STAY WİTH ME
Hayatını sıradan ve hayallerle geçiren Jack, Dünya`nın başka bir ucundan gelen kız ile hayallerini açığa çıkarmaya ve gerçekliğe dönmeye başlar. Sadece hayalperestlik, şarkılarla dolu yaşamına birdenbire giren kız ile bütün kişiliği değişmeye başlar. Herkesin "kaçık" dediği kıza aşık olup bütün hayatını ve ilhamlarını o kızdan alarak yaşamaya başladığını fark eder. Eksik olan tek şey gerçekte düşmanının kim olduğunu bulmaktır.
|
GECE'NİN GÖLGESİ
Vatan uğruna nice şehitler verilir bu topraklarda.Her şehit yeni bir intikam demektir ve bu intikamın gölgesinde yaşananlar asla unutulmayacaktır.
Gece çöktüğü vakit kurtların intikam vaktidir.
|
Nereden Çıktın Sen?
Afra canı sıkıldığı için numara sallayıp mesaj atarken bunların başına geleceğini nereden bilebilirdi ki?
Peki bilse yine de o mesajı atar mıydı?
Normalde asla yan yana gelmeyeceği insanlarla yakın olmak zorunda kalınca aslında o kadar da kötü olmadıklarını fark etmesine mi sevinsin yoksa her zaman yanında olduklarından biraz uzaklaşmak zorunda kaldı diye gerçek yüzlerini gördüğüne mi üzülsün?
***
Sadece eğlence amacıyla yazılmıştır, içindekileri ciddiye almamanız gülüp geçmenizi tavsiye ederim.
Hiçbir kurum, kuruluş veya kişiyle alakası yoktur hepsi hayal ürünüdür.
Bu konuda yazılan ilk kitap.
22.09.20/28.03.22
|
Yalnızlığın 20 Evresi
İçinde birden fazla kişiyi taşıyanların,intikam ateşiyle yanan ruhların,acı dolu bir dünyada kalplerine binlerce hançer saplanmış olanların hikayesi.
|
bu bir rüyaydı, mektuplar ve anılar
Sadece rüyaydı ama kim için?
+
Aralarından sadece biri sonsuzluğa karışmıştı ama neden hepsi sonsuzluğun yalnızca azap getirdiğini düşünüyordu? Kadın gitti ve geride yarım kalmış bir aile bıraktı. Parçası olduğu bir aile. Kendisinden geriye yalnızca bir sandık dolusu mektup kalan kadın arkasında bırakacağı enkazın en başından beri farkındaydı. Bunu istememişti, istemiyordu da ama zorundaydı. Gerçekten zorundaydı. Bu somut zincirlerin bedeninde oluşundan kaynaklı bir zorunluluktu. Bu zorunluluğu kendisi seçmemişti ya da uzun uzun düşünüp çoğunluğun iyiliği için yapmak zorundayım gibi bir kanıya da varmamıştı. Silahlar vardı, zincirler vardı ve silahlar alnında yaslıyken zincirler bileklerindeydi. En kötüsü ise zincirler kalbini ele geçirmişti, kalbi de ağzı da zincirliydi.
Ve işin acısı, gerçekten öleceğini düşünüyordu; ta ki bambaşka bir gerçeklik onu ızdırap veren kollarına alana kadar.
Ne yapacağını bilmiyordu.
Kusursuz bir planın içine düşmüştü, bir yandan perişan olan ailesinin yaşadıklarını düşünüyor bir yandan da sahte cenazesinde olanları izlediği anlar gözünün önünde gitmiyor ona krizler geçirtiyordu.
Her şey o kadar gerçekti ki, neyin sahte olduğunu neyin rüya olduğunu anlayamıyordu. Gerçekten bir rüyanın içinde olmalıydı.
+
"Baba," dedi on dokuzuna böyle bir günde basmış genç çocuk içindeki öfkeyle baş etmeye çalışarak. "Annem ölmedi."
