Yeni Üyelik
[ gerilim ] - Etiketin'de Kitap Listesi
KAĞITTAN RÜYA
☘️TANITIM☘️ Bana kendinden bahset dedi spiker, "Ben dedim." Duraksadım sonra. Kimdim ben gerçekten! Acıdan ve kaybedişten başka neydi benim rüyalarıma ve payıma düşen! İstekli bakışlarla beni izlemeye devam eden kadın gülümseyerek sorusunu yeniliyordu, " Perrin Yavuzer kim? Bunca güzel kitabı nasıl kaleme aldı? Bunun sırrı ne? Bize kendinden bahset! Hikayenden bahset." Sesi öylesine heyecanlıydı ki benden duyacaklarının umuduyla titriyordu. Belki de reyting rekorları kıracaktı bu söyleşimizle. Benden gelecek kritik bir cevap, kimsenin bilmediği bir gerçek onun hayatının hikayesi olacaktı. Gerçekten kimdi Perrin? Birkaç saniye kadar düşündüm, aklımı sorguladım önce. Orada yoktu Perrin hiç olmamıştı. Kalbimi araladım sonra ve kendimi orada aradım. Kimdim ben? Aradıklarım orada ayan olmuştu. Saniyeler sonra döndüm kadına, küçük bir tebessüm ederek duymak istediklerini söylemeye başladım. "Bir unuttur yaşamak derler bilirsiniz. Bende bin umut oldu kaybedişlerden yazılan satırlar. Hepsi kâğıttan rüyalarımın yazıldığı kırık dökük satırlardı. Umutlar ömrüm boyunca benden gitmekten vazgeçmedi bense onları kovalayıp yazmaktan. Hayatımın tamamı buydu. Ben bu kadardım aslında. Ama yazdıklarım hiç var olmadığım kadar büyük oldu. Bu çelişki sizce de anlamsız değil mi? " Sonra sustum. Herkes sustu. Konuşacak tek şey vardı artık. Bu enkazın hiç vazgeçmeden küllerinden doğmasını bilen umutları. Her çöküşünün üzerine yenilerini inşa edecektim kâğıttan rüyalarımın. Vazgeçmek insanın en baştan kendini kendini elleriyle mezarına koyması değil miydi? Benimse ölmeye hiç ama hiç niyetim yoktu. ☘️☘️☘️
2h önce
  Yazar@aygulmudurlu
Westminster
Satranç bittiği an, sadece tek bir şah kalır ve hayat onlar için krem, kahve bir satranç tahtasından başka bir şey değil. ♟🎲 Dünyanın adım atılmamış topraklarında kurulu bir teşkilata bağlı lider olma savaşında olan iki özel ruh, iki gizli tetikçi ve özel amaçlar uğruna kurulmuş bir acımasız bir dünya. Plan için oluşturulmuş bir kadın, acımasız katil, intikam alınması gereken karanlık geçmişi ile karşılaşmaya çok hazır. Bu zamana kadar görevi için savaşmış olan adam şimdi onun karanlık dünyasına girmek zorunda kalıyor. Tehlike ise daha yeni başlıyor... (Soğuk Nefes Serisi 1)
3h önce
  Yazar@elifazrad
SİYAH&BEYAZ
“yakaladınız mı kızı” “Malesef abi” “O kızı burda istiyorum Kerem!” “Emredersin abi” .... Hızlı adımlarla bardan çıktım. Gördüklerim hayal olamayacak kadar gerçek, gerçek olamayacak kadar korkunçtu. En son duyduğum “yakalayın o kızı” cümlesi hala kulaklarımda yankılanıyor. Sarhoşluğum hızlı ve dikkatli olmamı zorlaştırıyordu. Biraz daha ilerledikten sonra nihayet arabam görüş açıma girdi derken arkamda hissettiğim sıcak nefes ve yüzüme yaklaşan bez parcası, sonrası karanlık.
