Yeni Üyelik
[ romantizm ] - Etiketin'de Kitap Listesi
OTEL
Eliz, Eliz`in fenomen erkek arkadaşı Seymen,Eliz`in ikizi Eva ve en yakın arkadaşları Ulaş bir video çekmek için ıssız adı duyulmuş bir ilçeye giderler. Burada kaldıkları otel ise ilçenin adının duyulmasının en temel noktasıdır. Kendilerini ölümcül bir kedi fare oyununda sıkışmış bulan dört genç hayatta kalmak için savaşmak zorundadırlar.
3h önce
  Yazar@zeybepsss
Belladonna - Muzan Kibutsuji
Belladonna bitkisinin bir damlası gözlerini etkileyici bir şekilde büyütür, seni hiç olmadığın kadar güzel gösterirdi. Fakat etkisine kapıldığın her damla senin ölümün olurdu. Belladonna onun için ekilmişti. O bir zehirdi, o etki altına almayı seviyordu, o bir yanılsamaydı. Zarar vermekten, katletmekten doyasıya zevk alıyordu. Yüzüne sıçrayan, kıyafetinden dökülen kanların görüntüsü hiç bu kadar hoş olmamıştı. Onu içten içe arzulamanın verdiği sonuçları düşünmedi. Yalnızca büyülenmişti, çenesine doğru uzanan siyah saçlar, erik kırmızısı gözler onun en büyük düş kapanı olmuştu. Düş kapanından çıkan ağlar, onun tüm bedenini sarmıştı. Direnmedi, çünkü görebileceği en güzel rüyayı görüyordu. "Bugün ölmem gerekiyordu. Dünyaya gelmek için hiçbir sebebim yoktu, inanın bana, neden doğduğuma bile anlam veremiyorum. Bana biçilmiş elbiselerin hiçbiri bana ait değilmiş gibi hissediyorum. Lütfen, bana şimdi bir iyilik yapın, bu gece öldürün beni."
3h önce
  Yazar@monroeselle_
VEYL ATEŞİ
... Çektim elimi bileğinden. Bu yanlıştı. Kadınlar, zorla sıkabileceğimiz bileklerin sahibi değillerdi. Parmak uçlarımı arkamı dönerken ona uzattım ve "Tutmak istersen diye!" hastaydım, ayakta duracak halim yoktu o yüzden! Kısa bir an sonra parmak uçları, kemikli parmak uçlarımı buldu! Düşmedi zihnime bir sapığın elimi okşayan acımasız dokunuşları! Belki de her şey bugün avuçlarımı göz yaşlarıyla yıkadığı içindi; belli ki zihnimide yıkıyordu! Parmak uçlarımı kazıtıryordu... Çilekli süte ihtiyacım var! Veyl`in ateşi avuçlarımı yakarken; bir kez daha babama, kendisi büyük yüreği küçük Yağız`ı kurban ederken tek ihtiyacım olan şey sadece çilekli süttü! Yeşil gözlere bakarken çilekli süt içmek, bu deli adamın sancılı dağlarına bir kadın; köksüz gönlüne de çiçekler bulaştıracaktı. CİNSEL İSTİSMARA MARUZ KALAN GÜZEL BİR ADAMIN HİKAYESİ!
3h önce
  Yazar@thegulsah
YAZGI
Birkaç Yüzyıl Önce Önünde duran lahit mezara bakarken yanına yaklaşan yardımcısının önce önünde eğildiğini duyumsamış, ardından da sessizliği dinlemişlerdi bir süre. "Bitti dimi? Artık kimse geri gelmeyecek" "Savaş bitti efendim" "Sence bir gün geri gelir mi?" "Sanmıyorum efendim...Prenses Hidra artık sonsuz uykuda... Kalbini de almışlar amcanız tarafından emredildiği gibi ve nerde olduğu konusunda kimsenin bir bilgisi yok" Zamanın çok öncesinde ortaya dökülen bir yoldu aşk... Hangi insanoğlu yolundan şaşmadan, pusulasını kaybetmeden dahası ona saplanıp kalmadan yoluna devam edebilmişti ki? Diyarlar öncesinde zamanın hükmünde kaybetmişti aşk onları ve bir sonsuzluğa hapsetmişti. Kollarının arasında taşıyıp lahite yerleştirdiği genç kadının varlığını sonsuza kadar kaybettiğini biliyordu, kalbininse bedeninin aksine bir kutuya hapsolacağını... Geçmişten günümüze uzanan bir aşk hikayesi... Bu Gülşah ve Kürşad`ın hikayesi...