"Biliyorum babam," dedi otuzlarındaki adam, biliyordu ama bunu öğrenene kadar çektiği azap hâlâ yerli yerindeydi. Oğlunun sahip olduğu öfkeye kıyasla çok daha fazlası vardı içinde ve büyük bir kinle, kucağında tuttuğu on beş aylık minik kızını uyandırmamaya çalışarak kısık sesle konuştu. "Biliyorum oğlum."
Devam etti. "Ve onu geri alacağız."
|
Aşeka ~ Kış Güneşi
(Gerçek aile de içerir)
Bu kitap hem eski bir asker ve kaçak bir kadının hikayesini konu alıyor.
hemde ailesinden koparılmış bir çalı kuşunun ailesini bulmasını konu alıyor.
************
Kanatlarımı kopardılar benim uçamayayım diye...
Oysa ben adım gibiydim bir çalı kuşuydum... Kızıl renkli bir çalı kuşu. Yanlız ve korkmuş bir şekilde hiç bilmediğim topraklarda bir yabancı gibiydim herşeye. Fakat o geldi...
O geldi ve yabancı olduğum bu şehri bana yuva yaptı...
******
Onun için dudaklarım aralandı ve sesim bir sis bulutu gibi etrafımızı sardı...
Ah, canım sevgilim, derin bir okyanustayım
Hiç kimse gelmiyor, bırak bеni, konuşayım
En azından bugün, bugün de sonbahardayım
Soracak olursan ben şimdi uzaklardayım
Mırıldandığım nakaratla birbirimize daha çok yaklaştık yağmur bizi ıslatıyordu fakat biz aşktan sırılsıklam olmuştuk zaten.
Ve ardından bu şarkının başka bir nakaratı döküldü dudaklarımdan
Saçların ıslanır, ellerin bana bağlanır
Utanır söylemez, diz çöküp sana yalvarır
Dudakların bana nasıl da yakınken öyle
Bu rüyadan biri, biri beni uyandırır...
Hiç uyanmak istemediğim bir rüyaydı bu. Ve bu rüya bir öpücükle taçlandı...
|
SİYAH YARALAR- (KATLİAM SERİSİ 1)
İntikam istiyordum.
Adalet istiyordum.
Geçen 10 yılımın hesabını istiyordum.
Ailemin kanını akıtan o katillerin yok olmasını istiyordum.
Hayatım ben daha 12 yaşındayken benden çalınmıştı. Bir gecede yok olan huzurlu yuvam içimde olmayacak bir yangın başlatmıştı. O yangın her gün daha çok harlanıyordu ve benimle beraber etrafımdaki herkesi yakıyordu.
Ben Lalin. Ailesi için adalet arayan, küçüklüğü çalınmış ve erken büyümeye mahkum bırakılmış o çocuk. Eğlence adında yapılan bir katliamla kimsesiz bırakılmış binlerce çocuktan birisi. Hepimiz adalet arıyorduk ve ne olursa olsun o adaleti sağlayacaktık.
"İçini yakan o yangın bir gün sevdiğin herkesi de seninle beraber yakmaya başlayacak fötr şapkalı kız"
JOKER.
|
YENİDEN
Sevdiğiniz herkesin ölümüne tanık olsanız ve size son bir şans verilseydi ne yapardınız ?
Benim için cevap çok basit, aldığım her nefeste düşmanlarımı tek tek kor gibi yanan intikam ateşiyle yakacağım.
Ben Eva Türemen göklerde ki Tanrı şahidim olsun ki sizi öldürmem için bana yalvaracaksınız...
|
KARANLIĞIN ARDINDAKİ IŞIK
Her birimizin hayatlarının başlangıcından itibaren dönüm noktaları vardır..
Kimisininki ise daha doğmadan başlar...
Hiçbir sır veya hiçbir şey gizli kalmaz her şey elbette ortaya çıkar, peki ya bu yolda bir ilk yazılır ve herşey gizli kalmaya devam ederse?
Rüya Annesi ile taşındıkları yeni evine alışabilecek mi?
Peki ya yeni Okuluna ve yeni Müdürüne?
Ya da oldukça tuhaf ve gizemli olan kişinin Canice öldürülen babasına ne gibi bir faydası olacak?