4g önce
  Yazar@ezelozkusen.01
Büyülü Okçu: İntikam
Jackson, eski zamanlarda adı sanı bilinmeyen eski bir köyde yaşayan, babası ve abisinin eziyeti altında zayıf ve savunmasız bir gençtir. Babası, savaş sanatlarında yetersiz gördüğü Jackson`u hor görürken, abisini sürekli yüceltir. Jackson`un tek tesellisi, sevgi dolu annesi ve kız kardeşi Lana`dır. Ancak bir gün köyleri aniden saldırıya uğrar. Babası, annesi ve abisinden haber alamayan Jackson, sadece kız kardeşi Lana ile birlikte kaçmayı başarır. Kaderin bir cilvesi olarak, onları bir okçu kurtarır ve eğitir. Jackson ve Lana, ustalarının kendisine verdiği haritayı takip ederek büyülü yayı bulmak için tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkarlar. Bu yolculukta yalnız olmadıklarını fark ederler çünkü büyülü yayın peşindeki tek kişi onlar değildir. Bu yolculukta, Jackson`ın geçmişi, zayıflıkları ve karanlık anılarıyla yüzleşmesi gerekecek. Efsanelerde adı geçen Büyülü Okçu olma yolunda, Jackson ve Lana`nın maceraları unutulmaz bir destana dönüşecek. "Büyülü Okçu", ihanet, cesaret ve kardeşlik temalarını işleyen büyüleyici bir serüven. Jackson`un zayıf bir gençten efsanevi bir kahramana dönüşümünü anlatan bu hikaye, sizi eski zamanların mistik ve tehlikelerle dolu dünyasına götürecek.
3h önce
  Yazar@sistematikci
Bilinmeyen Hayatlar
Dört eski dost, birlikte geçirecekleri bir ay, çözülmesi gereken bir cinayet, saklanan sırlar, gerçekler, hayatlarını değiştirecek insanlar... On yıl sonra Aslı Göktaş`ın cinayet dosyası yeniden açılır ve arkadaşları Aslı`nın cinayetini aydınlatmayı ona bir borç bilerek araştırmaya başlar. Siz bir ölüyü tekrar öldürebilir misiniz? Aslı bizimle tekrar dirildi ama biz onu öldürdük, bu sefer kendimizden! Onlar çıktıkları yolda birçok şey kazanıp, birçok şey kaybedecekler! Bu hikaye hayatın, bilinmeyen yüzlerce hayatın hikayesi... * "Sever mi insan gerçekten belki de katili olacak insanı? Ölüm sadece bedenen mi olur? Ya sevdiğimiz öldürürse ruhumuzu? Bu katil yapmaz mı insanı? Eğer bu dediklerim doğruysa hepimiz katiliyiz seven ruhların..." (Birinci kitabın başlangıç tarihi: 24.11.2020 Bitiş Tarihi: 22.20.2022)
3h önce
  Yazar@zeynepiremm
Renkli Prangalar
Yaşıtlarından oldukça olgun olan zaman zaman da gerçekten çocuk olduğunu hissettiren bir kızdır Akça. Doğduğu kasabada huzur içinde yaşarken babasının ölümüyle hayatı bir an da alt üst olur. Buna rağmen kasabadan ayrılmak istemez lakin daha önce hiç görmediği bir evin müştemilatına annesiyle beraber taşınmak zorunda kalır. Diğer bir yandan ise kasaba da varolan garip olaylar çok başka bir şeyin gelişini haber vermektedir..
3h önce
  Yazar@minemoia
ÇAĞRI
Geçmişin adım adım gölgesiymişçesine takip ettiği bir ruh... Gölgesinden kaçmak için ruhunu yakmayı göze alan bir kadın... Ya ruhunu yakıp kurtulacaktı ya da ölüm sürekli ruhunda vucüt bulacaktı. Bu lanetten kurtulabilecek miydi? Sevdiklerine zarar gelmeden geçmişini ruhundan söküp atabilecek miydi? "çok tuhaf" anlamsız gözlerle kendisine bakan kıza tarifi imkansız bir çekim duyduğu aşikardı ama böyle giderse öleceğini de biliyordu. "tabutta yatman yani" "ruhumu geri aldığımda bana da anlamsız gelecek. O güne kadar bu tabut benim evim. Beni temsil eden tek şey bu. " ölümün seni temsil ettiğine nasıl bu kadar eminsin? " " temsilci olan ölüm değil. Benim kahverengi." Yüzündeki alaycı ifadeyle tabutuna yavaş yavaş uzanmaya başlamıştı. "Uyandığında burada olacağım. Bu saçmalığa birlikte son vermenin bir yolunu bulmayılıyız." Kadın kısık ama histerik bir kahkaha attı. " sen uyandığında ben burda olmayacağım ama" diye fısıldadı. Lanetli ruhu yok etmenin yolunu bulmuştu.