3h önce
  Yazar@leydiasteria
Lafügüzaf | Aşktan Düşmana
*** "4 yaşımda imkânsız olmuşuz biz." dedim, ağlamamaya çalışarak. "İmkânsız?" diye sordu, sorgu dolu bir ifadeyle. "Değil miyiz?" diye sordum. İstesem de sesimin titremesini engelleyememiştim. "Değiliz. Olsaydık benim karım olmazdın." dedi. *** Her gece bahçede oturuyor, karanlık gökyüzünde ışıl ışıl parlayan yıldızları seyrediyorum. Seni aklıma getirmemeye çalışıyorum, seni aklıma getirmemeye çalışınca bile seni aklıma getirmiş oluyorum. Ben aslında seni unutmak gibi bir ihtimali bile, seni unutacağım derken yok ediyorum. ***** Wattpad`de yayında.
3h önce
  Yazar@senemeevren
Sarraf
Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut`u kendine saklar.
1g önce
  Yazar@askilav
Sınırdaki Aşk
Staj için sınıra giden Efsa abisinin yanına askeriye ye taşınmayı planlar işte olaylar böyle başlar.
3h önce
  Yazar@lunasenpai25
Ateş Klanı 2
Ateş Klanı romanının devam serisi olan bu kitapta Alia ve Gain`in biricik kızları Ayana ve genç gözü kara kabile reisinin hikayesiyle devam ediyoruz. Bir yanda klanına aşık ve babası tarafından tam bir ölüm makinesi olarak vampir olup aile mirası olan ateşin gücünü taşımak üzere yetiştirilmiş Ayana ile diğer taraftan kabilesine şef olmak için dış dünyadan dönen, bu dünyadaki yegane amacı anne ve babasını öldüren vampirlerin kökünü kurutmak olan Onile. içine düştükleri zoraki durumdan kurtulabilecekler mi? Yoksa bu imkansız birliktelik olası bir trajedi ile son mu bulacak? Gelin birlikte okuyalım...
3h önce
  Yazar@gizemmgurbuzz
Uzaktan Karadenizli
Annesi ve babası boşanma raddesinde olan Zeynep aralarının düzelmesi için elinden gelen her şeyi yapar ve nihayetinde kendini hiç tanımadığı bir yerde, Karadeniz`in dumanlı dağlarında bulur. Daha oraya geldiği ilk gün olaylı geçmiştir. Zeynep doğup büyüdüğü kenti, İstanbul`u, özlemektedir. Karadeniz`e adaptasyon sağlama sürecinde ünlü bir doktorun oğlu olan Hakan`la arkadaşlık yapmaya başlar. Zeynep`in de en büyük hayali doktor olmaktır ve Hakan`ın babasından öğrenebileceği çok şey olduğunu düşünür. Bu sebeple de doktorun yanında çalışma şansını elde edebilmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır. Ve Zeynep`in karadeniz macerasını bu şekilde başlar...
