WHİSPERS of DESTİNY
"Hayallerin Peşinde", hayal gücünün ve dayanışmanın gücünü keşfeden bir grup insanın sıra dışı yolculuğunu anlatan, ilham verici bir hikaye. Serra, içindeki tutkuyu ve yaratıcılığı ortaya çıkarmak için çıktığı yolculukta, karşılaştığı zorluklarla başa çıkmaya çalışırken, beklenmedik bir topluluğun parçası haline gelir.
Bu topluluk, hayallerini gerçekleştirmek için birbirine destek olan bireylerden oluşur. Ancak, hayallerin peşinden koşarken karşılaştıkları engeller, ilişkilerini sınamakta ve onları birbirine daha da yaklaştırmaktadır. Güven, dayanışma ve özveri üzerine inşa edilen bu yolculuk, her karakterin kendi içsel mücadelelerini aşarak nasıl büyüdüğünü ve değiştiğini gözler önüne seriyor.
Serra ve Arda`nın liderliğindeki bu topluluk, yalnızca kendi hayallerini gerçekleştirmekle kalmayacak; başkalarına da ilham verecek bir hareketin parçası olacak. Ancak, tüm bu süreçte, hayallerin gerçekliğe dönüşmesi için nelerden fedakarlık yapmak zorunda kalacaklar?
"Hayallerin Peşinde", sadece bir kişisel gelişim hikayesi değil, aynı zamanda hayallerin peşinden koşmanın, birlik olmanın ve toplumsal dayanışmanın ne denli önemli olduğunu vurgulayan etkileyici bir anlatım. Her sayfasında umut ve ilham barındıran bu kitap, okuyucularını kendi hayallerini gerçekleştirmeye teşvik edecek. Kendi hikayenizi bulmak için hazır mısınız?
|
ALDANIŞIN PORTRESİ
"Burada olmayı hak etmiyorsun, o senin yüzünden öldü. Defol git buradan!"
Başım yeniden önüme düştü ve göz yaşlarım daha da hızlandı. Bir adım daha atmaya zorladım kendimi...
"Yaşadığımız her şey senin suçun!"
"Sen istedin o lanet yere gitmeyi, bizi sen ikna ettin!"
"Keşke sen ölseydin!"
Mezarlığın kapısından içeri güç bela bir adım atarken "Keşke..." diye fısıldadım ağlamaktan boğuklaşan sesimle. "Keşke ben ölseydim."
Tutunduğum duvardan elimi ayırıp mezarların arasına doğru yürümeye başladım. Yağmur niye hiç durmuyordu? Madem yağıyordu içimdeki bu acı, bu yangın niye sönmüyordu?
Gördüklerim, şahit olduklarım öyle korkunç şeylerdi ki... Hiçbir kuvvet silemezdi onları hafızamdan, hiçbir güç bu yangını çekip alamazdı yüreğimin ortasından.
Suçluluğumda boğulurken derin bir nefes almaya çalıştım, kollarımı bedenine sardım çaresizce. Eskiden karanlıktan korkardım ama şimdi, hiçbir karanlık içimi saran hisler kadar katrana bulanmış olamazdı.
Taze toprakla örtülmüş ve başına tahta bir kazığın çakılmış olduğu mezarın önünde durdum. Toprak kokusu ilk kez huzurlu hissettirmiyordu. Tahta kazıkta yazan isme bakamadım, yüzüm yoktu o ismi dudaklarımdan dökmeye.
Usulca çöktüm mezarın başına ve elim ıslak toprakta gezinirken "Özür dilerim..." diye fısıldadım hıçkırıklarımın arasından. "Çok özür dilerim..."
Alnım toprakla buluşuna değin eğildim ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım...
Bir karar almıştım.
Sonuçları çok ağır olmuştu...
Çok...
Ve pişmanlığım yaşananları geri alamıyordu.
O geri gelmiyordu.
Hepsi benim suçumdu.
