Ben buydum iste dünyam bu kadardi. Annem ona çok benzedigimi soyler anneannem sıksık. Belkide babamın bana bu denli düşkünlüğü ondandir. Yada her zaman gozünü üzerimde tutmasi. Babamin bir takim mafyatik islerle uğrastığini biliyordum ama beni hep en uzağında tutardi o islerin. Başıma birsey gelmesinden deli gibi korkardi. Alazı severdi ve güvenirdi çünki cesur ve zeki bi cocuktu. Üstelik her zaman yanimdaydi ve spor çalismalarini babamin yaptirdigini sayarsak kendi yetiştirdigi bir güç gibiydi. Annem her zaman benim en büyük idolum oldu. Zaten gorünüş olarakta onun timsali gibiydim. Resimlerine baktim , videolarini izledim, yazdiklarini okudum, altini cizdigi kitaplari sayisiz kez okudum. Annem bana bir kez sarilabilmis olsada ben ondan kalan herşeye sayisiz kez sarildim.
Not:Ukde isimli kitabimdan karakterler içerir
"Bir varmış, bir yokmuş..."
Mutlu sonla biten masallar böyle başlar değil mi? Ama biz bugün sizlere farklı bir masal anlatacağız.
"Bir zamanlar evrenin ve zamanın ötesinde çalışan bir şirket varmış. Bu şirket bir nevi insanlığın temeliymiş fakat bu gerçeği bilenler ise sadece birkaç kişiymiş..."
Ama ya bir şeyler ters giderse
Ya bazı şeyleri saklamak aslında bir hataysa
İstenenden daha büyük bir patlama ve yangın...
İşte bu şirketin sonunu getiren gerçekler
Peki ya son yeni bir başlangıcın habercisiyse?
"Belki de her şey bitiyordu, belki de her şey yeni başlıyordu."
Bir askerin sevdiği kızın ölümünden 14 yıl sonra karşılaşmasıyla mahvolan bir hayat bu hayatta kim suçluydu kendisini 14 yıl sonra gösteren kız mı yoksa ilk aşkını unutup hayatına devam eden asker mi
"Yapma" dedi
"Kalbimi avuçlarına alıp sıkma" dedim.
"Küçük hayallere dalıyorsun fark ettiğin karanlık seni içine alırsa bir daha hiç bırakmaz" dedi.
Bırakmasın ben onunla her şeye vardım.
"Işık olurum sana olmaz mı?" Dedim dudaklarında hafif bir tebessüm oluştu. İstemsizce gözlerim doldu. Kaç gece hayal etmiştim bunu şimdi görmek yıldızları elimle toplamak gibi hissettiriyordu.
......
"Işık olacaktın bana." dedim biliyordum ışıktı bana ama bu karanlık onu da söndürmüştü.
"Olmadım mı?" diye sordu sesi buz gibiydi üşütmüştü beni ben 1 yıl esir tutulup işkence gördüğümde bu kadar üşümemiştim ama bu ses tonu beni günlerce üşütecek cinstendi.
"Gitmeyecektin" dedim dilim oldun demeye dönmedi kırdığım kadar kırılmıştım.
"Kalmak için çabalamadım mı?" tekrar bir soru sordu cevap vermiyordu cevabı bana bırakıyordu zekiydi fazla zekiydi.
"Hani çok seviyordun beni?" dedim kızsın bağırsın çağırsın ama burada bu soğukta öylece oturup boşluğa bakmasın istedim. Benim canıma okusun ama kendine bir şey yapmasın istedim.
Onu böyle görünce sevmemem gerektiğini bir kere daha anladım. Çünkü ben bahar kokan tene kış soğuğu getirmiştim.
"Sevmiştim" dedi seviyorum, sevmedim mi demedi geçmiş bir olaydan bahseder gibi dedi.
Elaena Everglade, insan topraklarının soğuk ve acımasız sarayı Trevil`de büyüyen bir fey. Kanını saklamak zorunda olduğu bu dünyada, üvey ailesinin baskıları ve babasının koruyucu sevgisi arasında bir gölge gibi yaşamaktadır. Ancak kader, sessiz bir nefesle başlamaz; o, yıldırımlar kadar yıkıcıdır.
