinin ihmali, onu öldürmeye ve sonunda onları ortadan kaldırmaya itti. Geride kalan her şey, onu yalnızca daha da sertleştirdi.
Bir gün, eski arkadaşı Jack ile birlikte, gizli bir yer buldular. Bu yer, geçmişin tüm izlerini silme fırsatıydı. Albert, burada sadece hayatta kalmayı değil, daha fazlasını istiyordu. Güçlü olmak, dünyayı değiştirmek ve ona hak ettiği düzeni getirmek.
Yavaşça bir ordu kurdular. Her biri, kendi hedefi doğrultusunda eğitilmiş, güçlü ve kararlıydı. Albert, bir lider olarak, hayatına dokunan her şeyi yok edip yeniden inşa etmeyi amaçlıyordu
Son Mektup, derin bir aşkla birbirine bağlı Leyla ve Emre`nin hikayesini anlatıyor. Bu aşk, zamanla aile baskıları, toplumun değerleri ve zorlu yaşam koşullarıyla sınanır. Bir gün, Emre`nin Leyla`ya yazdığı bir mektup, her şeyin yeniden açığa çıkmasına sebep olur. Mektup, bir veda olmanın ötesindedir; ayrılığın ardındaki gerçekleri, pişmanlıkları ve sevgiyi içerir. Leyla, bu mektup karşısında öfke ve hüzün içinde kaybolur. Mektup, onu sadece geçmişin gölgeleriyle yüzleştirmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal bir yolculuğa çıkarır. Bu süreçte Leyla, kayıplarını, affetmenin anlamını ve içsel bir yenilenmeyi keşfeder.
Kitap, bir aşkın gücünü ve derinliğini hem kalpte hem de zihinde hissedilmesini sağlayan, dokunaklı bir hikaye sunar.
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
"İnsanlar, kelimelerin sadece birer araç olduğunu düşünür. Oysa kelimeler, dünyayı şekillendirir. Onları elinden aldığınızda, insanın ruhu çıplak kalır; geçmişini, kimliğini ve geleceğini kaybeder. Sessizlik sadece bir boşluk değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve o aynada yüzleştiğiniz şey, bazen en büyük korkularınız, bazen de en saf gerçekliğinizdir."
“Bir bakış, bütün hayatı değiştirebilir. Ama bazen, en derin izler yalnızca gözlerde kalır.”
Dudaklarında Bir Yudum kitabının devamı olan Gözlerinden Bir Bakış, Duru ve Rıza’nın derinleşen ilişkisini ve aralarındaki çatışmalarla dolu zorlu yolu keşfetmeye devam ediyor. Aşk, pişmanlıklar ve gizli sırlar arasında sıkışan iki ruh, birbirlerine sadece bir bakışla yeniden bağlanıyor. Ancak bu bakış, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda gelecekteki tehlikeleri de gözler önüne seriyor.
Duru ve Rıza, birbirlerine olan tutkularıyla mücadele ederken, hayatlarının en zor seçimlerini yapmak zorunda kalacaklar. İkisi de kırık ve yaralı, ama aşkları ne kadar güçlü olursa olsun, gerçekler ve ihanetlerle yüzleşmek onları bekliyor.
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
Hayatta adaleti sağlamak isteyen Efnan, hayatın gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalır. Zaafı olan “sır”dan adam artık kaderin ağları ile hayatına girmiştir ve Efnan doğasını bulmalıdır. Aşkı ile benliği arasında ki savaşta yenilmemek için direnen Efnan kaldığı karanlıktan kurtulmak için mum gibi yanmak zorundadır. Her ne kadar tükeneceğini bilse de doğası budur. Bir kibrit yanar ve mumu yakar. Efnan’ı yakan ise o “sır”dan adamın aşkı olmuştur.
Karanlıkta gizlenen Siyah Jaguar’ın gözlerine bağımlı olan Efnan, o gözleri karanlıkta kaybetmemek için yanmayı ve yok almayı göze alabilecek mi? Yoksa doğasına karşı gelip yok olmamak için karanlığı kabul mü edecek?
“Hayatıma girdiğinden beri o kadar dengesizdim ki. Bazen çok umursamaz, bazen çok öfkeli ve bazen de her şeyi kabullenen biri olmuştum. Ne yaptığımı, nasıl tepkiler verdiğimi bende kestiremiyordum. Akıl sağlığımı korumam için babamın, annemin ve Müni’nin bana öğrettiği her şeyi teker teker uygulamam gerekiyordu ama beni bundan alıkoyan bir şey vardı. Ona olan zaafım. Bunun farkında olmak canımı çok yakıyordu. Bunu kendime bile yeni itiraf etmiştim. Tam şu an, bu yatağın içinde. Korkuyordum. Ondan ve kendimden ama en çok yaşayacaklarımdan. Uyku yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyordu. Canımın acısını bir tek o dindirebilirdi.”
Efnan
Ölü bedenlerin kokusuyla onların gözünden gördükleri son üç saniyeyi görebilen benzersiz yeteneğe sahip dedektif Aşkım Lüks, sadık yardımcısı Remzi ile hem komik hem de gerilim dolu maceralara atılıyor.
Tükenmişlik sendromuna yakalanan Aşkım, polislik mesleğinden istifa eder ve cinayet bürosundan ayrılır. Kendi dedektiflik bürosunu açarak Turkish Pointer Dedektiflik Bürosu`nu kurar. İşte hikaye tam da bu noktada başlar.
Aşkım`ın hayatı, talihsizliklerle dolu bir serüvene dönüşür. Karşılaştığı her aksilik onu zorlasa da bu olaylar, her seferinde eğlenceli ve sürükleyici maceralara kapı açar. Aşkım ve Remzi, zorluklara birlikte göğüs gererek adalet arayışlarında komik ve heyecan dolu anlar yaşarlar.
Cesaret ve dostluğun iç içe geçtiği bu hikayede, Aşkım ve Remzi`nin başına gelenleri okumaya hazır olun. Eğlence garantili maceralar sizi bekliyor!