Ya da zararı mı demeliydim?
*DİKKATT:
KİTAP VE HAKLARI TAMAMEN BANA AİTTİR.
HERHANGİ BİR KOPYASI, ÇALINMA DURUMU DAHİLİNDE YASAL İŞLEM BAŞLATILACAKTIR.
|
Yarım Kalanlar
"Ulan!" diye bağırarak bana arkasını döndü, ağlıyordu. "Bazen yanına gelmek, hiçbir şey demeden sana saatlerce sarılmak istiyorum. Kokun içime işlesin, her özlediğimde anımsayayım istiyorum. Üstüm başım sen koksun istiyorum lan!"
"Levent," dedim ağlayarak, titreyen sesimle. Duyduklarım benim için çok ağırdı. "Ben gitsem iyi olacak."
Yüzünü hızla bana dönerken gözlerinden akan yaşın beraberinde, hayal kırıklığıyla baktı gözlerime. "Ama sen hep böyle yapıyorsun..."
"Bir şey yapmıyorum."
"Yapıyorsun Umay!" dedi bağırarak. Delirmiş gibiydi. "Ne zaman sana gerçekleri haykırsam, kaçmak için yol arıyorsun."
"Hata yapmanı istemiyorum."
"Hayatım boyunca hata yapmadım, yapmam."
"O zaman benden uzak dur Levent," dedim, kısık bir sesle. "Çünkü en büyük hatan olurum."
"Beni artık sevmiyor musun?"
"Seviyorum..." dedim acı tebessümümün eşliğinde, o da gülümsemişti. "Kutay`ı da seviyorum, Anıl`ı da. Hatta Ziya`yı da çok seviyordum."
Tebessümü solarken başını onaylar anlamda sallayıp eli ile odanın kapısını gösterdi.
"Git Umay!" dedi. "Kutay`a git. Anıl`a git."
Bende onun gibi yapıp bir şey söylemek yerine başımı onaylar anlamda sallayıp odadan çıktım.
|
Peşinde +18
Sahte bir birliktelik ile evlenen bir çift.Aşık bir adam,Hedefleri olan bir kadın.Örgütü bitirmek için çabalayan Yara.Her şeyden habersiz bir adam;Ayaz Şendan.
Bu bir kumardı.
Ayaz bu kumarın içindeydi ama Yara kumardan kaçmamıştı.
Yalnızlığımın eseriydi Yara;
Acılarımın vücut bulmuş haliydi Ayaz. Ne onlar böyle olmak istedi ne de ben onları böyle yazmak istedim.
Yanlızlık Acıyla birleşince mutlu olur mu?
Sanırım okuma vakti...
|
HAZAN
Hazan Kara.
Lavanta kokulu Hazan Kara.
Cehennemin içindeki en günahsız mahlukat. Bir kukla. Ufak bir çocuk, Hazan Kara.
"Ben neşeyle gülen küçük bir çocuktum aslında ama beni öldürdüler.* Hayallerimi, umutlarımı, gülüşlerimi toprağın altına canlı gömdüler. Ruhum sıkıştı, daraldı, patladım. Yeniden doğdum şimdiki ben olarak. O küçük, güzel, sihirli çocuk hep içimde ukte kaldı, kendi içindekilerle. Bütün sevinçlerim kursağımda kaldı. Bütün insanlara yabancılaştım. Ama en çok da kendi insanlığıma uzaklaştım. Bir şeytana evrildim zamanla.
Merhametimi, neşemi, gülüşlerimi çaldılar hali hazırda kurak olan bir topraktan çiçek yolar gibi. İlk usul usul yaklaştılar, sever gibi. Narince okşadılar. Yalnız hızla uzaklaşırlarken köklerimi gördüm ellerinde, gözlerinde belli bir gurur. Bir hayatı söndürmenin gururunu haykırıyordu gözleri yumrukları arasında ve ayakları altında renk renk açan çiçekleri ezerlerken çöp gibi. Tek bir tane de değillerdi. Onların ruhuma açtığı oyuklarına başkaları da nefret tohumları ekti çünkü. Kurak toprağımı suladılar. Ben iyilik için savaşırken bir damla suyu esirgeyenler yeşillendi etrafımda. Oradan biliyorum.
