GÖLGE VE SANRI
Hiçbir karşılaşma rastgele değildir. Bazı yollar öylesine kesişmez; onlar, ustalıkla çizilmiş bir kaderin tuzağıdır.
Yavuz Selim, soğukkanlı, tehlikeli ve kusursuz bir manipülatör. İstanbul’un yeraltı dünyasında söz sahibi, uluslararası işlerin perde arkasındaki oyuncusu… Mafyanın zirvesinde yer alırken, aynı zamanda MİT ve Narkotik tarafından gizliden gizliye takip edilen bir karanlık lider. O, her hamlesini en az on adım önceden düşünen bir stratejist. Ancak onun karanlık yaşamı sadece mafya aleminde değil, MİT ve Narkotik’in gizli takibi altında ilerlemektedir. Yavuz, zekâsı ve planlarıyla hem dostlarını hem de düşmanlarını adım adım kontrol eder. Hiçbir şeyi tesadüfe bırakmaz. Aynı zamanda İstanbul’un gölgelerinden Paris’in zarif sokaklarına uzanan karanlık bir planın arkasındaki Sert, soğukkanlı ve kontrol delisi bir iş adamıdır. Hayatındaki her detay onun kontrolü altındayken, beklenmedik bir şey olur, Süreyya…
Sanat dolu dünyasında huzur arayan, zarif ve özgür ruhlu bir kadın. Paris’e taşınarak yeni bir başlangıç yapmayı planlayan Süreyya’ nın, yalnızca tesadüfi bir karşılaşma gibi görünen o anla, hayatı Yavuz Selim’in kurguladığı bir oyunun parçası haline gelir. Yavuz’un, Süreyya’yı sadece kaderin bir cilvesiyle tanımış gibi göstermesi bir tesadüf değil, her adımı hesaplanmış tehlikeli bir plandır. Ancak Yavuz’un hesaplamadığı bir şey vardır; Süreyya’nın varlığı, onun soğukkanlı dünyasında çatlaklar yaratmaya başlar.
Süreyya masum bir defile gecesinde Yavuz’un kusursuz kurguladığı planın ortasında bulur kendini. Yolda yaşanan bir kaza, basit bir rastlantı gibi görünse de, Yavuz Selim’in oyununda her hamlenin önceden yazılmış bir nedeni vardır. Fakat hiçbir plan mükemmel değildir. Bir bıçak, bir darbe ve akan birkaç damla kan… Yavuz, Süreyya’yı kurtararak hayatına kahraman gibi girdiğinde bile, geçmişin gölgeleri ve bugünün tehlikeleriyle yüzleşmek zorunda kalır. Bu kadın, onun yalnızca bir takıntısı mı, yoksa kurtuluşu mu olacak? Bu karşılaşmanın arkasında yatan gizem, geçmişle bugünün kesiştiği karanlık bir sır olabilir mi? “SANRI VE GÖLGE”, bir takıntının aşkı, bir planın kontrolü kaybetme sınırına taşıdığı bir hikâye.
Yavuz, Süreyya’nın hayatına girmeyi başarmış olabilir, ama onun kalbini kazanmak için daha fazlasına ihtiyacı vardır. Peki, planlarını kusursuzca işleten bu adam, aşkla gelen kırılganlığı kontrol altında tutabilecek mi? Manipülasyon ve duyguların iç içe geçtiği bu hikâyede, kim kimi ele geçirecek? Sevdiğini korumak için ne kadar ileri gidersin? Ve kontrolü elden bıraktığında, kim av, kim avcı olur? Tutku, ihanet ve karanlık sırlarla dolu “Karanlık Sanrı”, sizi en başından son sayfasına kadar gerilim dolu bir oyunun içine çekecek. Her adım, bir sonraki oyunu belirler. Gerçekle kurgunun iç içe geçtiği bu dünyada, kimse göründüğü gibi değil ve kimse güvende değil…
Yavuz Selim; “Gözleriyle değil, ruhuyla dokundu bana.”
