Son yıl okula yeni gelen Derya derslerinde başarılı ve zeki bir kızdı.Buda onu dikkat çekici yapıyordu. Ne yazık ki okulun sessiz çocuğu onu fark etmişti. Ve paylaşmak istemiyordu.(İlk kitabım umarım seversiniz)
Başarılı bir kadın olan Aylin. İş teklifi aldığı bir şirkette patronu ona kafayı takınca zorlu bir iş dönemine girer.
Yeter artık dedim sesim yüksek çıkmıştı. Ben bir mimarım sizin asistanınız yada köleniz değil. Ben sizin hiç bir şeyiniz değilim.
"Öyle mi?" dedi kaşlarını kaldırıp
"Evet öyle" dedim kesin ve net bir ses tonu ile
"Sen ben ne istersem o olcaksın minik. Bu ikimiz için hep böyle olcak ve ben benim olmanı istiyorum.
Ben artık herşeyi biliyordum ve galiba doğru aşkı bulmuştum.
"Bırak beni seni istemiyorum! yardım edin!" Dedim bağırarak. Arslan benim kolumdan tutmuş sinirli bir şekilde yürüyordu.
Dediklerimden sonra Arslan hışımla bana dönerek sinirden kızaran esmer yüzüyle kükremeye başladı.
"Benden nasıl kaçarsın lan sen! Seni bulamayacağımı falan mı düşündün Gece! Ben sensiz bir saniye bile yapamazken, sen benden kaçmayı mı düşündün!" Dediğinde ağlamaya başladım.
"Bırak beni Arslan! Lütfen! Bırak beni!!" Dedim çığlık çığlığa.
"Kes sesini benden kaçabileceğini mi sandın Gece! Seni benim yanımdan benim hayatımdan kimse alamaz! Anladın mı lan!" Bağırarak konuşmasıyla sinirden kızarmış esmer yüzüne baktım.
"Benim yanımdan benim karımı kimse alamaz öldürürüm! Sen hariç bu ülkeyi ateşe veririm anladın mı lan!" Dedi ve silah tutmayan eliyle belimden tutarak göğsüne yapıştırdı beni. Bense çaresizlikle ağlayarak önüme bakıyordum.
Kulağımın dibinde sıcak nefesini hissettiğimde ürpererek nefesimi tuttum. Fısıldayarak konuşmasıyla çaresizlikle durdum.
"Benim güzel karım bu kadar ayrılık yeter. Sana bu kadar hasret kalmam yetti." Dedi ve dudağını şakağıma yaslayarak derin bir nefes aldı.
"Sen benimsin yavrum, seni benden almaya kalkan kim varsa ölümü tadar." Dedi acımasız sesiyle.
Bir kez daha anladım ki benim Arslan Kurtoğlu`ndan kaçışım yoktu.
( Zühre karakterinin hayat hikayesini anlatan ikinci kitabım "Mâran: Çıkış Yok" )
İki eli cebinde bana doğru yavaş yavaş adımlarken,kısık gözlerini bir an bile benden ayırmıyordu.
"Ne yaptın bana?" dedi. Sorduğu sorunun verdiği panikle derin bir nefes verdim buz gibi havaya.Eli kolu bu kadar uzun olamazdı değil mi? Birisi birşey mi söylemişti ? Kendimi silkeleyip, kaçırdığım gözlerimi ona diktim.Hoşuna gitmiş olacak ki yüzünde bir sırıtış peyda oldu.
Kesinlikle eğleniyordu.
"Benim bu işle hiçbir alakam yok, herşey Semanın halt yemesi, bu deli saçması işe bulasmayalım dedim ama dinlemedi beni ve-" sözümü kesen adımlaması , önümde son bulurken bedenini benim ile aramda bir mesafe kalmaksızın bana yaklaştırdı ardında eğilip yüzünü yüzümle hizaladı.
O anda gidip gelen otoyıkamanın ışığı pes edercesine hepten kesildi.
Üzerimize yağan küçük cam parcaları ile kesilmekten ziyade patladığını anlamam zaman almadı.
` Hıh ` korkudan ağzımdan dökülen nidayla istemsiz olarak Doğana doğru çekildim.Aradaki mesafe tamamen kapanmış ve bedenlerimiz birbirine değer vaziyetteydi.Ben etrafımdaki olağanüstü durumlara bakınırken ne yaptığımın farkında bile değildim.