Ama bedelini ben değil o ödemişti.
|
VAMPİRİN GELİNİ
Aramızdaki bağ seni bana getirdi. Yıllardır bunu bekledim, yanıma geleceğin günü. Ben sana ölümsüz aşığım ve sen bana sonsuz aşıksın. Mühürlendiğimiz andan itibaren sen benim mührümsün. Kaderimiz birlikte yazılı.
Bana gel...
Uyanışını gerçekleştirdiğinde seni almak için geldiğimde, bana gel.
|
Ruh Yansırsa Yüz Bulanıklaşır
Léane, her ırkın kendi krallığının olduğu ama hemen hemen çoğu ırkın tek bir krala bağlılık yemini ettiği bir ülkede yaşıyor, ülkesinin kralı ise diğer krallardan farklı olarak en yaşlısı doğmadan bile önce hüküm sürüyordu.
Cadılar, şifacılar, biniciler, yaratıklar, şövalyeler, kahinler daha nice bir çok ırkın yaşadığı bu dünyada Léane bu kralın gizemini çözmek, hakkı olanı almak istiyor ve bunun için önüne gelen tüm fırsatları kullanarak kendini başkente davet ettiriyor.
Peki ya başkente geldiğinde ülkesinin prensesinde farklılık sezer ve kral hakkında daha kolay bilgi alabilmek için prensesin bedenine gireceği bir plan yaparsa neler olur?
"Kendinden ve benden başka kimseye güvenmemen gerektiğini ne zaman anlayacaksın?" diye sordu üstüme yürüyerek. Gözleri kendi ellerim ile yarattığım hayal kırıklığıyla doluydu ama bu bana geri adım attırmadı. "Aileler bile aileden olana ihanet eder. Biz seninle aileden de öteyiz. Benden başka hiçbir şeye ihtiyacın olmadığını göremiyor musun?"
|
KUKLACI
Genç kız gözlerini aralamaya çalıştı, ancak parlak bir ışık onu engelledi. Kısık gözleriyle ışığın kaynağına baktığında, bir spot ışığının üzerine odaklandığını fark etti. Durumu kavrayamadan etrafını incelemeye başladı ve karşısındaki kırmızı koltuklarda binlerce seyircinin kendisini izlediğini gördü.
Şaşkınlıkla çırpınmak, bağırmak istedi. Ama nafileydi. Ne bir parmağını oynatabiliyordu ne de sesi çıkıyordu. O an, ayak bileklerine ve el bileklerine sıkıca dolanmış ipleri fark etti. Hemen ardından, bir kukla gösterisinde olduğunu anlaması uzun sürmedi. Başını sağa çevirdiğinde, gözleri bağlı ve ağzı açık iki genci gördü.
Sol tarafına baktığında ise, gözleri açık ama ağızları bağlı bir erkek ve bir kızla göz göze geldi. Hepsi, tıpkı kendisi gibi gençti. İçini derin bir korku kaplarken, sağındaki gözleri bağlı ve ağzı açık olan genç dikkatini çekti.
İpler onun ellerindeydi.
Kuklacı oydu. Kuklacı, içlerinden biriydi.
Genç kız dehşet içinde bağırmaya çalıştı, fakat kimsenin onu duymadığını düşünüyordu. Ta ki uzun kahküllü, sofistike bir giyim tarzına sahip, şık ve güzel bir kız ayağa kalkana kadar. Genç kız, onun sesini duyduğunu sanarak daha da hiddetle bağırdı, ona doğru yürümeye çalıştı. Ancak fark etti ki o genç kız ona değil, kuklacıya doğru ilerliyordu.
Kız, kuklacıya yaklaştı, onun elinden ipleri aldı ve diğerlerini serbest bıraktı. Genç kız şaşkınlık içinde serbest kalmanın sevincini yaşıyordu, fakat yine de olduğu yerden kıpırdamadı. Diğerleri gibi kaçmak yerine beklemeyi seçti.
Çünkü merak ediyordu. O kızın, kuklacıya ne yapacağını görmek istedi.