Hatta -çok gülünç aslında ama gülerken sızlıyor kalbim. Pek gülemiyorum insan içinde acıdığından canım, neyse- can oldular bana söylediklerine göre, canımı aldıklarından bir haber. İşte ben o zaman soldum. Zamanını doldurmuş bir zambak gibi boyun büktüm. Rengimi, kokumu beni ben eden varlığımı söktüler içimden hali hazırda. Şimdi bir köşede gözleri esasında akmaya hazır yaştan parıldayan ama sevinç ışıltıları sanılan kimsesiz bir çocuk var ve diğer bir kenarda da yabancı bir kadın. Kim acaba? Tanımıyorum pek. Bir tek kokularımız ortak. Zavallı. O da ölüm kokuyor. Aynı benim gibi. Nasıl da benziyoruz öyle. Neyse.
|
İntikam Yemini -Savaşçı
Bir intikam peşinde
|
ŞAH MAT
Kadın bir akrep, adam bir katran.
Bir kadın bir adama bu kadar haram, bir adam bir kadına bu kadar yara olamazdı.
*
Bu kitap Şah, Mat ve Son oyun olmak üzere 3 hikaye içermektedir. Hikaye geçişleri, bölüm başlarında belirtilecektir.
*
ŞAH
Bedenindeki tüm acılar seni canlı tutar. Peki ya ruhundaki?
Geçmişin kıvılcımı geleceği sıçrar ve bir ateş yanar. Anka kuşu misali küllerinden doğan, o ateşi tutar.
Çemberin Efendisi...
Korkusuzluğu acıdan beslenen genç adam;
Uraz Kurt.
Acıyı unutmaya yüz tuttuğu o yerde -Kalbinde- misafir ederse, eskisi kadar korkusuz olabilir mi?
*
MAT
Her insanın geçmişinde pençe izleri olurdu. Derin yarıklar açan o pençe izlerine birçok anı gizlenirdi. Ve ne yazık ki Uraz`ın soyadı, kendi ruhunun beline öyle şiddetli bir pençe indirmişti ki, kuytuda saklanan geçmiş bile silinmişti.
Geçmişi gün yüzüne çıkaran bu kitapta, belki de bilinen tüm doğrular yanlış, yanlışlar ise doğru çıkacak... Belki aşk, sahte bir gülüş olup; günler akrep ve yelkovanın ayrılığından sonra işlemeyi bırakacak.
Kadın bir akrep, adam bir katran.
Bir kadın bir adama bu kadar haram, bir adam bir kadına bu kadar yara olamazdı.
*
SON OYUN
Kartlar açıldı.
Piyonlar öne sürüldü.
Kaleler yıkıldı.
Filler öldü.
Vezirler devrildi.
Şahla şah karşı karşıya geldi.
Acımasızlığını ikinci bir deri gibi üzerine giyen Uraz Kurt, sevgisini yaralayan bu acımasızlıkla başa çıkabilecek mi, yoksa sevgisini acımasızlığına mı kurban edecek?
Masumiyeti gözbebeklerinin içerisinde taşıyıp koruyan Ayşin Şendoğan, kötülüğün bekçisi olan adamın nasırlı ellerine mi güvenecek, yoksa hayatını masumluğunu koruyarak mı sürdürecek?
Devrildi Şah.
Oldu Mat.
Bitti oyun.
Kapandı defter.
Şimdi rakibini yenme zamanı. Tek bir kazananın olacağı bu hayatta, sevgi imkansızdı. Ancak tüm imkansızlıklar da aşkı doğururdu. Doğan aşk, peşinde ölümü de sürüklerdi. Peki bu hikayede ölen taraf kimdi?
|
Yıldızlar ve Papatyalar (Askıda)
Ona çekiliyordum, göğsümün altındaki yılan ona bir adım daha atmam için dişlerini geçiriyordu kalbime. Nefretim yine nefrete çekiliyordu, Taner babamın nefretiyle vardı ve ben onun nefretine sürükleniyordum; nefretle büyüyen kalbimi bir nefretin ellerine bırakıyordum bu gece.
