@mlk_nr46 : Batuhan_tnç_55:Profil fotoğrafındaki sen misin? Saçların aynı marula benziyor KEKEJEIEOES
Okuma 17
Oy 1
Yorum 7
Tarih 26dk önce
@kurgubagimlisi : Çünkü ben öyle uygun gördüm😎
Okuma 18
Oy 10
Yorum 23
Tarih 28dk önce
Tamamlanmış Kitaplar
Keyifle okuyacağınız kitaplara gözatın
ASAFZADE GÜZELİ ( BERDEL)
Okuma 67.02k
Oy 3.87k
Bölüm 46
Yorum 1.06k
Tamamlandı
Ben Şevval. Henüz on altı yaşındayım ama yaşadıklarım, omuzlarıma yaşımdan büyük yükler yüklemiş durumda. Annem öldüğünde, sadece on yaşındaydım. O gün bugündür, evimizde ne düzen kaldı ne de huzur. Annemin ardından, babamın üzerine kuma olarak gelen Hanife kadın, beni hiçbir zaman sevmedi. Bunu biliyorum, hissediyorum. Oysa annem... Annem bambaşkaydı.
Annem ince uzun boylu, yüzünde her zaman bir bahar esintisi taşıyan, kocaman yürekli bir kadındı. Saçları koyu kestane, gözleri zümrüt gibi parlayan bir yeşildi. Abilerime düşkündü; başlarına bir şey gelecek diye gözüne uyku girmezdi. Bizimle güler, bizimle ağlardı. Annem, evimizin kalbiydi. Ama şimdi... O kalp durmuştu.
Hanife kadın bambaşkaydı. Soğuk, otoriter ve hep hesap kitap içinde biriydi. İşin doğrusu, bu evde kimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, ama babam sessiz. Belki annemin yokluğunun ağırlığı altında eziliyor, belki de buna boyun eğiyor. Ama benim, asla boyun eğesim yok!
Yine çağırdı beni. “Şevval! Gel ortalığı toparla!” diye seslendi salonun bir köşesinden. Sesindeki buğulu ton, her zamanki gibi mideme bir yumruk gibi oturdu. Oysa ortalığı kimin dağıttığı belli; kızlarıyla, gelinleriyle sabahtan akşama kadar oturup dedikodu yapar, her yanı karmakarışık ederler. Ama iş temizliğe, düzenlemeye gelince iş hep bana kalır. Neden onlara söylemez? Neden hep ben? Bilmiyorum. Ya da biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. Çünkü benimle uğraşmaktan, bana yük olmaktan keyif alıyor.
Ayağa kalktım. Hızlıca salona yöneldim. Yerlerde, halının üzerinde çay bardaklarının izleri, tabakların dökülen kırıntıları vardı. Pencereler, günlerdir silinmemiş gibi kir içindeydi. Derin bir nefes aldım. “Yapacağım,” dedim kendi kendime, “Ama bir gün bu evden çıkıp gideceğim ve hiçbir şey beni geri getiremeyecek.”
Bir köşede, yavaşça yere çömelip camları silmeye başladım. Ellerim çalışıyordu ama zihnim annemdeydi. Annem olsaydı... Şimdi yanıma oturur, belki de sessizce saçlarımı okşardı. Gözlerim doldu. Ama ağlamayacaktım. Hanife kadın gözyaşlarımı görse, bunu bile bir zafer sayardı.
Son camı sildiğimde bir nefeslik mola verdim. Salondaki sesler kulaklarımda uğulduyordu. Kendi aralarında konuşuyor, arada dönüp beni işaret ediyorlardı. Ama duymuyordum artık. Annem gibi olmayı hayal ettim bir an. Güçlü, sevgi dolu, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın... Belki bir gün... Ama o gün çok uzak gibi görünüyordu.
Ben Şevval. Henüz on altı yaşındayım ama yaşadıklarım, omuzlarıma yaşımdan büyük yükler yüklemiş durumda. Annem öldüğünde, sadece on yaşındaydım. O gün bugündür, evimizde ne düzen kaldı ne de huzur. Annemin ardından, babamın üzerine kuma olarak gelen Hanife kadın, beni hiçbir zaman sevmedi. Bunu biliyorum, hissediyorum. Oysa annem... Annem bambaşkaydı.
Annem ince uzun boylu, yüzünde her zaman bir bahar esintisi taşıyan, kocaman yürekli bir kadındı. Saçları koyu kestane, gözleri zümrüt gibi parlayan bir yeşildi. Abilerime düşkündü; başlarına bir şey gelecek diye gözüne uyku girmezdi. Bizimle güler, bizimle ağlardı. Annem, evimizin kalbiydi. Ama şimdi... O kalp durmuştu.
Hanife kadın bambaşkaydı. Soğuk, otoriter ve hep hesap kitap içinde biriydi. İşin doğrusu, bu evde kimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, ama babam sessiz. Belki annemin yokluğunun ağırlığı altında eziliyor, belki de buna boyun eğiyor. Ama benim, asla boyun eğesim yok!
Yine çağırdı beni. “Şevval! Gel ortalığı toparla!” diye seslendi salonun bir köşesinden. Sesindeki buğulu ton, her zamanki gibi mideme bir yumruk gibi oturdu. Oysa ortalığı kimin dağıttığı belli; kızlarıyla, gelinleriyle sabahtan akşama kadar oturup dedikodu yapar, her yanı karmakarışık ederler. Ama iş temizliğe, düzenlemeye gelince iş hep bana kalır. Neden onlara söylemez? Neden hep ben? Bilmiyorum. Ya da biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. Çünkü benimle uğraşmaktan, bana yük olmaktan keyif alıyor.
Ayağa kalktım. Hızlıca salona yöneldim. Yerlerde, halının üzerinde çay bardaklarının izleri, tabakların dökülen kırıntıları vardı. Pencereler, günlerdir silinmemiş gibi kir içindeydi. Derin bir nefes aldım. “Yapacağım,” dedim kendi kendime, “Ama bir gün bu evden çıkıp gideceğim ve hiçbir şey beni geri getiremeyecek.”
Bir köşede, yavaşça yere çömelip camları silmeye başladım. Ellerim çalışıyordu ama zihnim annemdeydi. Annem olsaydı... Şimdi yanıma oturur, belki de sessizce saçlarımı okşardı. Gözlerim doldu. Ama ağlamayacaktım. Hanife kadın gözyaşlarımı görse, bunu bile bir zafer sayardı.
Son camı sildiğimde bir nefeslik mola verdim. Salondaki sesler kulaklarımda uğulduyordu. Kendi aralarında konuşuyor, arada dönüp beni işaret ediyorlardı. Ama duymuyordum artık. Annem gibi olmayı hayal ettim bir an. Güçlü, sevgi dolu, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın... Belki bir gün... Ama o gün çok uzak gibi görünüyordu.
Okuma 67.02k
Oy 3.87k
Bölüm 46
Yorum 1.06k
" Komşu kızı, ben sana nereden tutuldum?"
ALPASLAN&FİRUZE
Okuma 46.32k
Oy 1.9k
Bölüm 30
Yorum 86
Gulyabânî, Hüseyin Rahmi Gürpınar tarafından yazılan ve 1912 yılında basılan, yazarın karşı olduğu peri, gulyabânî gibi bâtıl inançlarla saf ve nâmuslu insanların nasıl kandırıldığını anlatan ve bilimsel düşünceyi savunan bir kitaptır.
Olayların çoğu o târihte bir köy olan Dudullu`da geçer.
Yazarın vefatının üzerinden yetmiş yıl geçtiği için telif hakkı koruma dışına alınmış eserdir. Bu sebeple ne yazarın, ne varislerinin, ne de herhangi bir yayınevinin hakkı yenilmemiştir.
Kitappad tarafından ilk defa dijital ortamda eksiksiz sunulan bu orijinal halini gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
Okuma 372
Oy 63
Bölüm 20
Yorum 2
17 yılın sonunda şiddet gördüğü ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğrenen Dalya, gerçek ailesi ile yaşamaya başlar.