3h önce
  Yazar@kelebekimsii
Azrail
Bazı suçların tek cezası ölümdür. Başka hiç bir ceza bu suçu örtemez! Hele bu insanlar varlıklı ve kendini devletin adaletini koruyabiliyorsa kesinlikle ölüm onların hakkı. Nefes almaları bile günah o insanların... ... Uzun zamandır beklediğim zaman gelmişti. 18 yaşımda kurduğum planı 23 yaşında devreye sokuyordum. Tamam biraz geç kalmıştım ama bu daha iyiydi. Hiç biri ölümü beklemiyor olacak...
3h önce
  Yazar@avuagir
Oyun Bitti Küçük Kız
Her kız sever gece yarısı dışarılarda dolaşmayı. Mavinin ve siyahın en koyu tonlarıyla bütünleşmiş olan gökyüzünü izlemeyi... Fakat gün gelir; herkesin korktuğu şey başına bela olur. Belki de bazılarına ödül... Bugüne kadar tek hedefi ve isteği, mesleğini eline almış bir genç kız ve kendi ayakları üzerinde durabilmek olan Burçak; dersinden geç çıktığı bir günün akşamında evine geç dönmek zorunda kalır fakat evine gelinceye kadar tanımadığı bir yabancı tarafından takip edildiğini anlamaz. Korku; insana en istemediği anlarda, duyguları yaşatan histir. Burçak severdi korkuyu. Korku filmlerini, korkunun içinde yaşamayı... Ama bunları sadece dışarıdan bakarak severdi. Kendi hayatında hiç tanımadığı bir adam tarafından korkmayı istemezdi. İstememişti. Sırtını dayadığı ve son durağı olan duvar ile baştan aşağı simsiyah giyinimli olan adamın arasında kalmıştı. Korkuyordu. Endişe duyuyordu. "Lütfen bırak beni," diyebildi sadece çaresizliğin en koyu tonuyla. Zira adam kızı serbest bıraksa, arkasına dahi bakmadan kaçacaktı. Lakin durumlar pekte öyle değildi. Adam hastaydı. Kız ise korkuyordu. Siz, hayatınız boyunca hasta olan bir adam tarafından esir alınıp korktunuz mu? Ya da hasta olduğunuz hâlde hiç tanımadığınız bir genç kızı sokak köşelerinde sıkıştırdınız mı? Hangisi daha kötüydü? Bilinmezlik çoğu kişiye göre en kolay yoldur ama bazen, kolay dediğimiz yollar diken doludur. -Burçak Kayra
3h önce
  Yazar@elifnisaaltun
ÖLÜM ÇEMBERİ
Diktatör Aranya’nın bozuk düzeninin içinde kimsesiz bir çocuk olan Güneş kendini bildi bileli ülkesine hizmet etmek için eğitiliyordur ancak içinde bulunduğu sistemi sorgulamaya başladığında yolu başka insanlarla kesişecek, düşünceleri de yön değiştirecektir. Böylece arkadaşlarıyla birlikte hem kendi benliğini bulacak hem de geleceğe bir ışık yakacaktır.
3h önce
  Yazar@melikemn
OTEL
Eliz, Eliz`in fenomen erkek arkadaşı Seymen,Eliz`in ikizi Eva ve en yakın arkadaşları Ulaş bir video çekmek için ıssız adı duyulmuş bir ilçeye giderler. Burada kaldıkları otel ise ilçenin adının duyulmasının en temel noktasıdır. Kendilerini ölümcül bir kedi fare oyununda sıkışmış bulan dört genç hayatta kalmak için savaşmak zorundadırlar.
3h önce
  Yazar@zeybepsss
Aynı ev farklı hayatlar
Küçük bir evin içindeki 5 farklı hayat... Hikayemizi Ayça`nın yani evin ortanca kardeşinden dinleyeceğiz.Ayça okula oradanda basketbol kursuna giderek günlerini geçirir ama bu yoğunluktan yorulan Ayça basketbol kursuna ara vererek kendine ve ailesine zaman ayırmaya başlar tabii o sırada yeni insanlar ile tanışır... Aslında sıradan bir ailesi olduğunu düşünen Ayça ailesindeki bireylerin gerçek hayat hikayelerini tek tek öğrenmeye ve hiç tanımadığı birinden mesajlar almaya başlar... Tüm ailenin gerçek yüzünü öğrenmeye ve sana mesaj atan gizemli kişiyi aramaya hazır mısın Ayça?