Süreyya Feray; “Ona baktığımda, tanıdığım her duygunun anlamı değişti.”
Yavuz Selim; “Gülüşün, yorgun kalbimin en güzel tesellisi. Her an, seninle anlam buluyor; her şey senle tamamlanıyor. ”
Süreyya Feray; “Onun varlığı, ağır ve kaçınılmazdı; içimde istemsiz bir teslimiyet büyüdü. Bana baktığında, sanki bir daha özgür olamayacağımı anladım.”
Yavuz Selim; “Bu kadın, içimdeki en sert duvarları yıkıp yerine bağımlılık kurdu. Daha dokunmadan anladım; Onunla olmak en büyük zaferim olacak.”
Süreyya Feray; “Bakışları, derinlere kök salmış bir şeyleri uyandırdı; korku mu, arzu mu, bilmiyorum.”
Yavuz Selim; “Onunla ya her şeyi kazanacaktım ya da kendi karanlığımda boğulacaktım.”
…
|
ÖLÜME SEN KALA
Peki siz?
Siz hiç intihar etmeyi düşündünüz mü?
Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide kendinizi ölümle avuttunuz mu? Ecrin Kavin Ulusoy o çizgide öldü.
Peki siz?
Siz nasıl öldünüz?
🕯️
|
ŞEYTANINA FISILDA
"Sen benim esirimsin. Sadece bana özelsin. Bu gece tamamen benim olacaksın. Tenin, tenim olacak."
Kayra sıradan bir günde evine giderken kaçırılır. Neler olduğunu başta anlamasa da öğrendiği gerçekle kurtulması imkansız bir hâl alır çünkü kaçıran kişi onun katil olduğunu düşünüyordur.
|
2083: Yasak Aşk
Sene 2083,
Dünya popülâsyonu 12 milyara dayanmış durumda. Artan nüfus, zaten kıt olan doğal kaynakların en verimli şekilde kullanılabilmesi amacıyla dünya çapında bir nüfus kontrol politikasının uygulanmasına sebebiyet verdi. Öyle ki, artık insanların insanlarla evlenmesi; hatta sistemden kaçarak, yasak olan üremeye yol açmaması için arkadaşlık yapması bile yasaklanmış durumda. Aslına bakarsak, artık insanlar da diğer insanlarla vakit geçirmeyi büyük bir vakit kaybı olarak görüyor ve kendi isteklerine tam uyum sağlayabilecek olan birebir insansı görünümde olan yapay zekâ robotlarla ilişki içinde olmayı tercih ediyorlar. Karşısındakinden her istediğini, her istediği anda elde etmeyi gerçek mutluluk olarak kabul etmeye başlamış olan insanlık; farklılıkların getirdiği o çok renkliliği ve gizemli heyecanları unutmuş gibi gözüküyor.
Gerçeklikten uzaklaştırılmış olan bir grup insanın, sahtelikten kopuş ve tüm yasaklara rağmen özgürlüğe yelken açış macerasını konu alan eserde; gizem, aksiyon, dram ve aşk temalarını sonuna kadar hissedeceksiniz.
|
MARSEL
Her insan küçükken kırılmıştır illaki, insan kırıldıktan sonra ya sürekli kırılıp üzülür ya da bir defa kırıldıktan sonra onu kıran kişiye taş kesilir dediklerini duymaz kısacası artık o onun gözünde bitmiştir. Küçüklüğünde kalbi kırılmış ve büyüdüğünde taş kesilmiş bir kız duruyor karşınızda bu kişi Farah gülce Ulusoy’du, onun bir kalbi yoktu artık onun kalbi taş kesmişti.