Cahiliyet. Bir halkın kendi kendisini yok etmekte, dış politikalara bile gerek kalmaksızın halkını ahmaklaştırmaya çalıştığı ve başardığı bir oyundur. Sistem ve suyun çarkı böyle işler, bu çarka değen ve durduran taş olsa dahi saniyesinde parçalanır uyuyan halkın gözünü açmasına izin vermezdi. Biz kadınlar bu çarktan akan su, erkekler ise çarkı döndürmeye yarayan manyetizmaydık. Onların gözlerinde değersiz ezilmeye layık bir böcek, başımıza aklımızın yarısını örtsün diye verilen bez parçasıydık.Bu döngü içerisinde sıkışıp kalmış binlerce kadından birisiydim anneler, genç kızlar, küçük kız çocukları hepimiz bu çarkta heba edildik. Gizli gizli Medreseye gider, öğrenim almaya çabalar ama eninde sonunda yakalanırdık. Ben bu çarkın suyu olmaktan sonunda sezdim ve çarktan akan başka bir yol buldum, şimdiyse bulduğum yol Türk olduğum gerçeğini saklamakta ve bu döngünün çarkına taş olmaktan geçiyordu.
❗️Bu kitap tarihi kaynaklardan ilham alınarak yazılmıştır. Kaleme alınan savaş, harem, eğitim ve medrese hayatı tamamen bilir kişi ve araştırmaya dayalıdır. Araştırmaya ve kurguya yardımcı olan isimler:
Atilla Kağan Kaya
Salih Cerrahoğlu
Ve İlber Ortaylı eserleri.
Okuma 1.32k
Oy 56
Bölüm 17
Yorum 0
Uhra ve Baran
Aynı mahallede yakın komşu çocukları olan ve beraber büyüyen gençlerin aşk hikayesi. Biraz mahalle, biraz asker ve çokça aşk içeren kurgu. Yeri geldiğinde sevdiği için korkak olan yeri geldiğinde sevdiği için cesur olan gençlerin hikayesi.
Okuma 69.09k
Oy 2.63k
Bölüm 63
Yorum 162
Beni en güvendiğim vurdu kendi öz abim sonuçlarını bile bile Şanlıurfa`nın en büyük aşiretinin kızını kaçırdı. Töre gereği kızıda kendisinide yakacaktı çünkü buralarda eğer bir kız kaçtıysa ya öldürülür ya da kısasa kısas yaparlardı. Berdel demek iki insanın sevselerde sevmeselerde iki aşiretin arasındaki barış simgesi gibi asla birbirlerinden ayrılmaması demektir.
Ben artık ömrümün geri kalanı için ya yâs tutacaktım ya da ölecektim.
Okuma 1.44k
Oy 157
Bölüm 12
Yorum 34
Şiirlerle Öyküler
Okuma 308
Oy 206
Bölüm 21
Yorum 129
Bir kadın düşün…
Küçük bir köyde ailesi ve nişanlısıyla huzurlu bir hayat yaşarken, karanlık bir gecede tüm geleceği elinden alınan, hayallerinin yıkıldığı paramparça bir kadın.
Bir kadın düşün…
Doğup büyüdüğü yerde dedikodu ve baskılara maruz kalıp nişanlısı tarafından terkedilen, suçsuz bir kadın.
O kadının tek suçu yardıma ihtiyacı olan arkadaşına el uzatmaktı ama nereden bilebilirdi ki en yakın arkadaşının ona kötü bir tuzak kurduğunu.
O gece Suna oraya hiç gitmemiş olsaydı bu korkunç olayların hiç biri başına gelmeyecekti.
Peki Suna köyde ki dedikodular, ailesinin baskısı ve nişanlısının onu terketmesi üzerine neler yaşayacak ve o karanlık gecenin izlerinden kurtulmayı nasıl başaracak?
Okuma 3.71k
Oy 402
Bölüm 18
Yorum 54
Beni yaralayarak pes ettiremezlerdi. Sadece içimdeki ateşi harlayabilirlerdi. Benden korkanlar varsa yanılmışlardı asıl korkmaları gereken vakit şimdiydi. Çünkü asena geri dönmüştü ve pes edeceği tek gün şehit olacağı gündü...
Okuma 8.06k
Oy 479
Bölüm 30
Yorum 106
Okul servisinde nefret ettiğin kişinin kucağına oturmak zorunda kalırsın…
Okuma 3.77k
Oy 209
Bölüm 12
Yorum 150
Bazen kelimeler yetersiz kalır, belki de anlamsız. Bir gitar sesi gerekir intiharı önlemek için.
“Üzücü…”
“Üzücü olan nedir?”
“İleride çocuklarımıza anlatabileceğimiz, güzel bir tanışma hikayemiz yok.”
“Bizde en güzelinden bir hikaye uydururuz o halde.”
Okuma 28.72k
Oy 2.54k
Bölüm 14
Yorum 707
Shou ve arkadaşları uzun bir aradan sonra tekrar bir araya gelirler ve ittifak tarafından kurulan yeni ekibe seçilirler. Bu ekip Arcas ırkını yok etmek için yasak bölgeye girmeye çalışacaktır ama bu o kadar kolay değildir sonuçta galaksi bir kalkan ile korunuyor ve bu kalkanı geçmek imkânsızdır.
Shou ve birkaç arkadaşı zaman geçtikçe ve eğitimleri ilerledikçe yeni bir gerçeği de öğrenirler, onlarla aynı anda Evren`in bir bölümü de bu gerçek ile sarsılır ve hepsinin tek bir karar vermesi gerekir ama işler hiç kimsenin istediği gibi gitmez.
Bu sırada Evren`in farklı bir noktasında Lux ittifakı ortaya çıkar ve Evren`e savaş açarlar. Fakat hiç kimsenin tahmin etmediği bir ırkın ortaya çıkması ile Evren`e bir mesaj yayınlanır ve tüm planlar yerle bir olur. Evren iki tarafa ayrılır ve bir ırk bu savaştan uzak dururken bir ırk ise savaşta ağırlığını fazlası ile hissettirir.
Okuma 115
Oy 60
Bölüm 41
Yorum 32
Yaşadığı kötü ilişkiden sonra sırların ortaya çıkmasıyla her şeye ne olduğunu anlamaya çalışan bir kızın hikayesi.
Okuma 6.11k
Oy 549
Bölüm 36
Yorum 118
Şiirlerin çıkmaz sokağı , satırların cümlelerin kifayetsiz kaldığı yer burası . Bazen söylicek çok şey varken susarsın !
Okuma 2.97k
Oy 450
Bölüm 99
Yorum 22
Atölyeye çat kapı gelen yabancı belki de hiç tahmin edemeyeceğin kadar tanıdıktır. Belki de bir cama vurma sesi tesadüf olamayacak kadar düşünülmüştü...
23.05.24 - 26.08.24
Okuma 2.42k
Oy 181
Bölüm 21
Yorum 18
Deve yükünden altın kementlerin üzerinde,sürmeli gözlü genç kızların kervan kervan dolaştırıldığı o yıllarda yeni veliaht prens için aranan prenses henüz bulunamamıştı.Vefat etmek ızere olan kralın son isteği için vezirler,soylular ve ülkenin tüm sihircileri görevlendirildiğinde sarayın etrika dolu odaları küçük fısıltılarıyla yankılanmaya başlamıştı bile.
"Prens aşık olmak istiyormuş."
Okuma 8.23k
Oy 709
Bölüm 35
Yorum 34
Kayıp Zamanın Peşinde
Zamanın kaybolmuş parçaları, evrenin her köşesine yayılmış, bilinmeyen bir boşluk yaratmıştı. Bu boşluk, geçmişin ve geleceğin birleşim noktasıydı; fakat kimse bunun farkında değildi. Tıpkı hayatta olduğu gibi, her kayıp bir arayışa dönüşür. Ve bu kayıp, evrenin en derin sırlarının saklı olduğu bir yolculuğa dönüşecekti.
Liora, Aric ve Eldrin, zamanın eksik olan parçalarını bulmak için bir araya geldiler. Her biri, kendi içsel karanlıklarıyla yüzleşmek zorundaydı. Ancak bu yolculuk sadece dışsal düşmanlarla değil, içsel engellerle de doluydu. Zamanın kapılarını aralamak, onları geçmişin kaybolan izlerine ve geleceğin belirsiz potansiyellerine sürükleyecekti.
Evrenin derinliklerinde kaybolmuş bir zaman dilimi, sadece geçmişin hatalarını düzeltmekle kalmayacak, aynı zamanda evrenin dengesini yeniden kurmanın anahtarı olacaktı. Ama bu dengeyi sağlamak, her adımda daha da tehlikeli bir hale gelen bir oyun gibiydi.
Kayıp Zamanın Peşinde; zamanın kaybolan yönlerini bulma, içsel huzuru ve dengeyi sağlama mücadelesinin hikâyesi. Her anı, her adımı, her kararın yankılarını hissetmek... Zamanın gerçek doğasını keşfetmek, sadece geçmişin kaybolmuş izlerine değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine de bir yolculuk olacaktır.