3h önce
  Yazar@glsmsava0
Ekru: Kan Koyusu
Hiçbir şey söylemeden bir kaç saniye bakıştık, sonra beni zorla koltuğa oturttu. Koltuğun kolçaklarına ellerini dayayıp yüzüme doğru tehlikeli bir mesafede eğildi. "Ben seni taciz ettim mi?" dediğinde sesi buzdan beter yakıcıydı. Aynı tonu saklayan gözlerimi gözlerinden ayırmadan -ayıramadan- "Hayır!" dedim. "Peki sana zarar verdim mi?", "Hayır!" mümkünmüş gibi daha da yaklaştı bana, dizleri dizlerime dayanmıştı. "Güzel! Tehdit de etmedim?" Dişlerimin arasından konuşuyordum. Savcı sadece şoka girmiş gibi izliyordu bizi. "Etmedin!" "O zaman benim hakkımda ne diye suç duyurusunda bulunacaksın? Sana iş teklif ettiğim için mi?" Hiç acele etmeden sakince "Haneye tecavüzden suç duyurusunda bulunacağım! Anladın mı?" dedim. Savcı öksürerek boğazını temizlediğinde gözlerimizde süren savaş ateşkes imzaladı. Ani bir hamleyle benden uzaklaşan Alaz, karşımdaki koltuğa kendinden emin ama gerilmiş bir halde oturdu. "Şimdi Firuze Hanım, şikayetçi olmak yerine uzlaşmacı olmanızı rica ediyorum. Alaz Bey ise bir daha bu gibi girişimlerle sizi rahatsız etmeyecek, öyle değil mi Alaz Bey?" Bana bakan gözleri bu sözlerle savcıya çevrildi. "Aynen öyle Ayhan Bey!" Savcı gülümsedi ve bana döndü, "Tamam mıyız, Firuze Hanım?" bakışlarımı Alaz`dan ayırmadan,"Değiliz! Ben uzlaşmayacağım! Suç duyurusunda bulunacağım." dedim. "İstirham ederim, yapmayın böyle..." savcı sözlerini bitirmemişti ki Alaz dahil oldu konuşmaya, bakışlarını üzerime dikmişti yeniden. "Firuze Hanım çok istiyorsa işleme alın suç duyurusunu! Boşa zaman kaybetmekten hoşlanıyor zannımca." Kısık gözlerle yeniden içimi deşmeye başladığında duruşumdan ödün vermedim. "Haklısınız, sizin gibi nüfuzlu bir beyefendi! için işleme alınan suç duyurusunu ekarte etmek pek kolaydır!Çamuru üzerime sıçratmaktan hoşlanmam! ...
Yalnızlığın 20 Evresi
İçinde birden fazla kişiyi taşıyanların,intikam ateşiyle yanan ruhların,acı dolu bir dünyada kalplerine binlerce hançer saplanmış olanların hikayesi.
3h önce
  Yazar@yalniz.kurt
KİRLİ KOZLAR
Dünyaya hükmeden dört temel günah ve onların Elçileri vardı. Bunlar; Kibir ve Öfkenin Elçisi. Haset ve Yalanın Elçisi. Tembellik ve Açgözlülüğün Elçisi. Şehvet ve Oburluğun Elçisi. Bu günaha eğilimli olan herkes bir şekilde tespit edilmeye ve bir gün doğup büyüdükleri Günahsızların arasından alınıp asıl ait oldukları yere götürülmeye mahkumdu. Ta ki tüm dengeyi bozan bir Günahın gün yüzüne çıkmasıyla her şey değişecekti. Günahsızların arasında yaşayan yeni bir Günah doğmuştu. Tanrıların sadece Elçilere bahşettiği Büyü gücünü kullanmak… Bu günahın varlığından haberdar olan Elçiler Günahsızların arasında yaşayan ve yeni günahı işleyen kişinin peşine düşmeli ve daha da güçlenmeden onu yok etmelilerdi. Fakat hesaba katmadıkları bir durum vardı. O da yeni günahın sahibinin bir kadın olmasıydı…
3h önce
  Yazar@baharicel
Gece Koyu
Dolunay ışığının çayırın güzelliğini aydınlattığı bulutsuz, berrak bir gecede, birbirlerine aşık ve elleri birbirinden ayrılmayan kadın ve erkek, her ne kadar birbirlerinin ellerini tutmaktan vazgeçmeseler de iki ayrı yere yöneldi. Her ikisi de geçmişlerinden yorgun ve yaralıydı. Gökteki ay ışığının geleceklerini aydınlattıkları çayırda yine el ele dinlendiler.