Küçüklüğü onun için bir imtihandı, kişi dünyaya imtihan olmaya gelirdi yaşadığı hayat boyunca geçirdiği zaman imtihandır ona yıllar sonra Türkiye’den ayrılarak Rusya’ya gelmişti çünkü Farah artık dünyaca ünlü bir balerin ve dansçıydı. Farah Ulusoy dans ve baleyi aynı anda yapıyordu ve bu işte çok başarılıydı binlerce kişi onu dinlemek için geliyordu.
Pekâlâ o mutlu muydu hayır pek sayılmaz o mutluluk nedir bilmiyordu artık o duygusuz birisine dönüşmüştü, artık üzülmüyor ağlamıyordu.
Farah artık büyümüş ve olgunlaşmıştı o 20 yaşındaydı, duyguları ve yaşamındaki zorlukları onu zorlasa bile dünyalarca ünlü bir balerin olmuştu.
Aynanın karşısına geçip saçlarıma şekil vermeye başladım, saçlarımın çok fazla yıpranmaması için sadece gösterim olduğu zamanlarda saçlarımı şekillendirip ısı kullanıyordum. Çoğu zaman asık suratlıydım çok soğuk olduğum söyleniyordu ama hayranlarıma daha doğrusu buralarda olamam onların sayesinde olduğu için aileme gülümsüyordum gülümsemeyi sevmiyordum gülümserken çok fazla yoruluyordum somurtmak bir insana bu kadar mı yakışır diyorlardı hepsi yalancıydı.
Hepsinin gözlerine baktığım zaman gerçekleri görebiliyordum bu özel bir güç değildi sadece 6.hissim kuvvetliydi, giyinme odama girerek dolabımın içinden siyah tüllü elbisemi alarak aynanın karşısına geçtim, üzerimde nasıl duracağını düşündüm. Sevgili annem Monozza her güne bir video kaseti bırakmıştı ,annemin ismi Arap kökenliydi kendisi de Arap olduğu için monozza ismi onlar için gayet normaldi.
Kaseti yerleştirerek ekrandan annemi izlemeye başladım, vaktim kısıtlıydı ama her gün yaptığım gibi makyaj yaparken onu izleyebilirdim. Gözlerime koyu renklerle vurgulayarak kırmızı bir ruj sürdükten sonra yerimden kalkarak aynaya karşı “harikasın Farah” Rusya’da kendime ait bir evim vardı kapımı kilitleyerek arabama doğru ilerledim.
İstikamet ruhlarını kaybetmişler müzesiydi.
Yarım saatlik bir mesafem vardı, kendiliğinden açılan radyomu kapatarak arabamın içine hakimlik sağlayan sessizlik ile yoluma devam ettim. Düz yolda ilerliyordum müzeye yakın bir yere oturmayı tercih etmiştim ışıklarda durduğum zaman karşıdan karşıya geçmeye çalışan teyzeye dikkat kesilmiştim, sol bacağı ilk adım attığında aksarken ikincisinde sağ bacağı aksıyordu bir adam geldiği zaman yanına yardım etmek için teklif etmişti kadın anladığım kadarı ile teklifini kabul etmiş karşıya geçtikleri zaman da adam kadına acıdığı için para vermişti.
Yalancıydı.
Yola devam edip müzenin önünde park edip arka koltuktan siyah uzun kabanımı aldım, üzerime giydikten sonra arabadan inip dışı gösterişli olan binaya girdiğimde çalışanlar sıra halindeydi ,rastgele bir çalışan “merhabalar Farah hanım, lütfen bu yandan” arkasından ilerleyerek perdenin arkasında beklemeye başladım çok fazla gürültü ve çocuk sesi vardı arkadan el işareti yaparak “çocukları dışarıya çıkartın” adam “ama” itiraz ederek” çıkarın dedim” kabanımı çıkartarak karşımdaki boydan aynalara bakarak “az kaldı.” Gözlerimi kapatarak `umiy tatamanaa li altawfiq” ışıklar kapandığında opera müziği başladığında perde de açılmıştı gözlerimi yumarak etrafımda tur atarak seyircilere doğru ilerledim gözlerimi açıp sağ ayağımı yukarıya kaldırıp tekrar döndüm.