Genç kız, kuklacının elinden tutup onu birkaç adım öne sürüklediğinde, yukarıya doğru çıkan bir ip fark etti. O ip, kuklacıya bağlıydı.
"Anlatsana, Kuklacı" dedi. "Bu kuklaların ipleri parmaklarına değil de, kalbine mi dolandı?"
|
İstanbul Saklasın Bizi
Hiçbir kız çocuğu, güçlü kadın olmak için doğmaz. Hepsi masum hayaller kuran, şımarık birer prensese benzerler. Kaderdir onları cadı, fettan ya da güçlü kadın yapan. Tutulmamış sözler, yaşanmamış mutluluklar, ölümler ve ayrılıklar güç verir onlara! Kurulan hayaller, iskambil kağıtlarından kule gibi yıkıldığında; ezilmemek için o enkazın altında, güçlü olmak zorundadırlar!
Güçlü kalabilmek adına, yaşamın kendisine sunduğu ilk fırsat trenine atladı Hande. Yaşamına idöl edindi, annesini örnek aldı! Onun gölgesinde yetişti. Ailesini kendi tercihiyle terk etti, boyun eğmedi içerisinde bulunduğu düzene. Yeliz Hanım`ı anne olarak kabullendi, onun doğruları ile hayata atıldı. İnadına alaya aldı, meydan okudu hayata. Beline uzanan kumral saçları, uzun boyu ile süzülmekteydi. Kehribar gözleri, güneşte bal misali parlarken, ince kaşlar, biçimli dudaklar ile süslenmişti berrak teni.
Hayatına aldığı darbelerden sonra mutluluğa aramak için çıktığı yolda kendisini karşılayacaklardan habersizdi genç adam. İstanbul... Kimine acı, kimine mutluluk, kimine de umuttu bu şehir. Yola çıktığında, cebinde umudundan büyük kırıntılar vardı Fatih`in. Şehre ilk adımını attığında, gerçek sevginin ne demek olduğunu öğrenecekti. Gördüğü sevginin gölgesinde aşka uzanacaktı parmakları. Yeni hayatı, kocaman umutları ile oluşacaktı.
"Seni sevmeme izin verir misin?" Genç kadın, başını ağırca kaldırmış, karşısındaki ağaca belini dayamış, kendisini seyreden adama baktı. Sevmek? Kelime, zamanında acı vermişti kadına. Çok sevmişti ama hayat müsaade etmemişti mutluluğunu yaşamasına. Sevdiğini sandığı adam tarafından terk edildiğinde, hayatı alt üst olmuş, hasta bedeni, kaldıramamıştı bu acıyı... Şu saatten sonra sevebilecek gücü, kendinde bulamıyordu. "Sadece severim, şifa olurum yaralarına, başkasını istemem."
İçinden geçenleri anlar gibi kurmuştu son cümlesini. Bakışlarını biraz daha etrafta gezdirdiğinde, Kız Kulesi`ni görmüştü. Uzaklardan, çok uzaklardan göz kırpmaktaydı genç kadına. Hande, Fatih`i tanımadan önce, içerisinde bulunduğu şehri, hiç böyle dikkatli keşfetmemişti. Oysa severdi İstanbul`u, çok severdi... Lakin ne kadar sevdiğini, onu tanıdığı gün daha iyi anlamıştı.
"Bak, şimdi burada, İstanbul şahit; yemin ediyorum ki, çok güzel severim seni!"
Kalbi, umutlarla çiçeklenmişti nedense. İstemsizce tebessüm etmiş, alıkoyamamıştı dudaklarını... Karşısındaki adam, soğuk, umursamaz değildi. İlk tanıdığında öyle sanmış, resmi duruşları, böyle düşündürmüştü genç kadına. Tanıdıkça, iş dışındaki haline tanık olmuştu. Deli doluydu. Aşkına karşılık ararken bile hızlıca konuşup cümleler kuruyor, tatlı hal alıyordu. Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu`nun sözleri`ni, Kız Kulesi`ne bakarak mırıldanmıştı, uyuşuk çıkan sesi eşliğinde:
"İstanbul deyince aklıma kuleler gelir. Ne zaman birinin resmini yapsam, öteki kıskanır. Ama şu Kız Kulesi`nin aklı olsa, Galata Kulesi`ne varır; bir sürü çocukları olur..."