2002 yılında Sakarya Adapazarı`nda doğdu. Üç kardeşten en büyüğüdür. İlkokulu Adapazarı Aykut Yiğit İlkokulu`nda, ortaokulu Adapazarı Aykut Yiğit Ortaokulu`nda bitirdi.
liseyi adapazarı
Tes-İş Anadolu Lisesi`nde bitirdi
Erzurum Atatürk üninersitesinden
menzun olan genç şair, doğuştan Serabral Palsi
( kas rahatsızlığı ) hastasıdır.
Şiiri `iç ses`in dışa vurumu olarak gören, her şeye rağmen umudun peşinden gitmenin önemini yaşantısıyla öğreten genç şair, asıl yolculuğun duygulara yapılan yolculuk olduğuna yürekten inanmaktadır
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Bu karanlık yolculukta, ne Elif ne de Alihan hayatta kalabilirdi. Onların ölümleri, birer lekesiz hatıra olarak geriye kaldı. Ama tüm bu trajedi, Cevher ve onun gibilerin hayatlarını da yavaşça mahvetti. Çünkü gerçek intikam, asla sadece dışarıda aranan bir şey değildi; önce içten başlar, sonra her şeyi yakar.
Burçlar, Gezegenler ve Kendi Kafamın İçindeki Karmaşa
Kitap Açıklaması
Hepimiz bir noktada astrolojiyle tanışırız. Belki bir derginin arkasındaki günlük burç yorumlarında, belki de bir arkadaşımızın “Sen kesin Akrep burcusun!” demesiyle. Peki, astroloji gerçekten hayatımıza ışık tutabilir mi, yoksa sadece eğlenceli bir tesadüfler bütünü mü?
Yıldızların Peşinde işte tam da bu soruya mizahi ve psikolojik bir yaklaşımla cevap arayan bir kitap. Geleneksel astroloji yorumlarından sıkılan, ama yine de yıldızlara inanmaktan vazgeçemeyenler için hem eğlenceli hem de düşündürücü bir rehber niteliğinde.
Bu kitapta astrolojiye sıradan bir burç yorumu gibi yaklaşılmıyor. Aksine, gezegenlerin ve burçların psikolojik etkileri, günlük hayatımızdaki rollerimiz ve kendi içsel yolculuğumuzla bağlantısı keşfediliyor. Kendini keşfetmek, içsel karmaşalarını çözmek ve belki de biraz olsun hayatın akışına teslim olmak isteyenler için samimi, eğlenceli ve içten bir anlatımla kaleme alındı.
Kimler İçin?
Astrolojiye ilgi duyan ama geleneksel yorumlardan sıkılanlar
Psikolojiye meraklı olup burçlarla kişilik analizini birleştirmek isteyenler
Kendi doğum haritasını keşfetmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyenler
Eğlenceli, mizahi ve düşündürücü bir kitap okumak isteyenler
“Burcum yüzünden mi böyleyim, yoksa sadece biraz kaotik biriyim?” diye düşünenler
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
GÖKYÜZÜ VE YERYÜZÜNÜN HASRETİ İKİ BEDENDE CAN BULMUŞTU ARTIK, ONLAR BİRBİRİNE ÇOK YAKIN AMA ASLA KAVUŞAMAYACAK İKİ KALPTİ.
İntikam ateşiyle dört kişinin yolları hiç ayrılmamak üzere kesişir.
Bundan sonrası onlar için daha zordur çünkü hayatlarının en büyük parçaları yok olmuştur.
Ateş ve su ikinci perde ile devam...
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Giriş: "Karanlık Katil: Omega"
Albert, küçük yaşlardan itibaren dünyadan yabancılaşmıştı. Her şeyin başladığı o evde, sevgi ve sıcaklık hiçbir zaman yer bulmamıştı. Annesi ve babası, ona sadece soğuk ve terk edilmişlik vermişti. Bir gün, her şeyin bittiğini hissettiğinde, kendi yolunu çizdi; fakat bu yol, yalnızca ölüm ve intikamla dolu olacaktı.
Çocukken yaşadığı zorluklar, Albert’i öylesine şekillendirmişti ki, duygularının ve bağlılıklarının yerini sadece hesaplaşmalar ve stratejiler aldı. Ailesinin ihmali, onu öldürmeye ve sonunda onları ortadan kaldırmaya itti. Geride kalan her şey, onu yalnızca daha da sertleştirdi.
Bir gün, eski arkadaşı Jack ile birlikte, gizli bir yer buldular. Bu yer, geçmişin tüm izlerini silme fırsatıydı. Albert, burada sadece hayatta kalmayı değil, daha fazlasını istiyordu. Güçlü olmak, dünyayı değiştirmek ve ona hak ettiği düzeni getirmek.
Yavaşça bir ordu kurdular. Her biri, kendi hedefi doğrultusunda eğitilmiş, güçlü ve kararlıydı. Albert, bir lider olarak, hayatına dokunan her şeyi yok edip yeniden inşa etmeyi amaçlıyordu
Son Mektup, derin bir aşkla birbirine bağlı Leyla ve Emre`nin hikayesini anlatıyor. Bu aşk, zamanla aile baskıları, toplumun değerleri ve zorlu yaşam koşullarıyla sınanır. Bir gün, Emre`nin Leyla`ya yazdığı bir mektup, her şeyin yeniden açığa çıkmasına sebep olur. Mektup, bir veda olmanın ötesindedir; ayrılığın ardındaki gerçekleri, pişmanlıkları ve sevgiyi içerir. Leyla, bu mektup karşısında öfke ve hüzün içinde kaybolur. Mektup, onu sadece geçmişin gölgeleriyle yüzleştirmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal bir yolculuğa çıkarır. Bu süreçte Leyla, kayıplarını, affetmenin anlamını ve içsel bir yenilenmeyi keşfeder.
Kitap, bir aşkın gücünü ve derinliğini hem kalpte hem de zihinde hissedilmesini sağlayan, dokunaklı bir hikaye sunar.
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
"İnsanlar, kelimelerin sadece birer araç olduğunu düşünür. Oysa kelimeler, dünyayı şekillendirir. Onları elinden aldığınızda, insanın ruhu çıplak kalır; geçmişini, kimliğini ve geleceğini kaybeder. Sessizlik sadece bir boşluk değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve o aynada yüzleştiğiniz şey, bazen en büyük korkularınız, bazen de en saf gerçekliğinizdir."
“Bir bakış, bütün hayatı değiştirebilir. Ama bazen, en derin izler yalnızca gözlerde kalır.”