Panik dalgası içimde dahada büyürken, karanlığın içindeki o bir çift göz, istifini hiç bozmadan geç kalmış konuşmayı yaptı.
" Ne yaptıysan" düzeltmek adına tekrarlayıp
" Ne yaptıysanız, işe yaradı. Sözünde durdun. O gün istemediğim herşeyin bugün kölesiyim küçük Vesvâs!"
Sabah erkenden kalkmıştım. Bugün yıllardır tanıdığım Ateş Erkan okulumuza gelecekti; çok heyecanlıydım. Arkadaşım da benimle birlikte ayrı evde yaşıyordu; onu uyandırmam gerekiyordu, yoksa geç kalacaktık. Yataklarının başına geldim. "Pelin, diyerel dur, hadi kalk, geç kalacağız!" dedim.
Pelin, "Git başımdan ya, daha saat 6, ne yapacağız o saatte okulda?" dedi. "Ne mi yapacağız? Hani bugün o gelecek ya!" dedim. Pelin, "Gerçekten mi? Asena, adam daha senin varlığından bile haberi yoktur, inan bana." dedi. "Evet, haklısın ama nereden bilecek ki?" dedim.
Wattpad’de 1000 okuma aldım
Kitabın konusu:
Normal bir ailede büyüyen kız mafya ile karşılaşırsa ne mi olur?
Ceyda= bana bakın beyefendi benden uzak durun lütfen
0538= sana zaten bakıyorum öğretmen
Senden uzak durmak istemiyorum hatta daha yakın olabiliriz ceyda öğretmen
Tüm hayatını sadece kendi doğruları için yaşayan bir adam aşık olursa ne olurdu?
Bir gece de adamın doğru bildiği ne varsa yıkılmış ve odak noktası değişmişti.
İki farklı dünya ve iki farklı insan nasıl bir arada yaşardı ki? Yalnızlığı kendine uşak etmiş bir adamla tüm hayatını kalabalığın içinde geçirmiş bir kadın aynı çatı altında yaşayabilir mi?
Adam yalnızlığı kendine kalabalık ederken kadın kalabalığın içinde yalnız kalmıştı.
Hayatta her şey olurdu peki bunu kendimize nasıl uyarlarız?
Gece adındaki üniversite öğrencisinin hayatının normal olduğuna kendini inandırması ve daha sonra Gece`ye saplantı bir şekilde aşık olan Ayaz`ın ortaya çıkmasıyla birlikte Gece`nin aslında hayatının aslında normal olmadığı fark ettiği bir hikayedir.
Aslında mesele hiç bir zaman normal olmamak değildi. Aslında mesele normal olmadığını kabullenememekti
Ölmeden önce sın bir kez türkiye gelen sara, havalimanına varır varmaz kim olduğunu bilmediği adamlar tarafından kaçırıl. Arslan düşmanı olan kızı kaçırdığını düşünür fakat her şey onun planladığı gibi gitmez..
Sara ve Arslan’ ın hikayesi.. 🤍🤍
Bütün inançlarımın kırıldığı bir noktaydım.
Kendime bile yabancıyken,tanıdık hissetmem muammaydı.
Hislerim,kalbime,sevgiye artık yabancıydı.
Güvenim,ise artık korkaktı.
Cümlelerim,aşka çok inanan bir kadına göre ızdıraptı…
Umuduma güneş hiç doğmazdı.
Pencerem,yarınıma hava almak için açılırdı.
Ta ki her şey onun varlığına gelene kadardı.
“Mutlu değilim”
“Beraber mutlu oluruz.”
“Yalnızım.”
“Bundan sonra değilsin.”
“Nasılsın?”
“Sen iyiysen,iyiyim.”
Artık bir hayatım vardı…”
"Madem birinizin ölmesi gerekiyordu,o zaman bende birinizi öldüreceğim. Ama endişelenme sevdiğim,bu kişi sen olmayacaksın" Gözlerim kapanmak üzereyken duyduğum birkaç cümleyi de uyandığımda hatırlamak adına aklımda tutmaya çalıştım.
