Ateş Meydanı
Ateş Timi...Ortalığı ateşe veren bir mücadele ve bu ateşten kıvılcımlanan bir aşk hikayesi.
|
ESARETİNE TUTSAK
Belgin Fersun Evin babasının vefatından dolayı teyze ve eniştesi ile normal bir hayat yaşamaktadır. dışarıdan bakan herkes bu şekilde görse de aslında içeride dönen farklı durumlar söz konusudur.
Bir gün Belgin`in isteği dışı gerçekleşecek bir evlendirme olur. Tabi Belgin`in bunu sindirmeye fırsatı olmadan kaçar. karşısına bir adam çıkar. Ona zorla evlendirilmeye çalıştığını ve ona yardım etmesini söyler.
Adam başta kabul etmese de daha sonra ikna olur ve bu durumu onaylar. Yabancı adamın arabasına binen Belgin aslında yazgısını değiştirecek bir hata yapmıştır. ancak bu hatanın geri dönüşü yoktur.
"Ben Belgin Fersan Evin. Bu benim altın bir kafese kapatılıp infaz edilerek başlayan hikayem."
-
"Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir."
-Şems`i Tebrizi
-Esaretine Tusak adlı ilk kurgudur!
|
Ruhumdaki Feveran
Her şey kül olmuştu... onun dışında.
|
Aynı Evin Yabancıları
Bu roman, birnirine aşık olarak evlenen fakat zamanla evlilikleri sarsıntıya uğrayan yirmili yaşlarda bir çifti anlatıyor.Genç kız çok sevdiği eşi tarafından sevgisizliğe ve ilgisizliğe maruz kalır.Eşinin bu hallerine anlam veremez hatta onu artık sevmediğini düşünür çünkü ikiside birbirini tanımayan aynı evin yabancıları olmuşlardır.Genç kız, içine düştüğü yalnızlık kuyusunda çırpınıp durur.Eşiyle bu durumu konuşmaya çalışır fakat eşi kendini işine o kadar odaklamıştır ki genç kızla aralarına koyduğu uçurumu farketmez.Genç kızın yalnızlığını bastırdığı tek yer kendine ait olan çiçek serasıdır.Bitkilerini asla ihmal etmez ve gününü serasında geçirir.
"Yükledin tüm yalnızlığı omuzlarıma!Bu dört duvar arasında bir başıma yalnız bıraktın beni.Sen hiç gözlerinin bana nasıl bu kadar yabancı baktığını gördün mü?Görsen dayanamazdın zaten çünkü ben sana hiç öyle bakmadım, tüm sevgimle baktım gözünün içine.Benim annem de babam da sendin, senden başkasını aile bilmedim ben!Biliyor musun bence biz iki evli insan değiliz, biz aynı evin yabancılarıyız."
Genç adam tiryakisi olduğu gözlere baktı, ilk günki gibi güzeldi eşinin gözleri.Yaptığı yanlışın farkındaydı.Oysa her şeyi eşini korumak için yapmıştı kendince fakat onu yanında tutamamıştı.Eşi elinde valiziyle evi terk ediyordu.Bu evliliği kurtarabilecek miydi?
|
AİLE OLALIM Gece |
AİLE OLALIM
"Kaçma benden," diye fısıldadı adam, tadına doyamadığı dudaklara doğru.
"Kaçmıyorum," dedi, üstündeki bedeni daha çok hissetmek istercesine kendine çekip bastırırken, kaçmadığına da ikna etmek ister gibi, buradayım der gibi.
Sol eli sardığı parmaklardan ayrıldı ve çıplak bel oyuntusunu okşamaya başladı. Ona istediğini vermek ister gibi ağırlığını üzerine bıraktı, diğer eli dirseğininden yatağa yaslıyken yumuşacık saçlarını okşamaya başladı kadının. Kulağına dolan hafif inleme ile başını boynuna eğdi. Burnunu yasladığı boyundan kulağının altına kadar diliyle ıslak bir yol çizdi. Kulağına dolan hızlanan tatlı nefesler ve çıplak göğsüne çarpan göğüslerin etkisiyle dudaklarının arasına aldığı kulak memesine ufak bir ısırık bıraktı.