Okuma 315
Oy 104
Bölüm 22
Yorum 21
Zorla yapılmış bir evlilik,
Yarım kalan hayaller,
Bilinmeyen gerçekler,
Hastalıklı zihinler...
Bir bedene hapsolmuş üç kişi, bu bedeni kim yönetecek?
Nasıl geldik bu hale? Her şey o fal ile başlamıştı. Doğru bilmişti her şeyi. Lila girmişti hayatıma. Tüm kurallarımı alt üst edip hayatımın en güzel rengi olmuştu.
Ama onu kopardılar benden, ölüme ittiler onu.Hiçbir şey yapamadım, hiçbir şey...
Falcı her şeyi doğru bilmişti ama eksik söylemişti.
Uyarmalıydı beni anlatmalıydı tüm gerçekleri.
"Şu olanlara bir bak, karın senin yüzünden kendini 5 yaşında bir çocuk zannediyor." Poyraz`ın söyledikleri hâlâ kafamın içinde yankılanıyordu.
Haklıydı benim yüzümden olmuştu.
Ama nereden bilebilirdim ki. Sadece hafızanı kaybettiğini düşünmüştüm ama öğrendiğim gerçek bambaşkaydı.
"Aras Amca benimle gel. Poyraz Amca yine benim oyuncaklarımla oynuyor." Evlendiğim kadın mıydı bu? Öncesinde bana korkmadan meydan okuyan, şimdiyse çizgi film izleyip oyun oynayan.
Bir kişiyle değil, üç ayrı kişi ile evlendim...
~Aras Yıldırım~
Kitabımı daha önce başka bir platform üzerinde yayınlamıştım. Burada da yüklemek istedim. Bölümler hazır olduğu için. Kısa sürede devamı gelir. Sevgili okurlar sizden ricam ön yargı ile yaklasmamanız.
Okuma 12.49k
Oy 742
Bölüm 30
Yorum 142
Bir kelebeğin ömrü hiç bu kadar kısa olmamıştı... İslim Ağaoğlu
Bir bedelin ömrü de hiç bu kadar güzel olmamıştı..... İbrahim Ağaoğlu..
Okuma 54.9k
Oy 2.98k
Bölüm 41
Yorum 153
Kapak tasarımı = icinizdenbiridesign
Hasta olan kardeşini kurtarmak için her yolu deneyen bir mafya...
Çocuklara zaafı olan ve onlar için elinden geleni yapan doktor...
Mafya & Doktor kurgusu
Asya & Barlas çifti
KESİT
"Bana güzelim diyip durma sürekli."
"Hmm ne diyeyim peki?" Diyerek üzerime doğru eğilirken sırtım asansör duvarına yaslanmıştı bile.
"Asya mesela çok mantıklı bir hitap şekli ya da doktor hanım felan da olabilir." Diyerek kaldırdığım kaşım ile ona bakarken yüzünde ufak bir sırıtış oluştu.
"Hiç hoşuma gitmedi bu hitap şekilleri, güzelimden devam." Diyerek mırıldanırken duran asansör ile bacağına sert bir tekme atarak Rıfat Bey`i takip etmeye başladım.
Okuma 25.11k
Oy 2.04k
Bölüm 19
Yorum 83
Mitolojiden esinlenerek yazılmaktadır. Sizleri Senem`in mitolojik Dünya`ya girerek. Ulu Ruh Gömeç`in yardımıyla Toprak ve Ay` ın varış Tanrıçası Ayana kimliğiyle Savaş Tanrısı Kubai`nin Yolculuğuna beklerim.
Sonları nasıl olacak? Şeytan Erlik ne yapacak? Heyecanla devam eden Tanrı ve tanrıça olaylarına sizleri misafir olarak beklerim.
Okuma 645
Oy 222
Bölüm 23
Yorum 13
Bir oyun yüzünden saçma sapan bir numarayı aramıştım açtığında ses gelmeyince iç çekerek
“Kimsin” diyen sesle ürkmüştüm ama “Yanlış numarayı aradım kusura bakmayın” değip kapatmıştım nelere sebep olabilir ki en fazla diyen iç sesimle hayatımın değişeceği aklımın ucundan geçmezdi geçmiyordu da ama o gece den sonra her şey değişmişti
Okuma 11.8k
Oy 580
Bölüm 19
Yorum 59
Tehlikeli, hırslı, türk gençlere yönelik hedefi olan Sokur lakaplı teröristi yakalamak için kurulan Vatan Timi.
Timin komutanı olan Üsteğmen Arslan Öztürk dahil askerlerin tabura geldikleri gece kadın askerlere teröristler tarafından saldırı yapılması üzerine bir süreliğine yanlarında kalmak için taşınırlar.
Kadın askerlerin tim komutanı olan Üsteğmen Ahsen Yıldırım `a ilk görüşte hoşlanacağını tahmin etmemiştir.
Okuma 10.92k
Oy 434
Bölüm 33
Yorum 54
"Bazı anlar, farkına bile varmadan hayatını değiştirir. Küçük bir bakış, masum bir an, seni hiç tahmin etmediğin bir yola sürükleyebilir. Ve belki de o yol, geri dönüşü olmayan bir hikâyenin başlangıcıdır. Çünkü bazı karşılaşmalar sadece bir tesadüf değil, kaderin fısıldadığı bir başlangıçtır."
Okuma 5.24k
Oy 414
Bölüm 40
Yorum 65
Kurt adamlar dünyasıyla tanışan maya , güçlü bir alfa`nın eşi olursa ne olur? Hayatta tutma ve hayatta kalma mücadelesi..
İlk defa kitap yazıyorum. Hatalarımı mazur görün lütfen. Bugüne ozel 5 kısa bölüm yazdım. Bundan sonra Hergun daha uzun bir bölüm yayınlayacagim.. anlayışınız için teşekkür ederim ♥️
Okuma 13.33k
Oy 978
Bölüm 39
Yorum 55
Sevdiğini kaybetmenin acısını yüreğinden atamamış ya da sadece etrafındakileri bu şekilde kandıran bir adam ve sevmenin ne olduğunu sadece şiirlerde hayal meyal hatırladığı kahverengi gözlerden okuyan bir kadın. Yolları kesişirse aşk mı olur hüsran mı?
"Aşk bencillik üzerine kurulu bir oyundu belki de sevgilim."
"Hayatımız aynı gökyüzünün
altında farklı yaşamlara
çakan şimşekler gibiydi sevgilim.
Gök gürledi, şimşek çaktı,
yıldırım düştü ve biz aşkla küle döndük..."
Yazıma başlama tarihi: 02.02.2022
Yazım bitiş tarihi: 01.07.2022
Okuma 3.16k
Oy 87
Bölüm 22
Yorum 6
Yıllar sonra ailesine kavuşan Ayliz.
Okuma 55.06k
Oy 3.92k
Bölüm 32
Yorum 241
Orkide İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan sıradan bir üniversite öğrencisidir. Tek akrabası olan büyükannesi ile yaşar. Tüm hayatı okulundan ve büyükannesinden ibarettir.
Bir gün en yakın arkadaşı ile 22.yaş gününü kutlarken Orkide`nin tüm hayatı değişir. Kendisini 19.yüzyıl İngiltere`sinde bulur.
Orkide eve dönmenin yolunu bulabilecek mi yoksa geldiği bu zamanda kendisi için daha kıymetli bir şey mi bulacak?
-------------------------
"Beni bulduğun gün, doğum günümdü ve bir başıma çimenlerin üzerine çöküp evime gitmeyi dilemiştim. Saatler sonra gittiğim handa seninle tanıştık. Biliyorum geldiğimden beri evime büyükannemin yanına gitmek istediğimi söylüyorum ama" devam edecek gücü toplamak için kısaca duraksadım. "ama burada daha değerli bir şey buldum. Senin yanında kendime bir yuva buldum Christopher. Sen benim yuvamsın ve herhangi bir zaman dilimini ya da yeri burada senin yanında olmaya değişmem. Çünkü seni seviyorum,"
---------------------------
"Darmadağınık saçlarını, gözlerini, kahkahalarını, azmini, cesaretini, güçlü duruşunu... Aklına gelebilecek her şeyini seviyorum. Tüm benliğimle yalnızca sana aşığım Rory. Eğer buradan gidelim ve birlikte mutlu olabileceğimiz bir yer bulalım dersen her şeyi bırakır ve seninle her yere gelirim. Evine dönmenin bir yolunu bulursan peşinden o zamana da gelirim. Ben yalnızca senin yanında olmak istiyorum. "
Wattpad ilk yayın tarihi: 04.07.2024
Kitappad ilk yayın tarihi:11.02.2025
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Giriş: "Karanlık Katil: Omega"
Albert, küçük yaşlardan itibaren dünyadan yabancılaşmıştı. Her şeyin başladığı o evde, sevgi ve sıcaklık hiçbir zaman yer bulmamıştı. Annesi ve babası, ona sadece soğuk ve terk edilmişlik vermişti. Bir gün, her şeyin bittiğini hissettiğinde, kendi yolunu çizdi; fakat bu yol, yalnızca ölüm ve intikamla dolu olacaktı.