Dudaklarında Bir Yudum kitabının devamı olan Gözlerinden Bir Bakış, Duru ve Rıza’nın derinleşen ilişkisini ve aralarındaki çatışmalarla dolu zorlu yolu keşfetmeye devam ediyor. Aşk, pişmanlıklar ve gizli sırlar arasında sıkışan iki ruh, birbirlerine sadece bir bakışla yeniden bağlanıyor. Ancak bu bakış, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda gelecekteki tehlikeleri de gözler önüne seriyor.
Duru ve Rıza, birbirlerine olan tutkularıyla mücadele ederken, hayatlarının en zor seçimlerini yapmak zorunda kalacaklar. İkisi de kırık ve yaralı, ama aşkları ne kadar güçlü olursa olsun, gerçekler ve ihanetlerle yüzleşmek onları bekliyor.
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
Hayatta adaleti sağlamak isteyen Efnan, hayatın gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalır. Zaafı olan “sır”dan adam artık kaderin ağları ile hayatına girmiştir ve Efnan doğasını bulmalıdır. Aşkı ile benliği arasında ki savaşta yenilmemek için direnen Efnan kaldığı karanlıktan kurtulmak için mum gibi yanmak zorundadır. Her ne kadar tükeneceğini bilse de doğası budur. Bir kibrit yanar ve mumu yakar. Efnan’ı yakan ise o “sır”dan adamın aşkı olmuştur.
Karanlıkta gizlenen Siyah Jaguar’ın gözlerine bağımlı olan Efnan, o gözleri karanlıkta kaybetmemek için yanmayı ve yok almayı göze alabilecek mi? Yoksa doğasına karşı gelip yok olmamak için karanlığı kabul mü edecek?
“Hayatıma girdiğinden beri o kadar dengesizdim ki. Bazen çok umursamaz, bazen çok öfkeli ve bazen de her şeyi kabullenen biri olmuştum. Ne yaptığımı, nasıl tepkiler verdiğimi bende kestiremiyordum. Akıl sağlığımı korumam için babamın, annemin ve Müni’nin bana öğrettiği her şeyi teker teker uygulamam gerekiyordu ama beni bundan alıkoyan bir şey vardı. Ona olan zaafım. Bunun farkında olmak canımı çok yakıyordu. Bunu kendime bile yeni itiraf etmiştim. Tam şu an, bu yatağın içinde. Korkuyordum. Ondan ve kendimden ama en çok yaşayacaklarımdan. Uyku yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyordu. Canımın acısını bir tek o dindirebilirdi.”
Efnan
Ölü bedenlerin kokusuyla onların gözünden gördükleri son üç saniyeyi görebilen benzersiz yeteneğe sahip dedektif Aşkım Lüks, sadık yardımcısı Remzi ile hem komik hem de gerilim dolu maceralara atılıyor.
Tükenmişlik sendromuna yakalanan Aşkım, polislik mesleğinden istifa eder ve cinayet bürosundan ayrılır. Kendi dedektiflik bürosunu açarak Turkish Pointer Dedektiflik Bürosu`nu kurar. İşte hikaye tam da bu noktada başlar.
Aşkım`ın hayatı, talihsizliklerle dolu bir serüvene dönüşür. Karşılaştığı her aksilik onu zorlasa da bu olaylar, her seferinde eğlenceli ve sürükleyici maceralara kapı açar. Aşkım ve Remzi, zorluklara birlikte göğüs gererek adalet arayışlarında komik ve heyecan dolu anlar yaşarlar.
Cesaret ve dostluğun iç içe geçtiği bu hikayede, Aşkım ve Remzi`nin başına gelenleri okumaya hazır olun. Eğlence garantili maceralar sizi bekliyor!
2002 yılında Sakarya Adapazarı`nda doğdu. Üç kardeşten en büyüğüdür. İlkokulu Adapazarı Aykut Yiğit İlkokulu`nda, ortaokulu Adapazarı Aykut Yiğit Ortaokulu`nda bitirdi.
liseyi adapazarı
Tes-İş Anadolu Lisesi`nde bitirdi
Erzurum Atatürk üninersitesinden
menzun olan genç şair, doğuştan Serabral Palsi
( kas rahatsızlığı ) hastasıdır.
Şiiri `iç ses`in dışa vurumu olarak gören, her şeye rağmen umudun peşinden gitmenin önemini yaşantısıyla öğreten genç şair, asıl yolculuğun duygulara yapılan yolculuk olduğuna yürekten inanmaktadır
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Bu karanlık yolculukta, ne Elif ne de Alihan hayatta kalabilirdi. Onların ölümleri, birer lekesiz hatıra olarak geriye kaldı. Ama tüm bu trajedi, Cevher ve onun gibilerin hayatlarını da yavaşça mahvetti. Çünkü gerçek intikam, asla sadece dışarıda aranan bir şey değildi; önce içten başlar, sonra her şeyi yakar.
Burçlar, Gezegenler ve Kendi Kafamın İçindeki Karmaşa
Kitap Açıklaması
Hepimiz bir noktada astrolojiyle tanışırız. Belki bir derginin arkasındaki günlük burç yorumlarında, belki de bir arkadaşımızın “Sen kesin Akrep burcusun!” demesiyle. Peki, astroloji gerçekten hayatımıza ışık tutabilir mi, yoksa sadece eğlenceli bir tesadüfler bütünü mü?
Yıldızların Peşinde işte tam da bu soruya mizahi ve psikolojik bir yaklaşımla cevap arayan bir kitap. Geleneksel astroloji yorumlarından sıkılan, ama yine de yıldızlara inanmaktan vazgeçemeyenler için hem eğlenceli hem de düşündürücü bir rehber niteliğinde.
Bu kitapta astrolojiye sıradan bir burç yorumu gibi yaklaşılmıyor. Aksine, gezegenlerin ve burçların psikolojik etkileri, günlük hayatımızdaki rollerimiz ve kendi içsel yolculuğumuzla bağlantısı keşfediliyor. Kendini keşfetmek, içsel karmaşalarını çözmek ve belki de biraz olsun hayatın akışına teslim olmak isteyenler için samimi, eğlenceli ve içten bir anlatımla kaleme alındı.
Kimler İçin?