"Hmmm." Boğazından gelen derin bir sesle konuşmaya devam etti. "Demek kaçmıyorsun, öyle mi?"
Üstündeki adamın sıcak nefesleri boynuna vururken kurumuş dudaklarını diliyle ıslatıp inlercesine fısıldadı.
"Evet, kaçmıyorum."
Ondan pek sık duymadığı bir kıkırtı doldu kulağına. Kalp atışlarını hızlandıran gülümsemesini hissetti görmese de, görmeyi ne kadar çok isterdi.
"Bedenin burada, ellerimin arasında," hissetmek, hissettirmek için dudaklarını boynuna bastırdı derin bir öpücük bırakıp başını kaldırdı, karısı ile göz göze geldi.
"Peki ya sarıp sarmaladığın, herkesten sakladığın, kimseye kapısını aralamadığın kalbin? Sence o benden kaçmıyor mu gece güzelim?"
|
Tahi̇n İle Pekmez
"Seni seviyorum." dediğinde hızlanan kalbimi ona yansıtmadım. Gözlerimi gözlerine diktim ve şöyle dedim:
"Yaradandan ötürü mü?"
|
SIRADAKİ KİM? (tamamlandı)
13 sene önce ailesini katledilmiş olarak bulan İclal İlhanlı hayatını intikamına adar. Ailesinin katilini bulabilmek için her türlü yola çıkmaya hazır olan İclal`in yolu Harun Güç ile kesişir. Ona olan minneti boyun eğmesine sebep olurken yardımını da alarak katile ulaşabileceğini düşünür. Ama bilmediği çok şey vardır. Kendi çıkarları için İclal`i kullanan Harun, onu gazeteci olarak Cihan Sancaklı`nın yanına yerleştirmek ister. Cihan Sancaklı ise İclal`in kaderini paylaşan, ailesi öldürülmüş bir polistir. Zorla kabul ettirilen bu teklif, İclal`in tüm hayatını değiştirir. İntikam hırsıyla dolup taşan İclal, yeni hayatının ortaya çıkardığı gerçeklerle ne yapacak? Kaybettiği karısı ve oğullarının acısıyla katilin peşine düşen Cihan, İclal`i nasıl karşılayacak? Bu ikili, bir kurban daha vermeden katili yakalayabilecek mi?
İclal İlhanlı ve Cihan Sancaklı`nın hikayesi.
(2019)
|
Ekru: Kan Koyusu
Hiçbir şey söylemeden bir kaç saniye bakıştık, sonra beni zorla koltuğa oturttu. Koltuğun kolçaklarına ellerini dayayıp yüzüme doğru tehlikeli bir mesafede eğildi. "Ben seni taciz ettim mi?" dediğinde sesi buzdan beter yakıcıydı. Aynı tonu saklayan gözlerimi gözlerinden ayırmadan -ayıramadan- "Hayır!" dedim. "Peki sana zarar verdim mi?", "Hayır!" mümkünmüş gibi daha da yaklaştı bana, dizleri dizlerime dayanmıştı. "Güzel! Tehdit de etmedim?" Dişlerimin arasından konuşuyordum. Savcı sadece şoka girmiş gibi izliyordu bizi. "Etmedin!"
"O zaman benim hakkımda ne diye suç duyurusunda bulunacaksın? Sana iş teklif ettiğim için mi?"