Dans hareketlerini yapıp bir andan da bale ye uyarlamaya çalışıyordum, aynı zaman da kendimi dansa kaptırmamaya uğraşıyordum, kaptırdığım an süre yi unutup dansa devam ediyordum. Şarkı bittiği zaman seyircilerin önünde eğilerek” Spasibo za prosmotr.” seyirciler alkışladığı zaman bakışları tanıdık gelen birisini gördüm evet fazlası ile değişmişti benim gösterimde benim hayatımı yerle bir eden birisinin ne işi vardı.
Kalbimin sıkışması ile dayanmaya çalıştım, içeriye girip haplarımı atmam gerekiyordu ama ben içeriye giremiyordum beynim komut vermeyi durdurmuş ve karşımdaki adamdan gözlerini alamıyordu o ise yanındaki kadınla konuşmaktan beni fark etmemişti bile
Yıllarımın katili Atilla vasilievaydı.
“İki insan da yıllarca birbirlerini görmek istediler, aynı yerlere gitmek istediler bilmiyormuşçasına karşılaşmak istediler evren onları karşılaştırdı ama onlar birbirlerini fark edemediler.”
|
Ateşin Şarkısı
Geçmişin, masumlar için her zaman bir hediyesi vardır. Hainler ise hak ettikleri cezayı er ya da geç bulurlar.
|
GECE VADİSİ
Gecenin kralı ay, güneşi kendine hayran bırakırken ay herşeyden habersiz zifiri karanlığa nur kadar parlak gölgesini etrafa yansıtıyordu. İnsanlar güneşin yokluğunda hiçbir şey yapamazken, güneş aşkından geceyi kendisine bağlamak istiyordu. Yüce Tanrı Zeus bunu red ederken güneş kavucuru sarı ışığının günden güne söndüğünü hissediyordu.. aydınlığın kraliçesi güneş Zeustan habersiz yaptığı bu olay yıllarca sürgün edilmesine bile engel değildi.
O sadece karşılıksız sevdiği ay gibi, ışığını söndürüp onunla yan yana olmak istiyordu. Günden güne istediğine yaklaşırken artık eskisi kadar kavurucu ve parlak değildi. Güneş`in ışıkları tamamen sönerken, karşısında birden beliren ay ile göz göze geldi ve bir anda yıldırım gibi patlamasıyla bütün parçaları etrafa saçıldı. Güneş`in ay`a olan aşkı her yerde dilden dile dolandı yıllarca. Ay hayatına devam ederken imkansız aşık Güneş, ölümlü olmaya sürgün edildi.
|
NÖTR
Asil boş arazideki yıkıntı eve baktı, babasının uyuşturucuları sakladığı o yıkıntı ev. Babasının da ölmeden önceki son arzusunu yerine getirmek için buradaydı. eve doğru ilerledi, biliyordu Tunç arasındaydı..
|
sararmış bir kağıt parçasında
acı, yüreğimde yetişen bir çiçek.
yaşlarım, can suyu.
ellerimle diktim onu.
mutlulukla aldım saksısını.
bilmiyordum, ne yaptığımı.
filizlendi.
karanlık çökerken izledim.
daha da hızlandı büyümesi.
karanlıktan aldı boyunu.
karanlıkta aldı.
ellerimle diktim.
acıyı yüreğime ellerimle aldım.
(2023)
|
Yalandan Ölenler
Bu hayatta her şeyin sevgiyle bir ilgisi var ve sevginin olduğu yerde yalan olmaz.
Sahra yirmi beş yaşında sadece bir kitap yazmayı başarabilmiş tutunamayan bir yazar aynı zamanda da bekar bir annedir. Etrafındaki herkes ona yalan söylemeye başlayınca çareyi kaçmakta bulmuştur ancak bilmediği bir şey vardır: Yaşakıyı’da da işler farklı değildir.