"Sonsuza kadar elveda Eymen ve hem hayatına hem de hayatıma hoşgeldin güzelim"bir kahkaha sesi kulaklarımda özgürlüğüne kavuştu.
"Işıkları söndürseler bile,yolumu kaybetsem bile seni kaybetmeyeceğim,seni bırakmayacağım Işık. Lütfen sen de beni bırakma çünkü benim yönüm ve ışığım sensin. Benim bütün yollarım sana çıkıyor,seninle yolumu buluyorum ben. İsmim bile bu kadar karanlıkken lütfen sensiz aydınlığa kavuşmamı bekleme benden Işık.Bırak senin aydınlığınla bulayım yolumu."
"Ben onu her haliyle sevdim. O ise benim her halimi onda sevdi..."
Ailesi tarafından sevgi görmeyen Kardelen aşık olduğu adamla bir yuva kurar. Kendi küçük ailesiyle mutlu bir şekilde yaşarken gerçekler bir bir ortaya çıkar.
***
"Sana, bana aşık olmamanı söyledim. Neden beni dinlemedin."
Genç depresif bir kız...
Ressamlık tutkusu onu ölüme götürürken, küçüklüğünde babasının bıraktığı kalıcı travmalar, hissizlik duygusuyla başa çıkmak için kullandığı sigara, kahve ve kendi vücuduna yaptığı eziyetler.
Duru abisinin ölümünü kabul etmeyip babasına duyduğu nefret onu hissizleştirir, babası öldükten sonra Duru, babasından kalan son anısını yaşatmak uğruna girdiği bu yolda karşılaştığı, karamsar, başı dertten kurtulmayan Ayas`la; uzun denilecek kadar kısa, kısa denilecek kadar uzun bir zaman geçirir.
Ayas daha küçük yaşta annesinin babası tarafından şiddet gördüğü ve bunu unutmak için taşındığı şehirde, takıntı yaptığı toksik ilişki arkadaşlarına da olduğu kadar kendisine de yansır.
Eski sevgilisi Ceren`i takıntı yapan Ayas, bu duygudan kurtulmak için karşısına çıkan bu fırsatı değerlendirecek mi?
Yoksa bu fırsat onun kaderi mi?
İki insan, iki babasız yetim.
Biri kader, biri ölüm.
•
NOT: BU HİKAYEDEKİ TÜM OLAYLAR, İSİMLER HAYAL ÜRÜNÜDÜR.
Yeni hikayemdir, yorumlarınızı bekliyorum.<3
Yeni evli bir çift birbirlerinin karşı komşusu olursa?
Romantik hikâyelerin çoğu evlilikle biterdi; Duru`nun hikâyesi evlenmesi, temizlik ve düzen takıntısı olan kocasının pasaklılığına dayanamayıp farklı evlerde yaşamayı teklif etmesiyle başladı.
Sonrasında ortaya çıkan yalanlarsa hikâyesinin geri dönülemez bir yola sapmasına sebep oldu.
~Eski Adı: Ezber Bozan Evlilik~
Lise son sınıfa giden Sara nın normal bi yaşam tarzı vardı.Taki bi gece kapısına ona ait bi çiçek bırakılana dek.
Bi gece evine giden Sara ile karşılaşınca onu takıntı haline getiren devlet ajanı,takma ismi Cellat olan seri katilin onu takıntı haline getirmesi...
Timsah gibi bir Adamla Tilki gibi bir kadının hikayesi.
Yaşadığı her ikş hayattında da aynı kötü ruhu kurtaran bir kız... Akay Aşina
Ve onun tarafından kurtarılmasına rağmen aslında daha beter bir tutsaklığa düşen adam Ming Le Gun.
Bu kendini Türk Dünyasının güç savaşının ortasında bulan iki kardeşin Tarihi değiştirme mücadelesi.
" Unutma Le Gun. Seninle her kavga eden düşmanın değildir. Tıpkı her yardım edenin de dost olmadığı gibi."
Bezden yapılma valizinin içine bir kaç parça kıyafetini sıkıştırırken yarının hayallerini kuruyordu. Gidecek kimsesi yoktu ve böyle bir adım atmak onu korkutuyordu. Unutmadan dolabın içinden kendine ait olan tek varlığı altın bileziği aldı, valizin içine koydu. Unuttuğu bir şey var mı diye bakınırken masasının üstünde bugün yazdığı sayfaları gözleri dolu dolu bir kez daha okudu.
