Kitap Tür Kategorileri

“Elvin,” dedi tekrar Görkem. Sesi buz gibiydi. İçi dondu kadının. Adını hiç bu kadar duygusuz söylememişti adam. Kadın ilk defa adından nefret etti. “Ben–” “Sana sus dedim, Görkem!” diye bağırdı kadın hızlıca adama doğru dönerken. Gözleri ateş saçıyordu. Adam ilk defa onun sesinden irkildi. “Devamını getirme. Bizi çıkmaza sokma. Yapma tamam mı!” Dudaklarını ıslatıp gözlerini ondan kaçırdı. “Hazırlan çabuk, ineriz birazdan.” Kadın ondan uzaklaşmak için tekrar arkasını dönmüştü ki adamın söylediği şeyle öylece çakılı kaldı durduğu yerde. Hareket edemedi. “Düğün olmayacak Elvin, kimse bizi beklemiyor. Herkes gitti.”

"Sen haklıydın," dedim usulca kollarımı boynuna dolarken. "O gün dediğin her şeyde haklıydın. Büyüdüm ve nankör olmayı öğrendim." Gözlerimin en derinine bakan kehribar gözleri karaya büründüğünde, sinsice kulağına eğilip şu sözleri söyledim. "Gardını al, çünkü beni dönüştürdüğün bu hâl için benden özür dileyeceksin."

Arayan kişinin sesi yorgun yorgun bitkin ve hasta olan bir kişiye aitti.Konuşmakta zorlanıyor, nefes alabilecek bile durumda değildi. Ağzını açıp söyleyeceği tek bir cümlenin, hayatımın değiştireceğini hiç düşünmemiştim. 054****: son şansımda bile bana bir umut olur musun? Ben : alo kiminle görüşüyorum? 054****: kiminle konuştuğunun ne önemi var ki? Tek bir şeye ihtiyacım var oda son bir umut.

Not: Gerçek Ailem Kurgusundan Farklı Gelişen Olaylar Mevcuttur. Bir gece öz ablam sandığım kuzenimi arabasına koyduğum takip cihazı sayesinde takip ettim. Gittiği yer Black Angel adında bir mekandı. Mekanın içerisine bir şekilde girmeyi başardım. Hatta onun girdiği gizli odayı bile çabalarım sayesinde buldum. Meğerse benim kanlı canlı şekilde yaşan bir annem varmış. Hatta piyangodan varlığından haberimin olmadığı ikiz kardeşim bile çıktı. Bu gerçekleri öğrendiğimde dünyam başıma yıkıldı. Duyduklarımı sindirmek için evime gideceğim esnada bir pusuya düşürüldüm ve canımı kurtarmak için benim arabamda dahil dört tane trafik kazasının gerçekleşmesine sebep oldum. Ertesi gün gözlerimi hastadanede açtım ve beni pusuya düşüren kişinin öz ablam olduğunu öğrendim. “Varlığından bile haberdar olmadığım öz ablam beni neden öldürmeye çalıştı? Bu soruyu bir çok kez kendime sordum. Fakat mantıklı bir cevap bulamadım. Belki de bu durum benim çok canımı yaktı. Bu yüzden kendi kendime bulduğum cevaplar mantıklı olsada bana mantıksız geliyor. Gerçek ailem hakkında bildiğim birçok şey mevcuttu. Birde bu öğrendiğim gerçekler yetmezmiş gibi bana deliler gibi takıntılı olan psikopat eski sevgilimin kılık değiştirerek komiser yardımcısı olabileceğini asla düşünemezdim…

Aşkın var olduğuna inanmazdım. Saçma ve gereksiz geliyordu açıkçası gerçek aşkın var olduğuna inanmazdım. Çünkü neredeyse herkes aşkı tensel birleşim yapmıştı. *** "Yüreğimde izin var," tuttuğum elini hafifçe sol göğsüme bastırdım. "Hiçbir şey, hiç kimse o izi silmeye cesaret edemez." *** Not: Kitap yetişkin öğeler içerecektir.

Hayır ben görünmezdim ama o beni gördü, ben sessizdim ama o beni duydu, ben ölüydüm ama o beni yaşattı.

Bana okulda 1 saatin 60 dakika olduğunu öğrettiler. 1 dakikanın da 60 saniye olduğunu. Ama sensiz bir dakikanın sonsuza dek sürdüğünü öğretmediler. İYİ OKUMALAR DİLERİİİZ... Kitabı seveceğinize %99,99999 eminim. 1 bölüm okuyup kaçmayın ha 😁

Alkım altı yaşında bombalı saldırıda hem babasını hemde yürüme yetisini kaybeder. En yakınları olan gedizin ve tuğranın babasıda bombalı saldırıda şehit düşünce herkes Alkımı katil ilan etmişti. Ama asıl olayları bilmiyorlardı. Evden kovulan Alkım kendini yetiştirmiş bir genç kadın olmuştu. " Ben Alkım. Şehit Akif Şafağın kızı Terör Baş Savcısı ALKIM ŞAFAK

Geride bırakılan sadece bir şehir değil.