Yasaklanmış sihrin yeniden yükseldiği, krallıkları yok eden kehanetlerin gün yüzüne çıktığı bir dönemde, Elaena kendini karanlık sırların ve ihanetlerin ortasında bulur. Kendi kimliğini ve gücünü kabullenmek, sadece hayatta kalmak için değil, tüm bir dünyanın dengesini korumak için şarttır.
İki dünya arasındaki ince çizgide yürüyen Elaena, yıldızların fısıldadığı bu kadere karşı koyacak mı, yoksa karanlık ve ışık arasındaki bu savaşta kendi yerini mi bulacak?
"Ay ve Güneş Sarayı", karanlıkla yoğrulmuş güç, ihanet ve fedakârlığın iç içe geçtiği bir hikâye sunuyor. Hiçbir sır ebedi kalmaz; Elaena’nın sırrı, yalnızca onun değil, iki dünyanın kaderini değiştirecek.
‘’O şerefsizle hiç bir yere gitmeyeceksin!’’ Dediğinde sessiz kaldım, ateş gibi yanan bakışları bana döndüğünde volta atmayı bırakmış bedenini tamamen bana çevirmişti. ‘’Duydun mu?’’
‘’Duydum Kerim abiciğim!’’ Dedim Hande’nin söylediklerine atıfta bulunarak.
‘’Ne abisi ulan? Siz beni komple delirteceksiniz!’’
Söylediğine karşılık ona doğru bir adım atıp çatık kaşlarımla söze girdim.
‘’Ne oldu? Hande söylerken hiç itiraz etmiyorsun ama!’’
Kafasını yukarıya doğru kaldırıp derin bir nefes bıraktığında adem elması yutkunmasıyla birlikte hareketlendi.
‘’Ya sabır!’’
‘’Sana binlik tesbih alayım bol bol sabır çek… Bu kafayla seni ancak o keser!’’
Bozkırın tazecik fidanıydı onlar...
Kök saldıkça fidanlar , tutundukça toprağa güçleşti birer ağaç dalları oluverdiler. Güneş açtıkça , yağmur yağdıkça bahar geldi. O köklenen ağaç dallarında çiçekler açmaya başladı. Bozkırın çiçekleri...
~
Sarıhisar kasabasının yiğit delikanlılarından muallim Cihangir en yakın arkadaşı Levent`in bacısı Aybüke`ye karşı beslediği hislerinin sevda olduğunu anımsayamadan kendine konduramadan , bir başkasıyla nişanlanır onun yüzüğünü parmağında taşımaya başlar parmağında ki söz başka, yüreğinde ki söz bambaşkadır.
Yürek yangının ortasında kalan dalların hikayesi tam da çiçeklerin açmasıyla başlar.
~
"Ey yârim ,yârenim , yağmur kuşum , derinlikli destanım, yüreğimin gürlüğü , güneşim , ayım , bağım bahçem , bostanım , gönlümün ve ahiretimin yegâne sahibi... Aykızım"
Duvar da ki saat`in akrep ve yelkovan` ı ebelemece oynar gibiydi, ilerliyor durmak bilmiyordu.Umut, Barış ve Furkan saati durdurmaya çalışsalar da başaramadılar.Hepsi aynı şeyi söylüyordu."Biz bir kabustayız şimdi uyanıcağız" ama öyle değildi.Her şey gerçekti.Bunu bilmelerine rağmen kendilerini kandırıyorlardı.
İlk kitabımdır hatalar olabilir.
Çakalın aşk olsun şarkısından ilham
alınarak yazılmıştır kelimeler biraz değiştirmiş olabilir. iyi okumalar
Kitabın telif hakkı bana aittir
Hortkulukların varlığını çözen bir kız,
Madolyonu almak için Regulus`tan bir süre sonra mağaraya giden ve onun hayatını kurtaran.
Kız ve oğlan karanlığı durdurmak için birlikte hortkuluk avına çıkarsa, her şeye rağmen, tüm farklılıklarına rağmen...
Peki Zoe Elisabeth Wilson ve Regulus Arcturus Black, savaşın bilinmeyen yüzünün kahramanları olabilecekler mi?
Sevmenin bedeli bu kadar ağır olmamalıydı. Gösterdiğim sevgi kadar sevgi görmek isterdim. Benim yaşamak istediğimi hep başka insanlar gözümün önünde yaşadılar.
“Benim için sevmek ömrümü vermekle eşitti.”
ŞİDDET VE OLUMSUZ ÖGELER İÇERİR!