3h önce
  Yazar@kaynarbuz
Ölmeden Bir Dakika Önce
Dino Buzzati demis ki; "Senin kendi içinde kilitlenen kapıların var mı?" Belki de bu cümle aldı beni çoğu yerden ve gönderdi çoğu yere. Çünkü içimde kilitli olan kapıların ardında hep bir hikaye yattığına inandım. Şimdi de sizlere bütün kapıların kilitlerini kırmak adına bir balta bıraktım. Mecazen bakacak olursak, olay yerini erken terk edenin ilk şüpheli olduğu, Asıl katil hala olay mahallindeyken başkasının kaçak ilan edildiği, Birileri ruh devrini yaşarken tüm dünya varlığını da ardında bırakmak zorunda kaldığı, Sıfırdan başlamak isterken yaralı bir hayvan gibi acı çektiği yere geldik hep beraber... Burası dünyaydı, yani yarım kalmışlıkların yeri... Çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten geldim sizlere. Adım Belgi Deran ve soyadım İmerler. Adım kısa bir gelecek olacak, soyadım ise uzun bir geçmiş. Kısa gelecekler heyecan verirken, uzun geçmişler can alacak kadar acıtıcı olabiliyormuş sizinle anlayacağım. Kabuslarım kabuslarınız olacak, gözyaşlarım da hepimizin boğazında takılı kalacak eminim ki. Çünkü karşımda duran adam bana güvenilir bir durak, sonu bilinmez bir de acı bıraktı. `Ben yıkımım.` dediğinde anlamalıydım aslında onu. O cümleyi ilk duyduğumda zihnim kavramalıydı. Bir doğal afet nasıl ki dünyaya ait olmayanı sürükleyip götürüyordu, o da öyleydi. Ben çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten gelmiştim fakat o tamamen savaşın kendisiydi. Geçmiş veya gelecek değil, ismiyle soyismiyle, kanıyla kemiğiyle, Noyan Cenker Visam olarak, savaşmanın kendisiydi. Ve savaşlar insanlara her daim çok şey öğretirdi. O da bana öğretmişti. Savaşlar, gözyaşlarının ev sahibiydi. O da benim ev sahibim... Peki ya inceldiği yer, burası. Kopsun mu?
3h önce
  Yazar@biceruvar
BUTİMAR
Hayatımız boyunca sürekli ismi anılan güçlü kadınlar vardı. Dile asla güçlü kadın olarak gelmez, öyle telaffuz edilmezdi ancak anlatılanlar, hakkındaki söylenenler hissettirirdi bize. Belki de onlara hitap edebilme için iki kelime yeterdi. Güçlü kadın... Mesela zirve sadece Fatma ŞAHİN`e, Ümit BOYNER`e, Aslı ÇAKIR ALPTEKİN`e, Sezen AKSU`ya, Nazlı ILICAK`a mı aitti? Evini toparlayan bir kadın da güçlü değil miydi? Veya içindeki acılarını layıkıyla taşıyabilen? Düştüğü yerden kalkabilen veyahut orada öylece oturup acısının geçmesini bekleyen de güçlü kadın tabirine uymaz mıydı? Belki de o tabirlerin arasına sıkışıp kalmış kelimelerden firar edip özgürlüğüne kavuşabilecek onlarca güçlü kadın vardı. Güçlü kadın olabilmek, kendini görebilmekti belki de...Yorgun, kırık yanlarını sonuna kadar yaşayıp daha sonra da dimdik ayağa kalkabilmekti. Bazen aynaya bakınca görmekten korktuğun şeytani kişi olup, zaman zaman pamuk şekere saldıran kız çocuğu olabilmekti. Ama kadın olmak çoğu zaman yanında, yörende, yörüngende olan insanlara anne olmamışken bile anne olabilmekti. Saç okşayan, dert dinleyen, gözyaşı silen ve her an ile gurur duyabilen. Gözünü kapattığı zaman kuş kadar özgür hissedebilmeliydi mesela güçlü kadın tabirine uyanlar. Veya kendini kalıplara sokmamalı ancak akla gelen ilk kişi olmalıydı. Belki de kenarda köşede kalmalıydı. Ya korkan, kenara sinmiş diğer kadınlar da aslında güçlü kadınlarsa o zaman ne yapacaktık? Belki de bir kadına güçlü denilmesi için illa ki göğsünü gere gere ortada dolaşması şart değildi. Koca koca şirketleri yönetmesi, istediği arabaya binip, istediği kadar alışveriş yapmak güçlü kadın tabirine uymaya yetmezdi bazen. Çünkü bir kadın güçlüyse eğer bir şirketin yönetim koltuğunda oturması, hatta göze sokulması gerekmiyordu. Peki güçlü kadın, hayatı yöneten?
