Ruhumun esiri
"ya size kimsiniz diyorum"
"Sana sus dedik"
"Ve gözlerimi neden bağladınız? Yüzünüzü görmemi istemiyor musunuz?"
"Ya o çeneni kapa ya da ben kaptmasını bilirim"
"Tamam her şeyi geçtim ama beni neden kaçırdınız?"
Şakağımda soğuk bir metal hissettim.
"Pe-peki tamam sustum. Sakin olun"
Şu an her ne kadar cesur ayaklarına yatsam da korkudan geberiyorum. Korkumu belli etmemek için yarım saattir bir şeyler saçmalıyorum.
"Son bir şey daha sorabilir miyim?"
"HAYIR!"
mübarek bu nasıl bir ses, kulağımı deldi.
"Tamam ya"
Bir kaç dakika sonra başımdaki adamlardan birinin telefonu çaldı.
"Buyrun efendim"
"..."
"Evet efendim hallettik"
"..."
"Tamam efendim hemen getiriyoruz"
Adam telefonu kapattı ardından ayaklarımdaki ipin çözüldüğünü hissettim.
"Ne oluyor?"
"Senden kurtuluyoruz"
"Peki ben sizden kurtuluyor muyum?
"Tch, hayır "
|
GECE İKİZLERİ |GERÇEK AİLEM|
"bak, sırtıma bak, vücuduma bak, yaralarıma bak. bu yaralar sadece fiziksel olanlar. Peki ya ruhumda ki yaralar ne olucak? Zaten yaralarım fazla değil mi? Neden daha fazla yara açıyorsunuz? Neden bunu bana yapıyorsunuz?" gözlerinde acı vardı, üzüntü vardı ama en çok ta pişmanlık vardı. İkizime döndüm, "canını yaktığım için özür dilerim." Dedim. o ise, "sen benim canımı asla yakmadın ve asla da yakamazsın. Sen benim ikizimsin, canımsın, kanımsın nasıl canımı yakabilirsin ki?" Hiç bir şey demeden yerdeki kıyafetimi aldım ve tekrar giydim. ona baktım, canımı yakan adama. "sen artık benim için hiç bir şeysin." dedim ve bir daha gelmemek üzere çıktım evden.
**
"Ben ikiz olmayı hak ediyor muyum? İkizim acı çekerken hep hissettim, ama hiç bir şey yapamadım. Bunu hangi ikiz yapar ki?" kafamı kaldırıp onlara baktım. "Dürüstçe söyleyin bana, ben gerçekten Aybala`nın ikizi olmayı hak ediyor muyum?"
***
Bölümlerin günü belli değildir. Yazıldığında atılacaktır.
Kurgunun konusunu ve bazı bölümlerini Ayyüce adında ki yakınım düşünmüş ve tasarlamıştır. Ona tekrardan teşekkür ederim, benim için yeri çok ayrı ve farklı.
eleştiriğe açığım ama bunu saygı çerçevesi içinde yapılmasını istiyorum!
Eğer ki yapmayacaksaynız kurgumu eleştirmeyin, onun yerine gidin kendi kurgunuzu yazın!
bazı olaylar, farklı kurgulardan esinlenmiştir. İzin alınarak yazılmıştır.
kurgu şahsıma aittir, (ç)almayınız!
kurgudan herhangi bir olay alınacaksa izin alınız!
başlama tarihi: 29.01.2024
bitiş tarihi: ??g
|
Mafya Kızı
Bir anda kolumdan tutulup sandalyemden kaldırılmanın verdiği sinirle adamın suratına bi yumruk geçirdim.
Adam silahıyla havaya ateş açtığında kafede ki insanlar çığlık çığlığa kaçarken arkalardan biri silahını bana doğrultup "Bir hamle daha yapayım deme"
Evet yine kaçırılmak üzereydim ve bu sefer beni kurtaracak biri yok diye düşünüyodum.