3h önce
  Yazar@gizemliyazarr
YARDIMCI KARAKTER
"Başrol istediği zaman sahneye çıkarsın." Herkes kendi hayatının başrolü olacak değil ya! Kiminin annesi, kiminin babası, yakın arkadaşı, sevgilisi ya da hiç tanımadığı bir kızdır, hayatının başrolü... Peki sizin hayatınızın başrolü siz misiniz? Yoksa bir başkası mı?
253. Meridyen
Burası dünya değildi.. Ben neredeydim Tanrı aşkına? Fantastik türü roman İlk yazım tarihi : 15 Mart 2021 Devam ediyor..
3h önce
  Yazar@marilyn777
Kanlı Tören Yolu
"O yol yüzünden başlayan bu gariplikler o yolda bitmeli..." Mezuniyet törenine gidiyordum... O kaza olmasaydı acaba ne olurdu... Acaba daha rahat bir hayatımız olurmuydu...
3h önce
  Yazar@nsude33
Efsanevi Zehir
Bu bir lotus çiçeğinin efsanesi...🪷 Yüzyılı aşkın süredir kaybolan kayıp varis, sonunda bulunmuştur. Lakin varisin, düşman krallık olan Vinkatov varisiyle büyük bir bağlantısı vardır. Bu bağlantıyı çözmeye çalışırken, aynı zamanda büyük bir savaş hazırlığındadırlar. Geçmişin perdeleri bir sır gibi saklanırken, tarih bir oyun oynamaktadır. Kate`nin avucu sol göğsünün üzerindeki lotus simgesine tutundu. Önce her zaman ki gibi simge, yanmaya başladı. Ardından lotus`un çizgilerinin üzerinde yeşil ateş belirdi. İki seçeneği vardı; Ya feda edecekti. Ya feda edecekti. Ve herkes seçtiği seçimlerin bedelini öderdi.
3h önce
  Yazar@nazlicannertass
Zombilerin Dünyası İnsula
Türkiye`nin ilk Zombi Korku Gerilim Romanına Hoş Geldiniz !!! Seni canlı canlı yemeye çalışan yürüyen ölüler mi yoksa hayatta kalabilmek adına insanlığı ölen insanlar mı daha kötü? Kendine hiç sordun mu? Zombiler dünyayı ele geçirdiğinde hayatta kalabilmek için neleri feda edersin? Virüs ile enfekte olup birkaç saat içerisinde zombiye dönüşecek olan sevdiğin bir insanı yarı yolda bırakabilir misin? En yakın arkadaşının, eşinin, hatta evladının kafasına bir silah dayayıp, onun gözlerinin içine baka baka tetiği çekip, onu öldürebilir misin? Dostlarından, kardeşlerinden, eşinden, çocuklarından, annen ve babandan kaçtığın, kulakları sağır, gözleri kör, kalpleri taş eden o şiddetli korku geldi. Kaçmaya hazır mısın? Bu dünya insansız başladı, insansız son bulacak... Bu Kitapta Olanlar : Zombilerin Dünyası Vol I Zombilerin Yükselişi Zombilerin Dünyası Vol. II DxN`in Çöküşü Zombilerin Dünyası Vol III Kaos Zombilerin Dünyası Vol. IV Survival Karakterlerin Zombiler dünyaya gelmeden önceki hayatlarını okumak isteyenler Zombilerin Dünyası Özel Bölümleri Okuyabilirler.
3h önce
  Yazar@emrah
Sineztezi
Sineztezi hastası olan bir adamın bu yeteneğini kullanarak cinayetleri kolayca çözümlemesini anlatıyor. Bu diğer karakterlerime göre biraz daha ele avuca sığmayan, serseri bir tip olacak
3h önce
  Yazar@polisiyeyazari
Konuşan Gözler
Bir Başkomiser Cüneyt Tuncer Polisiyesi 📢📢Dikkat📢 Hiç bir düzenlemeden geçmemiş hâlidir 📢📢📢 Kadın cinayetlerinin artmakta olduğu dönemde gölde ölü bulunan 17 yaşındaki bir kızın ihbarının gelmesiyle olay yerine giden Başkomiser Cüneyt ve ekibi bu tür cinayetlere alışıktı, eğer gördükleri ölü bedenin gözleri hala yaşıyor olmasaydı. Geçmişte yaşadığı bir travma sonucunda duygusallığını ifadesiz yüzünün altında saklamaya çalışan Cüneyt Başkomiser, Ezo`nun katilini aramaya başladığında birçok karmaşık olayla karşılaşır. Kıvrak zekasıyla ve insanların beyninde ki düşünceleri bile yüzlerinden okuyabilen Başkomiserin karşısında bu defa çok zeki bir katil vardır ve Cüneyt kendini bir satranç oyununda bulur.