3h önce
  Yazar@biceruvar
UNUTMA
Eski bir şarkının melodisi, fütursuzca asfaltı ağlatıyordu. Geçip gidilen yollarda ,süslü kelimelerin izi yoktu. Etrafı saran melodinin içinde, sıkışıp kalmış bir kaybediş vardı. O gün sokağın başındaki bir restorantta , eski bir şarkının melodisi kol geziyordu. Ve o gün , şarkı gökyüzündeki biri için açılmış gibiydi. O şarkı ve o sokak... bir zamanların en büyük aşkına şahitlik etti. Seksen üç yaşındaki Alicia Clark tam da o gün hayata gözlerini kapattı. Alzheimer hastası bu kadının gökyüzüne gitmeden önce son sözü " Unutma!" oldu. Kim bilebilirdi ki bu hasta ve yaşlı kadın için, bu kelimenin ağırlığını. Bir söz vardır. Birinin sesini, kokusunu, adını unutabilirsiniz. Ancak onun size ne hissettirdiğini unutamazsınız, diye. Ne kadar doğru söylenmiş bir söz! Alicia Clark`ın sessiz sedasız gidişinin ardından, torunu büyükannesinin evine yerleşir. Ve orada büyükannesinin sır gibi tuttuğu geçmişinin kapılarını açar. Evin arkasındaki ağacın altında gömülü bir defter bulur. Ve defterin adı "UNUTMA" `dır. Defter Alicia`nın 20`li yaşlarındaki unutulmaz aşkını ve onunla geçirdiği anlarına ev sahipliği yapmaktadır. Gabriel adındaki genç bir adamla çok büyük bir aşk yaşamış olan Alicia , hayatının büyüleyici anlarını yaşamış ve sevdiği adamı bir kaza sonucu kaybetmiştir. Gabriel ve Alicia`nın birlikteliğinde , Gabriel`in sevdiği kadından istediği tek söz " Lütfen Beni Unutma ! " dır. Bu sebeple Alicia, Gabriel`le geçirdiği her anı günlüğüne yazmıştır. Fakat zaman içerisinde Alzheimer hastası olan kadın, her şeyi unutmuştur. Tek bir şey dışında! Unutma kelimesinin kalbinde bıraktığı yakıcı hissi… Alicia`nın ölümüyle birlikte , Alicia ve Gabriel` den geriye sadece " UNUTMA" kalır. Ve bu günlüğü bulan Alicia`nın torunu ,büyükannesinin bir zamanlar yaşadığı büyük aşkını, onun satırlarından dinleme şansını yakalar.
ÇINAR MAHALLESİ||Yarı texting
0555***:Artık dayanamıyorum 0555***:Beni gör artık Meyra`m 0555***:Ben artık yönümü göremiyorum ışığım. Kokunu bana saklayıp benim olmanı istiyorum. Meyra, ışığım seni çok seviyorum Meyra: Yok artık Meyra: Kimsin sen? Meyra: Bunlarda ne demek oluyor? 0555***:Biliyorum korkuyorsun ama korma benden. Ben senin saçının tek teline dünyaları yakarım Meyra:Sana kimsin dedim. Tanımadığım numaradan bana aşkını ilan ediyorsun ve sana inanıp korkmamamı mı söylüyorsun. Sana inanmıyorum. 0555***:Biraz zaman ver bana güzelim. Sana kendimi ve aşkımı inandırmak için biraz zaman ver. Meyra:Şeye ne dersin? Meyra:Engel??? Evettttt arkadaşlar hepinize merhaba. İlk kurgumdur bu yüzden yazım yanlışları ve biraz amatörce olabilir. Lütfen destek vermek için bi şans verin kitabımaa. İyi okumalar🫶🏻🥰🥰
3h önce
  Yazar@tugbilgi
Adı Bahar