𝕂𝕚𝕥𝕒𝕓ı 𝕤𝕖𝕧𝕖𝕔𝕖𝕘𝕚𝕟𝕚𝕫𝕕𝕖𝕟 %𝟙𝟘𝟘𝟘𝟘 𝕖𝕞𝕚𝕟𝕚𝕞 𝕓𝕚𝕣 𝕜𝕚𝕥𝕒𝕡 𝕚𝕝𝕜 𝕓𝕠𝕝𝕦𝕞𝕖 𝕘𝕠𝕣𝕖 𝕪𝕒𝕣𝕘ı𝕝𝕒𝕞𝕒𝕪𝕚𝕟 𝕔𝕦𝕟𝕜𝕦 𝕤𝕖𝕧𝕖𝕔𝕖𝕜𝕤ı𝕟ı𝕫. 🎀💖𝕔̧
|
KORALTANLAR
Ünlü anonim bir YouTuber olan Ahu bir gün yurtta otururken gelen bir aramayla doğum esnasında karışmış olduğunu öğrenir. Ona önyargılı yaklaşan abileri büyük hayranı oldukları anonim YouTuber`ın kız kardeşleri olduğunu öğrendiklerinde tepkileri ne olacak? Ahu yeni ailesine alışabilecek miydi?
Soruların cevabı için kitabı okumaya davet ediyorum sizi.
✨
-Oha koşun Çiçek sonunda yeni bir video yayınladı.
+Sonunda bee, son çektiği videodan sonra ortadan kayboldu. Neler yaptı acaba. Kemoterapiye başlamış mıdır?
- Onu bunu bilmem ama kanser olduğunu öğrendiği andaki sesinin titreyişini ölsem unutmam.
Ahu merdivenlerden inerken abi tayfasının heyecanlı heyecanlı televizyonu açmaya çalıştıklarını gördü. Küçük kardeşine neler olduğunu sorunca büyük hayranı oldukları bir hesabın aylar sonra video yayınladığını söylemişti.
-Videonun başlığı `Ufak bir karışılma meselesi` mi? Ne alaka şimdi.
+Ben kanserle ilgili olur sanmıştım.
Furkan şaşkınca ekrana bakıyordu
- Allah aşkına bu ülkede her gün çocuklar mı karıştırılıyor önce Ahu şimdi de Çiçek
|
Mi̇si̇lleme
Geçmişinden sıyrılamayanlar bir kafesin içinde yaşamaya mahkûmdur. Önemli olan o kafesi nasıl şekillendirdiğindir.
Benimkinin parmaklıklarının her bir köşesine intikam yeminim kazınmıştı.
Dün bir küçük kız çocuğuydum, bugün Yazgı Deha Yaman.
Dün ölüydüm, bugün azrail...
Dün katildim, bugün yine katilim...
Dün kendim için öldürüyordum, bugün `onun` için...
O...
Hayatı bana emanet edilen adam..
O...
Canım pahasına canını korumak için çabalarken canım olan adam...
⏳
PROLOG:
"Peşimde dolanmayı ne zaman bırakacaksın sen?"
Kızgın sesi dudağımın sağ köşesinin kıvrılmasına neden olurken ona meydan okuyan bir bakış attım. "Kurşunların kıçında patlamasını istemiyorsan, yaklaşık beş ay boyunca hiçbir zaman."
"Gidip ojeni falan sürsene sen, böyle işlerle uğraşana kadar..." diye homurdandı arabaya binmeden hemen önce. Pes eden taraf o olduğu için hissettiğim zafer duygusuyla şoför koltuğuna yerleştim bende. En sonunda bana karşı kazanamayacağını anlamış gibi görünüyordu.
Dikiz aynasından ona bakarken arabayı çalıştırıp evin büyük bahçesinde ilerlemeye başladım. Evin garajından bahçe kapısına kadar olan mesafe yaklaşık beş dakikaydı.
"Gel bir anlaşma yapalım..." diye alay ettim o arka koltukta tableti ile ilgileniyormuş gibi yaparken. Tableti ile ilgilenmediğini biliyordum. O nohut tanesi kadar olan aklından, beni vazgeçirmek için yeni planlar geçtiğini biliyordum.
"Sen ojelerimi sür, ben seni hayatta tutayım..."
|
Geceye Dokunan Aşk
Şehir ışıklarının altında bir kafe, iki yabancının hayatlarını değiştirecek geceye ev sahipliği yapar. Elif ve Murat, tesadüflerin bir araya getirdiği bu gece boyunca derin bir bağ kurarlar. Ancak, aralarındaki bu özel bağlantı, geceyi tehdit eden karanlık bir tehlike ile sınanır.
|
YILDIZDA KALAN ANI
Elinde tuttuğu silah titreyerek havaya kalktı. Derin bir nefes verdi. Ela gözleri yavaşça gözlerimle buluştu.