Zamanında, elindekileri değerlendirmiş, hayata meydan okuyan kadın olmuştu. Hep olmak istediği gibi güçlüydü. Hepsini Yeliz Hanım`a borçlu olsa bile, kendi payı da çok yüksekti. Öz annesi gibi, boyun eğebilirdi içerisinde bulunduğu şartlara. Hande, Yeliz Hanım`ın teklifini, dakika bile düşünmeden kabul ederek, hayallerine adımlar atmış, zirveye kadar çıkmıştı. Olmak istediği gibi dimdik duran kadın olmuştu artık.
"Bırakalım buna İstanbul karar versin, saklasın bizi..." Pelteleyen sesinde, tebessüm barınmaktaydı. Karamsar değildi cümlesi ama kararsızdı. Gel gör ki, cümlesindeki kararsızlıkları, tutarsızlıkları çiçeklendiren en güzel duyguydu umut. Sarmalanmıştı umut tohumları ile kurduğu cümle. Belki de umut, aşkın saatine yakındı. Fırsat olarak yeni tren çıkmıştı karşısına. Yıllar önce ilk trene atladığı gibi, şimdi de düşünmeden haraket etmeyecekti. Çünkü sevmekten canı yanmıştı zamanında. Fakat umudu, ilk zamanlardaki gibi tazeydi. Yaralarının etrafını çemberlemişti umut çiçekleri...
|
Bir Firari Meselesi
Edin, Bosna Hersekli bir firaridir. Cezaevinden ailesinin intikamı için İstanbul’a kaçar fakat şunu bilmeli ki artık devlet koruması altında değildir başına her türlü belayı açabilir ki hele de bir mafyaya bulaşmışken.
Acaba ailesi neden öldürüldü?
Edin neden cezaevinde?
İstanbul’da nelerle karşılaşacak?
|
ZEHİRLİ PAPATYA AŞKI
Dikkatsizlik yüzünden yapılan bir hata herkesin hayatını etkilerse ne olur?
Yaşananlar!
Hayaller !
Bu hayata mahkum edilenler,
Dedektif bir karara zorunlu bırakılırsa,
Peki ya verdiği kararın yükünü vicdanın da esir tutarsa ne olur?
Yaşadıkları ajana ağır gelirse,
Affedilenler,
Affedilemeyenler,
Peki ya yalanlar, ihanetler, sevgi ve sevgisizlik
Sevgi insanı iyileştirebilir mi?
Bir ajan ve dedektifin hikayesi olan bu kitapta bol kaos ve içsel hesaplaşmalar olacaktır.
Şimdiden iyi okumalar...
|
GÖLGE VE TAÇ | KARANLIKTA KRALİÇE
Şato duvarlarının ardında entrikalar, hırslar ve ihanetler kol gezerken, ne geçmişte verilen sözler ne de sarayın ihtişamı önemli değildi.
Bu ölümcül taht oyununda hayatta kalmak ve kaderini yeniden yazmak için savaşması gereken Ravenna, tutku ve nefretin kılıçlarının kesiştiği bu zorlu yolculukta bir kraliçeye dönüşecek.
Kaderin ve ihanetin kesiştiği noktada, bir kraliçenin doğuşuna tanıklık edin.
Tanık olun, çünkü bu, imparatorluğun kaderini değiştirecek bir kadının destanı.
|
ÇIKMAZ SOKAK
Yollarımız kime bağlıydı? Doğru yöne gidip gitmediğimizi yolun sonunda mı öğrenirdik başında mı?