Sen yolunu kaybetmedin. Senin yolun burası. Korkma. Güvendesin.
Yaşakıyı herkesin birbirine yalan söylediği ve bir katilin saklandığı küçük bir kasabadır. İki kızın öldüğü, bir kızınsa komada kaldığı gecenin suçlusu jandarmanın tüm araştırmalarına rağmen bulunamasa da kasabalılar suçu, cinayet işlemeyi aile geleneği haline getirmiş olan Zerenlerden dolayı Ata Deniz Zeren’e atarlar. Ata da artık ailesindeki tüm erkekler gibi lanetlidir.
Gerçekler sandığınız gibi değil!
Sahra her ne kadar bu işe karışmaması gerektiğinin farkında olsa da konuştuğu herkesin bir şeyler gizlediğini fark eder ve bunun yazacağı kitap için harika bir konu olacağına karar vererek araştırmaya başlar. Zaman geçtikçe Ata’nın tek şüpheli olmadığı anlaşılır.
|
SAFİR'İN KESKİN'İ
❝ Öyle güzelsin ki.. Ve sadece benimsin.. Keskin’in Safir’i…’
‘Karan hala senin değilim..’
‘Sen her anlamda ve her zerrenle benimsin yavrum.’
‘Her anlamda olmak istiyorsam peki?
Tüm yeraltının Keskin`i iken Sadece Safir`in Keskin`i olacağını o bile tahmin edemezdi...
Ona KESKİN derler! ❝
YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER MEVCUTTUR!
|
ZEHİRLİ KUYU
Bir anda belimde hissettim kol ile gözlerim açıldı.
Lamia bana niye sarılıyor ki?
Burada mı uyuyacaktı acaba?
Yönümü yavaş bir şekilde çevirdim an çığlık attım.
Bu Lamia değildi.
"Ne bağırıyorsun kızım, odamda uyuma alışkanlığından vazgeç demiştim sana," diyen sert ve Tok ses ile olduğum yerde kalakaldım.
Bu oydu.
Koray Ateş Aksoy.
Kalbim küt küt atmaya başladığında tek kelime dahi edememiştim.
Midem bulanıyordu ve ellerim titriyordu...
Tutku & Koray Ateş
Tüm hakları saklıdır...
|
DÖNÜŞÜM
“Viper... indir o silahı, bir yere gitmiyorum...” diye yalvaran sesini duydum, ama artık fark etmezdi. Yıllarca savaştım, içimdeki bu öfke ve acıyla. Artık kaçacak yerim kalmamıştı. Onu sevdiğimi sanmıştım, belki de bir zamanlar doğruydu, ama gerçek şuydu ki... bu dünyada kimse sevgiye layık değildi.
Benim dünyam karanlıktı ve o karanlıkla barışmıştım.
Victor birden üzerime atladığında silahı almaya çalıştı, o anda panikledim ve tetiği çektim. Boşluğa doğru ateş eden silah, sanki dünyamı da paramparça etmişti. Bir anda elimden kayıp gitmişti silah. Yere çöktüm ve bağırmaya başladım, o anın içinde başka hiçbir şey yoktu, sadece o yankılanan sesim. Victor yanıma geldi, gözleri üzerimdeydi ama ben artık tükenmiştim. İçimdeki her şey bitmiş, yorulmuştum.
Yorulmuştum yaşamaya, savaşmaya, duygularımla baş etmeye. Her şeyin ağırlığı omuzlarıma çökmüş gibiydi, bu savaşın kazananı yoktu, sadece yitip giden bir ben vardım.
|
Ejderha İmparator
Geçmişte yaşadığı şeyleri tekrar tekrar yaşamamak adına sürekli güçlenmek için çalıştı ve çalışmaya devam ediyor.
Sonunda güçlenmek için doğru yeri bularak olabileceği en güçlü hale gelecek ve bu yolda yoluna çıkacak olan her şeyi ve herkesi yok ederek yoluna devam edecek.