Bahar neredeyse çocuk gibi olduğu yerde tepinip, çığlık atacaktı. Zaten heyecandan ölüyordu, bir de adamla o yolu yan yana nasıl gidecekti? Sinan`ın aracın sürücü tarafına doğru yürüdüğünü görünce el mecbur, geçip ön koltuğa oturdu ve hırsla kemerini bağladı. Aslında kızgınlığı kızlara değil kendineydi. Kalbi maraton koşusuna çıkmış gibi atmasaydı şu koltuğa oturmak elbette kolay olurdu ama alçak kalbi her şeyi mahvediyordu. Sinan da arabaya geçtiğinde kemerini bağlayıp kontağı çalıştırdı ve vitesi attı, Bahar ise o tarafa bakmamaya yemin etmiş gibi kafasını cama çevirmişti. Arkadan gelen kızların kıkırtısıyla iyice sinirlenen Bahar, piknik yerine vardıklarında ikisinde canına okuyacaktı. Araba hareket ettiğinde kafasını çevirdiği camdan adamın yansımasını görünce, ılık bir heyecan bedenini bir an için sersemletti, farkında olmadan ister istemez göz ucuyla bakışları adama bulmuştu bile. Adamın üzerine giydiği buz mavisi gömlek ona o kadar yakışmıştı ki, bir an için onu izlerken resmen nefes almayı unuttu. Kızların sesiyle, girdiği transtan çıkan Bahar onların isteği üzerine radyonun sesinin açmak için elini uzattığın da, adamla aynı hamle yapmanın şokunu yaşıyordu, çünkü şuan elinin üzerinde duran el Sinan`a aitti. Sinan kızın kendisini izlediğini fark etmesiyle zaten mest olmuşken, şuan ki durumdan bir hayli memnundu. Bu kızlar bugün gerçekten onun lehine çalışıyorlardı. Bahar ateşe değmiş gibi elini çekince, yaşadığı o boşluk hissi ona bir an için tuhaf hissettirse de şimdilik bunu görmezden gelebilirdi. Ne de olsa beraber yaşayacak çok daha güzel anları olacaktı. Radyoya ses verdiğinde, keyifle şarkıya eşlik etmeye başladı aynı zamanda kızı gözleriyle süzmeyi de ihmal etmiyordu ama nazlı yari kafasını yine cama çevirmiş o güzel yüzünü ondan saklıyordu. Kurban olurdu be!
3h önce
  Yazar@selcanykazdal
Si̇yaha Bulanmak
Şüphesiz bazı hayatların hikayesi geceye karışmak... O geceye sızan ufak bir ay ışığıydı. Bense ölüm ve zulümden başka bir şey görmemiş zifiri karanlık... Aldıkları ceza yüzünden en azılı, psikolojik sorunları olan mahkumların da olduğu büyük bir hapishaneye ve askeri üsse sahip Karabağır adasına sürgün edilen üç hemşire. Onların zorlu mücadelesine uzanan güçlü silah tutan eller. Kör kurşunlara direnmiş büyük enkazlardan sağ çıkmışken bir boncuk bakışa vurulmuş ufak bir barakanın altında kalmıştım. Bülbül sesli bir komutanla, Gül kokulu kadının sevdasına ortak oldu bu topraklar. *** Askeri/Aksiyon/Gerilim/Yetişkin/Romantizm Ölüm kan içerecektir bunu dikkate alarak başlayın❤️ Başlama tarihi: 27 eylül 2023 Yayın tarihi: 1 Ekim 2023 İsim ve kurgu olarak KİTAPPAD deki tek hikayedir. Tüm hakları bana aittir.
4h önce
  Yazar@aysegulcee1
Bir çift kırık kalp|Texting
Kısa bir lise| texting kurgudur. Yıllar önce gitmek zorunda kalan bir genç ve onu beklemeyi hiç bırakmayan o genç kız. Aramızdaki mesafeyi sıfırlamıştı. Elleriyle belimi sıkıca sarıp beni kendi gövdesine doğru kaldırdı. ayaklarımı ayaklarının üstüne basmamı sağladı. Yüzüme doğru eğilip burunlarımızı birbirine sürttü. Az öncekine göre alçak bir sesle konuşmaya başladı. " Aşığım kızım sana, çok aşığım hem de." Yutkunduktan sonra gözlerime bakarak tekrar konuştu. "Bunu gözlerine bakıp söylemek muhteşem bir hismiş."
4h önce
  Yazar@okuryazarr
Çıkmaz
Ben bir polistim o ise bir mafya yakalanması gereken bir suçluya aşık olmuştum ama yapabileceğim bir şey yoktu aşık olmuştum...