Hayatı boyunca mücadelesini yalnız başına vermiş bir kişi bir anda kalabalıklaşabilir miydi? Kalabalıklaşsa bile nasıl davranacağını bilebilir miydi? Girdiği bütün yollardan yara bere içerisinde çıkan Eflal bu sefer çıkabilecek kadar güçlü müydü?
|
Ni̇gâh
İhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur.
Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır.
Ama bazen onlar bile yanılır.
Çünkü sen bir kadınsın.
Sen susmak değil, haykırmak zorundasın.
•Tüm hakları bana aittir.
|
MİHRİMAH/yarı texting
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ İLİŞKİ KONULU KURGUDUR
|
CSI Etkisi (+18)
*Bu kitapta +18 Ögeler bulunmaktadır.*
"Psikopatların ve suçluların birden fazla özelliği vardır. En önemlisi de çok iyi yalan söyleyebiliyorlar. Hatta o kadar iyi yalan söylüyorlar ki bir zaman sonra kendileri de o yalanlara inanmaya başlıyorlar."
--
Bir polis memuru olan Ada, geçmişinde gerçekleşen cinayetleri gün yüzüne çıkartmak için cinayet büroya geçer. Ve orada Özgür Kahraman`la birlikte cinayetleri çözerek suçluları alt etmeye çalışır.
İlk vakası da genç bir kız olan ilkokul öğretmeni Sare Soydan`dır.
Genç kızı kim öldürmüştü? Bu cinayetin ardında kimler vardı?
Bu cevapların hepsi CSI Etkisi`nde...
"Unutma, hiç bir suç cezasız kalmaz..."
|
ÖLÜM UÇURUMU 1
Sıra Size De Gelecek
"Bütün yargılayanların gözünden bir cellat bakar"
-Nietzsehe
|
FOTOĞRAFIN İÇİNDEKİ GİZEM
Annesi ve babası boşanmış kızın ,bir gün eski bir dükkandan bir fotoğraf makinesi alır.Bir fotoğraf makinesi hayatını ne kadar değiştirebilcek ki? GELİN BERABER ÖĞRENELİM.
|
Karga ve papatyanın hikayesi 🐦⬛🌼
… Bir uzun yoldan geldim, ardım bomboş
Aşk yolundan dönmem, derdim kimler sarhoş?
|
DEMİR SANCAK (TAMAMLANDI)
Azra, öldü sanılan komutanı Mete`nin peşine düşüp hayatını kurtarır. Aradan 5 sene geçer ve kendini onun timinde bulur. Bir istihbaratçıyı kurtarıp ondan aldıkları hafıza kartıyla da hikayeleri başlar.
Bölücü örgütün finans kolunu çökertmek için harekete geçen Sancak Timi`nin işi hiç de kolay olmayacaktır. Tüm ipuçları onları tek bir düşmana çıkarır ve ona ulaşmak için aralarına gazeteci kılığında sızacaklardır. Bu görev de Mete ve Azra`ya düşer.
Bir yandan da gönül işleriyle mücadele eden askerler en çok da bu işte zorlanırlar. Gizli saklı yaşanan sevdalar bir yerden sonra taşınamaz hale gelir ve birer birer meydana dökülür.
♟️
"Ölüm sadece kalbinin durmasıyla olmuyormuş, kalbin atarken de ölebiliyormuşsun."
Savaş sadece bileği güçlü olanların değil aklı keskin olanların da galibiyetidir.
Tavana asılı bir ip tüm dünyayı alt üst edebilir mi? Ya onun dünyasını? 5 senenin gölgesinde yaşayan ve kaçmaya çalıştıkça tutsağı olan bir keskin nişancı kadın ve üsteğmenin hikayesi...
Gökyüzünden yağan mermiler arasında savaşmaya çalışan askerler, teröristlerin içine sızan istihbaratçılar, uğruna canını verebileceğin ama televizyon kumandasını paylaşmayacağın kardeşlikler, bir kırmızı Toros, oluk oluk akan hasretlik, biraz türkü, Mecnun misali aşk, bir hilale bir yıldıza vurgun demir sancağın gölgesindeki Türkler...