Ejder Soykıran, bütün tanrıları geride bırakmaya geliyor.
|
BİR İSTANBUL MASALI
Bizim masalımız, bir başka masalın bitmesiyle başladı. Oysa ben kocaman bir denizin ortasında esir yanlız kız kulesi, sense tüm istanbula göz kulak olan kalabalığın içinde galata kulesi...
Söylesene nasıl oldu da çıktın karşıma...
|
TABLO
Attığı her adımla büyülenen Merih kafasını kaldırıp uzunca baktı etrafa. İçerisi sıcak ve nemliydi. Ama güzel kokular geliyordu burnuna. Gölün hemen ardında gördüğü çiçeklerle o güzel kokunun nereden geldiğini anlaması uzun sürmedi. İçerisi yeşillikler ve çiçeklerle kaplıydı. Bir seraya benziyordu. İlerledikçe başta rengarenk olan çiçeklerin ardından kıpkırmızı çiçekler karşılamaya başladı onu. Merih dikkatlice bakmaya çalıştı. Daha önce hiç görmediği bir çiçek türüydü bu çiçekler. Ve gittikçe daha da sıklaşıyor her yeri sarıyordu. Tek kelime dahi etmeyen Alçin nihayet durduğunda Merih de durdu. Doğruca Alçin`in sırtına bakarken Alçin yönünü hafifçe ona doğru döndü.
"Korumanı istediğim annem ve kardeşlerim işte bunlar."
Merih`in çatık kaşları düzeldi. Yavaşça birkaç adım daha atarak Alçin`in yanına geldiğinde durdu. İçinde bir şeylerin koptuğunu hissederek yutkunurken soru soramadı, hiçbir şey söyleyemedi. Yalnızca şaşkınlıkla bakıyordu. Çünkü tam karşısında duran şey mezarlıktan başka bir şey değildi.
|
KANDELA | Texting
Kelimeleri kurşun.
Sözleri yalan.
Elleri saklı, gerçeğe.
Bir söz ver, ölüme.
Lavinia, ölüm çiçeği diyorlar ona.
Çiçekler değil, ölen insanlar şu dünyada.
Dört soğuk mermer, yuva.
Çiçekler çatı şimdi sana.
12.01.2024
Kandela - Mum Alevi.
|
GÖRÜNMEZ
Zihninin tutsağı olan Mihri, kapatıldığı akıl hastanesinde yolunu bulmaya çalışır. Peki, yolu Özgür`e mi, yoksa Kuzey`e mi çıkacak?
Bir… İki… Üç…
“Bırakın beni!”
Newton’un beşiği gözlerimin önündeydi.
“Deli değilim ben!”
Parmak uçlarım metal yansımalı topu tuttu.
“Dokunmayın!”
Tenimin rengi iple asılan topun yüzeyinde can buldu.
“Öldüreceksiniz beni!”
Topu sağa doğru kaldırdım.
“Anne yardım et!”
Bıraktım.
“Anne bırakma beni!”
Topun ilettiği enerji bir diğer uca geldiğini belirtti.
“Anne gitme!”
Top havalandı.
“O iğneyi uzak tutun benden!”
Eski yerine döndü.
“İstemiyorum!”
Bir diğer top havalandı.
“Yapmayın!”
Bir diğeri.
“Bu çok fazla!”
Değildi.
“Öyle!”
Acıtmadı.
“Çok acıyor!”
Yalnızca bir iğne.
“Ölüm gibi!”
Beynim uyuşuyor.
“Ben deli değilim…”
Çok karanlık.
“Alışkın değilim.”
Alış o zaman.