Hiç acele etmeden sakince "Haneye tecavüzden suç duyurusunda bulunacağım! Anladın mı?" dedim. Savcı öksürerek boğazını temizlediğinde gözlerimizde süren savaş ateşkes imzaladı. Ani bir hamleyle benden uzaklaşan Alaz, karşımdaki koltuğa kendinden emin ama gerilmiş bir halde oturdu. "Şimdi Firuze Hanım, şikayetçi olmak yerine uzlaşmacı olmanızı rica ediyorum. Alaz Bey ise bir daha bu gibi girişimlerle sizi rahatsız etmeyecek, öyle değil mi Alaz Bey?" Bana bakan gözleri bu sözlerle savcıya çevrildi. "Aynen öyle Ayhan Bey!" Savcı gülümsedi ve bana döndü, "Tamam mıyız, Firuze Hanım?" bakışlarımı Alaz`dan ayırmadan,"Değiliz! Ben uzlaşmayacağım! Suç duyurusunda bulunacağım." dedim. "İstirham ederim, yapmayın böyle..." savcı sözlerini bitirmemişti ki Alaz dahil oldu konuşmaya, bakışlarını üzerime dikmişti yeniden. "Firuze Hanım çok istiyorsa işleme alın suç duyurusunu! Boşa zaman kaybetmekten hoşlanıyor zannımca."
Kısık gözlerle yeniden içimi deşmeye başladığında duruşumdan ödün vermedim. "Haklısınız, sizin gibi nüfuzlu bir beyefendi! için işleme alınan suç duyurusunu ekarte etmek pek kolaydır!Çamuru üzerime sıçratmaktan hoşlanmam! ...
|
bu bir rüyaydı, mektuplar ve anılar
Sadece rüyaydı ama kim için?
+
Aralarından sadece biri sonsuzluğa karışmıştı ama neden hepsi sonsuzluğun yalnızca azap getirdiğini düşünüyordu? Kadın gitti ve geride yarım kalmış bir aile bıraktı. Parçası olduğu bir aile. Kendisinden geriye yalnızca bir sandık dolusu mektup kalan kadın arkasında bırakacağı enkazın en başından beri farkındaydı. Bunu istememişti, istemiyordu da ama zorundaydı. Gerçekten zorundaydı. Bu somut zincirlerin bedeninde oluşundan kaynaklı bir zorunluluktu. Bu zorunluluğu kendisi seçmemişti ya da uzun uzun düşünüp çoğunluğun iyiliği için yapmak zorundayım gibi bir kanıya da varmamıştı. Silahlar vardı, zincirler vardı ve silahlar alnında yaslıyken zincirler bileklerindeydi. En kötüsü ise zincirler kalbini ele geçirmişti, kalbi de ağzı da zincirliydi.
Ve işin acısı, gerçekten öleceğini düşünüyordu; ta ki bambaşka bir gerçeklik onu ızdırap veren kollarına alana kadar.
Ne yapacağını bilmiyordu.
Kusursuz bir planın içine düşmüştü, bir yandan perişan olan ailesinin yaşadıklarını düşünüyor bir yandan da sahte cenazesinde olanları izlediği anlar gözünün önünde gitmiyor ona krizler geçirtiyordu.
Her şey o kadar gerçekti ki, neyin sahte olduğunu neyin rüya olduğunu anlayamıyordu. Gerçekten bir rüyanın içinde olmalıydı.
+
"Baba," dedi on dokuzuna böyle bir günde basmış genç çocuk içindeki öfkeyle baş etmeye çalışarak. "Annem ölmedi."
"Biliyorum babam," dedi otuzlarındaki adam, biliyordu ama bunu öğrenene kadar çektiği azap hâlâ yerli yerindeydi. Oğlunun sahip olduğu öfkeye kıyasla çok daha fazlası vardı içinde ve büyük bir kinle, kucağında tuttuğu on beş aylık minik kızını uyandırmamaya çalışarak kısık sesle konuştu. "Biliyorum oğlum."