Astrolojiye ilgi duyan ama geleneksel yorumlardan sıkılanlar
Psikolojiye meraklı olup burçlarla kişilik analizini birleştirmek isteyenler
Kendi doğum haritasını keşfetmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyenler
Eğlenceli, mizahi ve düşündürücü bir kitap okumak isteyenler
“Burcum yüzünden mi böyleyim, yoksa sadece biraz kaotik biriyim?” diye düşünenler
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
GÖKYÜZÜ VE YERYÜZÜNÜN HASRETİ İKİ BEDENDE CAN BULMUŞTU ARTIK, ONLAR BİRBİRİNE ÇOK YAKIN AMA ASLA KAVUŞAMAYACAK İKİ KALPTİ.
İntikam ateşiyle dört kişinin yolları hiç ayrılmamak üzere kesişir.
Bundan sonrası onlar için daha zordur çünkü hayatlarının en büyük parçaları yok olmuştur.
Ateş ve su ikinci perde ile devam...
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
(Gökhan’ın mutluluk dolu hayatının devamında tüm hayatında vazgeçmek üzere bağlandığı tek ve son aşkı… Murat komutan.)
"kardan adam yapsak senle ha?"
"olur!"
Hiç beklemediği anda kendini karlar içinde bulmuştu. Kardan adam o olmuştu.
Lina bir gün canı sıkıldığı için rastgele bir numara sallar ve o numaraya yazmaya başlar. Yazdığı numara Lina`yı korkutmaya başlar ve Lina ondan kurtulmak için polise gider. Ama yağmurdan kaçarken doluya tutunacağından habersizdir.
Dikkat!!!!1
Arkadaşlar kitabın birazı texting. Ama bu sadece birkaç bölüm için geçerli. Yani ilk bölümler ( 2 3 bölüm ) yarı texting diye okumaktan vazgeçmeyin.
Hepimizin en masum ve saf duygularıyla başladığı bu yolculuğun bitişine verilebilecek tek bi isim vardı; Felaket.
Biz mahvolmuştuk.
Bir lise en fazla ne getirebilirdi ki?
Ölüm? Kan? Cinayetler?
En kötülerini yaşamıştık. Biz lanet bir oyunun içine düşmüştük.
6 kardeş, 6 dost, 6 arkadaş..
6 düşman.
Lavinia, ölüm çiçeği demek.
Ben lanetliydim.
Ben ölümden başka bir şey getirmezdim.
Son kez gözümde canlanan anılarla birlikte kulağıma doldu şarkı sözleri;
"Yıldızlara bak, biz küçüktük.."
Şehir ışıklarının altında bir kafe, iki yabancının hayatlarını değiştirecek geceye ev sahipliği yapar. Elif ve Murat, tesadüflerin bir araya getirdiği bu gece boyunca derin bir bağ kurarlar. Ancak, aralarındaki bu özel bağlantı, geceyi tehdit eden karanlık bir tehlike ile sınanır.
Annesi den ve babasın dan şiddet gören yağmur bir gece evden kaçar ve Ankara`ya taşınır fakat ters giden bir şeyler olur ve vurgun Ali yağmrun hayatına girer ve her şey daha ters gider...
( aşırı kısa bölümlerim var , normal bir kitapla kıyaslarsanız şuan 10. Bölümdeyim bu yüzden çok uzun zannedip vazgeçmeyin )
Berdel sonucu bir asker ve bir avukat evlenirse ne olur
D: bana dokunamazsın , ayrıca bı arkadaşım bile bana ulaşamazsa işiniz biter , avukatım ben uzak dur benden
B: öncelikle sesini küçült avukat hanım , bende sana meraklı değilim , karşında aşiret varisi değil vatanı uğruna ölmeye hazır bir asker var . Sınırları koruyalım
"İyi misin"dedi ama öyle bakıyordu ki gözlerimin içine, iki kere öldüm dirildim tanımıyordum ama güzel gözleri vardı işte. Ellerimi bıraktı ve omzuma koydu
"Kafanı çarptın istersen revir klübesine git buz falan koyarsın"dedi neredeydi bilmiyordum ne diyecektim utancımdan söyleyemiyordum genelde insanlar böyle durumlarda beni görmez ve çekip giderlerdi böyle bir tepki ilk defa alıyordum tam o sırada merak etmiş bir suratla bana döndü
"Sen burada yeni misin? Hiç görmedim seni"diye sordu cevap verdim "evet" dedim! Emily`e anlatmalıydım kesinlikle!
"Ozaman revire kadar eşlik edeyim"dedi ve çantamı yerden alıp bana verdi. Yan yana yürümeye başladık o konuşuyor ben dinliyordum sahi adı neydi?
"Bu arada ben kaptan genelde bana böyle söylerler tüm kamp sorumlusu benim iki tane de yardımcı var bir karar alındığında beraber alıyoruz" buranın işleyişini anlatıyordu
"Ne yaptığın için bu hale geldiğimi biliyor musun, küçüğüm?" dedi dudaklarını dudaklarımdan birkaç santim aralamayı başardığında.
"Benim olanı başkalarına sunuyorsun. Benim olanla başkalarının altında inliyorsun. Şu an benden saklamaya çalıştığın herşey zaten benim. Hayır, utanmıyorum. Hayatım boyunca arzuladığım tek kadına delirdiğim için kendimden utanmıyorum. Gerçekte benim olanı istemekten utanmıyorum."
"Daha düne kadar senin çocuk gibi görüyorum diyen sen değil miydin?"
"Bir sabah uyandım ve gördüm ki, benim küçük şeytanım boyundan büyük işler çeviriyor."
_________________________________________
Küçük yaşta babası tarafından tecavüze uğrayan kız ve kızın ailesinin katili olan adamın imkansız gibi görünen hikayesidir. Kitapta şiddet, psikolojik şiddet, cinsellik sahneleri, eşcinsel karakterler bulunmaktadır. Alışılmış +18 sahnelerden ve de kitaplardan bıktıysanız, sizinle gerçek aşk ve tutku dolu bir yolculuğa çıkabiliriz.
Bir gece. Bir yabancı. Ve geri dönülmez bir hata...