Çocukken yaşadığı zorluklar, Albert’i öylesine şekillendirmişti ki, duygularının ve bağlılıklarının yerini sadece hesaplaşmalar ve stratejiler aldı. Ailesinin ihmali, onu öldürmeye ve sonunda onları ortadan kaldırmaya itti. Geride kalan her şey, onu yalnızca daha da sertleştirdi.
Bir gün, eski arkadaşı Jack ile birlikte, gizli bir yer buldular. Bu yer, geçmişin tüm izlerini silme fırsatıydı. Albert, burada sadece hayatta kalmayı değil, daha fazlasını istiyordu. Güçlü olmak, dünyayı değiştirmek ve ona hak ettiği düzeni getirmek.
Yavaşça bir ordu kurdular. Her biri, kendi hedefi doğrultusunda eğitilmiş, güçlü ve kararlıydı. Albert, bir lider olarak, hayatına dokunan her şeyi yok edip yeniden inşa etmeyi amaçlıyordu
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
Hayatta adaleti sağlamak isteyen Efnan, hayatın gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalır. Zaafı olan “sır”dan adam artık kaderin ağları ile hayatına girmiştir ve Efnan doğasını bulmalıdır. Aşkı ile benliği arasında ki savaşta yenilmemek için direnen Efnan kaldığı karanlıktan kurtulmak için mum gibi yanmak zorundadır. Her ne kadar tükeneceğini bilse de doğası budur. Bir kibrit yanar ve mumu yakar. Efnan’ı yakan ise o “sır”dan adamın aşkı olmuştur.
Karanlıkta gizlenen Siyah Jaguar’ın gözlerine bağımlı olan Efnan, o gözleri karanlıkta kaybetmemek için yanmayı ve yok almayı göze alabilecek mi? Yoksa doğasına karşı gelip yok olmamak için karanlığı kabul mü edecek?
“Hayatıma girdiğinden beri o kadar dengesizdim ki. Bazen çok umursamaz, bazen çok öfkeli ve bazen de her şeyi kabullenen biri olmuştum. Ne yaptığımı, nasıl tepkiler verdiğimi bende kestiremiyordum. Akıl sağlığımı korumam için babamın, annemin ve Müni’nin bana öğrettiği her şeyi teker teker uygulamam gerekiyordu ama beni bundan alıkoyan bir şey vardı. Ona olan zaafım. Bunun farkında olmak canımı çok yakıyordu. Bunu kendime bile yeni itiraf etmiştim. Tam şu an, bu yatağın içinde. Korkuyordum. Ondan ve kendimden ama en çok yaşayacaklarımdan. Uyku yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyordu. Canımın acısını bir tek o dindirebilirdi.”
Efnan
“Bir bakış, bütün hayatı değiştirebilir. Ama bazen, en derin izler yalnızca gözlerde kalır.”
Dudaklarında Bir Yudum kitabının devamı olan Gözlerinden Bir Bakış, Duru ve Rıza’nın derinleşen ilişkisini ve aralarındaki çatışmalarla dolu zorlu yolu keşfetmeye devam ediyor. Aşk, pişmanlıklar ve gizli sırlar arasında sıkışan iki ruh, birbirlerine sadece bir bakışla yeniden bağlanıyor. Ancak bu bakış, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda gelecekteki tehlikeleri de gözler önüne seriyor.
Duru ve Rıza, birbirlerine olan tutkularıyla mücadele ederken, hayatlarının en zor seçimlerini yapmak zorunda kalacaklar. İkisi de kırık ve yaralı, ama aşkları ne kadar güçlü olursa olsun, gerçekler ve ihanetlerle yüzleşmek onları bekliyor.
Ölü bedenlerin kokusuyla onların gözünden gördükleri son üç saniyeyi görebilen benzersiz yeteneğe sahip dedektif Aşkım Lüks, sadık yardımcısı Remzi ile hem komik hem de gerilim dolu maceralara atılıyor.
Tükenmişlik sendromuna yakalanan Aşkım, polislik mesleğinden istifa eder ve cinayet bürosundan ayrılır. Kendi dedektiflik bürosunu açarak Turkish Pointer Dedektiflik Bürosu`nu kurar. İşte hikaye tam da bu noktada başlar.
Aşkım`ın hayatı, talihsizliklerle dolu bir serüvene dönüşür. Karşılaştığı her aksilik onu zorlasa da bu olaylar, her seferinde eğlenceli ve sürükleyici maceralara kapı açar. Aşkım ve Remzi, zorluklara birlikte göğüs gererek adalet arayışlarında komik ve heyecan dolu anlar yaşarlar.
Cesaret ve dostluğun iç içe geçtiği bu hikayede, Aşkım ve Remzi`nin başına gelenleri okumaya hazır olun. Eğlence garantili maceralar sizi bekliyor!
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
"İnsanlar, kelimelerin sadece birer araç olduğunu düşünür. Oysa kelimeler, dünyayı şekillendirir. Onları elinden aldığınızda, insanın ruhu çıplak kalır; geçmişini, kimliğini ve geleceğini kaybeder. Sessizlik sadece bir boşluk değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve o aynada yüzleştiğiniz şey, bazen en büyük korkularınız, bazen de en saf gerçekliğinizdir."
Efsaneler, onları birer hayalet gibi anlatır. Halkın arasında saklanan, gölgelerin içinde büyüyen, kanla mühürlenmiş bir soydan gelenler… Onlar Mor Irk. Ne bir krallığa bağlılar ne de bir hanedana. Sadece kendi kanunlarını takip ederler.
Bir sancak yükseldiğinde, bir diğeri düşer. Ama Mor Irk’ın sancağı, ne zafer için ne de taht uğruna dalgalanır. Onların mücadelesi, unutulmuş bir kehanetin son satırlarında yazılı. Tarihin en derin sırları, en kanlı savaşlarla açığa çıkar.
Kim gerçek düşman? Hangi taraf haklı? Ve en önemlisi, Mor Irk gerçekten kimin tarafında?
Cevaplar, kılıçların gölgesinde gizli. Ama unutma… Gölgeler, her zaman en tehlikeli oyunları oynar.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
Bu karanlık yolculukta, ne Elif ne de Alihan hayatta kalabilirdi. Onların ölümleri, birer lekesiz hatıra olarak geriye kaldı. Ama tüm bu trajedi, Cevher ve onun gibilerin hayatlarını da yavaşça mahvetti. Çünkü gerçek intikam, asla sadece dışarıda aranan bir şey değildi; önce içten başlar, sonra her şeyi yakar.
Burçlar, Gezegenler ve Kendi Kafamın İçindeki Karmaşa
Kitap Açıklaması
Hepimiz bir noktada astrolojiyle tanışırız. Belki bir derginin arkasındaki günlük burç yorumlarında, belki de bir arkadaşımızın “Sen kesin Akrep burcusun!” demesiyle. Peki, astroloji gerçekten hayatımıza ışık tutabilir mi, yoksa sadece eğlenceli bir tesadüfler bütünü mü?
Yıldızların Peşinde işte tam da bu soruya mizahi ve psikolojik bir yaklaşımla cevap arayan bir kitap. Geleneksel astroloji yorumlarından sıkılan, ama yine de yıldızlara inanmaktan vazgeçemeyenler için hem eğlenceli hem de düşündürücü bir rehber niteliğinde.
Bu kitapta astrolojiye sıradan bir burç yorumu gibi yaklaşılmıyor. Aksine, gezegenlerin ve burçların psikolojik etkileri, günlük hayatımızdaki rollerimiz ve kendi içsel yolculuğumuzla bağlantısı keşfediliyor. Kendini keşfetmek, içsel karmaşalarını çözmek ve belki de biraz olsun hayatın akışına teslim olmak isteyenler için samimi, eğlenceli ve içten bir anlatımla kaleme alındı.