Dağlara mı yazdın? Sulara mı yazdın? Rüzgara mı yazdın? Tez unuttun beni…

Asker olmak isteyen yetim ,öksüz bir kızın destansı hikayesi

Başrol kızımız yirmi iki yıllık bir yalanın içinden çıkar, bu onu çökertir ama üzülmeye de vakti yoktur. Onu bekleyen çetrefilli bir yol vardır. Gerçek benliğini bulmaya çalışırken karşısına çıkacak olanlardan bir haberdir. Onu bu yolda intikam hırsı, ihanet, tutku ve aşk beklemektedir. İşte karşınızda Lanetli Varis. Mitolojik bir kurgu olan Lanetli Varis ile beraber karşınızdayım. Desteklerinizi bekliyorum. Şimdiden destekleriniz için teşekkür ederim.

Ölümün kıyısında yaşayan. Var olmak ve yok olmak arasında kalmış. Yaralı ruhuna rağmen o yaraları tek başına sarmaya çalışan. Bir kadın o Yıldız Bakırcı. Kırık kanatlarına rağmen uçmaya çabalayan ama her defasında yere çakılan biriydi o. Hayatı`nın sonuna kadar acı mı çekecekti, yoksa tüm acılara göğüs gerip savaşacak mıydı? ●Ultima Volta=Son Kez Not! Wattpad`de yazdığım bir kurguydu Wattpad kapanınca yarım kaldı bende buradan yayınlıyorum.

Bir doktorla bir askerin hikayesi

Boşanmasının üstünden bir gün bile geçmeden hamile olduğunu öğrenen leyla Bu haberi bir mesaj ile öğrenen mert Hadi bakalım leyla, mert ve zamansız gelen bebeğin hikayesine alalım sizlerı

Erna akyıldız asker olma hayeli içinde yaşayan bir genç kadındır kara karp okulundan mezun olan erna başarız bir asker olduğu için eğitime yollanır fekat eğitim kanpında onu bekleyen birisi vardır

Küçük yaşta kaçırılıp terör örgütünde büyüyen bir türk kızı ve Kıdemli piyade yüzbaşının zorlu aşkı. "Sen ateşsen ben suyum yüzbaşı" Onlar su ve ateş gibiydi bir o kadar uyumlu,tutkulu bir o kadarda imkansız. İmkansızlara inanırmısınız ben inanmam ben Adriel su gibi gözüksemde ateşin ta kendisiyim ve ihanet askeri benim benliğim sandığım bir yalan... İçimdeki ateşi söndürmek için çıktığım bu yolda ihanet olucağımı bilemezdim...

Sıla hayatında hep dışlandı... Ailesi ile yeni bir eve taşındılar. Sıla ise yeni bir okula başladı fakat o yeni okulunda zorbalık yapılıp üstüne üstlük zorbalık yapan kızın sevgilisine aşık olacağı aklının ucundan bile geçmezdi!.. Hazırsanız hikâyemize başlayalım! İyi okumalar...

Çolpan; hayatı boyunca hiçbir tanrının varlığına inanmamış, tanrılar varsa bile umursamamıştı. Ta ki o güne dek, kendisine seslenen arkadaşına bakmak için sarktığı balkon demirlerinden aşağıya düşmüş, oracıkta hayatını kaybetmişti. Hayatın orada o şekilde bittiğini düşünse de hayat asıl şimdi başlıyordu. Ama bir değişiklik vardı, artık ciğerlerini dolduran havaya muhtaç değildi... Madalyon; birinin canını alır, bir diğerinin de kaybı olur.

Kulaklarıma bir şarkının mırıldanması dolmuştu. Dengesiz sesteki mırıltılar sanki yardım ister gibi bağırıyordu. O kendini bilmez mırıldanış nedensizce çok hoşuma gitmişti. Neden? Benim bölgeme nasıl gelmişti? Hiçbir şey bilmiyordum. Düşünmüyordum, düşünmek istemiyordum. Gözlerim dans eden bedene ilişti. Dansı çok narin olsa da o mırıltı.. Sanki her şeyden kaçmak istiyormuş gibiydi. Tahtımdan kalkıp dans eden bedene doğru yürümeye başladım. Her etrafında dönüşünde siyah elbiseside onunla birlikte dönüyordu. Gözlerini hiç açmamıştı. Belkide göreceklerinden korkuyordu? Neler yaşadığını kim bilebilirdi ki? Dönerken kendime doğru çektim. Bir elimi beliyle, diğer elimide eliyle buluşturdum. Birlikte dans etmeye başlarken kafasını kaldırdı ve bana gülümsedi. "Neden gözlerini açmıyorsun?" Onu etrafından çevirdiğimde bir şey söylemek yerine gülümsemeye devam etti. Yanağıma bir öpücük kondurup benden uzaklaştığında sadece onu izliyordum. Sanki hareket edersem beni hissedecek gibiydi. Eğer beni hissederse korkucağını da biliyordum. Kırmızı dolunayın altında bana gülümsedi ve dediği şey "Teşekkür ederim." olmuştu. Etrafa dağılan kırmızı parçalar sanki dolunay gibiydi. İkisi de kırmızıydı. Sanki birbirleri için yaratılmışlardı... Gecenin karanlığında ikisi de bir çiçek gibi parlıyordu. Tahtıma doğru yönelirken kulaklarımda hala o mırıltı vardı.