🌼
Benim göğsümün altında bir yılan, onun sırtında kanatları vardı. Ben karanlığın beni sürükleyişine başımı eğmiş, o kanatlarını karanlığa açmıştı. Yavuz benim karanlığımın kilidiydi lakin en güzel ışık da onun kaburga kemiğinden akıyordu.
|
Obsesif Öğütler
Her gün aynı şeyleri tekrarlayıp durdu. En sonunda henüz yeni taşınmış olduğu köhne bir mahallenin on yedi numaralı apartmanında acı bir şekilde can verdi. Açık pencereden giren bir karga, cesedinin gözlerini oyup da evi terk edene dek epey zaman geçmişti. Belediye tarafından kimsesizler mezarlığına gömülen Şafak Öğüt Aydın`ın ölümü üzerine mahalleli, adamın yirmi sekiz yaşında hayatına bile isteye son verdiğini düşündü. Olay üzerinde durulmadan intihar olarak kayıtlara geçti.
|
Aşeka ' Sarmaşık'
Hergün yeni bölüm!...
Hiç beklemediği şeyler yaşayan Peri..
Karısın yokluğunda bir çare arayan Aslan ve minik kızına sahip çıkmaya çalışan Aslan....
Küçük yaşta annesini yokluğuyla sınanmış minik bir ahu...
Hayata tutunmaya çalışan çekirdek bir ailenin acılar içindeki hikayesi...
|
Operasyon Adi: Akkiz
BİR MİT KURGUSUDUR.
|
Sevgi̇li̇ Eşi̇m
hayatında daha önce görmediği bir bayana evlilik teklifi eder misin? Peki evlilik teklifinin arkasındaki gerçek? Peki ya kocanın psikolojik sorunları varsa? Zeki bir bayanın hayatı evlilik teklifi ile değişecek mi?
|
Balkan Kızı
"Sen bu ruhsuz kalbin ruhu oldun."
Adelin Angenov 28 yaşında bir örgüt kolu.
Doğduğundan beri babasına özlem duyarak yaşayan Adelin ve Anıl herşeyin başladığı o günde bir parçalarını kaybettiler. Adelin o günden sonra herşeyinden vazgeçmesi gereken çıkmaz bir yola girmişti. Adelin 15 yıl boyunca intikam için örgüte sızarak en iyi eğitimleri almıştır. Örgütün en güvenilir kişisi olan Adelin gizlice Türk askerlerine Siyah Orkide kod adıyla muhbirlik yapmaktadır. Çünkü Adelin`in sızdığı örgüt Türklerin yıkmak istediği örgüttür. Ta ki Adelin bir Türk askeri ile karşı karşıya kalana kadar...
O gün herşeyin başladığı ikinci gündü. Adelin Angenov yeni acılarla yüzleşecek, yeni tuzakları atlatacaktı. Ama herşeyin üstesinden gelebilecek miydi?
Bu kaderi değil, kalbi değil, aklıyla karar verecekti. Çünkü Adelin acılarına gülerdi.
-Ben Adelin, acılarım benim mutluluğumun anahtarı olacaktı.-
|
Kardeşin Duymaz
"Ağabey!"
Sesimde ki yakarışı duymuş muydu? Ona olan muhtaçlığımı görmüyor muydu?
Ona yalvaran sesimi duyduğunu kasılan sırtından anlamıştım. Siyah gömleğinin ikinci bir deri gibi sardığı gövdesinde ki kaslar gerilmişti.
Bir umut besledim dudağımın kenarında. O umut salisesinde filiz verdi. Ama ağabeyimin sekteye uğramayan adımları onu benden uzaklaştırdıklarında, zalim bir canavar hayata tutunmak için fazlaca mücadele eden filizi kökünden söktü. Benden o kadar uzağa fırlatmıştı ki, artık ona ulaşmam imkansızdı.