3h önce
  Yazar@polisiyeyazari
Kâbus
Cinayet büro amirliğinde komiser olan Oğuz, çok küçük bir çocukken ailesi bilinmeyen biri ya da birileri tarafından katledilmiştir. Bu travmayı yıllarca atlatamayan Oğuz `u kâbusları da rahat bırakmaz. Ta ki ; kâbuslarından biri gerçek olana kadar..
3h önce
  Yazar@polisiyeyazari
Zehirli Su
Herşey sana aklımda bir oda vermemle başladı...
3h önce
  Yazar@tuniiis
ÖLÜ RUHLAR DÖNGÜSÜ
Beş ırk, beş farklı hayat... . . . Yer Altının Sürüngenleri, Ormanın Sonsuz Koruyucu Perileri, Deniz Suyuna Hakim Sirenler ve Ateşin Evlatları İblisler. Bu ırklardan ayrılıp Işık Tanrısı`nın bir gün onları affedeceğine inandıkları ve kendilerine Tarafsız diye adlandırmayı seçen son ırk. . . . Ama bilmedikleri bir şey vardı ki, asıl düşmanları kendileriydi. . . . Ta ki tüm evrenin gerçek düşmanı olan aşkın, bütün ırkları mahvedecek kadar büyük bir etkisi altına girene kadar...
3h önce
  Yazar@kadrisyazar_
VAMPİRLE DANS
Ölüm bazen hiç olmadığı kadar yakındır sana. Karanlıkta bir yerlerde seni bekliyordur. Ya da hayatını çalacak bir ihanet... Ne kadar kaçmaya çalışsan da hep peşindedir. Karanlık bir gölgedir belki. Ya da peşinden gelen bir hayalet. ... Güneş tesadüf eseri bir vampirle karşılaştığında gerçek kimliğini sorgulamaya başlar. Bir insan olmadığını ve vampirlere karşı açık bir hedef olduğunu öğrenir. Girdiği karanlık dünyada hayatta kalma mücadelesi içindedir. NOT: İlk 22 bölüm tanıtım amaçlı yayındadır.
3h önce
  Yazar@sedeffa
Tek kurşun Tek hedef
kitap +18 bir kitaptır. İçerisinde argo, küfür, kan , cinayet ve cinsellik bulunmaktadır bunlara karşı hassassanız okumayınız.
3h önce
  Yazar@elifece.dgn
Ekru: Kan Koyusu
Hiçbir şey söylemeden bir kaç saniye bakıştık, sonra beni zorla koltuğa oturttu. Koltuğun kolçaklarına ellerini dayayıp yüzüme doğru tehlikeli bir mesafede eğildi. "Ben seni taciz ettim mi?" dediğinde sesi buzdan beter yakıcıydı. Aynı tonu saklayan gözlerimi gözlerinden ayırmadan -ayıramadan- "Hayır!" dedim. "Peki sana zarar verdim mi?", "Hayır!" mümkünmüş gibi daha da yaklaştı bana, dizleri dizlerime dayanmıştı. "Güzel! Tehdit de etmedim?" Dişlerimin arasından konuşuyordum. Savcı sadece şoka girmiş gibi izliyordu bizi. "Etmedin!" "O zaman benim hakkımda ne diye suç duyurusunda bulunacaksın? Sana iş teklif ettiğim için mi?" Hiç acele etmeden sakince "Haneye tecavüzden suç duyurusunda bulunacağım! Anladın mı?" dedim. Savcı öksürerek boğazını temizlediğinde gözlerimizde süren savaş ateşkes imzaladı. Ani bir hamleyle benden uzaklaşan Alaz, karşımdaki koltuğa kendinden emin ama gerilmiş bir halde oturdu. "Şimdi Firuze Hanım, şikayetçi olmak yerine uzlaşmacı olmanızı rica ediyorum. Alaz Bey ise bir daha bu gibi girişimlerle sizi rahatsız etmeyecek, öyle değil mi Alaz Bey?" Bana bakan gözleri bu sözlerle savcıya çevrildi. "Aynen öyle Ayhan Bey!" Savcı