Devam etti. "Ve onu geri alacağız."
|
UNUTMA
Eski bir şarkının melodisi, fütursuzca asfaltı ağlatıyordu. Geçip gidilen yollarda ,süslü kelimelerin izi yoktu. Etrafı saran melodinin içinde, sıkışıp kalmış bir kaybediş vardı. O gün sokağın başındaki bir restorantta , eski bir şarkının melodisi kol geziyordu. Ve o gün , şarkı gökyüzündeki biri için açılmış gibiydi. O şarkı ve o sokak... bir zamanların en büyük aşkına şahitlik etti. Seksen üç yaşındaki Alicia Clark tam da o gün hayata gözlerini kapattı. Alzheimer hastası bu kadının gökyüzüne gitmeden önce son sözü " Unutma!" oldu. Kim bilebilirdi ki bu hasta ve yaşlı kadın için, bu kelimenin ağırlığını. Bir söz vardır. Birinin sesini, kokusunu, adını unutabilirsiniz. Ancak onun size ne hissettirdiğini unutamazsınız, diye. Ne kadar doğru söylenmiş bir söz!
Alicia Clark`ın sessiz sedasız gidişinin ardından, torunu büyükannesinin evine yerleşir. Ve orada büyükannesinin sır gibi tuttuğu geçmişinin kapılarını açar. Evin arkasındaki ağacın altında gömülü bir defter bulur. Ve defterin adı "UNUTMA" `dır. Defter Alicia`nın 20`li yaşlarındaki unutulmaz aşkını ve onunla geçirdiği anlarına ev sahipliği yapmaktadır. Gabriel adındaki genç bir adamla çok büyük bir aşk yaşamış olan Alicia , hayatının büyüleyici anlarını yaşamış ve sevdiği adamı bir kaza sonucu kaybetmiştir.
Gabriel ve Alicia`nın birlikteliğinde , Gabriel`in sevdiği kadından istediği tek söz " Lütfen Beni Unutma ! " dır. Bu sebeple Alicia, Gabriel`le geçirdiği her anı günlüğüne yazmıştır. Fakat zaman içerisinde Alzheimer hastası olan kadın, her şeyi unutmuştur. Tek bir şey dışında! Unutma kelimesinin kalbinde bıraktığı yakıcı hissi…
Alicia`nın ölümüyle birlikte , Alicia ve Gabriel` den geriye sadece " UNUTMA" kalır. Ve bu günlüğü bulan Alicia`nın torunu ,büyükannesinin bir zamanlar yaşadığı büyük aşkını, onun satırlarından dinleme şansını yakalar.
|
Ellerim Ellerinde
(Yeni)
" Abi ya! Ben demedim mi size gelmiyelim diye? En güzel anı bozduk!"
" Oğlum ne bileyim ben bizim kardeşimizin bu kadar çapkın olduğunu ve hemen yengeyi ayartacağını?"
Alaz sinirine hakim olmadığını belli edercesine konuşmaya başladı;
" Oğlum, canlarım, bir tanelerim, canım kardeşlerim... Ben size gelmeyin demedim mi lan!?"
" Biz ne bilelim sizi böyle şey, yılış yılış bulacağımızı?"
.
.
.
` Ben bir gün bırakma korkusuyla tuttum bu elleri.`
He aşk bitmez. Bazıları bitmişken bile bitmemiştir aslında.
( Kitap wattpad de yayınlanıp büyük bir kitleye ulaşmıştır.)
|
Toprağın Burçağı
Sevdiğini kaybetmenin acısını yüreğinden atamamış ya da sadece etrafındakileri bu şekilde kandıran bir adam ve sevmenin ne olduğunu sadece şiirlerde hayal meyal hatırladığı kahverengi gözlerden okuyan bir kadın. Yolları kesişirse aşk mı olur hüsran mı?
"Aşk bencillik üzerine kurulu bir oyundu belki de sevgilim."
"Hayatımız aynı gökyüzünün
altında farklı yaşamlara
çakan şimşekler gibiydi sevgilim.
Gök gürledi, şimşek çaktı,
yıldırım düştü ve biz aşkla küle döndük..."
Yazıma başlama tarihi: 02.02.2022
Yazım bitiş tarihi: 01.07.2022
|
Beni Sev Karadeniz
"Kendim için öldüm, senin için öldüm sevgilim."