♟️
•Bu hikayenin gerçek şahıs, kurum ve kuruluşlarla hiçbir alakası yoktur, gerçek bir hayat hikayesinden de uyarlanmamıştır, tamamen yazarın hayal ürünüdür. Bu sebeple bazı kurum, kuruluş ve eylemler distopya çerçevesinde kabul edilmelidir.
(Özellikle kadınların da ateş hattında askerlik yapabildiği bir dünyada geçtiğinden distopik bir dünya olarak kabul edilip bu bilinçle okunmalıdır.)
•Şiddet ve olumsuz ögeler içerir.
B. 24.09.2020
Y. 02.06.2023
B. 15.09.2024
|
Korku,gerilim
Bir gün evde yanliz başıma uyandım ve telaş ettim sonra annemleri aradığımda annem dedi ki "kizim biz akşama gelicez" dedi ve bende "peki anne" diyip kapattim ve ben oturup bir film izlemeye karar verdim korkunç bir filmdi ve filimimi izlerken evden takır tukur sesler geliyordu ben hemen kalkıp kapımı kapattim ve çok korktum annemleri aradım ve dedim ki " anne evden sesler geliyor" dedim annem ise " kızım bisi olmaz işim var şuan" diyip kapatti
Ve daha sonra saat 19.00 geçiyordu annemler hala gelmemişti ben oturmuştum arkadaşımla konuştum kapı açılma sesi duydum annemler geldi galiba dedim kapi deliğinden baktım ve çok Karanlıktı hiç bir şey görünmüyordu ve korktum hemen geri çekilip odayı kapattim kapıları kitledimkendi kapimida kitledim
Aradan 2 saat geçti 21.00 geçiyordu ve ben telaş ettim annemler hala gelmemişti
Bu sesler gittikçe artıyordu ve çok korkuyordum...
|
İkilem: Katliam
Bora bir katildi. Ailesinin kanını yerde bırakmak istemeyen bir katil. Ailesine bir söz vermişti onları öldürenlerin soy ismini kurutacağına dair. Bitirmişti acılarını, öldürmüştü son kişiyi. O öyle düşünüyordu. Hesaba katmadığı bir kişi vardı. Ne ismi belliydi ne de cinsiyeti. Hayalet gibiydi.
Bu savaşta tek bir kazanan olacak. Bora ve ekibi mi? Yoksa tek başına bir ordu gibi savaşan Kırmacı mı?
|
BEIVA - Kızıl Kül Çiçeği (Durduruldu)
Kokuyu alıyor musun? Yağan küllerin altında kalmış çukurlardan gelen kokuları... İşitiyor musun? Derinlerden yankılanarak gelen inlemeleri... Görüyor musun? Bütün dehşete rağmen küllerin arasında açmış olan o kızıl çiçekleri... Korkuyor musun? Endişeli misin? Yoksa hiçbir şey hissetmiyor musun? Algılayamıyor musun? Merak etme. Bu özelliğini yitirmiş olsan bile daha fazlasını kazanacaksın. Geçmişinin peşinden koşmaya devam et.
|
BEIVA - Başıboş Bir Zihin
Her şeyi yine unuttun değil mi? Kim olduğunu veya orada ne yaptığını? Hatırlayacaksın. Şimdilik tek yapman gereken, o bilgiye karşı olan arzunu dibine kadar körüklemen. Sorgula, araştır ve öğren. O sevmediğin, nefret ettiğin insanlardan insanlık öğren. Tek bildiğin duygunun nefret olmadığını öğren. Senin de duygularının olduğunu öğren...
Not: Bu kitabın eski versiyonudur. Dilerseniz bu kitabı okuyup hikayeye ve evrene dair birçok bilgi edinebilirsiniz. Yeni versiyonu şu anda güncel olarak gelmektedir. Hikayeyi daha akıcı ve sürükleyici bir şekilde okumak isterseniz yeni versiyonu takip edebilirsiniz. İyi Okumalar!
|
Patrona
Ben Hafsa Soykan, aynı zamanda Aurelia Mendez.