gülümsedi ve bana döndü, "Tamam mıyız, Firuze Hanım?" bakışlarımı Alaz`dan ayırmadan,"Değiliz! Ben uzlaşmayacağım! Suç duyurusunda bulunacağım." dedim. "İstirham ederim, yapmayın böyle..." savcı sözlerini bitirmemişti ki Alaz dahil oldu konuşmaya, bakışlarını üzerime dikmişti yeniden. "Firuze Hanım çok istiyorsa işleme alın suç duyurusunu! Boşa zaman kaybetmekten hoşlanıyor zannımca." Kısık gözlerle yeniden içimi deşmeye başladığında duruşumdan ödün vermedim. "Haklısınız, sizin gibi nüfuzlu bir beyefendi! için işleme alınan suç duyurusunu ekarte etmek pek kolaydır!Çamuru üzerime sıçratmaktan hoşlanmam! ...
İstanbul Saklasın Bizi
Hiçbir kız çocuğu, güçlü kadın olmak için doğmaz. Hepsi masum hayaller kuran, şımarık birer prensese benzerler. Kaderdir onları cadı, fettan ya da güçlü kadın yapan. Tutulmamış sözler, yaşanmamış mutluluklar, ölümler ve ayrılıklar güç verir onlara! Kurulan hayaller, iskambil kağıtlarından kule gibi yıkıldığında; ezilmemek için o enkazın altında, güçlü olmak zorundadırlar! Güçlü kalabilmek adına, yaşamın kendisine sunduğu ilk fırsat trenine atladı Hande. Yaşamına idöl edindi, annesini örnek aldı! Onun gölgesinde yetişti. Ailesini kendi tercihiyle terk etti, boyun eğmedi içerisinde bulunduğu düzene. Yeliz Hanım`ı anne olarak kabullendi, onun doğruları ile hayata atıldı. İnadına alaya aldı, meydan okudu hayata. Beline uzanan kumral saçları, uzun boyu ile süzülmekteydi. Kehribar gözleri, güneşte bal misali parlarken, ince kaşlar, biçimli dudaklar ile süslenmişti berrak teni. Hayatına aldığı darbelerden sonra mutluluğa aramak için çıktığı yolda kendisini karşılayacaklardan habersizdi genç adam. İstanbul... Kimine acı, kimine mutluluk, kimine de umuttu bu şehir. Yola çıktığında, cebinde umudundan büyük kırıntılar vardı Fatih`in. Şehre ilk adımını attığında, gerçek sevginin ne demek olduğunu öğrenecekti. Gördüğü sevginin gölgesinde aşka uzanacaktı parmakları. Yeni hayatı, kocaman umutları ile oluşacaktı. "Seni sevmeme izin verir misin?" Genç kadın, başını ağırca kaldırmış, karşısındaki ağaca belini dayamış, kendisini seyreden adama baktı. Sevmek? Kelime, zamanında acı vermişti kadına. Çok sevmişti ama hayat müsaade etmemişti mutluluğunu yaşamasına. Sevdiğini sandığı adam tarafından terk edildiğinde, hayatı alt üst olmuş, hasta bedeni, kaldıramamıştı bu acıyı... Şu saatten sonra sevebilecek gücü, kendinde bulamıyordu. "Sadece severim, şifa olurum yaralarına, başkasını istemem." İçinden geçenleri anlar gibi kurmuştu son cümlesini. Bakışlarını biraz daha etrafta gezdirdiğinde, Kız Kulesi`ni görmüştü. Uzaklardan, çok uzaklardan göz kırpmaktaydı genç kadına. Hande, Fatih`i tanımadan önce, içerisinde bulunduğu şehri, hiç böyle dikkatli keşfetmemişti. Oysa severdi İstanbul`u, çok severdi... Lakin ne kadar sevdiğini, onu tanıdığı gün daha iyi anlamıştı. "Bak, şimdi