Bu hikâye, Karadeniz`e sığınışın hikayesi.
Bu hikâye, yaşadığı her zorluğu sabırla soluyan, umudu bittiğinde inadı başlayan Asi`nin hikayesi.
Bu hikâye, kendisini bir gece ansızın terk eden sevdiğine karşı öfke besleyen, Karadeniz`in hırçın adamı Asaf`ın hikayesi.
Karadeniz`de sahile vuran dalga kadar yalnızdı Asi. Bir tarafta sevdiği adamın nefreti, diğer tarafta ise dedesi ve ailesinin öfkesi vardı. Bir de üzerine üzerine gelen ve kimseye söylemediği gerçekler.
Gerçeklerin, acımasız varlığını omzuna yük ederken, yüreğindeki koru söndürme savaşı veriyordu.
Onlar, gönüllü yanıyordu.
Onlar, aşklarını öfkeyle besliyordu.
Onlar, aşkı yaşatmak için savaşıyordu.
"Bu kız kim?" diye sorduklarında diğerleri yine eskisi gibi, "Asaf`ın, Asi`si desinler.
|
Sana Saniyede 100KM
"Nefes alıyorsan umut var demektir; ama nokta koyulduktan sonra `belki` demek umut değil, çaresizliktir."
|
Safir
Safir öyle berrak öyle güzel bir taştı ki ama boyanmıştı yalnızlığa onu kurtaracak bir dal arayan bu kız sonunda bulmuştu berraklığını.
|
On Üç Yaprak Lotus
Çiçek için kokusu neyse kişi içinde benliği odur. Ve ben kendi benliğimi çoktan yitirmiş, zihnimi ele geçirip iplerini çekiştirmelerine izin vermiştim. Ya da öyle sanmalarına…
|
Cehennemi Yaşamak
Omuzlarımda ölü bir çocukluk taşıyordum. Kimse beni sevmezdi, kimse benimle arkadaş olmak istemez, kimse bana bakmaz, vebalı gibi kaçarlardı benden. Peki suçum neydi? Yanlış bir ailede doğmak mı yoksa herkese korku salan soyadım mı? Her şey Salih Sencer`in kızı olduğum içindi, ben bir celladın kızıydım. Cehennem`e doğmuştum, diri diri yanıyordum. Bizim gibiler için her gün ölmektense bir defa ölmek kurtuluş yoluydu çoğu zaman.
...
Bir çift kahverengi göz...gökyüzünü vadedebilir miydi insana? Kale duvarlarını yıkıp içerideki küçük kız çocuğunu görebilir miydi? Durmuş bir kalbi canlandırabilir, nefes almayı öğretebilir miydi yeniden? Cehennemimde diri diri yanarken küllerinden doğulabileceğini gösterebilir miydi? O bir çift göz seninle yanmaya da varım demişti.
"Cehenneme hoş geldin...Gökhan Vargın."
Cehennemi yaşamış ruhu çocuk olan herkese...
|
Kalp Tutuşması
Bir aile sırf erkek bebek istedikleri için yeni doğan kızlarını başka bir ailenin oğlan bebeği ile değiştirirler. Bu değişiklik kaderi ne kadar değiştirebilir?
Komiser Berzan Pamir Dağran, bir seri katilin peşindeydi. Ülkece aranan bir seri katilin peşindeydi ve o seri katil ile yollarının kesişeceğini hiç kimse bilemezdi. Kavim Erge bile onu arayan komiseri aslında bebekliğinden beri tanıdığını bilemezdi.
Bir kıvılcımla başladı onların kaderi, yavaş yavaş alev aldılar. İkisi de fark etmedi ateşler içinde kaldıklarını. Ateş onların kalbine kadar işledi, kalpleri tutuştu ve aşk onları kalpsiz yapacak kadar yaktı.