"Her yerde kar var, kalbim senin bu gece."
Bir yok oluşla başlayan, ardından sürükleyici bir aşk üçgenine dönüşen, intikam dolu bu kurguma, hepiniz HOŞGELDİNİZ!
Şimal`in Motorcu Aşkı. Motorcu Şimal`e aşık olmuştu. Ama Şimal`den intikam almak zorundaydı. Peki bunu yapacak mıydı? En büyük Aşka yenilme hikayesi🤍🏍️
İlk görüşte aşka kesinlikle karşı olup inanmayan Boran Aşiretinin Ağası olan Ömer Boran iş sebebi ile yolu sahibi olduğu tarlaya düşer. Orada Rojda`yı görür ve ilk görüşte aşık olur ama Ömer Ağa bunu kendine yediremediği için bir süre uzaktan sever. Daha sonra da Rojda`ya açılır ve olaylar başlar...
0542**: Baktıkça içim gidiyor.
0542**: Kalbim, yerinden çıkacak gibi oluyor.
0542**:Böyle bazen bakmaya bile kıyamıyorum sana.
0542**: Dokunsam, kül olacakmışsın gibi oluyor ama dokunamıyorum bile.
0542**: Ne denir buna biliyor musun?
0542**: Buna sırılsıklam aşık olmak denir.
Ayçıl: Tıch,
Ayçıl: İmkansız bir aşk denir.
"Anne, ben uzaktan akrabayla evlenmeyi bırak direkt evlenmek bile istemiyorum."
Gözyaşlarımın arasından çıkan haykırışlarım karşımda oturan iki çift gözün sahibi için bir şey ifade etmiyordu. Öyle ki babam daha annemin konuşmasına fırsat vermeden "Gerekirse zorla evleneceksin!" deyip kestirip atmıştı.
Türlü engelleri aşarak eline mesleğini almış 24 yaşında bir kadındım. Artık düzlüğe çıktığımı düşünürken kaderin acımasız pençesi beni kıskacı altına almıştı. Duydunuz işte. Uzaktan olan bir akraba ile evlendirilecektim. Zorla.
Sil o gözlerinden usulca süzülen yaşlarını. Çünkü ben sana şifa olacağım. Solan yapraklarından çiçek açtırtacağım. Gülmeyi unutan yüzünün gamzesini yeniden belirgin edeceğim..
Lise son sınıf öğrencisi Ayça kopya çekerken yeni gelen öğretmene yakalanırsa ne olur.Bu hoca biyolojik abisiyse ve kız bunu bilmiyorsa bebekken karıştığını öğrenirse...
Türkiye Cumhuriyeti savcısı Çiğdem Yargı ile Yüzbaşı Selim Erdemin
Hikayesidir
"Sevgisini benim için harcamasın istedim çünkü bu kolay bir şey değildi göz göre göre bir enkaza sevdalanacaktı ve ben buna müsaade etmeyecektim."
"Çünkü her aşkın sonu hüsranla biterdi"
Terörler tarafından kaçırılan genç doktor, kendini hiç beklemediği bir anda mermilerin içinde bulur.
Terör örgütü liderinin yaralanması ve göğsüne saplı kurşunu çıkartmaları için kaçırılan doktor, ve doktorun orada olduğunu bilmedikleri için operasyona geçen Atmaca timi.
Peki üsteğmen Ömer Asaf, depoda gördüğü yeşil gözlere tutulup kalırsa, yahut Genç doktor İkra ona bakan o güzel ela gözlerin nefesini kestiğini hissederse.
Temiz, masum ve bir o kadar aşk dolu bir kitap sizleri bekliyor. Bakmadan geçmeyin :)
Kapıyı açmamla şok geçirmem bir oldu. Sadık dayımın eşi gelmişti, gecenin bu saatinde neden gelirdi ki buraya? Bakakalmıştım, yengem dedi ki; baban rahatsızlandı ama önemli bir şey yok, seni görmek istedi, o yüzden geldim, hadi git hazırlan. “Tamam” diyerek hazırlanmaya gittim. İçimden bir ses babama bir şey oldu kesin diyordu, vücudum tir tir titriyordu ama yengem çok mutluydu, gülüyordu öyle bir şey olsa gülmezdi, o yüzden içim rahatlamıştı. Arabaya binip gittik, titrememi durduramıyordum..