Kimler İçin?
Astrolojiye ilgi duyan ama geleneksel yorumlardan sıkılanlar
Psikolojiye meraklı olup burçlarla kişilik analizini birleştirmek isteyenler
Kendi doğum haritasını keşfetmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyenler
Eğlenceli, mizahi ve düşündürücü bir kitap okumak isteyenler
“Burcum yüzünden mi böyleyim, yoksa sadece biraz kaotik biriyim?” diye düşünenler
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
2002 yılında Sakarya Adapazarı`nda doğdu. Üç kardeşten en büyüğüdür. İlkokulu Adapazarı Aykut Yiğit İlkokulu`nda, ortaokulu Adapazarı Aykut Yiğit Ortaokulu`nda bitirdi.
liseyi adapazarı
Tes-İş Anadolu Lisesi`nde bitirdi
Erzurum Atatürk üninersitesinden
menzun olan genç şair, doğuştan Serabral Palsi
( kas rahatsızlığı ) hastasıdır.
Şiiri `iç ses`in dışa vurumu olarak gören, her şeye rağmen umudun peşinden gitmenin önemini yaşantısıyla öğreten genç şair, asıl yolculuğun duygulara yapılan yolculuk olduğuna yürekten inanmaktadır
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Giriş: "Karanlık Katil: Omega"
Albert, küçük yaşlardan itibaren dünyadan yabancılaşmıştı. Her şeyin başladığı o evde, sevgi ve sıcaklık hiçbir zaman yer bulmamıştı. Annesi ve babası, ona sadece soğuk ve terk edilmişlik vermişti. Bir gün, her şeyin bittiğini hissettiğinde, kendi yolunu çizdi; fakat bu yol, yalnızca ölüm ve intikamla dolu olacaktı.
Çocukken yaşadığı zorluklar, Albert’i öylesine şekillendirmişti ki, duygularının ve bağlılıklarının yerini sadece hesaplaşmalar ve stratejiler aldı. Ailesinin ihmali, onu öldürmeye ve sonunda onları ortadan kaldırmaya itti. Geride kalan her şey, onu yalnızca daha da sertleştirdi.
Bir gün, eski arkadaşı Jack ile birlikte, gizli bir yer buldular. Bu yer, geçmişin tüm izlerini silme fırsatıydı. Albert, burada sadece hayatta kalmayı değil, daha fazlasını istiyordu. Güçlü olmak, dünyayı değiştirmek ve ona hak ettiği düzeni getirmek.
Yavaşça bir ordu kurdular. Her biri, kendi hedefi doğrultusunda eğitilmiş, güçlü ve kararlıydı. Albert, bir lider olarak, hayatına dokunan her şeyi yok edip yeniden inşa etmeyi amaçlıyordu
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
Hayatta adaleti sağlamak isteyen Efnan, hayatın gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalır. Zaafı olan “sır”dan adam artık kaderin ağları ile hayatına girmiştir ve Efnan doğasını bulmalıdır. Aşkı ile benliği arasında ki savaşta yenilmemek için direnen Efnan kaldığı karanlıktan kurtulmak için mum gibi yanmak zorundadır. Her ne kadar tükeneceğini bilse de doğası budur. Bir kibrit yanar ve mumu yakar. Efnan’ı yakan ise o “sır”dan adamın aşkı olmuştur.
Karanlıkta gizlenen Siyah Jaguar’ın gözlerine bağımlı olan Efnan, o gözleri karanlıkta kaybetmemek için yanmayı ve yok almayı göze alabilecek mi? Yoksa doğasına karşı gelip yok olmamak için karanlığı kabul mü edecek?
“Hayatıma girdiğinden beri o kadar dengesizdim ki. Bazen çok umursamaz, bazen çok öfkeli ve bazen de her şeyi kabullenen biri olmuştum. Ne yaptığımı, nasıl tepkiler verdiğimi bende kestiremiyordum. Akıl sağlığımı korumam için babamın, annemin ve Müni’nin bana öğrettiği her şeyi teker teker uygulamam gerekiyordu ama beni bundan alıkoyan bir şey vardı. Ona olan zaafım. Bunun farkında olmak canımı çok yakıyordu. Bunu kendime bile yeni itiraf etmiştim. Tam şu an, bu yatağın içinde. Korkuyordum. Ondan ve kendimden ama en çok yaşayacaklarımdan. Uyku yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyordu. Canımın acısını bir tek o dindirebilirdi.”
Efnan
“Bir bakış, bütün hayatı değiştirebilir. Ama bazen, en derin izler yalnızca gözlerde kalır.”
Dudaklarında Bir Yudum kitabının devamı olan Gözlerinden Bir Bakış, Duru ve Rıza’nın derinleşen ilişkisini ve aralarındaki çatışmalarla dolu zorlu yolu keşfetmeye devam ediyor. Aşk, pişmanlıklar ve gizli sırlar arasında sıkışan iki ruh, birbirlerine sadece bir bakışla yeniden bağlanıyor. Ancak bu bakış, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda gelecekteki tehlikeleri de gözler önüne seriyor.
Duru ve Rıza, birbirlerine olan tutkularıyla mücadele ederken, hayatlarının en zor seçimlerini yapmak zorunda kalacaklar. İkisi de kırık ve yaralı, ama aşkları ne kadar güçlü olursa olsun, gerçekler ve ihanetlerle yüzleşmek onları bekliyor.
Ölü bedenlerin kokusuyla onların gözünden gördükleri son üç saniyeyi görebilen benzersiz yeteneğe sahip dedektif Aşkım Lüks, sadık yardımcısı Remzi ile hem komik hem de gerilim dolu maceralara atılıyor.
Tükenmişlik sendromuna yakalanan Aşkım, polislik mesleğinden istifa eder ve cinayet bürosundan ayrılır. Kendi dedektiflik bürosunu açarak Turkish Pointer Dedektiflik Bürosu`nu kurar. İşte hikaye tam da bu noktada başlar.
Aşkım`ın hayatı, talihsizliklerle dolu bir serüvene dönüşür. Karşılaştığı her aksilik onu zorlasa da bu olaylar, her seferinde eğlenceli ve sürükleyici maceralara kapı açar. Aşkım ve Remzi, zorluklara birlikte göğüs gererek adalet arayışlarında komik ve heyecan dolu anlar yaşarlar.
Cesaret ve dostluğun iç içe geçtiği bu hikayede, Aşkım ve Remzi`nin başına gelenleri okumaya hazır olun. Eğlence garantili maceralar sizi bekliyor!
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
"İnsanlar, kelimelerin sadece birer araç olduğunu düşünür. Oysa kelimeler, dünyayı şekillendirir. Onları elinden aldığınızda, insanın ruhu çıplak kalır; geçmişini, kimliğini ve geleceğini kaybeder. Sessizlik sadece bir boşluk değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve o aynada yüzleştiğiniz şey, bazen en büyük korkularınız, bazen de en saf gerçekliğinizdir."
Efsaneler, onları birer hayalet gibi anlatır. Halkın arasında saklanan, gölgelerin içinde büyüyen, kanla mühürlenmiş bir soydan gelenler… Onlar Mor Irk. Ne bir krallığa bağlılar ne de bir hanedana. Sadece kendi kanunlarını takip ederler.
Bir sancak yükseldiğinde, bir diğeri düşer. Ama Mor Irk’ın sancağı, ne zafer için ne de taht uğruna dalgalanır. Onların mücadelesi, unutulmuş bir kehanetin son satırlarında yazılı. Tarihin en derin sırları, en kanlı savaşlarla açığa çıkar.
Kim gerçek düşman? Hangi taraf haklı? Ve en önemlisi, Mor Irk gerçekten kimin tarafında?
Cevaplar, kılıçların gölgesinde gizli. Ama unutma… Gölgeler, her zaman en tehlikeli oyunları oynar.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
Bu karanlık yolculukta, ne Elif ne de Alihan hayatta kalabilirdi. Onların ölümleri, birer lekesiz hatıra olarak geriye kaldı. Ama tüm bu trajedi, Cevher ve onun gibilerin hayatlarını da yavaşça mahvetti. Çünkü gerçek intikam, asla sadece dışarıda aranan bir şey değildi; önce içten başlar, sonra her şeyi yakar.