"Her zaman yazdığım gibi yazıyorum sana sevgili günlüğüm ama bugün hiç iyi değilim Yamaç Demir Karadeniz`e reklam çekimi için gelmiş gidecekmiş, hemen terk edecekmiş beni. Zaten kim yanımda oldu ki...
Annem bile istememiş beni, bugün teyzem bağırarak söyledi ölmeden önce son sözü "Alın şunu benden" olmuş. Annesi sevmiyeni kim severmiş tek yaptığım şey boş işlerle uğraşmakmış.Oysa bir parça ekmek uğruna senelerce köle gibi kullanılmaya razı olmuştum ama artık gözlerim açıldı ya da aşktan kör oldu. Ben biraz da kendi hayatım için sürünmek istiyorum, ben onun peşinden gidiyorum.o ise beni tanımıyor bile"
Dudaklarına yerleştirdiği buruk gülümsemeyle defterini çantasına koydu. Telefonunun sesini kısıp cama yöneldi. Evet kesinlikle bu hapishane kılıklı yerden kaçacaktı.
Henüz iki haftalık çiçeği burnunda olan çift balayına gitmek üzere yola çıkarlar.
Sadece Ay`ın aydınlattığı karanlık,yağmurlu havada ilerlerken yol kenarında arabası arızanlanmış,otostop çeken bir adamla karşılaşırlar.
Arabalarına aldıkları adamın ruh hastası bir manyak olduğundan haberleri yoktur.
Yolun sonunda kocasını kaybeden kadın, yıllarca takip edildiği adamın hayatının merkezinde bulur kendini.
Öldürürüm! Sen benden ayrılamazsın anlıyor musun?! Ben seviyorum seni! Asla bırakmam! Öldürürüm kendimi!"
Cengiz, kadına doğru yaklaştı.
"Bırak şunu Hazal,hadi."
Kadın, geri çekildi.
Elinde ki silahı daha sıkı tuttu.
"Bırakmayacağım!" Boğazı yırtılırcasına bağırdı."Sen nasıl beni terk etmeyi düşünebilirsin?! Sen gidersen ben yaşayamam!"
"Hazal,ver şu silahı..."
Elini, kadına doğru silahı vermesi için uzattı.
"Şimdi bana beni sevdiğini ve beni terk etmeyeceğini söyle! Söyle hadi! Söylemezsen öldürürüm kendimi!"
Kadının ağlayarak bağırması üzerine daha fazla dayanamadı Cengiz.
"Hazal! Sorunlarımızı böyle halledemeyiz."
"Sana olan aşkım, şımartıyor seni! O yüzden sarfediyorsun bana bu sözleri! İlgim hoşuna gidiyor! Yanına yaklaşan herkesle kavga etmem mutlu ediyor seni! Beni bırakamazsın Cengiz! Beni terk ettiğin an öldürürüm kendimi!"
"Hazal dedim!"
Ortamda gerginlik git gide artıyordu.
"Bana beni terk etmeyeceğini söyle Cengiz! Çekerim bu tetiği! Bir dakika bile düşünmem öldürürüm kendimi! Benden her gitmeye kalktığında denedim bunu biliyorsun! Senin sevgine nasıl muhtaç olduğumu biliyorsun,bu yüzden beni süründürmek için ayrılmak istiyorsun!"
Silahı daha sıkı kavradı.
"Hazal dedim!"
Kadın tam tetiğe basacakken Cengiz onun bileğini ansızın tutarak kendine çekti.Neye uğradığını şaşırdı kadın.Parmaklarını kolayca açarak silahı ondan aldı adam.Odanın bir köşesine fırlattı öfkeyle.
"Sensiz yaşayamam ben Cengiz..." Omuzlarını sarsarak ağlamaya devam etti."Beni terk etme...Unut bu kelimeleri..."
Cengiz, kadını kollarının arasına çekip onu sarıp sarmaladı..
Onun, kendisini nasıl saplantı haline getirdiğini biliyordu.
Bu kızın sevgisinin hastalık derecesinde olduğunu da...
"Bırak beni bırak!"