Umarım seversiniz... Hayatın boyunca babamdan dayak mı yiyecektim ben, hayır o beni kurtardı, bana destek oldu.

Konaktan yükselsen tek ses vardı:”Ya kızın Nalini bana verirsin yada o soysuz oğlunun leşini getiririm “dedi Cüneyt Ağa öfkesi o kadar büyüktü ki o öfke bütün Mardini yakacaktı ..

Okyanus Etkisi tamamen şans eseri yaşanan, insanın hayatını değiştiren tesadüfi tanışlamalara okyanus etkisi denir

"Evet buyrun sizi dinliyorum" kum saati ters çevirip ellerimi birleştirdim "Gözlerim sizce herşeyi anlatmıyor mu?" Geriye yaslanıp

‼️WATTPAD`TE YAZILAN BİR KİTAPTI‼️ "İmkansız aşklar diğer tarafa kaldılar... " "Aşkımız imkansız değil!" Dedim. Gözlerimden habersizce birkaç damla yaş aktı. "İmkansız. Senin için imkansız. Kullandım seni," Ayağa kalktı, "Seninle oyun oynayan biriyle olmak istemezsin diye düşünüyorum." "Yalan söylüyorsun! Oyun oynamadın! Kandırmadın beni! Kullanmadın sana olan aşkımı yapmadın bunu!" Başımı her iki yana sallayarak ağlıyordum. "Maalesef Asel Kılıç sandığın kadar merhametli  bir adam değilim," Tam gideceği sırada ayağa kalktım. "Hayır öylesin!" Diye bağırdım, "Gördüm ben hissettim ilk hastanede kanıt bulamayınca nasıl delirdiğini gördüm sonra belime krem sürerken ne kadar merhametli olduğunu hissetim," Omzunun üstünden baktı, "Yanlış hissetmişsin," Ardına bakmadan gitti. Arkasında bıraktığı enkazı önemsemeden gitti.

0512: Numaranı parka e*kort diye yazmışlar. 0512: Cevap vermediğine göre öylesin. Not: Kitapta c!nsellik bulunmamaktadır, bilginize. Ayrıca eser tamamlandı. Çalma, kopyalama olursa mahkemeye gideceğimi belirtmek isterim.

Ailesinin durum kötü olduğu için bir adama satılmak zorunda kalır. Patronunun evine yatılı kalmak üzere gider ve patronu yla tanışır ama bir sorun vardı patronu olucak adamla zaten daha önce tanışmıştı. Arkadaşı berk tanıştırmıştı onları... Nehir aslana satıldığı için nefret etmesi gerekiyordu ama içindeki duygular aynı şeyi söylemiyordu.

Hayatının bütün yükünü sırtlanmış genç bir kız ve onun hep yanında olan arkadaşları, peki ya bir gün o kızın hayatına gerçek ailesi girerse...

Buz gibi çarpıcı, keskin hatlarla belirginleşmiş yüzü sanki heykeltıraşın elinden çıkmış bir başyapıttı. Yoğun bakışları, fırtınalı bir denizi andıran gözleriyle birleşerek, onun derin düşüncelerini ya da saklı duygularını açığa vurur gibiydi. Gözlerinin altındaki hafif çizgiler, hem yaşanmışlığın hem de azimli bir ruhun ipuçlarını taşıyordu. Çenesi keskin ve güçlü, bir savaşçının kararlılığını simgeliyordu. Bedenine gelince; her hareketinde gizlenmiş güç ve çeviklik, bir asker disiplinini yansıtıyordu. Geniş omuzları, sırtının düz hatları ve kaslı kolları, antrenmanla yoğrulmuş bir bedenin simgesiydi. Üzerine giydiği her kıyafet, kaslı yapısını ustalıkla sarar, dimdik duruşu ise özgüvenini ve kararlılığını ele verirdi. Güçlü ve estetik bir görünüm, sanki bir roman kahramanından fırlamış gibiydi; ulaşılmaz ve etkileyici.

Küçüklüğünden beri birlikte büyümüş iki insan. Sonradan ortaya çıkan gerçekler. Birlikte aşılamayan engeller birlikte yaşanan gün sonları. Engelleri beraber aşmaya cesaretiniz var mı ? İnkspired : Prankases