Ve o saniye tetiği çekti. Silahtan çıkan kurşun sağ göğüsümü delip geçti. Vücuduma yayılan acı onun gözlerinde gördüğüm duygu kadar ağır değildi. Pişmandı, gözlerinde gördüğüm tek şey koca bir pişmanlıktı. Hangimiz pişman değildi ki yaptıklarından.
Ben değildim. Ve bundan sonra yapacaklarım da benim değil çevremdekilerin acımasızlığının yansıması olacaktı.
|
KANA BULANMIŞ SIRLAR
Bazı ölümler bir son, bazı ölümler bir başlangıçtır.
Çünkü kimileri ölür ve hikâyeleri biter, kimilerinin ölümü de birileri için yeni bir hikâye başlatırdı.
Bu kez ölüm, hikâyeyi başlatan şey olacaktı.
Onun ölümü, avuçlarıma kanlı bir sır bırakmıştı.
Ve maalesef ki o kanlı sır sadece benim ellerimde değildi.
Hiç olmaması gereken birinin ellerine de bulaşmıştı.
Bu kanlı sır onunla aramızda her geçen gün büyüyecek, zamanla pimi çekilmiş bir bomba hâline gelecekti.
Ve yine maalesef ki her bomba er ya da geç bir gün elbet patlardı.
İşte o gün suçlular ve suçsuzlar ortaya dökülür, hesap verme vakti gelirdi.
Bizim için ise hesap verme vakti asla gelmemeliydi.
Çünkü bu hikâyenin masumları biz değildik.
Zira bu hikâyede masum da yoktu.
|
Deniz
Deniz gizli olanı yutar derler hep; tüm sırları içinde tutar, dalgalarıyla korur. Peki bu sırlar artık gün yüzüne çıkmak istiyorsa ? O zaman denizin yapabileceği bir şey yoktur; tüm sırları karaya püskürtür.
Denizin`in pek de sakin olmayan hayatında geçmişten gelen sırları karaya çıkmak üzereydi. Gerçeğe ulaşmak veya sırlar denizinin ortasında kalmak ? İşte bu onun seçimi.
|
Sessiz Çığlıklar (Kuma)
Yüzyılın kışı diyorlardı o seneki kışa... Yabani, bir kısrak gibi kişneyerek şahlanmış da şahlanmış alabildiğine hoyratça esiyordu poyrazı karayeli...
Buzdan geceler hüküm sürerken, biri vardı yatağında ter döken. Onun adı anaydı... Yüreğine matem çökmüştü oğlu, her anacığım dediğinde. Ayağı taşa takılsa oğulların ve kızların, ne zaman anacığım deseler; her bir kelimenin hecesi kanatlanıp yol bulur ve anaların yüreğine konardı...
Uyku tutmamış sabaha kadar, yasa bürünmüştü Emine kadın. Oğlu, ateşler içinde "anacığım" diye inledikçe, anasının yüreğine kızıl oklar saplanmıştı.
Biri daha vardı rüyasında kabuslar gören. Ahmet`i can evi, mahremi, sürekli kendisinden kaçıyordu... Sabah olup uyandığında bedeninde bir ağırlık vardı, elinde olsa yataktan hiç çıkmazdı. Emektar elleriyle gözlerini yokladı, gözleri hala ıslaktı. Bu yaşlarda neyin nesiydi? Sabaha kadar rüya görmüş ve rüyasında ağlamıştı ama gözlerindeki ıslaklık sanki gerçek gibiydi...
|
Gece Mavisi
Yağmur`un hayatı bir günde altüst olduğunda bu saatten sonra yapması gerekenlere karar vermek onun için kolay olmadı.
Hayatında yeni bir düzen kurması gerekiyordu. Bunu yaparken sakladığı sırrı kimse öğrenmemeliydi.
Yağmur için artık seçenekler değil tek bir seçenek vardı.
Bir çok insanın hayatı ona bağlıyken, hayallerini bir kenara bırakarak kaderin onun için sunduğu hayatı yaşayacaktı.