burada, İstanbul şahit; yemin ediyorum ki, çok güzel severim seni!" Kalbi, umutlarla çiçeklenmişti nedense. İstemsizce tebessüm etmiş, alıkoyamamıştı dudaklarını... Karşısındaki adam, soğuk, umursamaz değildi. İlk tanıdığında öyle sanmış, resmi duruşları, böyle düşündürmüştü genç kadına. Tanıdıkça, iş dışındaki haline tanık olmuştu. Deli doluydu. Aşkına karşılık ararken bile hızlıca konuşup cümleler kuruyor, tatlı hal alıyordu. Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu`nun sözleri`ni, Kız Kulesi`ne bakarak mırıldanmıştı, uyuşuk çıkan sesi eşliğinde: "İstanbul deyince aklıma kuleler gelir. Ne zaman birinin resmini yapsam, öteki kıskanır. Ama şu Kız Kulesi`nin aklı olsa, Galata Kulesi`ne varır; bir sürü çocukları olur..." Zamanında, elindekileri değerlendirmiş, hayata meydan okuyan kadın olmuştu. Hep olmak istediği gibi güçlüydü. Hepsini Yeliz Hanım`a borçlu olsa bile, kendi payı da çok yüksekti. Öz annesi gibi, boyun eğebilirdi içerisinde bulunduğu şartlara. Hande, Yeliz Hanım`ın teklifini, dakika bile düşünmeden kabul ederek, hayallerine adımlar atmış, zirveye kadar çıkmıştı. Olmak istediği gibi dimdik duran kadın olmuştu artık. "Bırakalım buna İstanbul karar versin, saklasın bizi..." Pelteleyen sesinde, tebessüm barınmaktaydı. Karamsar değildi cümlesi ama kararsızdı. Gel gör ki, cümlesindeki kararsızlıkları, tutarsızlıkları çiçeklendiren en güzel duyguydu umut. Sarmalanmıştı umut tohumları ile kurduğu cümle. Belki de umut, aşkın saatine yakındı. Fırsat olarak yeni tren çıkmıştı karşısına. Yıllar önce ilk trene atladığı gibi, şimdi de düşünmeden haraket etmeyecekti. Çünkü sevmekten canı yanmıştı zamanında. Fakat umudu, ilk zamanlardaki gibi tazeydi. Yaralarının etrafını çemberlemişti umut çiçekleri...
3h önce
  Yazar@mavi_melekler
Gecenin Güneşi
``Bunları böyle normal bir şey gibi anlatman biraz garip değil mi?`` dediğimde üst dudağımdan gözlerime kadar, neredeyse yüzümün ortasına kalemle dümdüz bir çizgi çizer gibi baktı. ``Garip mi? Belki de öyle,`` dedi gülümseyerek. ``Ama artık o günler geride kaldı. Şimdi korkacak bir şeyim yok.`` Onun bu rahatlığı beni etkilemişti. Belki de gerçekten korkacak bir şeyimizin olmaması, en büyük korkumuzun kendimiz olduğunu fark etmemizdi. Yine de, gecenin sessizliği ve karanlığı her zaman biraz tedirginlik yaratırdı içimde. Ama ona karşı bunu kabul etmek istemiyordum. #Yazı 7 #psikoloji 17 -*-*-*- Başlangıç:25/11/23
3h önce
  Yazar@sevim_svim
Mat Soluk
"Son nefesimi verdiğim ana kadar şu aciz kalbim senin için deli divane olmazsa, ben ölmeyi hak etmiş bir adam olurum. Ve nefesimi kesecek olan o son hamleyi yapman için eline silahı vermekten asla çekinmem. Senden bu konuda sadece bir ricam var. Silahı tam kalbime doğrultmanı istiyorum. " "Neden?" "Çünkü, senin için atmaktan vazgeçmiş bir kalple yaşamak istemiyorum."