Ben onu çok seviyordum, o da beni sevsin istiyordum sadece. Çünkü ağabeylerin kanatlarının altı, küçük kızları bütün kötülüklerden muhafaza eden o mağaraydı.
Hıçkırıklarım çaresizliğimin resmiydi. Onun kopyası olan siyah gözlerimden sicimle inen gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.
"Ağabey," diye hıçkırdım.
"Ağabey ben seni çok seviyorum!"
"N`olur bana sırtını dönme!"
|
Bu Yağmurlar Yüzünden
"Böylesine severken..." Güçlükle nefes aldım. "Nasıl sileceğim seni içimden?"
Yumruk yaptığım ellerimi hırsla göğsüne indirdim. Ona doğru sendelerken artık hiçbir şeye gücümün yetmediğini anlamıştım. Bedenimi bile artık zor taşıyordum, onun yere göğe sığmayan aşkını nasıl taşıyacaktım ki zaten?
Ellerini belimin iki yanında hissettim. Düşmeyeyim diyeydi bu. Acıyla gülümsedim. Beni yıkan o değil miydi? Şimdi tutsa ne fark ederdi?
Gözlerine baktım. "Sensizliği öğrettin..." Titreyen alt dudağıma dişlerimi geçirdim. "Ama seni nasıl ruhumdan söküp atacağımı öğretmedin ki," dedim isyanın umutsuzluğunun rengine bulanmış sesimle.
« Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
Sevgim acıyor...
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar... »
Turgut Uyar
|
Mavi Gecem
"Şimdi Poyraz Pars Karadağ yaptığın ve bir şekilde üstünü örttüğün bütün suçların hepsi kanıtlarıyla o dosyalarda istesem o dosyayı hemen şu anda işleme sokar ve seninle birlikte bu odada bulunan üç adamını da hapishaneye tıkarım ama istemiyorum çünkü seninle bir ittifak kurmak istiyorum." Dedim.
Dosyayı inceledikçe surat ifadesi değişiyordu "Sen bunları nereden buldun." Dedi sert ses tonuyla. "Orası bende kalsın Poyraz Karadağ." Diyerek sorusunu cevapladım. "seninle bir ittifak içine girersek bunları işleme sokmayacağını nereden bilebilirim?" diye sordu
|
Ben Bu İhaneti Nasıl?
``Ölüm bir eve girince ,sağ kalanları da biraz öldürüyor` `diyor Peyami Safa.
Damarlarımdan kan yerine kin akıyordu benim. Bazı denizler aşıldı. Bazı yeminler edildi. Arkaya dönüp hiç bakılmadı buna rağmen kesişmemesi gereken bazı yollar kesişti.
Rachel ama senin ağzından burnundan kan getirene kadar dövdüler.
Üstünde uzaktan kumandalı bombayla annenin cenazesine götürdüler.
Annenin kanına bulanmış saçlarını zorla kestiler.
Açık denizlerde tükettiler bedenini.
Her kimsen Rachel yada âLâ affet kendini .
İtalya`dan İstanbul`a ...
Meşaleleri yakın, intikam yemeği yakın...
|
Çemberdeki̇ Leylak Zarları
Her uyanış gerçek değildir, her yaşamda ölümde yoktur ancak savaşlar hep vardır bunu başlatan bu kez erkek değil bir kadındı onu doğuşu iki taraflıydı saklı gerçekleri tek kendisi biliyordu peki bir oyunla başka diyarda ki kendisini tanısa neler olurdu? Herkesin ölü olarak bildi Karanlık Tanrıçası Meva Amaris geri dönüşü ile Luminara diyarına sesi ve karanlığı tekrar getirecektir...ancak bunun bedelini beş yüz yıl önce kaybetti hafızası ve sakladığı gerçekle intikamını tekrar alacaktır.
|
İnti̇kam Ateşi̇
İntikam ateşi ile yakıp kavrulan bir gönlün yangınına aşkın merhameti , güzelliği , saflığı şu dönebilecek mi?
İntikam ateşi aşk ile sönebilecek mi yoksa harlanıp büyüyecek mi?