“Ben deli değilim…”
|
Milena'dan Mektuplar
Zaafları kullanılarak suçların asıl adı olan yer altına tutsak edilen kimsesiz bir kadın ve yer altının sonunu getirmek için kendisini adayan bir komiserin... Hayır, başkomiserin yüreklerinin birbiri için atması...
|
Dilriş
Azad, avlunun ortasında resmen konuşmam için yalvarıyordu. Koskoca aşiret ağası Azad Yücel, bana yalvarıyordu.
"Anlat bana! Yalvarırım konuş, ben ufacık bir tebessümüne bile hasretken kim soldurdu gülüşlerini? Susma! Bağır, çağır, ağzına geleni söyle ama susma! Ben, ayağına taş değmesin, saçının tek teli kopmasın diye çırpınırken kim canını katledip de koydu kara toprağa?"
Daha fazla sessiz kalamamıştım.
"Çok mu merak ediyorsun, Azad ağa ? Beni bu hale koyanı mı bilmek istiyorsun? Ben, gözlerimi açtığımdan beri koca bir yalanı yaşamışım hayat diye! Döktüğüm gözyaşları, ettiğim ah, çektiğim acı, hepsi yalanmış! Koca bir yalan! Sevilmemișim ben, Azad! Abimden başka benim halimi anlayan yok, annem bildiğim kadın ve kalbimi söküp ayakları altında çiğneyen o alçak, beni hiç bir kadının yaşamaması gereken bir acıyla sınadı! Bunları sen de biliyorsun, Azad. Bilmiyormuş gibi yapma! "
Gözyaşlarımı tutamıyordum, üstelik bağırmaktan boğazım acıyordu ama bunu umursamıyordum. Azad bana sıkıca sarıldığında, ne arkasına saklandığım duvarlar kalmıştı geriye, ne
de yüzüme taktığım o duygusuz maskem. Hepsi paramparça olmuştu.
"Ahdım olsun, Șana! Bütün Urfa şahittir ki, döktüğün her damla gözyaşının hesabını verecekler!"
|
Hacker
"Kahretsin! Bu nasıl bir sistem!?"
Sinirle arkama yaslanıp ellerimle yüzümü avuçladım. Saatlerdir sisteme giriş yapmakla uğraşıyordum ama bir türlü giremiyordum. Sistemleri fazla kuvvetliydi. Hemde bir şirkete göre fazlasıyla kuvvetliydi. Bu daha çok şüphelenmeme neden oluyordu.
Tam tekrar deneyeceğim sırada telefonum çaldı. Arayan Maske idi. Telefonu hızlıca açtım.
"Ne buldun?"
Ses değiştirme cihazını kullanıyordu. Bu yüzdende sesi çok cızırtılıydı.
"Daha giriş yapamadım."
Yürek yedim belki de ama doğruyu söylemiştim.
"Şafağa kadar kayda değer bir şey bulamazsan kendine kaçacak delik ara."
"Efendim, sistemleri çok güçlü. Normalde bu kadar uzun sürmezdi. Lütfen, biraz daha süre verin."
"Sana yeterince süre verdim."
"Bir gün daha efendim. Lütfen."
Telefondan cızırtılı sesler gelmişti. Sanırım nefes veriyordu.
"Yarın şafağa kadar vaktin var."
Bir şey dememi beklemeden telefonu suratıma kapatmıştı. Hızla tekrar işe koyuldum. Umarım yarın şafağa kadar kayda değer bir şey bulabilirim...
(Bu kitabı okuyan/okuyacak olanlar size başta saçma gelse de sonradan ileriki bölümlerde ne olduğunu, neden olduğunu açıklıyorum! Çok saçma, bu ne ya, ne alaka, tarzında yorumlar yapmadan önce sabırla diğer bölümleri okumanızı rica ediyorum! Arada sırada yine de saçmalıklar olabilir, ki bu çok normal bir sürü kitapta var, onlar içinse şimdiden özür dilerim!)
*
17/02/2023 Notu: Kitap düzenlenmiştir!