Burçlar, Gezegenler ve Kendi Kafamın İçindeki Karmaşa
Kitap Açıklaması
Hepimiz bir noktada astrolojiyle tanışırız. Belki bir derginin arkasındaki günlük burç yorumlarında, belki de bir arkadaşımızın “Sen kesin Akrep burcusun!” demesiyle. Peki, astroloji gerçekten hayatımıza ışık tutabilir mi, yoksa sadece eğlenceli bir tesadüfler bütünü mü?
Yıldızların Peşinde işte tam da bu soruya mizahi ve psikolojik bir yaklaşımla cevap arayan bir kitap. Geleneksel astroloji yorumlarından sıkılan, ama yine de yıldızlara inanmaktan vazgeçemeyenler için hem eğlenceli hem de düşündürücü bir rehber niteliğinde.
Bu kitapta astrolojiye sıradan bir burç yorumu gibi yaklaşılmıyor. Aksine, gezegenlerin ve burçların psikolojik etkileri, günlük hayatımızdaki rollerimiz ve kendi içsel yolculuğumuzla bağlantısı keşfediliyor. Kendini keşfetmek, içsel karmaşalarını çözmek ve belki de biraz olsun hayatın akışına teslim olmak isteyenler için samimi, eğlenceli ve içten bir anlatımla kaleme alındı.
Kimler İçin?
Astrolojiye ilgi duyan ama geleneksel yorumlardan sıkılanlar
Psikolojiye meraklı olup burçlarla kişilik analizini birleştirmek isteyenler
Kendi doğum haritasını keşfetmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyenler
Eğlenceli, mizahi ve düşündürücü bir kitap okumak isteyenler
“Burcum yüzünden mi böyleyim, yoksa sadece biraz kaotik biriyim?” diye düşünenler
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
2002 yılında Sakarya Adapazarı`nda doğdu. Üç kardeşten en büyüğüdür. İlkokulu Adapazarı Aykut Yiğit İlkokulu`nda, ortaokulu Adapazarı Aykut Yiğit Ortaokulu`nda bitirdi.
liseyi adapazarı
Tes-İş Anadolu Lisesi`nde bitirdi
Erzurum Atatürk üninersitesinden
menzun olan genç şair, doğuştan Serabral Palsi
( kas rahatsızlığı ) hastasıdır.
Şiiri `iç ses`in dışa vurumu olarak gören, her şeye rağmen umudun peşinden gitmenin önemini yaşantısıyla öğreten genç şair, asıl yolculuğun duygulara yapılan yolculuk olduğuna yürekten inanmaktadır
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
Germonya, büyü ve savaşın iç içe geçtiği kadim bir ülkeydi. Germon, halkının en güçlü savaşçılarından biri olarak, yalnızca baltasıyla değil, adaletiyle de tanınırdı. Kral Gera’nın zalim ve ırkçı yönetimine karşı çıkarak onu ülkeden sürgün ettiğinde, Germonya’da büyük bir umut doğdu. Ancak Gera’nın intikamı gecikmeyecekti…
Kral Gera, haince bir plan yaparak Germon’un ailesini esir aldı. Onu saf dışı bırakmak için büyücülerine emir vererek Germon’u küçülten lanetli bir sandığa hapsetti ve onu dev, kan kırmızısı kanatlara sahip, ateş üfleyen bir timsah ve gergedan karışımı bir hayvan olan Gero ile birlikte dünyaya sürgün etti. Germonya’nın savaşçı prensesi, kendini hiç bilmediği bir gezegende buldu.İnsanların yaşadığı dünya.
Burada hayatta kalmak için mücadele ederken, ona yardım eli uzatan bir dünyalıyla karşılaştı. Bu kişi, sadece bir müttefik değil, zamanla onun sevgilisi olacak kişiydi. Germon, geçmişini geride bırakıp yeni bir hayat mı kurmalıydı, yoksa ailesini kurtarıp Germonya’ya dönmek için savaş mı vermeliydi?
Ancak işler düşündüğünden daha karmaşıktı. Kral Gera’nın sürgün yılları, onu daha da tehlikeli bir düşmana dönüştürmüştü. Germonya’yı geri almak için bir ordu toplamış ve tahta tekrar oturmak için harekete geçmişti. Germon’un dünyada bulduğu aşk, ona savaşıp geri dönmesi için güç verecek miydi, yoksa iki dünya arasında bir seçim yapmaya mı zorlanacaktı?
Böylece Germon’un sürgünü, onu hem aşk hem de savaşın içine çeken epik bir serüvene dönüştü…
"Tek rotam yıldızları gözlerinde taşıyan seni takip etmek."
Basket takımındaki çocuk ile Edebiyat kulübünde ki kız arkadaş gurubunda tanışır Ama kız uzun zamandır plotonik.
"Kitap Wattpad de mevcut hesap adı aynı"
Yildizwl
Sadece şiir ve birkaç gözyaşı🤍
Şimdilerde ve daha da evvelinde, şiirlerimin her bir mısrasında senin adını sayıklıyordum. Masamdaki kalem, kâğıdı dansa kaldırıyordu. Anlıyordum, hayır diyordum; ben onlara yazıyorum bu şiirleri, sana değil.
" Günahların rüzgarı olsaydı yeryüzünde hiç kimse kalmazdı. "
🕯️
Emira bilinmeyen bir fantastik dünyada gizemli kapıları aralayrak gizemli sırlara ulaşır. Ondan saklanan ve öğrenilmesi istenmeyen sırları keşfeder. Bu sırlar açığa çıkarken yaşamında onu derinden sarsan bir aşk onu bulur. Ama sandığı şeylerin çok farklı olduğu gerçeğiyle yüzleşir.
Aşk, ihanet ve dostluk...
Bu üç kelime onun hayatında büyük bir devrim yaratır.
⚖️🛡️⚖️
Aynı evde yaşamaya devam etmelerine rağmen gün geçtikçe birbirlerine yabancılaşan bir aile ve kendi içinde yanlızlaşan bir kız...
Babasını ve üvey annesinin nefretiyle büyüyen ve hasta kardeşinin küçücük bir gülümsemesinden dahi güç bulabilen bir erkek...
Ve onları bir araya getirecek beş maddelik bir listeden sonra sorulan o soru "𝗦𝗮𝗻𝗮 𝗮şı𝗸 𝗼𝗹𝗺𝗮𝗺𝗮 𝗶𝘇𝗶𝗻 𝘃𝗲𝗿𝗶𝗿 𝗺𝗶𝘀𝗶𝗻"
16 yıldır teyzesi ve eniştesi ile yaşayan Çilek Soykamer`in mafya abileriyle tanışması...
❣️Bolca abi içerir
❣️Mafya ve Gerçek Ailem kitaplarının karışımı
❣️Fikir bana aittir, kopyalanması kesinlikle yasaktır
❣️Tüm hakları saklıdır
"Ne yaptığın için bu hale geldiğimi biliyor musun, küçüğüm?" dedi dudaklarını dudaklarımdan birkaç santim aralamayı başardığında.
"Benim olanı başkalarına sunuyorsun. Benim olanla başkalarının altında inliyorsun. Şu an benden saklamaya çalıştığın herşey zaten benim. Hayır, utanmıyorum. Hayatım boyunca arzuladığım tek kadına delirdiğim için kendimden utanmıyorum. Gerçekte benim olanı istemekten utanmıyorum."
"Daha düne kadar senin çocuk gibi görüyorum diyen sen değil miydin?"
"Bir sabah uyandım ve gördüm ki, benim küçük şeytanım boyundan büyük işler çeviriyor."
_________________________________________
Küçük yaşta babası tarafından tecavüze uğrayan kız ve kızın ailesinin katili olan adamın imkansız gibi görünen hikayesidir. Kitapta şiddet, psikolojik şiddet, cinsellik sahneleri, eşcinsel karakterler bulunmaktadır. Alışılmış +18 sahnelerden ve de kitaplardan bıktıysanız, sizinle gerçek aşk ve tutku dolu bir yolculuğa çıkabiliriz.
Hastanede doktor olarak çalışan Asena bir gün hastaneye vurulmuş olarak gelen alpar`ı tedavi eder. Onu tedavi ederken alpar`ı vurup öldürmek için gelen adamlar şans eseri Asena`yi vurur..
Kitap tanıtımı yapıyorum.
Şartlar;
- Hem bu hesabı, hem de diğer hesabım (ozeanblau) takip etmeniz.(Takip ettiklerimden bulabilirsiniz.) Takipten çıkanın kitabı silinir.