Aslında gerçek beni tanımak için çıktığı yolda yıllarca kan kaybetmiş, eziyet görmüş ancak amaçlarından asla vazgeçmemiş olan ben, kimdim?
Kendimi bulmak uğruna onlarca kez elini kana bulamış, vücudunda olanlardan çok ruhunda kalan izlerle yaşamaya mahkum olan ben, bu yolun sonunda amacıma ulaşabilecek miydim?
|
ZİNCİRE BAĞLI HAYATLAR
Yüzümü elleri arasına hapsetti. İşaret parmağıyla gözyaşlarımı üşenmeden teker teker hepsini silmeye çalıştı. Yenileri geldikçe artan gözyaşları yine de onu pes ettirmedi.
"Sana güveniyorum."
Dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı. Üstünde duran siyah pelerini hızlıca çıkartıp bana giydirdi. Şapkasını da başıma takarak yüzümün gizlenmesini sağladı. Her zaman belinde duran silahı belinden çıkarttı. Gözlerimin içine korkma dercesine baktı. Silahı vermesi için sağ elimi uzattım. Kısa bir bakış attıktan sonra silahın son kez şarjörünü kontrol etti. Elimin üstünü öperek nasırlı parmaklarını bileğimde gezdirdi.
"Son üç mermi, kimi vuracağını biliyorsun." Dediğini görmezden gelerek silahı elinden aldım. Hep aynı şeyi söylüyordu. Bu görev için yıllarımı harcadım. Tek bir yanlışta ikimizde ölürüz.
"Say geriden," dedim.
|
25. SAAT (Tamamlandı)
Yeni yılın ilk dakikaları ve beş yakın arkadaşın geçirdiği korku dolu 25. saat...
Beş kız arkadaş yılbaşını birlikte geçirmek için Aden`in sevgilisi Doré`nin müstakil evinde kalmaya karar verirler. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru kar şiddetini arttırmış her şey mükemmel gidiyorken aralarından bir kişinin odada olmadığını fark ederler. Yere kadar uzanan pencerenin önünde gördükleri bir çift ayak izi ile onları uzun bir gecenin beklediğini anlamışlardır.
Peki etraflarında gezinen bir düşman mı vardı yoksa o düşman içlerinden biri miydi?
[Kurgu tamamen şahsıma aittir. Çalınması, alıntı yapılıp kaynak belirtilmemesi durumlarında hukuki süreç başlatılacaktır.]
|
Meçhul (Kitap Oldu)
Geçmişe geçmiş denebilmesi için gerçekten geçmesi gerek.
AÇELYA'DAN
|
Tepeli Deve
Sezen sıradan bir öğretmendi, ta ki İzmir`den İstanbul`a anneannesinin yanına dönene ve Tepeli Deve ile tanışana kadar.
Başlangıç; 17 Eylül 2022, Wattpad
|
Asker Ocağı
Babasının asker anıları ile büyümüş emekli bir asker kızı olan Eylül`ün, en büyük hayali, bu anılara yakından şahitlik ederek onları; kendi gözlerinden kaleme almaktır, lâkin gittiği askeriye de Yüzbaşı Ömer onu pek güzel karşılamaz. Hatta Eylül`ü, arkası sağlam şımarık bir kız çocuğu olarak görür. Eylül ise kadraj da güzel duran ama korkutucu olan bu adamın geçmişini merak eder.
|
YOL NEREYE GÖTÜRÜRSE
Her şey tamamıyla normaldi taki o ortaya çıkana kadar aklım benden bağımsız sürekli onu düşünmeye itiyordu beni içimdeki korku giderek artıyordu bu oyunun sonu nasıl biter bilinmez.
055******** : cesaret korkuyu yenebilir mi ufaklık ya da bırak buna zaman karar versin.
•Oyun başlasın...
<3
|
0% |