7 Nisan 2021 `de yazılmaya başlandı.
Tüm Hakları Saklıdır.
|
KURT KAPANI
Asu babası gibi asker olmak isteyen bir kızdır. Arkadaşı Derya ile bu yola çıkan Asu, bu yolu arkadaşıyla bitirebilecek mi? Asu`yu beklenmedik olaylar karşılayacak. Yeni timinin ismi Börü Timi. Onlar kılıç kadar keskin, çiçek kadar zarif ve korkusuz yiğitler. Onlar Börü timi. ülkenin dört bir yanından bayraklarını ve vatananı, yanındaki arkadaşlarını sonu ne olursa olsun korumaya ant içmiş yiğitler.
|
TERRIFIER (TEXTING)
Konusu...
Hollowen gecesin de 1 grub arkadaşlar bir mekana gidoyorlardır. Mekana bir paylaço yönetiyordur fakat paylaço gruba musallat oluyor ve teker teker hepsini vahsi bir şekilde öldürmeye çalısıyor
iyi okumalar
|
Gölgeleri̇n Sessi̇zli̇gi̇
Eylül, yetenekli genç ressam, hayallerine ulaşmanın eşiğinde mi yoksa uçurumun kıyısında mı? Bir resim yarışmasındaki büyük başarısı hayatını değiştirdi, ama bu değişim onu nereye götürdü?
Kocasından, Ahmet`ten yardım istediğinde, onun karanlık mafya ilişkileriyle yüzleşeceğini tahmin etmiş miydi? Ahmet neden tabloyla birlikte yurtdışına kaçtı ve Eylül neden tam 14 yıl boyunca uyutuldu?
Uyandığında, intikam ateşiyle dolu Eylül`ü kim uyandırdı ve neden? Eylül, Ahmet ile birlikte geçmişin gölgeleriyle savaşırken, okuyucular da her adımda gerçeği sorgulayacak. Eylül`ün intikam yolu, ona huzur mu getirecek yoksa daha büyük bir kaos mu?
Karanlığın içinde kaybolmaya hazır mısınız? Bu hikaye, sizi gerçeğin ve intikamın sınırlarında dolaşmaya davet ediyor.
|
OYUNBOZAN
Küfür, şiddet ve cinsel öğeler içerir.
♟️
“İntikam, sabır ister.”
Ailesini yok eden bir mafya liderini bitirmeye yemin etmiş olan Asiye Bolat, amcasıyla birlikte çıktığı intikam yolunda herkesi ezip geçmeye kararlıdır. Ancak hissedebileceği bütün güzel duyguları kapının dışında bırakarak girdiği Soykan yalısında, daha önce hiç tatmadığı duygularla tanışacak; on üç yıldır içinde büyüttüğü intikam ateşi ve imkansız aşkı arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Yeni bölüm 15 günde bir.
|
Ay'ın Vârisi.
Kamer ve ailesi maddi durumlarından dolayı eski bir kasabaya taşınır. Kafasını dağıtmak için kütüphaneye gider ve kütüphanenin sahibi Kamer`in Ay`ın vârisi olduğunu iddia eder. Kamer o gün adamla çatışma yaşar ve bir gücün onu koruduğunu fark eder. Kim bilir, belki bu çekici adam deli değildir.
|
AVUKAT: AHDAR
Bu bir peri masalı.
Kitabı tersten okumaya hazır mısın?
|
Yan malikanedeki mafya
İlk kitabım arkadaşımla beraber yazıyorum 💖💖 ecenazzxxxq1 ile yazıyorum
|
Son Oyun
Biz kendi kanından nefret edilmiş lanetli çocuklarız. Ellerimize bulaşan zehir doğduğumuzda ruhumuza üflenen öfkeydi. Biz kendi şeytanını öldürüp, bir katilin ellerine doğmuş çocuklarız; hançerimiz kalkan, dilimiz duvar.
Birinin canını alırken elimiz titremez lakin zihnimizdeki depremle her gün yıkılırız. Biz katiliz, ilk cinayetimiz biziz.
|
17 EYLÜL
17 Eylül 1998`de, hamilelik sürecini daha sağlıklı geçirmek için eğitim veren bir kurumda çıkan yangın sebebiyle sekiz ayını doldurmuş hamile kadınlardan birkaçı, yangından etkilenip erken doğum yaparlar. Bu sebeple İzmit Seka Devlet Hastanesi`nde, 17 Eylül 1998 gününde toplam 11 çocuk dünyaya gelir.