-Panonuzda veya kitabınızda kitap tanıtımı yapıyor diye hesabımı paylaşmanız.
Merhaba, ben Gordon’un beyni. Sizinle tanışmak isterdim, ama şu an Gordon ağlıyor. Çok fazla sinyal geliyor, bu yüzden tanışmayalım. Zaten bu yoğunlukta adınızı unuturum. Hey, merhaba! Bugün Gordon erken uyandı galiba. Buluşması var, çok fazla hazırlandı. Normalde sadece yüzünü yıkar ve lavabodan çıkar. Özel bir gün, umarım kötü bir şey olmaz. Evet, bir binaya geldik. Nedense pantolonda bir şey varmış gibi hissediyorum. Normalden daha ağır. Şimdi neden hazırlandığını anladım: Karşımızda güzel bir bayan var. Umarım batırmam. Kadınla çok iyi anlaştık. Sanki bir parçam eksikmiş ve tam o parça yerine oturmuş gibi. Şüphelenmeye başladım, her şey bu kadar iyi olamaz. Eve gitme vakti geldi gibi görünüyor, ama Gordon’u kaldıramıyorum. Ya aşk bu demek ya da kadın gözlerimi hipnotize etti. Olamaz! Neredeyiz? Burası neresi? Kahretsin, belliydi! Cüzdanım yok!
Kapıda kilit var. Ne yapacağım şimdi? Neden pantolonda ağırlık olduğunu anladım: Beylik tabancam! Gordon kendini korumayı seviyor ya da deli. Neyse, kilite bir el ateş ettim. Burası galiba terk edilmiş bir hastane. Sedyeler var. Kapıyı bulmam gerek. Aha, yeşil bir kapı! Umarım buradan kurtulabilirim. Olamaz! Burası dünya değil! Başka bir boyut. Şu değişik merdiven odalarından biri. Burası sadece dümdüz gitmeye çalışacağım. Yine bir kapı. Artık bir şey ummak istemiyorum. Kapıyı açacağım. Bu da ne? Merdiven odasına su dolmaya başladı! Kapa şu kapıyı! Peki, nereye gideceğim? İki seçenek var: Ya kafama sıkacağım ya da aşağıya atlayacağım. Elim silaha gitti. Silahı aldım, kafama dayadım, ama cesaretimi toplayamadım. Bu yüzden aşağıya atlamayı seçtim. Çimen bir tepeye düştüm. Etrafa bakındım, etrafta hiçbir şey yoktu. Sadece kocaman bir dağ ve üstünde bir saray vardı. Saraya koştum, başka seçeneğim yoktu. Bir anda etraf karardı. Değişik varlıklar gözükmeye başladı. Ya ben asosyallikten bir şeyler görüyormuş gibi kendimi yanıltıyordum ya da gerçekten varlıklar vardı. Bir tanesine yaklaşmaya başladım. Bu varlık, her gözümü açıp kapadığımda farklı gözüküyordu, ama tek bir şey değişmiyordu: Kafasındaki tac benzeri şey. Tac değil, kafasının üstünde uçuyordu. Dinim bu şeylere güvenebileceğimi söylediğinden dolayı varlığa seslendim: “Hey!” diye bağırdım. Bana baktı, cevap vermedi. Sadece beni izliyordu. Ona baktığımda, sanki ruhumun içine bakıyor ve yavaş yavaş benim gerçekliğimi yok ediyordu. Koştum, koştum. Sarayın kapısını yumruklamaya başladım. Kapı açılmadı. Beni hâlâ izliyordu. Varlığın yanına gittim. Silahımı çıkardım, kendi kafama götürdüm. Tetiği çekecekken anladım: Bu yaratığın istediği şey buydu. Bana dokunmadan beni yok etmek. Silahı ona doğrulttum ve onun ruhunun içine baktım. Tetiği çektim. Çok garip çığlıklar atmaya başladı. Öldüğünde, o uçan tac gibi şey yere düştü ve çok değişik bir ses çıkardı. Sağır olmalık bir ses. Kulağımı elimle kapadım. Sesle birlikte sarayın kapısı açıldı. Saraya koştum. İçeride bir ses kaydı ve bir incil vardı. İncili okudum. O varlığın bir iblis olduğundan ve bir meleği taklit ettiği söyleniyordu. Ses kaydını açtım. Oradaki adamın çaresizliği sesinden belliydi. Şunu söylüyordu: “Ah Tanrım, beni affet! Affet! Yemin ederim ki sarayın duvarındaki yazının bunlara sebep olacağını bilmiyordum. O incili kimin yazdığını da bilmiyorum. Varlığın melek olduğunu bilmiyordum.”
Kayıt bitmişti ve ben az önce bir meleği öldürmüştüm. Dindar ben, bir meleği vurmuştum! O melek sadece beni gözetlemek istiyordu, çünkü o Tanrı’nın gözüydü. O büyük meleklerden biriydi. Sarayı araştırmaya başladım. Bir makas ve yanında yine bir incil buldum. İncili açtım ve hangi dil olduğunu bilmediğim yazılar vardı. Sadece makasla ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Bu diyarı gezmeye karar verdim. Tabancamı çektim ve dışarı çıktım. O MELEK CANLANMIŞTI VE BANA DOĞRU GELİYORDU! KAFASINDAKİ UÇAN TAC YOKTU! Koşmaya başladım. Meleğin görüntüsü değişmişti. Kocaman bir göz olmuş ve etrafında dönen halkalarda bu göz vardı. Makasla ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece hayatta kalma içgüdümle hareket ediyordum. Makası alıp meleğin üstüne koştum. Makası meleğin büyük gözüne sapladım. Meleği kör ettim. Umarım buradan çıkabilirim. Koşmaya başladım, koştum, koştum ve bir saray daha vardı. Kendimi gördüm. Canlanan melek beni kovalıyordu, ama ben geçmişi nasıl izliyordum? En genel kavram, zaman da bozulmaya başlamıştı. Ses kaydı aklıma geldi. O duvardaki yazıyı bulmak için saraya gittim. Buldum, fakat garip bir dil. Bu anlamadım. İncillere bakıp dili çözmeye çalıştım. Duvarda şu yazıyordu: “Meleği öldürdün! Geçmişi izledin. Kendi sesini dinledin. Hâlâ anlamadın mı? Döngüdesin!” Duvardaki yazıyı da kendisi yazmıştı. Son 4 mermisi kalmıştı. Makası geri almaya gitti. Melek yerde yatıyordu. Makası aldı ve saraya döndü. Geceyi bekledi. Yine varlıklar geldi. Aynı melekten üç tane geldi. Üçünü de öldürdükten sonra dayanamadı. Son kalan mermiyi kafasına sıktı. Bir anda beyaz ışıkla uyandı. Meğerse yeşil kapıya giderken taşa takılıp düşmüşüz ve kafamızı vurmuşuz. O yüzden komaya girmişiz. O gördüğümüz şeyler de benim, yani beynimin oyunuymuş. Hastanede uyandık, ama hâlâ beylik tabancamız var ve içi dolu. Ama cüzdanım yok.
**1. Bölüm sona erdi. 2. Bölüm 1-2 güne gelir.**
053*******: Tek bir şey sormak istiyorum
053*******: kimse odama dahi girmeye cesaret edemezken
053*******: sen odama girip benim defterime numaranı yazarken ne düşünüyordun
Bir gece, hayatı nasıl değiştirebilir ki? Her gün korku ile yaşamak mı yoksa kaçmak mı? Bu ince noktayı tutturabilen çok az kişi oldu. Kurtulan olmadı, olduysa da... Ölmek için yaratıcıya yalvardılar. Archets... Büyücülerin insanları vahşice katlettiği bir şehir. Orayı bilen büyüklerimiz vardır, bir zamanlar aynı evrende yaşıyorduk. Zalimliklerini bizden aldıkları ortada. Her dolunay gecesi bir lanetlinin oraya gitmesi ve bir daha görülememesi şüphe çekmeye başlamıştı. Pera ise oraya gidenlerden sadece birisiydi... Kurtulmayı başarabilecek mi hiç kimse bilmese de hayatı eskisi gibi kalmayacağı aşikar ortadaydı...
Hayat bazen şanstan ibaret değildir.
Yazgı da asla buna inanmadı.
Yazgı herkesin girmek için çabaladığı Ankara Spor Akademisine girmeyi başarmıştı.
Üstelik bunula da kalmayıp kimsenin başaramadığı a takımının ilk kızı olmayı başarmıştı.