...TOPRAK VE RÜZGARIN KİN VE ÖFKEYLE BAŞLAYAN ÇOŞKULU , TUTKULU VE SONSUZ AŞKI...
|
Kurtar Kendini
Çok üşüyordum. Sırılsıklamdım ve gece ayazına maruz kalmış tir tir titriyordum. Dudaklarımı açtım, konuşamadım. Sıcak kolları hâlâ sıcak mıydı, beni tutuyor muydu anlayamıyordum. "Bir şey olmadı" dediğini duydum. Sesi bedenim gibi titriyordu. Onun kim olduğunu bilmeseydim ağlıyor zannederdim. "Bir şey olmadı. Bir şey olmadı." Sürekli tekrar ettiği cümle şükür müydü, bir ikna çabası mı anlamadım. "Bir şey olmadı, olmadı. Bir şey olmadı. Yaşıyorsun."
"B-b-bir..." Konuşamıyordum. Hıçkırıyor, boğuluyor, üşüyor ve konuşamıyordum.
"Şşt" diye fısıldadı. "Yaşıyorsun. Yaşayacaksın."
"o-o-oldu" dedim ama dudaklarım sımsıkı kapandı.
"Ne oldu?" Dizleri üzerine çöktü. Beni kucağına oturttu, yüzümü iki eli arasına alıp saçlarımı geri çekti. Yüzünü yüzüme yasladı. Gözleri kıpkırmızıydı. Ağlıyordu. "Ne oldu Hafsa? Ne oldu?"
"B-b-bir şey oldu." Nefesimin soğuk havada bıraktığı duman girdi aramıza. "A-aş-âşık oldum." Omuzlarım düştü. O kadar çok ağlıyordum ki görüşüm bulanıklaştı. Yüzünü gördüğüm her saniye böylesine kıymetliyken göremiyordum şimdi. "S-s-sana âşık oldum." Ona âşık olmuştum. Ve bu çok acıtıyordu. Neredeyse bunu ona hiç söyleyememiş olacağım gerçeği kadar çok...
|
Güz Yaprakları
Bir zindanın içindeydim şimdi karanlık sinsi bir duman gibi her yanımı sarmıştı. Göğsümde çıkan bir yangın vardı. Yangın git gide büyüyüp her yerimi kavurmaya başlamıştı. Kurtulmak istedim debelendim, çırpındım var olduğunu bile bilmediğim zincirler ellerimi kesmeye başlamıştı. Sonra onu gördüm üstünde küçük beyaz bir elbise gece gibi siyah saçlarının yarısı koparılmış. Burası ona göre değildi burdan gitmesini istedim. Bir şeyler söylüyordu ama derin soluklarım onu duymamı engelliyordu. Yanına biraz daha sokuldum.
“Bul onları “ dedi. Kimi bulmamı istiyordu ?
“Bul onları “ tekrar tekrar söylediği kelimeler soluklarımı sıklaştırıyordu. Eliyle bir yeri gösteriyordu. Gösterdiği yere doğru başımı çevirdim. Göğsümde ki yangın dindi, hızlanan nefeslerim yerini ruhsuz bir göz yaşına bıraktı. Arkamı döndüğümde küçük kız gitmişti. Ve o zaman anladım.
Burası bir zindan değildi burası benim evimdi.
Ellerimde zincir değil saçlarım vardı.
Göğsümde bir yangın değil bir Demirkan vardı.
|
Zehir
(Mavi Serisi) Kitap oldu!
Karanlık ve soğuk bir odada uyandığında neden orada olduğunu bilmiyordu.Tek bildiği onu bu odaya hapseden adamın babasından almak istediği bir intikam vardı tabii bir de kaybolmak üzere olduğu okyanus Mavisi gözleriKaranlık olan dünyası, acımasız bir adamla daha fazla karanlığa gömüldüğünde kaçacak bir yeri yoktu artık. Ta ki; içi karanlık olan bu adamın Okyanus rengi gözlerinde nefes almaya başlayana kadar ..
|
0% |