Seneler sonra bir seri katil, 17 Eylül 1998, İzmit Seka Devlet Hastanesi doğumlu iki adamı peş peşe iki sene doğum günlerinde öldürür; biri 17 Eylül 2025`te, diğeri ise 17 Eylül 2026`da vahşice katledilir. Davanın savcısı Erkin Gümüşpala, bunun bir seri cinayet olduğunu kavrar kavramaz deliye döner çünkü yakın arkadaşı Cumhuriyet Savcısı Varan Alp Çakmak da aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelmiştir.
17 Eylül 1998, Seka Devlet Hastanesi doğumlu yetişkinler tehlikededir. 2027`ye kadar çözülemeyen dava, gelip çatmıştır. Peki bu tarihten itibaren neler yaşanacaktır? Bir araya gelen kuvöz arkadaşları, seneler sonra anlaşabilecek midir? Üstelik kimi avukat, kimi savcı, kimi polis memuru, kimi doktor olmuşken...
BU KİTAPTA GEÇEN KİŞİ, KURUM VE OLAYLARIN TÜMÜ KURGU GEREĞİ YAZARIN HAYAL ÜRÜNÜDÜR, GERÇEĞİ ASLA YANSITMAMAKTADIR.
TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
|
ORMANIN BEKÇİLERİ
İrem, otobüs yolculuğu sırasında kaza olacağını öngörür. Kendini bir anda ormanın derinliklerinde bulur. Ormanda yalnız olmadığını anladığında ne yapacaktır?
|
ZİYAN
"Benim güzel ateşim... Sana yalan söyledim."
Gözleri aralanmış kız, ona anlamak ister gibi bakıyordu. Siyah incilerinden yayılan ışıltı bir kulu kör edecek kadar büyüleyiciydi.
"Senden bir şey değil bir çok şey bekliyorum Ahu Nar."
"Korhan..."
"Seni istiyorum Ahu Nar. Tenini, nefesini, kalbini, ruhunu deli gibi istiyorum. Benim olmanı her şeyden çok istiyorum. Beni kabul etmeni, beni istemeni deli gibi arzuluyorum. Nefesin olmak istiyorum Ahu Nar. Nefesim olan kadının her şeyi olmak istiyorum..."
*****************************
Bir ateş yandı, arşa sıçrayan...
Herkesi kör, iki kişiyi köz bırakan!
Ahu Nar kaybıyla bitti sandı. Hayat artık bitti! Korhan karşısına çıkana kadar...
Aynı acıda kavrulan iki kişi, iki mezarın başında can çekişti. İkisi de yaşatılanın karşılığını istedi.
Onlar iki mezar kazdılar, yarılarını da içine kattılar. Kazılan mezar, gencecik iki canı yuttu. Yerine sır dolu bir hayat sundu!
Cehennem dünyaya sıçradı. Biri `KOR` diğeri `NAR`dı.
Acı bir ateş yaktı, onu dünyaya yaymak ikisine kaldı...
ZİYAN oldular ama birbirlerini de böyle buldular...
********************************
|
Kaybolan Yıllar|Asker & Savcı
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu?
Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi?
Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, beklemeye devam eder miydi?
Aşk gerçekten bütün engelleri aşar mıydı?
Asker & Savcı kurgusudur.
Kapak ve içerik şahsıma aittir.
|
Karanlık Cennet
—Küfür ve şiddet öğeleri içerir.—
Canavarın kalbi karanlıktı. Çocukken deliler gibi korktuğum karanlık, beni bir cennet kadar güzel olduğuna inandırmıştı belki ancak artık aklım başıma gelmişti. Çünkü ne karanlık bir cennet mümkündü ne de canavarın cenneti yaşatması…
**
Geçmişin tozlu sayfaları, bugüne ışık tutardı. Peki, geçmişin tozundan kurtulmak için ne kadar güçlü olmak gerekirdi?
Derin, güvendiği insanlardan en büyük darbeleri yediğinde karar verdi o insanlarla savaşmaya ancak kazanılan savaşlarda dahi mutlaka bir şeyler kaybedildiğini hesaba katmamıştı.