Bu yakılan kalplerin hikayesi. Şimdi soruyorum sana, aşk ne kadar yakar bir insanı?
|
Zamana İnat
Șirin... Șirin Köksal... Bu hikayenin yaralı güvercini. Zamanın hoyrat rüzgarı savurdu beni. Yaralı yüreğim, mavi bir sevdaya tutuldu. Dindirdi acımı, şefkat dolu kalbi yuva oldu bana. Ne var ki bazen mutluluğun düşmanı en yakınındadır insanın. Kapanmamış bir intikam defteri beni kaçtığım geçmişe sürükledi ve tutkun olduğum mavinin yerini, habersiz olduğum gerçeklerin karanlığı aldı. Bir ileri bir geri sürüklendim zamanın tıkırtıları arasında. Oysa, gözleri gökyüzüm, varlığı umudumdu, gülüşü güneşim. Güvendeydim onun yanında. Her şeyden önce sırdașımdı. Kaç gün oldu bilmiyorum. Birkaç asra bedeldi ondan ayrı kalmak. Bilmiyorum, kavuşacak mıyım gökyüzüm olan adama?
|
Serçe
Zeki, başarılı ve genç bir avukattı Jennifer Walker. Hayatında bir süredir birlikte olduğu Adam`la istediği hayatı yaşıyordu. Fakat bir gün beklenmedik bir kapı araladı. Karşısında karanlık korkutucu bir adamla yolları kesişti. Jennifer`ın bütün sınırlarını işgal edecek, onun daha önce hiç kimsede görmediği zekası yüzünden hayatına farklı yönler vermesine neden olacaktı. Artık nasıl kurtulacağını bilemediği bir girdabın içerisindeydi. O Micheal Costa`nın dönüşü olmayan yörüngesindeydi. O artık ünlü mafyanın küçük serçesiydi.
*24 Eylül 2017`de kaleme alınmaya başlanmıştır.
|
KARA PİYON
Geçmişten yaralı bir kız birdenbire hayatında beliren yabancı ve belirsiz bir adamın ihtirasıyla karşılaşırsa ne olur?
Peki ya geçmişte kaldı sandığımız insanlar tamamen geleceğimizi belirlediyse. O zaman ne olur?
Geçmiş her şeyi altüst edip geleceklerini belirleyecekti peki onların kaderini değiştirebilecek miydi?
Kader geçmişe mi bağlıydı, yoksa geçmiş kaderin iplerini tamamen eline mi almıştı?
Kuklalar kimdi o zaman?
O kuklaların iplerini tutan onlar mıydı, yoksa bu düzende onlar sadece birer kukladan mı ibaretti?
İllegal bir düzen vardı. Düzeni kuran kişi belliydi.
Onlar ise tamamen bu düzene hapsolmuştu. Biri yakıp yıkmak için girerken diğeri bu düzenin içine doğmuştu.
Birinin diğerine ihtiyacı vardı, diğeri ise ona bağımlıydı.
Her şey gizli bir savaştan ibaretti. Her şey içinde bulundukları düzen gibi belirsiz ve karmaşaydı. Bu karmakarışık savaşın içinde kimler oynayan ve kimler oynatılandı?
Kimlerin aldığı tek bir nefes kimlerin izni dahilindeydi? Kimler kimlerin hayat ipini ellerinde tutandı?
|
Aşeka ' Sarmaşık'
Hergün yeni bölüm!...
Hiç beklemediği şeyler yaşayan Peri..
Karısın yokluğunda bir çare arayan Aslan ve minik kızına sahip çıkmaya çalışan Aslan....
Küçük yaşta annesini yokluğuyla sınanmış minik bir ahu...
Hayata tutunmaya çalışan çekirdek bir ailenin acılar içindeki hikayesi...
|
Bozkurt Ti̇mi̇
YÜZBAŞI Alpar Sungur
ÜSTEĞMEN Celil Öztürk
TEĞMEN Hazal Kılıç
ASTEĞMEN KIDEMLİ Boğukan Yılmaz
ASTĞMEN Fahir Girayy
|
Serçeler de Ağlar
Yağmur, her zaman buluttan yağmaz. Güneş, bir kez olsun gece de doğar.
|
Bu Yağmurlar Yüzünden
"Böylesine severken..." Güçlükle nefes aldım. "Nasıl sileceğim seni içimden?"