Onu bir otelde gördü-karanlık bakışlarıyla, gizemli ve çekici. O gece, mantığını bir kenara bırakıp kendini ona teslim etti. Sabah olduğunda ise adam gitmişti. Ama ona bir parça bırakmıştı: Karnında büyüyen bir sır
Günler sonra, o adam geri döndü. Bu kez daha karanlık, daha soğuk ve tehlikeli bir amaçla. Çünkü bu bir tesadüf değildi. Onu bulmuştu. Ve intikam almak için her şeyi göze almıştı.
Ama bilmediği bir şey vardı: Artık sadece bir kadın değil, bir anneydi. Ve bebeği için her şeyi yapardı...
Aşk ile nefret, tutku ile öfke arasında ince bir çizgi vardır. Peki, bu hikâyede kazanan kim olacak?
Tek bir gece, her şeyi değiştirebilir. Ama gerçekte kim kimin hayatını mahvetti?
🚨🚧🚧Yetişkin içerik 🚧🚧🚨
13.03.2025
#Genç kız edebiyatı
°Tüm hakları saklıdır.
- Madem kendinden bu kadar eminsin, o zaman o çocuğu tavla ve bize bunu kanıtla.
- Benimle iddiaya girme boşuna.. Üzülürsün..
- Hay hay.. Sen bunu yap üzülmesini bırak biz düşünelim.. Tabi.. Yapabilirsen..
İlk kurgum, yazma konusunda acemi olabilirim. Şans verirseniz sevinirim 🥹
YouTube platformunda 10k`ya yakın bir hesabım var.
AteşW27 yazarak bulabilirsiniz.
İyi okumalar. 🫶🏻
Yıllar önce çocukluk aşkıyla yolları ayrılan Ayliz hayatına devam etmenin yollarını kendi çapında bulmuştur. Ancak bir gün hiç beklemediği bir anda karşısına `o` çıktığında ne yapacağını bilemez.
Tıpkı onunla eskisi gibi olup olmayacağını bilmediği gibi...
"Tutuklusunuz hanımefendi."
"Niye polis bey? Kalbinizi mi çaldım?"
Ailesi ve iş hayatı arasında sıkışıp kalmış bir polisin peşinde olduğu bir katil vardır. Onlarca cinayet işlenmesine karşın katilin kim olduğu ve amacının ne olduğu çözüme kavuşturulamamıştır. Bu katilin kim olduğunu bulmakta kararlı olan Defne ileride şu an olduğundan daha karmaşık ve daha zorlu dönemlerden geçecektir.
Polisiye ve dram içerikli bir roman olan Çıkmaz Sokak; aksiyon, gizem ve dramı aynı anda yaşamayı sevenler için çok güzel bir tercih olacağına inanıyorum. Okudukça bir Çıkmaz Sokak içerisinde kaybolmayacağınıza inanıyorsanız sizleri Çıkmaz Sokak`ıma bekliyorum...
RUS MAFYA LİDERİ VIKTOR VOLKOV İLE BALERİN VERA VASILIEV...
BU KİTAP KARANLIK DANS SERİSİ BİRİNCİ KİTABIDIR.
Bu hikaye yalnızca kalbinizi değil, ruhunuzu da ısıtacak.
Romantik. Tutkulu. Baş Döndürücü.
Eğer tutkulu aşkların ve zorlu mücadelelerin hikayelerinden hoşlanıyorsanız bu kitap daha fazlasını vadediyor: Bir adamın, sevdiği kadını karanlığın içinden çekip çıkarmak için neleri feda edebileceğini gösteriyor.
Viktor Volkov, sadece bir mafya lideri değil, o Vera`sının karanlık dünyadaki tek ışığı. Vera da onun güneşi.
Buzla kalpli bir kalp, güneşin ışığına dayanamaz. Peki buz eridiğinde, geriye ne kalır?
"Sen hayatımda eksik olan her şeyi tamamlıyorsun, Vera." — Viktor Volkov
CASUSLUK AKADEMİSİNDE EĞİTİM GÖREN BİR KIZ İLE MAFYA LİDERİNİN AŞKI...
BAŞ DÖNDÜRÜCÜ BİR OYUN, SONSUZ BİR AŞK.
KALP SERİSİ 1. KİTABI.
Sarsıcı. Beklenmedik. İlgi Çekici.
Güç, aşk ve intikam arasında kaybolan masum ve gerçek kimliğini bilmeyen bir kız.
Onu her ne pahasına olursa olsun korumaya yemin etmiş bir mafya lideri.
Elini kalbime götürdü. "Beni burada hissetmelisin. Çünkü tam buradan ipliklerle bağlandık. Seni zorlamayacağım. Kendi kararınla beni seçeceğin günü bekleyeceğim."
Sözleri zihnimi karıştırdı. Ama aramızdaki bağ, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar özeldi. Biz buyduk, kaçınılmaz bir kaderin parçası gibiydik.
Lucas kapıya yönelmeden önce kulağıma eğildi ve ekledi: "Şimdiden benim olduğunu sen de hissediyorsun, S."
Geri çekildiğinde kelimeler istemsizce dudaklarımdan döküldü. "Senin değilim," dedim, içimdeki karışıklıkla.
Lucas hafifçe gülümsedi, bu seferki gülümsemesi daha sakin ve anlayışlıydı. "Henüz değil," dedi, "ama olacaksın. Ve bu, senin kendi seçimin olacak."
"Benim tatlı işkencemsin S."
İKİ AİLE… İKİ BÜYÜK HATA… İKİ KURBAN: LAVİN ve PUSAT.
Lavin Kartaca ve Pusat Kurtoğlu, birbirlerini yok etmek için doğmuşlar, intikam ateşiyle büyümüşlerdi.
Biri bir çığ gibi her şeyi önüne katarak yıkıcı, diğeri bir silah gibi soğuk ve ölümcül… Ama kaderin karanlık oyunu, onları birbirine mahkûm etti.
Nefretin kıvılcımı, bir tutkuyu körükleyebilir mi?
Kanla yazılmış bir geçmiş, yeniden yazılabilir mi?
İntikam, aşkın pençesinde eriyip kaybolabilir mi?
“Küllerimizden doğamayız, değil mi?” dedi Lavin.
Pusat gülümsedi. “Ama beraber yanabiliriz.”
Nefret ve tutkunun iç içe geçtiği bu hikâyede, intikam mı galip gelecek, yoksa aşk mı?