Tüm bunların şan olduğunu söyleyenleri umursamadı daha çok çalıştı.
Bu yolda ona destek olan kişi Savaş`tı.
Savaş Demir
Çilek 17 yıl önce doğum esnasında karıştırılmıştı.Gerçek ailesiyle kaderleri ayrılırken bir daha karşılaşacaklarını kim bilebilirdi.
Çilek hastaneye gittiğinde Nerden bilebilirdi ki gerçek ailesini bulacağını? Peki sizce neler olacak?
Selam!Ben Çilek.Ve buda benim hikayem🍓
"Ben güzel olmak istemiyorum ki." dedim fısıldar gibi bir sesle.
Başını kaldırmadı. Ağlıyordu ama görmemi istemiyordu. " Sadece..." dedi boğuk çıkan sesiyle. Yutkunup devam etti.
" Sadece benim güzelim olsan?"
•°
•°
•°
•°
•°
•°
•°
Elleri dizlerimin üzerineki ellerime uzandı. Titreyerek geri çekti.
" Duyamaya bile katlanamıyor insanlar. Ama bu dünyada yaşanıyor bunlar." dedim titreyen sesimle.
Ellerini yere koyup bana doğru kaydı. Ben sandalyede otururken o tam önümde dizlerinin üstündeydi.
"Özür dilerim güzelim."dedi başını hafifçe dizime koymadan önce. Ne yapacağımı şaşırarak ellerimi kaldırdım yukarı. Geri çekmedim kendimi.Geri çekilemedim. Başını küçük bir çocuk gibi dizime yaslamıştı.
Ardından dizimde bir ıslaklık hissettim. Omuzları sarsıldı sonra. " Kerem." diye mırıldandım onunla beraber ağlarken.
"Ben güzel olmak istemiyorum ki." dedim fısıldar gibi bir sesle.
Başını kaldırmadı. Ağlıyordu ama görmemi istemiyordu. " Sadece..." dedi boğuk çıkan sesiyle. Yutkunup devam etti.
" Sadece benim güzelim olsan?"
Konu;
Ayda Efsun, bir gün fazla baskıdan dolayı evden kaçar. Karanlık bir ormana giren Ayda`nın hiç beklemediği bir anda karşısına yaralı olan Türk askeri çıkar. Ne yapacağını bilemeyen Ayda, askere yardım etmeye karar verir. O gece bir olay olur ve Ayda`dan iki ay boyunca haber alınamaz. Olaylar daha da karmaşık bir hâl alırken, Atalay bu işin içinden nasıl Ayda ile çıkacağını düşünür.
Kitabımızın kapağını tasarlayan canım Marso`ma teşekkür ederimmmmm 🦋
Korku Timi`nin komutanı olan Kıdemli Üsteğmen Kadem Yavuz Özdemir, bir gece sınırlarını fazlasıyla zorlayacak olan Kayla ile tanışır. Boksör olan Kayla`nın eğitim verdiği kursta hiç iyi işler dönmemektedir.
Kafes dövüşü ile atılan ilk yumruk, aslında bir hikayenin başlangıcı olacaktır.
Uyarı! Bu kitap bir asker ve boksörü konu aldığı için şiddet ve darp unsurları içerir.
+18 veya ağır küfürler yok. Argo olabiliyor okuyup okumamak size kalmış.
Keyifli okumalarrrrrrr
❗Kitap düzenlenecekkk bazı hatalar varrr
CANLARRRR, KİTABIN KAPAĞINI HAZIRLAYAN OKURUMA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİMMMM HESABI;
Kanlibalik
@asleyy
BİRBİRİNDEN İNTİKAM ALMAK İSTEYEN DÖRT GENÇ VE ARALARINDAKİ MASUM BİR KIZ. İŞTE BU HENGÂMEDE BİR KİŞİ ÇIKIP BİR OYUN DÜZENLİYOR.
İLTİFATLAR VE İTİRAFLAR
BU OYUNA KENDİSİYLE BERABER ÜÇ KİŞİ DAHA ALIYOR. ÜÇ KURBAN DAHA.
OYUNUN KURALLARI BASİT:
1-HER İLTİFATINA KARŞILIK OLARAK BİR İTİRAF GERÇEKLEŞTİRECEKSİN
2-EĞER İTİRAF YAPMAZSAN ÖLÜRSÜN
3-OYUNDAN KAÇARSAN ÖLÜRSÜN
4-HAİNİ BULAMAZSAN ÖLÜRSÜN...
BAKALIM EKİBİMİZ HAİNİ BULABİLECEK Mİ?
Ece hayatı boyunca hep dışlanmış bir kızdı.
Ailevi sorunları artık onun için dayanamayacağı bir hale gelmişti.
Yatılı bir okula yazılmıştı.
Kızlar yurdu...
Düşmanları Erkekler yurdu...
Erkekler yurdundan abisi vardı Ece`nin ama bilmiyordu....
Neler yaşanılacak?
Gaya diyarının Şara krallığın ayaklanmalar baş göstermektedir. Halk Krallık kurallarına uymuyor Başına buyruk hareket ediyorlardı.
Kralın tek çaresi varisini geçirmekti.
Varisi axel eşiyle krallığın diğer tarafında 3 yaşındaki kızı ile mutlu bir hayat yaşıyorlardı ta ki krallıktan bir mektup alana kadar...
___________________________♡______________________
ilk kitabım ve lgs öğrencisiyim Boş zamanlarımda yazıp atmaya çalışacağım lütfen anlayışlı olun..
TÜM HAKLARI SAKLIDIR
0537***: beni sever misin bilmiyorum ama ben seni çok seviyorum Beste
0537***: kimseyi sevmedim ben seni sevdiğim kadar
0537***: sevmeye de devam edeceğim
0537***: her ne kadar başkasını sevsende
0537***: ben yine seni sevmeye devam edeceğim
....
Onu sevmeye devam ederken bir başkasını düşünmek asla benlik bir şey değildi..
Sevdiğin adam mı?
Yoksa sevmediğin ama sevildiğin adam mı? Meyra`nın ablasının takıntılı tavırları,abisinin çalkantılı nişanlılık dönemi ve Meyra`nın etkilenen hayatı.
Siz olsanız ne yapardınız?
“İki insan vardır hayatta birisi canından çok severken diğeri ise onu tanımamazlıktan gelir Buda ne kadar acı olduğunu anlayabiliyorum ama hayatta devam etmek için savaşmamız lazım ve bunun için güçlü olmalıyız zaten en çok sevdiklerinden veya yakınlarından darbe alırsın ve bunu unutamazsın”
“İyi okumalarrr”
Bir BERDEL ile evleniyorsunuz karşınızdaki kişi zaten size aşık ama siz saf nefretin vücut bulmuş halisiniz öylemi bu nefret karşınızdakininde kalbini sarmış ve kalbini donatmış.....
Doğduktan birkaç gün sonra caminin avlusuna bırakılmak...
Kitap şahsıma aittir çalma olursa yasal işlem başlatılacaktır.
TEXTİNG
[ arkadaşlar kitabın fotoğrafını yani kapağını yükledim ama kabul etmiyor)
Geçmiş hayatında yaşadığı aşk sorunları yüzünden aşkı öldürmek isteyen bir hakim ve sonuna kadar aşkı destekleyen aşk için doğmuş bir stajyerin karşılaşması sonucu oluşan duyguları andırır.
Bu kitap uzun ve ağır kitaplardan yorulanlara uzun süredir noktasını görmediğimiz yazarlardan bölüm bekleyenlere kısa bir dinlenme molası isteyenlere gelsin. Umarım benden çok fazla şey beklenmez çünkü ben özellikle kısa ve basit tutmak istedim.
Amcasının yardım istemesiyle başlayan kitap mutlu ve güzel bir sonla bitiyor. Hepinize sevgiler ve Yaseminler...
Ben Dora normal hayatı olan bir kızdım taki sınıf arkadaşımdan isteyeceğim notu yanlis numara yazarak yaşam sebebimi ve onun ile birlikte oluşan bir gruba karışana kadar herşeyim normaldi
Hikayeme bir şans verebilirsinizz
7 yaşında trafik kazası geçiren ayça ve ailesi zor bir ameliyat geçirmiştir fakat annesi ile babası hayata tutunamamıştır ayçanın tutunacak tek dalı artık abisidir ama ayça artık eski ayça değildir tanıştığı demir ise aynı demir olarak mı kalacaktır? Kesinlikle hayır bir çok zorlukla karşılaşan ayça doğru kişiyi bulabilecek midir?