3h önce
  Yazar@yamury7
Ölmeden Bir Dakika Önce
Dino Buzzati demis ki; "Senin kendi içinde kilitlenen kapıların var mı?" Belki de bu cümle aldı beni çoğu yerden ve gönderdi çoğu yere. Çünkü içimde kilitli olan kapıların ardında hep bir hikaye yattığına inandım. Şimdi de sizlere bütün kapıların kilitlerini kırmak adına bir balta bıraktım. Mecazen bakacak olursak, olay yerini erken terk edenin ilk şüpheli olduğu, Asıl katil hala olay mahallindeyken başkasının kaçak ilan edildiği, Birileri ruh devrini yaşarken tüm dünya varlığını da ardında bırakmak zorunda kaldığı, Sıfırdan başlamak isterken yaralı bir hayvan gibi acı çektiği yere geldik hep beraber... Burası dünyaydı, yani yarım kalmışlıkların yeri... Çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten geldim sizlere. Adım Belgi Deran ve soyadım İmerler. Adım kısa bir gelecek olacak, soyadım ise uzun bir geçmiş. Kısa gelecekler heyecan verirken, uzun geçmişler can alacak kadar acıtıcı olabiliyormuş sizinle anlayacağım. Kabuslarım kabuslarınız olacak, gözyaşlarım da hepimizin boğazında takılı kalacak eminim ki. Çünkü karşımda duran adam bana güvenilir bir durak, sonu bilinmez bir de acı bıraktı. `Ben yıkımım.` dediğinde anlamalıydım aslında onu. O cümleyi ilk duyduğumda zihnim kavramalıydı. Bir doğal afet nasıl ki dünyaya ait olmayanı sürükleyip götürüyordu, o da öyleydi. Ben çok uzun bir geçmiş ve çok kısa bir gelecekten gelmiştim fakat o tamamen savaşın kendisiydi. Geçmiş veya gelecek değil, ismiyle soyismiyle, kanıyla kemiğiyle, Noyan Cenker Visam olarak, savaşmanın kendisiydi. Ve savaşlar insanlara her daim çok şey öğretirdi. O da bana öğretmişti. Savaşlar, gözyaşlarının ev sahibiydi. O da benim ev sahibim... Peki ya inceldiği yer, burası. Kopsun mu?
3h önce
  Yazar@biceruvar
BUTİMAR
Hayatımız boyunca sürekli ismi anılan güçlü kadınlar vardı. Dile asla güçlü kadın olarak gelmez, öyle telaffuz edilmezdi ancak anlatılanlar, hakkındaki söylenenler hissettirirdi bize. Belki de onlara hitap edebilme için iki kelime yeterdi. Güçlü kadın... Mesela zirve sadece Fatma ŞAHİN`e, Ümit BOYNER`e, Aslı ÇAKIR ALPTEKİN`e, Sezen AKSU`ya, Nazlı ILICAK`a mı aitti? Evini toparlayan bir kadın da güçlü değil miydi? Veya içindeki acılarını layıkıyla taşıyabilen? Düştüğü yerden kalkabilen veyahut orada öylece oturup acısının geçmesini bekleyen de güçlü kadın tabirine uymaz mıydı? Belki de o tabirlerin arasına sıkışıp kalmış kelimelerden firar edip özgürlüğüne kavuşabilecek onlarca güçlü kadın vardı. Güçlü kadın olabilmek, kendini görebilmekti belki de...Yorgun, kırık yanlarını sonuna kadar yaşayıp daha sonra da dimdik ayağa kalkabilmekti. Bazen aynaya bakınca görmekten korktuğun şeytani kişi olup, zaman zaman pamuk şekere saldıran kız çocuğu olabilmekti. Ama kadın olmak çoğu zaman yanında, yörende, yörüngende olan insanlara anne olmamışken bile anne olabilmekti. Saç okşayan, dert dinleyen, gözyaşı silen ve her an ile gurur duyabilen. Gözünü kapattığı zaman kuş kadar özgür hissedebilmeliydi mesela güçlü kadın tabirine uyanlar. Veya kendini kalıplara sokmamalı ancak akla gelen ilk kişi olmalıydı. Belki de kenarda köşede kalmalıydı. Ya korkan, kenara sinmiş diğer kadınlar da aslında güçlü kadınlarsa o zaman ne yapacaktık? Belki de bir kadına güçlü denilmesi için illa ki göğsünü gere gere ortada dolaşması şart değildi. Koca koca şirketleri yönetmesi, istediği arabaya binip, istediği kadar alışveriş yapmak güçlü kadın tabirine uymaya yetmezdi bazen. Çünkü bir kadın güçlüyse eğer bir şirketin yönetim koltuğunda oturması, hatta göze sokulması gerekmiyordu. Peki güçlü kadın, hayatı yöneten?
3h önce
  Yazar@biceruvar
Loading...
0%