Kadın,ellerini adamın iri parmaklarından kurtarmaya çalıştı.Adam ise onun bileklerini kavramış,bükerek belinde bir araya getirmişti.Tek eliyle kadına yetiyordu gücü.Su,belinde birleştirilen ellerini kurtarmaya bir kez daha denedi.Bu girişimi adam tarafından engellendi.Adam,elindeki ipi kadının bileklerine dolayarak sıkı sıkıya bağladı.
"Sana beni bırak dedim! Zorla mı tutacaksın beni burada?! Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Bu çabaların boşa! İstediğini yap bana! Son nefesimi verinceye dek nefret edeceğim senden!"
Adam,kadının ellerini bağladıktan sonra onu bir çırpıda aldı omuzuna.Su,bir an düşme hissine kapıldığından çığlığı basarken adam birkaç adımda ulaştı koltuğa.Kadını boylu boyunca yatırdı yüz üstü.Ayakları çırpmaya başladı Su.
"Ne yapıyorsun Ateş?! Bırak beni!"
Adam,onun hiçbir sorusuna cevap vermiyordu.
Ateş,kadının ayaklarını da bir araya getirip aynı elleri gibi sıkı sıkıya bağladı.Kadının hareketleri tam anlamıyla kısıtlanmıştı şimdi.
"Elinden kurtulamayacağı mı sanıyorsun?! Polise şikayet edeceğim seni! Hapise tıktıracağım!"
Adam,usulca eğildi kadının üzerine.Yüz üstü yatmakta olan kadının saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.Bilerek üfledi nefesini kadının ensesine.Usulca fısıldadı kadının kulağına.Bir sır veriyor gibiydi.
Su,önce kulağında adamın dudaklarını hissetti ardından ahlaksız sözlerini işitti.
"Polis seni arayıp bulana dek ben çoktan parçalara ayırmış olurum seni güzelim...Sıra kalbine geldiğinde oldukça özenli davranacağımdan hiç kuşkun olmasın...Madem biz bir bütün olamıyoruz,o halde nefes almanın senin için hiçbir anlamı yok öyle değil mi?"
Dudaklarını, kadının kulağının hemen arkasına bastırdı.
"Biliyorum çok seviyorsun beni.Öyle ki,benim için kendi canından bile vazgeçebilirsin."
Bunlar gerçekler değildi.
-" Büyünün her şey olduğu dünyada sende zerre kadar büyü yok. Ne kadar değersiz bir şeysin. Bu dünyada hiçbir şey yapamazsın. Her şeyden vazgeç gitsin. Sen doğuştan eziksin. " Dedi.
Cümlesini tamamladığında attığı güçlü ve aşağılayıcı kahkahalar eşliğinde yüreğimi paramparça olurken bedenimi acımasız sözleriyle tuzla buz ediyordu. Kahkaları arasında yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Sağ elinin baş ve işaret parmağıyla sol gözüne iyice açıp iris kısmını görmemi sağladı. Gözünün iris kısmında bile aşağılayıcı bir bakış vardı.
-" Sen doğuştan eziksin! " Dedi lafını tekrarlarken güçlü kahkahaları arasında.
O güldükçe içimde kopan fırtınalardan haberi bile yoktu. Artık bu aşağılayıcı duruma dayanamıyordum. Sağ elimin yumruk yapıp tırnaklarım etimi derlercesine sıktım ve konuştum.
- " Ben ezik değilim! " dedim.
Kahkahaları arasında güçlü ve kararlı çıkan sesimi duyunca irkilip bir adım geri çıktı.
Düştüğüm yerden ayağa kalkıp hiçbir korkum olmadan gözlerinin içine bakıyordum.
-" Ne demek istiyorsun? " Diye sordu tereddüt içerisinde kalırken.
-" Ben ezik değilim. Ben benim gibi olanlar için umut olacak bir ışığım. " Dedim.
*********************************
İçinde bulunduğum Daryon krallığı da dahil bütün dünya büyü gücüne sahipken benim zerre kadar gücüm yoktu. Bir gün köyümüze gelen elçi bütün hayatımı değiştiren bir mucize yarattı.
Şimdi akademiye gidip daha önce sahip olmadığım güçlerimle bütün dünyayı değiştireceğim.