Bu aşk, sizi karanlığa sürükleyecek! Hazır mısınız?
İKİ DÜŞMAN MAFYA AİLESİ, BİR EVLİLİK ANLAŞMASI...
Kanla yazılmış bir kader, tutkuyla mühürlenmiş bir savaş.
Luca De Santis: Mafyanın acımasız varisi. Soğukkanlı, tehlikeli ve kontrol delisi.
Isabelle Rose Moretti: Ailesini kurtarmak için kendi hayatını feda eden güçlü ve özgür ruhlu bir kadın.
Bu evlilik, güç dengelerini değiştirirken, tutkunun ve tehlikenin sınırlarını zorlayacak.
Luca’nın planında bir şey eksikti: Isabelle’in ruhunu ve kalbini fethetmek sandığından çok daha zor olacak. Ve bu savaştan galip çıkmak, artık sadece mafya kurallarıyla değil, kalplerinin derinliklerindeki arzularla da belirlenmeye başlayacak.
Peki hangisi daha tehlikeli? Aileler arasındaki yıllarca süren çekişme mi, yoksa Luca ve Isabelle`in içlerindeki derin ve karmaşık duygular mı?
"Kimse beni gül ve dikenleri konusunda uyarmadı."
Luca De Santis
"Ya sen kafayı mı yedin? Annem bir daha yan yana bile gelmeyeceksiniz dedi! Hayatımdan çık Bahadır abi zarar veriyorsun bana." söylediklerim sanki kayaya çarpıp dağılıyordu. "Sen beni hiç tanımamışsın Zeynep. Ölsem de bırakmam seni. Bir daha böyle şeyler söyleyip damarıma basma 6 ay sabret. Annen de alışacak bana." kafamı kaldırıp masmavi gözlerine baktım. "Peki ya ben ? Ben seviyor muyum da böyle iddialı iddialı konuşuyorsun." dedim. Gözlerini kısıp yüzümün her detayını inceledi. "Seveceksin. Belki benden çok sevemezsin ama seveceksin elbet. Kavuşacağız biz. " kendinden ve en çokta benden emindi...Ben Bahadır abiyle yapamazdım...
Gazeteci Fidelya Soykan, ilgi çekici haber arayışındayken işler ters gider. Devlete karşı konsey ile alakalı önemli bilgilere çoktan şahit olmuştur. Fidelya olayı daha sindirememişken izlendiğini farkeden teröristler bulunduğu yere, Midyat’a, saldırı düzenlerler. Amaçları o kadını kaçırıp ne haltlar karıştırdığını öğrenmektir.
Tabi ülkelerini korumak için canı pahasına savaşmaya hazır olan Türk askerlerinden Gölge Timi’de o gün, oradadır.
Gölge Timi komutanı Yüzbaşı Turan Kaner ise Fidelya Soykan’ı sonuna kadar yaşatmakta kararlıdır.
İKİ FARKLI İNSAN AYNI HAYATI PAYLAŞIRMI...
heryeri örtünmüştü öylece bakıyordu sadece gözleri gözüküyordu çok hoşuma gitti bilmiyorum neden "onu bana bulun hemen"
Sürme gözlüm....
"Nereyadur ula Eluf!"
Tamam, pekâlâ şimdi buradan başlarsak hiçbir şeyi anlamayabilirsiniz. O yüzden sizi Karadeniz`in hırçın dalgalarında boğulmadan önceki anlarımı anlatmakla başlamak istiyorum. Her şey en yakın arkadaşımın sevdiği adamla evlenmek istemesiyle başladı. Sorun elbette bu değildi, sorun arkadaşımın, kendisinden daha deli akrabalarıydı.
Muhtemelen herkes Karadeniz`in ve Karadenizlinin inadını bilir, tanır belki de içinde yaşatır. Ben bir Karadenizli değildim ama arkadaşımdan iyi bilirdim. Şimdiki kocası, benim abim olan adama ve bana az çektirmemişti. Bu topraklara sürgün edildiğimizde bizim için her şey bir tık daha zorlaşmıştı zira arkadaşım evlenmek için gün almış, babaannesinin zoruyla gizli saklı yapılacak olan düğüne en az üç yüz kişi gelmiş, bunun sonucunda kendisinden daha deli abisine haber uçmuştu.
Hani şu abimi bir kere gördüğünde hastanelik edecek kadar döven abisi.
Abisinin onayı olmayan düğün babaannesinin onayıyla kıyılmaya durulurken abisinin baskın yapılacağı duyurulmuş ve sonuç olarak durumu benim kurtarmam gerekmişti. Topyekûn boşaltılan düğün yerinde tek başına kalıp oyalamak görevi de bana kalmıştı.
Ve bir Karadenizli ile nasıl başa çıkılır bilmemekle birlikte, deliye dönmüş bir abiyle nasıl başa çıkacaktım onu da bilmiyordum. Sonuç olarak başıma örülen çorabın söküğünü nasıl bulacağımı da çözememiştim.
☸
Bu hikâyede yetişkin unsurlar bulunmaktadır, ona göre okunması önemle duyurulur.
•Kitap kapağı tasarımı şahsıma aittir.•
Bu kitap bir manifesto değil, bir çığlık.
Kimin haklı, kimin suçlu olduğundan önce sormamız gereken tek bir soru var:
Adalet gerçekten herkese eşit mi davranıyor?
“Adalet Kimlik Sormaz”, adaleti sadece belirli kimliklere göre uygulayan bir sistemin karşısında duruyor.
Bu bir siyasi taraf tutma meselesi değil.
Bu, insan gibi yaşamak isteyen herkesin meselesi.
Bu kitapta ne bir parti propagandası bulacaksınız, ne de kuru kuruya öfke.
Sadece bu ülkede vicdanıyla yaşamaya çalışan bir insanın, adalet arayışındaki haykırışlarını okuyacaksınız.
Belki rahatsız olacaksınız, belki de “Ben de böyle hissediyordum” diyeceksiniz.
Ama emin olun, en azından sahte bir sessizlikle değil, gerçek bir sesle karşılaşacaksınız.