4h önce
  Yazar@lilith.0304
İpi Kesik Uçurtma / Kısa Hikayeler
Kısa Hikayelerimin Toplandığı Kitap. Her kitabın türü o bölümün başında yazmaktadır. 1) Kalbe Yazılan Pasajlar : -Kitap Türü: Romantik/Dram -Şükran, Poyraz`ı terk ettikten seneler sonra onunla bir kafede karşılaşır. Aralarında çözümlemeleri gereken seneler vardır. 2) Camdan Şişede Hayat : (2) -Kitap Türü: Dram -Kızı hasta olan çaresiz bir baba, bir gün deniz kenarında sarhoş olmuşken ayaklarının dibinde bir şişe görür ve hayatı değişir. 3) Güneş Son Kez Parlayınca : -Kitap Türü: Dram -İntihar etmek üzere olan bir kadının son dakikaları. 4) Küçük Balkabağının Çığlığı : (2) -Kitap Türü: Fantastik, Korku -Cadılar Bayramında yanlış eve giden çocukların macerası. 5) Prenses`in Gözyaşları -Kitap Türü: Masal -Ağlayamayan Prenses`in Şövalye`sini kurtarmak için ağlamak zorunda kalması. 6) Ötanazi Treni -Kitap Türü: Distopya, Gerilim -İdam cezasının bir roller coster ile verildiği ülkede bu sefer masumlar trene binerse? 7) Güneş Son Kez Parlayınca 2 -Kitap Türü: Dram -İvan Oğlunu Öldürüyor isimli tablodan ilham alınarak yazılmış bir kısa hikayedir.
4h önce
  Yazar@niksimiksi
Kara Kraliçe 👑
Genç bir kız herkesin iyiliğini düşünebilir miydi ? Her zorda kalana yardım etmekten geri durmazken onun canı yanarken gerçekten kimsenin elinden bir şey gelmemiş miydi ? Ruhundaki ve kalbindeki kırıkları biri görsün ve onu düştüğü karanlıktan çıkarsın istemişti kızcağız. Geçmişin karanlık yüzü bir gölge gibi onu takip edip peşini bırakmazken bir gelecek kurabilirmiydi ? Tüm bu soru işaretlerini ortadan kaldırmak onun elindeydi sahi ne demişti genç adam? " Gitmek kolay ya geride kalanlar onlar ne olacak güzel gözlüm , Ruhum ruhuna kavuşmak için can atarken gidersen ben ne yaparım. Madem ki gitmek istiyorsun tut elimden birlikte gidelim . Ama beni yuvasız bırakma ne olur. " Genç adamın sesi sadece bir yalvarış değildi bir can çekişti sanki ruhunu da teslim ediyordu sevdiği kadının kollarına. Genç kadın son kez baktı olmazdı onlardan inanmadı o gözlere kendini okyanusun kalbine doğru bıraktı. Genç adam sevdiğinin arkasından atladı bir an bile tereddüt etmedi. Sevdalık kitabında yazmazdı yarı yolda bırakmak , bırakamadı genç adam daha önce bırakamadığı gibi. Ne kadar zor olsa da iki beden okyanusun dibinde birleşti önce elleri sonra kalpleri. Genç kadın inanmıştı bu aşka biraz geç kalsada.... *Tüm Hakları Bana Aittir Herhangi Çalınma Kopyalanma Durumunda Tarafımdan Yasal İşlem Başlatılacaktır.
4h önce
  Yazar@dileknars1
Hükümdar
Engin denizlerin, göklerin, silahların, savaşların ve büyülerin hakimi. Bilinmeyen bir evrende bilinmeyen bir zamanda...
4h önce
  Yazar@mavissu
Mavera | Zehirli Kelebek
"İlk önce zehirli kelebekler yutturacaklar ardından onlar uçuşmaya başladığında zehrini akıtarak kusturacaklar." Sevgilisi Selim`i yakın bir arkadaşıyla basan Gazal, arkadaşlarının gazıyla gittiği partide Deniz`le tanışır. Deniz`in onu görmezden gelmeye başlamasıylaysa işinde başarılı bir fotoğrafçı olan Hazar`la yakınlaşmaya başlar. İlişkisindeki çalkantı ve başarısızlık yetmezmiş gibi markasının batma eşliğine gelmesiyle dayısının şirkete gıcık bir ortak alması bir olur. Gazal ya mesleğini ve işini düzeltebilecek ya da bir daha toparlayamayacaktır.