Yumruk yaptığım ellerimi hırsla göğsüne indirdim. Ona doğru sendelerken artık hiçbir şeye gücümün yetmediğini anlamıştım. Bedenimi bile artık zor taşıyordum, onun yere göğe sığmayan aşkını nasıl taşıyacaktım ki zaten?
Ellerini belimin iki yanında hissettim. Düşmeyeyim diyeydi bu. Acıyla gülümsedim. Beni yıkan o değil miydi? Şimdi tutsa ne fark ederdi?
Gözlerine baktım. "Sensizliği öğrettin..." Titreyen alt dudağıma dişlerimi geçirdim. "Ama seni nasıl ruhumdan söküp atacağımı öğretmedin ki," dedim isyanın umutsuzluğunun rengine bulanmış sesimle.
« Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
Sevgim acıyor...
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar... »
Turgut Uyar
|
Soyutlar Ve Somutlar
Polonya da, Türkiyeden değişim öğrenci olarak giden, bir grup lise öğrencisinin başına geçen bir olay. Toplam yedi öğrenci, iki grup.
BİRİNCİ GRUP;
-Ekim Gaye Savan
-Volkan Kaan Süser
-Oktay Buğra Keskin
İKİNCİ GRUP;
-Suğra Yeşim Oral
-Can Berk Atalay
-Anıl Kalay
-Ayla Göçer
Bu iki grubu birleştiren en mühim konu, değişim programında bulunan bir madde olacak.
Bu madde,
-yapılması gereken ortak bir görev de denilebilir- onları bir araya toplayarak başlarına gelecek bu korkunç ve ütopik olayın içerisine sürükleyecek.
Değişim öğrencisi olarak gittikleri bu Ülke de, çok eskilerden beridir; Ülke`nin sınırları içerisinde ün salmış bir efsanenin, sunumunun yapılması istenilen bu arkadaş grubu, yaklaşık iki gün süren bir yolculuğa çıkacak ve yaklaşık ikinci günün sonunda hala yolda olduklarını görünce bir şey bulamayacaklarını düşünerek, geri dönmek isteyecekler.
Fakat onlar, çoktan fark edilmiş olacaklar.
Onlar, artık Lanet-i Kuram sınırları içerisinde olacaklar ve çıkışları sanıldığı kadar kolay değil.
~SOYUTLAR VE SOMUTLAR
|
Doğan Güneş Batan Ay
Güzel giden her şey bir gün tersine dönebilir, hayat sevdiklerini senden alabilir tıpkı ikizlerin annesini onlardan aldığı gibi. David 6 yaşındaki ikizlerle yapayalnız kalmıştır. İkizlere hem anne hem de baba olabilecek midir? İkizler büyüyüp tam her şey iyi gidiyor derken Emilio bu hastalığı yenebilecek midir? Ve en önemlisi İkizlerin birbirine olan düşmanlığı son bulacak mıdır? Hüznün, acının, öfkenin, çaresizliğin ve mücadelenin harmanlandığı satırlarda iyi kaybolmalar.
|
Maskeli̇ Balo
Adınıza gelen gizemli davetiye ile napardınız?
Muhtemelen onu çöpe atardınız.
Ama ben o partiye gittim.
Ve tek aralanan kapı köşkün kapısı olmadı, gerçeklerin kapısı da aralandı.
|
Tarafsız
Gözlerinizi açtınız, etrafınız kalabalık. Garip insanlar var, uçabiliyorlar. Cennet çiçek bahçesi, cehennem ise buzdan. Ne yapardınız?
Ben hiçbir şey yapmadım, bana aralık bırakılan kapıdan içeri girdim.
Ölüler diyarına, onların deyimiyle "öteki taraf"a hoş geldiniz.
|
0% |