Küçük yaşta terk edilen ama başka bir aile tarafından büyütülüp, sevgiyle bakılan bir kız çocuğu Eylül (Ayra) kimliği hakkında hiçbir bilgi sahibi olmamıştır. Yıllar sonra babası Aleksei ve ikiz abileri olan William, Liam onu bulmak için arama çalışmalarına başlarlar.
***
"Anneni asla affetmeyeceğim, kızım." dedi, babam olacak adam. Söylediği komiğime gitmişti bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan.
"Hadi ya, ben sizi affetttim ki siz, annem olacak kadını affetmiyorsunuz." Çenem de duran elini yavaşça yanına bıraktı, söylediklerimi onu dumura uğratmıştı. Bilsindi ne onu, ne de karısını asla affetmeyecektim.
21 yaşındaki dünyaca ünlü buz dansçısı Selis iki abisi babası ve üvey annesiyle mutlu bir yaşam sürmekteydi
Babasının metresi bildiği annesini yıllarca sormayan Selis, Alperen abisiyle yalnız kaldıklarında kafasını karıştıran sorulara yanıt arar
Annesinin bir metres olmadığını ve üç abisinin daha olduğunu öğrenen Selis, babasına duyduğu nefreti içinde büyütür
Selis`te travmalar bırakan geçmişin sayfaları yeniden açılır, Selis`in intikam almak için çıktığı bu yolda yalanlar gerçeğe iyiler ise kötüye karışır
Selis babasının kanlı mirasına ulaşabilmek için önüne çıkan tüm engelleri yok etmeye ve yeni bir devrim yaratmaya devam eder
5 ulusun tarih boyunca çatışmalarından doğan bu topraklarda torunlarının başlarına gelen bir takım olaylar silsilesi , Merlin Magus geçmişte işlediği günahlardan kaçarken Violet ile amansız bir aşkın pençesine düşer. Peki ya asıl kötüler Victor ve Victoria kardeşler değil ise?
Peki ya..
Harley dokuz kuyruklu şeytanlardan sadece biri , Violet bu yeni dünyayı keşif ederken Harley`den kurtulabilecek mi? Yoksa Rein Orka`nın peşindekiler yeni bir tür mü klonlayacaklar? Aslında Heiliantlar bir çok kez bu dünyada yaşadı bir çok kez dilek dilendi ve bir çok kez Ejderhalar kaos yarattı ama bu sırrı bize kim söyledi dersiniz? Tilki...
Çaresizlikten Doğan Aşk…
İsra ve Kerem, kendi iradeleri dışında bir evliliğe zorlandılar. İsra, kardeşini korumak için; Kerem ise hayatını mahvetmemek adına bu kararı kabul etti. İkisi de bu evliliğin sadece bir zorunluluk olduğunu düşündü. Ama kaderin başka planları vardı…
Zamanla değişen duygular, hiç beklenmedik anlarda karşılarına çıkan gerçekler ve ailelerinin gölgesinde verdikleri mücadele… Bu evlilik gerçekten bir mahkumiyet mi, yoksa bambaşka bir başlangıç mı?
Bazı aşklar isteyerek değil, mecburen başlar. Peki ya sonra?
KARANLIK SOKAKLAR, GİZLİ KİMLİKLER VE KAÇINILMAZ BİR ÇEKİM...
Psikolog Gazel Lina Erten, sadece danışanlarının zihnini çözümleyen biri değil, aynı zamanda devlet için çalışan, gizli operasyonlara katılan ölümcül bir şehir askeri. Ölüm sessizliğinde hareket eden, gölgeler gibi kaybolan, dokunduğu tetiği asla ıskalamayan, yumruklarıyla rakibini un ufak eden. Ama asıl tehlikeli olan ne silahları ne de dövüş yetenekleri... Zihni,duyguları en büyük silahı Kimseye güvenmeyen her daim kazanır.
Ta ki bir gece, sahada yanlış kişiyle karşılaşana kadar...
Atlas Süvari, yeraltı dünyasının en tehlikeli isimlerinden biri. Acımasız, zeki ve kural tanımaz. Yıllardır düşmanlarıyla ölümüne savaşan bu adam, hedefini ortadan kaldırmaya giderken hiç beklemediği biriyle karşılaşıyor: Gözleri zehir gibi yeşil ve ölümcül bir kadın.
Aynı hedefin peşinde olan bu iki yabancı,aynı hedefin peşinde olduklarını bilmeden kıyasıya bir savaşa girişir. Fakat gerçeği öğrendiklerinde işin rengi değişir. Gazel`in dünyasında Atlas gibi adamlara yer yoktur ama ne kadar kaçarsa kaçsın, o adamın gölgesi hep peşindedir. Atlas ise Gazel`in kim olduğunu ve neden bu kadar tehlikeli olduğunu öğrenmeye kararlıdır.
Düşman mı, müttefik mi, yoksa birbirlerini mahvedecek iki bağımlı mı olduklarını anlamaya çalışırken ikisi de aynı gerçeği fark eder: Bazı çekimler kaçınılmazdır. Bazı tutkular ölümcüldür. Bazı aşklar ise... tam anlamıyla zehirli bir cennettir.
***
Bu kitap, şiddet, işkence, cinsel içerik ve diğer rahatsız edici unsurlar içermektedir. Özellikle fiziksel ve psikolojik işkenceler, travmatik deneyimler, kanlı sahneler ve aşırı şiddet detaylı bir şekilde yer almaktadır. İçeriği, duygusal olarak zorlayıcı olabilir ve bazı okuyucular için rahatsız edici düzeyde olabilir.18 yaşından küçüklerin okumamasını tavsiye ederim.
Çorak toprakların bir damla yağmur suyuna muhtaç olduğu zamanlarda, aşkın topraktan fışkırarak umut olduğu bir hikaye... Bir sevda ki, geleneklerin ve yasakların arasından filizlenir, imkansızlıkla sınanır ve kayıplarla şekillenir. Mirali ve Gülnaz’ın hikayesi, zamanla bir hastalığa dönüşen bir aşkla, geçmişin izlerini taşıyan bir yolculuğa çıkar. Kayıp bir sevdanın küllerinden doğmasını keşfedin.
Elif Asaf`ını kaybetmişti, hemde bir uçak kazasıyla. Onun gidişiyle hayatı durdu. Ruhunun rengi siyaha büründü. Fakat yıllar sonra karşısında tekrar kocasını görünce bir rüya sandı. Sımsıkı o rüyaya tutundu. Taki bütün gerçekler omzuna çökerken o rüyadan uyanmak zorunda kaldı.