3h önce
  Yazar@4yp3ri
KİNDAR
Dört temel taş, dört elementi simgeliyordu. Altın, Gümüş, Yakut, Ve Safir.... Dünya yok olduğunda değerli taşların ruhu onu iyileştirdi ve kendi ruhunu dünyaya üfledi. Taşın ruhu kendi varislerini yarattı ve onlara kendi ruhundan bahşetti. Artık her taşın bir koruyucusu, yeryüzünde bir hükümdarı vardı. Bu hükümdarlar kendi aralarında savaştı ve sınırlarını çizdiler. Birde bu savaştan uzak kalmayı seçen "Değersiz Taşlar" vardı. Onların diğerlerine göre soluk teni ve gri gözleri vardı. Hayatları griden ibaretti. Sadece taşın ruhuyla kutsananlar renge bulandı ve yüceldi. Değersiz taşlar için bir boyut yaratıldı ve onların yaşaması için geliştirildi. Değersiz taşlar kinle bulanıp kendilerine "KİNDAR" dedi. Gittiklerinde ise onların diyarından bir şey çaldılar. Yakut`u... Onu lanetlediler ve aralarında sakladılar. Kendileri gibi yetiştirip büyüttüler. Ruh taşı dengesi bozuldu ve taşların diyarı tamamen alt üst oldu. Yakutun yokluğu içten içe onları felakete sürükledi. Ta ki hükümdarlar boyutlar arası kapıyı açana kadar... Her yerin griye bulandığı dünyada kendilerine ait olanı bulmaları zordu. Bu yüzden seçilmişleri toplayıp kendi topraklarına götürmeli ve Yakut`un ruhunu tekrar diriltmeleri gerekiyordu. Yakut hükümdarlığı tekrar kurulmalı ve koruyucusunu bulup dengeyi sağlamalıydı. -TÜM HAKLARI SAKLADIR-
4h önce
  Yazar@baharicel
Levihan: Asillerin Aşkı
"Kendine fazla güveniyorsun." Dedi kral. "Umarım bu senin felaketin olmaz." Hange gülümsedi. "Asıl felaket benim! Canavar benim! Bugüne kadar defalarca kez Marley`in yüksek rütbeli askerlerini katlettim. Kimilerinin sevdiklerinin önünde öldürdüm. Ellerim... Ellerim de kana bulandı artık. Onlara her baktığımda kanın bakır metalik kokusunu alabiliyorum, kılıcımdan ve ellerimden damlayan  kanları görebiliyorum. Ben onlar için cehennemin ete kemiğe bürünmüş haliydim. Şimdiyse Cehennemin ateşi artık söndü ve onlara dost elini uzatacak... Bu eli kabul etmemek için aptal olmak gerekir." "Nefret ve düşmanlıktan daha büyük bir aptallık yoktur!" diye bağırdı kral. Hiç olmadığı kadar öfkeli görünüyordu. "Ne pahasına olursa olsun Marley`i barışa ikna et. Bunu baban olarak değil kralın olarak söylüyorum. Bu bir emirdir."
4h önce
  Yazar@glsmsava0
Beni Sev Karadeniz
"Kendim için öldüm, senin için öldüm sevgilim." Bu hikâye, Karadeniz`e sığınışın hikayesi. Bu hikâye, yaşadığı her zorluğu sabırla soluyan, umudu bittiğinde inadı başlayan Asi`nin hikayesi. Bu hikâye, kendisini bir gece ansızın terk eden sevdiğine karşı öfke besleyen, Karadeniz`in hırçın adamı Asaf`ın hikayesi. Karadeniz`de sahile vuran dalga kadar yalnızdı Asi. Bir tarafta sevdiği adamın nefreti, diğer tarafta ise dedesi ve ailesinin öfkesi vardı. Bir de üzerine üzerine gelen ve kimseye söylemediği gerçekler. Gerçeklerin, acımasız varlığını omzuna yük ederken, yüreğindeki koru söndürme savaşı veriyordu. Onlar, gönüllü yanıyordu. Onlar, aşklarını öfkeyle besliyordu. Onlar, aşkı yaşatmak için savaşıyordu. "Bu kız kim?" diye sorduklarında diğerleri yine eskisi gibi, "Asaf`ın, Asi`si desinler.
4h önce
  Yazar@guverce
Yan Daire
İnsan salaklıkta çığır açabilirdi, normal yani. Ama bence en büyük salaklık birisine platonik olmaktı. Ben de bu haltı çok güzel yedim. Hem de yan daireydi.
4h önce
  Yazar@cennomi
Sana Saniyede 100KM
"Nefes alıyorsan umut var demektir; ama nokta koyulduktan sonra `belki` demek umut değil, çaresizliktir."
4h önce
  Yazar@guverce
Loading...
0%