*
|
Bıçak Sırtı (Kara Kader-1)
Ailemin hayattan koparılışından sonra, yeraltının karanlık tahtına giden basamakları hızla çıkarken, el birliğiyle benim gibi sakin ve soğukkanlı bir adamı delirttiklerini söylesem, ne derdiniz? Büyük ihtimalle inanmazdınız.
Ne yazık ki doğru. Beni bir kliniğe tıkmayı başardılar. Ailemi yok ettikleri yetmemiș gibi. Evet, size sesleniyorum, sırtımdan vuranlar ve kuyumu kazmaya kürek arayanlar. TEBRİKLER! BENİ SİZ DELİRTTİNİZ!
Ben, zorla kliniğe kapatılmış, ailesini kaybetmiş Duhan Sıraç İskender, çaresizliğin dibini gördüğüm anda, kaderimin bana verdiği en güzel hediye ile tanıştım.
Atiye... İçine düştüğü yalan çukurundan habersiz, en az benim kadar yaralı meleğim...
**** **** **** **** **** **** **** ***
"Bir daha. SAKIN. ONA. KENDİ. UĞURSUZLUĞUNUZU. BULAȘTIRMAYIN! Yoksa bir dahaki sefere bu kadar sakin olmam, Azade hanım!"
Atiye`yi bir daha o ruh hastası cani kadına ezdirmeyecektim. Onu alıp, ait olduğu, hak ettiği o sevgi dolu ailesine kavușturacaktım. Sevgisiz kaldığı her gün için, onu ve Armağan`ı kendimden bile çok sevecektim.
|
KİMSİN SEN
"Düşmanlar heryerde, bunun için bir şeyler
yapmak lazım. "
"Nasıl bir şey?" Dedim sigaranmın nefesini dışarı üflerken. Hemencecik bitirdiği sigarasını ayağıyla söndürdü.
"Şöyle bir şey." Dedi ve elini takım elbisesinin cebine attı. Ben halen daha ne olduğunu anlamamıştım. Dizlerinin üzerine çökmüştü birde.
Ne oluyordu lan burda?!
Benim dikkatimi sadece Korel almışken bir kaç flaşın patladığını da yandan görebiliyordum. Dikkatimi çekmek için kısa bir öksürdü. Daha sonra ben ona bakarken. " Benimle bir ömür bir hayata var mısın, Sevgili eşim?"
...
|
★~Paper stars~★
"Akıl hastanesine düşen Emre,Kağıttan yıldızlar yapan bir gençle tanışır........"
★Dram var sayılır
★+12
★argo(ağır küfür bulunmamaktadır)
★aşk hikayesi degildir
★Tum hikaye bana aittir
"karakterler ve sözü geçen olay tamamen gerçek hayattan bağımsız,hayal ürünleridir"
|
Sanrılar Ve Sancılar
Güneş`in kurtarılmaya ihtiyacı vardı ama Kıraç bir kahraman değildi.
|
Lotus Çiçeği
Ben Süveyda bir kalp ağrısı Bir lotus çiçeği gibi çamurda bile çiçek açmak için çabalayan "yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir Çoğu insan sadece var olur ve ben sadece var olmak istemedim
Ben herkese adaletin var olduğunu göstermek istedim Aldığım davalarla da bunu göstermeye devam edeceğim" diyen güçlü kadınım ben
Ben Süveyda Devrim bu hayattaydım Ben bu hayatı yaşadım Sayısız savunma yaparken kalbimi yanlış bir adama kaptırdım Ama doğru kimin umurunda Doğru kime göre doğru ki
Ben Süveyda Devrim hayatımda hiç bir pişmanlığa yer vermedim Ben hatalarımı, yanlış kişiye atan kalbimi bile kabul ettim Sizde beni kabul edip sevin olur mu
Ben Alaz Kayalar Bu hayatta her savaşı kazandım Ama küçücük bir kalbe yenildim Bununla her zaman gurur duyacağım Sizde bir kalbe yenilmekten korkmayın olur mu
|
0% |