Hayatına son vermek isteyen bir kadın ve ölümün tanrısı.
Silva intihar etmek üzere bir uçurumdan atladığında kendini beş tanrının hükmettiği Wienor`da bulur. Ölüm Krallığı`nda Ölüm Sarayında kendini bulan Silva yaşama son bir şans vermek isterken büyük bir tehlike sinsice diyara sızmaktadır.
Ölüme ardından da Ölüm Tanrısına çekilen Silva kendinin de normal bir insan olmadığını öğrendikten sonra tehliklerle ve aşkıyla karşı karşıya kalacaktır.
En korkunç sonun, ölümün tanrısıyla mutlu bir son düşlemek mümkün mü, üstelik kıyamet bu kadar yakınken?
"Dile Ay Işığı, iste, emret. Ben de senin için her şeyi mümkün kılayım."
Başlangıç Tarihi: 31.08.2024
Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana âşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum. (Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali)
Aden Adal, ailesinden ayrı yaşayan bir asistan doktordur. 3 kız arkadaşıyla birlikte kalıyorlardır. Bir gün işten gelir ve bir kaç saat sonra uyur. Uykusunun en derin anında telefon çalma sesiyle uyanır ve tehdit edilerek bir otele çağrılır. Otele gittiğinde kendi yaşlarında çocuğa kayıt dışı pansuman yapar. O çocuğun mafyanın oğlu olduğunu öğrenir ve ondan uzak durmak ister. Ama başaramaz...
bu kitap yalnız olupta dışlanan , dalga geçilen kişilere umut olmasıyla dilediğim bir kitap olsun istiyorum. kitabın konusu şu şekilde :
ailesi tarafından kardeşiyle birlikte zorba görüp tüm umutları tükenmesiyle birlikte , okulda gördüğü zorbalık ve dışlanmalardan sonra bir gece gelen mesajla birlikte hayatı değişmeye başlıcaktır .
Bu bir oyun. Başından beri öyleydi.
Ama kimse tek başına kaybetmedi.
Bir ölümle başladı. Oyun kurulduğunda, ilk hamle çoktan yapılmıştı. Kurbanlar belliydi, yollar çizilmişti. Ama kimse, piyonların da savaşacağını hesaba katmamıştı.
Aden, arkadaşlarıyla birlikte bu oyunun içine sürüklendi. Kimi kayıplar verdi, kimi zaferler kazandı. Ama öğrendiği tek bir gerçek vardı: Her adımın bir bedeli oldu. Ve bazen, bir sonraki hamleyi yapmak için geçmişin hayaleti ile yüzleşmek gerekirdi.
Katil pusuda beklerken, dostluklar sorgulanırken, her hamle yeni bir bedel doğururken… Onların önünde tek bir seçenek vardı: Hayatta kalmak. Ama ne kadar ileri giderlerse, o kadar geriye çekildiklerimi fark ettiler. Çünkü bu sadece bir kovalamaca değil, ölümün ta kendisiydi.
Satranç tahtası.
Piyonlar feda edildi. Kurbanlar verildi. Tahta kana bulandı. Ama unuttukları bir şey vardı:
Piyonlar da şah olabilir.
Oyunu kazanabiliriz.
Ama önce hayatta kalmalıyız.
22 yaşındaki Nil Ulusoy`un bu hayat yüzünden geldiği hal ve hayatını anlatan bir kitap Nil ve Aras arasındaki hem aşk hemde ihanet olan bir kurgu
Okumanızı isterim eğer okunursa bölümlerin devamı gelicek iyi okumalar 🌟
Yaman Ali, Melih, Meyra ve Havin arasında geçen acı bir aşk hikayesi... Yaman Ali yıllarca Meyra`yı kalbinde taşımışken, Meyra yıllarını onun kardeşini sevip beklemekle geçirir. Yıllarca sevip beklediği adam, yıllar sonra başka bir kızla evlenerek döner...
(+18 – Psikolojik şiddet, cinsel imalar, ahlaki sorgulamalar içerir.)
“Bazen kader, bir imza değildir… bir mühürdür. Ve o mühür, kilitlenmiş bir hayatın ta kendisidir.”
"Bazı aşklar evliliğe varmaz. Bazı evlilikler ise mezara çıkar..."
1995 İstanbul’unda geçen bu hikâyede, genç bir kadın ve bilinmeyenlerle dolu bir adamın yolları kesişiyor.
Türkan Saylanoğulları, İstanbul’un köklü ailelerinden birinin kızı. Büyük bir aşk uğruna kalbinin izini sürer.
Samet Demir ise zengin görünümlü, kelimeleriyle büyüleyen, geçmişi karanlık bir adam.
Aşk… her şeyin üzerini örter gibi başlar.
Ama düğün gecesiyle birlikte, hayat çok geçmeden açılmayacak kapıların ve kırılmayacak mühürlerin ardına sürüklenir.
Bir kadın… sevdiği adamın kim olduğunu çözmeye çalışırken kendi benliğini yitirmeye başlar.
Bir adam… çocukluk travmalarının gölgesinde, hem kurban hem cellat olmaya meyillidir.
Bu hikâye, sadece aşkı değil; esareti, sessizliği, suskunluğun haykırışa dönüştüğü anları anlatıyor.
"Hasbelkader (Mühür & Kilit)", aşkın, kandırılmışlığın, bastırılmış travmaların ve toplumsal tabuların gölgesinde geçen çarpıcı bir psikolojik gerilim.
Kimin masum, kimin zalim olduğunu zaman değil; gerçekler ve cesaret gösterecek.
"Menemeni çok seviyormuş, duydum." Gökçe abla tekrar gülmeye başlamıştı. Yumurtaları çırparken artık yüzüm asılmaya başlıyordu. Alt tarafı menemen yapıyordum. Ne vardı ki bunda.
"Sevmek ne kelime bayılır o menemene. En son annaneme menemeni güzel yapan kız bulursan evleneceğim demişti. O günden beri her tanıştığı kıza menemen yaptırıyor Ülkü Sultan." Elimde yumurta kasesi ile donup kalmıştım. "Ne?"