**
Kitabın tüm hakları bana aittir.
|
Vatanaşk (Askerî Kurgu)
Öylece trafiğe karışan aracın arkasından bakarken bacaklarımın beni taşımayacağını anlamıştım. Taşımasındı. Önemi yoktu. Kendimi dizlerimin üzerinde yere bırakırken de , alnımı soğuk asfalt zemine dayarken de , dişlerimi kırarcasına sıkarken de, aman kimse duymasın aman kimse Hazan güçsüz demesin diye soğuk havaya karışmasına izin vermediğim hıçkırıklarım bedenimi amansız bir sıtma krizine girmişim gibi titretirken de , gözyaşlarım kirpiklerimi ıslatırken de , sevdiğim adam " Yapma Hazan! Öldürme beni yavrum" diye feryat ederken de hiçbir şeyin bir önemi yoktu. Hiçlik bu olmalıydı.
Yine de "vatan sağolsun" du.
Terörle Mücadele Savcısı Hazan Hilal Türkoğlu
Yüzbaşı Fırat Demir Korkmaz
"Mevzu bahis vatan olduğunda her Türk bir askerdir."
"Kitaptaki olayların gerçek kurum ve kuruluşlarla hiçbir ilişkisi yoktur. Herşey tamamen hayal ürünüdür."
|
SADRA
Bir doktor ve bir katilin hikayesi...
"Sadra." Elindeki neşteri sol elinin parmakları ile çevirerek etrafta yavaş adımlarla dolanıyordu ve bakışlarını elindeki neşterden hiç çekmiyordu.
Aniden olduğu yerde durdu ve bana bakmaya başladı.
"Sadra ne demek biliyorsun, değil mi?"
Hızlıca birazda adrenalinin verdiği hızla başımı aşağı yukarı salladım. Bakışları bir kaç saniye daha bende durduktan sonra tekrar elindeki çevirmeye devam ettiği neştere dikkat kesildi.
"Sadra... Asalet demek."
Bana bakmadan söyledikleri ile şaşırmıştım çünkü ismimin anlamını çok az kişi biliyordu ve bu devirde neredeyse hiç kullanılmazdı.
Elindeki neşteri çevirmeye devam ederken gözlerindeki nefret beni buldu. Gözleri gözlerimdeydi. Zaten yüzündeki maskeden dolayı sadece gözleri görünüyordu.
Yemyeşil, koyu yeşil gözleri vardı ve az ışıklı bir ortamda olmamıza rağmen gözlerinin rengi çok belirgindi.
Bir anlık cesaretle, "Ne istiyorsun?" Diye sordum.
Bu sefer elindeki neşteri hızla bana doğru fırlattı. Ellerimi hızlıca başıma koyarak başımı eğdim aynı zamanda da başımı başka tarafa çevirmiştim.
"Bunun cevabını zaten biliyorsun!"
Ellerim başımı koruduğu, kollarım gözümün önüne geldiği için hareketlerini ve gözlerini göremiyordum. Öfkeli sesi beni iliklerime kadar titretmişti ama hayır, benden ne istediğini bilmiyordum.
•Bir doktor ve bir katilin hayatı ne kadar normal olabiliyorsa kitap o derece normaldir.
•Sadra isimli ilk ve tek kurgudur çalınması durumunda yasal işlemlere başvurulacaktır.
•Kitabıma bir şans vermenizi tavsiye ederim.
Veeeeee
İyi günler dilerimm🍁🍂🤎
|
TUTSAK
"Aslı ! " adımı hiç bu kadar sinirli söylememişti. Bu öfkesinin gördüklerimden daha karanlık ve derin bir türüydü. Bu kez de yakalanamazdım. Yakalanırsam olacaklardan korkuyordum.
Arkama bakmaya cesaretim yoktu. Sadece önüme bakıyordum ve ağlıyordum. Korku beni ele geçirmeye başlamıştı. Tekrar!
Nereye gittiğimi bilmeden sadece koşuyordum, kaçıyordum. O kadar hızlı koşuyordum ki ciğerlerim yanmaya başlamıştı. Ağaçların arasında korkularımla savaşarak ilerliyordum, adımlarımın her biri umutsuzluğumu geride bırakıyordu. Ancak hızım, korkularımı paramparça etmek için yeterli değildi.
|
0% |